25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 1HAZİRAN2003RAZAR 10 P A Z A R YAZILARI dishab@cumhuriyet.com.tr w w Onyargılardan Uzakbir Cannes^ S~ OusLararası Cannes Film Festivali, 3 O . 'Uzak"dileklerin "Yakm"laşmasıyla sonuçlandı Ntıri Bilge CeyJan'ın "Uzak" adlı filru kstdısiriı bile başlangıçta ummadığı ama muiîemelen düşlediği bir sonuçla bepmjzimutlu kıldı. Gönendik, övündük, sevinçrteı ağladık... Dünya ölçeğinde tanınma)*, başanya, -hadi minnet demeyelim- teşekküre. asgan saygıya olan susuzluğumuza bir nebze su serpildi. Sizin oralardan artık yalnızca ıtletizrr., güreş, futbol şampiyonlan, hafif müük prensesleri veya güzellik kraliçeleri çıkmıyor. Seyrek de olsa yüzyıllarca sonra okvnacak. seyTedilecek, dinlenecek uzun lann kısas unutulmayacak kahcı eserleri imzala\anlar da gelmeye başladı. Işin başında olunduğu varsayımrndan yola çıkarak paranın, ünün. yaratıcılığın, rnegalomaninin gözlen perdelemedıği; alçakgönüllülüğûn gönûllülügünü yıtirmediği daha nice gerçek sanatçılar yarancı bilün ve kültür insanlan, teknoloji ûreten sanayiciler ve profesyonel yöneticiler bekliyoruz. Festivalin bu yılki jüri başkanı riyatro ve sinema yönetmeni, oyuncu Paüice Chereau'nun olduğu gibi... Senin hüsnüniyetin, diyebilirsiniz. Ancak Chereau'nun büyük ödülü açıklarken TV kameralannın yakın plan çekiminde çehresine yansıyan ışılhyı tek gözlemleyen biz değildik. 1944 doğıunlu bu değerli insan, Paris banliyölerinden Sartrouville Tiyatrosu'nda animatörlük (1966-69), Milano Piccolo Teatro'da üstat Giorgio Strehler yanında çömezlik (1969-72), küçük bir taşra kenti Villeurbanne Ulusal Halk Tiyatrosu rejisörlüğü (1973-76) deneyirnlerinin ardından, 1976-1980 yıllannda kendini dünyaya tanıtacak Richard VVagner'in "Ring''ini ünlü çağdaş klasik müzik bestecisi PierreBoulez eşliğinde Bayreuth'da yepyeni bir anlayışla sahneye koyuyor. Ilk yıllar tutucu çevrelerin "rezalet, skandal" çığlıklan arasında ilerleyen opera-pıyes dizisi, Nadir Nadi gibi bazı ileri görüşlü aydınlann sesli-sessiz desteği ile de bir süre sonra tiyatro dünyasında devrim yapıyor. Değerli dostumuz Mehmet PARİS UGUR HÜKÜM Basutçu'nun dediğine göre uluslararası klasik müzik ve opera uzmanJannın Chereau'yu yerden yere çaldığı bir dönemde, -muhtemelen 1976-1977- Bayreuth'daki gösterilerden bazılarmı izleyen Nadir Nadi Cumhuriyet'teki bir başyazısında, "Patrice Cbereau isimli yenilikçi bu genç yönetmenin kemikleşmiş anlayışlara karşı mücadelesi savunulmatadır n , diye yazıyordu. Nadi ve benzerlerinin "Uzak" görüşlülüğü ve olgunluğu bir çeyrek yüzyıl sonra bir kez daha kanıtlaruyordu. Berlin ve Cannes festivaüerinde defalarca ödüllendirilmiş Chereau ve 2003 jürisi arkadaşlan yûzlerce yıllık tutucu-ahlakçı, -belki- yüzyılJık sol kılıflı geleneksel önyargılardan "Uzak" bir yaklaşımla ödül dağıtıyordu. Danimarkalı yönetmen Lars von Trier'in "Dogvflfc-ltköyû" her boyutuyla mükemmele yakın bir filmdi. Veya CBnt Eastwood'un "ÎVlistik Nehir"i kusur bulmakta zorlanacağımız bir eserdi. Kanımızca Chereau anti-konformist hassasiyerini -bilebildiğimiz kadanyla- jüri üyelerinden iki Fransız oyuncu Karin Viard ve Jean Rochefort Italyan yazar Erri de Luca, Boşnak yönetmen Danis Tanovic ile paylaşmakta pek güçlük çekmemiştir. (Kaldı ki söylentilere göre Ceylan'a Altın Palmiye vermek isteyen iki jüri üyesinden biri de Hollyvvood yıldızı MegRyan'mış.) Cannes'da daha önce iki kez Altın Palmiye ve Büyük Ödül'le taltif edilen Trier veya sinemacılıgını dosta düşmana bin defa kanıtlamış Eastwood fılmlerini "En İyi" seçmek "sinema sanatma ufiık açmak" gibi bir misyonu da üstlenmiş Cannes'a yaraşır mı? Günümüz Fransa'sında, sol (hatta şimdilik sağ) "PoHtkaHy Correct/ Siyasi Terbiyelüik" açısından herhangi bir Amerikan veya Türk filmini ödüllendirmek - inanın- cesaret ister. Hele hele Amerikah Gus van Sant'ın "FiPi gibi bır filme Altın Palmiye ve En İyi Yönetmen ödüllerini veriyorsanız. Bir yıl önce aynı konuyu, derin Amerika'da bir lisede meydana gelen katliamı Michael Moore olağanüstü başanlı bir belgeselle işlemişti: "BotvHng for Colombine". Sant'ın yaün bir dil ve sükunetle ele aldığı "Şiddet" basit Anti- Amerikancılık'tan "Uzak"tı. Şiddet denen o toplumsal-siyasi sızıyı fihn süresüıce etimizde kemiğimizde hissediyorduk. Mizahı güçlü daha tipik bir sosyal ve psikolojik eleştiri fihni, Kanadalı Denys Arcand'ın "Barbar lşgalleri"nin "En tyi Senaryo Ödülüoe" layık görülmesi bizi şaşırtmadı, hatta sevindirdi. Fakat "En îyi Kadın Ödülü" aynı filmin kadın kahramanlanndan MarieJosee Croz'e verilince, "İtköyü"nde fevkalade bir kompozisyon çizen Nkole Kidman adına içimiz burkuldu. Jürinin kararını içten bir saygıyla karşılayan Kıdman'mn tavn da bir eseri, yorumunu seyircisiyle, sinemaseverle paylaşmak isteyen gerçek bir sanatçı davranışıydı. Onyargılardan, kısa vadeli planlardan "Uzak" kalarak başan arayanlara örnek olması umuduyla... Sosyalizm ölmedi, tebdili kıyafet dolaşıyor Belçika'dal8Mayıs'ta yapılan genel seçimlerde sosyalist partilerin gösterdiği başan, solda çağa uygun yenı açılunlann taraftar topladığını ortaya koydu. Bu başanyı "Yeşülerin başansızhğı" ile açıklamak kolaycılık: olur. Sonuç, uzun süren bilinçli ve inançîı bir maratonun ürünü. Federal yapısıyla anla^ılması pek de kolay ohnayan Belçika'da siyasi egilimlerin Valon ve Flaman bölgelerinde yaklaşık aynı isimlerde birer temsilcileri bulunuyor. Sosyalistler Flaman bölgesinde halk adamj görüntüsü sergileyen Steve Stevaert başkanlığındaki SP.A ile temsil edilirken Valon bölgesinde karizmatik EBo di Rupo yönetimindeki PS ile boy gösteriyor. Liberallerde VLD ve MR; Hıristiyan Demokratlarda CD&V ve CDH; Yeşillerde Agalev ve Ecolo aynı işlevleri yerine getiriyor. lOmilyonluk ülkenin yüzde 60'ı Flamanca konuşan Flamanlardan, yüzde 4O'ı ise Fransızca konuşan Valonlardan oluşuyor. Valon sosyalistleri PS ve SP.A oylannı arttırarak sosyalist aileyi en azuıdan oy oranı açısından Belçika'nın en büyük ailesi konumuna getirdi. (Seçim sistemi nedeniyle sandalye sayısında Liberaller daha avantajh çıktı.) Belçika'da seçünlerin galibi süphesiz Stevaert. SP.A-Spirit ittifakının """""""""~ (Flaman Sosyalist Partisi ve ortanın solu Spirit ittifakı) başansı büyük ölçüde seçimden kısa süre önce SP.A'nın başma geçen Stevaert 'ın kişilıği ve taktikleri sayesinde gerçekleşti. Hasselt belediye başkanlıgı ve Flaman hükümetindeki bakanlığı sırasmda uyguladığı kamu taşımacıhğını ücretsiz yapan "bedava felsefesi" ve yalın anlahm biçüni Flamanlan cezbetti. Herkesle dostça ve yapıcı bir iletişim kurmayı deneyen arayışlan seçmen ödüllendiriyor. Halk sosyalızmi yönünde kullanılan tercih, entelektüel ekşilikten uzak, tatlı ve hoş sosyalizm, olumsuz güçlere karşı pozitif halk gücü olarak olumlu sonuçlannı verdi. Ittifak ve Teletubbies olarak adlandınlan yıldızlan çok kısa sürede yeni bir marka oluşturarak belleklerdeki geleneksel, tutucu, biçare sosyaüzm imajını silmeyi başardı. SP.A'nın ağır toplan yığınlara ulaştı, herkese bir şeyler sundu. Başanlı bakanlan da zaferde etkili oldu. Yeşiller konusunda gerçekleşen deprem, seçim kampanyası sırasuıda Liberal ve Hıristiyan Demokrat partiler arasında yaşanan 1. parti olma yanşını da gölgeledi. Hıristiyan Demokratlar büyümeyi beklerken az da olsa oy kaybetti. Liberal partilerdeki liberal sol kanata önem verihnesi özellikle Flaman Liberal ve Demokratlannı (VLD) her seçimde daha büyük ve ilerici yaph ve sosyal politikalara yaklaştırdı. Seçim bölgelerini büyütme operasyonu olmasaydı başbakanın partisinin dunımu daha kötü olabilirdi. Başbakanlığuı etkisi yeterince görülemedı ama Liberal ve Huistiyan Demokrat partiler arasındaki yanşı liberaller kazandı. Hıristiyan Demokratlara ise muhalefetin ve yenileşme çabalannın pek faydası olmadı. Flaman milliyetçisi N-VA'nın yüzde 5 barajını aşamaması ırkçı Vlaams Blok'u bu alanda tekel haline soktu. Başbakan Guy Verbofctadt, hükümetin başansı sayesinde bu partiye giden oylann azalacağını umuyordu ama yanıldı. Flaman bölgesinde oylann yüzde 19'unu alan Vlaams Blok, Anvers'te de yüzde 30'dan fazlasını aldı. Valon bölgesinde de aşın sağcı Ulusal Cephe Partisi de oyunu arttırdı. Yeşiller seçmenini Sosyalist Parti'ye hatta Liberallere ve Hıristiyan Demokratlara kaptırdı. Bunda en büyük etkenler YeşillerinNepal'e silah satışı, irâk savaşı sırasuıda ABD askeri araç ve silahlannın ~~~~^~~ Körfez'e Belçika limanlanndan taşınmasının engellenememesi ve seçimden önce yaşanan kriz nedeniyle Valon Yeşilleri Ecolo'nun koah'syondan aynlması oldu. Diğer partilerin de çevreye duyarh ohnalan ve sosyalistlerin çevre dostu uygulamalan Yeşülere oy verebilecek seçmenlerin akıllannı çeldi. Yeşillerin koalisyonda sergiledikleri yanlış politikalar ve liderlik eksikliği, süreci hızlandırdı. Seçim kampanyalanndaki yanhş strateji ise çöküşü getirdi. Koalisyonda sadece Sosyalist ve Liberallerin olması istikrar unsuru olarak görülebilir. Yeşillerin eksikliğinin hissedihnemesi için ise kırmızı sosyalistlerin biraz yeşülenmesi gerekecek. Ya da Flaman Yeşilleri, Stevaert'ın ittifaka katılma önerisini kabul edecek. Kampanyalannda partiler yeni iş olanaklan yarahhnası konusuna yoğunlaşmıştı. Geçen dönem Liberallerie başanh bir ortaklık sergileyen Sosyalistler bakalım bu sorunu çözebilecekler mi? Sosyalistler ve Liberaller bu koalisyon sonrası birbirlerine daha fazla yaklaşacak; sosyalistler daha liberal, liberaller daha sosyal adaletçi olacak. erdincutku(â yaboo.com BRÜKSEL ERDtNÇ UTKU Çıplakpıvtesto Fransa'da bugün başla\^cakG-8zirvesi dümanın çeşitli bölgelerinde kü- reseüeşme karşıtlan taranndan protesto ediByor. fs\içre'nin Lozan ken- tinde G-8 karşıtlan trafîği durdurarak çıplak eylem \aparken Fransa'da yüzierce kişi ile polis arasında çatışma çıkü. Yûzlerce polis, Fransa'nın güneydoğusundald Annemasse şehrinde bir fast-food restoraıunın önünde çıkan çabşmada, protestocuJan dagrtmak için göz yaşarücı bomba kuflandı. Çabşmada \aralanan olmadığı ka\dediklL İşçi suufinın çoğunlukta okluğu Annemasse, bugünkü zirvenin yapılacağı Evian'a vakın olması açısından protestocular için uygun bir toplanma yeri olarak görülüyor. (Fotoğraf: AP) Rio'nun acı yüzü 'favela'lar Rio de Janeiro'nun güzellikleriyle iç içe olan favelalar -gecekondu mahalleleri- Brezilya'nın acı ekonomik sıkıntılannı gözler önüne seriyor. Rio, Zona Norte (Kuzey Bölgesi) ve Zona Sul (Güney Bölgesi) olarak ikiye aynlmış ve gerçekten bu iki bölge iki ayn dünya gibi. Copacabana, tpanema gibi nefis sahiller, Lagoon denen güzel göl, Santa Terasa, güzelim parklar ve Rio'ya bir tepeden bakıp herkesi kucaklarcasına kollarmı açan ve şehrin adeta simgesi olan dev İsa heykeli gibi turistik yerler güneyde. Kuzey ise sanayi bölgesi Burası hem işçilerle orta hallilerin hem de favelalann olduğu yer. Buradan güneye doğru gittikçe evler büyüyor, lüksleşiyor. Güneyde yaşamak o kadar kolay değil. Öğretmen, mühendis gibi yükseköğrenim görmüş ~ " ^ ~ kişiler için bile zor. Zenginle fakir arasındaki farkı görebihnek için en zengin mahalle olan Barra'yı bir gecekonduyla kıyaslamak yetiyor. Yıllardır yayılan favelalar bugün sadece şehrin kuzeyinde değil, güneyinde de bulunuyor. Mesela nüfıısu 150.000 ile ' 300.000 arasında olan Rochinha (ki Rio'nun en büyük favelası) şehrin güneyinde, zengin mahalle Gavea'nın hemen yanında. Birçok fa^'eIannı manzarası ünlü Ipanema ve Copacabana sahilleri. 1960 ve 70'lerde Brezilya'nrn farklı kesimlerinden, özellikle fakirliğin RİO DE JANEIRO sefalet boyutuna vardığı ülkenin kuzeydoğusundan iş bulma, rahat yaşama hayalleriyle "büyük şehre" göç edenler favelalann nüfusunun büyük kısmını oluşruruyor. Daha çok şehrin dağ ve tepelerini kaplayan favelalar odun, taş veya tuğlayla yapılmış, camlan olmayan, çoğu tamamlanmamış, yıkık dökük evlerden oluşuyor. Favelalann sayısı 600 kadar; favelalarda yaşayanlann nüfıısu (tahminlere göre) 1.2 milyon. Hükümet önce umsursanmayan, zamanla çığrmdan çıkan favelalann yayılmasmı önlemenin yolu olmadığının farkuıda. Bu gerçek göz önünde bulundurularak hükümetin 1995'te başlattığı Rio'nun favelalannı "gerçek mahaDelere" (bairro) çevirmek, elektrik, su, kanalizasyon getirip temizletmeyi hedefleyen, 2002 senesine kadar 600 milyon dolar yatırılan "Favela-Bairro Projesi" hâlâ de\am ediyor. Uyuşturucu kaçakçılığı ve ticareti ülkenin en büyük sorunlanndan. Favelalann çoğu değişik uyuşturucu çeteleri taranndan paylaşılmış durumda. Buralarda oturanlann uyuşturucu kullanması ya da uyuşturucu ticaretiyle alakasının olması ya da oknaması hiçbir şeyi belirlemiyor. Favelalarda oturanlar "uyuşturucu lordlannın" kanunlanna göre yaşıyor, daha doğrusu yaşamak BARIŞ GÜNERSEL zorunda kalıyor. Şiddet gecekondu mahallelerine hâkim. Favelalann etrafında oturanlar için silah ve makineli tüfek sesleri duymak olağan bir şey. Mesela benim Rio'da oturduğum mahalle güvenli olsa da geceleri duyduğum silah seslerine alışmak zaman aldı. Silahlann karşımdaki tepenın ardındaki favelada patladığnıı, seslerin yankı nedeniyle çok yalandan geldiğini öğrenince rahatladnn. Silahlar bazen gruplar arasında çatışma sırasında, bazense sadece kurşunlan tüketmek için pathyor. Ironik bir gerçek: Bugün Rio'nun en vahşi favelası "Cidade de Deus", yani "Tann'nınŞehri" 2002 de gösterime giren aynı adlı Brezilya yapımı film (ki bu yıl Istanbul Fihn Festhali'nde de gösterildi) bu favelanın ardındaki dehşet verici gerçekleri - tek kurtuluşun bir mafya çetesine katıhnak olduğunu, kokain kullanıp adam öldürme sayısının gurur konusu oünasmı, çocuklann bile silah taşımasının dogal, hatta gerekli ohnasmı gözler önüne seriyor. (Yönetmenliğini Fernando Meirefles'in yaphğı "Cidade de Deus" dünyanın birçok şehrinde gösterime girdı, "GokJen Globe" ödülüne ve "En tyi Yabancı Fihn Oscar'ı"na aday gösterildi.) Halkuı umutlannı bağladığı Lula, acaba ülkenin bu sorunlannı çözebilecek mi? Bunu zaman gösterecek ama yakın gelecekte bir çözüm beklemek aşın iyimserlik olur. bgunerseI2 (a hotmail.com Bol renkli bir Isveç mayısından kesitler Bu hafta bizim oğlanın keyfı gıcır. Okullann kapanmasına zaten bir hafta, on gün kahnışken bir de hademeler ve kapıcılar greve gidince, okullar grev yeri oldu ve dersler durdu. Kapılan kilitleme ve açma kapıcılann görevi olduğu için, okullara müdürler bile giremiyorlar. Aksi halde grev kıncılığı yapmış olacaklar ve bu da Isveç'te çok ciddi bir suçtur. Stadyumlann çoğunda da durum aynı. Maçlar saha değiştiriyor, erteleniyor. Grev aym zamanda yine Belediye- Iş'e bağlı başka işyerlerinde de sürüyor. Haftaya bir de otobüs şofÖrleri ve metro sürücüleri de eklenince, artık ben oğlanla evde tavla atanm! Bizdeki lise I, II ve artı bir sınıf daha, burada "cimnazjTUiı" oluyor. Meslek seçimi bu sırada yapılıyor. Çeşitli iş dallannda staj yapma olanağı sağlanarak öğrencilere, değişik meslekler tanıtılıyor. Daha sonra yüksekokullara, üniversitelere devam edihneden önce öğrencilerin notlan kadar genel eğilimleri de göz önüne alınıyor. Işte bu sıralar cimnazyumu bitirmekte olan öğrencilerim, bol yapraklı ^ ^ " ^ ~ " ^ ağaçlar. çiçekler ve balonlarla süslenmiş kamyonlar, kamyonetler, lüks Amerikan otomobilleriyle sokaklara yayıkna günleri. Oğlanlar ve kızlar beyazlar giyinirler, başlannda tipik mezuniyet kepi olur, ellerinde bir çocukluktan kahna veya biçimsiz bir anda çekilmiş bir fotoğrafın yapıştınldığı birer plaket. Müzik eşliğinde, çığlıklar atarak caddelere yayılırlar. Bir de bayraklar. Artık son birkaç yıldn- göçmen kökenli yeni nesil cimnazyum mezunlan da vermekte olduğu için bizimkiler, Şilililer, Yunanlılar ve diğer birçok ülke kökenli gençler, bayraklan da ihmal etmezler. Bu yılın kutlamalan yeni başladı; ama geçen yıl Stockholm'ün en görkemli caddeleri, Tarkan'ın öpücükleri ve şıkıdımlanyla inlemişti. Bu yıl sanınm onun yerini Sertab Erener alır. Şimdi nereden nereye diyeceksiniz ama, Isveç'i anlatmakta, benim ortak bir yana sahip olarak gördüğüm bir başka STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN konuya geçeceğim. Bu ülkede kişinin para karşılığı "cinsel hizmetlerde bulunması" yasak değildir, bu hizmetlerin satm almması yasaktır. Yani, böyle bir pazarlık sırasmda iki sivil polis belirirse, sanık adayı erkektir, kadm değil. Aynı şekilde, bu yönde faaliyetler için lokal kiraya verme veya -daha beteri- bunlan örgütleme, düzenleme de bunu yapanlar, "cüısel tkarerten çıkan olan üçüncü taraf" oluyorlar ve bu da yasadışı. Bu nedenle, genelevler filan da yok haliyle. Olanlar, yasadışı çalışan bazı randevuevleri. Çoğu zaten "masaja" vb. gibi adlar altuıda faaliyet gösterirler. Geçen hafta duyduğum bir haber, beni hem güldürdü, hem de düşündürdü. Bedenini satarak geçimini sağladığı saptanan bir kadından devlet gelir bildirimi yapmasuıı istemiş, hiç kuşkusuz vergilendirmek için. Kadın öyle mi, demiş ve bir gelir beyannamesi hazırlayıp vergi dairesine göndermiş ve ardından - sıkı durun- devlet hakkında "üçüncü tarar* olduğu gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş. Ne sonuca vanlacak merakla ^ ^ " ^ ^ " ~ " bekliyorum, öğrenince yazarım. Isveç'te 2003 yıluun mayıs ayının gündemini oluşturan bir başka konuyla, yerimizden taşmadan, bu yazıyı bitirelim: Eurovision. Isveç basımnda, Sertab ve arkadaşlannın başansı hiç kuşkusuz geniş yer aldı. Aynı zamanda, bizim katılımcılanmızın Riga'daki bir hafta süresüıce, ağırbaşh, olgun ve sempatik tavırlan övgüyle karşılandı. Yanşmayı anlatan Isveç televizyonu spikeri Pekka Heino, baştan beri şarkımızı destekledi. Heino, oylama başlarken "Şimdi Yunanisten ve Kıbns dışında her ülke 0 puanla başhyor, onlar arü 12 puanla" dedi. Ardından sıra Kıbns'm kime 12 puan vereceğine gelince, buz gibi bir sesle, "Heyecan dayanıhr gibi degll" diyen takdimci, puanlann Yunanistan'a gitriği açıklanınca, "Şaşkmhğınıdan az daha sandaheden düşüyordum!" şeklinde konuştu. Türkiye son anda birinci olunca da azgın bir futbol taraftan gibi uzun bir "Eveeeetttt!" geçti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear