25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2003 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Yazanmız Mümtaz Soysal, yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılanna bir süre ara verecektir. ARADABİR Av. TURGUTİNAL Yargıda Zorluklap 5O'li yılların ortalannda hukuk mesleğine baş- ladığımızda "yargı reformu" sözüyle karşılaşmış ve hâlâ bunu duymaktayız. Ne yapıldığı var, ne de yapılacağı... Yargı yurttaşa inip basitleşip sü- ratleneceğine, aksine yurttaştan uzaklaşmış, son derece dağınık duruma getirilmiş ve kelimenin tam anlamıyla hantallaşmıştır. Şu kadar, bu ka- dar deneyimliyiz, yaşamımızdan binlerce, onbin- lerce dava geçmiştir dememize karşın, önümüze gelen davalarda, bu idari yargıya mı, adli yargıya mı, yoksa askeri yargıya mı giriyor diye çok te- reddüt ettiğimiz anlar olmuştur. Adli ve idari yar- gıya giriyorsa, bu yargı içerisinde davayı nasıl yönlendireceğimizi, bugün bile kesinkes bilme- miz her zaman mümkün olamamaktadır. Yargıyı, hukuku siz bu duruma getirirseniz, ülkenin yurt- taşı haktan hukuktan nasibini nasıl alacaktır? Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne, ortaoku- lu bitiren her yurttaş, bu mahkeme başkanlığına göndereceği dilekçesiyle hakkını hukukunu ara- yabilir. Dilekçe yazma dışında hiçbir bilgiye ihti- yacı yoktur. Masrafmış, harçmış, keşifmiş, tes- pitmiş, tanıkmış, tebligatmış, postaymış, ilam- mış, pulmuş, damgalıymış, damgasızmış gibi, pullara hiçbir ihtiyacı yoktur. llk harçmış, bakiye harcıymış, cezaevi harcıymış, tahsil harcıymış, mahkeme heyeti masrafıymış, ilan ve ilam mas- rafıymış, sayamayacağımız kadar masrafa, har- ca kesinlikle gereksinim duyulmaz. Siz bu ülke- de, yurttaşa hak kazanmak değil, yurttaştan her yıl uydurup uydurup, ekleyip ekleyip ve yargıya, adaJete yükleyip soymadan başka bir adım ileri gitmemektesiniz. Yurttaşın yargıdan korkmasın- dan, çekinmesinden, yargının tekin olmamasın- dan veya yargıya olan yüksek saygısından, bu kadar istrfade etmekte, aynı zamanda bu kadar da istismar etmektesiniz. Yargıda bir vergi yoktu, şimdi KDV'yi de sokarak bunu da getirmiş oldu- nuz. Yargıda, siz, yurttaşlarınızın karşılaştığı tutar- sızlıkları ve zoriuklan sürdürüp giderseniz, daha seksen yıl bekleseniz Avrupa Birtiği, size kapılan- nı açıp, buyur demeyecektir. Çünkü sizin, kendi ülkenizin insanına saygınız yoktur, denecektir. USKUDAR ASLIYE 3. HUKUK HÂKİMLİĞİ'ıNDEN Esas Nq: 2002/847 KararNo: 2003/116 Davacı K.H. taraftndan davalı Yavuztürk Mahal- lesi Iş Adamlan Derneği aleyhine açılan derneğin feshi davasının duruşması sonunda: 24.2.2003 tarih ve E. 2002'847-K. 2003/116 sa- yılı karar ile Dernekler Kanunu'nun 50/2'nci mad- desi gereğince Yavuztürk Mahallesi Iş Adamlan Derneğı'nin feshine, yapılan masrafların davalı dernekten alınmasına karar verilmiş ve davalılara gönderilen tebligatlan bila tebiiğ iade edilmiş ve yaptınlan zabıta tahkikatında da adresleri tesbit edilememiş bulunduğundan Mahkeme ilamının ilanen tebliğine karar verilmiş bulunmakla. Dernek başkan ve üyeleri Muharrem Oktay, Mürsel Koç ve Savaş Başdemır'e mahkeme ilamı tebliği yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 25.6.2003 Basın: 33697 Şeriatçı Başkaldm îlerliyor... 3 Kasım 2002 sonrası olduğu gibi kimi zaman da, esas amaç "gizlenerek" sinsice kadrolaşma ile "dinci" kesimin daha da güçlenmesi için tüm güçleriyle çalışmaya başlarlar. Gerçekten de, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı konusunda, önceden bu amaçla hazırlanmış bir avuç genç ve onlara "yürekten" katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelİk, Atatürkçülerin kutsal ülkülerini suçlayıp kötülemediler mi? Prof. Dr. Mahmut ÂDEM 1 945'lerde çok partili demokra- tik düzene geçilmesi ile özellik- le 1950 yılında Demokrat Par- ti'nin iktidar olması üzerine, 1923 yılından beri hiç görülme- miş bir biçimde laik eğitim onanlmaz ya- ralar almaya başlarruştır. Menderes hü- kümetlerinin hoşgörüsü, belli ölçüde de desteği ile şeriat gericüigi. din sömürü- cülüğü hortlamaya başlamıştır. Atatürk'ün yontulanru kırma eylem- lerinin yurt geneline yayılmasının yaru sıra gericiler, Mareşal FevziÇakmak'ın cenaze törenini bahane ederek laiklik karşıtı gösteriler yapmışlardır. Bu geri- ci olaylar toplumda büyük tepki ile kar- şılanmıştır. O günlerde eğitimci tsmayil Hakla Baltacıoğiu, "Softa Başkakbrinış!'' adli bir yazı yayımlayarak tepkisini şöyle di- le getirmiştir: "Softabaşkaldırnnş,orta- hğa saldırryor! Softa Türkinkjlabına sal- dınyor, softaKemaüstleresaldınyor. Sof- ta Mustafa Kemal'e saldınyor! Softa la- iklere dinsiz diyor!" fşte bu gelişmeler üzerine TBMM, 29 Mart 1951 tarihinde, "Atatürk'ün Haü- rasuıa Karşı tşlenen Suçlar hakkında 5816sayıhyasayı" kabul etmiştir. Buna karşın 53 yıldır din sömürücülüğü hiç dur- madan sürdürülmüşfür. Bununla birlik- te 27 Mayıs 1960 ve 28 Şubat 1997 son- rasında olduğu gibi zaman zaman, bun- dan tam 78 yıl önceden Atatürk'ün gör- düğü gibi shunekzorundakaldılar. Mus- tafa Kemal, 5 Kasım 1925 tarihinde An- kara Hukuk Fakültesi'nin açılışında ulu- sumuzu şöyle uyarmıştır: Llustın süreldi ve ateşK devrim aühm- lan sırasında sinmek zonında kalan es- id yasa kuraDan, eski hukuk adamlan, devrimcfierin ateşi ve etkisi yavaşlamaya başiarbaşbmaz, hemen canlanarak dev- rim ükelerini, ona içten bağh olanlan, bunlann kutsal ülkülerini suçlayıp kötü- lemek için nrsat beklerier. 3 Kasım 2002 sonrası olduğu gibi ki- mi zaman da, esas amaç "gizknerek" sinsice kadrolaşma ile "dinci'' kesimin daha da güçlenmesi için tüm güçleriyle çalışmaya başlarlar. Gerçekten de, 19 Mayıs Atatürk'ü An- ma Gençlik ve Spor Bayramı konusun- da, önceden bu amaçla hazırlanmış bir avuç genç ve onlara "yürekten" katıian Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇeHk, Ata- türkçülerin kutsal ülkülerini suçlayıp kö- tülemediler mi? Öyleyse öneriniz nedir Sayın Bakan? Atatürk'ün anılmasını is- temiyorsanız, bunu açıkça söyleyin! Dünün "MİDi Görüşçüfcri", bugünün AKP yöneticileri, çok iyi biliyorlar Id, yar- gı son noktayı koymuştur. Ve "Anayasa Mahkemesi kararlan; yasama, yürütme ve yargı organlannı, idare makamlarnu, gerçek ve tüzeikişileri bağlar." Aynca Anayasa Mahkemesi'nce Kararverilen bir konuda, bu karan ortadan kaldıran bir ya- sa tasansı, TBMM'ye önerilemez. Bu böyle bilinmesine karşın, 58. AKP hü- kümeti "türban affi" konusunu TBMM'nin gündemine getirebiliyor. Böyle bir yasa önensı getinlırken de, "Tûrbanh 'îenç kızlann öğrenim özgür- lüğü engelk ndi, bunlara bir şans taruya- tan" gibi masumane bir dilek biçimin- de sunuluyor. Oysa üniversitelerde tür- banlı kız öğreııcilerin öğrenimlerini sür- dürmel ;ri, hem Danıştay, hem Anayasa Mahkemesi'nce Oğretim Birliği Yasası'na ve anayasanın laiklik ilkesine ters düş- tüğü gerekçesi ile uygun görülmemiş, aynca Avrupa însan Haklan Mahkeme- si de bu konudaki öğrenci baş\-urulannı reddetmiştir. EIEzher Öte yandan bu "masumane" öğrenci affi taslağı, üniversitede irticai olaylara kanşmış öğretim elemanlannı da içeri- yordu. Sözgelişi bir öğretim elemanının hazırladığı doktora tezi, Arap harfleriy- le "BBnuHahirrahmanirrahinT ile baş- lıyor. Bu tezde "şeriatçı terörörgütû Hiz- but-tahrir" ve bu örgütün ılkelen anla- tılıyor. Bizce işte bu girişime, Ismayil Hakkı Baltacıoğlu bugün yaşıyor olsay- dı "şeriatçılar başkaldıranş!" derdi. Yine "türban affi" yasa taslağında Mı- sır'daki "El- Ezher Medresesi" mezun- Ianndan diplomalanna denklik verilme- yenlere de af çıkanlarak denklik veril- mek isteniyordu. Neden? Çünkü AKP'nin El Ezher medresesi mezunu milletveki- li ve il başkanı var. El Ezher Medresesi (Özgün adı: Ca- mi-ul Ezher) konusunu, Milli Eğitim Ba- kanlığı Isviçre Bölgesi Öğrenci Müfet- tişi Ziya Karamuk'ça hazırlanmış 9 Ha- ziran 1953 tarihli bir rapor çok güzel be- timlemiştir. Bu rapora göre cami M.S. 972 yılında yaptınlmıştır. Ezher'de biri Mı- sırh öğrenciler, öbürii yabancı öğrenci- ler için olmak üzere iki öğretim kolu bu- lunmaktadır. Yabancı ülkelerden gelen ve Ezher'e kaydolmak isteyen adaylarda, diploma ya da tasdikname vb. hiçbir res- mi belge aranmaz. Herhangi bir "ho- ca"nm, hiçbir resmi değeri olmayan ya- zısı bile girişte yeterli kabul edilmekte- dır. "Türk vatandaşian içinde bu çeşrt belgelerle Ezher'egiripdereceamuş obn- lar da vardır" deniyor raporda. Daha açık deyişle, "ilkokul öğrenimi bile gör- memiş bir adayın, bir yıl hazırtakta öğre- nim gördüktensonra, üstöğrenimdüzey- lerine geçmesi olasKÜr." Softalann başkaldısı Ezher'in hazırlık suııfindan başlaya- rak tüm sınıflannda en yoğun olarak okutulan "filah" (şeriat hukuku), fikıh usuiü dersleridir. Raporda Ezher' in bu- lunduğu yer şöyle anlatılmıştır: "Ez- her'in bulunduğu yer, Kahire'nin en ha- rap, en pis, en iptidai bir mahallesidir. İnsan bu mahallede dolaşırken, yaşadı- ğıdümaüeBgisil<£SÜmişvebirpislikmah- şerine düşmüş hissini duymaktadır. Ez- her'in hiçbir binası, muhitin bu iğrenç manzarasuıı unutturacakdurumda bu- lunmamışür." "-1936 yıhnda aduıı aldığı bugünkü biçüniyle -MüstaJdl İlahiyat Ünrversite- si-, Ezher'in gerçekten üniversitelikle hiçbir ilgisi yoktur. tskolastik hüviyeti- ni, hâlâ ortaçağda olduğu şekilde muha- faza eden bir ortaçağ medresesidir." "Mısıru aydınlar Ezher'i şöyie değer- lendiriyorlar: 'Ezher hurafelere boğul- muştur. Hâlâ dimağlan yıpratmakta- dır. Memleket evladını genç yaşta al- makta, verimsiz metodar içinde, mana- sız ve devri geçmiş birtakun safsatalar- la, çocuk yaşta Kur'anı ezberlemeye mecbur tutmakla körpe beynirü bunış- turarak, özünü kunıtarak emeklilik ça- ğına getirdikten sonra kapjsından dışa- n salmaktadır. Bu hihi>eti ile Ezher, il- me de, dine de hizmet edemez." Bugünkü durumunu hiç bilmemekJe bırlıkte, 980 yılda (972-1953) hiç değış- meyen bir kurum, son elli yılda ne den- li değişir? Işte bu şeriatçı yetiştiren bir ortaçağ medresesi mezunlannın diplo- masına, önceki YÖK başkanı dönemin- de denklik verilmiş, 1995-1996 yıllann- da da bunlardan 50 kadan Milli Eğitim Bakanhğı'nca sınıf öğretmenliğine atan- mıştır. AKP iktidan, bunlardan bırini de devlet arşivinin başma getirmiştir. Sonuç olarak şeriatçılar başkaldırmış, laik eğitime saldınyor! Şeriatçılar baş- kaldırmış, kamu görevlilerini "imanv laştmyor"! Şeriatçılar başkaldırmış, ön- ceimamyöneticileratayarak-Başkent'in Milli Eğitim Müdürü eski Mudurnu imamı değil mi?- tüm eğitim kurumla- nnı "imam hatipleştirmek'' istıyor! 58. hükümetin Milli Eğitim Bakanh- ğı'nca hazırlanan yükseköğretim yasa taslağında mesleki-teknik liselerin önü- nü açarak imam hatip lısesi mezunlan- nın tüm yükseköğretim programlanna gırişini kolaylaştırmak amaçlanmadı mı? 1983 yılına değin mesleki- teknik lise mezunlan yetiştikleri alanda yükse- köğretim programlanna girebilirken, sözde Atatürkçü 12 Eylül askeri yöne- timi, bu tarihten itibaren tüm program- lara girebilmelerine olanak sağlamış- tır. Özet olarak sonuç: Öncelikli hedef çağdaş eğitim. Bu bağlamda esas amaç- lan, anayasamn 42. maddesini değiş- tirmek. Böylece eğitim, devletin temel göre- vi ohîıaktan çıkanlarak yerel yönetim- lere, dolayısıyla cemaatlara tarikatlara bırakıhnak ıstenmektedir. Şeriatçılar başkaldırmış! BunJannen son hedefleri demokratik, laik cumhu- riyettir. Bunda başanlı olamayacaklar. Çünkü Türk ulusu cumhuriyetçidir, de- mokrattır, laiktir. Hiçbir demokraside demokrasiyi yık- ma özgürlüğü yoktur. CUMHURİYErTEN OKURLARA tBRAHİM YILDIZ Medyanın Giicii Medyanın gücü bizim gibi ülkelerde birinci güç konumu- na yükseidi. Son günlerde medya, üze- rinde en çok durulan kavram olarak karşımıza çıkıyor. önce- likle Cumhuriyet gazetesinin haberleri ve yazarları eleştiri konusu oluyor. Çok satışlı gazeteler yayınla- nmızı benimsemediklerini açık- ça dile getirirken yazarlanmızı da isim vererek eleştiriyorlar. Hatta bu eleştirilerde, yazarla- nn yorum başlıklannın gazete yönetimince değiştirildiğini öne sürüyoriar. Cumhuriyet gazetesinin ha- berleri her şeyden önce öz- gündür, gerçeğe, bilgiye daya- nır. Yorumlar ise özgürdür. Yaa başlıklarını da yazarlarımız kendileri atarlar. Oteki gazete- lerde böyle bir uygulama var mı bilmiyoruz... • • • Yıllarca tartışılan özel televiz- yonlar ve TRT'nin durumu AKP iktidannda yeni bir sürece girdi. TRT genel müdürünün belirienmeyişi bu kurumu hayii yıpratıyor. Her şeye karşın TRT yayınlan görsel yayımcılık açı- sından bir yüzakıdır. Televole kültürünün ve mafya dizilerinin salgın gibi yayıldığı bir ortam- da geniş kitlelerin "ne verirsen onu alır" mantığıyla nasıl bir duruma sürüklendiği de orta- dadır. Medyamızın geleceği açısın- dan bu konunun tartışılması biran önce yapılmalıdır. Bugün medyada pek sık gö- rülen "senin patronun kötü- dür" yaklaşımı objektif haber- ciliği yaralamaktadır. Konuyla ikjili olarak iki görü- şü aktarmak istiyorum: "Medyayı talep edenler güçlûdür, medyanın hitap et- tiği toplum geneli 'gerçek' anlamda örgütlü olmadığı için güçsüzdür. Aradaki den- geyi, yine aşağı yukan sağla- mak, burada büyük ölçüde devlete düşer. Ama kuşku- suz asıl amaç, uzun vadede toplumun güçlü örgütlü ola- bilmesi olanağını sağlamak- tır. Fakat bu duruma şimdi henüz sahip olunmadığı için, demokrasi adına kuzuyu kur- da teslim etmek, asla haklılık kazanamaz. öte yandan medya üzehnde devletin rolü de son derece nazik bir ko- nudur. Bu rol fazla olduğun- da, asıl amaca hiçbir zaman ulaşılamayabilinir. Devletin rolûnûn ne kadar olursa 'faz- la' sayılamayacağmı önce- den tam olarak bilmek ola- naksızdır. Bunun için en iyisi yine de deneme-yanılma yöntemidir. Medyada her is- teyenin istediği ıletiyi verme- si ile alıcının istemi arasında, yani iki irade arasında yakla- şık bir dengenin olması ha- linde ancak bu ikisi dışında başka bir güce (devlete), olağan dışı haller (savaş vb.) dışında gerek duyulmayabi- lir." Ömer Naci Soykan (Türkiye'den Felsefe Man- zaralan 2) ••• "Basın özgürlüğü' kavramı yerine 'iletişim özgürlüğü' kav- ramının kullanılması gereklidir. Çünkü işin temelinde, önce gerçeklere ulaşma hakkının sağlanması vardır, bilgi edinme hakkının sağlanması vardır, bil- giye, ancak belgelere ulaşma- nız yoluyla, olaylara ulaşmanı- zın engellenmemesi yoluyla erişebilirsiniz. Bizim sözünü et- tiğimiz özgürlüğün, yani 'basın özgürlüğü' dediğimiz şeyin, aslında tüm bireylere ait oldu- ğunu ama bizim, belirli bir ko- numda olduğumuz için biraz daha şanslı bir şekilde bu ola- nağı kullandığımızı bilmemiz lazım. Bu, bizim için birimtiyaz aracı değildir, bu, bizim için bir imtiyaz talebinin mesnedi de- ğildir. Bu, herkese ait olan hak- kın belirli kesimdeki bireyler tarafından kullanılması gerçe- ğinden ibarettir." Oktay Ekşi - Hürriyet Gazetesi Başyazan - İletişim Şûras) 2003. • • • Cumhuriyet gazetesi geçen hafta ülkemizi yakından ilgilen- diren konulan gündeme getirdi. Leyla Tavşanoğlu'nun 'Pa- zar Konuğu' söyleşisinde ABD'nin ortadoğu uzmanlann- dan Prof. Dr.Lisa Anderson'la yaptığı konuşma Türkiye'nin Irak'taki rolünü ve ABD'nin bu konudaki durumunu ortaya koydu. Anderson, Bush yönetiminin Ankara'sız Irak'ı çözemeyece- ğinin artını çizdi. • • • Zeynep Oral, arkeolog Gül Pulhan'la yaptığı söyleşide Irak'ta kültürel ve tarihsel kay- bın ne denli büyük olduğunu ortaya koydu. • • • Istanbul Haber Servisi'nden Alper Turgut ve Ipek Yezda- ni'nin hazırladığı Beyoğlu Dos- yası, eski Pera'nın içler acısı duruma dönüştüğünü somut ömeklerte okurianmıza yansıttı. Bu yazı dizisinde, yoğun göç ve getirdiği işsizlik sonucu Be- yoğlu'nun bütün yönlerini gör- dük. İyi haftalar. 77///////////, ıı L Milyonlarca Hazır Kartlfdan biriysen reklam kampanyasını takip et. Ayın sorusunu bil. Çekilişe katıl. Özgürlük araçlarından birini sen kazan! t»Ayın ödülleri:Ayın sorusu: 4 Ozgürler Paltolular Soruyu bil; doğru şıkkın harfini, adını, soyadını, yaşını, adresini aralarda boşluk bırakarak yaz. Kısa mesajla 'e yolla. Bu kampanyaya sadece Hazır Kart. toneleri katılabillr. Doğru cevabı gönderen ilk 500 talihliye 50 talihliye 100 talihliye »rtWI A.Ş nU\ -Haz» K<n Imal > n k a n « o d rafal TBfteril Itaöşlm Hlm» A.Ş nU az» K<n mal K a m p n m 2 . 0 2 0 3 2 4 . 0 3 tari •MllUı I m l H n > n k a n p n n «oound. ırafalKtfı fmf*, tıplın » Mfl ümr EriCMoo paOO, 100 U«l Panamılc 51 SI420 MI>3-CD P1»r.r luzattM«kt>. ÇaMişt* U O adl, U O ffk talDlH MHftomolıtlr. ÇtOHf 03.09.2003 M M n d l Timmr*7mm f n A m M - tnİMm CU. 71/80 M U t M â / t t M d u d M 10JOd U l t CMdH ttn0>.09J003MM « â 16 J020 f .09.200 MMndl mm n A M nM 1 / MKUtyMıât/tataiM adraund»ıM 10JOd. jn»U^lıti.. CMdHf »onuçttn0>.09J003MM «âan (usUslnda »m M k M H ı Atf K »ta»»vnıMO9-Î003, yaMı aon iarnm 16J.0.2003'fm. vd «• y*d*l( tallhl!l«r« tsahhûtlû potta vots lf« t«bllc>t y»ı!ac«ktır. Bu kamBiRys MPI'nln B.07.1.Mf>t.0^3.00 D2/10744S1S "T* n 23.07.2003 tarM U k dûnntanMftk ÇılfHşı 1» kûçûkK» kMlamaz. KI>V v. ÖTV hartç «ım >ert)le> taBMy» «fttk. HAZIR
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear