25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
TEMMUZ 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA DIZI Tarih: 2 Temmuz 1993. Gün: Cuma. Yer: Sıvas, Madunak Oteli. 35 eli kolu bağlı insan alev alev can verdi avakurşundan daağır Dumanı hâlâ tüten ketıt: Sıvas Eren Aysan "Adam bize diyor U 'Kâfirfcr', Allah sizin beianızı verecek', "biz sizi yakaca- gız*. İçimden delinin »iri dedim." Tarih: 2 Temmuz 993. Gün: Cuma. Yer: Sıvas. Şair Ahmet Kııts \c soyadını veren Te- cer dağlannın bulumuğu, tt ozanlar di- yan" olarak adlandnlan, "Orada bir köy var uzakta", "Sı\as yollannda gece- teri" dizeleriyle başla/an şiirlerin yazıl- dığı şehirde bir otel k-işahlmıştı. Otelin adı. yaylalarda açan nçek: Madımak... Otelin içindekılerse: âlkenın yazarian, şairleri, araştırmacılin, ozanlan, kari- katürcüleri, riyatrocuan, semah dönen- leriydi. Sekiz saat siren bekleyişin so- nunda bir kibrit çakıkı. Otuz beş eli ko- lu bağlı ınsan alev alc can verdi. Tuhaf- tır ki otelin etrafinı sıran güruhun pro- testo ettiği, 400 yüz -~ıl önce yaşammı yitiren şair "Pir Sultaı AbdaP adına ya- pılan etkinliklerdi. Tarih: 2 Temmuz 993. Gün: Cuma Yer: Sıvas. 0 gün, "Yaz günü tenunuzda sen ter- le ben süeyim" türkiLü gibı hava sıcak mı sıcaktı. Pusu bir kere kurulmuştu, dönüşü yoktu. Hem denler hem de kur- tulanlar için bilanço îğırdı. Otelin için- den sağ kurtulan aydınve sanatçılann zih- nıne kara, hiç silinme^ecek bir imza atıl- dı. Hem yasamlannds ağır bedeller öde- dıler hem de dostlanri yihrdiler. Bir otel yangınından çıktılar, ana bir başka yan- gının ortasında bulduiar kendilerini. Ölenler de, sağ kuıtulanlar da Madı- mak"ta bulunduklan sire boyunca sıkış- tınlmışlardı, kaçacak delikleri yoktu, ha- va bunaltıcıydı, kasvetliydi, tedirginhk kol geziyordu. Sekiz saat boyunca otel- de mahsur kalmalanna rağmen döne- tnin başbakam, katlıanın sonunda "Hal- lomıza zarar gelmem^tir" dedı. Dışan- dakıler •'insandı?" Peki ya "içerdeki- ler?" Sloganlar ve taşlarlarla sanlmış Ma- dımak Oteli'nde aydıılanmız neler ya- şadı? Otel içinde nasıl bir bekleyiş hâ- kimdi? Otelde ölenledn son dakikalan nasıldı? Işte sıkıntılı bekleyişin Lütfiye Aydın. Cafer Can Aydın, Rıza Aydoğ- muş.Ali Balkız, Ühan Cem Erseven, Zer- rin Taşpuıar, Aü Rıza Koçyiğit v e Hida- yet Karakuş'un tanıkağıyla öyküsü... 'Çok şey yarım hâlâ' 30 Haziran 1993 akşamı yazar Lütfi- ye Aydın, Aü Balkız":n telefonuyla dü- şer Sıvas yoluna. Ali Balkız'ın yanında Lütfiye Aydın'ı Sıvas'a gitmeye ikna eden biri daha vardır. Erdal Ayranaadın- dakı bu genç, Pır Sultan AbdalTa ilgüi bir belgesel çekecektir. O yıllarda FRTEM'de çalışan Lütfiye Aydın dan da yardım ıstemektedir. Aydın, Sıvas'a gitmeye razı olur olma- sına, ama Pır Sultan Abdal üstüne çalış- madan, düşünmeden şenliklere katılma- ya gönlü razı olmaz. Dar zamanda araştınr, bulur, buluştu- rur, en sonunda eline kâğıdı kalemi ahr ve bir metin karalar. Yolda da bu metni Erdal Ayrancı'ya venr. Lütfiye Aydın; "Aradan aylar geçti" diyor, "bir kadın- cağız benitekfonlaaradı.ben Sıvasta öien ErdalAyrancı'nm eşiyim. İsmimHatice. Yangmsonrasmda bana tesiim edilen eşi- minçantasmdan sizinkalemeaklığınız bir metin çıku." 'Yaktılar mı blzl? Aydın'ın yüregi tekrar tutuşacak, ha- fizasını yoklamaya çabalayacaktır. Vü- cudunun yüzde on ikisi yanarak otelden çıkmış. tam 35 gün Gülhane Yanık Mer- kezi'nde bilincini yitirerek yatmıştır. Es- ki günlerine dönmeye, yaşama yeniden uyum sağlamaya çalışmasına karşın bü- yük bir boşluğun ortasında bulmustur kendını. Olay anına ıhşkin zihninde tek bir kare görüntü yoktur. Onun için her şey Behçet Necatigü'ın bir şirinin dize- leri gibidir: -Çok şey >anm hâlâ" Cafer Can Aydın, eşının hastane oda- sında durmadan üç cümle sayıkladığına değiniyor; "laknlar mı bia?*, "Jan Dark gflbimi?", "Feki ozaman nerede kazayap- uk?" Yangına kadar olmasa da yolculuk- TEDİRCİN BEKLEYİŞ -MadımakOteti'ndeülkenina\dmlarmıntedirgmbeklevişisürerkensloganlar atümaya başlar: "Şeytan Aziz", "Laiklere ölüm", "Laiklik Sıvas'ta kuruldu, Sıvas'ta yıkılacak." Arkasmdan da saat 14.00 sularuıda otele ilk taş düşer~ Madımak Oteli'nin kundaklanması üzerine Aziz Nesin kortanbrken itfaiye aracına çıkan dönemin RP'b beledive meclis üyesi Cafer Erçakmak, çevredddgösterkaere^akalaymşeytamkaçnıa^ CUMHURİYET ARŞÎVÎ) Sloganlar ve taşlarlarla sanlmış Madımak Oteli'nde aydınlanrmz neler yaşadı? Otel içinde nasıl bir bekleyiş hâkimdi? Otelde ölenlerin son dakikalan nasıldı? Sıkıntılı bekleyişin tamklanndan Ali Balkız, dehşet anını şöyle anlaür: "Sloganlar devam ediyordu. Lobiye bir taş atıldı, cam büyük bir gürültüyle semah ekibinin üstüne doğru parçalanarak kınldı. Hepimiz koşarak yukan çıktık. Sonra kalabalık bir parça gevşedi. Bizim nefes alacağımız bir durum oluştu." • Semah grubunun hocası llhan Cem Erseven, otobüsten iner inmez sakallı bir adam görür: "Adam bize diyor ki 'Kâfirler, Allah sizin belamzı verecek. Biz sizi yakacağız'. îçimden delinin biri, dedim. Bir meczup... O kişinin deli olmadığını, olaylardan sonra algılayacaktım. Biz onunla tartışmaya girseydik, belki de ilk kıvılcım olacaktı. Hem sabahın erken saatinde orada ne işi vardı?" • Madımak otelinin içindekiler; ülkenin yazarian, şairleri, araştırmacılan, ozanlan, karikarürcüleri, tiyatroculan, semah dönenleriydi. Sekiz saat süren bekleyişin sonunda bir kibrit çakıldı. 35 insan can verdi. Tuhaftır ki otelin etrafinı saran güruhun protesto ettiği, 400 yüz yıl önce yaşamını yitiren şair "Pir Sultan Abdal" aduıayapılan etkinliklerdi. lanna ilişkin epey anısı var Lütfiye Ay- dın'ın: "EşimCan'labirlikteSrsas'agit- meye karar\erdikvermesine. ama Can, ben oralarda sıkılacagun dedL Bunun üzerineyanımızasatrançtakmııakük.Da- ha önce Gönen'de Asun Ağabey'i sat- ranç oynarken görmüştüm. Can'la Asım Ağabey'in satranç oynayacağını düşün- müştüm." Yol boyunca yaşananlar... Birde Lütfiye Aydın'ın hafizasında Sı- vas'a otobüsle gidişleri, yolculuklan ber- raktır. Yol boyu yaptıklan şamatalar, ço- cukça şakalar aklına gelince kimi za- man gülümsemekten kendini alıkoya- maz: "Fotoğrafçı Gülnaz Colak'uıefindebir su tabancası vanh. herkese süayordu. İz- mirti şairiergrubu zaman zaman çokgü- riiltü çıkanyordu. Hatta oturduğu ön koltuktan Nesimı Cimen bazen tek ka- şını haGften kaldırarak arkaya bakıyor, Izmiriiier kısa süreüğine suskunluğa gö- mülmvrlardL" Semah grubunun hocası ilhan Cem Erseven'in unutamadığı kareler... Semah grubununhocası İlhanCemEr- seven. otobüsten iner inmez sakallı bir adam görür: "Adam bize diyor Id 'Kâfirler, Allah sizin belamzı verecek. Biz sizi yakaca- ğız'. İçimden delinin biri, dedim. Bir meczup... O kişinin deli olmadığını, olaylardan sonra algılayacaktım. Biz onunla tartışmaya girseydik. belki de ilk kıvılcım olacaktı. Hem sabahın er- ken saatinde orada ne işi vardı?" İlhan Cem Erseven ve yanındakıler, kendilerine söylenen adamla tartışmaya girmeden apar topar oradan aynhrlar. Benzer bir olayı da İzmirli şair Hida- yet Karakuş'un eşi yaşar. Yolda yürür- İcen dilenci kadının biri, "Senin çorabuı neredezındık" diyerek tclalKarakuş'un bacağına atılır. Sıvas'a gelen konuklar üç ayrı yerde agırlanacaknr. Madımak Oteli, DSİ Ko- nukevi, Karayollan Konuke\i. Herkes kısa süreliğine de olsa dinlen- mek amacıyla otele ve lojmanlara gider. Öğleye doğru kültür merkezinde bulu- şulur. Yazarlann imza gününe rağbet çok azdır. llhan Cem Erseven. o günü, "Bir- birimizle sürekli şakalaşıyorduk. Hatta imzayagelen kkapseverolmamasına rağ- men kolunı koptu kitap imzalamaktan diye konuşup duruyorduk" diye hatırlı- yor. llhan Cem Erseven'in unutmayaca- ğı bir şey daha vardır: Karikatürist Asaf Koçak'ın, Aleviler üzerine araştnma yapmak için yazar ve aydınlarm konvoyu ile Sn-as'a gelen Hol- landah Carinna Cuanna'ya yaptığı şa- kalar. Muzip Asaf, sanşın ve güzel bir genç kız olan Carinna'nın kımi zaman karikatürlerini çizmekte, kimi zaman da sataşmaktadır. Carinna ise Asaf 'ın ken- disine "sataşmasmdan" son derece mut- lu görünmektedir! Akşama doğru Cafer Can Aydın, şa- irler grubu ile karşılasır "Birbaknm,Beh- çet'le Metin getiyor. Behçet bana, burası ne biçim memleket, rakı içecek lokanta aradık bulamadık. diyerek söylendL" 'Pövüşme zamanı yakındır' "Heybesinde yılan işaretleri baldıran zehri yüzüğünün içinde ve yanında kav taşıyan ben tekinsizim size göre ibret için yalalması gereken " Metin Altiok 2 Temmuz günü. gelip çatmıştır. Rıza Aydoğmuş'a. 2 Temmuz Cuma günü etkiıilıklerde görevli olduğu için Ba- naz'a gitmesi söylenir. Hatta Banaz'a gitmek için hareket eder: "tçime bir acı oturdu. Acıdan çok tedirginük hâkim. Hele Sıvas'taki program bitsin. öyle gi- deyim duygusu. Sıvas'm on üç kilomet- re doğusunda bir çimento fabrikası var- dır. Arabamla oraya kadar gittim. sonra eddnlUderinyapıldığı alana geri döndüm. Bu sırada TGKT muhabiri ile kamera- man geldi ve Aziz Nesin'le söyleşi vap- maya başladL Aziz Nesin'e ne sordukla- nnı tam duyamadım. ama Nesin'in etra- findaki grubun ona saldırmaya başladı- ğını farkettim. Olaya arkadaşım Ali Bal- kız ile müdahale ettik. Aziz Nesin'i olay daha fazla büvümesin diyeaktım. araba- ma bindirdim ve hızia otele götürdüm. n Balkız ın sesi hâlâ tltrlyor... Öğle saati yaklaşınca yazar ve şairler otele gelirler. Şenlik düzenleyicileri ote- lin yakınındaki Cumhuriyet Lokantası ile anlaşmışlardır. Ah Balkız, olaylann üs- tünden on yıl geçmesine rağmen sesin- de engelleyemediği bir titreme ile anlat- maya başlar: "Buruciye Medresesi'nde öğieden ön- ceki etkinlikler bittikten sonra, yemek için otele gebniştik. Öğie yemeğinl otelin yüz metre yakınındaki Cumhuriyet Lo- kantası'nda yiyecektik. Bu sıradaAziz Ne- sin ile Ayben Kop'un da yemek yemek istediğiniöğrendim. Otd görevüsindenye- meği odalanna götürmesini söyiedim, ama sonra vazgeçtim. Yemek tepsisini alıp odalanna kadar çıkartnm. Niyeyse Nesin'in yemeğine zehirkonulacağmı dü- şündüm, telaşlandım." Oysa olaylar henüz başlamamıştır. Hatta en ufak bir çıtırtı bile yoktur. Ah Balkız'ın belki önsezisi, yaşadığı anlık bir duygudur bu. Sonra Balkız da kendi yemeğinı yemek için Cumhuriyet Lokantası'na gider. Tam yemeğine başladığı sırada birtakım ın- sanlann lokantanın önünden gruplar ha- linde sloganlar atarak ilerlemelerine ta- nık olur. Bu arada Sıvas'a gelen konuk- lar yemeklerini yanda keserek, slogan atanlan görebilmek için cama doğru yö- nelirler: "Birkaçarkadaşunızia.onlann dikkat çekmeierini istemediğimiz için ye- meğe tekrar dönmelerini sağladık." Otele gerl dönüş... Şehre etkinlikler nedeniyle misafır olarak gehniş olan grubun Cumhuriyet Lokantası'nda yemek yiyor diye düşü- nülmesini istememiştir. Öğieden sonra kültür merkezindeki etkinlikler başlayacağı için Ali Balkız, Rıza Aydoğmuş ve arkadaşlanyla kül- tür merkezine doğru hareket ederler: "İstasyon caddesine geldiğimiz sırada poUsler önümüzü kestiler, hayır dediler, gidemezsiniz. Biz merak ettik, ne ohıyor diye. Otele geri döndük." Madımak Oteli"nin giriş katında lobi bulunmaktadır. Bırkaç merdiven kah- valtmın yapıldığı asma kata çıkmakta- dır. Yukanya doğru kıvnlarak çıkan asıl merdivenin başında ise resepsiyon var- dır. Bir kondor binayı boydan boya do- laşmaktadır; odalar koridorun iki yaka- sma, sağına ve solunda dizihnışlerdir. Bir başka koridor otelin arka tarafına doğru benzer biçımde uzanmakta, iki koridor iki ayn noktada kesişmektedir. Hemen her katın plam aymdır. Kalabalık glderek artıyor... Saat 13.00'ten sonra otelin önündeki kalabalık bir anda artar. Kalabalığın art- masuun ardından Ah Balkız'ın yanına il turizm müdür yardımcısı oldugunu söyleyen, uzun boylu bir adam gelir: "BfeotdinlobtsindeoCurmuştelaşJabek- hyoruz. İl turizm müdürü yardımcısı o\- duğunu söyieyen adam bize valinin oteli tahliyc etmek. gelen konuklan dışan ÇH kartmak yönünde emri oldugunu söyle- di. Otelin içinde yüze yakuı insan oldu- ğundan bunu nasıl başaracaksmız, diye sordum.BizidışarKİakigöstericik'rinara- smdan geçireceksenizbirkoridorohıştur- mak gerekiyor. O zaman polis nerede, jandarma nerede? Ayncaotelin önünebir de otobüs geunesi lazun. Adam, bunla- nn hepsini ayariayacağınj söyieyerekgit- ti, bir daha da gelnıedL"" ANKARA'YA BİR TURLU FAKSLANAMAYAN METİN AB Balkız, Madmıak Oteli'nde dehşet anını yaşadı. Madnnak Oteli'nde ühcenin aydınlannın tedirgin bekleyişi devam etmektedir. ilk önce sloeanlar atılmaya başlar: "Şeytan Aaz", "Laikiere öhım", "LaikHk Sıvas'ta kuruldu, Sıvas'ta yıkdacak.^ Arkasından da saat 14.00 sularuıda otele ilk taş düşer. Ali Balkız, bu dehşet anını şöyle anlatır: "Sloganlar devam ediyordu. Lobiye bir taş auku, cam büyük bir gürültüyle semah ekibinin üstüne doğru parçalanarak kmkü. Hepimiz koşarak yukan çıktık. Sonra kalabahk bir parça gevşedi sanınm o sırada valüiğe, oradan da kültür merkezine doğru yönekü Bizim nefes alacağumz bir durum oluştu. Aziz Nesin, Lütfü Kaleli, Asım Bezirci ve şair arkadaşlar tepkfliydi; durumun kabuDenilemez olduğuna ilişkin bir metin hazuianmasmda. hükümete gönderilmesinde anlaşıkn. Konuyla ilgiti dört Idşi göreviendirildi: Ben, Aziz Nesin, Lütfü KaleH ve Asım BezircL Yazıyı hazniamak için kaknğnn, oteün ön cephesine bakan, 109 numarah odaya gittik. Dedik ki dört Idşi bir metni yazamaz: Bir metin yazüsın, hepimiz o metinde mutabık kalahm. Görevi Asun Bezirci'ye verdik ve onu odada yalnız bıraktk, bir süre sonra tekrar toplandık. Bezirci metni okudu. Ülkenin en değerli ay dınlannm. sanatçılannın. y azariaruun. şairierinin bir kültür etkinliği için Sıvas'ta bulunduklannı, ancak saldmya uğradıklarnu, durumun kabul edilemez oldugunu, devletin bir an önce müdahale etnıesi gerektigini anlatan bir metindi bu. Zaman zaman Aziz Nesin, metindeki kimi sözcükleri. değiştinne, düzeltme ihtiyacı hissettl Orneğin Bezirci'nin kaleme akhğı metinde bilim adamı" sözcüğü geçiyordu. Nesin, 'Olur mu Asım. burada bilim kadınlan da var." diyordu. Böylesine küçuk bir aynnnyı bile düzeltmek gereklioğini düşünmüştü." Ancak, bu metin Ankara'ya bir türlü fakslanamaz.. Yangmdan sonra, oteldeki eşyalar toplamrken Asun Bezirci'nin çantasuıdan çıkar. Yarın: ölüm kol geziyor...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear