02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Dünden Bugüne Cumhuriyet SPOR Sporu yaşam biçimi haline dönüştürmede anne-babaya büyük sorumluluk düşüyor erçek şampiyon ailelerYrd. Doç. Dr. HAKKIÇOKNAZ [email protected] A ile; evlilik ve kan bağına dayanan, kadın, koca, ço- cuklar, kardeşlerarasındaki iliş- kilerin oluşturduğu, toplum için- deki en küçük biriik olarak tanımlanır. Bu bir- liğin, yasalaria saptanan görevleri yanında, ge- leneklerle belırlenen birçok işlevi vardır. Aı- le, içinde bulunduğu toplumun bir bi- rimi olarak, onun özelliklerinı ta- şır. Toplumun değeryargılannı, ge- lenek ve göreneklerini, beğe- nilerini, inançlannı, önyargıla- nnı, kısacası ekinini (kültürü- nü) yansıtır. Bu bakım- dan, toplumla süreklı alışve- riş içinde bir kuruluş ola- rak çalışır. Bilindiği gibi kişiliğin oluşmasında bireyin do- ğuştan getirdıği genetik özellikler ile içinde doğdu- ğu aile ve gelişme sürecin- dedahil olduğu çevre bü- yük önem taşır. Bu nedenle aile çocuğa şu te- mel gereksinmeleri karşılamalıdır: Beslenme, bannma, korunma, sevilme ve eğitilme. Ana ve baba severek, özenli bakım vererek, çocu- ğa bir güven ortamı yaratmalıdır. Onun sağlık- lı büyümesini güvence altına almalıdır. Yete- neklerinin gelişmesine yardım etmelidir. Ona özgürce oynayacağı, denemelere gireceğı ve öğreneceği bir çevre sağlamalıdır. Aile, çocu- ğun arkadaşlanyla gezmesıne, eğlenmesine ma- kul ölçülerde izin vermelidir, derslerini aksatma- masını öğretmek koşuluyla spor yapmasını desteklemelidir. Spor; çocuklariçin fiziksel, sosyal ve ruh- saJ özelliklerini görmesini sağlayan, kendi ye- tilerini tanımaya yarayan önemli bir olgudur. Çocuk için önemli olan, özellikle ailelerin ken- dilerini spora teşvik etmeleri ve desteklemele- ridir. Spor, çocuklann kendilerineolan inançla- n, fiziksd - sosyal yetenekleri ve zihinsel geli- şimleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptır. Bir çocuğun kendisinı tanımasında ve neleri yapa- bileceğıni anlamasında spora devamlı katılı- mın güçlü bir etkisı vardır. Çünkü çocuklar spor ortamındafiziksel kapasitelerini öğrenebilecek ve bunlann belirli bir süre sonunda nasıl gelış- tiğinetanıkolacaktır. Böylece çocuk spordakul- lanabıidiğı ve gelışen becerilenni günlük yaşa- ma transfer ederek, çevresini daha uyumlu bir şekilde kullanabilecektir. Günümüz yaşam fetsefe- sinde spor, kalitelı yaşamın bir parçası ve en yararlı sosyal etkinliklerınden birisı olarak kabul edil- mektedır. Performans sporu bir yana, günü- müzyaşam kavramın- da çocuğun dengeli ve sağlıklı gelişimi içe- nsinde, düzenli spor yapmanın önemli bir yeri vardır. Çocuğun ergenlik ça- ğı öncesi ve sonrası düzen- li olarakyaptığı sporetkın- Ifkleri, sağlıklı bırfizikı ya- pının gelişmesinı sağlar- ken; ileriki yaşlarda fizi- ki yapının bozul- masını geciktir- mede önemli rol oynamaktadır. Bilindiği gtbı, büyümenın en hızlı olduğu çocuk- luk evresınde insan vücudu en fazla değışken yapıya sahiptir. Bu evre aynı zamanda, insan vücudunun zararlı çevresel etkenlerden de en fazla etkılendiğı çağdır. Zararlı kabul edilen çev- resel etkenler, hatalı veyetersiz beslenme, has- talıklar, kötü sosyo - psikolojık ve yetersiz fi- ziksel etkenlerdır. Bu etkenler bir arada oldu- ğu zaman, büyüme ve gelişme yeteri kadar oluşmamakta ve kışı genetik olarak sahıp ol- duğu fizikı yapıya ulaşamamaktadır. Bunun so- nucu olarak, kışı yetışkın çağda daha kısa bo- ya, daha kötü bir dolaşım - solunum vb. sis- temlerine sahıp olabilmektedir. İleri yaşlarda alışkanlık zor lleri yaşlarda düzenli spor yapma alış- kanlığının kazanılması zor olmaktadır. Bu ne- denle spor, çocuk yaşta yapılmamışsa, yetış- kin çağa gelindığınde kışinın sahıp olduğu fi- ziksel potansiyelıni sonuna kadar geliştirebil- mesine yardımcı olamamaktadır. Yapılan araş- tırmalar göstermektedır kı okul çağında ço- cuklaradüzenli olarakyaptınlan spor, dahaile- n yaşlarda güncel yaşamın bir parçası olarak alışkanlık haline getirilecek şekilde benimsene- bilmektedır. Bu nedenle, sağlıklı olmak ve spo- run bir yaşam bıçımıne dönüşmesı ıçın erken yaşta spor yapmanın son derece önemli olduğu kabul edilmektedır ve bu noktada aılelere büyük sorumluluklar düşmektedir. Abant Izzet Baysal Ünıversıtesi - Bolu Galatasaray Adası'nı kimbatırdı? Ayvazovski'nin resimlerini yaptığı Kuruçeşme'deki konak nasıl kömür deposu oldu G.Saraylıdan şu eleştiriyi öğrendim. "Galatasaray'ı Galatasaraylılar batırdı." Galiba adayı da... Ne hazin... ABDÜLKADÎR YÜCELMAN Bir varmış, bir yokmuş , bir za- manlar Kuruçeşme'de bir ada varmış. O adanın Padişah Suttan Aziz'den baş- layan ve bugün de Galatasaraylılann her baktığında içlerini sızlatan bir öyküsü var. Öykü uzun, hemen başlayalım: Sultan Abdülmecit'in yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı'nı Padişah Sultan Aziz öylesine beğenmiş ki, sarayı ya- pan Enmeni kalfayı çağırmış, "Serkis Kaifa; Dolmabahçe Sarayı'nı çokbeğen- dim. Dile benden ne dilersin." Serkis (Balyan) Kalfa hık mık etmiş, "Sağlığı- nız efendim, Kuruçeşme'de denizin or- tasında bir topuk (kaya parçası) var. Eğerizin verirsenız onun üzenne evya- pıp oturmak istiyorum" deyince Sultan Aziz gülmüş ve "Verdim gitti" demiş. Serkis Kalfa, Kuruçeşme'nin tam karşısında boğazın uzerine o topuk de- diği kayanın üstüne 3 katlı ev kondur- muş. Şahane bir ev, daha doğrusu bir konak. Gelip geçenin kıyıdan imrenerek izlediği bir sanat eseri. Kemal Onar ağabeyimin dediği- ne göre de dünyaca meşhur Rus res- sam Ayvazofski denizi konu alan trilyon- luk eserlerini bu evde yapmış. Zaman geçmiş Serkis Kalfa öbür dünyayagöçmüş, topuk üstündeki ko- nakla vârisleri de ilgilenmemiş ve ah- şap ev tarihin erozyonuna bırakılmış. Gemilerin kömür almalan için uygun bir yer aranırken Şirketi Hayriye (o günün deniz işletmecisi), adayı kömürdeposu- na çevirivermiş. Yıllar yıllan kovalamış ve takvim- ler 1956'yı gösterirken Galatasaray'ın Bebek'teki mütevazı salonuna Istanbul Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gö- kay el koymak istemiş. Galatasaraylılarda birtelaş başla- mış. Öyle ya, Galatasaray'ın kürekçile- ri var, yüzücüleri var, onlarortada mı ka- lacak? Biger Duruman Galatasaray kü- rek takımının dümencisi Kemal Onar'ı aramış, "Kuruçeşme'de bir yer var, gı- dip görelım" demiş. Gandi Kemal (Onar) ile Duruman kalkıp gitmişler ve sonunda burası olur ama.. Kemal Onar, hemen Necdet Ço- banlı'yı aramış, Çobanlı da hemen yö- netim kurulunu toplamış, yönetim onay verince kolları sıvamışlar. Zamanın Başbakanı Adnan Men- deres. Onun iznini almak gerek. Bekir Macun ile Kemal Onar bu kez Istan- bul'a geldiğinde Parkotel'de kalan Baş- bakan'ın yolunu beklemeye başlamış- lar. Işleri de rast gitmiş. Menderes'in özel kalemi Şefik Fenmen iki Galata- saraylıyı Başbakan'ın karşısına çıkar- mış. Projelerini anlatmışlar ve gereken izni koparmışlar. Işin hukuki yanı Nec- det Çobanlı'ya kalmış. Çobanlı "Kirkor muydu yoksa Kevork muydu şimdi ha- tırlamıyorum, ama bu adanın yüzde 85'ine sahipti. Nelerneterçektik" diyor Çobanlı ve ekliyor: "Arkadaşlanmız bi- le muhaiefetyaptı, kömürdeposu, ada- nın altından su çıkardediler, amayılma- dık. Ermeni vatandaşların kapısına da- yandık, ancakpara gereklıydi..." 25.5.957, ada G.Saray'ın 1955 Galatasaray'ın 50'nci kuru- luş yıldönümüydü. Ve 6-7 Eylül olaylan nedeniyle sıkıyönetim kutlamaya izin vermemişti. Kutlamalar için aynlan 147 bin lira vardı. Ikinci Başkan Refik Se- limoğlu ile yönetici Ahmet Güre 147 bin lirayı verdiler ve ada 25 Mayıs 1957 gü- nü Galatasaray'ın mülkü olmuştu. Muhalefet muhalefetine devam ediyor ama çalışmalar sürüyordu. Çi- mento ve demir tahsisli olmasına kar- şın kısa süre sonra 25 metrelik bir ha- vuz bile yapılmıştı. Hatta Kemal Onar'ın söylediğine göre, Bebek'deki Deniz lo- kalinin keresteleri bile işeyaramıştj. Ada- nın yüzde 15 hissesinin sahibi buluna- madı, izalei şüyu davası açtldı, yargıç Ga- latasaray mezunu Sunullah Ünverdi davayı tek celsede bitirdi. ..Saray ada- nın yüzde yüzüne sahipti, tapusunu al- dı. Sonraki yıllarda Kuruçeşme'den ta- pu kadastro geçti, amayönetimin ihma- li tapu 6400 metrekare üzerinden ola- cakken 2420 metrekare olarak onay- landı. Ihmaller sonucu ada üzerinde G.Saray'a yakışır bir proje üretilemedi. Ada yerle bir oldu 1993'te Sheraton müdürü Ferrt Volkan ve daha sonra da Oğuz Imre- gün adaya müzikli restoran ve mutfak yaptırarak Galatasaray camiasını birara- ya toplamaya çalıştılar. 1997'de Alt Dü- rüst'ün arkadaşı Beşiktaşlı Sinan bu tesisi işlettiyse de Mehmet Cansun adayı yıllığına 500 bin dolara ve 20 yıl için Ünal Aysal'a verdi. Şu anda adatam bir mezbelelik içinde. Çünkü imara ve yeni projelere izin verilmıyor. Bogaziçi Imar Müdürlüğü ve Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, sakın dilek- çe bile vermeyin, eskıden ne varsa onu onann, uyansında bulunmuş. Ada geri isteniyor Divan onca kişinin emeği ile alınan adanın bugünkü durumuna üzülüyor, ama üzülmekle kalmıyor; adanın Ay- sal'dan geri alınmasını istiyor. Bugünler- de yapılacak Galatasaray Divan toplan- tısında Divan Başkanı Semih Hazne- daroğlu nun adanın geri alınması için öneri vermesi bekleniyor. Galatasaray adasının öyküsü böy- le. Boğazın en güzel yerindeki bu ada- ya gerek yüzme yarışlan gerekse Gala- tasaraylı dostlaria buluşmak için çok kez gittim. Böylesi biryerin nasıl olurda talan edildiğine şaşmamak elde değil. Bu araştırmayı yaparken çoğu Galata- saraylı ağabeylerimden ve kardeşlerim- den şu eleştiriyi öğrendim. "Galatasaray'ı Galatasaraylılar batırdı." Galiba adayı da... Ne hazin... 75 yaşındaki efsanevi sporcu Vural Inan, "kaba spor" yakıştırmasından şikayetçi Takım elbiseyle boks salonuna giderdik Vural Inan, artık emekli hayatı yaşıyor. 11 r\r A v ELENA DEMÎRYÜREK O Türk boksunda bir dönemin unutulmaz ismi... Avrupa ve Tür- kiye'de kazandığı sayısız başarı, alçakgönüllü duruşunun yanında, yumruk yemeden boks yaptığını söyleyebilecek kadar özgüven... Geçenlerde 75. yaşgününü kutlayan Vural Inan, yitirilmiş de- ğerlerin, birdönem Istanbul'unun önemli bir sembolü. Boks haya- tına çocukluk döneminde ağabe- yiyle beraber başlayan Inan, o yıl- lan şöyle anlatıyor, Kavgacı birya- pım yoktur. Ağabeyim ise benim tam tersime bir karaktere sahip- ti. Boks yapmak benim aklıma bi- le gelmemişti. Ama o benizorla- dı. Arkadaşlanmm yanında guru- rumla oynadı. Ben de bu neden- le ringe adım attım." Spor yaşamına 194O'lı yıllar- da Galatasaray Kulübü'nde baş- layan Vural Inan, boksta maç kay- bedildiğindeteksuçlunun boksör olduğunu, futboldaki gibi suçlaya- cak birden fazla kişinin bulunmadığını vurguluyor. Inan, kariyerindeağabeyi ile karşı karşıya gelmek zorunda kal- dığı maç hakkında "Istanbul Şam- piyonası'nda ağabeyimle karşı karşıya geldik. Ringe çıktım ama o günün şartlarında - ki şimdi ol- sa yine aynısını yapardım - ağa- beyime yumruk atmak aklımdan bile geçmedi. Ben de ringde onun elini öptüm ve salonu terk ettim" diye konuşuyor. 1959 yılında Türkiye Şampi- yonası'nda başka birşaşırtıcı olay yaşıyor Inan; rakibinin çenesine attığı biryumrukta bileğini kırıyor, maçı bırakmıyor ve yeniliyor. Avrupa'da yaptığı ilk şampi- yonada aldığı kupa sayesinde Tür- kiye'de büyük bir üne kavuşan Vural Inan, 194O'lı, 1950'li yıllar- daki spor kültürünü şöyle anlatı- yor: "Taksim Spor Kulübü'nde boks maçlan yapılırdı. Insanlar en şık kıyafetleriyle, en göz kamaş- tıncı haliyle bizi seyretmeye ge- lirdi. Herkes davranışlannda ölçü- lü ve birbirine saygılıydı. Şimdi- lerde bunu görmek zohaştı." ural Inan, "İnsanlar şık kıyafetleriyle, en göz kamaştırıcı halleriyle bizi seyretmeye gelirdi" diyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear