23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2003 PAZAR 8 HABERLERlN DEVAMI TURKIYE Istanfcul B 25 Sınop Edirne B 25 Samsun B 23 Adana A 32 Y 23 Kocaeli B 26 Trabzon Y 21 Çanakkale B 26 Giresun Izmir B 29 Ankara Y 21 B 24 Manisa B 28 Eskişehir B 21 Aydın B 30 Konya B 20 Denizli B 27 Sıvas B 21 Zonguldak B 24 Antalya A 31 Kars Mersin Diyarbakır Sanhurfa Mardin Siirt Hakkâri Van A B B B B Y Y 30 29 32 27 28 24 20 Y 13 Yurdun kuzeydoğu <esımlerı parçalı çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadenız ıle Doğu Anadolu'nun doğusu saganak yağtşlı, dığer yerler az bulutlu ve açıkgeçecek. Havası- caklığı doğu kesımler- de bıraz artacak. dığer yerierde önemlı bır de- ğışıklık olmayacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y B B B B B B 10 15 14 24 23 27 27 27 Münih B 27 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atına B B B B B B B B 2/ 28 31 27 26 23 27 27 B 27 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bışkek Tiflis Kahire B B B B Y B Y B 18 20 21 33 18 20 8 31 B 31 Parçalı bulutlu İ S s C "- 6. utlj t Çok bulutİL • k Yağmurtu Sulu kar . Gok günjltülü G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada Hükümetle asker uzlaşmış. Hükümet tezkerey- le Meclis'ten bu kez "izin" değil, "yetki" isteye- cekmiş. (a)- Hükümetle ordu zaten asker gönderilmesi konusunda fikir ayrılığına düşmedi. Ancak hükü- metin sorumluluğu tek başına üstlenmemek için askerie birlikte karar alacaklannısıksıkyineleme- sine askerden kısa bir yanıt geldi, gelmeye de- vam ediyor: Gerekli izni TBMM'den geçiren siyasal irade emir verir, görev neyi gerektiriyorsa yerine getir- meye hazınz! (b)- Hükümetin Meclis'ten "izin" yerine "yetki" isteyeceğini işleyen haber, sanınz, RTE'nin Du- bai'ye hareketinden önceki bircümlesinden kay- naklanıyor. Dediki; "Meclis'inaçılmasıyla biriikte hükümet olarak atılması gereken adımları 'inşal- lah' atacağız". Çoğu zaman inşallah sözcüğü genelde bir umudu, birtemenniyi ifade ediyor. RTE hangi amaca dönük kullandı bu sözcüğü, yeni bir takıyyenin başlangıcı mı, elbette kestir- mek olanaksız ama; şu "izın"\e "yetki" olayını -geçmişteki benzerlerini örnekalarak- irdelemek gerekiyor. Yabancı ülkelere asker gönderme veya yaban- cı asker_konuşlandırma TBMM'nin iznine bağlı. Turgut Özal, Cumhurbaşkanı iken bir girişimde bulundu. TBMM'de ret edilmesi olasılığına önlem olarak "izin" yerine asker gönderme veya yabancı as- ker konuşlandırma "yetkisi"r\\n Bakanlar Kuru- lu'na verilmesini istedi. Tabii, Baba Başkan Bush'un isteği doğrultu- sunda Türkiye'de Amerikan askeri konuşlandır- mak veya ABD'nin isteğine uyarak Saddam'a Kuzey Irak'tan, Türk askerinin de katılacağı sa- vaş açabilmek için Meclis'i by-pass etmeyi he- defliyordu. Bu yetkiyi -sözünden çıkmayacağına inandığı- hükümete kullandıracaktı. Yasama organının anayasal yetkisini hüküme- te devretmesi anlamına gelen bu girişim -hatta zamanın başbakanı tarafından da- tepkiyle kar- şılandı, kabul görmedi. RTE, öne sürüldüğü gibi, şayet bir tezkere ile bu kez TBMM'den "izin" yerine "yetki" istemeye hazırlanıyorsa, artık Meclis'in anayasal yetkileri- ni de devralmayı kurguluyor, demektir. • • • Iki: TÜSlAD'ın BM şemsiyesi olmadan asker göndermeye karşı çıkması ilgi çekti, hatta med- yayı da siyasal çevreleri de şaşırttı. ABD yanında Irak savaşına girmemizi isteyen TÜSlAD'ın birden dönüş yaptığı izlenimini veren bu çıkışıyla ilgili -satır aralarına sıkıştırılan- gerek- çeye göz atmak gerekiyor. Işadamları, "Irak harekâtının ilk aşamasına ka- tılmama kararı veren Türkiye'nin.. belirsizliğin çok daha fazla yaşandığı şu aşamada istikran sağla- maya yardımcı" olmasını içlerine sindirememiş görünüyoriar. Anımsatalım: TÜSİAD doğrultusun- da hareket ederek ABD ile birlikte savaşa katıl- saydık, bugün, askerlerimiz patır patır öldürülü- yor olacaktı. Bu nedenle gerekçenin ilk bölümü sadece ara- dığını bulamayanlara özgü duygular içeriyor. "Irak'tn hiçbir kesiminden Tûrk askerinin Irak'a girmesine 'sempati' ile bakılmadığını" öne süren gerekçenin ikinci bölümü dahatutariı. TÜSlAD'ın güncel gelişmeler karşısında ilk baş- lardaki ABD yanlısı siyasetten sıynlarak daha akıl- cı biryol izlemesi de "bir şey"... Çoğu zaman TÜSİAD doğrultusunda hareket eden, ne ki asker göndermeyi hararetle teşvik e- den, kışkırtan böyyük medyamız şimdi nasıl bir yörünge izleyecek, doğrusu meraklı konulann ba- şında geliyor. • • • Üç: Meraklı haberlerdizisinin son bölümü, TB- MM Başkanı Bülent Annç'ın parlamentonun ye- ni yıl çalışmalarına başlayacağı 1 Ekim günü ve- receği resepsiyon için gönderdiği davetiyelerle il- gili. Davetiyelerde "TBMM Başkanı Bayan Annç" yerine, sadece 'TBMM Başkanı Annç" ifadesinin yeralması; Başkan'ın, askerlerin 23 Nisan resep- siyonunu boykot etmelerinden sonra, "yeni bir türban krizine yol açmamak için aldığı bir önlem " diye yorumlandı. Başkan eşiyle çağnda bulunmuyor ama, davet- lileri(örneğintürbanlıhanımlıbakanlarlaAKPmil- letvekillerini) "eşliolarak" resepsiyona davet edi- yor. Siyasal kurnazlığa lütfen biraz olsun dikkat! Hükümetin önündeki 4 büyük açmazANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - AKP hükümetinin, ABD işgali altındaki Irak'ta kurulacak Istikrar Gücü'ne asker gönderme karanru alma süreci giderek zorla- şıyor. Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) olağanüstü toplantısuıda tavsiye karan almazken kamuoyu- nun asker göndermeye tepkısi gi- derek artıyor. Aralannda TÜStAD'ın da bu- lunduğu sivil toplum örgütleri as- ker göndermeye karşı olduklannı açıklarken partideki "retçiler" nedeniyle AKP. 12 Ekim'de yapı- lacak kongre öncesine kadar konu- yu TBMM'ye taşımama eğilimin- de. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün "Eylül ayı sonuna kadar karar aşamasına geleceğiz" de- mesine karşın hükümet, Irak'a as- ker karannı ekim ortasına bıraktı. AKP'nin siyasi geleceği açısmdan da büyük önem taşıyan karan er- telemesinin en önemli nedenlerin- den birini kamuoyunun ve sıvil toplum örgütlerinin Irak'a asker gönderilmesine olan karşıtlığırun giderek artması olarak göriilüyor. MGK'nin önceki gün yapılan ola- ğanüstü toplantısında da tavsiye karan alınamadı. Toplantıda alı- nan ABD ile yapılan teknık görüş- melerin sürdürülmesi ve PICK/KADEK'in Kuzey Irak'tan temizlenmesi için somut adım atıl- ması kararlan öne çıkarken asker göndermeye ilişkin değerlendirme sürecinin sürmesi benimsendi. Hükümetin siyasi karannı alma sürecinin daha da zorlaşmasına neden olan bazı unsurlar şöyle sı- ralanıyor: • Türiaye'de Irak'a asker gönde- rihnemesine ilişkm kamuoyu bas- kısı giderek artıyor. Aralannda TÜSlAD'ın da bulunduğu birçok sivil toplum kuruluşu, asker gön- derilmemesi gerektiğini hüküme- te iletti. Hükümet, kamuoyunun bekJentilerinin tersine hareket ede- rek iktidara dönük desteğini daha da yitirmek istemiyor. Tezkere sıkıntısı • AKP, parti olarak da asker gönderme sıkıntısını yaşıyor. AKP grubu, 1 Mart'taki tezkerenin geç- memesini sağlamıştı. Hükümetin TBMM'ye getireceği tezkerenin de geçmemesi. AKP Genel Baş- kanı Tayyip Erdoğan ve parti üst yönetiminin parti otoritesini yitir- Küçükali:AKP'de 130 retçi var ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜSt- AD'ın çıkışı AKP içinde "tezkere karşrtı" cep- heyi hareketlendirdi. tstanbul Millervekili Göksal Küçükali, "Partide tezkereye ret vereceklerin sayısı 120-130'a çıktı, bunu Başbakan da görii- yor" dedi. MGK'nin net bir karar açıklamaması "bekle- nen gelişme" olarak yorumlanırken TÜStAD 'ın uyanlan iktidaryetkililerini sarstı. tlk tezkerede de retçi grupta yer alan Küçükali ANKA'ya yaptığı açıklamada, bu koşullarda Başbakan'ın bir tezke- re göndermesine olasılık tanımadığını söyledi. Kü- çükali. "Son açıklamalanndaki BM şartına iliş- kin sözleri de benim umudumu arttınyor" de- di. Küçükali, "Irak'ta geçici yönetimin başı Ah- met Çelebi istemiyor, hatta Türkmenler bile is- temiyor. Kim istiyor, bir tek ABD. O da kendi askerinin yerine ölecek asker anyor" diye konuştu. Çiçek; Beklentilerimiz karşılanmah Adalet Bakanı Cemil Çiçek de Irak konusunun "parça tesirli bir olay" olduğunu, her yönüyle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Irak'la il- gili bazı noktalann açıklığa kavuşturulması gerek- tiğini söyledi. Çiçek, "Asker göndermek bunun en son kısmı. Beklentilerimiz açıklığa kavuşru- mlursa gönderilir" dedi. diğini gösterecek. Partinın 12 Ekim'de yapacağı kongrenin de asker gönderme karanyla gölge- lenmemesini isteyen parti yönetı- mi, asker karannı ekim ortasına bırakmayı düşünüyor. • AKP, bu süreçte uluslararası gelişmeleri de yakından takip ede- cek. Bu süreçte en önemli gelişme BM'de olacak. ABD, tstikrar Gü- cü için Güvenlik Konseyi'nden karar çıkanna arayışuıda. Türkiye, Hindistan ve Pakistan gibi ülkele- rin asker gönderme için BM kara- nnı beklediğinı bilen ABD, Gü- venlik Konseyi'nde Fransa'nın ve- tosunu aşacaİc ancak Irak'ta kendi egemenliğini sürdürecek bir for- mülü yaşama geçirmeye çalışıyor. Ancaİc BM'deki gelişmeler Gü- venlik Konseyi karannın bir süre daha gecikeceğini gösteriyor. KADEK sorunu • Hükümeti ve Genelkunnay Başkanlığı'nı asker gönderme ka- rannda en çok sıkıntıya düşüren unsurlardan biri de ABD yöneti- minin kendi sorumluluğunda olan KADEK'in Kuzey Irak'tan temiz- lenmesi için somut bir girişimde bulunmaması. Washington yöneti- minin öncelikli sorun olarak gör- mediği KADEK'le mücadele et- memesi, aynı süreçte Irak'a asker göndermeyi planlayan asker ve si- vil yetkililerin kaygılanmasına ne- den oluyor. Hükümet, KADEK orada dururken asker gönderme karannı almanın daha zor olduğu düşüncesinde. Üniversitelerin sonmları 60 yıldır aynı • Baştarafı 1. Sayfada l niversiteye Bakış Açısı adlı ra- por, üniversitenin ilk rektörü Ord. Prof. Dr Şevket Aziz Kansu, Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Prof Dr. Hikmet Birand, Prof Dr. Ek- rem Rüştü İzmen, Prof. Dr. Hü- sevin Cahit Oğuzoğlu. Prof. Dr. tzzet Birand, Prof. Dr. Zihni Erençin, Ord. Prof. Dr Suut Ke- malYetkin. Prof Dr. İhsan Doğ- ramacı, Prof. Dr. Cumhur Ferman, Prof. Dr Tahsin Özgüç. Prof Dr. Türkan Akyol. Prof Dr Tarık So- mer, Prof Dr Necdet Serin, Prof. Dr. Günal Akbay ve üniversitenin şimdiki rektörü Prof. Dr. Nusret Aras'ın konuşmalanndan oluşu- yor. Üniversitenin kurulduğu 194O'lı yıllarda rektörler en çok öğ- retim üyesi ve mekân yetersizliği- ne vurgu yapıyorlar. Rektörler ko- nuşmalannda, akademisyen yetiş- tirmek için büyük çaba harcadıkla- nnı belirtirken, üniversitenin dağı- nık bir yerleşkesi olduğunu, bu ne- denle de eğitim ve öğretim arasın- da tam bir birliktelık sağlanamadı- ğım ifade ediyorlar. Üniversitenin ilk rektörü, Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu, üniversitenın sorun- lanm şöyle özetliyor. "Üniversite- nin gelişmesi için bazı ihtiyaçlar bulunmaktadır. Bunlar, noksan inşaatın ikmali ve fakülte binala- nnın diğer devlet daireleri tara- fından işgal edilen yerlerinin bo- şaltılması ve öğretim kadrosunu kuvvetlendirmektir." Rektörlerin açıhş konuşmalann- dan 1950'li yıllarda üniversiteler- de mali sıkıntılann başladığı görii- lüyor. Rektörler daha fazla mali destek verilmesi halinde universi- telerin hızla gelişeceğini ve bu şe- kilde öğretim elemam sıkmtısının da ortadan kalkacağım belirtiyor- lar. Prof. Dr. Ekrem Rüştü Izmen, 1951 -1952 eğitim öğretim yılı açı- lışında yaptığı konuşmada, Anka- ra Üniversitesi'nin Avrupa üniver- siteleriyle karşılaştınldığı zaman çok az öğretim üyesine sahip oldu- ğunu vuıpıluyor. tzmen, konuşma- sında sorunlan şöyle dile getiriyor: 'Öğretim üyeleri yetersiz' "Diğer memleketlerdeki ben- zerleriyle mukayese edilince. ol- dukça mütevazı olan öğretim kadromuzda, önceden de işaret ettiğim gibi bilhassa doçent ve asistan sayılannın artinlmaları- na önem vermekte ve elimizdeki imkânlar ölçüsünde bu kadrola- n kuvvetlendirmeye çalışmakta- yız. Üniversitemiz üzerine düşen önemli vazifeleri hakkıyla yapa- bilmek için şüphesiz devietin ge- niş ölçüde maddi yardımına muhtaçtır. Bu yalnız bizde değil, ileri gitmiş memleketlerin çoğun- da da üniversitelcr, hükümetle- rin büyük müzaheretierine nail olmuşlar ve bu sayede istenen ge- lişmeyi sağlamışlardır." Bütçe büyük sorun 196O'lı yıllarda ise üniversiteler- de mali sorunlar rektörler tarafın- dan oldukça sert biçimde dile geti- rilmeye başlanıyor. Rektörler hü- kümete eğitimden tasarnıfa gidile- meyeceği mesajını verirken öğren- cilere yeterli sosyal imkânı sağlaya- mamaktan yakınıyorlar. Prof. Dr. Suut Kemal Yetkin, 1961 -1963 öğ- retim yılının açılışında yaptığı ko- nuşmada, üniversite bütçesine yapı- lan zammın bir kandırmacadan iba- ret olduğunu kaydederek eğitimde tasarruf yapılmayacağına dikkati çekiyor. Yetkin konuşmasında şöy- le diyor: "Mali sorunlar bir an önce çö- zülmelidir. Kaybedecek vaktimiz yokrur. Her yıl, bütçemizin art- maması için tamim üzerine ta- mim yollanması, üniversitemizi memleket ihtiyaçlarına ve ilim gereklerine uygun olarak geh'ştir- mek için senatomuzca kabul olu- nan bütçenin bir pazarlık konu- su haline getirilmesi, sakat anla- yışın neticesidir. Her şeyden ta- sarruf edilir ama ilimde ve eği- timde tasarnıfa gidilmez." Şeriat kaygısı Üniversıtenin rektörlerinin 1970'li yıllarm sonlanna doğnı, şeriat tehdidine karşı laiklik mesaj- lan vermeye başlaması dikkat çe- kiyor. Rektörler. Atatürkçülüğün teokratik yönetime karşı en büyük kazanç olduğunu belirtiyor. Rek- tör Prof. Dr. Tahsin Ozgüç'ün. 1978-1979 eğitim yılının başlangı- cında yaptığı konuşmasında şunlar yer alıyor: "Ülkemizi hür vicdanlı ve hür düşünceli insanların vatanı ol- maktan çıkaracak dini kalıpla- nn devlet hayatında egemen ol- masını amaçlayan şeriat düzeni heveslUerinin, mezhep kışkırtıcı- lığı ve aynmcılığı yapan anlayışı, Atatürk devrimciliği önünde ye- nilgiye mahkûmdur. Devrimci- lik, ilke olarak, diğer ilkelerin fel- sefesi. teminatı ve ulusumuzun istikbali için ümit kaynağıdır." 1990 yılından sonra ise üniversi- te rektörlerinin mesajlannın hep bütçe yetersizliğme ilişkin olması dikkat çekiyor. /stanbul'da sanat buluşması Haber Merkezi - 8. Uluslararası Istanbul Bienali. ön- ceki gün ana sergi mekânı Mtrepo'da yapılan açıhş tö- reniyle başladı. Bienale 42 ülkeden 85 sanatçı ve yurt- dışından bınlerce konuk da katılıyor. Jstanbul Külfür ve Sanat Vakfi (ÎKSV) Başkanı Şakir Eczacıbaşı. rahatsızlığı nedeniyle törene katılamazken, Avrupa Kültür Fonımu tarafından ilk kez Avrupa Birlıği dışından bir kuruma verilen '2003 Avrupa Kültür Ödü- lü', bu ödülün geçen >ılki sahibi Polonyalı Elzbieta Pen- derecki'nin elinden İKSV BaşkanYardımcısı Talat Hal- man'a sunuldu. Küratörlüğünü New Museum'un, sanat yönetmenliği- ni Dan Cameron'uı üstlendiği bienalin bu yılki teması, "Şiirsel Adalet" JapanTobacco International (JTI) Türkiye'nin sponsor- luğunda >apılan bienalde sergi mekânlan olarak Mimar Sinan Üniversitesi Tophane-i Amire, Antrepo, Yerebatan Samıcı,Ayasofya Müzesi ve Platform Garanti Güncel Sa- nat Merkezi kullamlacak.Venedik, Sydney, Manifesta, Kwangju. Shanghai ve Busan bienallerinin yöneticileri de. "8. Uluslararası Istanbul Bienali"nde yer alan ça- lışmalan yakından inceliyor. Dostumuz, ağabeyimiz, yazarımız DURSUN AKÇAM ı Kaybettik. Sıcak dostluğunu unutmayacağız! Ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyoruz. ARKADAŞ YAYINEVİ 23 Eylül Salı günü Maltepe Camii'nden öğle namazını izleyerek Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. ANADOLU AYDINLANMASININ ÖNDERLERİNDEN 1930 - KÖY ENSTİTÜLÜ, TÖS'LÜ, TÖB-DER'Lİ, DEMOKRAT'LI DURSUN AKÇAM ı KAYBETTİK. UNUTMAYACAĞIZ! DOSTLUK YARDIMLAŞMA VAKFİ Sevgili DURSUN AKÇAM "Ya âşık olurum ya da memur" diyerek düşmüşsünüz yollara bir zamanlar... O yollar ulaştırdı sizi bizlere; Kuşadası'na... Şimdi birlikte ürettiğimiz tüm güzelliklerdeki payınız bizi avutacak. Sevgiyle, saygıyla ve özlemle... KLKSAD Yön. Kurulu (Kuşadası Kütüphane Derneği) Varlığı ve üretkenliğiyle vakfimızı her zaman onurlandıran değerli insan. saygın yazar, ülkemiz Köy Enstitüsü aydınlanndan, vakfimız onur üyesi Sevgili DURSUN AKÇAM Adınız ve ilkeli duruşunuz vakfimızı hep yüceltecektir. KEGEV Yön. Kur. (Kuşadası Eğitim ve Geliştirme Vakfi) GÜNDEM Ml'STAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada değildir" derdi... Çoksatışlı gazetelerçıkar, "Rakamlargüzelgö- rünüyor ama, rakam perdesini kaldınnca altında- kiler o kadar da hayra alamet değil" derdi... Böyle olmadığına göre, sözünü ettiğimiz kesim- lerden hep, girişte aktardığımız işaretler geldiği- negöre, inanmamız gerekir. Durumumuzçokiyi... Böyle bir ülkede yaşadığımız için ne kadar övünsek azdır... Üretim had safhada... Medyamızdan gürül gürül yağ akıyor. Bu yağı alıp ihraç etsek, ihracat patlar. Ekonomiye bir kat- kı daha sağlanmış olur. Bu yağı alıp ayrıca rafine ettirsek, içinden kim bilir daha ne kadar değişik ürün ortayaçıkar. Yağ üretimini arttırmak için mu- halefet partileri hükümete laf etse hemen muha- lefete muhalefet etmeye girişiyorlar. Bu kadar ya- ğı, tarih yazdı mı bilemiyoruz... Gürül gürül akıyor... AKbabamAK... Ah o rakamlann güzelliği... Aman Tanrım, bir ra- kam bu kadar mı mükemmel olur? Bu kadar mı pembe olur? Varsın toplumun her tarafı dökül- sün, rakamlar güzel ya, sen ona bak... Ekonominin güzelliğini tarif eden oranlan gös- teren rakam dilimlerinden pastayapılsa, fırınlar if- las eder. Halkımız, ekmek yerine pasta yemekten bir hal olur... Bu rakam cambazlığı, hurdadaki aracın göster- gelerini bile dört dörtlük yapar... Akıyor rakamlar art arda, pembe çizgiler çizerek... AKbabamAK... Hedef ışık hızı Her şey bu kadar güzel akar da demeç veren- ler bakar mı? Biz, dünyanın öteki ülkelerine "de- meççi" ihraç etsek, dış satım patlamak bir yana Mars'a vurur, dünya ekonomilerini mars ederiz. Asıl olan ülkenin hali değil. Asıl olan, bu hali gü- zel anlatacak demeç... Memur kardeşlerimiz maaşa zam mı istedi? Du- rumu o kadar kritik anlatacaksın ki; zam isteyen- lerin maaşlarından ülke ekonomisine katkı payı kesilmesini sağlayacaksın. Tabii onlara haddini bildirmeyi de ihmal etmeyeceksin. Ammaaa, iş hükümetin ekonomiyi nasıl yönet- tiğine gelince, demeci değiştireceksin: "Her şey çok iyi gidiyor. Bu kadannı kimse ha- yal edemezdi. Ses duvannı aştık, şimdi hedefışık hızı..." Bu demeç üretimine kanalizasyon sistemi ye- tişmez... AKbabamAK... Ne demişler? Ne söylediğin değil, nasıl söyle- diğin önemlidir... Zaten demeç üretimindeki temel ilke de bu. Ama iş, icraata gelince bu deyimi şöy- le değiştirmek gerekir: Ne yaptığın önemli değil, nasıl yaptığın önem- lidir... Işte yolsuzluklar... Pek çok alanda aynen devam ediyor. Ama işin şeklini, tarifini değiştirince adı yolsuzluk olmuyor. Şunlar oluyor: Hızlı icraat... Büyük atılım... Hantal bürokrasiye yeni düzen... KlT'lerde üretim durdu, zarar bitti... Atıl yatırımlara hayat öpücüğü... 40 yıldır yapıla- mayan başanldı... Dünya bize hayret ediyor... Aklınıza daha ne gelirse... Her şey kirli ama, olsun... Hükümetimiz terte- miz... AK pak... AK babam AK... Ülke tarihinde bu kadar AK hükümet görülme- di. öyle ki, adı bile yanlış söylense, hiddetlenip çı- kışıyor. Bakalım bu işin sonu nereye varacak... Bakalım, bu kadar 'AK'\m 'AK'\m diye diye, ar- kasından ne diyecekler! ankcum@ttnet.net.tr Mahkemeden yürütmeyi durdurma Ek vergiye yeni engel ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Ek Motor- lu Taşıtlar Vergisi'nde. hukuk karmaşası yaşanı- yor. ATO Başkanı Sinan Aygün. Ek Motorlu Taşıt- larVergisi'yle ilgili açtığı bireysel dâvada mahke- menin yürütmeyi durdur- ma karan verdiğıni açık- ladı. Kararla. ödediği pa- rayı "bireysel olarak" geri alma hakkımn doğ- duğunu belirten Aygün, dava açan her yurttaş için de karann örnek olacağı- nı belirtti. Gelirler Genel Müdür Vekili Osman Anoğlu ise karan dikka- te almayacaklan mesajını verdi. Anoğlu, "Şahsi dava, ancak Anayasa Mahkemesi'nin yolunu açar. Biz de, Anayasa Mahkemesi'nin karan- nı bağlayıcı buluruz. Şu anda Ek Taşıt Vergi- si'nin ödenmesinde so- run yok" dedi. Sinan Aygün yaptığı açıklamada, Ankara 4. Vergi Mahkemesi'nden aldığı v-ürütmenin durdu- rulması karanm şöyle de- ğerlendırdi: "Bu karar ek verginin iptali yö- nünde güçlü bir işaret- tir. Şimdi top üst mah- kemededir. Kişisel ola- rak açtığım davada, iti- razi kayıtla ödemiş ol- duğum ek motorlu taşıt- lar vergisini iade olarak alma hakkım doğmuş- tur. Ancak bu parayı al- mayacağım." Aygün, karann tüm yurttaşlar için de "emsal karar" niteliğinde oldu- ğunu belirtti. Yurttaşlaruı ek vergileri yatırdıktan sonra 30 gün ıçerisinde dava açmalan durumun- da, paralannı geri alabi- leceğini belirten Aygün; ATO'nun konuyla ilgili örnek dava dilekçelerini de hazırlayacağmı söyle- di.Konuyla ilgili Cumhu- riyet'in sorulanm yanıt- layan Osman Anoğlu ise kendileri için bağlayıcı nitelikteki karann ancak Anayasa Mahkeme- si'nden gelebileceğini be- lirtti. Açılan şahsi davanın sadece Anayasa Mahke- mesi yolunu açabileceği- ni belirten Anoğlu, "Ya- saya yönelik yürütmeyi durdurma kararını Anayasa Mahkemesi alabüir. Bu nedenle, ek vergilerin ödenmesiyle ilgili bir sorun beklemi- yoruz. Yurttaşlann ka- falannı kanşfıracak bir dunım yok'" dedi. Anoğ- lu, ek vergilerle ilgili ye- ni bir iptal karan bekle- medıkJerinı vurguladı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear