22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 2003 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Çocukfar EMİN ÇÖLAŞAN'4adırpatenti. Geçenlerde, Kıbrıs'ta fıaklılığın savunucularına yüklenenle- re kızmış, müthiş bir terim mucitliğinin ürünü olarak hepsine birden "Karen Fogg çocukla- rı" deyip çıkmıştı. Bir küftfr, anlam yüküyle birlikte ancak bu kadar nezihleştirilebilirdi. Onlar, AB'ye bir an önce girmek için ne müm- künse yapılmasından yanaydılar. Cumhuriye- tin ilkeleri çiğnenmiş, kurumlarıyıpratılmış, ye- mınli bekçileri olan askerteri zayrflatılmış, Ege'de- ki çıkarları göz ardı edilmiş, Kıbrıs'taki varlığı tehlikeye atılmış, Anadolu"ya azıniıkçılığın ve ay- nlıkçılığın tohumları ekilmiş, ekonominin gele- ceği ipotek altına sokulmuş ve Türkiye Avru- pa'nın ortak sömürgesi olmaya yönelmiş, hiç mi hiç umurlannda değildi. Seçkin ve geçkin bir hatunla "mektepli aşkı" sürdürmenin geri- sinde kendi halklanna ihanetin flörtünü yaşa- maktaydılar. m Ç dönem hiç unutulmayacak. Oyle günler boyunca halkının ve anavata- nının haklarını korumak için hasta yatağın- da çırpınan bir devlet adamına çullanmaktan sıkılmayanlar, şimdi de onun ortaya koymak is- tediği "iyi niyet" önerilerini eleştirmekle meş- guldürler. Sanki, üstlerine vazifeymiş, sanki bu işin pa- ralı askerleriymiş gibi. Son önerilerin Rum tarafınca hafife alınaca- ğı, kabul edilmeyeceği yahut kabulün Türk ta- rafını "hep reddeden" durumuna sokmak için ağır koşullara bağlanacağı belliydi. Ankara'nın Kıbns sorununa barışçı çözüm getirmek için ça- ba harcandığını belirtmek için böyle bir öneri- yi desteklediği de. Rum tarafı ve AB ise, "Bırakın bunlan da, An- nan Planı'nın müzakeresine gelin" diyecekti el- bet. Ama, daha onlar bir şey demeden, ortaya fır- layıp "Bu da bir oyun; Annan Planı 'na dönme- liyiz" demek bizimkilere mi düşerdi? Bu ne bi- çim Karen Fogg çocukluğudurki, başkalarının görüşlerini savunmaya çabucak ve hevesle soyunuvermektedir? Ama, Karen Fogg çocukluğu AB ve Kıbns konularıyla sınırlı değil ki. Bugünlerde "Amerika Süleymaniye olayın- da pek de haksız değil galiba"y\ savunmak modadır. Yakın geçmişte Irak içlerine neden gü- venlik harekâtı düzenlendiğini, Amerika'nın en- gellemesi üzerine nasıl sınırlı sayıda subaydan kurulu özel timlerle yetinildiğini ve bütün bun- lardan cesaret alan Güneydoğu terörünün ni- çin tekrar baş gösterdiğini düşünmeden, "Ar- tık Irak Amerika'nındır; bizim orada ne işimiz var?" diye konuşmak ve yazıp çizmek şimdi ma- rifet sayılıyor. Kendi ülkesine ve insanına karşı kim ve ne varsa hepsinin çocuğu olmak, adı ancak kü- fürlerde bulunabilecek bir marifet olsa gerek. Duşunduğümuz Yer... Çeşitli i%e başkentlerini gören bir tarihçinin, İstanbul konusundaki buruk sitemi. Bu konuda rakamsal karşılaştırmalara girmiyorum. Çünkü sorun, sayı çokluğundan değil, şehircilik anlayışımızdan kaynaJdanıyor. Prof. Dr. MAHİR AYDES I elik Gülersov Anısı- Çna Kral asasını yere \ıı- rup "Kentburadaku- nüacak" dediği za- man, kamu binalan orada kuru- lurdu. Ama halk, "yosunun ağaç gövdesini sarmasT gibi, su ke- narlanna yerleşirdi. Dünyarun bu türden en eski ve en güzel yerle- şim yeri Istanbul'dur. Yılın her mevsiminde balık sürüleri, gü- neşi altın renginde yansıttığın- dan, istanbul Haliç'ine "AlOn Baynuz" da denir. Ova dağdan, dağovadan bakın- ca güzeldir. "Kente doğru" an- lamındaki tstinpolis, 550 yıl ön- ce İstanbul oldu. Dahası, eski rnahkeme kayıtlanna, kimi za- man tslambol olarak da geçti. Ama bu, yalnızca o dönemin an- layışını yansıtan bir dilekti. Doğ- rusunu isterseniz, bu kennn Islarru bol değil, azdı. Çünkü seçim san- dığına, seçmene değil, iş bilen uzmana ve sanatçıya gerek var- dı. Insanlann etnik kökeni, dın- sel yönü pek de önemli değildi. Konya alındığmda Aksaray'dan. Trabzon Maçka'dan dönemin sa- natçılan getirtildi. Ister Rum, Er- meni, isterse Yahudi olsun. Son- ralan, boş alanlara yerleşimi "teş- vik" için Teşvildye bile kuruldu. Asıl istanbul sur içindedir. Ga- lata, Üsküdar ve Eyüp, dışanda kalan semtleri. Kadıköy mü? O istanbul kadısınayillıkgelir ola- rak venlen tanm alanıydı yalnız- ca. Ve sizin de bildiğiniz gibi kent, Yedi Tepe üze ine kuruluy- du. Ama bu tepeleri, günümüz ts- tanbul'unda yaşayan birine sor- sak, Çamlıca'dan ba lar. Oysa onlann hepsi sur içindeydi ve ar- tık tepe özelliği kalmamıştır. Geç- mişin değişik dönemlerinde, her birinin üzerine anıtsal binalarya- pılmıştır. Viyana dönüşümde, Istan- bul'un UNESCO kapsamından çıkanlması haberi ile karşılaşın- ca, şaşırmadım, ama üzüldüm. Bu üzüntüm, bir "dünya kenti" olan istanbul'u ne hale getirdiği- mizeydi. Uçaktan bakınca, bir "tuğla fabrikası bahçesi"ni an- dınyor. "Dünya kenti" tanımla- masına kızanlanmız bile çıkabi- lir: "Düjıya kenti ne demek, o bi- zün" gibisinden. Evet o bizim de, durum ortada. 1900'lüyılla- nn başında, sur dibindeld evler, parmakla sayılacak kadar azdı. Bugün ortada sur kalmadı ya, is- tanbul 'u "en büyük köy" yaptık. Ve kentin taşrası kalmadı. Cad- debostan adının. yerleşimden uzak ve korkulacak yer anlamı- na, "CadıBostanı''ndangeldiğı- ni söylesem ınanır mısınız? Viyana'yı gezerken, aklımda hep İstanbul vardı. Binalannın kat sayısı, bir elin parmaklannı geçmiyor, ortalama 100 yıllık bi- nalann, yenisı eskisinden ayırt edilmiyordu. Üstüne üstlük, ara- lanndaki renk ve mimari uyum, doyumsuz bir göz zevki veriyor- du. Tramvay her yere ulaşırken trafik tıkanmıyor, sürücüler çıle çekmıyordu. Bu değerlendırmem, birhayran- lık değil. Çeşitli ülke başkentle- rini gören bir tarihçinin. istanbul konusundakı buruk sitemi. Bu konuda rakamsal karşılaşürmala- ra girmiyorum. Çünkü sorun, sa- yı çokluğundan değil, şehircilik anlayışımızdan kaynaklanıyor. Birkaç Avrupa ülkesi kadar nüfusu, tek bir kentte topladık. Bu konuda kimseye "arkası pul- ludavetiye" göndenlmedi. .Ama politik beceriksizlığımiz yüzün- den, Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu'yu adeta bu kente boşalt- tık. Köy Enstitülerini kapatan- ları, burada anmak istemiyo- rum... İstanbul - Viyana karşılaşürma- sının ayn bir önemi var. Osman- lı ve Avusturya imparatorlukla- n, 300 yıl boyunca bırbiriyle kav- ga eden, didişen iki komşu. Bir- çok yönden birbirine koşut. Yı- kılışlan da aynı zamanda olacak- tır. Ortaçağ Almanyası'nın, be- ğendigimbirözdeyişı "Kentha- vası insanı özgüryapar" der. Av- rupa'da bütün sıvil özgürlükler, kentlerden çıkmıştır. Kendi ken- dime sormadan edemiyorum: " Yoksa biz kent yaşamını bilmi- yor muyuz?" Oysa istanbul bir örnekti ve Istanbullu olmak bir ölçüt. Türk- çenin en güzel konuşulduğu yer- di. "İstanbul Efendja" deyimi, bilgi ve ıncelık demekti. Ama ıçinde Türk insanı azdı. Osman- lı aristokrasisi, daha çok Yahudi, Rum veya Ermenilerden oluşu- yordu. Bu nedenle, Türkiye Cum- huriyeti 'ni kurarken Türk köylü- süilebaşladık... İstanbul; kültür, incelikvegü- zellikler kenti. Ortasından deniz geçen. yeryüzünde başka birkent görebiliriz. Ama iki ayn kıta üze- rine kurulmuş, ikinci bir kent yok. Ve kültür, yüzlerce yıllık or- tak yaşamın, zaman süzgecinden geçen değerleridir. Büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk "TürkKeCumhumeti'ninteme- B kültürdür"" derken. bu derin- liği vurguluyordu. Bugün tstanbul, kendi insanı- nı anyor. Uygulamalan "Bizim kövde böyieydi" demeye varan bir anlayışı değil. Durum böyle olunca, 1.500 yıllık Ayasofya'yı gezen Avrupalı turistler, iç geçi- riyor sessizce. Viyana'yı gören- lerimiz ise: "İyi ki almamışız" yorumlan yapıyor, üzülerek. Ve elimiz AB'nin kapısını çalıyor, kafamız nerede? Sanınm asıl sorun şu: "Herkes düşündüğü yerdedir." Tütün ve TEKEL İhaneti... Açık arttırmaya katılmayan tüccar üreticiyi tek tek bularak binbir emekle üretilen tütünleri düşük fiyatla kapatmaktadır. Sıkıntı ve yeniden üretim için paraya gereksinimi olan üretici de bu korsan alıma sesini çıkaramamaktadır. Zaten başka çaresi de yoktur. Mustafa G A Z A L O CHP PM Üyesi, Denizli Milletvekili Y: SİBEL ARSLAN & AKIN KUMAŞ evlendiler. Ankara 12 Temmuz 2003 Kutlar, mutluluklar dileriz. Karaörenler aklaşık 3 mil- yon kişinin ge- çim kaynağı tü- tün ve bu ürünün üreti- cisini destekleyen, ka- muya sürekli gelir geti- ren TEKEL, ivedi ön- lem almmazsa elden gi- diyor. Yıllardu" yerli ve yabancı çıkar çevrele- rinin Türk tütüncülüğü- nü, sigara sanayisini bal- talayıp Türkiye pazan- nı ele geçirmek için oy- nadığı oyunlaramacına ulaşmak üzere. Tütün ülkesi Türkiye yabancı sigara tekellerinin, TE- KEL'i ele geçirmesiyle son bulacak. Yazılanlara, tütün üre- ticisinin, TEKEL işçi- sinin çığlıgına kulak tı- kayanlar tarih önünde hak ettiği değerlendir- meyle anılacaktır. Tari- hini, ülkesinin toprağı- nı, insamnı bilmeyenle- rin kimlere hizmet etti- ğini çok yakında göre- cegiz. Son yı1lara kadar tü- tün ve sigara satan Tür- kiye, dışandan tütün ve sigara almaya başladı. Dünya tütün üretiminde ve dışsatımımızdaki pa- yımız sürekli geriledi. İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİENSTİTÜSÜ REKTÖRLÜĞC'NDEN Aşağıda anabılim dalı ıtıbariyle unvan ve şartlan belırtilen, Enstıtûmüz bırunlennde açık bulunan kadrolara 2547 sayılı Yükse- köğretım Kanunu ile "Öğretim Ovelığine Yükseltılme ve Atanma Yönetmeliğı"'nın ılgılı maddeleri u>annca ögretım elemanı alına- caktır. 1 Istenen belgeler a) Profesör ve Doçent kadrolan daimı statûde olup, 2547 Sayılı Kanun'da belirtılen şartlan haiz adaylann dılekçe, ış talep formu, özgeçmış, 2 adet fotoğraf. doçentlik belgesi. yavın lıstelen ile bılımsel çalışma ve yayınlarmı kapsayan dosyayı profesörler 6 nüsha, doçentler 4 nûsha olarak hazırlayarak Rektörlük Personel Daıresı Başkanlığı'na (Gülbahçe Köyü Kampus alanı Urla-lZMÎR) mûra- caat etmelen gerekmektedır b) Yardımcı Doçent kadrosuna başvuracak adaylann dilekçe, iş Calep formu, özgeçmiş. 2 adet fotoğraf, doktora dıploması ile (var- sa Merkezı Doçentlik Yabancı Dıl Sınavı Başarı Belgesi, KPDS başan belgesi ve\a ÜDS sonuç -asgan 65 puan- belgesi) bilimsel çalışma ve yayınlannı kapsayan dosyayı 4 nüsha olarak hazırlayarak Rektörlük Personel Daıresı Başkanlığı'na (Gülbahçe Köyü Kampus alanı Urla-tZMtR) mûracaat etmelen gerekmektedir 2. Adayların 657 sayılı Kanun'un 48. maddesindekj şartlar ile kadronun derecesı bakımından atanabılme şartlannı taşunalan ge- rekmektedir. 3 Yabancı dilde (tngilizce) egitim-öğretim yapan Yükseköğretun Kunımlannda görev alacak öğretim elemanlan için öngörûlen atanma şartlan ve îzmır Yüksek Teknoloji Enstıtüsü Öğretim Üyelığıne Yükseltılme \e Atanma Knterlen http://ww-w.iyte.edu.tr sitesınden temın edılebılır. 4. Yurtdışından ahnmış dıplomalann Ünıversıtelerarası Kurul'ca denkjığmın onaylanmış olması şarttır. 5. BaşvTiru süresı ılanın yayın tanhınden itibaren 15 (onbeş) gündür Posta ile yapılan başvıırular kabul edilmeyecektir. BİRlMt ANABtLtM DALI ÜNVAN ADET AÇIKLAMA Mûhendısbk Fakültesı Kıınv'a Mübendıslığı Yarduncı Doçent Mûhendıslık Fakültesı Gıda Mühendısliğı Yardnna Doçent Mûbeııdıslık Fakültesı Makıne Mühendısliğı Yardımcı Doçent 1 Mımarlık Fakiltesı Vtunarlık Fakîltesı Vlımarlık Fakiltesı Mmarlık Fakiltesı Mıınarlık Fakiltesı Vtınarlık Fakihesı ılınarlık Fakiltesı 7 cu Fakültesı FenFakültesi feBFatüitesi fss Fakültesı Fsı Fakültesı Endüstn Ürünlen Tasanmı Doçent Endüstn Orûnlen Tasanmı Doçent Endüstn Ürünlen Tasanmı Yardımcı Doçent Restorasvon Restorasvon Doçent Yardımcı Doçent Şehır \e Bölge Planlama Doçent Şehır ve Bölge Planlama Yardımcı Doçent Fızık Ftzık Matematık Matematık Matematık Profesör Profesör Profesör Doçent Yardımcı Doçenı Basın: 33767 Kımva Mühendısliğı dalında doktcra derecesını almış olmak. Çok degışken/ı sureçlenn modedenmesı. ızlenmesı ve operasvon performansımn arttınlması konulannda çahşmalan bulunmak Uuslararası düzeyde çalışma \e >avınlan olmak ve ılaç sanayısı konusunda denevımı bulunmak Gıdalarda Mıkrobıyolojık kalıte kontrol ve sensör teknolojılen alanında çalışmalan le yavinlan buiunmak. Uluslararası dûzeyde denejun, çalışma ve yavınlan olmak. Lısans derecesını Makuıe Mühendısliğı. yüksek lısans ve doktora derecelennı ise Robotık konusunda Makıne ve veya Elektnk Mühendısliğı bölümlennden bınnde almış olmak. Uluslararasj düzevde denevım, çalışma ve \ayınlan olmak Endüstn Crünlen Tasanmı \e uvgulama alanında teonk çalışmalan bulunmak Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma ve yaymlan olmak tletışım-Tasanm alanmda teonk çalışmalan bulunmak Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma ve vayınlan ounak Endüstn Ürünlen Tasanmı alanında teonk calışmaian buiunmak. Uluslararası düzeyde denevım. çalışma ve vayınlan olmak Yüksek lısans ve doktora çaiışmalannı Mıman Restorasvon konusunda yaprruş olmak. Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma ve vayınlan olmak. Yüksek lısans \ e doktora çalışmalannı Mıman Restorasyon konusunda yaprruş olmak. l'luslararası düzeyde deneyım, çalışma ve yaymlan olmak. Şehır Planlama bılım daluıda Doçentlıgını almıs olmak. Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma ve yaymlan olmak. Şehır Planlama daiuıda: Lİaşım Planlaması. Planlama Yönetımı, Sürdürûlebılır Gelışme Planlaması. Koruma Planlaması, Şehır Yenıleme konulanndan bınnde doktora yapmış olmak. Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma ve yaymian olmak Amorf ve Mıkroknstal Sılısyum Bazlı yan ıletken ınce fihn malzemelerde elektronık ve optık transport özellıklennıa ıneelenmesı konulannda çalışımalan bulunmak Uluslararası düzeyde deneyım, çalışma ve yayınlan olmak \ üksek Enerjı Fızıgı Standart Modelı ötesı modellenn \t süpersımetnk modellenn fenomenolojısı konusunda çalışmalan bulunmaL Lluslararası düzeyde deneyı. çalışma \e vayınlan olmak. Uygulamalı Matematık alanında çalışmalan bulunmak Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma \e yayınlan olmak. Ijygulamalı Matematık alanında çahşmalan bulunmak Uİuslararası düzeyde deneyım. çailışma ve yayınlan olmak. Geometn, Spectrum Theory ve Fonksıyonel Analjz konulannda çalışmala/ı buiunmak Uluslararası düzeyde deneyım. çalışma ve yayınlan olmak. Örneğin 1998'de tütün üretimindeki payımız yüzde 3.77 iken yüzde 2.49'a, aynı yıllar için- de dışsatım payımız yüzde 22.82 'denl6.30'a düştü. 2002 yılı verilerine göre ülkemizde 4 bin 400 köyde 403 bin tütün ekicisi vardır. Bu ekici- lerin 182.05l'ı Ege'de, 11 604'ü Marmara'da, 72.299'u Karadeniz'de, 23.854'ü Doğu'da, 113.081'i Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunmaktadır. Kamuoyunda kısaca 'Tütiin Yasası' olarak bilinen 4733 Sayılı Ya- sa'nın. 9 Ocak 2002 ta- rihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlü- ğe girmesinden sonra tütünde destekleme alımlan kaldırıldı, bu yıl ilk kez ülkemizde sözleşmeli tütün üreti- mine geçildi. Sözleşmeli üretim, dünyanın her yanında tütün üretimini arttır- mak için yapılnicen yal- nızca ülkemizde tütün üretimini kısıtlamak ve üreticinin elindeki tütü- nü ucuza kapatmak için yapılmaktadır. 29 Nisan 2003 tari- hinde TEKEL'le ilgili bir konuşmaya TBMM'de verdiği ya- nıtta Sayın Abdüllatif Şeoer,buyıl 161 ton tü- tün üretimi olduğunu, bunun 56 bin tonunu TEKEL, 90 bin tonunu da tüccann aldığını be- lirtti. Üreticinin elinde kalan 15 bin ton tütü- nün ne olacağını tam açıklamadı. Saym Ba- kan, o konuşmasında "Devlet poBtikalannın tütün üreticisini ihmal ettiğini, tütün kaiitesini artürmak ve dışsatımı için yeterti çaba harca- madığmı da" söyledi. Yine Sayın Bakan, TEKEL'in kazançh ve önemli bir kuruluş ol- duğunu, 2002 verilerine göre toplam 303.8 tril- yon gelir getirdiğini, özelleştirmenin tarihsel sürecini anlatarak TE- KEL'in de özelleştiril- mesi gerektiğini, bun- dan tütün üreticilerinin mağdu. olmayacağını -f- belirtti. Herkes biliyor ki ör- gütsüz tütün üreticileri- ni yabancı tekeller ve onların temsilcilerine karşı destekleyen TE- KEL, özelleştirildiğin- de, hele yabancılara sa- tıldığında üretici orta- da kalacak. Birçok tütün üreticisi açlığa, göçe ve işsizliğe düşecek. Bun- dan büyük zarar olur mu? Tütün üreticileri bu yıl yasa gereği tek yan- lı olarak tütün füccarla- n ve TEKEL'le sözleş- me unzaladı. Bu sözleş- meye göre TEKEL her üreticiden 200 kg. tütün aldı. 200 kilo tütün başfi- yata yakın bir fiyatla 4 milyon liradan satılsa bile 800 milyon lirayla bir ailenin bütün yıl ge- çinmesi, yeniden üreti- me hazırlanması, çocu- ğunu okutması olanak- sızdır. Sözleşme dışı fazla tütün, üreticinin elinde kalmıştır. Üretici eli ko- lu bağlı beklemektedir. 17 Mart 2003 tarihlı 25.051 SayıhResmiGa- zete'de yayımlanan "Kataloğa Dayab Açık Artürma Yöntemi" uy- gulaması fıyasko ile so- nuçlanmıştır. Bu tebliğe göre elde kalan tütünlerin yeni- den değer saptamalan yapılacak, geçici pazar- larda açık arttırma ile satılacaktı. Tütün Kurulu Başka- nı Sayın NKadAdah'nın açıklamasına göre ma- yıs ayı sonunda sözde bu açık arttırma yapıl- mış, tüccar hiçbiryerde bu arttırmaya kaulmadı- ğı için satış gerçekleş- memiştir. Aslmda bu iş- lemden, tütün üreticisi- nin bilgisi yoktur. Her şey kâğıt üzerinde ol- maktadır. Açık artürmaya katıl- mayan tüccar üreticiyi tek tek bularak. binbir emekle üretilen tütün- leri düşük fiyatla kapat- maktadır. Sıkıntı ve ye- niden üretim için para- ya gereksinimi olan üre- tici de bu korsan alıma sesini çıkaramamakta- dır. Zaten başka çaresi de yoktur. Haziran ayı başında Denizli ilçelerinde sap- tanan yasadışı korsan alımı telgrafla Başba- kan'a ve Tütün Kurulu Başkanı'nabildirdik. 7 Haziran 2003'teBeya- ğaç'ta üreticilerle. tütün kooperatifleri ve tüm partilerin temsilcileriy- le birlikte basın açıkla- ması yaptık. Üreticiler ellerinde "Yenisini dik- tikeskisiefimEdekaldr, "TEKEL özeDeşmesin, vabancılara saübnasm", "Bir Htre mazota bir ki- lo tütün"," 15 küo tütü- ne 250gram tütün flacT, "Tütün eknıeğimiz aşı- mız, şimdioldu gözyaşı- nuz", "Oy verdik hükii- met oMunuz,ekmeğnni- ze göz koydunuz", "IMFye bizi ezdirme- jin", "Sesimizi duyun, tütünümüzü ahn" gibi yazılar taşıdılar. Sonuç yok. Aynca TBMM'de tü- tün ve TEKEL konu- sunda araştırma öner- gesi verildi, tütün bölge- si 62 milletvekilinin im- zasıyla basın toplantısı yapıldı, gündem dışı ko- nuşmayla gündeme ge- tirildi. Yine 59. Hükü- met'ten hiçbir ses çık- madı. Üreticinin elinde ka- lan tütünlerle ilgili Ba- kan'a sorduğumuz soru önergesine 26 Haziran 2003 tarihinde Tanm ve KöylşleriBakanıVBi- nan' Yddmm'uı verdiği yanıt şöyle: "TE- KELden ahnan bügile- re göre söz konusu 15 bin ton tütünün TEKEL taranndan satmahnma- sı şu aşamada düşünül- memektedir. ÖzeDeştir- menin esas amacı, eko- nominin uluslararası re- kabet gücüne ka\ııştu- rulması \e rasyonelkşb- rihnesi olarak göriilmek- tedir. Bu çerçevede kâr eden bir kuruluş olan TEKEL'in özeUeştiril- raesi sonrası faaih etkri- nin daha etkinleştirflerek kâruun, kâr ve ürünler üzerinden alınan dolav - ta \'ergüer voluvJa Hazi- ne'ye ka>nak girişinin arttınlması amaçlan- maktadır." AKP iktidannın an- layışı ve tutumu bu. Tü- tüncülüğümüzü öldürüp TEKEL'i"babalargibi satmakta" ısrarlı!.. Oy- sa hâlâ tütün ve sigara pazannın yüzde 70'ini elinde bulunduran TE- KEL, yabancılara satı- larak tütün sektöründe- ki denge ve rekabet öğe- si olmaktan çıkanlırsa, bu, tütüncülüğümüzün de sigara sanayıimizin de sonu demektir. CUMHURÎYETTEN OKURLARA İBRAHLM YILDIZ Duyarsızlık Temmuz sıcağında Irak'ta yaşanan gelişmeler medyada olağanüstü durum yarattı. Askerlerimiz bir dost ve müttefik ülkenin as- kerlerince saldırıya uğradı, kelepçelendi, esir alındı. ABD askerlerinin tutumu toplumda şaş- kınlığın yanı sıra büyük bir tepki yarattı. Bugüne dek süren görüşmelerde olayın ger- çek yanı henüz ortaya çıkmış değil. Irak'ta yaşa- nanların perde arkasını öğrenmek ve okurlarımı- za aktarmak için tüm meslektaşlarımız gibi biz de çalışıyoruz. Unutalım gitsin! 2 Temmuz belleklerimize iyice kazındı. Ülkenin aydınları, gençleri bir otelde yakılarak katledildi. Yüzlerce insan, alevler arasında yananları izledi. Bu vahşeti gerçekleştirenler, tahrik edenler yargı- lanıp suçlu bulundu. Bugün iktidardaki AKP hükümeti, 2 Temmuz gününden ve Madımak adından ürken bir tutum içindedir. Ne doğru dürüst bir kınama ne de bir açıklama. Üstelik şeriatçı gazetelerin olayı çar- pıtmak için yaptığı yayınlar aynı 'utanmazlıkla' sürüyor. Konu ile ilgili kimi köşe yazıları da ilginç. Işte üç örnek: "Sanki bir çevre Sivas olaylannı tarihimize ye- ni bir 'Menemen olayı' olarak geçirmeye çalışı- yor. Tıpkı Menemen olayı gibi, Madımak Oteli yangınını da on yıllar boyu sürecek, kuşaktan kuşağa geçecek bir kinin, öfkenin, korkunun ve güvensizliğin kaynağı yapmaya çalışıyor." (Gü- lay Göktürk - llıcaklar'ın Tercümanı). "Ben Metin Altıoku Sivas'ta yandığı için iyi şair saymıyorum, ama ne yazık ki durum buraya sürükleniyor. Sanki yanmasaydı adı anılmayacak gibi..." (Doğan Hızlan - Hürriyet). "Sivas'ın unutulmasını istiyorlar. Hatıhanması- nı, hatırlatılmasını intikam olarak yorumluyoriar. Bu ulusun yaşadığı en trajik olaylardan birini unutmak mümkün mü? Türkiye'nin ve Sivas'ın ruhlannın, zihinlerinin arınması ancak gerçekler- le yüzleşmeleriyle, iç hesaplaşmayla olabilir. Üstlerine düşeni yapmak istemeyenler, hatta Si- vas'ta olanlara gizlice sevinenler insanlann acı- lannı unutmalarını istiyorlar. Bu haksızlıktır." (Öz- demir Ince - Hürriyet). CHP Milletvekili A. Rıza Gülçiçek, Bakan Er- kan Mumcu'ya soruyor: "1993'te, Solingen'de 5 Türk yurttaşın yakıldığı bina Almanya Cum- hurbaşkanı Rau tarafından ibret müzesine çev- rildi. Madımak Oteli'nin alt katında restoran açıl- masına bakanlık olarak ne diyorsunuz?" Menemen i, 2 Temmuz'u, Mumcu'yu ve Ipek- çi'yi ve birçok aydının katledilmesini, 12 Eylül'ü unutalım mı? YOK'te geri adım Geçen hafta gündemin ilk sıralarında yer alan haber, YÖK'te yapılmak istenen değişiklikti. Yeni yasama dönemine kalan bu gelişmeye rektörler tepkilerini sürdürüyor. YÖK Başkanı Prof. Dr. Ke- mal Gürüz, olayı net bir biçimde ortaya koydu: "AKP'nin amacı türbana serbestlik ve imam hatip mezunlanna üniversite kolaylığı..." Aile fotoğrafı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Islami terör finansörü Güibeddin Hikmetyar'ın yanın- da diz çöktüğü fotoğraf, Uzanlar ın Star gazete- sinde yayımlandı. 28 Mart 2003 tarihli kararnamede, Hikmetyar terör listesine ahnmış ve Türkiye'deki mal varlık- ları dondurulmuştu. Hikmetyar "Taleban ve El Kaide ile ölene ka- dar biriikteyim" diyordu. Hikmetyar'ın önünde diz çöken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Aile içinde çekilmiş bir resimdir" yorumunu ya- parak bir teröristi övmesi geçen haftanın dikkat çeken önemli olaylarından biriydi. İyi haftalar... Pişmanlık Yasası Çözüm Değil Ptşmanhk Yasası mı? GenelAfmı? Yeni Tüketici Yasası NeGeti Yeni Avukadık Kanunu ve Hakem Kurulu PnH Br. Haluk Bummğtu AvukatYaşkenEğ. AŞC/ti Temmuz/Ağustos Sayısı Bayilerde Portre: Prof.Dr. BiiIentTanör DOSYA: Ceza ve Cezalandırma Politikalan Tel: 0212 244 78 26 Faks: 244 78 27 www.gunisigihukuk.com e-posta:ınfo@gunısıgihukuk.com Türkiye Gazeteciler Cemıyeti'nın yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sonınlanna ilışkın raporlanyla, araştrmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız haberleriyle sivıl toplumlann gazetesı. Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0^12.51108 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear