Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 TEMMUZ2O03 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
Bir şairipolemiklerdetanımak...Necip Fazıl, yaşarken de vefat ettikten sonra da, özellikle 'resmi tarih 'inyeniden okunması arayışlannda hep tartışmalann
merkezinde oldu. Ancak, bütünpolemiklerin dışında tekbir ortaknokta vardı ki, kimse itiraz edemedi: üstadın büyükşairliği
Necip FaaL. Kime sorsanız,
şulennden bır dize okuya-
masa bile bildiği bir şair...
Bunca tanınmasının sırn ise yaşadı-
fı her dönemdepolemik yaratmasın-
da sakJı.. Islamı çevrelere göre *Üs-
tad-ıAzam", "Sultan'üşŞüera'1
, abi-
de\i bir şahsiyet, eşı menendi bulun-
maı bir mütefekJdr. hatta bır dâhi...
SDI cenaha göre ise gençlik yılla-
rrna kadar Hâkımiyet-i Milliye'de ir-
rjcakarşjtı \azilar yazan, içkı. kadın
ve kumar müptelası, bohem bir şaır
iket; "Udajeteerdikten" sonra Ata-
türk'e ve laık cumhuriyete düşman
olar. ve Menderes'in örtülü ödene-
ğincen yemlenen bir karşıdevrimcı
ve eşine az rastlanır bir megaloman.
Galiba ik> kesımin de üzennde bır-
leştikleri tek ortak nokta; Necip Fa-
zıJ 'n şairiiğı. Şaırliğıni Idmsenin tar-
hşmadığı Necip Fazıl, özellikle "İde-
oloçya"sını oluşturduktan sonra îtti-
hat ferakki ve Cumhuriyet dönemi iJe
hesaplaşmaya gırdi ve kendini resmi
tarih lezlenni çürütmeye adadı. Ab-
dülhamit Sultan Vahdettin, Şe>1ı Sa-
rt, Said-i Nursi \e Adnan Menderes
portreleri, Necip Fazıl'ın kaleminden
yenijen çizıldi. Necip Fazıl, Cumhu-
riyet de\Tİmınirıyeminli düşmanlan-
nı "dn mazhımıT olarak görmüş, 31
Man Vakası. Ulusal Kurtuluş Müca-
delesi, Lozan, Şeyh Sait ve Menemen
olayını da muhalıfbakış açısıyla irde-
leyerek, buolayları "komploteorüe-
ri" ile açıklama yolunu seçmiştir.
Necip Fazıl 'a göre Islama duyulan
nefret, tttihat Terakki ile başlamış,
Cumhuriyet döneminde de aleniyete
dökülmüşrür "Son Devrin Din Maz-
lumlan" adlı kitabının takdim yazı-
smda Necip Fazıl, bu devirle hesap-
laşmasını açıkça ifade ediyor:
Resmi tarih tartışması
**Bu eser, 'Tanh Boyunca Büyük
Mazlumlar'dan sonra beklenmesi ve
ona eklenmesi gereken bir bahsi çer-
çeveüyor. İnıan veideal uğrunda umu-
mi maziumluk davasuun çok yakın-
dan, öz hayaümızdan. yakın tarihi-
mizden de aiuıması ve hususi planda
gösterilrnesL. Bu yakuı tarih vehusu-
siplan, İtflhad veferakki ile başlayan.
Cumhuriyetle yerlestigini gördüğü-
müz İslam nefretinin /eminini çizerve
o zemin üzerinde en kuduzzutüm kı-
bciyle düşürülen masunı başlann hi-
kâyeierini anlatir."
Yıllardan beri "muhafazakâr" çev-
re ile Atatürkçülerin arasında sonu
gelmez bır tartışma, TRT tarafindan
hazırlanan Ziya Öztanın "Abdülha-
mid Düştrken" fılminin vizyona gir-
mesinden sonra yeniden alevlendi.
Tartışmanın özü: "Abdülhamit Uhı
Hakan rru. Kızıl Sultan mı?" En son
ikı yıl önce Ahmet Altan'ın "Isyan
Günlerinde Aşk" adlı son romaru ile
Abdülhamit ve 31 Mart Vakası öze-
linde resmi tarih tartışması yeniden
gündeme gelmişti. Resmi tarih tezi-
ne günümüzde karşı çıkan gruplann
iddıasına göre Cumhuriyet yöneti-
mince sanal bir tarih yazılmış ve bu
sırada gerçeklergizlenmiş, tahrif edil-
mişti. Bu iddia sahiplerinin argüman-
lannın neredeyse tamamı 1940 'h yıl-
lardan ıribaren Necip Fazıl tarafindan
ortaya atıhnıştı. Fazıl'ın tezleri özel-
likle tek parri döneminde kendilenni
"mağdur" olarak gösteren tslami ke-
sün tarafindan sahipleniimişti.
Günümüzde ise muhafazakârkesi-
min yaru sıra neo-Osmanlı, neolibe-
ral akımın temsilcileri de bu kervana
katılmış görünüyor.îslami terör ör-
gütü ÎBDA-C de kendisine önder
olarak seçriği Necip Fazıl'ın 'tdeotoç-
ya'sını kendine göre yorumluyor. Bu
yüzden "üstad!*ın yalan tarihimizle
ilgilı ortaya attığı iddıalara yeniden bir
göz ataakta yarar var.
'Üstad'ın gözüyle
31 Mart olavı
Necip Fazıl'ın "Son Devrin Din
Mazhunlan" ldtabında öykü ve po-
lemik tarzı ıç ıçe geçiyor. Yer yer kü-
fürler ve hakaretlerle bezedigi pole-
mik tarzına geçiyor ve yine bıraktığı
yerden öyküye devam ediyor.
"Miladi 1909 yıhnın 31 Mart Sah
sabahı İstanbuL, uzak ve yakuı bütün
semrkrini dehşete boğan tüfek sesle-
riyle yatağından nriadı. Bunlar, bir
gece baskıru şekünde sabaha karşı İs-
tanbuJ üzerine çuUanmış bir eşkrya
sürüsü değiL hakiki asker.- İtfjfıadçı-
lann 'Meşrutiyet Muhafizlan" ismiy-
le ve bir inzibat vesilesiyle Rumdi'den
getirip Taksim'de Taşlaşla'ya yerleş-
tirdikleri avcı taburlaru. Zabitlerini
iplerie bağlayıp kışlada hapsernıişJer.
süah depolannı yağmalamışlar ve iç-
lerindeki bütün tüfek ve mermileri
ele geçirmişlerdir.
Necip Fazıl:
Zıt kutuplann
'mürşid'i
MİYASE İLKNUR 1
İBİ BİR H İKAYESİ
Yığuı psikolojisine göre, şahlanın-
ca ateş ve çığdan daha laf anlamaz
haie gelen bir güruh. bütün inzibat
bağlanru kırmış, eline vatan müdafa-
ası için verilen silahı 'Şenat' gibi mu-
kaddes bir kdimenin maskesi alönda
nefsaniyet aleti olarak kullanmaya
kalkışmışar. GizU niyet gafiJ sürüle-
rin şahsında e\Ada şeriati tepekmek.
sonra da biricik şeriat bağlisı ve ko-
ruyucusu Abdülhamid'i devirmek.
~Vatan bir anda Yahudi havrasına
dönüşmüş ve "her kafadan bir ses"
ifadeshle (kakafoni)lerin en çıkürtjcı-
sı hukünı sürnıeye başlamışür. Orta-
da hürriyet isimİi. ne olduğu beUrsiz;
kimin cenıad sandıgL putlaştınlmış
bir laftan başka niçbir me\ cud kalma-
mışOr. Mudakiyct günlerinde sansü-
re tabi tutulduğu. yani kuduz dişleri-
ne ağızlıkh tasma gecirildiği için zul-
me uğranuş farzedilen matbuat, şim-
di başmuharririerin köprü üsrJerin-
dekurşunlanması suretiyJe kuduz kö-
pek muameksi şörmeye başlamışdr.
Aynı marbuaön Ittihad ve Terakki fi-
notan, serseri koğuşlanndabie duyul-
mamış küfiirieıie padişaha ulunıak-
ta ve Ulu Hakan bu alçaklıklaru ses-
siz sessiz sarayından takipetmektedir.
Bu \azivette Abdülhamid'in zaten
başta yapması gerektigi gibi şeriat'
bahsini etmeksizin, dertıal ordulan-
nı hareketegeçirip, hak adına. halk ira-
desi dolandıncılığını ortadan kaldır-
ması \e yine hak adına eski hâküni-
yetini iade etmesi icap ederdi
\emümkün!_ Taşjdığı Kızıl Sul-
tan' damgasma rağmen yahuz hasta-
hkçapuida merhameti gösterebiiecek
Günümüzde
muhafazakâr
kesimin yanı
sıra neo-Osmanlı,
neoliberal akımın
temsilcileri ile Necip
Fazıl 'ı kendisine
önder olarak seçen
ÎBDA-C örgütü,
şairin İdeoloçya sını
kendine göre
yorumluyor.
Bu yüzden 'üstad'ın
yakın tarihimizle ilgili
ortaya attığı iddialara
yeniden bir göz
atmakta yarar var.
olan
ikinci Abdülhamid Han bu mevzu-
uda karanm çoktan vermiş ve kendi-
sine hantle ve hareket telkin edenlere
şöyle derrûşti:
- Berum yüzümden tek damla Müs-
lüman kanı akıtılmasına razı deği-
lım! llahi kader ne ise o tecellı eder.
Hadise dokunduğumuz gibi, ashn-
da şeni bir isrismara vesile edilmek
üzere ve hakikati tervyüz etme yo-
luyle. suçlu göstermek istedikleri din
da\asına Mirulan ilk darbedir: ve her
noktasıvie sahtekârca tertiplenmiş bir
İttihad veTerakki oyunudur. Yahudi,
dönme ve mason telkinleriyie hadise-
yi tertipleyen İttihatçılar, bu me\^u-
da başbca iki kişiyi kullanmışlardır;
Malum ve meşhur beden terbiyecisi
Selim Sırn üefılozof Rıza Tevfık..."
Abdülhamit'i
'uzağı gören,
dirayetn, o
ölçüde de
merhametii bir
padişah olarak
tasvireden
Necip Fazıl'a
göre, İslama
zulüm.
Abdülhamit'le
mücadele eden
ve nihayetindc
'Llu Hakan'ı
tahtından
üıdiren ittihat
ve Terakki ile
başlamışür.
KızılSultan mı, UluHakan mı?
Necip Fazıl, Şeyh Arvasi ile tanıştıktan sonra
şairhğı ikinci plana atıp tarihsel olaylan
İslamı cepheden değerlendirme
çalışmalanna Abdülhamit'le başladı. Önce
•'Abdülhamit Han" adıyla bir tiyatro eseri kaleme
alan Necip Fazıl. bu eserde Abdülhamit'i, uzağı
gören. dirayetli. o ölçüde de merhametii bir padişah
olarak tasvir ederken 31 Mart Olayı'nı da oldukça
farklı bir şekılde aktanyor. Daha sonra "Son Devrin
Din MazlumlarT kitabında konuyu bir kez daha ele
alan Necip Fazıl, "Mazhım Padişah" başlığı altında
Abdülhamıf e ılk sırada yer venşıni şöyle açıkhyor:
"MeşrurJvet'Ie Cumhuriyet araa 15 yıflık süre,
kabukta Islamiyet yaftasina ve Kanun-u Esasi'de
"Dev letın resmi dıni tslamdır' kaydma rağmen arük
İslamiyetin kâh resmi, kâh yan resmi, kâh hususi
eüerde çürütühneye ve işte resmi, yan resmi ve hususi
planlarda boyle bir kast güdülmey e başlandıgını
gösterir. _. Böyievken, akülannca medenileşmeye
engel saydüdan îslamiyete karşı düşmanlık büsbütün
resmi \e aleni plana çıkmaz. daima tutuk \ e kekeme
bir zemin üzerinde cereyan eder ve tam tezahürünü
bulmak için Cumhuriyet yTİlannıbekler." Necip
Fazıl'a göre tslama zulüm, Abdülhamit'le mücadele
eden ve nihayetinde "Ulu Hakan"ı tahttan indiren
İttihat Terakki ile başlamışür. Filisrin'den toprak
satın almak ısteyen Siyonistlerle îttihat Terakki'nin
birlikte hazırlayıp sahneye koyduklan komplo
sonucunda alaylı Avcı Taburlan nümayişe geçmiş,
şeriat isteyen ancak şenatın ne olduğunu dahi
bilmeyen bu "zavalh" güruhun ayaklanmasını
bastırmak bahanesiyie îslamm ve şenatın teminatı
olan "Ulu Hakan Abdülhamit" tahttan indirilmiştir.
Yarın: Hareket Ordusu fstanbul'da
Içki ve kumar
partilerinden
şeyh dergâhına
NecipFazıl, 26 Mayıs 1904'te İstan-
bul'da, Cemberlitaş'tan Sultanah-
mefe ınen sokaldardan binnde, bır
konakta doğar. Babası hulaıkçu FazılBe\, an-
nesı Mediha Hanım. Baba tarafindan dede-
sı, Istanbul Cınayet Mahkemesi ve Istiklal
Reisliği'nden emekJı, Maraşlı Kısakürek-
zade Mehmet Hiuni Efendi
Büyükbabası, tek erkek torununa kendi
babasının Ahmed Necipolan ısmını venr. Ge-
dikpaşa'dakı Fransız ve Amerikan okulu ile
birkaç mektep daha dolaşarak ılköğretımi
tamamlar.l915'te tedavi için lsviçre'ye gi-
den annesi yurda döner ve Heybeliada'ya ta-
şınırlar. .Arunet Necip burada Numune mek-
tebıni bitinr ve Bahriye talebesı olur. 12 ya-
şındadır Konaktaki çocukluğunda başlayan
hassasiyetı bu mektepte de yakasını bırak-
maz. Bu yaşlarda annesinin şair olmasım is-
temesi, onu şiire yaklaştınr ve Bahnye Mek-
tebi'nde şiire başlar. Okuldaki lakabı şair-
dir. Nâzun Hikmet de o okulda, ikı sınıf yu-
kandadır.
Necip Fazıl ve Nâzım Hikmet, 1930'lu yıl-
larda daha yaşlan 30'a değmemişken özel-
likle gençlerin rağbet ettiği şairlerin başın-
da geliyordu. Sonraki yıllarda Necip Fazıl,
Nâzım'ın şıınyle ilgili şunlan söyleyecek-
ri: Bahriye'de çocuk şüıieri gibi şeyîer yazar-
dLNâzun bir saöhör, birderinükdegildirama
naiaşian olan sanhor, sanatkâr denebüir.
Nâzım Hikmet şnrinde
orijinal degildi. usta bir
teböğciydL Birşürnefe-
si vardı. Bu muhakkak
ama, usta bir kopyacıydı
ve efendisi Mayakofskı
isimli şairdi. Her keJime-
yi patlatarak. çatlatarak,
büzerek okurdu. Bense
telkin şüri yazdığum ka-
bul ettiğim için ruhlara
sinen bir tarzda okuma-
yıseverdim. Ona dedim ki,
seninle bir tecrübe yapa-
tan. Senin şiirterinin çoğu,
okunmasmdaki sahtekâr-
hktan kıvmet kazamyor.
Edebiyat Cemiyeti'ne gi-
deü'm, orada sen beninı
şiirimi kendinin gibi oku, ben-
de seninkini benimmiş gibi
okuyayım! O çıkû. benim ço-
cukluğumdayazdığım. "Ölü-
nün Odasında' diye bir şiiri-
mi kendine göre: 'Birr oda-
aa, yerrrde bürr mum" diye,
okudu. Ben de çıküm onun
bagırmak lazun gelen şürinl-
'Inıyor kayık, çıkıyor kayık,
iniyor kayık. çılayor kayık, in,
çık, in, çık' diyeokudum. Ap-
tallaşöveyüzümebaktLHok-
kabazuk hikâyesL."
Bahriye Mektebi'nde son
sınıfı okumak istemez ve
aynlır. Bu arada babası an-
nesınden ayTilır ve başka bi-
risiyle evlenır. Necip Fazıl,
annesi ve anneannesi Erzu-
rum'a giderler. Kışı orada ge-
çırip yazın Istanbul'a döner-
ler. Şairimız oyıl, 17 yaşında (1921) Darül-
flinun'a. felsefe şubesine gırer. Ilk şiirlerini
İkdam gazetesine, Yakup Kadri'ye götürür.
Bır iki hafta sonra Yenı Mecmua'da şiirler ya-
yımlanmaya başlar (1922). Darülflinun'u bi-
tirmek üzeredir. Bu arada Anadolu mecmu-
asında şiirler neşretmektedir. Maarif Vekâ-
letı'nın açtığı imrihanı kazanır ve 1924"te
Pans'teki Sorbon Üruversitesi 'ne gönderihr.
Bohem yaşamın prensi
Paris, Necip Fazıl'ın hayatını 'çığınndan
çıkaran' şehirdir. Burada kaldığı bir yıl sü-
resince. içinde yerleşen bohem ruhu onun ha-
yatını 1934'lere kadar tamamen, ondan son-
ra da kısmen etkilemeye devam edecektir.
1925'te yurda döner. Hollanda, Osmanlı ve
İş bankalannda müfettişlik ve muhasebe
müdürlülderi yapar. Daha ev'vel 1924'te Va-
kit gazetesinde gazetecıliğe de adımını at-
mıştır. Şiirleri \İflli Mecmua ve Hayat'ta ya-
yımlanırken dikkatlen üzerine çekmeye baş-
lar. 1925'te ÖrümcekAğı'nı, 1928'deKal-
dmmlar'ışiirkitabı olarak yayımlar. 1928'de
Cumhunyet gazetesinin edebiyat sayfasın-
da şiir ve hikâyeleri neşredihr.
Necip Fazıl, şıir kitaplarıyla hem üne hem
de paraya kavuşmuştur. Bu arada içkih, ku-
marlı ve kadınlı partilerin müda\ımi olmuş-
D
JL aris 'te alıştığı
bohem yaşam, Şeyh
Arvasi ile tanışıp
'tebliğ'e yönelmesi ve
ideoloçyasını yazıp
rnürşitliğini ilan edişi...
Hayatımn üç önemli
dönüm noktasında,
büyük savrulmalar
yaşayan Necip Fazıl,
1940'lann ikinci
yarısından itibaren de
CHP ve Cumhuriyet
rejiminin en katı
muhalijleri arasında
boygösterir.
tur. Bol para kazanmakta, kazandığı parala-
n da en büyük hobıleri olan ata ve kumara
yatırmaktadır.
Necip Fazıl'ın yaşamını üç deweye ayır-
makmümkün. Bohem bir yaşamın kollann-
da savrulduğu ve Abdülhakün Arvasi ile ta-
nışmadan öncekı devTe, onunla beraber ol-
duğu de\Te ve ıdeolaçyasmı yazdığı "mür-
şid"liğıni ilan ettiği devre.
tlk de\Tede yazdığı şiirlerin çoğunu, "hi-
dayeteenfikten" sonra reddeden şainn genç-
lik yıllannda elden ele dolaşan ancak hiçbir
kitabına almadığı şiirlerinden bırini OktayM-
bal'ın "ŞairlerveB«ı''ad]ı kitabından akta-
nyoruz:
"Buakşam birateş duyup etimde/Kadın ka-
dın diye içimioydum Ruhuma birserin veris-
tedim de/Alnmı mermerin üstiine kaydıan.
Birden karanhüar sökülih'erdi Odanıa bir
hayal dökulüverdv Karşımda gerindi biikülü-
verdi Onu gözlerimle çınlçıplak soydum
Amkbennegimaholsaişlerim, Yurmtşakvas-
üğa geçti dişleritn Bir an kadar siirdü can ve-
nşlerinıEy kadın bu akşam sana da dmdum"
Mürltllk dönemi
Yaşamındakı ikinci devre. Şeyh Arvasi ile
başlar. 1934'te Beyoğlu Ağacarrui 'nde vaaz
vermekte olan Abdülhakım Arvasi ile tanı-
şır ve o günden sonra dünyası değışır. Sık sık
onu Eyüp'teki dergâhın-
da zıyaret eder. Arnk mis-
tik şiire yöneliş başlamış-
tır. Bu dönemde yazdığı
şu dizeler ondaki değişı-
mi bariz bir şekilde gös-
terir:
"Ensemin örsünde bir
demir balyoz' Kapandım
yatağason çarediye... Bir
kanlı şafakta bana çil ho-
roz' Yepyeni bir dünya etti
hediye"
Ilk tiyatro eseri 'To-
hum'u, BirAdam Yarat-
mak' oyunu izler Daha
önce Nâzım Hikmet için
"Usta bir tebliğcidir" di-
yen Necip Fazıl da artık şiir-
lerinde, oyunlannda ve ma-
kalelerinde "tebBğ"e yöne-
hr 1938 de Büyük Doğu
Marşı'nı yazan Necip Fazıl,
Iş Bankasf ndaki görevinden
aynlıp hocalık yapma-
ya. 1939' dan itibaren de Ba-
bıâli'de kalem oynatmaya baş-
lar. II. Dünya Savaşı sırasm-
da, sonradan kitaplaştıracağı
"Çerçeve" başhğı altında fik-
ralar yazmaya, 1943 "ten iti-
baren dek
Büyük Doğu' der-
gisini çıkarmaya başlar. 'Bü-
yükDoğu' aralİklarlal972'ye
kadar 15 defa çıkar. Daha
önce Hâkimiyet-i Milliye ga-
zetesinde irtica karşırı yazı-
laryazan Necip Fazıl, 1940'la-
nn ikinci yansından itibaren
CHP'nin ve Cumhuriyet re-
jiminin en katı muhalifleri arasrnda yer alır.
MuhalHF saflarda
Muhalefet saffina geçişinin perde arkası-
nı Oktay Akbal kitabında şöyle özetliyor:
"NecipFazılgendseçimdeMaraş'tan mil-
letvekili adayı olmuştu. CHP'ye başvıırup
adaytğını koymaya kalkışa. CHP Gend Sek-
reteri Memduh Şevket Esendal'uı hazuia-
dığı aday listesinde. o günlerin ünlü kişileri,
şairier.yazarlar, düşünürier arasuıda Necip
Fazıl da Cumhurbaşkanı İnonu'ye sunuldu
\ e var ki İnönü. Necip Faalın adını tisteden
sihpatnuş. Daha sonra hep düşünmüşüm-
dür, Necip Fazıl"ın MecKs'e girmesini İnönü
neden istemedi diye... Aynca Necip Fazıl,
CHP millervekili olarak Meclis üyesi olabil-
seydi, acaba Atarürk Cumhuriyeti'ne karşı
bayrak açar.çağdışı bir tutumu benimser,la-
ildiğe düşman bir gericüiğin mürşıdi kesi-
lir miydi? Yok millerv ekilliği bdki de bakan-
ukonu,yiilar önce 'Hâkimıyet-i Milliye'de
çıkanyazüarmdakigibi yobazlığa, irticaa düş-
man' kişiliğini korumaya zoriar mrydı?"
Necip Fazıl'ın Bü>
r
üîc Doğu'daki yazılan
nedeniyle sık sık başı belaya gırer. Yaşamı
boyunca 8 kez hapse mahkûm olur ve top-
lam 3 yıl 6 ay 20 gün hapis yatar. Son hapis
cezası infaz edılmeden yaşamını yitinr.