22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
! MAYIS 2003 CUIVLA CUMHURİYET SAYFA kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 A Osmanlı'da sonun başlangıcı sürecinde geçen bir aşk, tutku ve iktidar öyküsü ^4sayiş berkemal! înşallah! En son Kurtuluş, Cumhuriyet gibi yakın tarihimize kamera tıttan ve sınematografisin- den çok eğitıcı, öğre«:ici yanlanyla akılda ka- lan iki filmiyle anımsadığımız, deneyimli yö- netmen Ziya Öztan " ın, edebiyatımızın unu- tulmayı hak etraeyen yazarlanndan Nahid Sırn Örik'ın (1895- 3 960) Sultan Hamit Dü- şerken romanından «yarladığı Abdülhamid Düşerken, 20. yüzyıla enşmiş, 600 yıllık bir imparatorluğun sonumun yaklaştığı, sancılı bir ölüm-kalım dönemiınizde, Ikinci Meşruti- yet'in öncesi ve sonrasında geçen bir aşk, ih- tiras, iktidar, nefret hilcâyesini perdeye taşıyor. Gerçek ve kurmaca karakterler Kâmil (tsmet Ay>, Sait (Engin Cezzar), Mahmut Şevket (Tank Akan). Talat (Halil Ergün), Enver Paşa (Fikret Kuşkan) ve genç Kolağası Mustafa Kemal (Serdar Orçin) gı- bi gerçek tarihi kışilikJerin de arka planda boy gösterdiği hikâyenin asıl kahramanlanysa, ye- tersiz vezirleri temsil eden, yanm asır padi- şaha hizmet etmiş, h»u arada malı mülkü de düzmüş, 80"lik Mehınet Şahabettin Paşa'yla (Haluk Kurdoğlu) iktidar evinde büyümüş, iyi eğitimli, gözü hep yüksekJerde, zeki, gü- zel, hırslı, fettan kızı Nimet (Meltem Cumbul) ve ilk görüşte tutulduğu Ni- met'in her dediğinden çıkmaz olmuş, gözünü iktidar hırsı bürümüş, alt taba- kadan fiıkara damadı îttihatçı Bırıba- şı Şefik Bey (Mehmet Kurtuluş), bütünüyle kurmaca karakterler. Örik'in, Osmanh'nın son dö- nemine ağırlığını koyan Ittihat ve Terakkicilerle karşıtlannın kapıştığı iktidar mücadelesi- ni fon alan hacimli romanı- nı uyarlamaya girişen Öz- tan, TRT'nin sağladığı olanaklarla, adeta ünlü- ler ordusu denebilecek bir oyuncu kadrosuyla bu zorlu işe soyunmuş. Yönetmenin bilinen 'dönem filmi' çaba- sı ve becerisinin yine şaha kalktığı, yalda- şık 2.5 saatlik bu tarihsel üstünyapım, sinema dilinin genelde bir eksiklık duygusundan kur- tulamamasına karşın fkinci Meşrutiyet'ten günümüze uzanan dönek, ihtiraslanna yeni- len, aldanan, hâlâ aramızdaki bildik kahra- manlanyla baştan sona ilgiyle seyrediliyor. Geçmişimizle yüzleşen böylesi girişimlere pek rastlanmayan sinemamızda ciddi düzey- de bir 'ilk' olmayı başaran filmde, Paşa ba- basıyla, Nimet ve muhteris kocasının yanı sı- ra, Sultan Abdülhamit, eski-yeni nazırlan, sa- ray hizmetkârlan, kâhyalar, erkeğin kulu kö- lesı kadınlar ve Osmanlı'yı nihai felaketine götürecek Ittihat ve Terakkiciler de yer alıyor. Babasından sonra kocasını da etkileyip yön- lendiren Nimet'le evlenince kısa sürede onun kuklasına dönüşüp sarayın gözüne girerek It- tihatçılıktan Dahiliye Na- zırlığı'na transfer olan Şefik Bey, dönekliginin bedelini Abdülhamit tahttan uzaklaştırıldığında, eski dava arkadaşlannca tutuklanıp ipe yollanarak öderken Nimet de sefaretine sığındığı bir ya- bancı ülkeye kaçmayı seçiyor finalde. Cünümüze yönellk dönem filmi Sanat yönetimi, dekor, kostümler, görüntü ve müziklerin geçer not aldığı filmde, dönem atmosferi sağlanmış olanaklar elverdiğince. Tarihi mekânlardaki iç çekimlerin düzeyi, dış mekânlardaki kalabahk sahnelerde tutturula- masa da. Örik'in metnine çağdaş bakışını ve yorumunu katan Öztan'ın büyük ölçüde 'fî- gürasyona dayalı', dizi tadındaki anlatımı, senaryoyu düzgün bir şekilde görüntülemek- ten pek öteye geçmiyor. Yine de yönetmenin çoktan tarihe mal ol- muş önemli olaylann görsel karşılığını bulma çabasının amacına ulaştığı söylenebilir. Kimi sahnelerde, bir kahramanın karşısındakine ilişkin, o anda içinden geçirdiği kanı ve dü- şünceleri iç ses tekniğine başvurarak aktarma- sı, filmin klasik diline renk ve espri katıyor. Dünü anlatan bir dönem filmi Abdülhamid Düşerken ama kuşkusuz günümüze yönelik belirgin mesajlar da içeriyor. Saray-iktidar entrlkalan tkinci Meşrutiyet, gerici 31 Mart Vakası, Hareket Ordusu'nun Istanbul'a gelişi gibi Cumhuriyet öncesi tarünmizin büyük dönü- şümlerine ve saray-iktidar entrikalanna da yer veren film, kimine göre 'kızıl sultan', ki- mine göreyse ulu hakan Abdülhamit'in özel yaşanuna da eğiliyor, opera-tiyatro merakuı- dan marangozluk becerisine ve polisiye ro- man (Şerlok Holmes) tutkusuna kadar. Abdül- hamid rolündeki Çetin Öner belki de filmin en iyi oyuncusu. Kalabahk figürasyon içinde kimler yok ki. Yazar ve yayıncı Erdal Oz'ün kısacık sansürcübaşı rolünü üstlenmesiyse, kaderin ona bir cilvesi herhalde. Festival koşuşturmasmdan ötürü görmek- te geciktiğimiz, onca emek, özen ve paraya mal olmuş bu tarihsel film, sadece bügilen- mek adına bile seyredilmeyi hak ediyor so- nuçta. Yönetmen, senaryo: Ziya Öztan, Nahid Sırn Örik'in romanından / Kamera: Colin Mounier / Müzik: Timur Selçuk / Oyuncular: Meltem Cumbul, Mehmet Kurtuluş, Haluk Kurdoğlu, Çetin Oner, Nur Sürer, Halil Ergün, Mustafa Alabora / 2003 TRT Ulusal Sinema Platformu ndan açık mektup Hükümete çağnKültür Servisi - Ulusal Sinema Platformu, '59. Hükümefi Sinema- mızı Sevmeye Davet Ediyoruz' başlıklı bir açık mektup yayımladı. Sinemanın ülkemizin gelişmesi ve tanıtımı açısından önemi üzerinde durulan mektup, platformun hükü- mete çağnsıyla sona eriyor: "Binler- ce yıllık kültür zenginliklerinin üzerine oturmuş bu ülkenin Kültür Bakanlığı'm başka ve farklı bakanlıklann ça- tısı altında eritip yok etmeyiniz. Yıllardır üzerinde çalışılarak son hali verilerek Meclis'e gönderilme- si beklenen Ulusal Sine- ma Merkezi Yasasf nı sektörümü- zün de onayını alarak bir an önce Meclis'ten çıkannız ve hayata geçi- riniz. Sansürlemek ve yasaklamak çağdaş bir ülkeye ve sanata yakış- mıyor. Biz sinemacılar neyin bu ül- kenin çıkarlanna ters düşeceğinin farkında olan bir sektörüz. Filmle- rin denetimini bizlere bırakınız. Kendi ellerinıizle sinema biletlerin- den keserek biriktirdiğimiz ve öz kaynağımız olan 22 trilyonu aşkın birikmiş paramızj, sinema üretimi- nin arttırılması için sektöre hemen aktarınız. 21 yıl sonra Türk sine- masını temsilen Cannes Film Fes- tivali'nde yarışma bölümüne gir- me başansı gösteren yönetmen Nu- ri Bilge Ceylan ve 'Uzak' fîl- mine tüm desteği ve diğer filmlerimizin de tanıfıla- cağı "Türk Film Stan- dı'nın görev yapmasını sağlayınız. Sinema sana- tının dünyada yarattığı et- kileme ve tanıtma gücünün ar- tık farkına varınız. Sinemamızı se- viniz ve lütfen önemseyiniz." Ulusal Sinema Platformu SESAM, FÎYAP, FİLMYÖN, ÇASOD, SO- DER, SİNESEN, OYUNCUBİR, TÜSSlD, BSMB, FtİD ve SEN- DER'den oluşuyor. Açık mektubun Cumhurbaşka- nı'na, TBMM Başkanı'na, Başba- kan'a, Kültür Bakanı'na, Dışişleri Bakanı'na ve ana muhalefet partisi lideri"ne gönderildiği bildirildi. YENİ BA$LAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR. Blrltkte 22. Uluslararası tstanbul Film Festi- vali'nin açılış filmi 'Birlikte'nin yönet- meni filmde de rol alan Chen Kaige. Hiç tanımadığı an- nesinden miras kalan yeteneğiyle bir ço- cuk kemancı ve emekçi babasının, klasik müzik dünya- sının acımasız reka- bet ortamında ayakta kakna çabalannı ko- nu edınen filmde müzik çocuğun tek iletişim aracı, duygulannı ifade et- mesinin tek yolu olarak karşımıza çıkıyor. Babasıyla Pekin'e giderek başan- lı bir kariyer için çabalamaya, fir- satlan degerlendirmeye çahşan genç sanatçı, öte yanda kendisini zorlu, maddi bir dünyada daha iyi bir ya- Yunanistan Sinema Günleri bu gece Emek'te başlıyor Son 43yıldan 13film Biıiikte', festivalde kaçıran sinemaseverler için. şam ıçın dramatik, zorlu bir müca- delenin içinde bulur. Duygusallıktan destek alan, içtenlik dolu bir drama olarak yorumlanabilecek fihnde öy- kü, güç ve para kazanma dürtüleri- nin henüz gerçek insani ilişkilerin önüne geçemediği Çin toplumunda- ki güçlü değişimler üzerine gelişi- yor. Romanda Kazancakis. şıirde Kavafis, Seferis, Elitis, Rit- sos'lan yetiştiren komşu Yunanis- tan'da, 19II 'de başlayan filmcilik çalışmalan, 1950'lere kadar bek- leneni veremedi. Ancak 1950'li yıllardan itibaren, Melina Mer- kuri'yiyıldızyapanve 1955 Can- nes'da alkışlanan Stella'yla Mi- hail Kakoyannis, Venedik'te gösterilen Büyülü Kent'le Nikos Kunduros gibi yönetmenler Yu- nan sinemasınm adını duyurdu ve ülke, sinema yasasının çıkanlma- sıyla Boy on a Dolphin-Altın Çocuk, Navaron'un Topları gi- bi yabancı yapımlar için de göz- de bir set haline geldi. 1960'ta Melina Merkun'ye Cannes'da en iyi kadın oyuncu ödülünü ve besteci Manos Hacı- dakis'e Oscar kazandıran, Jules Dassin'in Pazarları Asla'sıysa Yunan sinemasını uluslararası alana taşıdı. Kakoyannis'ten Theo'ya... Günümüze kadar 43 kez düzen- lenen Selanik Film Festivali, Se- lanik Film Haftası adıyla 1960'ta başlatıldı. Eleştirmenlikten yetişme, IDHEC mezunu Theo Angelopoulos ise 1970 yapımı ilk filmi Yeni- den Canlandırma'dan gü- nümüze kadar çektikleriy- le, Yunan sinemasının en büyük ustalanndan biri ola- geldi. 3-8 Mayıs arasında. Yunanistan Sinema Gün- leri adı altında, Beyoğlu E- mek sinemasında son 40 yıldan seçilmiş, 13 önemli Yunan filmi gösterilecek: McCarthyciliğin hışmına uğrayan yönetmenlerden Jules Dassin'in bütün haf- ta çalışıp pazar günü dınle- nen bir hayat kadınını oy- nayan 'gözdesi' Melina Merkuri için çektiği, çoktan klasik olmuş Pazarları As- la (pazar 21.30, pazartesi 12.00), Dassin'in de rol al- dığı, siyah-beyaz bir ro- mantik komedi. Nikos Kunduros'un 1963 yapımı ünlü erotik filmi 'Küçük Af- roditler' sadece 5 Mayıs Pazartesi saat 15.00'te gösterilecek. Nikos Kunduros'un 1963 Ber- lin Gümüş Ayı ödüllü, Küçük Af- roditler'i (pazartesi 15.00), vak- tiyle Sinematek'te (1967'de) gös- terildiğinde içerdiği saf erotizmi ve mitolojik anlarım özellikleriy- le geniş yankılar uyandırmıştı. Haftanın öteki filmleri şunlar: Bruno Ganz 'Sonsuzluk ve Bir Gün'de. Kakoyannis'ten ünlü Kazancakis uyarlaması Zorba (cumartesi 15.00, sah 21.30), Pantelis Vul- garis'den bizde daha önce göste- rilmiş Taş Yıllar (pazartesi, çar- şamba 18.30), Nikos Papata- kis'den Fotoğraf (pazar 15.00, pazartesi 21.30), Dimos Avdeli- odis'den Yaraladığımız Ağaç (perşembe 12.00, cu- martesi 18.30), Tonia Mar- ketaki'den bu gece 20.30'da gösterilecek açılış filmi Kristal Geceler (çarşamba 12.00, perşembe 21.30), So- tiris Garitsas'dan Kardan Gelenler (cumartesi 12.00, çarşamba 15.00), Konstan- tin Giannaris'den Şehrin lcundan (pazar 12.00, sah 18.30), Penny Panayotopu- lo'dan Zor Ayrılıklar: Ba- bam (pazar 18.30, çarşamba 2130), Vassili Yorgiya- des'den Toprak Kırmızıya Boyandı (salı 12.00, per- şembe 15.00) ve Theo An- gelopulos'dan 5 yıl önce si- nemalanmızı şenlendirmiş Sonsuzluk ve Bir Gün (cu- martesi 21.30, perşembe 18.30). Gülmeyen Taş adlı belgesel de salı 15.00'te E- mek'te. KEDt GÖZÜ VECDİ SAYAR Sinemanın Gündemi önce savaş, ardından Kültür Bakanlığı'ndaki yapısal değişiklik... Nicedir güncel sanat olayla- rına değinemez olduk. Oysa, kültür - sanat orta- mımız nice önemli etkinliğe sahne oldu, olmaya devam ediyor... Istanbul Film Festivali, Kısa Film Günleri, Afîfe Tiyatro Ödülleri, Ankara Müzik Festivali, Mimar Sinan Üniversitesi'nin düzenledigi Graphist - Uluslararası Grafîk Ta- sanm Günleri, (hafta içinde başlayan ve önü- müzdeki salıya dek sürecek olan) Bursa Sinema Şenliği, (bugün istanbul'dabaşlayacak olan) Yu- nanistan Sinema Günleri... Hepsine birden yerimiz yetmeyeceğine göre, dilerseniz sinemaya öncelik verelim. Bir yıl daha yaşlanan Uluslararası Istanbul Film Festivali'nde 'En İyi Turk Filmi' ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ın 'Uzak' adlı filminin önümüzdeki gün- lerde başlayacak Cannes Film Festivali nin ya- rışma bölümüne seçilmesi kuşkusuz son günle- rin en önemli sanat olayı. Cannes'da yanşmaya seçilmek kolay kolay her ülke sinemasına nasip olmuyor (bizim başımıza bugüne dek iki kez kon- du bu talih kuşu; Şerif Gören ve Tevfik Başer'in yapıtları sayesinde). Ama, galiba herkes sinema- cılar kadar bu olayın öneminin farkında değil. Hafta içinde, sinema örgütleri bir basın toplan- tısı düzenleyerek çiçeği burnunda Kültür ve Tu- rizm Bakanımızın dikkatini bu konuya çekmeye çalıştılar. Köşemizin sadık okurları anımsayacak- tır: Cannes Film Festivali çerçevesinde düzenle- nen 'Film Pazan'na ülkemizin katıhmını sağla- mak için devlet desteğine ihtiyaç olduğunu, ay- rıca festivale katılan fılmlerin desteklenmesi için de kaynak ayrılması gerektiğini kim bilir kaç kez yazmışızdır. Bir tek yıl yoktur ki kavgasız gürül- tüsüz bu fon sağlansın, 'son dakika golü'ne ihti- yaç duyulmaksızın, festivale rahat rahat hazıria- nılsın. Bürokrasimiz hep ayak sürümüştür bu ko- nuda. Çünkü, öteki ülkelerin Cannes'da nasıl et- kin bir çalışma yaptığının farkında bile değildir. Basın toplantısında dinlediklerim beni hiç şa- şırtmadı bu yüzden. Bakanlık 50 milyar TL ayır- mış. Hem 'Uzak' filminin tanıtımı, hem de 'Film Pazan'na katılım giderlerinin karşılanması için. Oysa, bu miktarın yaklaşık iki misline ihtiyaç var- mış... Beni şaşırtan, kültürel tanıtımın ne denli önemli olduğunu her fırsatta tekrarlayan Erkan Mumcu'nun bu bürokratik direnişeteslim olma- sı. Hem kültür ile turizmi birieştireceksin, hem de Cannes gibi önemli bir tanıtım fırsatını tepecek- sin... Sinemanın gündemindeki parasal sorun bu- nunla sınırlı değil elbette. Sinema biletlerinden kesilen 'rüsum'un yüzde 25'inin belediyelere bı- rakılarak yüzde 75'inin sinema fonuna aktanlma- sı yönünde bütçe kanunlanna konan hükümlere rağmen, uygulamada belediyelerin bir bölümü bu parayı vermiyor, toplanabilen paraya da Ma- liye Bakanlığı el koyuyor. Yani, sinemadan kaza- nılan para sinemaya geri dönmüyor. Sonuç, üre- timin 10-12 filme düşmesi... Sinemamızın gündeminden (parasızlık gibi) hiç düşmeyen bir konu da özgürlük sorunu. Ne ka- dar uğraştıysak, sansür denen beladan kurtula- madık. Son Istanbul Festivali'nde Iraklı bir yö netmenin çektiği ortakyapım 'San Günler'in ba- şına gelenler, bunun en yeni kanıtı. Sansür kuru- lu, bazı cümleler çıkartılırsa izin verecekmiş filmin gösterimine... Son günlerde Avrupa Birliği'nden gelen bir uya- rı da aynı soruna ilişkin. Film Denetleme Kuru- lu'na MGK'nin üye göndermesinin demokrasiy- le bağdaşmadığını söyleyerek kurulun yapısının değiştirilmesiniistiyorABKomisyonu. lyidesan- sürün tümüyle kaldınlması gereğinden neden söz açmıyor? Kendilerinde bulunan özgürlüklerin ta- mamını Türkiye'ye layık görmediklerinden mi yoksa?... Basın toplantısında, sinema örgütlerinin altını çizdiği bir başka sorun da uzun süredir üzerinde çalışılan 'sinema kurumu' yasa tasarısına ilişkin hiçbir gelişme olmaması. Son Kültür Bakanı Hü- seyin Çelik, kendisinden önce bakanlıkta baş- latılan 'sinema kurumu' çalışmalanna hız kazan- dırmış, yasa taslağı Meclis'e sunulma aşaması- na gelmişti. Erkan Mumcu'nun, yeni 'Kültür ve Turizm Bakanlığı' yasasında bu 'kurum'a yer vermeyip Telif Hakları ve Sinema Genel Müdür- lüğü'nü aynen korumasının, savunduğu ilkelerle çeliştiğini düşünüyorum. Özerk Sanat Konseyi'nin yıllardır savunduğu sanat kurumlarının özerkliği projesini -ve bu bağ- lamda 'sinema kurumu'nu- gündemimizin ilk sı- rasına almadıkça, bu sorunların hiçbiri çözülece- ğe benzemiyor. vecdisayara yahoo.com BUGUN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ nde 19.30'da 'Âşıklar İçin' adlı İDSO konseri. Şef: Aleıander Rahbari (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞlT REY KONSER SALONITnda 20.00'de 'III. Uluslararası tstanbul Dans Festivali' kapsamında National Musical Theater-Sofıa Ballet Company. (0 212 232 98 30) • tŞ SANAT'ta 19.30'da Alicia De Larrocha (piyano) resitali. (0 212 316 10 83) • ALMANYA BAŞKONSOLOSLUĞU'nda 19.30'da 'Yeni Bavyera Devlet Orkestrası' ve Claudio Roditi (trompet) konseri. (0 212 249 20 09) • NARDİS'te 22.00 de 'Yahya Dai Quartet'. (0 212 244 63 27) • DEĞİRMEN SANATEVİ'nde 21 OO'de Tolga Çandar&Seza Kırgız konseri. (0 212 245 70 06) • EMEK StNEMASI'nda 'Yunanistan Sinema Günleri' kapsamında 20.30'da 'Kristal Geceler'. (0 212 292 23 39) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt SİNEMA SALONU'nda Roman Polansld'nin yönetmenliğini yaptığı 'Piyanist' adlı filmin gösterimi. (0 212 251 56 00) • BEKSAV'da 14.30'da 'Tokyo-Ga', 17.00'de 'Amerikaü Arkadaş' ve 19.30'da 'Paris-Texas'. (0 216 349 91 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear