23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21 EYLÜL 2003 PAZAR HABERLER •• •• DUNY4DA BUGUN AKP, ekonomik gelişme ve sosyal adalet için verdiği sözlerin hiçbirini uygulamaya geçiremedi ALİ SİRMEN Ellias Petropulos ya da Güdülemeyenin Dramı Sevgilı, 0 sıcak haziran günü, ben Contreescarpe mey- danına bakan kahvelerden birinde oturur, kaldınm- daki, şortundan görünen bütün bacakian silme ren- gârenk dövmeli adama bakarken, biraz ötedeki Mouffetard sokağındaki evinden çoktan hastane- ye nakletmişlerdi Ellias Petropulos'u. Bu kez önceki defalarda olduğu gibi, birkaç yüz- yıllık binasındaki dairesınde onu ziyaret edemeye- cektim. Bina öylesine eski, merdivenler öylesine dardı ki Daniel'in anlattığınagöre, sedyeyleoradan indire^ memişler, itfaiyenin yardımı ve yürüyen merdiveni sayesinde, bağlı olduğu sedye ile birlikte bir mo- bilya gıbi pencereden alıp, ambulansa koymuşlar- dı. Bütün bunlar olurken, aksiliği ile maruf Elias bar bar bağırmaktaymış: - Bırakın beni köşemde rahat öleyim, hastaha- neye falan da gitmek istemiyorum!... Belki de sokaktan geçenler, özü trajik, ama gö- rüntüsü komik bu olaya gülmüşlerdir. Belkı de, bağlı olduğu sedyeyle eşya gibi üçün- cü kat penceresinden ındirilen birbırine kanşmış be- yaz saç ve sakallı adamı görünce birı sormuştur: - Ne oluyor?... Kim bu adam... Iki adım ötedeki kahvenin kapt önüne çıkmış sa- hibi yanıtlamıştır onu: - Mösyö Ellias Petropulos, Yunanlı bir yazardır, sıkıdaadamdırha!... • • • Ellias hastaJığın ilk belirtileri ortaya çıktığında, doktor ile pazariığa oturdu. - Daha iki kitabım var bitirilecek, bana iki yıl la- zım doktor, daha fazla değil. Bunları söylerken, Ellias aslında doktorun değil, ölümün karşısında pazariığa oturduğunu biliyor muydu acaba? Pazarlık tutmadı. Ellias o kitabı tamamlayamadı; son aylan hastanede ve acılı geçti. Italyan asıllı Fransız. şair, aşçı, fotoğrafçı ele avu- ca sığmaz dostu ziyaret ediyordu, otuz yılını Paris'te geçiren bu Yunanlı yazan. Ben de bir ara Palette kahvesınden bir kart tu- tuşturdum ortak dostumun eline, giderken öbürle- riyîe birlikte götürsün diye. Ne ziyaretler, ne de kartlar acısını paylaşmamı- za yarıyordu. Kimse kimsenin acısını hafifletmek için bir bölü- münü yüklenemez ki. Zaten Ellias da tüm insanlann günahlannı sırtın- da taşıyan Isa öyküsüne de inanmazdı. • • • Kavgalı bir yaşamı oldu öfkeli Ellias'ın. önce Almanlara karşı direndi, sonra kendi ülke- sinin Albaylan'na; bir Yunan subayının da, bir Al- man subayı kadar Yunan halkının düşmanı olabi- leceğini yaşayarak öğrendi. Hapishane onun yaşam okullanndan biri oldu, bir- çok kitabındaki araştırmalara kaynak oluşturdu. Ama Ellias hapisten çıktıktan sonra, bir daha Yu- nanistan'a dönmedi, Paris'e yerieşti. Kavgasını "kutsal halkım, ben onun için herşe- yiyapanm" gibi "kahramanca!" palavralaria süs- lemeye tenezzül etmedi. Zaten kendi halkının bağnazlığı, önyargıları ve şovenizmine karşı da öfke dolu bir savaşı sürdürü- yordu. Bir aydın olarak halktan kopuk olup olmadığı gi- bi, ahmak patentli sorularsormuyordu. Aydının ta- bii ki, halk dalkavuğu olmadığını, asıl işlevinin yay- gın, genel geçer kanaatler ve davranışlara savaş aç- mak olduğunu biliyordu. Yunanistan'da kalmışTürkeserleri, Yunan diline Türkçeden girmiş sözcükleri inceliyor, onlan tanı- tıyor, bilinmelerini ve korunmalannı sağlamaya ça- lışıyordu. Yunanistan'da Türk Kahvesi'ne, "Türk Kahvesi" demenin, hele hele Ellias'ın yaptıgı gibi bu başlık- la bir kitap yazmanın ne denli yürek isteyen güç bir iş olduğunu anlamak için o ülkeyı görmüş ve tanı- mış olmak gerekir. Ellias'ın bu mücadelesi, bize ne kadar yürekli ve saygıdeğer görünüyorsa. ülkesindeki kimilerince de o denli iğrenç olarak algılanıyor, onu hor görme- lerine, hatta daha de beteri görmezden gelmeleri- ne neden oluyordu. Ellias yılmadan çalışıyor, kendisini görmezden gelen yurttaşlanna öfkeli küfürler sallıyordu. Hep düşünmüşümdür, "Ellias'a bu kadar saygı duyan bizler, kendi Elliaslanmıza nasıl tepki gös- teririz" diye. O zamanlarda da hep aklıma Aziz Ne- sin gelmiştir, kusurlanmızı, cehaletimizi, büyükyü- reklilikie yüzümüze vuran Aziz Nesin... Kuşkusuz, kendi toplumunun önyargılan tarafın- dan bile güdülmeyi reddeden insan yalnızdır. Elliaslar yalnız yaşarlar. Şimdi Ellias'ın yakılmış naaşından kalan külleri be- yaz köpüklü mavi denizlerin üstünde rüzgârla sav- ruluyor. Türkiye'deki eğitim emekçileri mücadelesinin önderlerinden, bağımsızlık, devrim ve sosyalizm kavgasının yiğit insanı, 12 Eylül faşizmine karşı yurtdışından çıkarılan Demokrat Türkiye Dergisi kurucusu ve yazarı, dostumuz, yoldaşımız Dursun AKÇAMı kaybettik Ailesine, yakınlanna ve mücadele arkadaşlanna başsağlığı diliyoruz. ODP GENEL MERKEZİ Hükümetin 'acil eylem' telaşıBULENT SARIOGLU ANKARA - Hükümet yeni yasama yıluıa Acil Eylem Planı'nda yer alan 1 yıllık vaatlen gerçekleştirme telaşıy- la hazırlaruyor. Ekonomik gelişme ve sosyal adalet için verilen bir dizi sö- zü uygulamaya geçiremeyen ikn'dar, di- ğer yandan seçim kaygısıyla yazılı gündemde yeralmayan tartışmalı ko- nuların öncelikli gündem maddesi ol- ması için ısrar ediyor. Tayyip Erdoğan'ın "Çetelenıtupta- ahütkrimizi yerine getirip getirmedi- ğimize bakın" diyerek kamuoyuna açıkladığı Acil Eylem Planı'nda 1 yıl- lık vaatlerin önemJi bir bölümü yaşa- ma geçirilemedi. 1 Ekim'de yeni yasama yıltna baş- layacak Meclis'in yazılı gündeminde ilk sıralarda yer alan 52 yasa tasansı Kemal Alemdaroğlu: • Acil Eylem Planı'nda yer alıp 1 yılda gerçekleştirilemeyen konular Meclis gündemini sıkıştınyor. Vaatlerini yerine getiremeyen hükümet, diğer yandan seçim kaygısıyla yazılı gündemde olmayan tartışmalı düzenlemelerde ısrar ediyor. Kamu yönetimi reformu, yerel yönetün taslağı. YÖK taslağı, toplu anayasa değişikliği, 2/B düzenlemesi gibi değişiklikler yeni yasama yılının ilk aylannda gündemi işgal edecek. arasında, birkaç düzenleme dışında Acil Eylem Planı'nda yer alan konu- lar bulunmuyor. Planda yer alıp Mec- lis gündemıne gelen Türk Ceza Yasa- sı ve Ceza Muhakemeleri Usulü Ya- sası değişikliği gibi kapsamlı düzen- lemelerin birkaç aydan önce yasalaş- masına olanak görünmüyor. 1 yıl içınde çıkanlacağı vaat edilen kamu yönetim reformu, yerel yönetim reformu gibi düzenlemelerde, hüküme- tin tek taraflı çalışma yürütmesi nede- rüyle fazla ilerleme saglanamadı. Ik- tidar, ilgili kesimlerle uzlaşma sağla- namayan bu tartışmalı düzenlemeleri en azından 1 yıllık icraat döneminde parlamentoya göndermiş olmayı hedef- liyor. Cumhurbaşkanı ile sivil toplum ke- simlerinin uyanlan dikkate alınmadı- ğı için Çankaya Köşkü'nden dönen yasa değişiklikleri ilk gündem madde- İerini oluşturuyor. Hükümet: orman özelliğini yitirdiği gerekçesiyle satıl- mak istenen 2B statüsündeki araziler- ie ilgili anayasa değişikliği, kızılağaç ve aşılı kestaneliklerin kesilmesine olanak tanıyan yasa ile özel okullar- da devlet kontenjanıyla öğrenci oku- tulmasına ilişkin yasayı yeniden çı- karma karannı açıklamıştı. Rektörler ile yükseköğretime taraf kesimlerin tepkisıni çeken YÖK tas- lağında ısrarh olduklarını da Başbakan Erdoğan son AKP MKYK toplantısın- da yineledi. Aynca henüz netleşmeyen toplu bir anayasa değişıkliğiyle ilgili tartışma yeni yasama yılının ilk ayla- nna sarkan konular arasında bulunu- yor. Hükümetin Acil Eylem Planı'nda 1 yıllık hedef içinde yer alıp kâğıt üze- rinde kalan bazı vaatler ise şöyle: - Vergi yükünün tabana yayılması. Vergi mevzuatının basıtleştirilmesi. Bakan Çelik tarihi de bilmiyor İstanbul Haber Servisi - Istanbul Ünı\ ersitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal AJemdaroğhı, 19Mayıs 1919'da başlayan Ulusal Kurtuluş Savaşı aydınlanma bilincinin, Atatürkçü aydınlarla bugün de devam ettiğini belirtti. İstanbul Üniversitesi (1Ü) ve Ulusal Kanal, Mustafa Kemal Atatürk'ün Halkçılık Programı'nın 83. yıldönümü nedeniyle 1Ü Fen Fakültesi'nde sempozyum düzenledi. Sempozyumun açıhşında konuşan Alemdaroğlu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çeük'ın "Biz yeniBkleri yaparken birileri bağınyor. Eski ahşkanlıklar paslannıış çivi gibidir. Onlan söküp atmak zordur. Pash çivileri sökerken sesler çıkar' şeklindekı sözlenne de atıfta bulunarak, "Tarihi bilmeden. tarihten ders aJnıadan iktidarda bulunmak, birtakmı yanhşlarla ülkeyi yönetmek isteyenler veözeDikle mılli' sözcüğünü taşıyan bakanhklarda buhınan kişilerin birtakun örnekler verirken. tarihi kişilerin sözcüklerinden alınülar yaparken o kişilerin özeDiklerini bümeleri gerekhor" dedi. Bu sözlerin Seneti Fünun dönemi şairlerinden Cenab Şahabettin'e ait olduğunu anımsatan Alemdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Cenab Şahabettin istanbul Darülfünun'da öğretim görevlisi, şair ve edebiyatçıydı. Onun bilimsel taranna drveceğimiz yoktur. Ancak, kendisi Büyük Taarruz'dan kısa bir süre önce Atarürk ve arkadaşlannı sürekli eleştirdiğL hakaret ettiği gibi, İngiliz hinıayesini sözleri ve yazılanyla savunmuştur." İşçi Partisı Genel Başkanı Doğu Perinçek ise halkçılığın milli demokratik devnm programı olduğunu belırterek "Ata Ok'un halkçılık ilkesi, suuf mücadelesinin reddedilmesi olarak yorunılanrvor. Oysa KemaSst DevTİnı'in kendisi baştan sona suuf mücadelesidir" dedi. Sempozyumda gazetecilerin sorulannı yanıtlayan eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş^ DER\P'ın 3 Kasım seçimlerinden önce "resmi belgede sahtecuik'' yaptığı ıddiasıyla oylannın ıptal edilmesine ilişkin olarak, "Yûksek Seçim Kuruhı'nun (YSK) DEHAP'uı oylarnu geçersiz sayıp 1 giin içerisinde milleU ekili dagıhmını yapması gerekir" dedi. 1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN YTP'nm ük kııruhayı bugün Kuruluşundan hemen sonra istifalarla sıkıntılı bir süreçyaşayan YTP, bugünkü kurultayda PM'ye örgüttenyeni isimler getirecek YTP bderi Ismail Cem. ANKARA(Cumhum«t Bûrosu) - YTP'nin ilk ku- rultayı bugün Selim Sım Tarcan Spor Salonu'nda toplanıyor. Parti meclisi- nın (PM) büyük ölçüde ye- nilenmesi beklenirken ba- zı yöneticilerin yerlerini koruyacagı bildiriliyor. Ku- rultayda "Memleketimizi geri istiyoruz, geri alaca- ğE", "IrakçöDerindefeda edilecek çocuğumuz yok", "Sos>^aldemokrasidemok- ratik sol \TP ile yeniden doğuyor" sloganlan kulla- nılacak. Son genel seçimler ön- cesinde İsmail Cem lider- liğinde kurulan YTP, bugün ilk kurultayını topluyor. Büyük iddialarla kurulan parti Kemal Derviş'ın CHP'yi seçmesi ve seçün- lerden sonra da Hüsamet- tin Ozkan'ın kopmasıyla sıkıntılı bir sürecten geçrı. Genel Sekreter lstenühan Talay da daha sonra göre- vinden aynldı. istifalarla partinin vitrini büyük ölçü- de değişirken özellikle es- ki milletvekili olan bazı yöneticilerin aynlması ne- deniyle PM'de boşluklar oldu. Parti yönetimine ör- gütten yeni isimlerin gel- mesi beklenirken Genel Sekreter Metin Şahin ile bazı parti yöneticilerinin yerlerini koruyacagı belir- tiliyor. Cem, dün il başkanlan komitesi ve MYK üyeleriy- le kurultay hazırhklannı görüştü. Toplantıda bildir- genin esaslan da görüşülür- ken şu ana başhklara yer ve- rildi:M 3Kasunseçimlerin- deTürkiye'nindüşünceve sivaset\etpazesinin çok kü- çük bir bölümünü olağan- dışı bir seçim ortamını be- ceriylekulandL Şimdi,ken- di zihnuıdeki şaUonu Tür- kiye'yeu>-artamanın, Tûr- k^e'yi cendere>'e sokma- nuı adunlannı aüyor. YTP, bu olağandışıortamda kim- Kğindenuzakiaşönlan,yoz- laşünlan memleketini geri istivor. Geri almak karar- bhğmı açıklnor. Gerüşufiık- lu. cesuryürekli herkesi bu demokratik mücadelede yer atanaya çağmyor." Bütçe birliğinin sağlanması. Teşvik belgesi olmaksızın yatınm desteği. Kriz nedeniyle kapanan işletmelerin ekonomiye kazandınlması. KOBl'le- re destek. - Çevreyı tahrip etmeyen bir ulaştır- ma altyapısının hazırlanması. Demir- yolu, denizyolu ve havayolu altyapı- sının entegre olarak geliştirilmesi. - Çerçeve tanm yasasının çıkanl- ması. Tanm ürünleri sigortası yasası- nın çıkanlması. Hayvancılığın geliş- tirilmesi için acil örılem alınması. - Açlık smın altındaki ailelerin aci- len belirlenmesi, üç ay içinde bu aile- lere dönük etkin yardım programlan başlatılması. - Genel sağlık sigortası sısteminin kurulması. Aile hekimliği uygulama- sına geçilmesi. Bütünleştırilmiş bir sosyal güvenlik ağı kurulması. Genel kurul toplandı Aleviler ayrımcılıkla mücadelede kararlı • Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu'nun 1. olağan genel kurulu dün toplandı. Federasyon Başkanı Erden, Alevilere yönelik haksız uygulamalann giderilmesi için daha kapsamlı çahşmalar yürürmeyi amaçladıklannı belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Ale\'i inanç, kültür, felsefe ve yaşam biçimini paylasan örgütleri tek çatıda birleştiren Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu'nun 1. olağan genel kurulu dün toplandı. Geniş kanlımla toplananan genel kurulun açıhş konuşmasını yapan Federasyon Genel Başkanı Attfla Erden, federasyonun, Alevi-Bektaşi kültür ve öğretisinin araştınlmasını, dağıruklığı önlemek ve demekler arasında eşgüdümü sağlamayı amaçladığını söyledi. Erden, federasyonun, Alevilere yönelik haksız ve aynmcı uygulamalann son bulması için kapsamlı ve kararlı çahşmalar yürüteceğini belirterek "Aieviler ülkemizde Cumhuriyet değerlerinin, laiknğin ve demokrasinin yılmaz savunucusudurlar n diye konuştu. Genel kurulun sabahki oturumunda söz alan TBMM Başkanvekili Yılmaz Ateş de Türkiye'nin çok önemli bir dönemden geçtığini, Kurtuluş Savaşı'nda birlikte mücadele veren toplum kesimlerinin son yıllarda birbirlerine düşman edilmek istendiğini söyledi Ateş "Köylü hakkmı istediğinde. gözünüzü toprak dovursun. sendikalar taleplerini iletince, istedikleri yere dökülsünler, diyebikn bu zihniyet, 20 miK on Alevhi de yok sayma gafletinde bulunmaktadır" dedi. Avrupa Alevı Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Türgut Öker ise Türkiye'nin AvTupa Birliği'ne girmesı ve Avrupa ile her yönden bütünleşmesi için Alevilerin haklannın güvenceye alınması gerektiğini vurguladı. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalJslar@cumhuriyet.com.tr Üç kardeş yerde yatıyor. Başına in- sanlar toplanmış. Ikisinin elinde cep telefonu, birilerine telefonla bilgi veri- yorlar. Üç kardeşi de bacağından vur- muşlar. Yerler kan içinde. önceki akşam bir TV kanalını izler- ken bu görüntülerle karşılaştım. TV kanahnın haberinin konusu, yaralı üç kardeşi hastaneye götürmek üzere gelmesi gereken ambulansm gecikme- siydi. Üç kardeşi birileri bacağından vurmuştu. Mafya raconuna göre bu "uyan cezası" anlamına geliyordu. Yaralı üç kardeş yan yana sokakta yatıyorlardı. Kan kaybından yaşamla- nnı yitirmemeleri için bacakian, ora- dan bulunan iplerle sıkılmıştı. Kan ak- maya yine de devam ediyordu. TV kameramanı onların başında, bu üç kardeşin değişik görüntülerine kame- rasını odaklıyordu. Olay yerine daha sonra polisler geldiler. Kameraman hepsinden önce yetişmişti. Onu epey- ce zaman sonra polisler izlediler. Kan kaybı devam ediyordu. Hâlâ ambulans ortalıkta görünmü- yordu. Polis elinde zabıt tutacağı kâ- Bacağından Vurulan Uç Kardeş ğıtlarla kardeşlerin başına dikildi. So- rular sordu, cevaplar aldı. Elinde cep telefonu yaralı kardeşlerden birisi ko- nuşmaya devam ediyordu. Kan kay- bı sürüyordu. Çok kan kaybeden kar- deşlerden birisini sonunda polis ara- basına taşıdılar. ûlebilirdi. Ambulans hâlâ gelmemişti. Kameraman görün- tü çekmeye devam ediyordu. Aradan epeyce zaman geçtikten sonra am- bulans olay yerine "yetişti." Haber bitmişti. • • • Bu türden sahnelere, Türkiye'nin birçok yerinde tanık olmak mümkün. Haber olarak ambulansm gelmeme- si kameraman ve haberi yapan mu- habirler ve editörler açısından en önemlisiydi. Belki de öyle. Bu olayın toplumsal boyutu daha önemli değil mi? Burası nasıl bir ülke? Birileri iste- diklerini sokak ortasında bacaklann- dan vurup kaçıyor. Vuranlar, belki de parayfa tutulmuşlardı. Onlaryakalanıp hapse atılsalar bile bir şekilde arkala- rındaki azmettiricileri tarafından kur- tarılabilirierdi. Buna benzer ne çok örnekler yaşı- yoruz. Asena'yı. Derya Tuna'yı da bacağından vurmadılar mı? Onlan vu- ranlara ne oldu? Kimin vurdurttuğu bile adaletin önüne bir gerçek olarak gelebildi mi? Hayır. Daha da ileri gi- delim: Kutlu Savaş'ın Susurluk ra- porunu anımsayın: Devlet adına biri- leri, birilerini öldürüp ortadan kaldır- mıştı. Başbakanlık tarafından hazıria- nan bu rapor böyle yazıyordu. Yani mafya kuralı devletin içine kadar sız- mış, zaman zaman etkin bir hale gel- mişti. • • • Yerde bacaklarından vurulmuş ola- rak yatan üç kardeş, aslında ciddi bir toplumsal durumu gözler önüne se- riyordu. Türkiye'de adalet sokaklarda gerçekleştiriliyordu. Onlan birileri ba- cağından vurarak yargılıyor ve ceza- sını veriyordu. Yerde yatan gençler de büyük bir olasılıkla bunu olağan kar- şılamışlardı. Belki yann ayağa kalktık- larında onlar da benzer bir şekilde karşılık vereceklerdi. Belki de korkup sinecekler. haklannı bile aramaya kor- kacaklardı. Sonuç olarak, hukuklan- nı mahkemelerde aramalan fazla bek- lenmiyordu. Bu ülkede, hukuk devletine olan inanç sarsılmış, sokağın şiddete ve gü- ce dayalı adaleti öne çıkmıştı. Son dönemde böyle manzaralara ve ha- berlere daha sık tanık oluyorduk. Tür- kiye, çok uzun zamandan beri ciddi bir toplumsal travmayaşıyor. Belki de son 20 yılımıza bu travma damgasını vurdu. Bacağından vurulmuş üç genç, TV kanalı için "geç gelen ambulans" ha- beri olmuştu. Olabilir, buna bir diye- ceğim yok. Ancak televizyonlan izle- yen yurttaşlar için, hepimize yönelik silahlı tehdit daha önemliydi. Adamın birisi, ya da birileri, kişisel olarak ya da devlet adına kızdığı an silahını çe- ker ve sizi yere serebilirdi. Bu örnek, yurttaş açısından korkmak dışında acaba başka nasıl bir duygu yarata- bilirdi? 0 görüntü gözümün önünden hâ- lâ gitmiyor.... • • • Sevgili Dursun (Akçam) ağabeyi yi- tirdik. Her Kuşadası gezim, benim açımdan Dursun ağabeyi de ziyaret an- lamına geliyordu. Onunla 1968'li yıl- lara uzanan bir dostluğumuz vardı. 12 Mart 1971 askeri darbesini aynı cezaevinde geçirdik. 12 Eylül sonra- sı ise o yurtdışında biz yine cezaevin- deydik. İki yıllığına Hamburg'agittiği- mizde onunla dostluğumuzu orada yeniden tazeledik. Hoş sohbet, ener- jik, birikimli, mücadeleci, dost canlı- sı, önemli biraydındı. Türkiye'deki öğ- retmen hareketinin etkili önderierinden binsiydi. lyi bir romancıydı.Yıllar son- ra sürgünden dönmüş ve Kuşadası'na yerleşmişti. Çok erken yitirdik. Onu hep sevgiyle anacağım.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear