23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2003 CUMA HABERLER 200 metre koşulu kalkıyor Ozel okullara 'ayncalık' • Okul yakınına içkili yer yasağında çifte standart uygulanacak. Milli Eğitim Bakanı Çelik'in açıkladığı yeni düzenlemeye göre, özel okul yakınında içkili yerler serbest olacak. ANKARA(Cumhu- riyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanı Hüse- yin Çefik, özel öğretım kurumlannın hapisha- ne, kahvehane, meyha- ne, bar, elektronik oyun merkezleri gibi yerle- re en az 200 metre uzaklıkta bulunmasına ilişkin kanun hükmü- nün kaldınlacağını açıkladı. Özel okullan teşvik için her türlü kolayhğı sağlamaya dönük poli- tikalar izleyen Çelik'in karan, tam bir çifte standart yarattı. Yeni düzenleme yasalaşırsa özel okul yakınında iç- kili lokanta, meyhane gibi yerler açılması ser- best olurken devlet okullannda okuyanlar için 200 metre yasağı sürecek. Çelik'in bu ka- rannda özel okul ve dershanelerin yoğun baskısının etkili oldu- ğuna dikkat çekildi. Çelik, beyin felçli ço- cuklara yönelik olarak Ankara'da yapılacak okulun protokolüne ilişkin imza töreninin ardından gazetecilere açıklama yaptı. Özel Öğretim Kunîmlan Ya- sası'nın 9. maddesini değiştireceklerini be- lirten Çelik, şunlan söyledi: "BuradaönefliH olan şu; dryedm ki 210 met- re ileride bir birahane var. 200 metregiden bir çocuk 10 metredaha gi- demez mi? Bunu bu şe- kilde yapmak yanlış. Kâğıt üzerinde birbiri- mizi kandırmavalım." Siliflce ve Gazıantep öğ- retmenevlerinde içki sa- tışı yasaklanmış, konu- yu ÇHP, TBMM günde- mine taşımıştı. Bakan- hk ise verdiği yanıtta içki yasağıru, öğretme- nevlerinin okul yarun- da bulunması gerek- çesine dayandırmıştı. Bodrum Kaymakamı izin vermedi Sıvas anmasına turizm gerekçesi MUSTAFAÇAKIR ANKARA-Bodrum Kaymakamhğı, 2 Tem- muz Sıvas katliamında yaşamını yitiren aydın- lan anmak isteyen Tür- kiye Komünist Parti- si'ne (TKP) izin verme- di. TKP'nin, garaj al- tında bulunan ve bele- diyeyeaittaka"2Tem- muzSıvas'ı unutmadık, ıınuttıırtnayacağız'' ya- zılı pankart asma istemi "turizm sezonu" oldu- ğu gerekçesiyle redde- dildi. Kaymakamlığın gerekçesini "komik" bulduklannı anlatan TKP Bodrum îlçe Yö- neticisi Ünal Küçük- dönmez, "Yaz ayında anma etkinliği yaptla- mazgibibir gerekçeola- bflirıni?"dedi. TKP Bodrum Üçe Ör- gütü,26Mayıs2003'te Bodrum Kaymakamlı- ğı'na yazılı dilekçe ile başvuraraktaka"2Tem- muzSıvas'ı umrtmadık, unuttunnayacağız.Ge- ricflikle mücadele bizinı işimiz. TKP" yazılı pan- kart asmak için izin is- tedi. Bodrum Kayma- kamlığı' ndan25 Hazi- ran 2003'te verilen ya- nıtta istem reddedilerek "Turizm sezonu olmas sebebiyle3çe kaymaka- mınuz tarafından pan- kart asmanız uygun gö- riiimemiştir. Kayma- kamlık makamının emirleri doğnıttusunda beurtüen pankarü asa- mayacağınız tarafinıza tebİiğ ve tebellüğ edil- miştir" denildi. Küçük- dönmez, izinverilme- mesine karşın parti bi- nasında anma etkinliği yapacaklannı vurgula- dı. Kavmakam: Doğru, izin vermedik Bodrum Kaymakamı Osman Ekşi ise "îstemi turizm sezonu olduğu gerekçesiylereddetmiş- siniz, Konuya açıkhkge- tirir misiniz" şeklinde- ki sorumuz üzerine, "Tdefonlaaçıkkkgetire- miyonız. Konu odur. izin vermediğimiz dog- rudur. Gerekçesi de odur" yanıünı verdi.Ek- şi, daha önce de bar ve diskolann erken kapa- tılmasmı istemişti. Prof. Erdener: Hesaplar sinsi İmam kadrosuna büyük tepki İZMİR/İSTANBUL (Cumhuriyet) -AKP hü- kümetinin kadrolaşma girişimlerini en üst dü- zeyde sûrdürmesi ve son olarak Diyanet Işleri Başkanlığı'na 15 bin imam kadrosu verilme- si büyük tepki gördü. Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Dekam Prof. Dr. Ata Erdener dün kalabalık bir öğre- tim üyesi katılmııyla yaptığıaçıklamada, "İJta ÖnderAtarürk'ün kur- duğu laik cumhuriyeti her zaman ve her koşul- dakonmısçakararbye* dedi. Prof. Erdener, ik- tidarpartisi milletvekil- lennın Türkıye'nın gele- ceğine ilişkin düşünce ve planlan açısından son derece endişe verici bir durumla karşı karşıya bulunduğunu vurgula- yarak "Olayiara genel olarak baküğuıuzdagö- rünen odur ki, kfiçük ve sinsi bazı hesaplarla la- ik cumhuriyetten bazı parçatarkopardmayaça- bşıtmaktadır. Birülkede kûçük insanlann götge- sbüyüyorsaoülkedegü- neşbauyordemektir.Biz- ler güneşin batmasına asla izin vennevecegtz" diye konuştu. CHP IstanbulMil- letvekili Mehmet AU Özpolat ise yaptığı açıklamada "Dnünanç- lann siyasete bu denli fütursuzca alet edilme- si, camilerin sivasi rant alanma dönüştürülme- si ve ülkenin gerçek inançfa insanlannı da ra- hatsız edryor" dedı. Sivı] Toplum Kuru- luşlan Platformu Dö- nem Başkanı Dr.Büknt Berkarda da yaptığı açıklamada "Devieti kü- çülten iktidar. Diyanet kadrosunu gereksîz bü- yülterekörgüüenmesiııi sürdürmektedir" dedi. Savcı, Susurluk kazasıyla ortaya çıkan ilişkilerin devletin bilgisi dahilinde olduğunu söyledi Bucak'a 'çete'denberaatECEVtTKILIÇ Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli ilişkilerin kilit isimlerinden olan eski DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak, çete davasından beraat etti. Bucak hakkındaki gıyabi tutuklu ola- rak aranan katliam hükümlüsü Ab- dullah Çatlı'nın yerini yetkililere bil- dirmemek ve kaza sırasında otomo- bilden çıkan ruhsatsız silahlan bulun- durmak suçlan ise Şartla Salıverme Yasası gereği ertelendi. Savcı müta- laasında, -Bucak, terörle mücadeleyi temsil edrvor. ttişküerini Cumhurbaş- kanı ve diğer devlet yetkililerinin taÛ- matları doğrultusunda gerçekleştir- miştir" dedi. Istanbul 2. Ağır Ceza Mahkeme- si'ndeki duruşmaya tutuksuz yargı- lanan Sedat Bucak katılmadı. Otu- rumda Cumhuriyet Savcısı Orhan Er- • Istanbul 6 No'lu DGM'nin Susurluk davasında 14 sanığı çete suçundan mahkûm etmesine karşın, 2. Ağır Ceza Mahkemesi "çete yok" dedi. Savcı, Bucak'ın kazada ölen ve ceza alan sanıklarla ilişkilerini 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve diğer devlet yetkililerinin talimatlan doğrultusunda geliştirdiğini belirtti. bay, 10 sayfalık esas hakkındaki gö- rüşünü açıkladı. Savcı, Bucak'ın Cum- hurbaşkanı "nın talimatıyla istihbarat ve güvenlik birimleriyle çalışmaya başladığını ifade etti. 'ÇaÜı'yı tanıyamazdr Bucak'ın ıfadesınde kazada ölen binncı sınıf emniyet müdürü Hüseyin Kocadağ la 1980'den sonra Sıverek'te emniyet müdürü olarak çalışırken ta- nıştığını ve ilişkilerini koparmadığını belirttiğini kaydeden savcı, şu görüş- lereyerverdi "Sanık,\fehmetOzbay takma adryla bilinen Abdullah Çatü ile 1994vıhnda emnivet müdüründen da- ha üst düzeyde yetidlilerin bulunduğu bir yemekte işadanu olarak tanışnnJ- dığını sö\1üyor. Çatlu çe\Tesinde saygı du\ıılan bir kişi görüntüsü veriyor. 12 Eyİül müdahalesinin üzerinden çokza- man geçmesi nedenhie kamuoyıı Çat- b'yı unuttu. Aynca yetkiBlerin bu Idşi- nin arand^ıru Bucak'a bfldirmemesi ne- denhie sanığm Çath'\ıgerçek kimljgrv- le tanımaması normaldir." Bucak'ın Susurluk davasında ceza alan diğer sanıklan terörle mücadele sırasında tanıdığını ve ilişkilerini ge- liştirdiğini söyleyen Savcı, sanıklann çeşitli saldınlar gerçekleştirdiğinin iddia edildiğini, ancak bu saldınlann kimlere karşı yapıldığı ve yapılacağı- nın belirlenemediğinı ıfade etti. 'Çete suçu yok' Savcı, şöyle devam etti: "Birkaçki- şinin bir araya geunesl, suçun bir kez işlenmesi çete suçu için yeterli değUdir. Çete suçunun oluşnıası için bir ama- cın olmasu birden çoke\lemin gerçek- leştirilmesi ve eylemlerin sanıklar ara- suıda pa>1aşılması gerekir. Bu unsur- lann olmaması nedeniyle çete suçu oluşmanuştır. Sanıklann hangi suçla- n işledikleri, silahlann nerede kulla- nıldığı beüi değildirr Savcı, Bucak'ın çete oluşturduğu- na ilişkin yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatını istedi. Mahke- me heyeti de savcının talebi doğrul- tusunda çete suçundan Bucak'ın be- raaftna, Çatlı 'nın yerini yetkililere bil- dirmemek ve ruhsatsız silah bulundur- mak suçlannın ise ertelenmesine ka- rar verdı. İstanbul 6 No'lu DGM, 6 yıl süren yargılama sonunda 2001 yılında emek- li Yarbay Korkut Eken \e Ibrahim Şahin'i "çete oluşturmak" suçundan 6 yıl, aralannda Haluk Kun, Sami Hoştan ve An" Fevzi Bir ile özel tim- cilerin de bulunduğu 12 sanığı ise 4'er yıl ağır hapis cezasına çarptırmıştı. Şahin'in cezası hafızasını kaybetme- si nedeniyle ertelenirken Eİcen hâlâ cezaevinde bulunuyor. Hakkında id- dianame hazırlanan ancak bir türlü yargılanamayan yalnızca DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar kaldı. Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'yi işkence uygulayan ilk 27 ülke arasında saydı İşkence karnesi karamsar• Geçen yıl ülke genelinde 1362 işkence başvurusuyla savcılıklara şikâyette bulunulurken bunlann 319'u hakkında takipsizlik, 15'i hakkında ise yetkisizlik karan verildiği belirtildi. Haber Merkezi - "BM İşkence Gö- renlerle Uluslararası Dayanışma Gü- nü" nedeniyle çeşitli ıllerde etkinlik- ler düzenleyen insan haklan savunu- culan, Türkiye'nin işkence karnesi- nin karamsar bir tablo çizdigini vur- guladılar. Geçen yıl ülke genelinde 1362 işkence başvurusuyla savcılığa şikâyette bulunulurken, bunlann 319'u hakkında takipsizlik, 15'ine yetkisiz- lik karan verildi. Uluslararası Af Ör- gütü, Türkiye'yi, 2003 yıh raporunda, işkence uygulayan ilk 27 ülke arasın- da saydı. Insan Haklan Derneği (ÎHD) İstan- bul Şubesi'nin Sultanahmet Mehmet Akif Ersoy Parkı'nda yaptığı bastn açıklamasında konuşan şube başkanı Kiraz Biçici, bugünü Istanbul'un en merkezı yerinde kaçınlıp işkenceye maruz kalan GülbaharGündüze ada- dıklannı belirterek, işkencenin mün- ferit değil sistematik olduğunu vurgu- ladı. işkenceye maruz kalan kişiyi mu- ayene eden hekimin kişiyle yalnız kal- ması gerektiğine ve sonuçlan aynntı- h bir şekılde rapor etmekle yükümlü olduğuna dikkat çeken Biçici,*tşken- ce gördügünü iddia eden kişjye, yargı önündebunu kamdamafirsadverüme- Bdir'' dedi 'Cezasız bıraküıyor' tzmir Barosu, tzmir Tabib Odası. Çağdaş Hukukçular Derneği Izmir Şubesi, IHD ve İHV tarafından yapı- lan ortak açıklamada, "İşkence ya- pan kişilerin korunması. işkencenin terör tehdidivle gerçekleştirilmesi ve cezasız bırakılması, işkencenin uygu- lanmasını cesaretiendiren güncel ve yayguı bir tutumdur" denildi. Diyarbakır'da Batıkent Parkı içinde- kı "İnsan Haklan AmtT önünde çok sayıda kuruluşun katılımıyla düzenle- nen etkinlikte konuşan İnsan Haklan Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Avukat Selahattin Demirtaş ise "İn- sanhk dışı bu suça karşı yetküıler, ke- sin ve kararh bir tutum sergUemeü, et- kili önlemler almabdır" dedi. Önce iûn sonra dayak Ftipicezaevierini protesto etmek ve ölüm onıcunda yaşa- mını yitirenleri anmak için tsriklal Caddesi'ndc basın açıklaması yapmak isteyen gruba polis. önce izin verdi, sonra sert müdahalede bulundu. Istiklal Caddesi'ne 26 Haziran 2001 'de ölüm orucu etk'mi nedeniyle yaşamını yitiren Aysun Bozdoğan'ı anmak için hanrlanan "Aysun Bozdoğan ölümsüzdür" yazıta pankart ve "Yaşasn öJüm orucu direnişimiz" sloganıyla Bekar Sokak'tan girmek iste>en "Mücadek Biröği*' adlı grubun önü çe\ik kuvvet ekiplerince kesildl Tophıluğun sokak içinde kalmak ka>- dıyla açıklama > apmasma kısa bir siire izin veren poîis ekipieri, aniden karar değiştirerek e>1emcilere müdahale etti. Çevik Kuv\et poliskri \uklaşık İ5 kişilik grubun tüm üyelerini tekme ve yumnıkla do\erek gözalüna akn. Mü- dahale sonunda pek çok eylemcinin ağu ve burnundan kan gekliği görüldü. Polis daha sonra bir temiziik görev- liâneyerdekikanıtemizköi (Fotograf: ALPERİZBUL.) Iran 'a giden heyet üyeleri gezilerinin eleştirilmesine tepki gösterdiler Alevi temsilcileri döndü MİYASEİLKNUR Iran Kültür Bakanlığı'nm davetini kabul ederek Tahran'a giden ve di- ğer Ale\i örgütleri tarafından eleşti- rilen heyet Türkiye'ye döndü. Heyet dönüşte yaptığı açüdamada, gezile- rinin eleştirilmesinden dolayı üzgün olduklaruıı belirterek "Bizler molla- larflegörüşüprejimpazarhğıyapma- dık" dediler. Geziye katılmaktan do- layı pişman olmadıklanm dile geti- ren heyet üyeleri, giderken Dışişleri Bakanlığı'nm onayına başvurdukla- nnı ve Tahran'da Türk Büyükelçili- ği'ni ziyaret ettiklenni bildirdi. He- yette yer alan Mehmet Boy, İrfan Çe- tinkaya, Gülağ Öz, HKÜr Elmas, Er- gül Bakır, Şeref Can ve Mehmet Ka- rasu adına yapılan açıklamada, îran topraklarında masraflannuı tran Kül- tür Bakanlığı tarafından karşılandığı teyit edildi. Heyetin açıklamasında şu bilgilere yer verildi: Rejim pazarhğı >apmadık' "Bizler 27 kişilik bir heyet olarak 14.06J003tarihindetran'a bir kültür araşarma ve kutsal mekânlarunızızi- >< aret etme gezisine kaokhk. Ziyareti- miztran Kümlr Bakanhğı tarafindan Ankara Buyükelçttiğı'nin KültürAta- şeüği aracıhğı ile Hüseyin Gazi Derne- ğiaracıhğıyla yapdnııştır... Tahran'da da Türkbüyükeİçüigini zharetederek gezimizle UgiH bfl^iverdik. Herşey bu kadarnetveaçık ohnasmarağmen,bi- zün olmadığımız bir tarihte Türki- ye'de hakkımızda obnadık ifnralaria basında karalama yaalan yayimlan- nuşnr. Cemlerimizde uğruna gözvaşı döktüğümüz On İkJ İmamlanmızıa inanamızda çokönemli veri olan Şah İsmail'in ve her yıl mih onlarca ,\levi- Bektaşinin rürbesini zharet ettiğiHa- cı Bektaş Veli'nin doğduğu, yaşadıgı köviinü ziyaret ettiğimi/ için toplum karşısında potansiyel suçlu ilan edil- dik. Bizler moDalar ile görüşüp rejim pazarhğı yapmadık." Hüseyin Gazi Dernek Başkanı Gü- lağ Öz ise, temaslan süresuıce Iranlı yetkililerin kendilerine en ufak bir telkinde bulunmadığını tam tersıne kendilerinin Îran rejimini eleştırdiği- ni ve Mustafa Kemalın cumhuriye- tini örnek gösterdiklerini söyledi. ESKİ DEHAP LÎDERÎ Abbasoğlu'na lyd 11 ayhapis ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eskı DEHAP Genel Başkanı Meh- met Abbasoğhı ve 3 eski parti yöne- ticisi, partiyi 3 Kasım seçimi öncesin- de yasal örgütlenmesini tamamlamış gibi göstererek "resmi beigede sahte- ciük" yaptıklan gerekçesiyle 1 yıl 11 ay 1 l'er gün hapis cezasına çarptınl- dı. Partinin eski Merkez Yürütme Ku- rulu üyesı 22 kişi ise beraat etti. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkeme- si'nde görülen davada sanık avukat- lan yazılı olarak sunduklan esas hak- kındaki savunmalannda suçun "res- mi beigede sahtecilik" olarak tanım- lanamayacağını, müvekkilleri tara- ftndan bıldirim amacmı taşıyan bel- ge düzenlendiğini belirttiler. Mahkeme heyeti, eski genel baş- kan Abbasoğlu, eski genel sekreter Nu- rettin Sönmez; bildirimde bulunulan dönemin genel başkanı VeysiAydm ve dönemin genel sekreteri Ayhan De- mir'il yıl 11 ay 11 'er gün hapis ce- zasına çarptırdı. Abbasoğlu, 8 Hazi- ran"da yapılan DEHAP 2. Olağanüs- tü Kongresi'nde genel başkanlığı Tun- cer Bakırhan'a devretmişti. ÖLÜM CEZASI KALKTI öNohpmtokol onaykndı ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Avrupa Insan Haklan Sözleşmesf nin banş zamanında ölüm cezasının kal- dınlmasını öngören 6 numaralı ekpro- tokolü, dün TBMM Genel Kurulu'nda onaylandı. Türkiyeböylece, idamı uy- gulamama konusunda uluslararası söz- leşmeyle de taahhütte bulunmuş oldu. Türbye, protokolü onaylamayan tek A\Tupa Konseyi üyesi ülkeydi. 3 Ağustos 2002 tarihinde çıkanlan yasayla ölüm cezalan müebbet hapis cezasına dönüştürülmüş ve banş za- manında idam mevzuattan çıkanlmış- tı. 6 nolu protokolde ölüm cezasının kaldınlması öngörülürken "savaş za- manında ölüm cezası" başlığı altında "Bir devlet, savaş zamanında veya ya- kuı sa\aş tehdidi durumlannda işienen eylemler için yasalannda ölüm cezası- na ilişkin hüküm öngörebiUr; böyie bir ceza ancak yasada beflrtilen du- rumlarda \e yasa hükümlerine uygun olarak uygulanabilir" deniliyor. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr AKP'lilerin Meclis Komisyonlannda 1600 Diyanet Işleri kadrosunu 15 bine çıkarmasıyia birtartışma başladı. AKP'li Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şa- hin, Diyanet Işleri kadrolannın "rejimin teminato" olduğunu söyledi. Şahin, ye- terli imam olmadığından din faaliyet- lerinin ehil olmayan kişilerin eline ge- çebildiğini belirtti. AKP'lilerin yaptığı tamamen bir istis- mar. Böyle bir kadro çıkışıyla seçme- ne mesaj veriyor. 15 bin kadroyu alsa da almasa da sonunda bir çaba gös- terdiğini kanıtlamış oluyor. Ancak bu so- run kadrolann arttınlmasıyla veya azal- tılmasıyla çözülecek bir sorun değil. Şu anda Diyanet Işleri Başkanlığı'na bağlı kadro sayısı 76 bin 365. Olağa- nüstü bir rakam. Burada bence asıl sorun, din ile dev- let ilişkisınde. Türkiye'de devlet, dini ku- rumlaştırmak, devlet eliyle yönetmek istiyor. Bu amaçla Sünni - Hanefi inan- cından din adamlarının içinde yer al- dığı Diyanet Işteri Başkanlığı, dinin dev- let eliyle yönlendirilmesi amacıyla fa- aliyet yürütüyor. Başbakan Yardımcı- Diyanet'i Kökten Tartışalım sı Mehmet Ali Şahin'in yeni kadrolan savojnmak amacıyla soyledıği, "Imam- larrejimin teminatı" sözleri de işte böy- le bir devlet - din anlayışına sığınıyor. önce şunu saptayalım. Diyanet iş- leri Başkanlığı, sonuç olarak islamcı örgütlenme için bir depo olarak kulla- nılıyor. Unutmayın, Cemaletbn Hoca, Diyanet Işleri Başkan Yardımcısrydı. Av- rupa Milli Görüş Teşkilatı'nın uzun yıl- lar başkanlığını yapan Ali Yüksel, yurt- dışına devlet tarafından, yani Diyanet Işleri Başkanlığı görevlisi olarak gön- derilmiştı. Birdevlet, kendi bütçesinden yalnız- ca Sünni - Hanefi inancını geliştirmek amacıyla olağanüstü büyüklükte para- lar harcıyor. Böyle yaparak islami akım- ları kontrol edebileceğini iddia ediyor. Birinci olarak bu tezin öne sürdüğüy- le gerçek durum tamamen tersi. Tür- kiye'de Diyanet örgütlenmesi asıl ola- rak İslamcı hareketi besliyor. Zaten yal- nızca bir mezhebe ve bu mezhebin bir kolunadayanarak laikliktemelli biriliş- kı kurabilir mi? örneğin Alevi yurttaşlardan, Şafi yurrtaşlardan, Hıristiyan ve Musevi yurttaşlardan alınan vergilerle devlet, Sünni - Hanefi örgütlenmesine maddi ve yasal destek sağlıyor. Ondan son- ra bu örgütlenmeleri savunanlar, "La- iklik elden gidiyor" diye şikâyet etme- ye başlıyoriar. Din, sonuç olarak tartışılmadan ka- bul edilmesi gereken hükümlere sa- hip olan bir inanç sistemidir. Dini nasıl yorumlarsanız yorumlayın, dinin dog- maları vardır. Bu dogmalar tartışıla- maz. Siz 76 bin görevliyi dinin propa- gandasını yapmak için görevlendirdi- ğiniz sürece, oradan laikliğe uygun bir anlayış çıkaramazsınız. Üstelik devlet, Diyanet Işlen Başkanlığı'nın yapılan- ması nedeniyle dinler ve mezhepler karşısında tarafsız da olmuyor. Sünni - Hanefi tercihi yapıyor. "Dini topluluklar, kendi ibadet ör- gütlenmelerini kendileri yapmalıdır- lar, devlet dinin örgütlenmesine mad- di ve manevi destek vermemelidir" fikrini savunanlara karşı şu tez öne sü- rülüyor: "O zaman tarikatlar bu işe egemen oluriar, şeriatçılar alıp başı- nı giderter." İddia bu, ama gerçeğe ba- kalım: Laiklik konusunda karar üstü- ne karar alınan bir dönemin ardından İslamcı partiler geçmişe göre çok da- ha yüksek birseçmen desteğine ulaş- tılar. Camilerde laiklik örgütlenemez. Ca- milerde örgütlense örgütlense Islam- cılık örgütlenır. Nitekım de öyle oluyor. Diyanet Işleri'ne yeni 15 bin kadro ve- rilmesıne laik çevreler neden tepki gös- teriyorlar? Diyorlar ki, bu kadrolar İs- lamcı akımlara yarayacak, laiklik yara alacaktır. Aslında burada kapalı olarak şu kabul yatmıyor mu: Diyanet Işleri Başkanlığı, Islamcıların kadrolaşma yeridir. O zaman neden devlet bütçeden önemli bir miktan bu alana yatırıyor? Üstelik bugüne kadar bu alana yapı- lan yatınmların Islamcılığı ürettiğini bil- dikleri halde böyle yapıyoıiar. Diyanet Işleri'nin yapısını, fonksiyon- larını, dını ve mezhepsel tercihlerini masaya yatırmalıyız. Daha da önemli- si, devletie ilişkisini sofgulamalıyız. Dev- let, bu alanı kontrol ettiğini düşünerek bütün bu maddi ve manevi imkânlan bu kuruma tanıyor. Sonuç, iddia edi- lenin tam tersi oluyor. Bence kadro meselesi sakatlığın son halkası. Neden yurttaştan aldığın ver- gilerle bir mezhep grubunun propa- gandasını yaptınyorsun? Inananlar, ca- miye gidip dua etmek isteyenler, bun- lan yurttaştan alınan vergilerle değil, ken- di olanaklanyla yapsınlar. Buralardata- rıkat ve cemaatler örgütlenir kaygısı ise yaşadığımız gerçeklik içinde tam an- lamıyla saçma. Şimdı örgütlenmiyor- lar mı? Laikliği hedef alan örgütlenme yapılırsa onun çaresi de hukuk devle- ti. Hukuk içinde gerekenler yapılır Sorun, kadro sayısından çok dinle devlet arasındaki ilişkinin, laik birdev- lete uygun halde olmamasında...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear