25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 MAYIS 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA J\_ LJ Ld J. U Jti. kuttur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Parmaklannı da mile yapmışlar Z ordun arabası bır köy evının önünde durur. Atlann koşarken çıkardığı se- sı önceden duyan çiftçı Fleming ka- pının önündedır. Arabadan ınen adam Fleming'e doğru yaklaşır: "Oğlumun haya- Jını kurtardın. Sen olmasaydın yaşamıyor olacaktı. Sana borcumu ödemeliyim." Çiftçı Fleming, kendisının yerinde kim ol- sa aynı şeyı yapacağını söyler. Tarlada çalış- tığı bir gün, yakındakı bataklıktan bir ses duy- muş ve koştuğunda, belıne kadar çamura gö- mülmüş bır çocuk görmüştü. Hıç düşünme- den bataklığa gırmış ve bınbır zorlukJa da ol- sa çocuğu kurtarmıştı. İşte. karşısında duran o çocuğun babasıdır. Fleming, insanhk göre- vini yaptığını ve bunun karşılığında maddi bir şeyi asla kabul etmeyeceğını söyler. Tüm bunlar konuşulurken, çıftçinın yanın- da duran çocuğa doğm kayar lordun gözleri. Çelimsız çocuk, evlennın önünde o güne ka- dar görmediği at arabasına ve lordun kıyafe- tine bakmaktadır hayranlıkla. Lord Ran- dolph, masraflannı karşılamak üzere Fle- ming'ın çocuğunu, hayatını kurtardığı kendi oğlunun okuluna göndermeyı teklıf eder. Ül- kenın en ıyi okullannda okuyan çocuk dok- tor olur ve adını 1928 yılında, penısilini bu- lan Alexander Fleming olarak yazdınr bilim tanhıne! Çiftçı Fleming 'in bataklıktan kurtardığı ço- cuk, ağır bır zatürreeye yakalanır büyüdü- ğünde. Bır kez daha Azrail'ın gölgesi ense- sindedır. Bu kez, Alexander Fleming yetişir imdadına ve penisilin sayesinde ölümden kurtulur. Çiftçı Fleming, lordun oğlunu o gün kurtarmasaydı, oğlu ünlü bir bilım insanı ol- maya gıden eğitim yolunu vürüyemeyecek- ti... Ve o yolun sonunda, lordun oğlu ölümün karşısında ıkinci kez galip gelmeyı başarama- yacaktı!.. Ölümün ağına takılan çocuklar... Kurtulamayan, ölümün ağına takılan ço- cuklar var bır de! Onlardan bınnı annesinin kucağında görürüz her akşamüstü. Raşıtızm adlı kemık hastalığına yakalanan zavallı kız çocuğunun ıyileşmesı ıçın komşular, akşam ezanı öncesınde mezarlığa bırakmasını öğüt- lerler annesine; eve dönerken de asla gözya- şı dökmemesini! Yürüyemeyen çocuğu, arka- lanndan gelen bir başkası eve getırecekmiş. Bu davranış "Tannm, yavrumu sana bırak- tını, hastahğını toprağa göm, onu bana sağlıklı geri ver" anlamına gelıyormuş!.. Yoksulluktan doktora gidecek, ilaç alacak parası olmayan kadın, üç yaşındakı hasta kı- zını çaresızlık ıçınde Kasımpaşa ıle Beyoğlu arasındakı Çürüklük Mezarlığı'na bırakır, her akşamüstü. Kendısine söylendiğı gibi yol boyunca ağlamaz ama, eve geldiğinde sel olur akar gözyaşlan. Mezarlıktan eve doğru yap- tığı yürüyüşler esnasında karşısına ne bır "Beyzade", ne de ıyi kalplı bır "Lord" çı- kar. Bu yürüyüşlerde kadının yanında olan sağ- lıklı oğlu, babasının evden kucağında küçük bir kutuyla çıktığını görür bir gün. Kutunun ıçinde kızkardeşi olduğunu anlamıştır; gü- lümser... "Bu bir oyun olacaktı; kardeşimi bu küçük tahta kutu içinde mezarlığa bı- rakacaklar, orda iyi olup, koşa koşa dö- nüp gelecekti eve..." Kapı eşığıne oturan oğlunun güldüğunü gö- ren babası "Çocuğu içeri al"dıye seslenır annesine. Kadın, gözyaşlannın ıslattığı tit- rek dudaklanyla oğlunu öperken. kulağına fısıldar: "Kardeşin öldii, gülünmez!.." O çocuk, "Hiç arkadaşım yok, hiç oyun- cağım yok" diye andığı yoksulluk yıllannda sofra örtüsünü sokağa silkelemek içın kapı eşiğıne çıktığı günü asla unutmaz. Nasıl unut- sun, mahallenın tüm çocuklan sokakta oyna- maktadır. Örtüyü bır kenara bırakır ve ço- cuklann arasına kanşır: "Oyundan başka hiçbir şey umurumda değildi. O mahalle- den öbür mahalleye... arkadaşlar da deği- şiyor, o arkadaştan öbür arkadaşa..." Çocuklardan bazılan "Evli evine, köylü köyüne, evi olmayan sıçan deüğine" dıye bağınnca aklı başına gelır: Evinden uzakta, çok uzaktadırî.. Elınde oyunlardan kazandı- ğı birkaç sigara kâğıdı kabı. cebinde de bır- kaç misketle koşmaya başlar: "Annem açtı kapıyı, ağlamaktan şişmiş gözleri kıpkır- nıızı... Hiçbir şey sormadı, bir şey de söy- lemedi. Asıl korkum hazinemi, yani ciga- ra kâğıdı kaplarıyla zıpzıplarımı eünıden almalarıydı." Korktuğu gelmez başına. Tuvalette, bır le- ğen içinde yıkanırken. ağzını bıçak açmaz annesinin. Üstelik, eve dönen babasının "Oğ- lan geldi mi?" sorusuna da, "Çoktan... Sen gider gitmez arkandan geldi" yanıtını ve- rir. Sofrada, baba yine sorar: - Neredeydin bugün oğlum? - Sokaktaydım. - Ne yaprın? - Oynadım. Ertesi gün adam, çocuğun hayatındaki tek oyuncaklan olan sigara kâğıdı kaplan ve zıp- zıplara el koyar: "Oğlum, top oynamaya- caksın, zıpzıp oynamayacaksın. Vezitler, Hazret-i Ali Efendimizi şehit edip, gövde- sinden ayırdıkları mübarek başını ayakla- rıyla vurarak birbirlerine atmışlar; ayak- topu ordan kalmıştır. Parmaklannı da ke- sip mile oynamışlar. Top ve mile oyunu gü- nahtır. Oyun da ne oluyor, otur derslerine çalış, unuttuğun sureleri ezberle!.." 'Çamura batmışların... Çiftçi Fleming'in bataklıktan kurtardığı ve sonradan da, bunun mükafatı olarak okutu- lan oğlunun bulduğu penisilin sayesinde bir kez daha hayata dönen çocuk, 1946 yılında seçimi kaybedince. kendisini sürekli olarak eleştiren Bernard Shaw, bu kez şunlan ya- zar: "Siz hiçbir zaman gerçek bir muhafa- zakâr partili değildiniz: İçinde büyük öl- çüde yazarlık ve sanatçüık yetenekleri bu- lunan, askerlik eğitiminden geçmiş, de- nıokrasinin temellerinden bir kişi olma- nız, yiyicilerin, cahillerin ve çamura bat- mışların hiçbir zaman anlamadıklan ve hep korktukları bir olgu durumuna getir- miştir sizi..." "Çamura batmışların"... Sha\v bunlan yazarken, seslendiğı ınsanın, VVinston ChurchüTın yanı, Alexander Fleming'in ba- bası tarafından, çamurda boğulmaktan kurta- nldığını biliyordu herhalde!?. 1950 yılında ölen Bernard Shaw"ın cesedı vasiyeti gereğı yakılır. Ünlü yazann külleri yine vasiyetınde olduğu gıbı, kendinden ön- ce dünyadan aynlan ve bir kavanozda bekle- tılen kansmın küllenyle kanştınlıp, evlennın arka bahçesıne serpılir... Çocukluğunda hıç oyuncağı olmayan, pa- rasızhk yüzünden kız kardeşını kaybeden adam da adını taşıyan vakfın Çatalca'daki bahçesıne gömülmeyı ve mezannın yerini bellı edecek bır taşın konulmamasını vasıye- tıne yazar. Öldüğünde bu dıleği gerçekleşir ve de bannma, beslenme, kıyafet, eğitim gi- bı tüm masraflan "Aziz Nesin Vakfı" tara- fından karşılanan çocukların kaldıklan, oyun oynadıklan 15 dönümlük bir yeşil alana gömülür! l sta yazarı anlatan yapıt belgelere dayanıyor. Sabahattin Ali'nin yaşamı oyun oldu Kültür Servisi - Oyun yazarı Tuncer Cücenoğlu'nun, toplumcu-gerçekçi edebıyatımızın öncüsü yazar Sabahattin Ali'nin gördüğü baskılan, yaşadığı bunahmlı günleri ve hunharca katledilmesi olayını anlatan 'Sabahattin Ali' adlı belgesel oyunu yayımlandı. Oyunda yazann çocukluğu, ailesi, anne ve babasının kişilikleri, öğrenim dönemi, yazarlık yaşamı. liselerde ve Devlet Konservaruvan' ndaki hocalığı, basındaki demokrasi savaşımı, yazarlık-gazetecilik yapma olanağının elinden alınışı, yaşamını kazanmak için taşımacılık yapma serüveni ve ölüm olayı anlatılıyor. Oyunun içeriği, 2 Nisan 1948'deKırklareli ormanlannda gizli güçlerin komplosuyla katledilen Sabahattin Ali'nin arkasından yaşamı üzerine basında çıkan araştırmalardan; hakkında çıkan yazılardan; aıle bireylen. arkadaşlan, onu tanıyan kişilerin konuşma ve anılanndan; aynca onu öldüren kişi Ali Ertekin'ın bu olayla ilgili davanın duruşmalardakı itiraflan ve tanık ifadelerinden oluşuyor. Oyun, belgelerden yola çıkarak, esrar perdesi henüz tam aydınlatılamamış olan bu trajik olayı yeniden gündeme getiriyor. Kitap Mitos-Boyut Tiyatro Yayınlan tarafından yayımlandı. (0 212 249 87 37) Açılış bugün Istanbul Arkeoloji Müzesi 'nde yapılacak Müzeler Haftası başlıyorKültür Servisi - Her yıl 18 - 24 Mayıs tarih- leri arasında kutlanmak- ta olan 'Müzeler Hafta- sı' bu yıl da aynı tarihler arasında Kültür Varhk- lan ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün önderli- ğinde ülke genelındeki 99 müze ile 92 bağlı ku- ruluş ve 92 özel müzede düzenlenecek çeşitli et- kinliklerle kutlanacak. Hafta dolayısıyla bugün tüm müzeler ücretsiz ge- zilebilecek. Açılış töreni, Kültür ve Turizm Bakanı Er- kan Mumcunun katılı- mıyla bugün saat 10.00'dalstanbul Arke- oloji Müzesi'nde yapı- lacak olan Müzeler Haf- tası, törenin ardından, çalınan ve el konulup müzede koruma altına alınan yapıtlardan olu- şan 'Çalınan Geçmiş' sergisinin açılışıyla sü- recek. Imza kampanyası Aynca, Sultanahmet çevresinde İSTEK Vak- fı okullan öğrencileri ta- rafından, yurtdışına ka- çınhruş kültür varlıkla- nmızın geri alınması amaçlı 'Kültür Varlık- larımızı Geri tstiyoruz' adlı imza kampanyası başlatılacak. Hafta dolayısıyla bu- gün Topkapı Sarayı Mü- zesı'nde, 30 ilk ve orta- öğretim okulunun katılı- mıyla 'Renklerin İstan- bul'u' adlı etkinlık baş- layacak. Aynı müzede, saat 14.00'te ise Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık ile Kültür Varlıklan ve Müzeler Genel Müdür- lüğü'nün bırlıkte düzen- lediği 'Küreselleşmede Kültürel Turizm ve MUzelerin Yeri' konulu panele Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mum- cu'nun yanı sıra, Tavit Köletavitoğlu, Başa- ran Ulusoy, Şerif Ye- nen, Pınar Aydemir ve Serhat Baysan katıla- cak. Ayasofya Müzesi'nde çocuk ve gençlerin sa- natsal etkinlikleriyle 'Ayasofya' temalı sergi yer alacak. Program. Türk ve Islam Eserleri Müzesi'nde Cizre Salo- nu'nun (Cizre Ulu Ca- mii Kapısı ve tokmağı- nm sergilendiği salon) açılışının ardından îs- tanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası'nın dinletisiyle sona erecek. Kutlama programı, haf- ta boyunca çeşitli müze- lerdeki sergi, söyleşi ve gezilerle sürecek. Müzeler Haftası kap- samında Boğaziçi Üni- versıtesı Batı Dillen ve Edebiyatlan Bölümü, 20 Mayıs'ta saat 15.00'te Rektörlük Konferans Salonu'nda 'Müzeleri- mizin Geleceği' başlık- lı bir etkinlik düzenliyor. Filiz Çağman, Veysel Donbaz. Prof. Dr. Mus- tafa Erdik, Prof. Dr. U- fuk Esin ve Nazan Öl- çer'in katılacağı panel- lerin başlıklan ıse 'Dep- rem Tehlikesine Karşı Müzelerimizin Korun- ması', 'Irak Müzeleri- nin Yağmalanması', 'Yeni Idari Düzenleme- ler ve Müzelerimiz', 'Dünya Müzecilik An- layışındaki Yeni Geliş- meler ve Müzelerimiz'. İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde 'Çalınan Geçmiş' adlı bir sergi açılacak. Oğrenciye parah Kültür Servisi - Dünyanın en zengin kültür varlıklarına sahip olduğumuz halde, halkın ve özellikle de gençlerin bu kültür zenginliğimıze karşı ilgısız olduğu, pek az insanın müzeleri gezdiği bilinen bir gerçek. Bu durumda, müzelere ilgiyi artıracak önlemler almak gerekirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı müzelerin, öğrencilere yeniden ücretli hale getirilmesi tepkiyle karşılandı. Öğrenciler müzeleri sadece Müzeler Haftası'nın ilk günü ücretsiz gezebilecekler. Karann ilginç yanıysa, üniversitelerin arkeoloji, sanat tarihi, güzel sanatlar gibi bölümlerinin öğrencilerüıi ve öğretim üyelerini de kapsıyor olması. Ücretsizken bile yeterince ilgi görmeyen müzelere girişin parah olması, zaten yılda bir kez sıruf gezileriyle müzeye giden gençleri kültür varlıklannı sahıplenmekten ve korumaktan iyice uzaklaştıracak gibi görünüyor. ••• ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Okullara Genelge... Bağımsız Düşünebilmek Birkaç gün önceydi. Egemen Berköz'le ko- nuşurken laf lafı açtı, "IzmirAmerikan Kız Kole- ji'ndenseniz, mutlak benim halamı tanırsınız, si- zin okulda biyoloji öğretmeniydi" dedi... Ve o anda, o anda, telefonun öteki ucunda ben dü- şüp bayılıyordum... Hayır bu bilgiden değil, mi- deme, karnıma saplanan bıçaktan, aradan kırk yıl geçmesine karşın hâlâ saplanan bıçaktandı bayılacak gibi olmam... Nasıl tanımam biyoloji hocamız Samiye Ha- nım'ı! Bir ondan, bir de tarih hocamız Fikret Ha- nım'dan ne çok korkardık. Daha koridorda ayak seslerini duyduğumda saplanırdı mideme o bı- çak ve ders boyu beni terk etmezdi. Oturduğu- muz sıralarda kıpırdamaya bile korkardık. Hat- ta soluk almaya... Saygı-korku-sevgi Hangisiydi bilmiyorum. Ikisinden biri söyle- mişti: "Sizlerden saygı istiyorum. Saygı, sevgi- den ya da korkudan doğar. Kendimi sizlere sev- dirmeye vakityok, ders süremiz çok kısa. Gere- kirse korkun ama bana saygı gösterin..." Ah evet, deli dolu, hayata aç kızlar, o derslerde "mum gibiydik". O mide ve karın kramplarına, korkudan titreşmelere, dehşet içinde kıvranma- ya "saygı" mı denirdi, doğrusu bilemiyorum... Bildiğim, o gün bugün sadece sevdiklerime say- gı duyduğum, yüregime korku ya da benzeri bir titreşim salanlara hiç mi hiç saygı duyamadı- ğım... Bana çok şey katan, düşünmeyi, araştır- mayı, tartışmayı ve tepkisiz kalmamayı öğreten okulumu bir telefon konuşmasıyla andığım gün- lerde Milli Eğitim Bakanlığı'nın kimi girişimleri gündemin tepesine oturuyordu. Bakanlık büt- çesinden özel okulların finanse edilmesine iliş- kin tasanya ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'ın, çeşitli yazariarın ve kuruluşların tepkilerini Cum- huriyet'te okudunuz. Gelelim bir başka girişi- me. Bakanlık, Türkiye'deki tüm ilköğretim okul- larına (Ermeni okulları da dahil olmak üzere tüm okullara) yolladığı bir genelgeyle 1915 Ermeni olayları ("Sözde Ermeni Soykınmt") hakkında konferanslar verilmesini, kompozisyon yarış- ması açılmasını istedi. Bir ikinci genelgeyle de, bunlarda nelerin söylenip nelerin söylenmeye- ceğini belirledi. Medrese eğitimiyle olmaz Hele bu son adım, ister istemez bana ezber- ciliğe, aktarmacılığa dayanan medrese eğitimi- ni çağrıştırmaktan geri kalmadı. Şunlan söyle- yip yazabilirsiniz, bunlan söyleyip yazamazsınız! Aynen bu mantık! Yıllar yılı yok saydığımız, in- kâr ettiğimiz, "böyle şeylerhiç olmadı" diye sus pus kesildiğimiz her konuda (Ermeni "tehcir" olayı, Kürt sorunu vb.) öğrencilerin bilgilenme- si, bilgiyle donatılmaları harika olur. Bu konula- rın ve sorunların tartışılması, öğretim kurumla- rında tüm boyutlarıyla, farklı bakış açılarıyla, eleştirel yaklaşımlarla, sorgulayarak tartışılma- sı elbet çok iyi ve yararlı bir düşünce. Vurgula- mak istiyorum: Tüm boyutlarıyla... Farklı bakış açılarıyla... Eleştirel yaklaşımla... Sorgulayarak... Ancak, böyle tartışılırsa bir işe yarar. Ancak böyle tartışılırsa, çocuklarımıza gençlerimize bağımsız düşünme, düşünebilmeyetisini vere- biliriz. Yoksa, "bu doğrudur", "buyanlıştır" man- tığı ile gidildiğinde, otoriteye bağımlılığın, ya- sakçılığın, korkunun girdabından kurtulamayıp, düşünmekten aciz çocuklar, gençler yetiştiri- riz... Yanlıştan dönmeli Bağımsız düşünebilmeyi, özgür düşünebil- meyi, soru sormayı, tartışmayı, eleştirel bakma- yı öğrenmek bir eğitim sorunudur. Ve herhalde Milli Eğitim Bakanı Çelik, bunun farkındadır. Egemen olan eğitim sistemimize ve uygulama- lara ve kimi niyetlere baktığımızda korkarım ki, amaçlanan, yukarıda özetlemeye çalıştığım ay- dın, çağdaş, özgür, yaratıcı ve sorumlu gençler yetiştirmeye hiç mi hiç yönelik değil. (Sıraladı- ğım bu sıfatların biri olmazsa ötekiler de ola- maz.) Genelge bu haliyle, bırakın bağımsız ve özgür düşünebilen gençler yetiştirmeyi, düş- manlığı körüklemek, kin, nefret ve öfke duygu- larını ateşlemekten, yeni düşmanlıklar yarat- maktan başka bir işe yaramayacaktır. Ne Tür- kiye vatandaşlarının ne de bu ülkenin, yeni düş- manlıklara, eski düşmanlıklann körüklenmesine, kin, nefret ve öfke duygulanyla şiddete bürün- mesine hiç mi hiç ihtiyacı yok artık. Eğitim Ba- kanı bir an önce bu yanlıştan geri dönmeli. Kor- kudan değil, sevgiden kaynaklanan bol saygılı günler diliyorum herkese. e-posta: zeynep • • zeyneporal.com Faks:(0 212 257 16 50) BUGLN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 'VII. CRR Gençlik Festivali' kapsamında 20.00'de t.Ü. Devlet Konservaruvan öğrencilerinin 'La Finta Giardiniera' operası. (0 216 454 15 55) • CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA SAJTNESt'nde saat 21.00'de Pentagram ın konseri. (0 212 283 75 80) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 17.00'de 'Ayın Kitabı: Dost - Yaşamasız / Vüs'at O. Bener' başlıklı etkinlik. Konuşmacılar: Ayfer Tunç ve Vüs'at O. Bener. (0 212 252 47 00) • TURKCELL BİNASI'nda'Kurmaca Gerçek: Yeni tran Sinaması' kapsamında 12.00'de 'İyilerin Düğünü', 15.00'de 'Hamon', 17.00'de 'Ateş ve Nar' adlı filmler. (0 212 252 47 00) • MUAMMER KARACA TİYATROSU'nda saat 11.00'de Erdinç Demiray'ın sihirbazlık gösterisi. (0 212 252 44 56) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 14.00,16.30 ve 19.30'daEIya Süleyman'ın 'Kutsal Direniş' filmi. (0 212 317 77 00) M RİTÜEL KİTAP - KAFE'de saat 18 OO'de i Coşkun'un söyleşısı. (0 212 243 13 91)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear