22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2003 CUMA 14 KULTUR kultur(Ş cumhuriyet.com.tr Serhan Bali'nin yaym yönetmenliğini yaptığı Andante, birden çok işlevi yükleniyor Türidye'ninklasikmüzikdagisiSELCEV AKSEL Klasik müzik. insanlık tarihin- <ie çok özel bir yere sahip. Sade- ce kökeni açısından yaklaşmak, icültürel ve sosyolojik farklar gös- teren toplumlardan besteci ve vir- tüözlerle beslenen insanlığın bu en büyük hazinelennden birine haksızlık olacaktır. Sanatın sınırta- nımazlığını da hatırlamak gerekir bunoktada... Ülkemiz. klasik müzik alanın- da birçok değer kazandı ve kazan- dırdı. Yakın zamanda 'Türkiye'nin kJasik müzik dergısi Andante'nin okurla tanışması. bu alanda bir ek- siği giderdi. Dergi, konservatuvar öğrencılerinden uzak kentlerdeki dinleyicilere uzanan geniş bir okur kitlesine sesleniyor. Andante'nin yayın yönetmeni Serhan BaJi'yle 'Andante' üzerine söyleştik. - Klasik müziğe ilginiz ve An- dante... SERHAN BALİ - Dinleyici ola- rak yola çıktım, klasik müziğe tut- kumun farkh boyutlara taşınmasm- da yine ilgi alanıma giren dergi- ler, özellikle müzik dergileri et- ken oldu. Doğru insanlan bulma- lıydım. Destek bulmakta güçlük çekmedim, aksine ihtiyaç duyul- duğunu gördüm. 2002 yazında ku- ruluş çahşmaları hızlandı. Çekir- dek kadro. Emir Gamsızoglu, M. AIi AJabora, Muzaffer Çorlu, Can Denizci, llke Boran, Sinan Turan, Kemal Küçük, Serhan Gedik'ten oluşuyor. UfiıkÇakmakda bize da- ha sonra katılan isimlerden. Ya- yın kurulumuzda birçok uzman var, danışma kurulumuzun deste- ğini de vurgulamahyım. Klasik müzik dergllerl... - Türkiye'de belgelere, ana kay- naklara ulaşmak zor. Dergüer ay- n bir önem kazanıyor... BALİ-Okullardabileyeterli bil- giye ulaşamıyoruz. Hangi dergiyi bulsam alıyordum, 'Gramofon'un eski sayıları, Panayot Abacı tara- fından 42 yıldır çıkartılan k Orkest- ra'... Örnek aldığım bir kişi... 'Grow' adlı müzik ansiklopedisi- nin 80 baskısında Türkiye'den tek örnekti. Ahmet Bey (Say) tek ba- şına 'Lirik' adlı bir dergi çıkar- mıştı, onunla çalışabilmeyi ister- dim. Türkiye'de büyük umutlarla çıkanhp yaşatılamayan klasik mü- zik dergileri oldu. Lirik, bunlardan biri. 60'larda Faruk Güvenç'in Opus'u... Bu ihtiyaç her dönem vardı... - Neden? BALt - Dergi, bir olguyu yaşat- mak adına yapılması gereken ilk şey. Güncel gelişmelerin algılan- masını ve iletişimi sağlar. Bağım- sız bir yayın olan Andante, müzik- severler, sanatçılar ve klasik mü- zik endüstrisini bir araya getiri- yor. - Türkiye'de klasik nıüziğin ha- len sosyal smıf göstergesi olması... BALt-tçselleştiremedik, buve- rilen eğitimden de kaynaklanıyor. Halka bir dönem Köy Enstitüleri, halkevlerı yoluyla ulaştı... - Bir kesim için müzik, sadece yaşamına eşlik eden, anlatan ve ötcsini sunmayan bir olgu. Bir yan- dan bulunduğu toplumun beklen- tisi ve çerçevesinin dışında düşünen ve beğeni geliştiren nadir kişiler de olabüir... BALİ - O da kişisel çabayı faz- laca gerektiriyor. Şöyle de düşü- nebilınz. herkes klasik müziği se\ - mek zorunda mı? Dünyada kitle- lerin benimsedıği bir müzik türü değil. Öncelikle olanak sağlayan altyapı oluşturulmalı... - Sadece seçim konusu olması saglanmalı... BALİ-Bilinçlı bir eğitım olana- ğı sunulmalı herkese... Eğitim po- litikası ve öğretmenlerin bu ko- • "Öğrenciler klasik müzikle tanışmalı konserlere gitmeli. Hükümetlerle kültür politikalanmız değişiyor, fakat klasik müziğe bilinçli bir adım attınlmıyor. Bestecilerimiz ve sanatçılanmız, büyük başanlara imza atıyorlar, onlardan başlayan her şeyin topluma yayılmasını arzu ediyoruz" nuda çaba göstermesıne bağlı bir şey bu tabii... Öğrenciler klasik müzikle tanışmalı, konserlere git- meli... Hükümetlerle kültür poli- tikalanmız değişiyor, fakat klasik müziğe bilinçli bir adım attınlmı- yor. Bu müziği benimsemesi ge- reken insanlar da dinleyemiyor Türkiye'de, eğitimini almadıklan, tanıştırılmadıklan için. Dergiyle amacımız öncelikle onlara ulaş- mak. - Sanatçılar merkezlere uzak din- leyiciyle buluşuyorlar... BALt - Çok da ilgi görüyorlar. Faal Say, Cihat Aşkın gibi sanat- çılanrmzın olağanüstü çabalannı da yadsımak mümkün değıl. Yö- re insanının merak ettiği için izle- diği yorumunu yapanlara katılmı- yorum tam anlamıyla. - Bu çağda böyle bir yargıyı dil- lendirmek ne denli doğru? BALİ - Yaklaşım önemli. Cihat Aşkın'ın yaklaşımı dikkate değer. Konserlerde insanlarla bire bir ile- tişim kurulmalı. - Yayıncılığın kendine özgü zor yanlan var... BALt - Bu işi tutkuyla yapıyo- ruz. Yayın kurulu üyeleri farklı mesleklerden, müzisyen, tiyatro- cu, mühendis. 2002 yazından be- ri bu arkadaşlarla çalışarak dergi- yi oluşturduk. Örneğimiz, Batı dergileriydi. Cenç sanatçılar umut verlyor - Bir arşiv dergisi... BALt - Evet, güncel olanı sun- manın yanında, dergimiz, bilgi verme işlevini de yüklenmiş du- rumda. Müzik tarihi olabilir, bir müzik teriminin, bir besteci, bir yapıtın incelenmesi... - Bunda okur kitlenizin geniş ol- masının etkisi var mı? BALİ -Tabii... Muammer Sun da okuyor dergimizi. Van'ın bir köyün- de bir klasik müzik rutkunu da... - Belli bir hedef kitleniz yok... BALt - Öyle bir lüksümüz yok, önemli olan amaçlanmıza ulaşa- bilmek, yani Türkiye'de bu müzi- ği hak ettiği konuma ulaştırabil- mek. Bestecilerimiz ve sanatçıla- nmız, büyük başarılara imza atı- yorlar, onlardan başlayan her şe- yin topluma yayılmasını arzu edi- yoruz. Genç sanatçılar çok güzel şeyler vaat ediyor. Bir uyanış var, göz ardı edilmemesi gereken... Halkbilim dünyasından bir yıldız kaydı. i. Cündağ Kayaoğlu Yaşamını araştırmalara adamıştı ÖNER CİRAVOĞLU / TYS Genel Sekreter Yard. Tüm yaşamını, bu topraklann sanat değerle- rinin araştınlmasına adamış, alçakgönüllü bir halkbilim savaşçısını yitirdik, genç yaşta... Onu kimı zaman. kıyıda kalmış bir yazın in- sanının ya da bir araştırmacının yayımcısı, pek nadir bilınen bir kitabın sahibi olarak görürdü- nüz. Kımi zaman büyük oylumlu yayın tasan- lannın adsız kahramanı olarak.. Kimi yerde ço- ğumuzun dudak büktüğü derleme çalışmalan- nın ısrarlı ızleyicisi... Ata mesleği bakırcılığı, teknik ve monoton bakıştan çıkanp öz renklerimizi yansıtma etme- ni diye adlandırabileceğimiz bir ufku yakala- mıştı. Özellikle bu işleyim alanına ilişkin terim- lerin Balkanlar'a değin uzayan geniş coğrafya- sını saptamıştı. Orhan ŞaikGökyay'la olan dost- luğuyla tt Bu Vatan Kimin" şairinin tüm yapıt- larının yeniden basılmasına önayak olan gene oy- du. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nin (Topkapı Sarayf ndaki Bağdat Yazması) tam metin ve as- lına sadık olarak ilk kez okurla buluşmasını sağ- layan da onun tükenmeyen sanat aşkıydı. Yeri kolay doldurulamayacak bir aydındı Asıl uğraş alanı olan halkbilim çahşmalany- la, çoğu insana örnek oluşturacak düzeyde bir birikimi oldugunu gösterdi. Yayımını iki dönem gerçekleştirdiği Folklor ve Etnografya Araştır- malan ile yeni kuşaklara değeri azımsanmaya- cak kaynaklar sundu. Bu alanda bir bölümü yayunlanan Türk halk- bilimi ile ilgili kitaplar için "Bir Bibliyografya Denemesi" onun aramızdan aynlışıyla ne yazık ki eksik kaldı. Kurucusu ve yayın kurulu üyesi olduğu TA- MEV-Trabzon Araştırmalar Merkezi Vakfı'nda başkan Necmettin Karaduman'ın öncülügüyle hazırlanan kitaplarda da onun emeği vardır. 1924 Paris Olimpiyatlan'na katılan Galatasaray kö- kenli genç Cumhuriyet sporcusu Süleyman Rı- za Bey'in günlüklerinin ve ilk spor kitaplann- dan olan Asosyeşin Futbol'un (1922) günışığı- na çıkanlmasında, okurla buluşmasında diz di- ze çalıştık. Sanat ve kültür alanlannda aynntılann Önemi- ni sürekli vurgulayan İ. Gündağ Kayaoğlu'nun aynca çok yönlü kişiliğiyle kolay yeri dolduru- lamayacak çağdaş bir aydın oldugunu ısrarla be- lirtmek isterim. Ardında bıraktıklan onlan yeniden değerlen- direcek genç araştırmacılara örnek olsun! iıtfı*L«r| 1 •ıstiiiBfH nsutFuırç 4-20 Temmuz 2003 İYİCAZNE? Uluslararası İstanbul Caz Festivali kapsamında Emirates desteğıyle ilk kez istanbul'a konuk olan Mercedes Sosa 14 Temmuz tarihinde Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda. Asil ama asi Mercedes Sosa, Arjantin'de "Haîkın Sesi" olarak tanınıyor. Nueva Cancıon akımının en önemli temsiicilerinden biri olarak kabul edilen bu olağanüstü divayt kaçırmayın! 17 Temmuz olarak ılan edilen konser tarıhı 14 Temmuz olarak değışmiştır. Daha önce bılet almış olan ızleyıcilerımızin bıletlen geçerlıdır. Gosten Sponsoru IESÜMİ tyOMliri ftGaranti resaû uşıyıcı m n i ksMUama MARMARA I Tl R BAKANLJĞ1 Cl) Mtet£r Yüksek öğrenimleri sırasında, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği bursu alan değerli mezunlar, Sizler, Çağdaş Türkiye'nln gelecek gUvencesi olarak kendinizi yetiştirdiniz ve yaşama atıldınız. Artık tüm mezunlanmızla yeniden buluşmanın zamanı geldi. 28 Haziran 2003 cumartesi günü, Kandilli Kız Lisesi-Adile Sultan Sarayı'nda saat 15.00-18.00 arası ÇYDD ME2UNLAR CÜNÜ "nün ilkini gerçekleştiriyoruz. Sizleri birbirinize armağan edeceğlniz birer kitapla bekliyoruz. LCV ve lletişim için: 02J2 252 44 33(5) Burs bürosu Ç $ }«fnı Destekleme Derneği / Cenet Merfcez Jımil Sokak No.10 (ishme 80050 İstanbul Tei- 0212 252 44 33 pb» F«c: 0212 252 65 95 cydö»cydd org - www cydd Ofg tr Çği TürMye'mim Gftecek Gûvfnctti ÖDEMİŞ KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 2002 115 Davacı Hazine vekilince davalı Ali >'ılmaz aleyhme açılan tespite itiraz davasının yapı- lan açık yargılamasmda. Davalı Alı Yılmaz'a bıldınlen adreslennde teblıgat yapılamadı- ğından dava dilekçesinın \e karann kendılenne ılanen tebligat yapıldığı, Davacı vekilınin femyızine bınaen Yargıtay 7. Hukuk Daıresı Başkanlığrnın 05 05 2003 tanh ve 2003 612- 1537 sayılı ılamı ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına karar \enldığı. tşbu Yargıtay onama ılamı ilanının yayımlanma tarihınden itıbaren 15 gün ıçinde da\alı Alı Yılmaz'm ışbu Yargıtay onama karannı temyiz edebilecekleri. aksi takdirde behrtılen süre sonunda karann kendılen yönünden kesınleşeceğı hususu tebliğ yenne kaım olmak üzere ilan olunur 03.06.2003 Basın: 30089 YAZIODASI SELİM tLERİ Altın ve Erguvan Mozaik(i) Mektuplarını, özel güncesinden yayımlanmış bö- lümleri okuyanlar, Ahmet Hamdi Tanpınar ın uçsuz bucaksız bir yalnızlık adamı oldugunu hemen hisse- derier. Aslında Huzur da bir yalnızlık romanıdır: Mümtaz, kaybettiği aşkı hatırlar. Fakat her hatırlayışta biraz da süslemecilik yok mudur ve Nuran'la Mümtaz'ın aşk- lan gerçekten öyle, hatırlandığı gibi mi 'yaşanmıştır"?.. Beş Şehir'de, Üsküdar'da çarşı içindeki, III. Ah- med'in annesi Hatice Gülnûş Emetullah Sultan anısına yaptırdığı camie giren şair, orada handiyse ken- di alınyazısını, bu kente çakışık talihini yakalar "Bu sonbahar yine gittim. Cami tenha idi. Birkaç lambanın binayı doldurmayan, fakat gölgeleri iyice besleyen ışığı altında bütün yaldızlar ve menmerter, yabancı remizler, uzak dünyalardan sadece korku ge- tiren esrartı işaretler gibi parlıyordu. Daha evvel Selimiye'de çalışmış iki gözü kör bir müezzin bu gölgeler ve esrarlı remizler diyarında hiçbirçizgisikımıldamayanyüzüylebenim farkına va- ramadığım birtakım hakikatleri yoklaya yoklaya do- laşıyordu." Tanpınar için İstanbul, somut gerçeklikle fiziköte- si arasında sonsuz bir gelgittir. Sahnenin Dışındakiler'de bunlara 'absurde' de ka- tılır. Istanbul'un boyuna değiştirilen, yıkılan, yok edi- len mimarisi karşısında yazarburuk buruk gülümser. Tanpınar, tarihten şimdiye, şimdiden tarihe bir yel- pazeyi sık sık açıp kapar ve kaybolan bir dünyada boş yere yaslardan, kederlerden sıynlmaya çalışır. Akla gelmeyecek bir yerde birdenbire karşımıza çı- kan 'çeşmeaynası', iyi yontulmuş taştan 'beyazdu- var', iki 'selvi', bir 'akasya', küçük bir 'türbe', bah- çeyi andınr 'mezarlık' avunma imkânlarıdır. Andığı peyzajı yakın gelecekte bulamayacağını, bu kentte göremeyeceğıni iyi bilen şair, ister iste- mez, sözün mucizesine inanıyor, sığınıyor. İstanbul üzerine yazdıklannda, ikide bir özlü tas- virlere yer vermesi, dağılıp giden mimari örgüsü, ge- leneksel çizgisi, imbikten süzülerek oluşmuş top- lumsal coğrafyası silinen bir dünyayı, hiç olmazsa, kendi yazısında çizisinde ayakta tutmak gayesiyle yo- rumlanabilir. Tanpınar, kenti bir bahar peyzajıyla açar. Istan- bul'da bahar, her şeyden önce, aralıksız değişen renklerdir. Fakat hemen eklemek ihtiyacını duyuyor: "Artık bahar zevkini şehre en yakın kırda, Kâğıt- hane Deresi etrafında tatmıyoruz ve bahan aramak, yakalamak için bütün şehirhalkı yola dökülmüyoruz." Oysa, beilekten yansıyan Boğaziçi, daima mavi bir enginlik, ışık oyunu, gündoğumunda ve günbatı- mında bütün sular "altın ve erguvan bir mozaik"t\r. İstanbul, çok özel bir iklimi olan, bir içdeniz kenti- dir. Su, pürüzsüz bir ayna gibi Istanbul'u birçok yöre- de kuşattığından, mevsimler takvimdeki sayılı gün- lerle hiç mi hiç uyuşamayarak ilerler. llkbahar orta- sında kışın geri dönmesi ne kadar mümkünse, kış gü- nü açan güneş, beklenmedik bahar müjdecisidir... llkbahar önce bir leylak rengi kimliğiyle belirir. Va- purdumanlan bile leylak eflatunundan nasibini alma- nın yordamını arar durur. Sonra bir sabah, "yolunuzun üstündeki bodurerik ağaa"ntn, hepi topu birgece içinde, "Pompeifresk- lehnin o meşhur Flora'sı gibi" çiçek açtığını görür- sünüz. Bahariarı erguvan ve salkım izler. Salkımlardan, bir avlu mor ışıklar içinde kalır. Eski konak bahçelerin- de kimileyin mavi hatmiler, acemlaleleri göz okşar. Takvimde fz Bırakan: "Momina sigara içiyor ve ilehye, karanlığa doğru bakıyordu", Cesare Pavese, Yalnız Kadınlar Arasın- da, Rekin Teksoy'un çevirisi, Can Yayınları, 1996. Yalova Şiir Akşamları başlıyor Kültür Servisi - Bu yıl beşincisi düzenlenen Yalova Şiir akşamlan 6-11 Temmuz günleri arasında gerçekleştirilecek. Festivalin onur konuklan Ilhan Berk ve Mehmet H. Dogan, Türk edebiyatına katkılanndan dolayı festivalin ikinci gecesinde Teşekkür Plaketi alacaklar. Bu yıl çıkan kitaplar arasından yapılan değerlendirme sonucu. Yalova Şiir .\ksamlan Ödülü'ne 'Sokaklar Tekin Değil' adlı kitabıyla Altay Öktem layık görüldü. Festival boyunca dünyanın çeşitli ülkelerinden ve ülkemizin çeşitli illerinden gelen şairlerimiz, şiirlerini okuyup bu yılın sempozyum konusu olan 'Şiir ve Banş' konulu bildirilerini sunacaklar. K Ü L T Ü R # Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear