23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLUL 2003 PAZAR DIZI AİHM, ulusal yargırun verdiği kapatma ve siyasi yasak kararlaıını Sözleşme'ye uygun buldu Takdirhakkmın sınırlan PAZAR ÂİftM VE' " REFAH KARARI •RP yetkililerinin başvurusu üzerine konuyu incelemeye alan Avrupa însan Haklan Mahkemesi, öncelikle partinin demokrasiye yönelik bir tehdidin mevcutiyetinin kanıtlandığını varsayarak bu tehdidin yeterince yakın olduğuna ilişkin inandıncı kamtlar olup olmadığını, sonra da RP lider ve üyelerinin eylem ve konuşmalannın partiye isnat edilip edilemeyeceğini araştırdı. înceleme sırasında dönemin tarihsel bağlamını göz önünde bulunduran mahkeme, ulusal makamların, Anayasa Mahkemesi'nin partiyi kapatma karan vererek, müdahalenin zamanmı seçerken Sözleşme uyannca kendılerine tanman takdir hakkının sınırlannı aşmadığım karannda kabul etti. BEKLEMEK RİSKLİ OLURDU AtHM; eğer siyasi partilerin Sözleşme- de yazılı hak ve özgürlükler aleyhine gi- riştikJeri eylemler söz konusu olursa Devletın önleyici müdahale yetkisınin, Sözleşmeci taraflann Sözleşmenin l. maddesi uyannca üstlendik- leri. kişilerin hak ve özgürlüklerini koruma yüküm- lüğüyle de bağdaştığı görûşündedir. Bu yükümlülükler yalnızca Devlet görevlilenne is- nat edılebilen veya kamu kurumlarında meydana ge- len fıil ya da ihmallerden kaynaklanabilecek bir mü- dahaleyle değil fakat aynı zamanda Devlete ait olma- yan oluşumlarda gerçek kişilere de isnat edilebilen mü- dahalelerle (ömeğin, dev letin özel hastanelerde yaşa- mm korunması için önlemler aldırma yükümlülüğüy- le ilgili olarak bkz. Calvelli ve Ciglıo, no.32967/ 96, ? 49 AÎHM 2002-1) de ilgilidir. Sözleşmeci bir Devlet, Sözleşmenin güvence altı- na aldığı hak ve özgürlüklen koruma görevinde ve de- mokrasınin temel prensipleriyle çelişmeyen bir siya- si program ızlenmemesini sağlama yükümlüğünde varlık sebebı iktidara gelmek ve devlet aygıtının önem- lı bır bölümünü yönlendirmek olan siyasi partilere sı- nırlamalar getirirken mazur görülebilir. AÎHM bu gö- rüşler ışığında, ilk olarak bır siyasi partinin demok- ratik ilkeleri yok etmeye yönelik bir tehdit oluşturdu- ğu gerekçesiyle kapatılmasının "zoriayıcıbir sosyalge- reksinimi" karşılayıp karşılamadığı sorununa çözüm getirmıştir. İnandıncı kamtlar Mahkeme, öncelikle Refah Partisi'nin demokrasi- ye yönelik bir tehdidin mevcudıyetinin kanıtlandığı varsayılarak bu tehdidin yeterince yakın olduğuna ilişkin inandıncı kamtların bulunup bulunmadığını araştırmıştır. Ikincı olarak Refah Partisi liderlerinin ve üyelen- nin eylem ve konuşmalannın bütünüyle siyasi parti- ye isnat edilip edilemeyeceğini ve son olarak Refah Partisi'ne isnat edilen eylem ve konuşmalann, "de- mokratiktoplum" kavramıyla çelişen parti tarafından algılanan ve savunulan toplum modelinın sarih bır resmini çızen birbütün oluşturup oluşturmadığı nok- talannda yoğunlaştırmıştır. AİHM inceleme sırasında koşuilan değerlendirmiş ve Refah'ın kapatıldığı tarihsel bağlam ve demokra- tik toplumun içinde kalmaya çaba gösteren ülkede bu bağlam ıçındeki laiklik ilkesinin korunmasındaki ge- nel çıkann göz önünde bulundurulacağııun altını çiz- mıştır. AlHM, öncelikle kapatıldığı sırada Refah'ın demokrası için bir tehdit oluşturup oluşturmadığını be- lırlemiştır. Erbakan'm konuşmaları Bu bağlamda Mahkeme Refah'ın 1983 yılında ku- rulduğunu, çok sayıda genel ve yerel seçım kampan- yasına katıldığını ve söz konusu dönemde 450 san- daryeden oluşan Büyük Millet Meclisi'ndeki 158 san- daryeyi kazandığı, 1995 genel seçimlerınde yaklaşık % 22 oy aldığını ve koalisyon hükümetine girerek ik- tidan paylaştığını, Kasım 1996'da yapılan yerel ara se- çimlerinde oylann yaklaşık % 35'ini aldığını sapta- mıştır. AlHM bu verileri ve bazı kamuoyu yoklama- lannın belirsiz niteliğine karşın bu istatisriki rakam- lann bir siyasi parti olarak Refah'ın gücünü göster- dığini ve iktidara tek başına gelme şansının önemli bır göstergesi olduğunu kabul etmıştır. Kısaca AlHM; ulusal makamlann. Anayasa Mah- kemesı'nın siyasi partiyi kapatma karan vererek, mü- RP Genel Başkanı ve Başbakan Necmettin Erbakan fle parti yöneticilerinin açıklama ve eylemlerinin tartişılmaz bir biçimde Refah'a isnat edilebileceği Mirgulanan kararda, "Eğer Refah demokratik ilkelere aykırı bir program sunsavdı, sahip olacağı siyasi iktidar tekeli, bu programda öngörülen toplum modelini kurmasuıı mümkün kılacaktT deniyor. dahalenin zamanını seçerken Sözleşme uyannca ken- dilerine tanınan takdir hakkının sınırlannı aşmadığı- nı karannda kabul etmıştır. AlHM; Refah Partisi Genel Başkanı ve bu konu- mun gereği seçilmiş Başbakan olarak Necmettin Er- bakan'ın açıklama ve eylemlerinin tartişılmaz bir bi- çimde Refah'a isnat edilebileceğini kabul etmiştir. Genel başkanın sıradan bir parti üyesinden farklı ol- duğunu ve aksini iddia etmeksizin. bir parti genel baş- kanının siyasi olarak hassas konularda dile getırdiği düşünceler ve takındığı rurumlar siyasi kurumlarca ve kamuoyunca partinin görüşünü yansıttığı biçiminde algılanacağını vurgulamıştır. AlHM, Refah Partisi genel başkan yardımcılan- nın konuşma ve tutumlan açısından da genel başkan- la aynı mülahazanm geçerli olduğunu düşünmekte- dir. Aksi iddia edilmediği sürece, bu konumdaki ki- şilerin siyasi sorunlara ilişkin düşünceleri temsil et- tıkleri partiye isnat edilebılir. Ahmet Tekdal ve Şev- ket Kazan için de aynı durumun söz konusu olduğu kabul edihniştir. ; Refah Partisi'nin kapatıldığı sırada bir koalisyonda mevcut olan uzlaşmalarla sırurlanmaksızın siyasi iktidan ele geçınne potansiyeli bulunduğunu düşünmüştür. Mahkemeye göre "Eğer Refah demokratik ilkelere aykın bir program sunsaydu sahip olacağı siyasi iktidar tekeli bu programda öngörülen toplum modelini kurmasuu mümkün küacakü." AlHM; başvuranların, Refah'ın, parti kapatılmadan birkaç yıl önce üyelerinin yaptığı konuşmalar yüzünden cezalandınldığına ilişkin iddialanm da değerlendirmiştir. AİHM karanna göre öncelikle bir siyasi partinin programı ve polirikalan, görece uzun bir dönemde bu partinin üyelerinin eylem ve konuşmalannın toplamıyla açıklığa kavuşturabilir. tkincisi, ilgili parti yıllar içerisinde siyasi gücü elde etme ve politikalannı uygulama şansı yakalayabilir. Bu davada Refah'ın politikalannın Sözleşmenin güvence altına aldığı hak ve özgürlülder açısından tehlikeli olduğu düşünülebilirse de, iktidan ele geçirdikten sonra Refah'uı programını uygulama şansı yakalaması bu tehlikeyi daha somut ve daha yakın kılmaktadır. Bu durumda AlHM, ulusal mahkemelen daha önce harekete geçmedikleri için eleştiremeyeceği gibı, Refah. iktidan ele geçinp de siyasi rejımi ve toplumsal banşı tehlikeye düşürene kadar, örneğin planlannı gerçekleştirmek üzere Meclis'ten yasalan geçirene değin beklemediği için de eleştiremez. 'Çokhukuklıüuk' aynmcılıkyaratr RP 'nin dini inançlara dayalı bir aynmcılığa yol açan 'çokhukııklu bir sistem' kurma eğiliminde olduğuna ilişkin argümanlar AİHM tarafından da kabul gördü ve sistem kararda mahkûm edildi AÎHM; aynca Refah millervekilleri ya da yerel yönetimlerde görevler üstle- nen diğer Refah üyelerinin, partinin amaç ve eğılimlerini sergileyen ve yaratmak is- tedikleri toplum modeline ilişkin bir imajı yan- sıtan bir bütün oluşturduğunu kabul etmiştir. Dolayısıyla da bu şahıslann eylem ve düşünce- lerinin de Refah'a isnat edilebileceğini düşün- mektedir. Bu eylem ve düşüncelerin, bireylere isnat edilebildikleri için değil. hepsi Refah Par- tisi çevresinden seçilen milletvekılleriyle birbe- lediye başkam tarafından Refah adına yapıldık- lan ya da dile getirildikleri için, potansiyel seç- menlerin umutlannı. beklentilerini ya da korku- lannı canlandırarak onlan etkileme olasılığı bu- lunmaktadır. Bu tür eylem ve konuşmalar. ka- nun dışı amaçlara ulaşılmasında partinin tüzük ve programında yer alan soyut yazılı ifadelerden potansiyel olarak daha etkilidır. AİHM bu tür ey- lem ve konuşmalann, parti kendini bunlardan uzaklaştırmadığı sürece, Refah Partisi'ne isnat edilebileceği görûşündedir. Sorumlulara ödül gibi atama Fakat kısa bir süre sonra Refah, bu eylem ve konuşmalann sorumlulannı örneğin Meclis üye- si ve büyük bir şehrin belediye başkanlığı gibi önemli görevlere atamış tartışmalı konuşmalar- dan bırim taşra teşkilatlannda siyasi eğitim mal- zemesı olarak kullanılmak üzere dağıtrmştır. Anayasa Mahkemesi'ndeki kapatılma davasın- dan önce Refahlılar. söz konusu fiil ve açıkla- malarda bulunan üyelenne karşı herhangi bir dı- siplin işlemi yapmadığı gibi bu düşünceleri hiç eleştirmemişlerdır de... AlHM bu bağlamda Türk Anayasa Mahke- mesi'nin Refah'm bu fiil ve konuşmalardan so- rumlu olan kişileri partiden ihraç etme karan- nı kapatıhna karanndan kaçınmak için aldığı ve karann 11 .madde uyannca ohnası gerekti- ği gibi özgürce alınmadığı yönündekı sonucu- na katılmaktadır. Dolayısıyla AİHM, Refah Partisi üye ve lıderlennın, Anayasa Mahkeme- si'nin kapatma karannda dile getirilen fıil ve konuşmalannm bütün partiye isnat edilebile- ceği sonucuna varmıştır. AİHM'NİNKARARESDAN: Butür birmuamelefarldıhğı bir taraftan kendi kurallanna göre yönetümek isteyen bazı dini gruplann talepleri ve diğer taraftan da çeşitli din ve inançlar arasuıdaki banş ve hoşgöriiye davalı olması i gereken toplumun çıkan arasmda adil bir denge kuramayacaktır... AlHM de Anayasa Mahkemesi'nin Refah'ın anayasa karşıtı eylemlenn odağı olduğu karan- na varmasında temel teşkil eden argümanlann üç ana gnıba aynlabileceğını kabul etmiştir. Konuşmalar programı yansıtır İlki, Refah'ın dini inançlara dayalı bir aynm- cılığa yol açan çok hukuklu bir sistem kurma eği- liminde olduğuna ilişkin argümanlar; diğeri ise Refah'ın bu çok hukuklu sistem bağlamındaki Müslüman toplumun iç ve dış ilişkilerinde şeri- atı uygulama eğiliminde olduğuna ilişkin argü- manlar ve Refah üyelerinin siyasi bir yöntem ola- rak kuvvete başvurma olasılığına yaptıklan atıf- lara dayalı argümanlar. Dolayısıyla Mahkeme kendisini Anayasa Mahkemesi tarafından dile getirilen bu üç grup argümanla sınırlandırması gerektiğmi düşü- nerek incelemesini de ona göre yapmıştır. AtHM, Anayasa Mahkemesi'nin Refah Ge- nel Başkanı Necmettin Erbakan'ın 23 Mart 1993 tarihinde Parlamento'da ve 10 Ekim 1993 tarihinde de Refah Partisi grubunda yaptığı iki konuşmayı dikkate almıştır. Ayn- ca Anayasa Mahkemesi'nin bu iki konuşma- mn, partinin tüzüğünde konuya ilişkin hiçbir şey söylenmemesine karşın, Refah'ın prog- rammın bir parçasını teşkil eden polıtikalar- dan birini yansıttığı biçiminde değerlendiri- lebileceğı görüşünü AİHM de benimsemiş- tir. Çokhukuklu sistemin, Refah programı- nın bir parçasını teşkil eden bir polıtıkanın par- çası olduğuna dikkat çekmiştir. AİHM Büyük Dairesı çokhukuklu bır sistemin. Sözleşme sistemiyle uyuşmadığı yönündeki AİHM 3. Daire karanndan aynlmak için hiçbir sebep olmadığını düşünmektedir. AİHM Büyük Dairesi, daha önceden bu konuda karar vermiş olan 3. Daire'nin 31.07.2001 tanhli karannda- ki aşağıdaki gerekçeyı kabul etmektedir: Adil bir denge kurulamaz "70. »(AtHM) Mahkeme Refah'ın çokhukuk- lu bir sistem olması gerektiği yönündeki önerisi- nin bireyler arasuıdaki tüm hukuki ilişkilerde di- ni temel alan bir aynma yol açacağıru. herkesi di- ni inançlanna göre kategorize edeceğini ve kiş> ye birey olmasuıdan dola>i degil de bir dini akV ma bağhhğmdan dola> ı hak ve özgüriükler tanı- yacağuu düştinmektedir. Mahkeme bu tür bir toplumsal modeün iki ne- denden dolayı Sözleşmevîe bağdaşmayacağı ka- naatindedir: BirincisL böyle bir toplumsal mo- delde, bireysel hak \ e özgürlüklerin korujııcusu vedemokraükbir toplumdaki çeşhü inanç ve din- lerin u\gulanmasuun tarafsız düzenleyicisi olarak de\1etin rolü, bu tür bir toplumda bire>1er üstte sayüan işlevlerin yerine getirümesinde De\1et ta- rafindan beürlenen kurallara değil de ilgili dinin öngördüğü statik hukuk kurallanna uymak zo- runda olduklan için. ortadan kalkacakür. Fakat devlet kendi yetkisi alündaki herkesin tamanuv- la ve hiçbirinden feragat etmeksizin Sözleşnıeyle güvence altına ahnan hak ve özgürtüklerden v"a- rarlanmasuu sağlama vükümlülüğü alündadır. Ddncisl, bu tür bir sistem demokrasinin temel U- kelerinden biri olan kamu özgürlüklerinhı kuDa- mbnasuıdabirejier arasmda ayrun gözetmemeil- kesini kaçımlmaz olarak ihlal edecektir. Kamu hukukunun ve özel hukukun tüm alanlarmda, din veinançlanna göre bireyler arasmda muame- le farkhhğı Sözleşme bakunından, özeüikk de av- runcıhğı yasaklayan 14. madde bakunmdan ma- zurgösterflemez. Bu tür bir nıuamele farkhhğı bir taraftan kendi kurallanna göre yönetihnek iste- yen bazı dini gruplann talepleri ve diğer taraftan da çeşitli din ve inançlar arasuıdaki banş ve hoş- göriiye dayah ohnası gereken toplumun çıkan arasında adil bir denge kuramayacaktnf YARIN: KAPATILMA KARARI, ZORLAYICI BİR CEREKSİNİMDİ ORHAN BURSALI Ipaka Asker? Irak'a Amerıkan-İngiliz saldırısından sonra bu- gün gelinen noktada birçok yeni durum ortaya çık- tı: 1) ABD Irak'ta zor ve aciz durumda. Aralannda zekâsı "lazer" hızıyla işleyen kimseler olduğu söy- lense de, dünya egemenliği hırsları boylarını aştığı için. aslında aptal teorili şahinler takımı bir çıkmaz- da. ABD'de ve Beyaz Saray'da güç kaybettikieri açık. Yann bir iki kurban verirlerse hiç şaşırmamalıyız. Ve- ya, Amerika'yı daha az demokratik bir ülke yapa- caklar... Ki bunun da işaretlen var. Bir işgal gücü ola- rak Irak'ta yönetim yetersizliklerini çoktan kanrtla- dılar. Hiçbir hazırlık yapma gereğini duymadılar. Irak'a uygun adamlar bile bulamadılar kendi içle- rinden. Sandılar ki Saddam yıkıldıktan sonra par- maklarının ucuyla, bir iki coni göndererek Irak'ı yö- netirler. Savaşı iyi planladılar, ama banş planlan sı- fırdı. Amerikan kibirinin, bumu büyüklüğünün so- nuçlan... 2) Şüphesiz başanlı olsalardı ve bir an önce Irak'a istikrar gelseydi, Türkiye açısından iyi olurdu. Hâlâ öyle düşünüyorum, ama işin bir de başka yönü var: Çünkü bu defa, "Aman bu iş ne kolay, burnumuz bile kanamadan bir ülkeyi işgal edip istediğimiz yö- netimi kurabiliyoruz" diyeceklerdi ve bu defa ger- çekten Iran ve Suriye'ye yönelebileceklerdı. 3) Tabii, böyle bir durum Türkiye açısından daha da büyük sıkıntılaryaratabilecekti. Birtürlü normal- leşemeyecek ve daha da ABD'nin baskısı altında kalacak, havuç-kamçı politikası arasında ezilip duracaktık. 4) Irak'ta "yönetim" olarak çuvallamanın sonuç- lan kötü: Amerikan askerleri giderek artan bir oran- da öldürülüyor. Bilenlere göre, bütün Irak'ı askeri kont- rol altına alabilmeleri için en az 400 bin asker ge- rek. Bu mümkün değil. Hem maddi açıdan hem ma- nevi, toplumsal ve siyasi açıdan. 5) Maddi bakımdan, bu savaşı tek başlanna so- nuçlandırabilecek durumda olmadıklan da ortaya çıktı. 87 milyar dolar daha savaş ödeneği ıstediler Kongre'den, böylece bütçe açıkları 547 milyar do- lara ulaşacak. Şimdi dünyayı Irak'ın masraflanna or- tak etmeye çalışıyorlar. Ekimde Colin Povvell'in Madrid'de bir "yardım konferansı "nda NATO ülke- lerine pamuk eller cebe diyeceği belirtiliyor: "Ben işleri berbat ettim, gelin birlikte temizleyelim." Her ülkeden asker "dileniyorlar". Ve neredeyse hepsin- den de hayır yanıtı geliyor. Brezilya, Hindistan vb... Dünya, Birleşmiş Milletler'ın kapısını gösteriyor Be- yaz Saray'a. 6) ABD, savaş öncesi "dinozor" muamelesi yap- tığı Avrupa'ya şimdi muhtaç. "Tek başına hüküm- darlık" kibirierinın sonu mu gözüktü? Bush ve şa- hinlerinin rafa kaldırdığı, dünyanın yönetiminde or- tak sorumluluk yüklendikleri çevreden silahsızlan- maya kadar uzanan bir dizi uluslararası anlaşma- ya geri mi dönecekler? Tabii çok iyi olur. 7) Aşağıladıkları BM'nin kapısına geri döndüler. İyi.. Oradan yardım ve destek istiyorlar. Berlin'de ABD- Alman ve Fransa ortak görüşmesınden bir uzlaş- ma çıktı mı, yazıyı yazarken belli değildi, ama yeni- den işbirliği ve uzlaşma arayışlanna başlamalan se- vindirici... 8) Böylece Bush'un savaştan önce söylediği "Ya bizden yanasınız ya da düşman (ölü!)" küstah söz- lerini şahinleryalayıp yutuyordemektir. Irak'ın atom ve biyolojik silahlara sahip olmadığının anlaşılma- sından sonra, Bush'un "Irak'ın 11 Eylül saldırısın- da parmağı yok" açıklamasıyla, savaşa en azından Amerikan kamuoyunca vicdanen haklılık kazandı- racak son gerekçeler de bitmiş oldu. 9) Cumhurbaşkanı'nın Irak'a asker göndermek için BM'denyasal destek talebinin ne büyük bir hu- kuksal öngörü olduğu bir kez daha anlaşıldı. Ulus- lararası kurumlann varlığı çok önemli. Bunlaryaşa- tılmaz ve ortadan kaldınlırsa, tam keyfi ve Was- hington'a tam bağımlı bir küreselleşme, dünyada bütün uçurumları daha da derinleştirecek ve Tür- kiye bunun acısını daha büyük yaşayacaktır. 10) Türkiye açısından en büyük sorun. Kuzey Irak'taki PKK teröristleri. Fakat, ABD'nin onlara yö- nelik bir harekât yapmayacağı açık seçik ortada. Tür- kiye Irak'a asker gönderse de yapmayacaklar. Bu çok çok tali bir konu onlar için. Hem çok masraflı hem sorun çıkartıcı. Aynca PKK, ileride Türkiye'ye (ve Iran'a) karşı yeniden ellerinin altında tutmak is- teyecekleri bir koz! Şüpheniz mi var? Irak'ın Türk askeri istememesi çok çok doğal. Bu sadece Kürt- lerie ilişkili değil. Iraklılar, Amerikalılardan nasıl kur- tuluruzun derdinde. Bir de Türk askerleri niye gel- sin başlanna? Türk askeri istemeleri için bir tek ne- den bile yok ortada! 11) ABD'nin 8.5 milyar dolarlık ekonomik kredi- yi, tamamen asker gönderme şartı için bir yem ola- rak öne sürdüğü bu sütunda hep dile getirildi. Bu gerçek bugün daha iyi görülüyor. 12) Türkiye'nin asker göndererek, Irak'ta güven- liğine yönelik bir yarar elde edebıleceğine ilişkin tek bir ışık görünmüyor. O halde AKP asker gön- derme karari alırsa, sadece 8.5 milyar dolar kredi için bu karan alacağı artık ayan beyan ortada... Ya- ni Türk askeri sadece Amerikan askerlerinin ölü sa- yısını azaltmak için gidecek!... obursali(a cumhuriyet.com.tr. Derneğimizın onur üyesi, usta yazar DURSUN AKÇAMı yıtirdik. Yakınlarının ve edebiyatçıların başı sağolsun. EDEBİYATÇILAR DERNEĞI VEFAT Baromuz uyelerinden Avukat MEHMET OCUZ vefat etmiştir. Cenazesı 21.09.2003 Pazar günü (bugün) öğle namazını müteakip Muğla-Yatağan Yukan Camii'nden kaldırılacaktır. Ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dilerız. İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear