22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 TEMMUZ 2003 ÇARŞAMBA CUMHURÎYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ PETROL SAVAŞLARI TURHAN SELÇUK Erivan'da buluşan Türkler ve Ermeniler dostluk eli uzatma sırasının hükümetlere geldiğini vurguladılar Kadınlarsınırlanaşıyor TJ. U) ürk ve Ermeni ya da Ermenice deyişle Haykagan kadınlarm bu çerçevede kurduklan Iletişim Grubu toplantısı Erivan'da yapıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Fransız Büyükelçi Henri Curie, kadının becerisinin erkekte olmadığını belirterek "Sizin buradaki varlığınız da smınn bir anlamda açılmış olduğunu bize gösteriyor" dedi. LEYTA TAVŞANOĞLU Tarihiyerlerdedostiukgösterisi Toplantılann arasında moral olsun diye ruristik programımız da var. Minibüse doluşup Geghart Manastın'na gidiyoruz. Sözcükler havada uçuşuyor. Çevrenin dağlık taşlık olmasından mı esinleniyoruz nedir, bir ayı edebiyatı alıp başını gıdiyor. Makaralan koyveriyoruz. înanılmaz görünrüsü olan eski bir Pagan tapınağında Ermeni grubun üyelerinden Lusine Ermeni Operası Anuş'tan bir aryaya başlıyor. O ne akustik, o ne ses... Bundan sonraki durağımız Erivan a yaklaşık yanm saak uzakhktaki Eçmiyazin kenti. Burası Dünya Ermenileri Başpatrikliğı ya da Katoğigos'luğun da merkezi. Tann bu yakınlaşmayı kutsasın diye mi bu kadar kutsal yer geziyoruz, ne? Bolluk ve bereket simgesi Eçmiyazin'in kırmızıya boyanmış tahta narlanndan alıyoruz. Buzlann iyice erimesi için akşam sazlı sözlü bir lokantaya gidiyoruz. Bu satırlann yazan durur mu? Hemen kadın şarkıcıdan bir şarkı ıstiyor Yerevani Sirun Ahçik, yanı Erivan'ın Güzel Kızı. Bürün gruba ithaf olunur. Gerçı şarkının ismi tekil, ama olsun. Kendimize göre onu çoğullaştınnz. Ertesi gün çok çalışmak, projeleri hazırlamak gerekli. Geceyi fazla uzatmaya gerek yok. - Türk ve Ermeni kadınJar arasında iki yılı aşkın bir zaman önce başlatılan yakınlaşma toplantılan ge- lişerek genişliyor. Marmara Grubu Vakfi tnsan Haklan Platformu Başka- nı Möjgan Suverbaşkanlığında 8 Mart 2001 'de (Dünya Kadınlar Günü) baş- latılan diyalog Washington 'dakı Ame- rikan Üniversitesi tarafindan da des- tekleniyor. Son olarak Türk ve Erme- ni ya da Ermenice deyişle Haykagan kadınlarm bu çerçevede kurduklan De- tişim (ETKÎ) Grubu toplantısı 1 -3 Tem- muz'da Erivan'da yapılıyor. Biz, ETKt Grubu'nun Türk tarafi olarak 12 kadm 30 Haziran gecesi Is- tanbul Atatürk Havalimanı'nda bulu- şuyoruz. Ermenlstan'a yolculuk Sibirya Havayollan 'run uçağı saba- ha karşı 01.30'da havalanıyor. Erme- nistan'la, Ermenicesiyle Hayastan'la, Eramızda iki saat fark var. Uçakta. bir yandan hostesin sunduğu yiyecekleri aışünp larmızı şarap yudumlayarak çe- re çalıyoruz. Genç Parti Genel Başkan Yardımcısı GönülSarayAlphan'la da- ha önceki Ermenistan deneyimlerimi- a karşılaştınyoruz. tki saat sonra Eri- ^an'dayız. Yani Ermenistan saatiyle (5.30'da... Vize, şu bu derken Erivan Eavaalanı'ndan çıkışımız neredeyse (7.00'yı buluyor. Ani Palace Otelf ne verleşiyoruz. Daha önceleri kaldığı- nız Sovyetler Birliği dönemindekı alıyla Lenin Meydanı, şimdiki adıyla Pemokrası Meydaru"na bakan Arme- na Bir, Ermenicesiyle Armenia Mek Oteli meydanla birlikte onanmda. Mey- anın her tarafinı kazıp delik deşik et- nişler. Nedenini soruyoruz. Artık o cjnemin kapandığını, yepyeni görün- tler ve kavramlara gereksinim oldu- ğınu anlatıyor bizim Haykaganlar. Amaç önyargıları yıkmafc ETKİ Grubu'nun amacı iki ülke ka- cnlannı ve halklannı birbirlerine ya- knlaştırmak, önyargılan yıkarak tari- Jımizde yüzyıllarca sürmüş dostluğu fckrar yaşama geçirmek olarak tarum- Lnıyor. Ertesi sabah saat 10.00 olu- yr. Ani Ote]'in toplantı salonuna gi- tvoruz. Bizim Haykagan kadnılann fopsi salonda da masanın başında bir ekek oturuyor. "KLm bu" soruma Er- nsni grubun başı Hiranuş Haratyan ynıtveriyon "Eröan'dakiFranszBü- vikelei Henri Curie. Lütfedip toplan- ta geldLAçıhşkonuşmasui]yapacak.'" Büyükelçi Curie'nin, onca kadın ara- sıda tek erkek kalmanın verdiği tedir- gılikten olacak sol yanağı hafifçe se- yiyor.Büyiikelçi Curie'nin yanında cel tercümanı bir hanım var. Konuş- la hanım tarafindan Fransızcadan Er- ıaıiceye, oradan da bizim tercüman tafindan Türkçeye çevrilecek. Curie szlerine şöyle başlıyor: "Kadının be- Ennenistan'ın başkenti Erivan'ın göbegindeki su kıyısında Türk ve Ermeni kadınJ ın neşeli anlar j aşadı. cerisi erkekte yoktur. Türkfve'yle Er- menislanarasmdakisrunnaçıumsırun yeniden söz konusu olduğu şu günler- de bu buluşma daha da çok önem ka- zanıyor. Sizin buradaki varhğınız da a- nınn bir anlamda açümış okluğu bize gösteriyor. Kadınlardır gerçekte gek- ceği oluşturanlar.." Türkiye'nin bölgedeki rolüne de dik- kat çeken Curie. konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Türkiye bugün pek çok ülkeyie, özellikle de komşusu olan ül- keierieiyi ilişkiler kurma yolunda; Av- rupa'nın kapısuu çalrvor. Yüzünü Kaf- kasya'ya döniivor.Arap ülkeleriyle da- ha iviinşkilerisn'vor. Ermenistan isesı- nırianna hapsolimış bir ülke." Henri Cune daha sonra Türk ve Er- meni kadınlarm süreklilik gösteren bu diyaloglannın memnunluk vericı oldu- ğunu ve iki ülke yakınlaşması yolun- da önemli bir adım atılmasına yardım- cı olabileceğını şu sözlerle ıfade edi- yor: "Bu tür karşılaşmalarve birlikte- Kklerin de\anılı ohnasını dilhorum." Tercüme hataları Ancak. biraralık tercümede bazı ha- talar olduğunu bizim gruptan Nezilıe Timur ve bu satırlann yazan dile ge- tiriyoruz. Haklı da çıkıyoruz. ,\nlaşı- Ian iki taraf arasmda diyalog sıkmtısı ya da eksildiği, dil eksikliği ya da di- lin yarüış kullanılmasmdan da kaynak- lanıyor. Ermeni tarafinın başkanı Hi- ranuş Haratyan da söz alarak şöyle ko- nuşuyor: "Bu bölgede üç ülke,v^ni Er- menistan, Azerbavcan ve Gürcistan arasmda3 yddırböigesdişbirbğiörgüt- ierinifl etkinlikleri artarak süniyor." Haratyan, kadınlarm bölgede, özel- likle de Ermenistan siyasetinde çok etkili olmaya başladıklannı da şu söz- lerle dile getiriyor: "Bugün biziın par- lamentoda toplam 131 milletvekilin- den aJösı kadın. Gerçi parlamentonun yapısıoda kadınJann oranı yöizde beş, ama geçen döneme göre bunda vüzde 50 arüş kaydedildi" Müjgan Suver de şöyle konuşuyor: u İki halk hiçbir zaman birbiıierinden nefret etmedi. Sadece hükümeder. ÇH kar vüzünden birbiriemie çekişuier." PROJELER Kitaplardaki düşmanlık kaldınlmalı tki ülkenin akademisyen, siyasetçi, hukukçu, gazeteci, iş kadını ve sıvil toplum temsilcıleri kültür, sağlık, ekonomi, politıka, basm başlıklan alftnda komisyonlar oluşturarak iki ülke halkı arasmda dostluklan pekiştırecek önemli projeler planlıyor. Bunlardan bazılan şöyle: t/ Türk ve Ermeni kadınlannın ortak sonınlan ve çözüm önerilerinin belirlenmesı, • Ortak külfür faaliyetlerinin hazırlanması, \/ Günlük kültürümüzün üriinü yemek kitaplannın hazırlanması, • Oluşturulacak komisyonlarca her ıkı ülkenin ders kitaplanndaki karşılıklı suçlama ve düşmanlık ıçeren bölümlerin tespit edilerek bunlann kitaplardan çıkanlması için iyi nıyet çalışmalannın yürütülmesi, • Öğrenciler için yaz tatillerinde karşılıklı değişim programlannın hazırlanması, */ Her iki ülkenin gazetecileri ve yazarlanyla ortak komisyonlar oluşturularak yazılı ve görsel medyada iki iiike için verilen haberlerde düşmanlık içeren ifadelerden sakınılması amacıyla ortak bir anlayış platformu oluşturulması. Eyiül aymdan başlayarak bu projeler için uzman kişiler belirlenip komisyonlar oluşturulacak, çahşma ve zaman planlamalan yapıhp sponsorluk için kişi ve kuruluşlar araştınlacak. Genç Parti Genel Başkan Yardımcı- sı Gönül Saray Alphan şu görüşlere yer veriyor: "Kadınlar hükümetler- den pekçok adım öndeyiz. Bunun gös- tergesi kadınlannüçyuöncegörüşme- lere başlamamızdır." 'Kadınlar isterse.... Ermeni milletvekili Hermine Nag- daryan da görüşlerini şu cümlelerle özetliyor:"Kadınlaristerlersebütün so- runlar çözülür. Önümüzde zor sorun- lar var. TopJumlanmızbirbirlerine da- ha fazla açılmah. Halk başka, hükü- meder başka biçünde düşünüyor. Bu anonnal durumun normale dönmest- ne yardımcı ohnaya çahşn'oruz.*' Karşılıklı i>i dilekler gidip gelir, ara- daki hava iyice yumuşarken feminist erkek olduğu izlenimi gittikçe güçlen- diğinden olacak, Fransız Büyükelçi'nin sol yanağmdaki seğirti daha da artryor. Her iki gruptan da konuştuğum ki- şiler bana şu mesajı veriyorlar: "Bizüç vıkbrbu toplanölanvapr>«ruz.Biryer- İere de vanyoruz, Ama bu böyle git- mez. Arük sıra iki ülkenin hükümeti- ne gddi Erhan Türkiye'nin sınırlan- nı ve toprak bütünlüğünü tanıdığuu resmen açıklav-arak dostfuğunu göster- meli, Ankara da bu dostiuk jestine SH nııian acarak karşıbk vermefi. Umu- dumuz,,\zerbaycan-Ermenistan soru- nunun da çözülmesiyle Kafkasya'ya artık istikrar gelmesl" Bu dilek ve beklentileri pekiştirmek için Erivan'ıngöbeğinde bir sukıyısı- na gidiyoruz. îki grubun başkanlan Müjgan ve Hiranuş gelecek için el sı- kışırlarken bizler de bu yakınlaşma or- tamma alkış tutuvoruz.- DUZYAZI ORHAN BIRGIT Kuğunun OlümüSonsuzluk yolculuğuna uğurladığımız dostlann ar- kasından yazı yazmayı sevmiyorum. Sadece duyduğum acıyı, tüm boyutlanyla yansıta- mayacağım için değil. Yaşamlan sırasında, değerini bilemedikleri onca kişi için gazete haberlerınde ısim- lerinden söz ettirmek, kameralar karşısında boy gös- termek amacıyla o uğurlama törenlerine gelenlerin olduğunu da bildiğım için, Dün toprağa verdiğimiz Çelik Gülersoy 73 yıllık yaşamı sırasında bizim toplumumuzun yeterince de- ğerini bilemediği ender kişilerden birisiydi. Bu köşede 26 Ocak 2000 günü yayımlanan Düz- yazı, 'Kuğunun ölümü' başlığını taşıyordu ve Güler- soy'un bu ülkeye bitiptükenmeyen kazanımlannı, sa- tırbaşlanyla sıralıyor; ancak o kazanımlara adeta sır- tını çeviren yöneticilerimizin tutumu yüzünden nasıl düş kınklığına uğradığını da anlatmaya çalışıyordum. Türkiye Turing Kurumu'nun yönetimini üstlendikten sonra, "tam biramatör heyecanı ile geceyigündüze kattığını", sevdalısı olduğu bu kente, Yıldız Parkı'nı, Malta, Çadır, Emirgân, Beyaz, Pembe ve San köşk- lerini, Çamlıca Tepesi'ni yeniden kazandırdığından söz ediyordum. Beykoz'daki Hidiv Köşkü'nü süperbir otel haline getirdiğini, Fenerbahçe'deki çamur der- yası Fenerbahçe Parkı'nı onararak gezi ve küçük ke- yifleriçin oturulacak mekânlarla süslenmiş bir yer ha- line getirdiğini söylüyordum. Gülersoy tüm bu zenginlikleri, Istanbul'u, Istanbul- lulann gözleri önünde kazandırmıştı. O kazanımlan, sanki topluma hizmete talip bir politikacının yapmak- la yükümlü doğal hizmet zincin gibi algılayan bizler, yıllarca çayımızı ya da içkimizi ıçtığimiz, yemek yedi- gimiz bu mekânlann, Refah Partisi veTayyıp Erdoğan damgalannın vurulduğu Büyükşehir Belediyesi'nin özel çabasıyla arabeskleştirılmesıni de sessiz bir vur- dumduymazlık içerisinde izledik. Ne kendimiz ne de dışandan gelen dostlanmızı gö- türemediğimiz içimizdekı bu başka dünyayı boykot et- tiğimizi bile fark edemedik. Böylesine, bulunmaz "bimislü bana"lann kapılan- nın üstümüze nasıl kapatılabildiğıni, kapatılması için de öncelikle Gülersoy yönetımiyle ilışkisinin kesilme- sini içimize sindiremediğımızın isyanını haykırama- dık. Gülersoy, önce Sultanahmet'tekı Yeşil Ev ve Aya- sofya Pansiyonlan ile Istanbul'a hizmet etme iddiası- nı dört dörtlük sürdürmesini bildi. Daha sonra da Bü- yükada'da kendisine yepyeni bir uğraş alanı yarattı. Gülersoy için anrt Çunkü, artık zorunlu küçülme dönemiydi. Baskılar, kesilen gelır kaynaklan, işletmelerin vergi ve sigorta borçlannın, kıdem tazminatiannın, cezaların artması- na neden olmuştur. Yukanda sözünü ettiğim 'Kuğu- nun ölümü' yazısını, bir gün önceki Milliyet gazete- sinde Eylem Türk'ün bir haberı nedeniyle yazmıştım. Haberde, Gülersoy'un altında kaldığı ağır borç yükü- nü bir ölçüde aşmak amacıyla Tunng Kurumu'nun antikalannı 45 milyar liraya elden çıkarttığı anlatılıyor- du. O elden çıkartmanın da yeterfi olmadığı, kurumun iflasın eşiğine geldiği de yazılmıştı. Belki, kendisinı çok sevdığını bildiğım Başbakan Ece- vrt'e sesini duyurabilir diye, söylediklerini yinelediği- mi belirtmiş ve dönemin kültür bakanından, tunzm ba- kanından Tunng Kurumu'nun ayakta kalmasını sağ- layacakönlemleralmalan için çağnda bulunmuştum. Gülersoy'un, benim yazdıklanmdan e/bette habe- ri, ancak yazım yayımlandığı zaman oldu. Dostça bir mektup aldım. Aradan geçen zaman diliminde, o dost mektupla- ra bir kese kâğıdına konulrnuş "hormonsuz" mevsim sebzesi de eklenirdı. Ben kendisine, ülke kültürüne ve turizmine yaptığı büyük hizmetlerıni anımsatırdım. Gülersoy da beni, çizgisinden sapmayan kişi olduğu- mu söyleyerek yüreklendirirdi. Dün, 38 yıl hizmet verdiği Turing Kurumu'nun kon- ferans salonundaki törenin bitiminde Gülersoy'un ta- butunu ağır ağır merdivenlerden indirdiler. Bir keman sanatçımız, çok sevdiği ve ölüm yolculuğuna çıkma- dan birkaç dakika öncesine kadar dinlediği eserleri seslendiriyordu. Istanbul'a kazandırdıklannı, yani yetiştirdiğı çocuk- lannı kopartırcasına elinden alan Tayyip Erdoğan'ın, Gülersoy'un ölümü üzerine bir başsağlığı mesajı ya- yımladığını, bugünkü Büyükşehir Betediye Başkanı Gür- tuna'nın da "Gülersoy'un kaybı, Istanbuliçin birka- yıptır. Daha yakın bir çalışma ortamına girecektik. Ama ömrû vefa etmedi" dediğini okudum. Umanm; bu açıklamalar Istanbul adına, Çelik Gü- lersoy'dan af dileme amacıyla yapılmış olsun. Aca- ba, Bülent Ecevrt'ın Gülersoy'un anısını yaşatmakama- cıyla Istanbul'a dikilmesini önerdiği anrt o af dileme- nin somut bir ömeği olarak Büyükşehir Belediye Baş- kanı Gurtuna tarafindan yaşama geçırilemez mi? Faks: 0212- 677 07 62 obirgitf« e-kolay.net Gözfer icin müzik Sabancı Müzesi Los Angeles Times'te tSTANBUL (AA) - Amerika'nın en önemli gazetelerinden Los An- geles Times'te. Sabanci Holding Yönetim Kuru- lu Başkanı Sakıp Saban- cı ile yapılan röportaja ve Sakıp Sabancı Müze- si'nin tanıtımına geniş yer verildi. Sabancı Holding'den yapılan açıklamaya gö- re, Sakıp Sabancı'nınba- şarılanmn hafife alına- mayacağmdan bahsedı- len haberde, Türkiye'nin en zengin işadamlann- dan Sabancf nın, Istan- bul'un en güzel yerinde bulunan köşkünü, dünya standartlannda bir mü- zeye dönüştürerek Os- manlı hat ve resim eser- lerinden oluşan paha bi- çilmez koleksiyonlannı sanatseverlerle paylaştı- ğı belirtıldi. "Ben pay- faşmava hazn-un" dıyen Sabancı 'nın paylaşacak çok şeyı olduğundan bahsedilengazetenin 16 Haziran tarihli sayısın- da yer alan haberde, 4 ayn şehirde caddelere is- mi verilen Sabancf nın kartvizitinin 10 sayfa uzunluğunda olduğu da yeraldı. Sabancf nın, ül- kesinüı başanlarmı kut- lamaktan da gurur duy- duğu kaydedilen haber- de. Sabancf run "Herkes Picasso ve Van Gogh'la- n biliyor, ama bizim de 500 sene öncesine daya- nan muhteşem kaügrafi eserlerimiz var. Gözler için müzjk" sözlerine yer verildi. Los Angeles Timesha- berinde, 70 yaşında olan Sabancf nın, bir banka- cı gıbi giyındiğinden ve ceketinin yakasında mo- dern Türkiye'ninkurucu- su olan Atatürk iğnesi- ni taşıdığından sözedildi. 1970'lerde sanat eserle- ri alarak koleksiyoncu- luğa başlayan Saban- cf nın bugün, 500'ü aş- km Osmanlı hat eserin- den oluşan bırkoleksiyon oluşturduğu belirtildi. "
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear