25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18NİSAN2003CUMA CUMHURİYET SAYFA EKONOMIDE AÇIK OTURUM / 3 Herkes kendi görevini yapsa... Attila Karaosmanoğlu, Türkiye de her kesimin başkasının kendisi için bir şeyler yapmasını beklediğini söyledi T ürkıye'nin bu mevcut durumdan kurtulması ıçinherkesin, "başka- sının kendisi için bir şey yapma- sını beklemek" durumundan vaz- geçmesi lazım. Özel sektörün de. devletın de bürokrasinin de böyle. Yanı her- kes "Bugün içinde bulunduğumuz sıkmü- larda biziın paymıız nedir. sıkmtKİan çıkma- da bizim rolümüz ne olabiür" diye düşün- melı. Gelin bunu hem Türkiye'den, hem de Dünya Bankasf ndaki görevlerim sırasın- da karşılaştığım örneklerle açalım: - Mesela, ışçi sendikalanna bir şeyı an- latamadım. Güçlüklerin olduğu sırada kon- federasyon başkanlanna şunu söyledim: "Beyler, bugüne kadar fedakârhğı hep biz yapök" demekte belki haklısınız, ama "Bun- dan sonra siz yapın" dedığinız zaman Tür- kiye"de yapılması lazım gelen şeylen ger- çekleştiremezsiniz. Maalesefböyle güç du- rumlarda en büyük fiyatı -onlar itiraz etse- ler de etmeseler de- fakirler. ışsizler öder. Bir de sendikalaşmamış işçiler öder Ben hiçbır knzde sadece zenginlerin ve- ya büyük sermaye sahiplerinin ödeme ya- parak bundan çıktıklannı görmedim. Her zaman yükün en ağın, işçilerin, sendikasız işçılenn ve işsizlerin ve tarun işçilerinin sırtına yüklenmiştir. Bunun dışında bır sis- tem geliştirilmiş, oluşturulmuş durumda değıl. Önemli olan "bunu daha adil bir şe- kilde dağıtma imkânı var mı", onu araştır- mak. Bürokratlar ve slyasller Şımdi bakın. çok önemli bir konuyu he- pimız önem vermeden bir kenara itmiş va- zıyetteyız. G-7'ler dünyada çıkan ekonomik knzlere kendi başlanna çare bulamayacak- lannı fark ettiler. Onun için 20'leri kurdu- lar \e bu 20'lere sistemik olarak önemli saydıklan ülkeleri çağırdılar. Türkiye de bu ülkelerden bir tanesi. G-20'lerin görevi globalleşen dünyanın yeni mali mimarisi- ni hazırlamak. "Türkiye bu konuda bir var- bk gösterdi" diye bır intibaya gırdiniz mı siz? Oraya giden insanlann sadece îngiliz- ce, Fransızca bilmesi de kâfi değil. Kaldı kı Türkiye'den katılanlann bir kısmında o bilgi var mı yok mu bilmiyorum. Orada konuşulan mantığı anlaması lazım. Türkı- ye'nin görevi, kendi problemlerini oraya götürmek, kendisine benzer ülkelerin prob- lemlerini temsil ermek. Böyle bır mısyonu varken Türkiye toplantılara gidiyor, boy gösteriyor. gen geliyor, Benim gördüğüm kadanyla dünyanın yenı kurulacak malı mimarisıyle ılgili fazla bir şey söylemek ni- yetınde değıl. Özel sektor Ben Dünya Bankası'nda çalıştığım dö- nemde arkadaşlanmdan, merak ederek şu- nu araştırmalannı ıstedim: Enteresan şey- ler çıktı ortaya. Bır defa biz çok sınırh sa- yıda tekstil ve giyim eşyası üzerinde uğra- şıyoruz. Onlann uğraştıklan şeylen çok daha sınırlamışlar ve yüksek gelire hitap eden şeyleri yapmaya başlamışlar. Fakat buna ilaveten yaptıklan bir şey var. Özellıkle Italya'da ayakkabı sanayiinde, sanayiciler bir araya gelmışler, ayakkabıyı ve yahut giyimı üretecek fabrikayı, kuruluşlan aynı yere getirmişler. O bölgede tasanmcılara bedava otura- caklan yer vermişler. Aralannde aynı tasa- nmcılan kullanma konusunda da bir anlaş- maya varmışlar. Kendi aralannda îtalya pi- yasasında rekabet ediyorlar, Avrupa piya- sasmda rekabet ediyorlar, fakat Ameri- ka'dan kalkıp da birisi bana bir miryon ayak- kabı veya elbise gönder dediği zaman o re- kabetı bir kenara bırakıp hepsı birlikte üre- time giriyorlar, satış yapıyorlar. Burada devletin yapacağı fazla bir şey yok. Kendi sanayinizin en verimli şekilde dünya tica- retine girebılmesi ve rekabet ımkânlanndan yararlanması ıçın yapabileceği bazı şeyler var. Hepimız bır şeyler yapalım derken hepi- mızin düşüneceğı bazı şeyler var. Geçen- lerde sarraflar çıktılar, bıze hükümet imkân verırse bir miryon altın toplar veririz. Bir mılyon altın nedir, 10 milyon dolar. O kadar sarraf kendi vergilerini gerçek olarak verseler, 10 milyon dolann çok da- ha ötesinde vergi verebilecek durumda ola- bılırler. Herkes fedakârlık yapmak istedi- ğı zaman bunu kabul etmek çok önemli bir şey, ama yapılacak fedakârlığın da ne ol- duğunu ve neyin karşısında yapıldığını, devletuı bilerek hareket etmesi lazım. Ya- nı bunlar bunu yaptıklan zaman, "Bizim def- terierimiziincelemeyecekler'' diye düşünü- yorlarsa 10 miryon dolara bunu satın almak, onlar için fena bir şey değıl. İçinde hükümetin resmen görev almadı- ğı bir ekonomik ve sosyal konsey kunılma- sı lazım. Başbakanı başmda oturduğu ESK olmaz. içinde hükümetin temsilcileri bulun- sun, isterse başbakan bile gelsin değıl, ama A T T İ L A K A R A O S M A N O Ğ L U Eski Diinya Bankası Baskaıı Yurdımcısi S. çinde hükümetin resmen görev almadığı bir ekonomik ve 1 sosyal konseyin oluşması gerek. Başbakan gelsin izlesin -* ama idare etmesin. Gerçek anlamda temsil edilebilecek bir konseyin kurulması, meselelerin hür ve tarafsız olarak müzakere edilerek konuşulması lazım. B orcu ödeme zamanı geldiğinde IMF ile savaş yüzünden özel bir anlaşma yapılabilir mi, yapılamaz mı, üzerinde çalışıl- ması gereken bir şey. Fakat "Borcumuzu ödeyemeyeceğiz, acaba moratoryum mu yapalım" dediğiniz anda, istediğiniz deği- şiklikleri dahi yapamayacak hale gelirsiniz. idareyi başbakana bırakmak doğru değil. Gerçek anlamda temsil edilebilecek bir konseyin kurulması. meselelerin hür ve ta- rafsız olarak müzakere edilerek konuşulma- sı lazım. TürK plyasası Kumarhaneden farksız Bildiğim şey Türk sermaye pıyasası çok sığ bir piyasa ve kumarhaneden farkı yok. Onu bır kenara bırakıp yapılması gereken- lere gelelim. Önemli şeylerden bir tanesi hakikaten enflasyonun ındirilmesi, kısa va- dede enflasyonun indınlmesı ıle ılgili en et- kin tedbirleri alma konusunda gayre. sarf edilmeli. Son dönemde sıklıkla tartışılan konsolidasyon, moratoryum gibi yollar hak- kında bir şeyler söyleyeyim. Borcu ödeme zamanı geldiğinde IMF ile harp yüzünden özel bir şey yapılabilir mi, yapılamaz mı, gerçek olarak üzerinde du- rulup çalışılması gereken bir şey. Fakat "Biz borcumuzu ödeyemeyeceğiz, acaba bir mo- ratoryum mu yapatam, yoksa başka bir şey mi yapalım" demeye başladığınız anda, istediğiniz değişiklikleri dahi yapamayacak hale gelirsiniz. Onun için ben moratoryum lafının orta- ya çıkmasından ve konuşulmasından büyük ölçüde rahatsızlık duyuyorum. Toplanüda kimi zaman ciddi görüş aynlıklan da yaşandL Sönmez: Türkrye radikal bir kopuş yaşamah, iç borçlar ertelenmeli. Karaosmanoğlu: Her şey konuşulmah, tarüşümah ama bence moratoryum gibi laflann ortaya çıkmasıyla işler tersine dönebiür. (Fotoğraf. GÖKSEL CAN) GÜMRÜK BÎRLİĞÎ DEĞÎŞTtRİLStN Mİ? Maliyetibüyür f ^ ümrük Birliği Maliyetini ödüyorsun • _ kurulduktan sonra ama kendi eksikliğin, \ J bize çok uzun bir kendi yapmadığm süre gümrüksüz olarak şeyler sebebiyle. Bunu ıhraç etme olanağı derken gumruk birliğıni tanındı. Fakat bu, 25 tıcaret anlaşmasına senenin sonunda bizim çevirelim mi, endüstrimizi rekabet çevirmeyeüm mi meselesi edebilecek hale getirip araştınlabilır. onlara karşı gümrük Araştırmakta bır mahsur vergilenmizi yok. Ama ben de bir indireceğimiz ticaret anlaşmasına doğru beklentisiyle yapıldı. Bu gidişın maaliyetini, yapılmadığı zaman. gumruk birliği içindeki "Gümrük Birliği'nin yerimizi ciddi bır şekilde bize maaliyeti şudur" gözden geçınp daha etkin demenin yanında, "peki bır halde rekabet senin ondan elde ettiğin edebilecek duruma fayda ne kadardır?" gelmemızden daha büyük sorusuna da cevap olabileceğımizi verebilmek lazım. düşünüyorum. SÎYASÎ YAPININ DAVRANIŞ BlÇlMİ ÖNEMLt Gerçekçi değiliz S~^ üney Kore, petrol krizi yemekte başbakan yardımcısı • __ sırasında 'heavüy kulağıma eğıldi, "Sen ne \ J indebted', yani çok yapıyorsun" dedi. "Ne borçlu bir ülke olduğunu ilân vapjyorum" dedim. Şu yanıtı ettı. Ortalık allak bullak. verdı: "Sen bize bazı şeylerde Kore'ye gıttim, medya ordusu dikkat edin, gerekli yaptsal karşımda: u Biz çok borçlu bir değişimleri yapın faîan diyorsun. ülke>mişiz,durumumuzçok Biz nalka proMemin dddi kötüymüş, ne drvorsunuz" diye olduğunu ilân ermeden bu sordular. Şu yanıtı verdım: değişiklikleri nasıl yapanz" Bınncısı. borcunuz var, ama dedi. Kore'de hükümetin bu çok borçlu ülke değilsiniz. tepkisi çok doğruydu. Bazı îkincısi, zaten Kore Devlet şeyleri çözmek için siyasi Bankası dolar ve yen arasında yapının davranış meselesi çok gerekli düzenlemeleri yaptı. önemli.Şimdi Türkiye'ye Uçüncüsü, dış ticaret dışardan birisi gelse ve "Sizin kompozisyonunu süratle sorunlanmz o kadar da ciddi değiştirebilen bir ülke değfl" dese, bizim sıyasetçiler olduğunuz görülüyor. Onun için çok sevınır, "Hislerimize cıddı sorunla karşılaşacağınızı tercüman oldunuz" 1 sozleri ise zannetmiyorum. Ertesi akşam gazetelere manşet olur. M U S T A F A S Ö N M E Z Ekonomist Uzlaşma ile bir yere vanlmaz Radikal aclıııılaı* lazaııı • Rant kazançlan vergilendirilmeli. Türki- ye'nin sermaye hareketlerine kontrol getir- mesi lazım. 'Piyasalar' adı altındayapılan spe- külasyonlann önüne geçilmeli. Ardından iç borçlann yeniden yapılandınlması gerek. Bunlannyapılması reel faizi bastırabilir, ya- tınmlarla ilgili yeni birpencere yakalanabilir. T ürkiye'nin bugün karşı karşıya olduğu problemlerin boyutlan itibariyle çok radikal adımlar ahlması gerektıgı düşüncesindeyim. Türkiye'nin çok fazla deneyeceği konsensüslerle ulaşmaya çalışacağı bir şey kalmadı. Niye derseniz, sosyal kesimler açısından gerçekten "alarm veren" bir durum var. Kentlerde yüzde 15olanaçık işsizliğe, yüzde 6 gizli işsizliği katarsanız yüzde 21. Egitimü insanlann yüzde 30'u işsiz. IMF bize yarar safllamadı Gelir dağılımı zaten malum. 1994kalıplannı kullanırsak: "Yüzde 6'nın mMM geürin yözde 33'ünfi götürdüğü. yüzde 20'nin 55'e hükmettigi bir gehr riagıhmı" Bu, düzelmek bir yana daha da kötüye gitti. Radikal adım derken Türkiye şu noktada: Birincisi, denemekte olduğumuz IMF programlan var. Hâlâ birileribize,'BuEVIF programuu 2006"ya kadar uzatahm diyor. Bu programın içeriği belli, öncelikleri belli: "Borçlan çevirmek ön pianda ofanak şartıyla ne manyeti varsa ödeyİB." Tamam, bu bir yaİdaşım ya da birilerinin tercihi olabilir. Nitekim 9 Nisan'da "Borçjar çevTİldi, gördünüz kıyamet kopmadı" dediler. Peki kaçla çevrildi? Tabi ki çevrilir, çevrilmeyecek bir şey yoL Faizini verdiniz mi çevirirsiniz. Ama soru şu olmalı: "Sz bu işi ne maByeÖerle götürüyorsunuzvene kadar gdtürebifcceksiniz?" Yani bütçenin yüzde 49-50'sini bloke ediyorsunuz, geri kalanla cari harcamalan götürmeye çalışıyorsunuz. Sonra eğitimsizlikten, sağlıksızlıktan şikâyet ediyorsunuz ama para kalmıyor ki. Bu reel faizlerle hiçbir şey yapamıyorsunuz. Bence Türkiye'nin radikal bir kopuş yapması lazım. Bir kere vergi ayağında çok ciddi adımlar ahlması gerekiyor. Ben krizlerin bedelini üst gelir gruplannın ödediği hiçbir kriz görmedim ki... Yükü zaten durumu zayıf olanlar çekiyor. Bunu kim yapacak bilmiyorum ama bence Türkiye burada inisiyatifalmalı. Vergi sistemi diyoruz, kayıt dışılık diyoruz ama bu noktada da adil bir çözüme ihtiyaç var. Eminönü'ndeki insanlann gelirleri mi var ki vergi alasın! Bir kere borsa, menkul kıymetler gibi "rant kazançlan" ciddi bir vergilendirmeye uğramalı. Ama bundan önce bence 32 sayıh kararname "fantastik" bir şey. Türkiye'nin sermaye hareketlerinde bu kadar liberal obna olanağı yok. Buna bir kontrol getirmesi lazım. îkinci adım olarak, "piyasalar" adı altında yapılan spekülasyonlann önüne geçmesi lazım. Bir kereye mahsus olmak üzere servet vergisine gitmesi lazım. Bunun ardından iç borçlan yeniden yapılandırması lazun. Bunlar yapıldığı takdirde, bence reel faizi bastırabilir. Yannmlarla ilgili yeni bir pencere yakalayabilir. Evinin içini bu şekilde düzene soktuktan sonra da, dış borçlanyla ilgili alacaklılardan belirli bir kolayhk isteyebilir. Bunlar dıja kapanma deflil Bunlarla beraber Türkiye, yeniden büyüme sürecine girebüir ve girmesi de gerekir. Bunun "dışa kapanma, devletçflik, eskrve donüş" olduğunu düşünmüyorum. Aksine bir ekonomi, rekabetçi, üretken ve üretimi teşvik eden bir sürece buradan girebilir. Tersi durumda, "Türkiye, IMF programını sürdûrerek daha çok zaman ve kan kaybma uğrar." Bana esas beyhude gibi görünen bizim bu gidişimizdir. IMF programlannı uygulayarak geldiğimiz yer, yakaladığımız büyüme belli. Bir kopuş noktası bulunması gerekiyor. Türkiye bu tercihi ya yapacak ya da yapamayacak. BİTTİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear