Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET 1HAZİRAN2003RAZAR
10 P A Z A R YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr
w w
Onyargılardan Uzakbir Cannes^ S~ OusLararası Cannes Film Festivali,
3 O . 'Uzak"dileklerin "Yakm"laşmasıyla
sonuçlandı Ntıri Bilge CeyJan'ın "Uzak" adlı
filru kstdısiriı bile başlangıçta ummadığı
ama muiîemelen düşlediği bir sonuçla
bepmjzimutlu kıldı. Gönendik, övündük,
sevinçrteı ağladık... Dünya ölçeğinde
tanınma)*, başanya, -hadi minnet demeyelim-
teşekküre. asgan saygıya olan susuzluğumuza
bir nebze su serpildi. Sizin oralardan artık
yalnızca ıtletizrr., güreş, futbol şampiyonlan,
hafif müük prensesleri veya güzellik
kraliçeleri çıkmıyor. Seyrek de olsa yüzyıllarca
sonra okvnacak. seyTedilecek, dinlenecek uzun
lann kısas unutulmayacak kahcı eserleri
imzala\anlar da gelmeye başladı. Işin başında
olunduğu varsayımrndan yola çıkarak paranın,
ünün. yaratıcılığın, rnegalomaninin gözlen
perdelemedıği; alçakgönüllülüğûn
gönûllülügünü yıtirmediği daha nice gerçek
sanatçılar yarancı bilün ve kültür insanlan,
teknoloji ûreten sanayiciler ve profesyonel
yöneticiler bekliyoruz. Festivalin bu yılki jüri
başkanı riyatro ve sinema yönetmeni, oyuncu
Paüice Chereau'nun olduğu gibi... Senin
hüsnüniyetin, diyebilirsiniz. Ancak
Chereau'nun büyük ödülü açıklarken TV
kameralannın yakın plan çekiminde çehresine
yansıyan ışılhyı tek gözlemleyen biz değildik.
1944 doğıunlu bu değerli insan, Paris
banliyölerinden Sartrouville Tiyatrosu'nda
animatörlük (1966-69), Milano Piccolo
Teatro'da üstat Giorgio Strehler yanında
çömezlik (1969-72), küçük bir taşra kenti
Villeurbanne Ulusal Halk Tiyatrosu
rejisörlüğü (1973-76) deneyirnlerinin
ardından, 1976-1980 yıllannda kendini
dünyaya tanıtacak Richard VVagner'in
"Ring''ini ünlü çağdaş klasik müzik bestecisi
PierreBoulez eşliğinde Bayreuth'da yepyeni
bir anlayışla sahneye koyuyor. Ilk yıllar tutucu
çevrelerin "rezalet, skandal" çığlıklan arasında
ilerleyen opera-pıyes dizisi, Nadir Nadi gibi
bazı ileri görüşlü aydınlann sesli-sessiz desteği
ile de bir süre sonra tiyatro dünyasında devrim
yapıyor. Değerli dostumuz Mehmet
PARİS
UGUR
HÜKÜM
Basutçu'nun dediğine
göre uluslararası klasik
müzik ve opera
uzmanJannın
Chereau'yu yerden
yere çaldığı bir
dönemde, -muhtemelen
1976-1977-
Bayreuth'daki gösterilerden bazılarmı izleyen
Nadir Nadi Cumhuriyet'teki bir başyazısında,
"Patrice Cbereau isimli yenilikçi bu genç
yönetmenin kemikleşmiş anlayışlara karşı
mücadelesi savunulmatadır
n
, diye yazıyordu.
Nadi ve benzerlerinin "Uzak" görüşlülüğü ve
olgunluğu bir çeyrek yüzyıl sonra bir kez daha
kanıtlaruyordu. Berlin ve Cannes
festivaüerinde defalarca ödüllendirilmiş
Chereau ve 2003 jürisi arkadaşlan yûzlerce
yıllık tutucu-ahlakçı, -belki- yüzyılJık sol
kılıflı geleneksel önyargılardan "Uzak" bir
yaklaşımla ödül dağıtıyordu. Danimarkalı
yönetmen Lars von Trier'in "Dogvflfc-ltköyû"
her boyutuyla mükemmele yakın bir filmdi.
Veya CBnt Eastwood'un "ÎVlistik Nehir"i kusur
bulmakta zorlanacağımız bir eserdi.
Kanımızca Chereau anti-konformist
hassasiyerini -bilebildiğimiz kadanyla- jüri
üyelerinden iki Fransız oyuncu Karin Viard ve
Jean Rochefort Italyan yazar Erri de Luca,
Boşnak yönetmen Danis Tanovic ile
paylaşmakta pek güçlük çekmemiştir. (Kaldı ki
söylentilere göre Ceylan'a Altın Palmiye
vermek isteyen iki jüri üyesinden biri de
Hollyvvood yıldızı MegRyan'mış.) Cannes'da
daha önce iki kez Altın Palmiye ve Büyük
Ödül'le taltif edilen Trier veya sinemacılıgını
dosta düşmana bin defa kanıtlamış Eastwood
fılmlerini "En İyi" seçmek "sinema sanatma
ufiık açmak" gibi bir misyonu da üstlenmiş
Cannes'a yaraşır mı? Günümüz Fransa'sında,
sol (hatta şimdilik sağ) "PoHtkaHy Correct/
Siyasi Terbiyelüik" açısından herhangi bir
Amerikan veya Türk filmini ödüllendirmek -
inanın- cesaret ister. Hele hele Amerikah Gus
van Sant'ın "FiPi gibi bır filme Altın Palmiye
ve En İyi Yönetmen ödüllerini veriyorsanız.
Bir yıl önce aynı konuyu, derin Amerika'da bir
lisede meydana gelen katliamı Michael Moore
olağanüstü başanlı bir belgeselle işlemişti:
"BotvHng for Colombine". Sant'ın yaün bir dil
ve sükunetle ele aldığı "Şiddet" basit Anti-
Amerikancılık'tan "Uzak"tı. Şiddet denen o
toplumsal-siyasi sızıyı fihn süresüıce etimizde
kemiğimizde hissediyorduk. Mizahı güçlü
daha tipik bir sosyal ve psikolojik eleştiri
fihni, Kanadalı Denys Arcand'ın "Barbar
lşgalleri"nin "En tyi Senaryo Ödülüoe" layık
görülmesi bizi şaşırtmadı, hatta sevindirdi.
Fakat "En îyi Kadın Ödülü" aynı filmin kadın
kahramanlanndan MarieJosee Croz'e
verilince, "İtköyü"nde fevkalade bir
kompozisyon çizen Nkole Kidman adına
içimiz burkuldu. Jürinin kararını içten bir
saygıyla karşılayan Kıdman'mn tavn da bir
eseri, yorumunu seyircisiyle, sinemaseverle
paylaşmak isteyen gerçek bir sanatçı
davranışıydı. Onyargılardan, kısa vadeli
planlardan "Uzak" kalarak başan arayanlara
örnek olması umuduyla...
Sosyalizm
ölmedi, tebdili
kıyafet dolaşıyor
Belçika'dal8Mayıs'ta
yapılan genel seçimlerde
sosyalist partilerin gösterdiği
başan, solda çağa uygun yenı
açılunlann taraftar topladığını
ortaya koydu. Bu başanyı
"Yeşülerin başansızhğı" ile
açıklamak kolaycılık: olur.
Sonuç, uzun süren bilinçli ve
inançîı bir maratonun ürünü.
Federal yapısıyla anla^ılması
pek de kolay ohnayan
Belçika'da siyasi egilimlerin
Valon ve Flaman bölgelerinde
yaklaşık aynı isimlerde birer
temsilcileri bulunuyor.
Sosyalistler Flaman
bölgesinde halk adamj
görüntüsü sergileyen Steve
Stevaert başkanlığındaki SP.A
ile temsil edilirken Valon
bölgesinde karizmatik EBo di
Rupo yönetimindeki PS ile
boy gösteriyor. Liberallerde
VLD ve MR; Hıristiyan
Demokratlarda CD&V ve
CDH; Yeşillerde Agalev ve
Ecolo aynı işlevleri yerine
getiriyor. lOmilyonluk
ülkenin yüzde 60'ı Flamanca
konuşan Flamanlardan, yüzde
4O'ı ise Fransızca konuşan
Valonlardan oluşuyor. Valon
sosyalistleri PS ve SP.A
oylannı arttırarak sosyalist
aileyi en azuıdan oy oranı
açısından Belçika'nın en
büyük ailesi konumuna
getirdi. (Seçim sistemi
nedeniyle
sandalye sayısında
Liberaller daha
avantajh çıktı.)
Belçika'da
seçünlerin galibi
süphesiz Stevaert.
SP.A-Spirit
ittifakının """""""""~
(Flaman Sosyalist Partisi ve
ortanın solu Spirit ittifakı)
başansı büyük ölçüde
seçimden kısa süre önce
SP.A'nın başma geçen
Stevaert 'ın kişilıği ve
taktikleri sayesinde
gerçekleşti. Hasselt belediye
başkanlıgı ve Flaman
hükümetindeki bakanlığı
sırasmda uyguladığı kamu
taşımacıhğını ücretsiz yapan
"bedava felsefesi" ve yalın
anlahm biçüni Flamanlan
cezbetti. Herkesle dostça ve
yapıcı bir iletişim kurmayı
deneyen arayışlan seçmen
ödüllendiriyor. Halk
sosyalızmi yönünde kullanılan
tercih, entelektüel ekşilikten
uzak, tatlı ve hoş sosyalizm,
olumsuz güçlere karşı pozitif
halk gücü olarak olumlu
sonuçlannı verdi. Ittifak ve
Teletubbies olarak adlandınlan
yıldızlan çok kısa sürede yeni
bir marka oluşturarak
belleklerdeki geleneksel,
tutucu, biçare sosyaüzm
imajını silmeyi başardı.
SP.A'nın ağır toplan yığınlara
ulaştı, herkese bir şeyler
sundu. Başanlı bakanlan da
zaferde etkili oldu. Yeşiller
konusunda gerçekleşen
deprem, seçim kampanyası
sırasuıda Liberal ve Hıristiyan
Demokrat partiler arasında
yaşanan 1. parti olma yanşını
da gölgeledi. Hıristiyan
Demokratlar büyümeyi
beklerken az da olsa oy
kaybetti. Liberal partilerdeki
liberal sol kanata önem
verihnesi özellikle Flaman
Liberal ve Demokratlannı
(VLD) her seçimde daha
büyük ve ilerici yaph ve sosyal
politikalara yaklaştırdı. Seçim
bölgelerini büyütme
operasyonu olmasaydı
başbakanın partisinin dunımu
daha kötü olabilirdi.
Başbakanlığuı etkisi yeterince
görülemedı ama Liberal ve
Huistiyan Demokrat partiler
arasındaki yanşı liberaller
kazandı. Hıristiyan
Demokratlara ise muhalefetin
ve yenileşme çabalannın pek
faydası olmadı. Flaman
milliyetçisi N-VA'nın yüzde 5
barajını aşamaması ırkçı
Vlaams Blok'u bu alanda tekel
haline soktu. Başbakan Guy
Verbofctadt, hükümetin
başansı sayesinde bu partiye
giden oylann azalacağını
umuyordu ama yanıldı.
Flaman bölgesinde oylann
yüzde 19'unu alan Vlaams
Blok, Anvers'te de yüzde
30'dan fazlasını aldı. Valon
bölgesinde de aşın sağcı
Ulusal Cephe Partisi de oyunu
arttırdı. Yeşiller seçmenini
Sosyalist Parti'ye hatta
Liberallere ve Hıristiyan
Demokratlara
kaptırdı. Bunda en
büyük etkenler
YeşillerinNepal'e
silah satışı, irâk
savaşı sırasuıda
ABD askeri araç
ve silahlannın
~~~~^~~ Körfez'e Belçika
limanlanndan taşınmasının
engellenememesi ve seçimden
önce yaşanan kriz nedeniyle
Valon Yeşilleri Ecolo'nun
koah'syondan aynlması oldu.
Diğer partilerin de çevreye
duyarh ohnalan ve
sosyalistlerin çevre dostu
uygulamalan Yeşülere oy
verebilecek seçmenlerin
akıllannı çeldi. Yeşillerin
koalisyonda sergiledikleri
yanlış politikalar ve liderlik
eksikliği, süreci hızlandırdı.
Seçim kampanyalanndaki
yanhş strateji ise çöküşü
getirdi. Koalisyonda sadece
Sosyalist ve Liberallerin
olması istikrar unsuru olarak
görülebilir. Yeşillerin
eksikliğinin hissedihnemesi
için ise kırmızı sosyalistlerin
biraz yeşülenmesi gerekecek.
Ya da Flaman Yeşilleri,
Stevaert'ın ittifaka katılma
önerisini kabul edecek.
Kampanyalannda partiler yeni
iş olanaklan yarahhnası
konusuna yoğunlaşmıştı.
Geçen dönem Liberallerie
başanh bir ortaklık sergileyen
Sosyalistler bakalım bu sorunu
çözebilecekler mi? Sosyalistler
ve Liberaller bu koalisyon
sonrası birbirlerine daha fazla
yaklaşacak; sosyalistler daha
liberal, liberaller daha sosyal
adaletçi olacak.
erdincutku(â yaboo.com
BRÜKSEL
ERDtNÇ
UTKU
Çıplakpıvtesto Fransa'da bugün başla\^cakG-8zirvesi dümanın çeşitli bölgelerinde kü-
reseüeşme karşıtlan taranndan protesto ediByor. fs\içre'nin Lozan ken-
tinde G-8 karşıtlan trafîği durdurarak çıplak eylem \aparken Fransa'da
yüzierce kişi ile polis arasında çatışma çıkü. Yûzlerce polis, Fransa'nın güneydoğusundald Annemasse şehrinde
bir fast-food restoraıunın önünde çıkan çabşmada, protestocuJan dagrtmak için göz yaşarücı bomba kuflandı.
Çabşmada \aralanan olmadığı ka\dediklL İşçi suufinın çoğunlukta okluğu Annemasse, bugünkü zirvenin yapılacağı
Evian'a vakın olması açısından protestocular için uygun bir toplanma yeri olarak görülüyor. (Fotoğraf: AP)
Rio'nun acı yüzü 'favela'lar
Rio de Janeiro'nun
güzellikleriyle iç içe olan
favelalar -gecekondu mahalleleri-
Brezilya'nın acı ekonomik
sıkıntılannı gözler önüne seriyor.
Rio, Zona Norte (Kuzey Bölgesi)
ve Zona Sul (Güney Bölgesi)
olarak ikiye aynlmış ve gerçekten
bu iki bölge iki ayn dünya gibi.
Copacabana, tpanema gibi nefis
sahiller, Lagoon denen güzel göl,
Santa Terasa, güzelim parklar ve
Rio'ya bir tepeden bakıp herkesi
kucaklarcasına kollarmı açan ve
şehrin adeta simgesi olan dev İsa
heykeli gibi turistik yerler
güneyde. Kuzey ise sanayi bölgesi
Burası hem işçilerle orta hallilerin
hem de favelalann
olduğu yer. Buradan
güneye doğru gittikçe
evler büyüyor,
lüksleşiyor. Güneyde
yaşamak o kadar kolay
değil. Öğretmen,
mühendis gibi
yükseköğrenim görmüş ~ " ^ ~
kişiler için bile zor. Zenginle fakir
arasındaki farkı görebihnek için
en zengin mahalle olan Barra'yı
bir gecekonduyla kıyaslamak
yetiyor. Yıllardır yayılan favelalar
bugün sadece şehrin kuzeyinde
değil, güneyinde de bulunuyor.
Mesela nüfıısu 150.000 ile '
300.000 arasında olan Rochinha
(ki Rio'nun en büyük favelası)
şehrin güneyinde, zengin mahalle
Gavea'nın hemen yanında. Birçok
fa^'eIannı manzarası ünlü Ipanema
ve Copacabana sahilleri. 1960 ve
70'lerde Brezilya'nrn farklı
kesimlerinden, özellikle fakirliğin
RİO DE JANEIRO
sefalet boyutuna vardığı ülkenin
kuzeydoğusundan iş bulma, rahat
yaşama hayalleriyle "büyük
şehre" göç edenler favelalann
nüfusunun büyük kısmını
oluşruruyor. Daha çok şehrin dağ
ve tepelerini kaplayan favelalar
odun, taş veya tuğlayla yapılmış,
camlan olmayan, çoğu
tamamlanmamış, yıkık dökük
evlerden oluşuyor. Favelalann
sayısı 600 kadar; favelalarda
yaşayanlann nüfıısu (tahminlere
göre) 1.2 milyon. Hükümet önce
umsursanmayan, zamanla
çığrmdan çıkan favelalann
yayılmasmı önlemenin yolu
olmadığının farkuıda. Bu gerçek
göz önünde
bulundurularak
hükümetin 1995'te
başlattığı Rio'nun
favelalannı
"gerçek
mahaDelere"
(bairro) çevirmek,
elektrik, su,
kanalizasyon getirip temizletmeyi
hedefleyen, 2002 senesine kadar
600 milyon dolar yatırılan
"Favela-Bairro Projesi" hâlâ
de\am ediyor. Uyuşturucu
kaçakçılığı ve ticareti ülkenin en
büyük sorunlanndan. Favelalann
çoğu değişik uyuşturucu çeteleri
taranndan paylaşılmış durumda.
Buralarda oturanlann uyuşturucu
kullanması ya da uyuşturucu
ticaretiyle alakasının olması ya da
oknaması hiçbir şeyi belirlemiyor.
Favelalarda oturanlar "uyuşturucu
lordlannın" kanunlanna göre
yaşıyor, daha doğrusu yaşamak
BARIŞ
GÜNERSEL
zorunda kalıyor. Şiddet gecekondu
mahallelerine hâkim. Favelalann
etrafında oturanlar için silah ve
makineli tüfek sesleri duymak
olağan bir şey. Mesela benim
Rio'da oturduğum mahalle güvenli
olsa da geceleri duyduğum silah
seslerine alışmak zaman aldı.
Silahlann karşımdaki tepenın
ardındaki favelada patladığnıı,
seslerin yankı nedeniyle çok
yalandan geldiğini öğrenince
rahatladnn. Silahlar bazen gruplar
arasında çatışma sırasında,
bazense sadece kurşunlan
tüketmek için pathyor. Ironik bir
gerçek: Bugün Rio'nun en vahşi
favelası "Cidade de Deus", yani
"Tann'nınŞehri" 2002 de
gösterime giren aynı adlı Brezilya
yapımı film (ki bu yıl Istanbul
Fihn Festhali'nde de gösterildi)
bu favelanın ardındaki dehşet
verici gerçekleri - tek kurtuluşun
bir mafya çetesine katıhnak
olduğunu, kokain kullanıp adam
öldürme sayısının gurur konusu
oünasmı, çocuklann bile silah
taşımasının dogal, hatta gerekli
ohnasmı gözler önüne seriyor.
(Yönetmenliğini Fernando
Meirefles'in yaphğı "Cidade de
Deus" dünyanın birçok şehrinde
gösterime girdı, "GokJen Globe"
ödülüne ve "En tyi Yabancı Fihn
Oscar'ı"na aday gösterildi.)
Halkuı umutlannı bağladığı Lula,
acaba ülkenin bu sorunlannı
çözebilecek mi? Bunu zaman
gösterecek ama yakın gelecekte
bir çözüm beklemek aşın
iyimserlik olur.
bgunerseI2 (a hotmail.com
Bol renkli bir
Isveç mayısından
kesitler
Bu hafta bizim oğlanın
keyfı gıcır. Okullann
kapanmasına zaten bir
hafta, on gün kahnışken
bir de hademeler ve
kapıcılar greve gidince,
okullar grev yeri oldu ve
dersler durdu. Kapılan
kilitleme ve açma
kapıcılann görevi olduğu
için, okullara müdürler
bile giremiyorlar. Aksi
halde grev kıncılığı
yapmış olacaklar ve bu da
Isveç'te çok ciddi bir
suçtur. Stadyumlann
çoğunda da durum aynı.
Maçlar saha değiştiriyor,
erteleniyor. Grev aym
zamanda yine Belediye-
Iş'e bağlı başka
işyerlerinde de sürüyor.
Haftaya bir de otobüs
şofÖrleri ve metro
sürücüleri de eklenince,
artık ben oğlanla evde
tavla atanm! Bizdeki lise I,
II ve artı bir sınıf daha,
burada "cimnazjTUiı"
oluyor. Meslek seçimi bu
sırada yapılıyor. Çeşitli iş
dallannda staj yapma
olanağı sağlanarak
öğrencilere, değişik
meslekler tanıtılıyor. Daha
sonra yüksekokullara,
üniversitelere devam
edihneden önce
öğrencilerin notlan kadar
genel
eğilimleri de
göz önüne
alınıyor. Işte
bu sıralar
cimnazyumu
bitirmekte olan
öğrencilerim,
bol yapraklı ^ ^ " ^ ~ " ^
ağaçlar. çiçekler ve
balonlarla süslenmiş
kamyonlar, kamyonetler,
lüks Amerikan
otomobilleriyle sokaklara
yayıkna günleri. Oğlanlar
ve kızlar beyazlar
giyinirler, başlannda tipik
mezuniyet kepi olur,
ellerinde bir çocukluktan
kahna veya biçimsiz bir
anda çekilmiş bir
fotoğrafın yapıştınldığı
birer plaket. Müzik
eşliğinde, çığlıklar atarak
caddelere yayılırlar.
Bir de bayraklar. Artık son
birkaç yıldn- göçmen
kökenli yeni nesil
cimnazyum mezunlan da
vermekte olduğu için
bizimkiler, Şilililer,
Yunanlılar ve diğer birçok
ülke kökenli gençler,
bayraklan da ihmal
etmezler. Bu yılın
kutlamalan yeni başladı;
ama geçen yıl
Stockholm'ün en görkemli
caddeleri, Tarkan'ın
öpücükleri ve
şıkıdımlanyla inlemişti.
Bu yıl sanınm onun yerini
Sertab Erener alır. Şimdi
nereden nereye
diyeceksiniz ama, Isveç'i
anlatmakta, benim ortak
bir yana sahip olarak
gördüğüm bir başka
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
konuya geçeceğim. Bu
ülkede kişinin para
karşılığı "cinsel
hizmetlerde bulunması"
yasak değildir, bu
hizmetlerin satm almması
yasaktır. Yani, böyle bir
pazarlık sırasmda iki sivil
polis belirirse, sanık adayı
erkektir, kadm değil. Aynı
şekilde, bu yönde
faaliyetler için lokal kiraya
verme veya -daha beteri-
bunlan örgütleme,
düzenleme de bunu
yapanlar, "cüısel tkarerten
çıkan olan üçüncü taraf"
oluyorlar ve bu da
yasadışı. Bu nedenle,
genelevler filan da yok
haliyle. Olanlar, yasadışı
çalışan bazı randevuevleri.
Çoğu zaten "masaja" vb.
gibi adlar altuıda faaliyet
gösterirler. Geçen hafta
duyduğum bir haber, beni
hem güldürdü, hem de
düşündürdü. Bedenini
satarak geçimini sağladığı
saptanan bir kadından
devlet gelir bildirimi
yapmasuıı istemiş, hiç
kuşkusuz vergilendirmek
için. Kadın öyle mi, demiş
ve bir gelir beyannamesi
hazırlayıp vergi dairesine
göndermiş ve ardından -
sıkı durun- devlet
hakkında "üçüncü tarar*
olduğu
gerekçesiyle
suç
duyurusunda
bulunmuş. Ne
sonuca
vanlacak
merakla
^ ^ " ^ ^ " ~ " bekliyorum,
öğrenince yazarım.
Isveç'te 2003 yıluun mayıs
ayının gündemini
oluşturan bir başka
konuyla, yerimizden
taşmadan, bu yazıyı
bitirelim: Eurovision.
Isveç basımnda, Sertab ve
arkadaşlannın başansı hiç
kuşkusuz geniş yer aldı.
Aynı zamanda,
bizim katılımcılanmızın
Riga'daki bir hafta
süresüıce, ağırbaşh,
olgun ve sempatik tavırlan
övgüyle karşılandı.
Yanşmayı anlatan Isveç
televizyonu spikeri Pekka
Heino, baştan beri
şarkımızı destekledi.
Heino, oylama başlarken
"Şimdi Yunanisten ve
Kıbns dışında her ülke 0
puanla başhyor, onlar arü
12 puanla" dedi. Ardından
sıra Kıbns'm kime 12
puan vereceğine gelince,
buz gibi bir sesle,
"Heyecan dayanıhr gibi
degll" diyen takdimci,
puanlann Yunanistan'a
gitriği açıklanınca,
"Şaşkmhğınıdan az daha
sandaheden
düşüyordum!" şeklinde
konuştu. Türkiye son anda
birinci olunca da azgın bir
futbol taraftan gibi uzun
bir "Eveeeetttt!" geçti.