23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 21EYLÜL2003PAZAR 10 PAZAR Y4ZILARI dishab(gcumhuriyet.com.tr Fransiska'nın hikâyesi... Türkiye'de bir ara anadan üryan denize girip bütün mılletın dıkkatini çeken Hollandalı bir kızımız vardı: Fransiska Bütün bu olaylar yaşanmadan önce Amsterdam'da bir kafede tanışmıştık. Güzel Türkçesi \e candanlığı dikkatimi çekmişti. Hatta Orta .Anadolu Türkçesi ile konuşup espnler yapıyordu. DavTaruşlannı biraz garip bulduğumdan mesafeli davrandım, fakat gayet se\ imli olduğunu da belirtmek isterim. Bu tanışmadan sonra Fransiska, çalıştığım yere uğramaya başlamıştı. Ara ara sohbet ederdık. Problemleri olduğu belliydi. Insan hikâyelerine merakımdan dolayı sohbet ederken sürekli sorup soruştururdum dunamunu. Türkçeyı nereden öğrendiğini, aile durumunu, davTanışlaruıın altında yatan nedenlen... Zaman geçtikçe bana güvenmeye ve hikâyesini anlatmaya başladı. Daha on sekiz yaşındayken oturma ve çalışma izni olmayan bir Türk şoförle tanışıyor ve arkadaş oluyor. Üç yıl süren beraberlikten sonra. bizim koçyığit oturma ve çalışma iznine sahip oluyor. Ardından bir teklifte bulunuyor. "Beri bak Siska, gidip köyden evlenecem, scnden de aynlacam" diyor. Tabii A\Tupalı bir genç kızın arkadaşlık anlayışı ve idealleri benzer olmadığı için bu davranışı düriist bulmayarak karşı çıkıyor. Olmadık kavgalar yaşıyorlar. O vakit de bizim babayiğit, "Tamam o zaman ben gene köyden evlenecem ille sen W kenarda oturacan, senden avnlmayacam; sen ayn, o ayn" demeye başhyor. Bu duruma Fransiska hiç akıl erdiremıyor. Öyle ya bu hemşerimiz Avrupa'ya ilk geldiğınde oturma ve çalışma izni olmadığı için bir hiç olarak yaşarken bu kızın sayesinde yasal haklan alıyor ve bu haklan kazandıktan sonra Avrupa'da varlığı tanınıyor. Eğer Avrupa'da oturma izniniz yoksa hiçbir olanaktan yararlanma şansınız olamaz. Hastalanmca doktora gidemezsınız, yasal yollarla ev kiralayamazsınız. herhangi bir hukuksal sorundan dolayı mahkemeye başvurmanız mümkün değildir, ancak normalin dörtte biri gibi ücretlerle ele vermeyeceğini umduğunuz insaniann yanında çalışabilirsiniz. Kısacası yasadışı olarak yaşadığınız sürece hiçbir toplumsal haktan yararlanamazsınız. Onun için de oturumsuzlann ilk hedefi, oturma ve çalışma izinlerini her ne şekilde olursa olsun alabilmektir. Bu da bir dönem siyası ilticalarla halledilmeye çahşıldı. Seksen sonrası bırçok Türk böyle oturum aldı. Bunlardan bir kısmı gerçekten siyasi ılticacı durumundayken hiç ilgisi olmayan üısanlar bile bu yollan deneyip oturum alabildıler. Oturum alabibnenin diğer bir yöntemi de A\Tupalı kadınla evlenme. Bizim hemşeriye de cenab-ı hak Fransiska'yj nasip ediyor. Bu yolla Avrupa'da yaşama, çalışma iznıni elde ediyor. Fransiska bütün bunlan hak etmediğini düşünüyor ve direniyor. O direndikçe bızım Orta Anadolulu hemşeri daha farklı tekliflerle geliyor. Bunlardan biri de "Beri bakasın Siska, ben düşündüm daşmdını kötdcki abimi de burav a getirmeye karar verdim. Yeni tekhTim de şudur ki: sen benim bu M H H B ağabeyimle evlen, o UfeîİM da buraya gelsin bir oturum, çalışma izni, insanca bir hayatı olsun derim" yönündekı çağdaş teklif oluyor. Bütün ^ ^ _ _ ^ _ bu yaşananlar kızın dengesini daha da bozuyor ve sonunda hiçbir teklifi kabul etmeyerek aynlıyor, ama çok kötü bir ruh hali ve ne yapacağını bilmez bir halde Türkiye'ye tatile gidiyor. Sonra bizler buralardan Fransiska nm Türkiye'de yaptıklannı çanak antenlerimizden izliyoruz. Hatta bazı TV' kanallan işi iyice abartıp kameramanlannı kızın arkası sıra Hollanda'ya kadar gönderiyor. Evet bizler onun neler yaptığını televizyonlardan ızledık, ama bizimkilerin ona neler yaptıklanna gelince: onu da ben kendisinden, Türkiye'den döndükten sonra dinledim. Kimlerin, nasıl. nerelerde tecavüz ettiğini. Yardım istediği insaniann bile onu bir fahişe olarak gördüklennı. Buralarda küçük bir problemde bile insanlan psikoloğa göndenyorlar. "Amma abarttı adamlar ya" diyonız biz de. Demek ki daha kötüleri de var. Türkıye'de depresyona girmeye. hatta depresıf şekilde, anadan üryan. denize girmeye hiç gelmiyor. Uzun süre dışanda yaşayınca unutmuşuz herhal. YAKUP KARAHAN Eylül birbaşka güzeldir Bugün öyle güzel bir hava var ki. Kuşlar, cırcır böceklen, aniar, kelebekler. Eylül ayı güzel bir ay. Belki de tüm geçış ayları öyle. Havada farklı bir koku oluşundan belki. Toprak, hava, su, tüm canhlar kendini yavaş yavaş bir şeylere hazırladığından. Bir bitişe ve bir başlangıca gebe oluşundan. Canım hiç ıçeri girmek istemiyor. Böyle durdurmak gerek her şeyi. Tam burada, şu anda. Okuduğum dergiden yavaşça gözlerimı ayınp, bunlan geçiriyorum içimden. Ya da bunlan içimden geçirmeye çoktan başladım da, okuduğum yazıya ihanet etmemek için inatlaşıyorum kendimle. Yok. son cümleyı tekrar okumak zorundayım, bu kesin. Şu kuş yok mu tepemdeki, ışte o aklımı başımdan alan. Ya da Orhan Veli'nin dediği gibi. "Bu havalar yok mu, bu TORONTO 1*1BER.NA DEMİRYOL havalar". Işte buyrun. dergiyi de masaya koyuyorum. son cümleyi de. Zaten, hep bir şeyler yapma telaşı değil mi bizi kendımizden ayn koyan. Eylül, güzel bir ay sahiden. Kanada'da yaşıyor olup da kışın derdi sizi sarmaya başlasa bile. Bizimkisi gibi neredeyse üçer aylık dört mevsimin yaşandığı bir ülkede kıştan korkulur mu? Kanada'da korkulur işte. Altı. hatta yedi ay sürecek ise kış. Mily, elektriksiz ABD'nindoğu kryılannı vuran Isabel kasırgası 23 kişinin ölümiine neden olurken. milyonlarca kişivi elektriksiz bıraktı. Bölgede miryartarea dolar hasara neden olan kasırganın yararöğı tahrihatın giderilmesi için çalışmalar sürüyor. Saatte 160 km. liıza ulaşan Isabel kasırgası Kuzey Carolina. \Trginia, Maryland ve VVashington'da binJerce ağacın ve elektrik direğinin yıkılmasına neden olurken. ulaşımı da geniş ölçüde aksatü. (Fotoğraf: REUTERS)) Cepheden geri dönmeyenler 1 Ç\ Nısan 1945 günü 1 \J kocasından son haberi almıştı. Kısa bir mektuptu. Doğu cephesinden gehyordu. Cherston-Nikolaj ewka'dan ağır yaralı Dresden'e dönen bir arkadaşına son dakikada vermiştı. O da mektubu Berlın'e gelen bir yakınının elıne tutuştunnuştu. Helena ağır ağır oturduğu yerden kalkıyor. Camlı dolaba gidıp kara ciltli bir kitabı alıyor, sayfalannuı arasından sararmış bir kâğıdı çıkanyor. Tekrar yerme oturuyor. Torunu okuma gözlüğünü uzatıyor. Bugün seksen yaşına basan kadın gözlerini satırlarda gezdiriyor. Bu mektubu kim bilir kaçmcı kez okuyor? Her kelimesinı çoktan ezberlemiş olmalı. Gözüm masada duran, yaşh kadının az önce dolaptan çıkardığı kitaba ilişiyor. Uzanıp alıyorum. "Alman tarihi". 1938baskısı. Breslau'daki Ferdinand Hint Yayınevi çıkarmış. Sayfalannı şöyle bir kanştınyorum. Gotik harfleri ile basılmış. Cermenlerden Ekim 1938'e uzanan Alman ırkı tarihi, daha doğrusu bir Nazi propagandası. "Kaçın, diye yazıyordu babanız." Yaşh kadınm güçsüz sesiyle kendime gelıyorum. "Savaş bitivor. Rus ordulan yalanda Beriin'i ele geçirecek, Güneye gidin. Leoperg'deki amcamın yanına~." Helena bakışlarun, ——— karşı duvarda asıh koyu kahverengi tahta bir çerçeveye dikmişti. Sararmış siyah-beyaz bir fotoğraf. Sanşın, açık mavi gözlü iriyan bir adam ona bakıyordu. "Gerçekten de bir hafta sonra Bertin'e hüeunı başlamışü. tnsanlar kaçıyordu. Ben de 18 \isan akşamüstü STUTTCART AHMET ARF4D bir yaşındaki küçük kızımj ve çantamı alıp tren istasy onunun yolunu tutrum. Her yerde yıkınülar, ateş ve koku» Binalann pencereleri tahtalarla kapatünıış, kaldınmlarda dizi dizi ceseüer, üztrinden duman çıkan yıkınülarda yakınlannı arayan üısanlar. Tren istas> onuna vardığunda gözlerimden yaşlar boşanıyordu..." Yaşh kadının 80. doğum gününü kutlamak için masanın çevresinde toplanmış — — — insanlar susuyordu. Helena kocasından bir daha haber alamadı. Cephede öldü mü, esir kamplannda mı başına bir şey geldi? Belki de doğuda bir yerde, Rusya'da yeni bir yaşam sürdürdü de onlara haber vermedi. Mezan nerede? Savaşın bitiminden bu yana neredeyse altmış yıl geçmiş olacak. Helena gibi yakını cepheden dönmeyen, alınyazısı bilınmeyen tam 1.5 milyon ınsan var. Eşleri, oğuilan, kızlan, torunlan onlarca yıldır kocalannı, babalannı, dedelerini arayıp duruyorlar. Alman Kızılhaçı'nın 'Kayıp Arama Bürosu'na bugün bile her yıl binlerce başvuru yapılıyor. 1945 sonrasında sadece milyonlarca kadın kocasız yaşam savaşı vermedi, milyonlarca erkek çocuk da babasız büyüdü. Bunun yeni Alman toplumuna getirdiği toplumsal sorunlardan kimse pek söz etmez. "Kocamın mezan nerede? Hiç olmazsa ölnıeden bunu bir öğrenebilsem-. Onu ziyaret etmeüyim. Son bir kez!" Masada suskunluk. Doğum gününde hüzün... mayıs ayının sonunda bahar, ancak kendini gösterebıhyorsa. korkulur. Eylül ayının baslaması ile değişir sanki havanın soluğu. gece yatarken pencereleri kapamak istersiniz artık. Yine de direnirsiniz eylüle, yazı biraz daha uzatmak istersiniz. Bütün bu burukluğa rağmen eylül yine de hoşça karşılanır. Film festivali zamanıdır eylül. Tıpkı bu yılkı gibi şehir onlarca ülkeden yüzlerce filmle, yüzlerce değişik bakış ve yaşama dokunuşla dolar taşar. Bir filmden diğerine koşturup durur sınema âşıklan. Şehır kıpır kıpır canlanır; sokaklara taşan film kuyruklan, son dakikacılar, sokak restoranlan, şehre gelen dünyaca meşhur sanatçılar, basın toplantılan, kırmızı halı merasımlen, sanatçılan görmek için bekleşen hayranlar. Bu sene ise şehrin festivale her zamankinden çok ihtiyacı vardı. fki kere SARS, ardmdan elektnk kesintisi derken şehır kaybettığı rengı festivalle yenıden kazandı gibi. Bu sene hoş bir tarafı daha vardı festivalın. Toplam 55 ülkeden gösterilen 336 filmin içınde Türk filmleri de vardı. Tepemdeki kuş, başka bir ağaca kanatlandı. Ben de masadakı dergiye uzandım. Yazının devamını merak ediyorum. Emekli olmuş Amenkalı bir öğretmemn, çok güzel kaleme ahnmış bir yazısı. "Okula Karşı" ismı. Amerikan eğıtım sısteminin tarihini ve bugününü anlatıyor. Yazıda sadece Amerikan sistemi değil, (zaten tarihin derinlıklerine dalınca şaşkınlıkla keşfediliyor ki Amerikan eğıtım sıstemi, Rus eğitim sıstemi örnek almarak inşa edılmiş), genel olarak okula gitmek konusu irdelenıyor. Haftada beş gün, yılda dokuz ay. on iki yıl boyunca, tüm çocuklar, hep birlikte, aynı kavramı, aynı sözlerle... "BizJer niye okula gittik, çocuklanmız neden gidiyoriar?" Hedef bılgilı, aydın vatandaşlar mı yetiştirmek; yoksa aynı tepkıleri veren, davranışlan önceden belirli, yönetimi eleştiremeyen, uzun sözün kısası düşünmeyen, düşünme yetisini kaybetmiş, kolay yönetilebilir bireyler mi yaratmak? Kolay yönetilen seçmen, zevkleri benzer, rahatlıkla güdülenen tüketici ve yaşamı çalışmak. kazanmak ve tüketmek olarak gören işgücü. Bugünün eğitim sısteminin genel olarak başardığı bu mu? Işte şimdi de cu-cu- böceklen. Bu yazıyı bitiremeyeceğiz anlaşılan. Eylül ayı böyledir işte. KÜLTUK • SANAT 11 DEV YÖNETMENMN 11 EYUJl VI SONRASİNDA YAŞANANURA 11DAXİKA, 09 SANİYI, 01 KAREÜK 11MUHAÜF ftAŞKAUMRI türsak Kontenıanıınız SİNEMA SEMİNERLERİ 23. Dönem / 27 Eylül 2003-03 Ocak 2004 Cumartesi Günleri saat:11.00-15.30 Dünya ve Türfe Sinema Tarifıinc üenel Bakış Film \apun İ>ürecî - Filnı EJeftirmenli^i Ses Kayıt lekııikleri ve Sesleudirme Vöntemleri İ>îiteınaıia Ovunculub - Anımasyon lebttilelerii Sinerna ve \ idetKİa KtırŞu Tefenişli - Sanat \'önetimi Sinema ve V^ıdeo Kameralars - ^enaryo Yarım A^amalan ve TefcnİRİeri - Senaryo Tasanmı ve Temel OiMeri - Ayüınlatma rekni2i ve Ifib Bilöis» Sinema Kuramlan ve Film Çözümiemesi 11'09"01 Adres: Gazeteci Erol Demek Sk. No:11/2 Beyoğlu/İstanbul Tel: (0212) 244 52 51 - 251 67 70 B t ı il.-ın C o m h ı » r i > f i C . ; ı / v t ı - s i ' n i n KÖRFEZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2002/643 Davacı Kaymet Kaya tarafından da^lı Hasan Kaya aleyhine mahkememize açılmış bulunan Boşanma Davasının yapılan açık dunışması sırasında; Adresi mahkememız- ce tesbit edilemeyen ve dava dilekçesı. duruşma günü ve saatı kendisıne tebhğ edıle- raeyen da\alıya duruşma günü ve saatinin ilanen tebhğine karar verilmiş ohnakla: Nurlupınaı mah Ikınci Devlet Demir> r olu altı Sögüt sok. Çıkmaz sok. No: 2 Manısa, adresinde ikamet ederken yeni adresinı bildırmeden bu adresten a\nlan davalı Hasan Kaya'nm duruşma günü olan 15.10.2003 tarih saat 10 40da mahkememız duruşma salonunda hazır bulunması. dava ıJe ılgıli delil \e belgelerinı bizzat mahkememize yazıb olarak ıbraz etmesi. diyeceklen var ise bıldırmesi. mazeret bıldırmeksızın du- rusmaya gelmez ya da kendisinı bir vekille temsil ettirmezse tahkikata yokluğunda devam olunup karar verileceğinin bilinmesı, davalıya davetıye yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur 10.09 2003 Basın: 43881 SAMRAMAKHMALBAF CUUKLfLOUC» YOUSSffCHMK UMST4N0VK) IDfifSSAOUEMMGO KENUMCH AlUMIMGONZMfZİUmmj MKSfimİ M M M I ! S&WPQM SNONBMUUM t109C1-mm.ewn fFİLMbtrttlm.com Bejoğfu A.LKAZAR 212 293 2* 66 Nışanlaş MOV1EPLEX 212 219 09 60 \ CiHEUAL 2 şş \51mye CiHEUALL Bal- rkoy INClRLJ :adı<Öy BROADVVAY ANKABA K zılımak ANKARA ^nemagıc AHKARA \*etropol 2Î2 323 58 80 212 5^7 64 39 215 346 14 81 312 425 53 93 312 441 17 39 312 42S 74 78 '1 30 - 14 00 - 16 3Ü - 19 00-21 30 1045-1330 16 '5 19 00 - 2130 - CuıC tesı 2» 30 f2 15 -1500 -18 45 -2! 45 1 1 » 14 00-16-30-19 00-21 "30 1130-14 00 16 30-19 00-2130 1100 13 30-1605-1640-21 15 1130-1400-1630-1900-21 30-Cu C tesa 23 30 1215-1515- 1815 21 15 PİYANO DERSİ VERİLİR Heidelberg Devlet Konservatuvan piyano öğretmeni tarafından. Tel: 0216 - 336 54 64 Düşledlğinfz tatl! gerçek oluyor!.. Ağahan Mimarlık ödüllü Akyaka yöresinde Türk mımarisi ile Batı konforunun benzersiz birleşimi GÖKOVA. dünya güzelı bir belde. . Bir % anda çam ağaçlan, bir yanda masmavı deniz. Buz gibi kaynak sulan arasında doğa ile başbaşa bır dınlence Bu dinlence yennın adı YÜCELEN HOTEL Oda özeilikJeri • Denize sıfir • Deniz-Onnan manzaralı • Özel Plaj • 220 yatak kapasitesı • Kluna • Merkezi ısıtma • Mınibar • Direkt çıkışlı telefon • Balkon • Saç kurutma • TV • Özel banyo Fasiliteler • 2 açık, 1 kapalı-ısıtmalı ha\ıız • 1 çocuk havuzu • Çocuk parkı. toplantı salonu • Otopark • Restorantlar Spor & Aktiviteler Wındsurt tenıs. masa tenısı, mını futbol. bılardo. joggıng. kano, denjz bısıklen. bısıklet, sea kavak. kite board Akyaka Beldesi/Gökova/MUĞLA Tel: 0.252 243 5108 - 243 5434 Faks: 0.252 243 5435 e-mail: gokova(« j-ucelen.com.tr www.vucelen.com.tr Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım ORMAN BAKANLIĞI Tip 2 diyabetli anne ve babaların çocukları da diyabet riski altındadır Türkiye Diyabet Vakfı (212) 633 51 71
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear