22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2003 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 'İbrahim Demirel'le Mısır'a Yolculuk' fotoğraflan 6 Mayıs'a kadar Galeri Artist'te DEFNE GÖLGESİ çevre içinde yöre insanıKAYAÖZSEZGİN Sıısan Sontag, fotoğrtf üzerine görüşlenni içeren kitabıxda, başka insanlann gerçekliğine uzaktan, merakla ve profesyonellide bakan, her zaman ve her yerde bulunan fotoğrafçının, "tümelbakışaçısına sahip" bir etkinlıkte bulunvıyormuş gibi çalıştığına değinir. Kent ce- henneminı inceleyen, sezdirmeden ona yaklaşan, devrıye gezen yalnız bir yayanın silahlanmış haline ben- zer orada fotografçı; ya da kenti, "şehvetli aşınlıklar sahnesi olarak keşfeden röntgenci bır ^ezgirTdir o. "Seyretmezevklerininvebaşka- lannın duygulannı anlaoıanm us- tasıdır" artık bu aylak, •'dünyayı resim gibi bulur" ("Fotoğraf Uze- rinc", Çev.: R. Akçakaya. Altıkırk- beşY. 1993). Fotoğrafçının tümel bakış açısı- na sahip olması, hangi anlama ge- Iir? Burada tümelliğin, insan ve ya- şam olgusuna. evrensel değerler açısından yaklaşmak ve bu olgunun içerebileceği bütün aynntilanıı. as- lında ortak eksenli bir çizgide bu- luştuğu gerçeğinden yola çıkmak gi- bi insancıl bir boyut taşıdığı açık- tır. Bu gerçegi gözden uzak turma- yan fotoğrafçı, gözlemlediği her çevrede "devriye" gezerken dikka- tini sürekli olarak uyanık tutar; si- lahı fotoğraf makinesidİT Gerçek- likler ve yaşam sahneleri karşısın- daki röntgenciliği, Sontag' ın "şeb- vetfi aşu-ıhklar" dediği olgulara ka- merasını yönlendirirken farklı bir "sequence" yakalamış olmaktan kaynaklanan gizemlilikle açıkla- nabilir ancak. Dünyayı "resim gi- bi''bulmak duygusuyla bırleşince, bu gizemlilik. amacına ulaşır ve saptanan fotoğraf karesi, sıradan- lık sınınnı aşar. Görüntü avcılığından yararlanıyor tbrahim Demird'in Mısır izle- nimlerini de bu bağlamda değerlen- dirmek gerekir. Bugüne kadar de- ğişik dönemlerinde çektiği fotoğ- yaptığı seyahatin izlenimleri, Demirel'in dönemsel fotoğraf etkinliğinin yeni bir halkasını oluşturuyor. Bu renkli fotoğraf karelerinde dikkati çeken ilk özellik, bu tür fotoğraflar için 'risk' sayılabilecek bir tehlikeden kendini uzak tutmuş olmasıdır: ibrahim Demirel için, bu seyahatin 'turistik' bir gezi ohnadığı açıktır. raflann konulanyla, kendine bir tür yaşam izlencesi çizmiş olduğun- dan, şu ya da bu nedenle tanık ol- duğu çevre ve yaşam koşullan kar- şısında, görüntü avcıhğının bütün olanaklanndan yararlanmış, için- den geçtiği sanat eğitiminin, ko- leksiyonculuğun ve galeri yönet- menliğinin kendisine kazandırmış olduğu görsel birikimleri de yede- ğine alarak, her görüntüyü parça- bütün, açık-koyu ve kompozisyon gibi sanata özgü değerler açısın- dan göriip göstermek yönünde yo- ğunlaştırmıştırçabasını. Böyle bir çaba, ister renkli ister siyah-beyaz olsun, fotoğrafın, denge ve uyum gibi kaçınılmaz değer bileşkeleri üzerine kurulu olduğu, olması ge- rektiği ilkesinin, her konumda söz konusu olduğunu ihmal etmemeye 1. Sabahattin Eyuboğlu Deneme Yarışması 'nı Tansu Bele kazandı Birinciliködülü 'AğırDünya'nınKültür Servisi - Eyuboğlu Vakfı tarafından düzenlenen 1. Sabahattin Eyuboğhı De- neme Yanşması sonuçlandı. Yanşmayı, 'Ağır Dünya' ad- lı eseriyle Tansu Bele kazan- dı. Edebiyat ve eğitim dünya- mıza sayısız eserler kazan- dıran Sabahattin Eyuboğ- lu'nun anısını yaşatmak ve gelecek nesillere taşımak amacıyla düzenlenen yanş- maya gönderilen eserler, Ve- dat GünyoL, tsmet Zeki Eyu- boğlu, CevatÇapan'dan olu- şan seçici kurul tarafından değerlendirildi. Yanşmada birinciliğe değer görülen Tan- su Bele'ye ödülü Eyuboğlu Vakfı Başkanı Dr. Rüstem Eyuboğhı verdi. Sabahattin Eyuboğlu Dene- me Yanşması'nı kazanarak birincilik şildi ve bir milyar- lık para ödülüne sahip olan Bele, Istanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu. tlk öykü denemeleri, 1984'te Sa- nat Olayı dergisinde yayım- lanan Tansu Bele'nin şimdi- ye kadar birçok dergide, öy- kü, deneme, araştırma, ince- leme ve kitap tanıtım yazıla- n yer aldı. Türkiye Yazarlar Sendika- sı ve PEN üyesi olan Tansu Bele'nin 'Ah Benim Bir Ba- şıma tstanbul KadınhğuıT. 'Ay Geceye Yalnız Doğar". 'Bircan'ın GünlüğüYBir Yaz Boyu Akçay'da, fc \Iişko\ 'Er- kek Yazuunda Kadın', *Yaz- dan Kalan', 'Garip Kızm Öv küsü', 'Bana IşığıAıüat', 'Ka- dın Yazm Siyasa' ve 'Felsefe DersKitabı' adlı yapıtlan ya- yımlandı. Tansu Bele de zorunlu olarak yöneltmiştir De- mirel'i. Bir arayışlar ve deneyim- ler zıncinnin içinde yaşamaktan hoşlanır bu nedenle. Gözlemci ve tanığı olmaktan heyecan duyduğu yaşam sahneleri karşısında, duyum- sal aynntılan da hesaba katarak, bulunacağı yeri iyi seçmeye çalışır, görüş ya da bakış açısını doğru bi- çimde saptamaya özen gösterir. Ko- nu bütünlüğü bu aşamada önemli- dir: Aynı konu üzerinde yoğunlaş- tınhnış ve gözlemsel yeteneğini, bir dizi fotoğraf karesine dönüştü- recek süreçselliğin peşinde koştur- maktan hoşlanır. Ortak konulann oluşturduğu fotoğraf kareleri, böy- lece "tümel'' bir sonuç elde etme- sinde etkili olabilecek olanaklan kullanma firsatı verir kendine. Demirel için bu gezl turistik defllldlr îçinde taşıdığı zengin tarihsel ve kültürel mirastan ötürü, gezginle- rin ve oryantalistlerin ilgisini, üze- rinde hep canlı tutmuş bir ülke olan Mısır'a yaptıfı seyahatin izlenimle- ri de. DemıreFın dönemsel fotoğraf etkinliğinin yenı bir halkasını oluş- turuyor. Bu renkli fotoğraf karele- rinde dikkati çeken ilk özellik, bu tür fotoğraflar için "risk" sayılabilecek bir tehlikeden kendini uzak tutmuş olmasıdır: tbrahim Demirel için, bu seyahatin "turistik" bir gezi ohnadı- ğı açıktır. Demirel'in daha önceki fo- toğraf çalışmalan için birleştirici bir karakter olan yaşam gözlemciliği, Mısır fotoğraflan için de söz konu- sudur doğal olarak. Yöre insanlan. bu fotoğraflarda, içinde yer aldıklan özgün pitoreskin ve aynksı coğrafyanın etkilerini ba- kışlannda ve çehrelerinde yansıtan sosyal varhklar olarak görünürler. Onlann bu kaçınılmaz yönlerini bu- lup yakalamak, ilk bakışta olağan bir gözlemcilik biçiminde algılanıyor ol- sa bile, gerçekte, fotoğrafçının ay- nmsal bakışını zorunlu kılar. Çünkü, her şey, her yerde ve olağan ortam- larda fotoğrafçının karşısına hazır olarak çıkmaz. Örnegin yöre halkın- dan bir kişinin objektife bakışı, için- de bulundugu doğal çe\Tenin o bakı- şı biçimlendiren denn "etnisite''si ile yakından ilgilidir. Demirel'in fotoğraflannda, evleri- nin kapısı önünde ya da sokakta, pa- zar ve eğlence yerlerinde, objektife ba- kışlannı çevirmiş olanlar, onun arka- sındaki gözle diyalog kurmanın tin- sel özdeşliğini de ıçlerinde duyuyor gibidirler. Yaşadıklan intim ortamla, ev dekoruyla bütünleşmiş görüntüle- rini yakalamakta titiz da\Tanmak, De- mirel'in insan olgusuna bakışında bugüne kadar hep tanık olageldiğimiz bir yönüne, bu kez de ışık rutmakta- dır. İnsan, yaşama mekânı olarak ken- dı evini bıçimlendirirken ev de insa- nı kimliklendirir, ona yeni varlık bo- yutlan katar. Mısır fotoğraflan, bugerçeği, top- lumsal bir olgunun farklı bir çev- reye özgü göstergeleri olarak algı- lamamıza olanak verdiği için, bir de bu gözle değerlendirilebilir. (Sergi 6 Mavıs 'a kadar görüle- bilir. Tel. 0212 227 68 52) 22.ULUSLARARA ISTANBUL FİLM FESTİl/ALİ 12-27 NİSAN 2003 Medya Takıp Sponsoru bileşircedyrj ISTANBUL ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARI DERNEĞI KÖY ENSTİTÜLERİNİ YAŞATMA GÜNÜ Program: 1 - Sunuş konuşması 2 - Uğur Mumcunun Koy Enstıtuleri konuşması kasetı 3 - Panel Konu Yönetmen Konuşmacılar 4 - Konser 1- Tonguç Baba 2- Çınlayan 3- Toprak Marşı KÖY ENSTİTÜLERİNİ YAŞATMA Prof. Dr. Bûlent BERKARDA Hasan Fehmi GÜNEŞ Mustafa GAZALCI Dr.Engin TONGUÇ Mehmet BAŞARAN 4- lleri Marşı 5- Zıraat Marşı 6- Oyun Turküleri Utgital Platform Sponsoru Internet Servıs Sponsoru ITUi Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 22. Uluslararası Istanbul Film Festivali Medya Takip Sponsoru, Digital Platform Sponsoru, Sinema Yayın Sponsoru ve Intemet Servis Sponsoru'na teşekkür eder. Gün . 30 Nisarı 2003 Çarşamba Saat 14.00 Yer: istanbul Ünıversıtesı Fen Fakültesi (Vezneciler) Ord. Prof Dr Cemil BİLSEL Konferans Salonu Eğitime gönül veren tüm yurttaşlanmız davetlidir. G i r i ş S e r b e s t t i r TURKCELL M A R M A K A HÜLTÛR BAKANUÖI BAKIRKÖY 9. ASIİYE HUKUK M.4HKEMESİNDEN DosyaNo: 2003 i 32 Davacı Mehmet Nevzat Küriim ve Akıf Turan Kürüm tarafindan davalılar Seyit (Serdar) Adıgüzel ve Yunus Yılmaz aleyhine mahkememıze açılan Meni Müdahale ve Ecnmısıl davasuıda; Da\'ah Yunus Yılmaz'ın öldüğünden bahısle davalının vânsleri Leyli Yılmaz ve Yunus Yılmaz'ın müşterek çocukları Ezgi ve Sezgi Yılmaz'a velayetten anneleri Leyli Yılmaz'a Şaban Acar Sok. Sedef Apt. N: 1 D. 1 Yeşilköy'lst. adresinde dava dılekçesı ve duruşma günü teblıg edilemediğı, zabıtaca yaptınlan tahkikatta adresı- nın meçhul olduğu anlaşılmakla adı geçen davalıya dava dilekçesınüı ve duruşma gününün ılanen tebligıne karar venlmış ve duruşma günü 23.05.2003 saat 09 35'e bırakılmıştır. "Belirtılen gün ve saatte bızzat mahkememızde hazır bulunmanız veya kendinızi bir vekil ile temsil ettırmenız aksı takdirde duruşmaya yokluğunuzda devam oluna- rak karar verileceğı" hususu ılanen tebliğ olunur Basm: 20328 TURGAY FİŞEKÇİ Çağın Aynası Sinema Bu yıl 22.'si gerçekleşen Uluslararası Istanbul Film Festivali, kültür hayatımızı zenginleştiren çok önemli bir etkinlik olmayı sürdürüyor. Ne tecimsel sinema salonlannda ne de televizyon kanallannda hiçbir zaman izleme olanağı bulamaya- cağımız yapıtlann gösterimi gerçekleştirilerek, dünya- nın dört bir köşesiyJe küftür bağlanmızın oluşması, güçlenmesi sağlanryor. Küba'da yaşayan ABD'li Estela Bravo'nun belge- sellerini izlerken, sinema belgeseliyle televizyon bel- gesilciliği arasındaki aynmı da düşündüm. Televizyon belgeseli çekenler haber ve bilgi aktan- mını ana amaçlan olarak görüyoriar. Oysa film yapan yönetmen, belgesel de çekse, kendi kişiliğini, dünya görüşünü öne çıkaran bir biçem geliştiriyor. Estela Bravo'nun daha çok Latin Amerika'nın yok- sul insanlannın yaşamlan ve özgüriük mücadelelerini yansıttığı filmleri, çağımızın yürek burkan sorunlannı yönetmenin insancıl dünya görüşüyle, siyasal yakla- şımıyla getirdi ızleyenlere. Kamerayı ve mikrofonu elinde tutanlann, karşısın- daki yaşam parçasına neredeyse hiç kanşmadan, yöntendirmeden, sansasyon peşinde koşmadan, ger- çeğin yalın aktanmıyla izleyicisini çarptcı bir biçimde etkilemesi, Estela Bravo belgesellerinin en temel özel- liğiydı. Bir başka önemli belgesel de Fransa'dan gelmişti: Nicholas Philibert'in 2002 yapımı Olmak ve Sahip Olmak. Günümüz Fransa'sında ücra bir köyün ilko- kulunun, karlı kış aylanndan başlayıp sonraki yaz ba- şında tatile girmesine dek çekilmiş öyküsü. Köy öylesine küçük ki, ana okuluna gidenlerden son sınıftakilere dek tüm ögrenciler tek bir derslikte, tek bir öğretmenden ders alıyorlar. Farklı yaşlardaki, farklı kişiliklerdeki ögrenciler, son- suz sabn ve sevecenliğiyle kendini işine adamış öğ- retmenleri Bay Lopez'den sayılardan, yumurta kınp krep yapmaya, matematik problemlerinden birbirle- rine nasıl davranmalan gerektiğine dek dolu dolu ha- yat dersleri alıyorlar. Oyuncularla stüdyolarda çekilse sağlanamayacak başan, günlük hayatı izleyen bir kameranın gözünden yakalanabilmiş. Bir öğretmenle bir avuç öğrencinin ha- yatlan çevresindeki film, izleyende çocuk-yetişkin, köy-kent, aydın-köylü, doğa-insan, birey-toplumsal ha- yat, kent yaşamı-kır yaşamı vb. dana pek çok konu- da düşündürücü etkiler bırakıyordu. Ingiliz yönetmen Mike Letght'ın 2002 yapımı Ya Hep Hiç adlı filmı de, sinemayı öteki sanatlar ve iletişim araç- lanndan ayıran çarpıcılığıyla günümüz sinema sana- tını yücelten bir örnekti. Londra'nın kenarmahallerinde yaşayan taksi şofö- rti, süpermarket kasiyeri, temizlikçi, işsiz vb. sıradan insanlann hayatlanna yönelen yönetmen, günümü- zün refah toplumlanndaki bu kesimlerin umut kıncı va- roluş çabalannı unutulmaz bir çarpıcılıkla yansıtmış. Düzenin ezdiği, daracık, bungun evlerde, çağdaş toplama kamplannı andıran kişiliksiz mahallelerde ya- şamaya zorlanan, ağır işlerde çalışmakla işsiz kalmak dışında bir tercihi olamayan, çıkış ve umut yollan ka- palı insanlann öyküleri, adına "refah toplumu" denen ikiyüzlülüğü sorgulamaya yöneftiyor izleyeni. Filmi izlerken bu etkileyici anlatımın, sinema sana- tı dışında başka hiçbir biçimde sağlanamayacağını dü- şünüyorsunuz bir de. Bu yılki Film Festivali'nde izlediğim ömekler, türlü iletişim bonbardımanı altında sersemleyen beyinleri- mizin nitelikli sanat yapılanyla nasıl zindeleştiğini, in- sani olana nasıl susadığını da gösterdi bana. Türlü etkiler, iz bırakmadan geçip gidiyor üzerimiz- den ama sanat yapıtlannın izleri kalıcı oluyor. tfîsekci"i hotmail.com Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri • Kültür Servisi - 2003 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülü'ne katılım süresi 15 Mayıs'ta sona eriyor. 30 yaş altındakilerin katılabilecekleri yanşmada; şiir dalında 10, öykü dalında 5 ürünün 6 nüsha oiarak 'Varlık' dergısıne gönderilmesi gerekiyor. Yanşmanın şiir dalındaki seçici kurulu Haydar Ergülen, Adnan Özer. Küçük Iskender, Metin Cengiz ve Enver Ercan'dan oluşuyor. Öykü seçici kurulunda ise Nursel Duruel, Feyza Hepçilingirler, Feridun Andaç. Cemil Ka\-ukçu ve Mehmet Zaman Saçlıoğlu yer ahyor. (Yanşma adresı: Varlık Dergisi Yaşar \abi Nayır Gençlik Ödülü, Piyerloti Cad. AyberkApt. No: 7-9, 34400 Çemberlitaş-tstanbul) K Ü L T Ü R I Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear