Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2003 PAZAR
8 HABERLERlN DEVAMI
TURKIYE
Istanfcul B 25 Sınop
Edirne B 25 Samsun
B 23 Adana A 32
Y 23
Kocaeli B 26 Trabzon Y 21
Çanakkale B 26 Giresun
Izmir B 29 Ankara
Y 21
B 24
Manisa B 28 Eskişehir B 21
Aydın B 30 Konya B 20
Denizli B 27 Sıvas B 21
Zonguldak B 24 Antalya A 31 Kars
Mersin
Diyarbakır
Sanhurfa
Mardin
Siirt
Hakkâri
Van
A
B
B
B
B
Y
Y
30
29
32
27
28
24
20
Y 13
Yurdun kuzeydoğu
<esımlerı parçalı çok
bulutlu, Orta ve Doğu
Karadenız ıle Doğu
Anadolu'nun doğusu
saganak yağtşlı, dığer
yerler az bulutlu ve
açıkgeçecek. Havası-
caklığı doğu kesımler-
de bıraz artacak. dığer
yerierde önemlı bır de-
ğışıklık olmayacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
Y
B
B
B
B
B
B
10
15
14
24
23
27
27
27
Münih B 27 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
B
B
B
B
B
B
B
B
2/
28
31
27
26
23
27
27
B 27 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflis
Kahire
B
B
B
B
Y
B
Y
B
18
20
21
33
18
20
8
31
B 31
Parçalı bulutlu İ S s C "- 6. utlj t Çok bulutİL • k Yağmurtu Sulu kar . Gok günjltülü
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Hükümetle asker uzlaşmış. Hükümet tezkerey-
le Meclis'ten bu kez "izin" değil, "yetki" isteye-
cekmiş.
(a)- Hükümetle ordu zaten asker gönderilmesi
konusunda fikir ayrılığına düşmedi. Ancak hükü-
metin sorumluluğu tek başına üstlenmemek için
askerie birlikte karar alacaklannısıksıkyineleme-
sine askerden kısa bir yanıt geldi, gelmeye de-
vam ediyor:
Gerekli izni TBMM'den geçiren siyasal irade
emir verir, görev neyi gerektiriyorsa yerine getir-
meye hazınz!
(b)- Hükümetin Meclis'ten "izin" yerine "yetki"
isteyeceğini işleyen haber, sanınz, RTE'nin Du-
bai'ye hareketinden önceki bircümlesinden kay-
naklanıyor. Dediki; "Meclis'inaçılmasıyla biriikte
hükümet olarak atılması gereken adımları 'inşal-
lah' atacağız".
Çoğu zaman inşallah sözcüğü genelde bir
umudu, birtemenniyi ifade ediyor.
RTE hangi amaca dönük kullandı bu sözcüğü,
yeni bir takıyyenin başlangıcı mı, elbette kestir-
mek olanaksız ama; şu "izın"\e "yetki" olayını
-geçmişteki benzerlerini örnekalarak- irdelemek
gerekiyor.
Yabancı ülkelere asker gönderme veya yaban-
cı asker_konuşlandırma TBMM'nin iznine bağlı.
Turgut Özal, Cumhurbaşkanı iken bir girişimde
bulundu.
TBMM'de ret edilmesi olasılığına önlem olarak
"izin" yerine asker gönderme veya yabancı as-
ker konuşlandırma "yetkisi"r\\n Bakanlar Kuru-
lu'na verilmesini istedi.
Tabii, Baba Başkan Bush'un isteği doğrultu-
sunda Türkiye'de Amerikan askeri konuşlandır-
mak veya ABD'nin isteğine uyarak Saddam'a
Kuzey Irak'tan, Türk askerinin de katılacağı sa-
vaş açabilmek için Meclis'i by-pass etmeyi he-
defliyordu. Bu yetkiyi -sözünden çıkmayacağına
inandığı- hükümete kullandıracaktı.
Yasama organının anayasal yetkisini hüküme-
te devretmesi anlamına gelen bu girişim -hatta
zamanın başbakanı tarafından da- tepkiyle kar-
şılandı, kabul görmedi.
RTE, öne sürüldüğü gibi, şayet bir tezkere ile
bu kez TBMM'den "izin" yerine "yetki" istemeye
hazırlanıyorsa, artık Meclis'in anayasal yetkileri-
ni de devralmayı kurguluyor, demektir.
• • •
Iki: TÜSlAD'ın BM şemsiyesi olmadan asker
göndermeye karşı çıkması ilgi çekti, hatta med-
yayı da siyasal çevreleri de şaşırttı.
ABD yanında Irak savaşına girmemizi isteyen
TÜSlAD'ın birden dönüş yaptığı izlenimini veren
bu çıkışıyla ilgili -satır aralarına sıkıştırılan- gerek-
çeye göz atmak gerekiyor.
Işadamları, "Irak harekâtının ilk aşamasına ka-
tılmama kararı veren Türkiye'nin.. belirsizliğin çok
daha fazla yaşandığı şu aşamada istikran sağla-
maya yardımcı" olmasını içlerine sindirememiş
görünüyoriar. Anımsatalım: TÜSİAD doğrultusun-
da hareket ederek ABD ile birlikte savaşa katıl-
saydık, bugün, askerlerimiz patır patır öldürülü-
yor olacaktı.
Bu nedenle gerekçenin ilk bölümü sadece ara-
dığını bulamayanlara özgü duygular içeriyor.
"Irak'tn hiçbir kesiminden Tûrk askerinin Irak'a
girmesine 'sempati' ile bakılmadığını" öne süren
gerekçenin ikinci bölümü dahatutariı.
TÜSlAD'ın güncel gelişmeler karşısında ilk baş-
lardaki ABD yanlısı siyasetten sıynlarak daha akıl-
cı biryol izlemesi de "bir şey"...
Çoğu zaman TÜSİAD doğrultusunda hareket
eden, ne ki asker göndermeyi hararetle teşvik e-
den, kışkırtan böyyük medyamız şimdi nasıl bir
yörünge izleyecek, doğrusu meraklı konulann ba-
şında geliyor.
• • •
Üç: Meraklı haberlerdizisinin son bölümü, TB-
MM Başkanı Bülent Annç'ın parlamentonun ye-
ni yıl çalışmalarına başlayacağı 1 Ekim günü ve-
receği resepsiyon için gönderdiği davetiyelerle il-
gili.
Davetiyelerde "TBMM Başkanı Bayan Annç"
yerine, sadece 'TBMM Başkanı Annç" ifadesinin
yeralması; Başkan'ın, askerlerin 23 Nisan resep-
siyonunu boykot etmelerinden sonra, "yeni bir
türban krizine yol açmamak için aldığı bir önlem "
diye yorumlandı.
Başkan eşiyle çağnda bulunmuyor ama, davet-
lileri(örneğintürbanlıhanımlıbakanlarlaAKPmil-
letvekillerini) "eşliolarak" resepsiyona davet edi-
yor.
Siyasal kurnazlığa lütfen biraz olsun dikkat!
Hükümetin önündeki 4 büyük açmazANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - AKP hükümetinin, ABD
işgali altındaki Irak'ta kurulacak
Istikrar Gücü'ne asker gönderme
karanru alma süreci giderek zorla-
şıyor. Milli Güvenlik Kurulu'nun
(MGK) olağanüstü toplantısuıda
tavsiye karan almazken kamuoyu-
nun asker göndermeye tepkısi gi-
derek artıyor.
Aralannda TÜStAD'ın da bu-
lunduğu sivil toplum örgütleri as-
ker göndermeye karşı olduklannı
açıklarken partideki "retçiler"
nedeniyle AKP. 12 Ekim'de yapı-
lacak kongre öncesine kadar konu-
yu TBMM'ye taşımama eğilimin-
de. Dışişleri Bakanı Abdullah
Gül'ün "Eylül ayı sonuna kadar
karar aşamasına geleceğiz" de-
mesine karşın hükümet, Irak'a as-
ker karannı ekim ortasına bıraktı.
AKP'nin siyasi geleceği açısmdan
da büyük önem taşıyan karan er-
telemesinin en önemli nedenlerin-
den birini kamuoyunun ve sıvil
toplum örgütlerinin Irak'a asker
gönderilmesine olan karşıtlığırun
giderek artması olarak göriilüyor.
MGK'nin önceki gün yapılan ola-
ğanüstü toplantısında da tavsiye
karan alınamadı. Toplantıda alı-
nan ABD ile yapılan teknık görüş-
melerin sürdürülmesi ve
PICK/KADEK'in Kuzey Irak'tan
temizlenmesi için somut adım atıl-
ması kararlan öne çıkarken asker
göndermeye ilişkin değerlendirme
sürecinin sürmesi benimsendi.
Hükümetin siyasi karannı alma
sürecinin daha da zorlaşmasına
neden olan bazı unsurlar şöyle sı-
ralanıyor:
• Türiaye'de Irak'a asker gönde-
rihnemesine ilişkm kamuoyu bas-
kısı giderek artıyor. Aralannda
TÜSlAD'ın da bulunduğu birçok
sivil toplum kuruluşu, asker gön-
derilmemesi gerektiğini hüküme-
te iletti. Hükümet, kamuoyunun
bekJentilerinin tersine hareket ede-
rek iktidara dönük desteğini daha
da yitirmek istemiyor.
Tezkere sıkıntısı
• AKP, parti olarak da asker
gönderme sıkıntısını yaşıyor. AKP
grubu, 1 Mart'taki tezkerenin geç-
memesini sağlamıştı. Hükümetin
TBMM'ye getireceği tezkerenin
de geçmemesi. AKP Genel Baş-
kanı Tayyip Erdoğan ve parti üst
yönetiminin parti otoritesini yitir-
Küçükali:AKP'de 130 retçi var
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TÜSt-
AD'ın çıkışı AKP içinde "tezkere karşrtı" cep-
heyi hareketlendirdi. tstanbul Millervekili Göksal
Küçükali, "Partide tezkereye ret vereceklerin
sayısı 120-130'a çıktı, bunu Başbakan da görii-
yor" dedi.
MGK'nin net bir karar açıklamaması "bekle-
nen gelişme" olarak yorumlanırken TÜStAD 'ın
uyanlan iktidaryetkililerini sarstı. tlk tezkerede de
retçi grupta yer alan Küçükali ANKA'ya yaptığı
açıklamada, bu koşullarda Başbakan'ın bir tezke-
re göndermesine olasılık tanımadığını söyledi. Kü-
çükali. "Son açıklamalanndaki BM şartına iliş-
kin sözleri de benim umudumu arttınyor" de-
di. Küçükali, "Irak'ta geçici yönetimin başı Ah-
met Çelebi istemiyor, hatta Türkmenler bile is-
temiyor. Kim istiyor, bir tek ABD. O da kendi
askerinin yerine ölecek asker anyor" diye
konuştu.
Çiçek; Beklentilerimiz karşılanmah
Adalet Bakanı Cemil Çiçek de Irak konusunun
"parça tesirli bir olay" olduğunu, her yönüyle
değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Irak'la il-
gili bazı noktalann açıklığa kavuşturulması gerek-
tiğini söyledi. Çiçek, "Asker göndermek bunun
en son kısmı. Beklentilerimiz açıklığa kavuşru-
mlursa gönderilir" dedi.
diğini gösterecek. Partinın 12
Ekim'de yapacağı kongrenin de
asker gönderme karanyla gölge-
lenmemesini isteyen parti yönetı-
mi, asker karannı ekim ortasına
bırakmayı düşünüyor.
• AKP, bu süreçte uluslararası
gelişmeleri de yakından takip ede-
cek. Bu süreçte en önemli gelişme
BM'de olacak. ABD, tstikrar Gü-
cü için Güvenlik Konseyi'nden
karar çıkanna arayışuıda. Türkiye,
Hindistan ve Pakistan gibi ülkele-
rin asker gönderme için BM kara-
nnı beklediğinı bilen ABD, Gü-
venlik Konseyi'nde Fransa'nın ve-
tosunu aşacaİc ancak Irak'ta kendi
egemenliğini sürdürecek bir for-
mülü yaşama geçirmeye çalışıyor.
Ancaİc BM'deki gelişmeler Gü-
venlik Konseyi karannın bir süre
daha gecikeceğini gösteriyor.
KADEK sorunu
• Hükümeti ve Genelkunnay
Başkanlığı'nı asker gönderme ka-
rannda en çok sıkıntıya düşüren
unsurlardan biri de ABD yöneti-
minin kendi sorumluluğunda olan
KADEK'in Kuzey Irak'tan temiz-
lenmesi için somut bir girişimde
bulunmaması. Washington yöneti-
minin öncelikli sorun olarak gör-
mediği KADEK'le mücadele et-
memesi, aynı süreçte Irak'a asker
göndermeyi planlayan asker ve si-
vil yetkililerin kaygılanmasına ne-
den oluyor. Hükümet, KADEK
orada dururken asker gönderme
karannı almanın daha zor olduğu
düşüncesinde.
Üniversitelerin sonmları 60 yıldır aynı
• Baştarafı 1. Sayfada
l niversiteye Bakış Açısı adlı ra-
por, üniversitenin ilk rektörü Ord.
Prof. Dr Şevket Aziz Kansu, Ord.
Prof. Dr. Enver Ziya Karal, Prof
Dr. Hikmet Birand, Prof Dr. Ek-
rem Rüştü İzmen, Prof. Dr. Hü-
sevin Cahit Oğuzoğlu. Prof. Dr.
tzzet Birand, Prof. Dr. Zihni
Erençin, Ord. Prof. Dr Suut Ke-
malYetkin. Prof Dr. İhsan Doğ-
ramacı, Prof. Dr. Cumhur Ferman,
Prof. Dr Tahsin Özgüç. Prof Dr.
Türkan Akyol. Prof Dr Tarık So-
mer, Prof Dr Necdet Serin, Prof.
Dr. Günal Akbay ve üniversitenin
şimdiki rektörü Prof. Dr. Nusret
Aras'ın konuşmalanndan oluşu-
yor. Üniversitenin kurulduğu
194O'lı yıllarda rektörler en çok öğ-
retim üyesi ve mekân yetersizliği-
ne vurgu yapıyorlar. Rektörler ko-
nuşmalannda, akademisyen yetiş-
tirmek için büyük çaba harcadıkla-
nnı belirtirken, üniversitenin dağı-
nık bir yerleşkesi olduğunu, bu ne-
denle de eğitim ve öğretim arasın-
da tam bir birliktelık sağlanamadı-
ğım ifade ediyorlar. Üniversitenin
ilk rektörü, Ord. Prof. Dr. Şevket
Aziz Kansu, üniversitenın sorun-
lanm şöyle özetliyor. "Üniversite-
nin gelişmesi için bazı ihtiyaçlar
bulunmaktadır. Bunlar, noksan
inşaatın ikmali ve fakülte binala-
nnın diğer devlet daireleri tara-
fından işgal edilen yerlerinin bo-
şaltılması ve öğretim kadrosunu
kuvvetlendirmektir."
Rektörlerin açıhş konuşmalann-
dan 1950'li yıllarda üniversiteler-
de mali sıkıntılann başladığı görii-
lüyor. Rektörler daha fazla mali
destek verilmesi halinde universi-
telerin hızla gelişeceğini ve bu şe-
kilde öğretim elemam sıkmtısının
da ortadan kalkacağım belirtiyor-
lar. Prof. Dr. Ekrem Rüştü Izmen,
1951 -1952 eğitim öğretim yılı açı-
lışında yaptığı konuşmada, Anka-
ra Üniversitesi'nin Avrupa üniver-
siteleriyle karşılaştınldığı zaman
çok az öğretim üyesine sahip oldu-
ğunu vuıpıluyor. tzmen, konuşma-
sında sorunlan şöyle dile getiriyor:
'Öğretim üyeleri yetersiz'
"Diğer memleketlerdeki ben-
zerleriyle mukayese edilince. ol-
dukça mütevazı olan öğretim
kadromuzda, önceden de işaret
ettiğim gibi bilhassa doçent ve
asistan sayılannın artinlmaları-
na önem vermekte ve elimizdeki
imkânlar ölçüsünde bu kadrola-
n kuvvetlendirmeye çalışmakta-
yız. Üniversitemiz üzerine düşen
önemli vazifeleri hakkıyla yapa-
bilmek için şüphesiz devietin ge-
niş ölçüde maddi yardımına
muhtaçtır. Bu yalnız bizde değil,
ileri gitmiş memleketlerin çoğun-
da da üniversitelcr, hükümetle-
rin büyük müzaheretierine nail
olmuşlar ve bu sayede istenen ge-
lişmeyi sağlamışlardır."
Bütçe büyük sorun
196O'lı yıllarda ise üniversiteler-
de mali sorunlar rektörler tarafın-
dan oldukça sert biçimde dile geti-
rilmeye başlanıyor. Rektörler hü-
kümete eğitimden tasarnıfa gidile-
meyeceği mesajını verirken öğren-
cilere yeterli sosyal imkânı sağlaya-
mamaktan yakınıyorlar. Prof. Dr.
Suut Kemal Yetkin, 1961 -1963 öğ-
retim yılının açılışında yaptığı ko-
nuşmada, üniversite bütçesine yapı-
lan zammın bir kandırmacadan iba-
ret olduğunu kaydederek eğitimde
tasarruf yapılmayacağına dikkati
çekiyor. Yetkin konuşmasında şöy-
le diyor:
"Mali sorunlar bir an önce çö-
zülmelidir. Kaybedecek vaktimiz
yokrur. Her yıl, bütçemizin art-
maması için tamim üzerine ta-
mim yollanması, üniversitemizi
memleket ihtiyaçlarına ve ilim
gereklerine uygun olarak geh'ştir-
mek için senatomuzca kabul olu-
nan bütçenin bir pazarlık konu-
su haline getirilmesi, sakat anla-
yışın neticesidir. Her şeyden ta-
sarruf edilir ama ilimde ve eği-
timde tasarnıfa gidilmez."
Şeriat kaygısı
Üniversıtenin rektörlerinin
1970'li yıllarm sonlanna doğnı,
şeriat tehdidine karşı laiklik mesaj-
lan vermeye başlaması dikkat çe-
kiyor. Rektörler. Atatürkçülüğün
teokratik yönetime karşı en büyük
kazanç olduğunu belirtiyor. Rek-
tör Prof. Dr. Tahsin Ozgüç'ün.
1978-1979 eğitim yılının başlangı-
cında yaptığı konuşmasında şunlar
yer alıyor:
"Ülkemizi hür vicdanlı ve hür
düşünceli insanların vatanı ol-
maktan çıkaracak dini kalıpla-
nn devlet hayatında egemen ol-
masını amaçlayan şeriat düzeni
heveslUerinin, mezhep kışkırtıcı-
lığı ve aynmcılığı yapan anlayışı,
Atatürk devrimciliği önünde ye-
nilgiye mahkûmdur. Devrimci-
lik, ilke olarak, diğer ilkelerin fel-
sefesi. teminatı ve ulusumuzun
istikbali için ümit kaynağıdır."
1990 yılından sonra ise üniversi-
te rektörlerinin mesajlannın hep
bütçe yetersizliğme ilişkin olması
dikkat çekiyor.
/stanbul'da
sanat
buluşması
Haber Merkezi - 8. Uluslararası Istanbul Bienali. ön-
ceki gün ana sergi mekânı Mtrepo'da yapılan açıhş tö-
reniyle başladı. Bienale 42 ülkeden 85 sanatçı ve yurt-
dışından bınlerce konuk da katılıyor.
Jstanbul Külfür ve Sanat Vakfi (ÎKSV) Başkanı Şakir
Eczacıbaşı. rahatsızlığı nedeniyle törene katılamazken,
Avrupa Kültür Fonımu tarafından ilk kez Avrupa Birlıği
dışından bir kuruma verilen '2003 Avrupa Kültür Ödü-
lü', bu ödülün geçen >ılki sahibi Polonyalı Elzbieta Pen-
derecki'nin elinden İKSV BaşkanYardımcısı Talat Hal-
man'a sunuldu.
Küratörlüğünü New Museum'un, sanat yönetmenliği-
ni Dan Cameron'uı üstlendiği bienalin bu yılki teması,
"Şiirsel Adalet"
JapanTobacco International (JTI) Türkiye'nin sponsor-
luğunda >apılan bienalde sergi mekânlan olarak Mimar
Sinan Üniversitesi Tophane-i Amire, Antrepo, Yerebatan
Samıcı,Ayasofya Müzesi ve Platform Garanti Güncel Sa-
nat Merkezi kullamlacak.Venedik, Sydney, Manifesta,
Kwangju. Shanghai ve Busan bienallerinin yöneticileri
de. "8. Uluslararası Istanbul Bienali"nde yer alan ça-
lışmalan yakından inceliyor.
Dostumuz, ağabeyimiz, yazarımız
DURSUN AKÇAM ı
Kaybettik.
Sıcak dostluğunu unutmayacağız!
Ailesine ve dostlarına başsağlığı diliyoruz.
ARKADAŞ YAYINEVİ
23 Eylül Salı günü Maltepe Camii'nden öğle namazını izleyerek
Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verilecektir.
ANADOLU AYDINLANMASININ ÖNDERLERİNDEN
1930 -
KÖY ENSTİTÜLÜ, TÖS'LÜ,
TÖB-DER'Lİ, DEMOKRAT'LI
DURSUN
AKÇAM ı
KAYBETTİK.
UNUTMAYACAĞIZ!
DOSTLUK YARDIMLAŞMA VAKFİ
Sevgili
DURSUN AKÇAM
"Ya âşık olurum ya da memur" diyerek
düşmüşsünüz yollara bir zamanlar...
O yollar ulaştırdı sizi bizlere;
Kuşadası'na...
Şimdi birlikte ürettiğimiz tüm güzelliklerdeki
payınız bizi avutacak.
Sevgiyle, saygıyla ve özlemle...
KLKSAD Yön. Kurulu
(Kuşadası Kütüphane Derneği)
Varlığı ve üretkenliğiyle vakfimızı her zaman
onurlandıran değerli insan. saygın yazar,
ülkemiz Köy Enstitüsü aydınlanndan,
vakfimız onur üyesi
Sevgili
DURSUN AKÇAM
Adınız ve ilkeli duruşunuz vakfimızı
hep yüceltecektir.
KEGEV Yön. Kur.
(Kuşadası Eğitim ve Geliştirme Vakfi)
GÜNDEM Ml'STAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
değildir" derdi...
Çoksatışlı gazetelerçıkar, "Rakamlargüzelgö-
rünüyor ama, rakam perdesini kaldınnca altında-
kiler o kadar da hayra alamet değil" derdi...
Böyle olmadığına göre, sözünü ettiğimiz kesim-
lerden hep, girişte aktardığımız işaretler geldiği-
negöre, inanmamız gerekir. Durumumuzçokiyi...
Böyle bir ülkede yaşadığımız için ne kadar
övünsek azdır...
Üretim had safhada...
Medyamızdan gürül gürül yağ akıyor. Bu yağı
alıp ihraç etsek, ihracat patlar. Ekonomiye bir kat-
kı daha sağlanmış olur. Bu yağı alıp ayrıca rafine
ettirsek, içinden kim bilir daha ne kadar değişik
ürün ortayaçıkar. Yağ üretimini arttırmak için mu-
halefet partileri hükümete laf etse hemen muha-
lefete muhalefet etmeye girişiyorlar. Bu kadar ya-
ğı, tarih yazdı mı bilemiyoruz... Gürül gürül akıyor...
AKbabamAK...
Ah o rakamlann güzelliği... Aman Tanrım, bir ra-
kam bu kadar mı mükemmel olur? Bu kadar mı
pembe olur? Varsın toplumun her tarafı dökül-
sün, rakamlar güzel ya, sen ona bak...
Ekonominin güzelliğini tarif eden oranlan gös-
teren rakam dilimlerinden pastayapılsa, fırınlar if-
las eder. Halkımız, ekmek yerine pasta yemekten
bir hal olur...
Bu rakam cambazlığı, hurdadaki aracın göster-
gelerini bile dört dörtlük yapar... Akıyor rakamlar
art arda, pembe çizgiler çizerek...
AKbabamAK...
Hedef ışık hızı
Her şey bu kadar güzel akar da demeç veren-
ler bakar mı? Biz, dünyanın öteki ülkelerine "de-
meççi" ihraç etsek, dış satım patlamak bir yana
Mars'a vurur, dünya ekonomilerini mars ederiz.
Asıl olan ülkenin hali değil. Asıl olan, bu hali gü-
zel anlatacak demeç...
Memur kardeşlerimiz maaşa zam mı istedi? Du-
rumu o kadar kritik anlatacaksın ki; zam isteyen-
lerin maaşlarından ülke ekonomisine katkı payı
kesilmesini sağlayacaksın. Tabii onlara haddini
bildirmeyi de ihmal etmeyeceksin.
Ammaaa, iş hükümetin ekonomiyi nasıl yönet-
tiğine gelince, demeci değiştireceksin:
"Her şey çok iyi gidiyor. Bu kadannı kimse ha-
yal edemezdi. Ses duvannı aştık, şimdi hedefışık
hızı..."
Bu demeç üretimine kanalizasyon sistemi ye-
tişmez...
AKbabamAK...
Ne demişler? Ne söylediğin değil, nasıl söyle-
diğin önemlidir... Zaten demeç üretimindeki temel
ilke de bu. Ama iş, icraata gelince bu deyimi şöy-
le değiştirmek gerekir:
Ne yaptığın önemli değil, nasıl yaptığın önem-
lidir...
Işte yolsuzluklar... Pek çok alanda aynen devam
ediyor. Ama işin şeklini, tarifini değiştirince adı
yolsuzluk olmuyor. Şunlar oluyor:
Hızlı icraat... Büyük atılım... Hantal bürokrasiye
yeni düzen... KlT'lerde üretim durdu, zarar bitti...
Atıl yatırımlara hayat öpücüğü... 40 yıldır yapıla-
mayan başanldı... Dünya bize hayret ediyor...
Aklınıza daha ne gelirse...
Her şey kirli ama, olsun... Hükümetimiz terte-
miz... AK pak...
AK babam AK...
Ülke tarihinde bu kadar AK hükümet görülme-
di. öyle ki, adı bile yanlış söylense, hiddetlenip çı-
kışıyor.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak...
Bakalım, bu kadar 'AK'\m 'AK'\m diye diye, ar-
kasından ne diyecekler!
ankcum@ttnet.net.tr
Mahkemeden yürütmeyi durdurma
Ek vergiye
yeni engel
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Ek Motor-
lu Taşıtlar Vergisi'nde.
hukuk karmaşası yaşanı-
yor. ATO Başkanı Sinan
Aygün. Ek Motorlu Taşıt-
larVergisi'yle ilgili açtığı
bireysel dâvada mahke-
menin yürütmeyi durdur-
ma karan verdiğıni açık-
ladı. Kararla. ödediği pa-
rayı "bireysel olarak"
geri alma hakkımn doğ-
duğunu belirten Aygün,
dava açan her yurttaş için
de karann örnek olacağı-
nı belirtti. Gelirler Genel
Müdür Vekili Osman
Anoğlu ise karan dikka-
te almayacaklan mesajını
verdi. Anoğlu, "Şahsi
dava, ancak Anayasa
Mahkemesi'nin yolunu
açar. Biz de, Anayasa
Mahkemesi'nin karan-
nı bağlayıcı buluruz. Şu
anda Ek Taşıt Vergi-
si'nin ödenmesinde so-
run yok" dedi.
Sinan Aygün yaptığı
açıklamada, Ankara 4.
Vergi Mahkemesi'nden
aldığı v-ürütmenin durdu-
rulması karanm şöyle de-
ğerlendırdi: "Bu karar
ek verginin iptali yö-
nünde güçlü bir işaret-
tir. Şimdi top üst mah-
kemededir. Kişisel ola-
rak açtığım davada, iti-
razi kayıtla ödemiş ol-
duğum ek motorlu taşıt-
lar vergisini iade olarak
alma hakkım doğmuş-
tur. Ancak bu parayı al-
mayacağım."
Aygün, karann tüm
yurttaşlar için de "emsal
karar" niteliğinde oldu-
ğunu belirtti. Yurttaşlaruı
ek vergileri yatırdıktan
sonra 30 gün ıçerisinde
dava açmalan durumun-
da, paralannı geri alabi-
leceğini belirten Aygün;
ATO'nun konuyla ilgili
örnek dava dilekçelerini
de hazırlayacağmı söyle-
di.Konuyla ilgili Cumhu-
riyet'in sorulanm yanıt-
layan Osman Anoğlu ise
kendileri için bağlayıcı
nitelikteki karann ancak
Anayasa Mahkeme-
si'nden gelebileceğini be-
lirtti.
Açılan şahsi davanın
sadece Anayasa Mahke-
mesi yolunu açabileceği-
ni belirten Anoğlu, "Ya-
saya yönelik yürütmeyi
durdurma kararını
Anayasa Mahkemesi
alabüir. Bu nedenle, ek
vergilerin ödenmesiyle
ilgili bir sorun beklemi-
yoruz. Yurttaşlann ka-
falannı kanşfıracak bir
dunım yok'" dedi. Anoğ-
lu, ek vergilerle ilgili ye-
ni bir iptal karan bekle-
medıkJerinı vurguladı.