Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SfcYFA CUMHURİYET 18OCAK2004PAZAR
10 P A Z A R Y 4 Z I L A R I dishabıgcumhuriyet.com.tr
Amerika'dayükselen demokrasiedia Başkan Bush'un 1 trflyon
X dolartk bütçe açığını kim ödeyecek?" Bu
sonınun yamtını \eren polıtik reklam,
Amerika"nın en büyûk liberal aktivist grubu
MoveOn'ua düzenlediği yanşmanın birincisi
oldu. Ekranda siyah îemin üzerinde beliren bu
sorudan sonra 7-8 yaşlanndaki çocuklar, düşük
ücretlı en zoı işlen yaparken gösteriliyor 30
saniyelik reklamda. Fabrikada çalışıyor, çöpleri
topluyor. sokaklan süpürüyorlar. Hiçbir
komışma olrnadan sadece etkileyici bir müzik
kullanılarak yapılmı$. Internet üzerinde verilen
oylarla halk tarafindan binnci seçilen "Cbild's
Pay" adlı reklam, aynı zamanda ünlülerden
oluşan jüriden de fazla oyu aldı. Reklamın
yaratıcısı Chaıüe Ffeher, 38 yaşında eski bir
Cumhunyetçi. Fisher, reklam fikrinden yine
Cumhunyctçi olan babasına söz ettiğinde,
ondan, içinde yaşadığı dünyada rol aldığı için
kendisiyle gurur duyduğu karşılığını almış. Bu
seçimle birükte Amerika'da bir şeyler değişiyor.
2004 başkanlık seçünleri bir ölüm-kalım
meselesine dönüşmüş durumda. Hafta başında
New York'ta gerçekleştirilen ödül gecesinde
söylenenler ve yaşananlar, bunun nedenini
ortaya koyuyor. New York'un ünlü
Hammerstein Ballroom adlı salonundaki
tören, Busha karşı olan hemen her
kesimden insanı bir araya getirdi. Her
sahneye çıkan, neden Bush'a karşı olduğunu
anlattı. Eşcinsel evliliğuıden Irak savaşına,
bütçe açığından dış politikadaki hatalara ve
terorizmle mücadele yasası "Patriot Act"e ""
kadar Bush yönetiminin bugüne kadar yaptığı
uygulamalar çok sert bir biçimde eleştirildi.
Hip-hop'un ünlü gruplanndan Pubtk
Enemy'den Chuck D, Bush yönetımi altındaki
Amerikan hükümetinin, uygarlığtn kanseri
olduğunu söyledi. Sahneye çıkan stand-up
sanatçılan, müzisyenler ve diğer konuşmacılar
öfkeliydi. Hemen hepsinin George W. Bush'u
küfiirlerle anması, salondaki kalabalığın coşkun
alkış ve kahkahalanyla karşılandı. MoveOn'un
23 yaşındaki genç yöneticisi EH Pariser'in
konuşması, kanımca gecenin önemini en iyi
biçimde ortaya koyan konuşma oldu. "Paranız
yoksa ve sadece kâr peşinde koşan büyük
hokting medyasma sahipseniz, ihtiyacmız olan
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
bilgiyi nereden alacaksuuz"
diye sordu Pariser ve
MoveOn olarak yapmak
istedıklerini, gerçeklerin
ortaya çıkanlarak politik
bilinçlenmenin
sağlanmasına yardımcı
olmak şeklinde açıkladı.
^ ^ ~ ^ ~ ^ ~ ^ ^ ~ Konuşmasına, "Size kbne
oy vermeniz gerektiğini söylemiyoruz. Bush
yönetiminin medya ik el ele vererek Amerikan
haDanı vanhş bilgikndirdiğine inamyoruz ve
reklam kampanyasıvla hedeflediğimiz amaç, bu
yantaşlann ortaya çıkanhnası. Bu bir demokrasi
hareketidir'' sözleriyle devam ediyor Pariser ve
soruyor kalabalığa: "Kazanan reklamı Süper
Bowl (Amerikan halkını tetoizyonlann karşısına
küitJeyen geleneksel futbol turnuvası) sırasında
yayımlayalıın mı?" Kocaman bir "Yesü"
yankılanıyor salonda. Bir reklamın ülke çapında
Süper Bowl sırasında yayımlanması içın
gereken para 1.6 milyon dolar. Gözlerinız faltaşı
gibi açıldı mı? Eh, burası Amerika... Fakat işin
ganbi. bu parayı karşılamak için MoveOn'a
maddı destek veren milyarder George Soros gibi
milyarderler olsa da. reklam ne yazık kı Süper
Bowl sırasında yayımlanmayacak. Tumuvayı
yayımlayacak olan televızyon kanalı CBS'nin
sunucusu yaptığı açıklamada, reklamı yayına
koymalannı engelleyen bir yaymcılık anlayışına
sahip olduklannı bıldirdi. Gerçekte polıtik
reklam kampanyalannı sürekli olarak
yayımlayan CBS'den gelen bu açıklama hiç de
şaşırtıcı değil aslında. Çünkü CBS, uluslararası
medya canavan Viacom'un bir parçası... Aynı
kanal, birkaç ay önce eskı Başkan Ronald
Reagan'a yönelik bazı eleştiriler içeren iki
bölümlük TV filmini, muhafazakârlann karşı
çıkması sonucu yayımlamaktan vazgeçmıştı.
Evet, burası "Ozgürlükler Ülkesi Amerika"...
Paranız da olsa. medya devlerinin politik
görüşleriyle uyuşmayan reklamlan
yayımlatamadığınız ve halka ulaştıramadığınız
Amerika. Salondaki heyecanı iyice arttıran bir
dığer konuşmayı, komedyen ve yazaf Al
Franken yapıyor. Piyasaya yeni çıkan ve
Amerikan sağını ınceleyen "lies and the Lying
Liars Who TeD Them" adlı çalışmasıyla en çok
satan kitaplar listesinin üst sıralanna oturan
Franken, "Gerçek kiüe inıha silahlan
yalanlardır~ dıyor. Gecenin kapanış konuşması,
ünlü film yönetmeni ve yazar Michael
Mooredan geliyor. Geçen yılki Oscar töreninde
konuşmasını tamamlamasına ftrsat
verilmediğini, eğer verilseydi, herhangı birisini
utandırdıysa üzgün olduğunu söyleyeceğini
belirterek başlıyor konuşmasına. "Fakat beffi ki
birisini, Bush'u utandırdım" dıyor. Dünyanın
her yerinden insanı bir araya getırme gücüne
sahip olan internetin nasıl mukemmel bir keşif
olduğunu anlatıyor. Bu muhteşem buluşu, ticari
holding medyasını baypas etmek için
kullanmamız gerektiğinı söylüyor ve salondaki
herkesten gelecek seçimlerde oy kullanmasını
istiyor. "Oy verin ve çevrenizdekilere de verdirin.
Çünkü ben inanryorum ki istersek ülkemizi geri
alabfljriz" diyor. O gece salondaki hâkim
duyguyu, Moore bu tek cümleyle özetliyor.
Demokrasıye inanan her Amerikalı. 2004
Kasım'ında ülkesini kabadayılığın ve zorbalığın
elınden geri almak istediğini söylüyor.
kzulal@yahoo.com.
Turhallı talihlinin
anımsattıklan...
ATINA
Milli Piyango'nun yılbaşı
çekilışinde büyük ikrarniye
dörde bölümmüş. Talihlilerden
biri Turhardaymış. Gazetelerden
okuyorum, televizyonlardan
izliyorum. tçimden "ADah
gülerek harcamayı nasip etsin"
dıyorum. Ancak sıra parayı
almaya gelince, adamın bıleti
"çaldırd^ı'" ortaya çıkıyor.
Çaldırdı mı? Kaybettı mi? Yoksa
milleti işletti mi?.. Bu noktada
belleğim beni yıllar öncesine
götürüyor... 1986'dan 1987'ye
dönüldüğü yıl. Milli Pıyango ilk
defa milyaı veriyor. O dönemde
bir gazetenın özel haber
servisinde çalışan iki kişiden
biriyim. Hem de ne çalışma,
eroinden silaha, rüşvetten
yolsuzluğa ve teröre, kısaca akla
gelen her işe, her uğursuzluğa
balıklama atlıyoruz.
Üzerirnizd-eki üç telsiz ile en az
üç fotoğraf makinesi
vücudurmxzun bir parçası haline
gelmiş. 24 saat çalışıyonız.
Telsizlerden (scanner) biri sürekli
olarak siyaısı polis ile numaralı
şifrelerini çözdüğümüz! MtTi
tararken biri asayiş dahil polisin
dığer birimleri ile itfaiyeye
odaklanmı ş. Üçüncü telsiz ise
aramızda haberleşmek için
kullanılıyor. Bütün gazeteler ve
ajanslar birbirlerini dinledikleri
için, bizde de sözcükleri
numaralandırarak haberleşiyoruz.
Anlamıyorlar tabii. Ömeğin 14
(tamam), 17 (mülaki olalım) gibi
yüzlerce sayı ile bu sayılann
anlamlan olan
kelimeler silsilesi
bizim birçok
işimize "özel
haber" titri veriyor.
Evimiz yo3c, ailemiz
yok, yakırumız yok,
yatacak biı yerimiz ^ ^ ^ _ ^ _ _ _
bile yok!
Milyonlarca insan arasuıda, biz
iki kişi kendi dünyamızda
yaşıyoruz. Tek lüksüm, sabaha
karşı finna uğrayıp sıcak ekmek
ve poğaça alaraJc uğramadığım,
uğrayamadığım evimin kapısının
dışına asrrıak. Biliyorum ki,
kızım kalkcınca bunlan bir güzel
yer ve okuluna gider. Eh daha ne
olsun! Yeni yıl «dönmüş, Milli
Piyango çekilmiş... Tüm Türkiye
çeyrek bilet talihlüerini merak
ediyor. Milyar dörde bölünmüş
ama talihliler ortada yok. Gece
21.30 sıralan, s<erviste bir
taraftan telsiz dinleyıp, diğer
taraftan ib_barlaxm geldiği "özel
numaralar verilmiş'' telefondaki
bilgileri alıp deöerlendiriyoruz.
Telefon çalıyon, karşımdaki ses
Milli Piyajıgo'nun kendı çeyrek
biletine çıiktığını belirtip röportaj
verebileceğini söylüyor. Adres,
Kartal-So^anhlc, deliler gibi
firlayıp adamla buluşuyorum.
Gecenin lcaranlığında elinde
bıletle beni karşılıyor. Evine
götürüp ailesi iîe tanıştınyor.
Herkes rmıtlulıaktan uçuyor.
KonuşmaHar, fotoğraflar...
Garanti olsun cliye, biletin
numaralamnı rrıakro ile de
çekiyorunrı. Ga_zeteye dönüp
haberi gıriyoru_z. Sabaha karşı
dönen gazeteyi sıcak sıcak alıp
sağ üst manşetteki "özel" başlıklı
haberimi •okuyorum. Bir gazeteci
ıçın bundan dalha büyük
mutluluk olur rmu? Sabah
erkenden, talihJi ve ailesi ile
soluğu KartaFdaki özel bir
bankanın şubesinde ahyoruz.
Banka ile daha önce
konuşulmuş, çeşitli şubelerden
toplanarak kuryelerle getirilen 1
milyar hazır edilmiş. Noter
tamam, bilet tamam, bankanın
diğer bazı müdürleri bile gelmiş.
Pastalar ıkram ediyorlar. Banka
yetkilileri kaz gelecek yerden
tavuğu esirgememek için
ellerinden geleni yapıyor Sıra
biletin verilip, çekin ahnmasına
geliyor. Ardından talihliyi,
zorlukla toplanan 1 milyar liralık
paralann arasına gömüp onlarca
fotoğrafıru çekeceğim. Geniş
açıyı takıp banka müdürünün
masasının üzerine konan
sandalyenin üzerine çıkıyorum.
Kadrajda müdür, talihli ve noter.
Talihli elini cüzdanma atıyor,
ben de denklanşöre asılıyonım.
F-2'nin motoru nefes almadan
çalışıyor. Cüzdan açılıyor,
vizörden talihlinin elini
izliyorum. El cüzdanı
kanştınyor, kanştınyor,
kanştınyor. Gözümü vizörden
çekip talihliye bakıyorum.
Herkes soran gözlerle ona
bakıyor
1
"Biktimi kaybettim
gafiba" diyerek olaya noktayı
koyuyor. Odada çıt yok, kimse
konuşmuyor. Talihli, ailesi,
banka müdürleri, noter ve en
tepede sandalyenin üzerinde
bekleyen ben, şoktayız. Bir anda
yirmiye yakın kişı odadan
çıkarak arabalarla Soğanhk'a,
talihlinin evine gidiyoruz. Noter,
banka müdürleri,
talihli ve bu defa
olaydan haberdar
sülalesi, evin altmı
üstüne getiriyorlar. Bir
evde aranacak ve
aranmayacak neresi
_ _ _ ^ varsa santim sanrim
gözden geçiriliyor.
Banka müdürleri ile noterin, el
fenerlerini nereden bulduklannı
bugün hâlâ düşünürüm. On
makaraya yakın film
tüketiyonım. Düşünün bir banka
müdürü yatağın altına girerken
noter duvarda asılı fotoğraflann
arkalannı, diğer şube müdürü
merdiven altını, delikli tuğlalann
içını bile gözden geçiriyor.
Bulamıyoruz tabii, telsizim
tıkırdıyor. Şef "telefonla
görüfeBm" anonsu yapıyor
Kendisinı aradığımda, Milli
Pıyango idaresi tarafindan
kendisine çeyrek biletin KartaFa
değıl, İskenderun tarafında
çıktığı bilgisi geldiğini iletiyor.
Sahtekâr talihliyi bir şekilde alıp
gazeteye getiriyorum. O aşağıda
şefle görüşürken makro ile
çektiğim bilet bilgisayarda
bılmem kaç kez büyütülüyor.
Heyhat bilet sahte, adam
numaralan matbaacı bir
arkadaşına o kadar güzel
değiştirtmiş ki, bilgisayar olmasa
kesinlikle anlaşılmıyor. Bize
saldırmak için fırsat kollayan
diğer gazeteleri susturmak
amacıyla zorunlu izne
çıkanlıyorum. Dışanya ise işten
çıkanldığım sızdınhyor. Bugün
tele\izyonda Turhallıyı izlerken
16 yıl önce Kartallı sahtekâr
aklıma geliyor.
Ne yapalım, dünya dönüyor,
döndükçe de böyle insanlar
ohnaya devam edecek...
murilemıa otenet.gr -
MURAT
İLEM
Manila
J
da Uluslar YürüyüşüFiüpinler'in başkenti Manila, dün renkü bir gösterrve
sahne oldu. Manila'da, ocak avının son haftasında
düzenlenecek olan Doğu Asya ve I atin Amerika tşbüüği
kaülanlann üzerindeld
ilginç maskelerle köstümler dikkat çekti. tşbüüği
Fonımu'na yaklaşık 32 Latin Amerika ve
Doğu Asya ülkesinin katılması beklenhor. Forumda iki
kıta ülkeleri arasmdaki ekonomik işbirligi olanaklan da
araştmlacak. (Fotoğraf: AP)
Türk'ün tek dostu Türk'türAmsterdam'ın merkezindekı Dam
Meydanı civarında Türklere ait bir
kafede arkadaşlarla sohbet ediyoruz,
içenye yaşlı bir amca giriyor. Aynı
Türkiye'nın köylennde
rastlayabileceğimiz bir amca. sırtında
heybe. elinde de bir kerpeten.
- Selamün aleyküm...
- Vay aleykümselam amca, buyur.
- Yeğenim burasi Türklerin mi ?
- Evet, nooldu amca?
- Diş çektirmek isteyen var mı?..
-!?
- Ben diş çekiyorum, burada dişi
ağnyan var mi?
Anlamadım ne demek istediğini,
üsteledim...
- Ne dişi amca, ne diyosun?.. gibi
sorular sordum.
- Evladun laftan anlamıyon mu, ben
dişçiyim, diş çekiyom...
- Sen şimdi elinde kerpeten cıddı
ciddi diş mı çekıyorsun?...
- Hee, diş çekiyom.
- Peki hiç diş çektiren var mı, daha
önce çektin mi?
- Çekmesem burada işim ne...
- 1yi de amca burası Amsterdam'ın
merkezi. Ben anlamadım bu işı.
Hem burası gelişmiş bir ülke, —
herkesin ev doktoru var. diş
doktoru NUT, düzenli kontrolleri var.
- Ula oğlum benim işim gücüm \ur, lafa
tutma. Dişi ağnyan \arsa çekem de
gidem. Daha uğrayacagim bir sürü yer
\ur. Bu benim babadan mesleğım, ben
Hatayhyım, yıllarca Hatay'da dişçilik
yaptûn. Simdi burada devam ediyom.
Daha demin kahvede üç gişinin dişini
çektim. buraya geldim.
Neye uğradığımı şaşırdım. hem de
Hollanda'ya yeni yerleştiğim zamanlar,
buralara özgü her bir şeyleri idealize
ettiğim yıllar. Kaderimi görüyor
musunuz ki bu amca gelip de bütün
ideallerimi, kafamda yarattığım
A\Tupa imajini yerle bir etti.
Bu olay yaşadığım ilk travmalardan
biriydi, çok şaşu-dım ve yıllarca
AMSTERDAM
unutamadım. Aslen Sıvaslı
olduğumdan dolayı bir bsım şeyleri
bilmiyor değildim. Örneğin bızlerde
daha çok berber dükkânlannda bu işin
yapıldıgını, köyden dişi ağndığı için
gelen yakınlanmızı bu berberlere
götürüp dişlerini çektirdiğimizi
hahrlıyorum. Ama bu olayın gelip de
bir karabasan gibi beni Amsterdam'da
bulabileceğini hiç aklımdan
geçirmemiştim. Nice >'ükseköğrenimli
yabancı buralarda diplomalan
tanuımadığı içın mesleklerini yapamaz
ve gereksiz işlerde çalışırken bu Hataylı
amcanm babadan katma dıplomasız
mesleğini buralarda sürdürebıleceğinı,
bir sürü de müştensinın olabileceğini
hiç mi hiç akıl edemezdim. Diyelim ki
bu amcanuıki baba mesleği, elinden
baska bir şey gelmemekte. Peki müşteri
grubuna, hedef kitlesine ne demeli?..
Kırk yıldır
A\Tupa'da yaşayan
insanlannev
doktorlannın
olması. diş
doktorlannın
olmasına rağmen bu
yollarla işlerini,
—^—^^— sağlık problemlerini
çözmeye çalışıyor
ohnalanna ne demeli?.. Yoksa
"Türk'ün Türk'ten başka dostu
yoktur" mu demeli. Bir ara düşündüm,
belki de buradaki oturumlu
yurttaşlaıımız değil de kendinı "turist"
diye adlandıran, illegal yaşayıp çahşan
ınsanlanmız için bir çözümdür diye.
Onu da soramadım. o kadar şaşırmıştim
ki. Sorsam da sanınm amca da
bilemezdi. Ee tabii diş çekerken
Hollandalı dişçıler gibi oturma ızni,
vergi numarası, adres soruyor değildi
ya. Bu dişçi amca, kaçaklar için bir
çözümse eğer, burada başka bir gerçek
ortaya çıkmaktaydı: İllegallerin
yaşadığı koşullar. Türkıye'den kısa
süreli de olsa turistik amaçlı gelmek
isteyen hali vaktı yerinde, yazar, çizer.
Y:\KUP
K4RAHAN
okumuş \azmış birçok insan \ize
engeline takılırken bu Karamanlı,
Konyalı, Sıvaslı hemşenlerim tarladaki
işlerini, çiftçilığı bırakıp nasıl buralara
kadar gelebilıyorlardi?.. Ve de oturma,
çalışma ızinleri olmadığı için hiçbir
sigortalan, kalacak yerleri obnadan üç
kuruş paralara buralarda hayat tüketen
bu insanlar nasıl olup da burada
kalabiliyorlar, ıhbar olmadan yakalanıp
geri gönderilmıyorlardı?.. İşsiz güçsüz,
mesleksız bu insanlar. bulabtldikleri
kaçak işlerde neredeyse kann
tokluğuna çahşıp yaşamak
durumundaydılar Hollanda'da bir ara
konfeksıyon atölyelerınde çok yoğun
kaçak işçı çalışrınlıyordu. Bu sektör
çeşitli düzenlemelerle Hollanda'dan,
ışgücünün daha ucuz olduğu ülkelere
taşınarak sorun çözüldü. Orneğin
Türkiye'ye buradan Hollandalılann v e
Türklerin sahibı olduğu bir sürü firma
taşındı. Çünkü Türkiye'deki insan
emeği buralarda kaçak çalışan ınsana
göre bile çok çok düşük. İşlerin en
masraflı, en ağır kısmı şimdı Türkiye
benzeri ülkelerde yapılıyor ve
Avrupa'ya bitmiş olarak taşıruyor.
Hollanda. çiçekçılikten ciddi gelir elde
ediyor. Bu sektörde çalışanlann birçoğu
illegallerle yabancılar. Yabancı denince
de Türkler elbette 1. sırada. Paranoyaya
biraz daha ilerletecek olursak
Hollanda'nın sigortasız, güvencesiz
ucuz işgücü çalıştırdığı ortaya çıkıyor.
Ciddi bir araştırma yaparsanız 20 yılı
aşkm süredir buralarda kaçak çalışan,
yaşayan ınsanlararastlarsınız.Sistemin
en ince aynntısına kadar düşünüldüğü,
her tür demokratik hakkın olduğu,
herkese. her şeye hoşgörü gösterildiği
söylenen bir Avrupa ülkesinin bir başka
yüzü de bu olsa gerek. Çaresiz
durumda olan. başka seçenekleri
kalmadığı içuı buralara gelip kölelik
eden bu ınsanlan vergisiz, sigortasız,
hiçbir emeklihk ve yasal hakkı
olmadan çalıştırmak...
karahanci wanadoo.nl
Parmak
iziyle
ABD!
ABD, 5 Ocak günü yeni güvenlik
önlemlerini uygulamaya başlıyordu.
Ülkeye giren her yabancınm parmak izi
almacak ve resmi çekilecekti. Tesadüfen
ben Amerika'ya o gün dönüyordum. Uçak
sabah 5'te kalktı; tstanbul'dan Frankfurt'a,
oradan da Houston'a uçtum. 12 saat
yolculuktan sonra uçaktan uımek harika
bir histi. bir yandan da gümrükten geçmen
ın nasıl olacağını merak ediyordum. Noel
ve yılbaşı tatılinin dönüşü olduğu için kor
kunç sıralar vardı... Amerikan vatandaşlan
içın bir sıra, yabancılar için bir sıra. Her
beş dakikada bir, bir kadın sesi, "GüvenHk
alarmırmz turuncu renktedir. Lütfen
güventiği sağlamakta bize yardımcı olunuz.
Bırakılmış bir çanta v e> a tuhaf görünen
bir hareket görürseniz, lütfen en yakın
görevirye bildiriniz. Yardımınız için
teşekkürler." Sıra ılerledikçe tabelalan
fark ettim, "Amerika'ya hoş geldiniz!
Önce sol elinizin işaret parmağmı basünn.
Sonra sağ elinizin işaret parmağını
basünn. Kameraya bakûı" diyerek yeni
ışlem tarif edılıyordu. Kuyrukta beklemek
ise bir işkenceydi. Tam 3 saat ayakta
bekledik. Çevremde hemen her ülkeden
insan vardı. Görevliler kargaşaya rağmen
güleryüzlüydü. Görevlilerden biri olan
sanşın- mavi gözlü bir Amerikalı kadın
herkesin bitkin ve bezmiş ifadelerinden
etkilenmiş olmalı ki, tath tatlı
gülümseyerek "Amerika'\
r
a hoş gekUniz"
dedi. Arkamda duran tngiliz bey
şikâyetçiydi. Hanım. "Tatil olduğu için
böjie bir akuı var efendim" diye
bilgilendirdi.
Konu parmak izi
aunaya gelince
hanım, "ŞimdiHk
sadece bazı ülkeler
bu işlemden BARIŞ
geçhor, çünkü GİJNERSEL
işlem daha yeni
olduğu için
TEKSAS
herkesi almaya çahşsalar işlemler daha da
uzun sürer" dedi ve hemen ekledi: "Ama
yakında herkesin parmak izleri ve resmi
almacak. Amerikahlardan da annacak.
Mesela ben ülkeden çıküğunda, girerken
ajıu şejleriyapacağım.'* Sıradakı herkes
tebessüm etti, kimse inanmadı.
Görevlilerden biri Latin aksanlı bir
hanımdı. İnsanlan sıralara yönlendiren
kısa boylu şişmanca beye "Muhammed!
Baksana!" diye bağırdı. Güvenlik
görevlilerinden binnin adının Muhammed
olması hoşuma gittı doğrusu. Sıra bana
yaklaştıkça, Latin aksanlı hanım gülerek
"İsterseniz saçmızı tarayın, resmmizi
çekecekler" dedi. Gerçekten de daha
olumlu bir ortam yaratmak için
uğraşıyorlardı. Sıra bana gelince görevii
memur nerede
okuduğumu sordu, Texas A&M
deyince, "A, niye oraya gidhorsun ki?
Ben Houston İ nrversitesi'nde okudum.
Biz rakjbizdir" dedi. "Mezun okluktan
sonra burada mı iş bulacaksın?"
diye sordu. u
SannuyorumT>
dedim. "Peki
ya rüyalannın erkeğini Teksas'ta
bulursan?" dedi, hınzırca gülümsedi. Ben
de biraz şaşınp gülümsedim. "Daha
bulamadın mı?" diye sordu. "Hayır"
dedim. "Belki şimdi buldun da farkında
değüsin!" dedi. Parmak izlerimi aldı,
dijital makineyle resmımi çektı. Latin
aksanlı hanım öbür taraftan resmime
bakarak "Süper çıktnuz!" dedi. Rakip
okul mezunu memur ise "Texas A&M
eğlence okuludur, aman dikkat et kendmi
dağıtma!" dedi. Böyle ilginç bir
karşılanmadan sonra havahmanından
çıkabildim.
bgunersel2(g hotmail.com