Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
-18 N&AN 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
J V LJ 1-J J. LJ M\ kultur(Ş cumhuriyet.com.tr 15
22. Uluslararası Istanbul Film Festivali'nin ilk günlerinde seyrettiklerimiz...
enlik katarı yola çıktı
Yıllardır bızım ıçın baharla özdeşleşmiş ve
meraLlısını yıne ıkı haftalığına esır alarak pı-
yasadan koparan ve artık 22 yaşına erişen
festivılimızm meraklısına bir kez daha, sı-
nema.iın aslında yedinci sanat olduğunu ha-
tırlatt.ğı günler geldı, geçiyor yıne. Işte ılk
4 günde seyTettiklerünizden bır demet...
Morvern Callar
Fılmın hemen başında, bilgısayardaki bi-
tinnış olduğu romanını dıskete kaydedip ya-
yınevıne gönderme ışıni ona bırakarak inti-
har ettığını anladığımız (ama hiç tanımadı-
ğımız) sevgılısı James'in yerdeki küçük bir
kan gölünde yüzükoyun yatan cesediyle baş
başa bulduğumuz, kafası kanşmış, süper-
markette çalışan tskoç genç kızı Morvern'in
(Samantha Morton) kaçış ve seks, uyuştu-
rucu ve rock'n'roll şeytan üçgeninde, ken-
dinı arayış yolculuğunu hıkâye eden Mor-
vern Callar, gerçekçı bır çocukluk portresı
çızdığı ılk filmı Ratcatcher-Sıçan Avcı-
sı'yla (1999) ılgı çekmiş, 1969 Glasgovv do-
ğumlu, okullu kadın sınemacı Lynne Ram-
say'ı geç de olsa bizım de keşfetmemizi sağ-
ladı.
Samantha Morton, süpermarketten Akdeniz giineşine kaçan tskoç genç kızı oynuyor.
2002'nin genç yönetmenı olarak FIBRES-
CI ödülüne layık bulunan Ramsay"ın yete-
neklennı konuşrurup menzilıni daha da ge-
nışleterek Alan Wamer'ın aynı adlı roma-
nından serbestçe uyarladığı bu ikınci filmin-
de, ıntıhan polıse bıldirmektense örtbas et-
tıkten sonra, önüne çıkan "başkasının kim-
liğine bürünme" fırsatını değerlendirip Ja-
mes'in bankadakı paralanyla yazdığı roma-
na da sahıp çıkarak hayatını farklı ve para-
nın getırdığı özgürlüğü sonuna kadar yaşa-
maya koyulan. genç ve tatminsiz Morvern
Callar rolünü üstlenen Samantha Morton,
bütün filmı taşıyan bır kompozisyon çiziyor-
du. Daha önce James'le bir gecelık macera
yaşadıgını ıtıraf etmesme rağmen Mor-
vern'in parasını çekerek güneyde, Akdeniz
güneşınde keyif çatacaklan İspanya tatiline
götürdüğü, bır başka süpermarket emekçisi
Lanna'yı oynayan Kathleen McDermott da
ona ayak uyduruyordu.
Keylfll bir •fceşffler glrdabı"
Bize kıyısından köşesinden, en parlak za-
manlanndaki Jeanne Moreau'ya kara sevda-
lı Stanley Baker'ın başkasının yazdığı kita-
ba imza koyan tıkanmış bir yazan oynadığı,
Joseph Losey'in 40 yıl önceki pek kadri bi-
linmemiş filmlerinden Eva-Aldatan Ka-
dın'ı ya da 1960'lann sanşın genç ılahesı
Catherine Deneuve'ün, yalnız dairesinde,
kokmaktaki bir erkek cesediyle kapanıp gün-
ler geceler geçirerek kafayı üşüten bır karak-
teri canlandırdığı, uzun yıllar öncesınin siyah
beyaz Polanski filmı Repulsion'u çağnştı-
ran Morvern Callar. yansından sonra gide-
rek farklı bır yol filmı halını alıyordu.
Sonuçta ölçülü bıçıli, özenlı anlatımı, an-
latımı çoğu yerde tamamlayan müzıği, öz-
nel kamerası ve oyunculuğuyla keyıflı bır
'keşifler girdabı'na çekıyordu meraklısını.
Özellıkle psikodelık gece kulübü ve parti
sahnelerinde başanh film, Ramsay'ın yeni-
den canlanan Iskoç sınemasının umut veren,
yetenekli, yeni yönetmenlerinden biri oldu-
ğunu örnekliyordu.
30 YIL ÖNCESINİN İKİ KÜLT FİLMİ
Joe Dallesandro bu pozuyla 70'lerin ikonlanndan biri olmuştu.
Andy Warhol'un
sunduklanndan...197O'lı yıllarda Amerikan ye-
raltı sınemasının başlıca temsilci-
lennden olan, geçen yıl Can-
nes'da, dönemıni etkilemiş ünlü
üçlemesıni oluşruran Flesh,
Trash, Heat filmlerinin elden ge-
çinlmış yenı kopyalarının göste-
rildiğı, özel bir bölümle anılan,
1928 New York doğumlu 'kült si-
nemacı' Paul Morrissey, öncele-
ri kameramanı olduğu Pop Art
prensı Andy Warhol'un 'Fabri-
kası'ndan çıkan filmlerin giderek
büyük ölçüde tek sorumlusuydu.
VVarhorun sabit bır yere yerleş-
tirdiği kamerasını hiç bozmaksı-
zın oyunculanna yönelttiği, daki-
kalarca süren durgun sahneleriy-
le ıç bayıltan Sleep, Empire gibi
filmlerinde doruğa çıkan, hare-
ketten yoksun o ağır ve sıkıcı sı-
nematografik estetığini daha 'an-
laşılabilir, ulaşılabilir ve tutar-
h" filmlere dönüştürdü, 1975'te
Warhol'dan aynlana kadar. Kendi
bışına kotardığı Forty Deuce,
IMised Blood, Beethoven's Nep-
hew gıbı çok az gösterilen filmler
yıpan 'Bağımsızlardan daha
bağımsız' Mornssey, 1980'lerin
sonunda bıraktı sinemayı.
Hesh-Et (1968)
Genelde gerici ve turucu görüş-
Itnne rağmen Amerikan sinema-
snda bu kadar da ıhmal edilecek
br yönetmen olmayan Morns-
sy'in I968'le 1972 arasının
'ıçukveuçumcu',psikodelikat-
nosferinı yansıtan ünlü üçlemesi-
nn ilk filmı Flesh-Et, 'Fabri-
la'nın aygırı' Joe Dallesand-
ro'nun cıns farkı gözetmeyen,
?iew York'lu bir erkek fahişeyi oy-
nadığı, açık saçık konusu, tek ka-
merayla çekılmış, ilkel anlatımı,
ham montajı ve müsamere düze-
yındeki oyunculuğuyla seyırciyi
resmen şoke etmışti 35 yıl önce.
Trash-çop (1970)
Nerdeyse filmın tümünde çınl-
çıplak bedeninı sergileyen, popo-
sundaki sivilcelerinin sayıldığı
Joe Dallesandro
7
yu underground
yıldızı haline getıren Flesh-Efi
(l968)izleyenTrash-Çöp( 1970)
de Mornssey"in yine aynı ekibiy-
le yazıp yönetıp kameramanlığı-
nı da üstlendıği, aynı çızgınin
uzanhsı bir 'Andy VVarhoİ sunar'
fılmiydi. Dallesandro'nun bu kez
mal bulmak ıçın her şeyı göze
alan, ereksiyon sorunundan mus-
tarip bir New York'lu eroin ba-
ğımlısım, çöp toplayan travesti
sevgilisiniyse Holly Wood-
lawn'ın oynadığı Çöp'te bellı bir
olay örgüsü, yakın plan ağırlıklı,
belgeselimsi bir anlatım çabası ve
tempo belirgindi.
Kahramanlarının yine cinsel ey-
lem, çöpten dolap gibi işe yarar
mallan bulup toplamak, kıtabına
uydurup yoksulluk yardımı al-
mak, tabu konularda ateşlı sohbet-
lere girişmek ve damardan erom
iğnesı yapmak arasında gıdıp gel-
diği sahnelerle bezelı Çöp, 30 yıl
öncesınden günümüzü haberleyen
kimi oturaklı diyaloglanyla akıl-
da kalıyordu. Yıllar öncesınde fo-
toğraflanna sık sık rastladığımız
ve bu yıl festivalde Sınematek ış-
levini de yenne getiren bu kült
filmler, kuşkusuz meraklısı için
ilginç seyirlerdı, her ne kadar baş-
tan sona tahammülü zor olsa da.
îki kocalı Marie-JoMarsilyalı sinemacı Guediguian'ın son filmi mızmız bir melo
Festıvalın önceki yıllarda Marius
ve Jeannette. Şehir Sakin gıbı
filmlenyle sinemaseverlere tanıtıp
sevdırdiğı Marsilyalı, 1953
doğumlu, Ermenı asıllı yönetmen
Robert
Guediguian'ın
(Gedikyan) geçen
yıl Cannes'da,
yanşmada Fransız
sınemasmı temsil
eden son filmı
Marie-Jo et ses
Deux Amours,
hem ınşaatçı
kocasını (Gerard
Meylan) hem de
kılavuz kaptan
âşığını (Jean-
Pierre Darroussin)
seven, mutlu bir
aile yuvasına sahıp,
kocaman bir kız
yetıştirmiş, yaşını
başını almış,
İokman hekim'
bir e\ kadını olan
Marie-Jo'nun
(Ariane Ascaride)
dokunaklı
hıkâyesıni
anlatıyordu. Yine 7
filmdir birlikte
çalıştığı senansti Jean-Louis
Milesi ve favon oyunculanyla
çevirdiği son filmı. genelde
Marsilya fonunda geçen toplumsal
içerikli hikâyelenn gedıklısı
yönetmenın bu kez tür ve ton
değiştınp melodrama yelken
açtığı, diyaloglara çok abanan,
bıraz mızmız kaçmış bir Gedikyan
filmi. Yine seyirciyi yüreğınden
Yönetmenın iki gözdesi Ariane Ascaride ve Gerard Me\ lan.
yakalayan kimi sıcak, hoş ve
coşkulu sahneler banndıran
fılmın, yönetmenin kansı ve
gözde oyuncusu Ariane
Ascaride'in oynadığı. 'iki kocalı'
kahramanı Mane-Jo'da, bır
kopuştan çok bır dönüşüm söz
konusu. Âşığının kollannda
bulduğu mutluluğu onca yıllık,
peygamber gibi kocasıyla
paylaşamamaktan
ötürü utanç duyan
bır kadın Marie-Jo,
aldatmaktan değıl.
Üç karakter
arasındakı, ışle,
emekle ıç içe
geçınlmiş, farklı bir
aşk hikâyesıni,
Godard, De
Oliveira, Tanner
gibi yönetmenlerin
usta kameramanı
Renato Berta'mn
nefıs görüntüleriyle
aktaran filmde,
'duygulann
keşfine ve
incelenmesine'
çevirmıştı Gedikyan
kamerasını.
Çıplaklığı öne
çıkaran, mesafeli
sevışme sahneleriyle
dolu, yönetmenince
romantik bir melo
olarak
sınıflandınlan
Marie-Jo ve tki Aşkı, çok başanh
ve önemlı bir film sayılmasa da.
Gedikyan'ı yakın takibe alan
sınemaseverlenn es geçmediği bir
Fransız yapımıydı festivalde.
Y E N İ B A Ş L A Y A N L A R
Meltem Cumbul ve
Haluk Kurdoğlu filmde
baba-kızı canlandınyorlar.
Meşrutlyet-
Abdülhamld DüşeıKen
1908-l909 yıllan... Ya-
kın tarihımizin en önemlı
dönemleri... tlk demokrasi
mücadeleleri... 33 yıllıkbir
istibdadmkalkışı... Meşru-
tiyet'in ilan edilişi... Ab-
dülhamid'in siyasi yetki-
lerinı bir meclisle paylaş-
mayı kabul edışi...
Ittihat ve Terakki'nin
silahlı ayaklanmalan...
Kurulan partiler arası
çatışmalar. . 31 Mart
ayaklanması... Hareket
Ordusu'nun ayaklanma-
yı bastırması..
Ve Ittihat \ e Terakki'nin
ıhtilalci, Osmanlı Impara-
torluğu'nun demokratık-
leşme sürecınde ön saf-
larda yer almış subayı
Binbaşı Şefik'le yaşamı
saraylarda geçmiş bir
nazır kızı olan Ni-
mefin tutkulu aşkı...
TRT'mn 'Edebiyat
Uyarlamalan Proje-
si' kapsamında hazır-
lanan proje, yönet-
men Ziya Öztan ta-
rafından, Nahid
Sırn Örik'in aynı
adlı yapıtından yola çıkılarak se-
naryolaştınlmış. Film, tarihi ger-
çeklerle bezeli bir fonda yüzyıl
öncesinin panoramasını getiriyor
ekranlara.
Dönemın hemen tüm gerçek
tarihi kışiliklennin yer aldığı ya-
pıtta sadece üç kişı kurgusal ka-
rakterler olarak karşımıza çıkı-
yor. Abdülhamıd döneminde ilk
borçlanmayı yapıp yabancılar-
dan rüşvet alan Maliye Nazın
Mehmet Şahabeddin Paşa, o-
nun hırslı, ıhtıraslı, güzel kızı Ni-
met ve delicesıne âşık olduğu, It-
tihat ve Terakki'nin kahramanla-
nndan Binbaşı Şefik.
Türkiye'nın önemli sınema ve
tıyatro oyunculannın yanı sıra
filmde 20 binı aşkın bır figüras-
yon ordusu yer alıyor. Filmin
oyuncu kadrosunu Mehmet
Kurtuluş, Meltem Cumbul,
Haluk Kurdoğlu, Halil Ergün,
Tarık Akan, Mehmet Ali Ala-
bora, Çetin Öner, Mustafa
Alabora, Engin Cezzar, tsmet
Ay, Erdal Özyağcılar, Nur Sü-
rer, Müjdat Gezen, Savaş Din-
çel, Fikret Kuşkan, Cüne>t Tü-
rel, Erol Keskin, Can Kolukı-
sa, Cezmi Baskın, Ali Poyra-
zoğlu, Hazım Körmükçü, Ne-
dim Saban ve Ceyda Düvenci
oluşturuyor.
KEDIGOZU
VECDİ SAYAR
Kültür ve Turizm
Kültürveturizm... Birleşebilir mi, birleşemez mi,
birleşirse ne olur? Son günlerde kültür-sanat ala-
nında yoğun bir tartışma yaşanıyor. Buna bir tar-
tışma bile denemez; çünkü bir yanda kültür ala-
nından çok sayıda örgüt ve sanat insanı, öte yan-
da hükümet. Her zaman olduğu gibi, yükselen
seslere kulak veren olmuyor ve siyasi irade pro-
jesini bir gün içinde yasalaştınveriyor.
Çıçeği burnunda Kültür ve Turizm Bakanımız
Erkan Mumcu, bu karann iki sektor açısından da
hayıriı olacağını savunuyor. Kültür-sanat alanı bu-
nun bir 'cinayet' olduğu savında ısrartı; turizm çev-
relerinden ise tık yok. Biraz kuşku verici değil mi?
Yoksa, bu yeni yasanın asıl amacı, kültürel mirası
turizm sermayesinin ellerine teslim etmekten mi
ibaret?
Bu sorunun yanıtını henüz bilmiyoruz. Dileğim,
kültür-sanat alanından yükselen tepkilerin haksız
çıkması ve bu birleşmenin iki sektör açısından da
olumlu sonuçlar vermesi. Bu dileğimizin gerçek-
leşmesinin mümkün olmadığını, çünkü iki sektö-
rün çıkariannın uzlaşmaz olduğunu savunanlann
büyük bir çoğunluk olduğunu biliyorum. Ama,
iyimserliğimi korumak istiyorum. Ne zamana ka-
dar? Kültür Girişimi'ndeki dostlanmın kuşkulan
doğrultusunda adımlar atılana kadar... Sayın
Mumcu, çok iyi bilir ki, girişilecek bir 'talan' hare-
kâtının karsısında duracakların başında biz geli-
riz.
Bunlan söyledikten sonra, gelelim neden pek
çok arkadaşımdan farklı bir görüşü savunduğu-
ma... öncelikle, kamu yönetiminde bir re-organi-
zasyona gidilmesinin zorunluluğuna inanıyorum.
Ikinci önemli nokta, ülkemizdeki uygulamalargöz
önüne alındığında Kültür Bakanlığı'nın etkinliğinin
ve yarannın tartışmaya açık olması, kesinlikle bir
yapı değişikliğine gidilmesi gerekliligi. Bakanlık
yapısındaki değişikliğin bunun önünü açabilece-
ğini düşünüyonjm.
Birkaç yıl önce Antalya Film Festivali sırasında
bir TV programında, o zaman Turizm Bakanı olan
Sayın Mumcu ile birlikteydik. Ben, Kültür Bakan-
lığı'nı 'kendiniısıtan birsoba'ya benzeterek bakan-
lığın ülkemizin kültür-sanat yaşamına katkısının
çok sınırlı olduğunu, dolayısıyla tümüyle ortadan
kaldınlsa hayırlı bır iş olacağını savunmuş ve "Tu-
rizm konusunda da aynı şeyi düşünüyorum, bil-
mem Sayın Bakan ne der?" diye sormuştum. Sa-
yın Mumcu da, bu düşünceme aynen katıldığını
ve zaten bakanlığı kaldırmak içın çalışmalar yap-
tığını söylemişti. Fakat, ne olduysa daha sonra bu
flkrinden vazgeçtı. Şimdi de, birleştirilmiş bir ba-
kanlığın başında.
Elbette, Kültür Bakanlığı'nı kaldırmak gibi bir
öneri getirirken, bunun yerini alacak bir sistemi de
öngörüyordum: Kültür-sanat alanında 'özerk' bir
'kurumlaşma', yani bu alanı siyasetin ve bürokra-
sinin tekelinden çıkaracak bir düzenleme. Bu sü-
tunun okurları çok iyi bilir ki, kültür alanının 'özel-
leştirilmesi' düşüncesine yakın duranlardan deği-
liz. Tam tersine, bu alana kamunun daha çok kay-
nak ayırmasını savunmuşuzdur hep. Daha çok
desteğe evet, ama devletin sopası aitında bir kül-
tür yaşamına hayır...
Bu görüşlerimi defalarca siz okurlaria paylaştım,
ama zaman içinde bu tepkisel tavırdan uzaklaşa-
rak, Batı Avrupa ülkelerindeki model üzerinde
odaklanmayı yeğledim. O da, Kültür Bakanlığı ka-
labilir, ama pek çok işlevini bakanlıkla ilişkili ('bağ-
//' değil - bürokrasiyi biraz bilenler bu iki kavramın,
kurumlann özerkliğini tanımlama açısından farklı
olduğunu bilecekler) özerk kurumlara devrede-
rek. Bakanlığın variık gerekçesini ise Ingiltere'de-
ki uygulamayi örnek göstererek açıklamıştım (Iş-
çi Partısi, Kültür Bakanlığı ihdas ederken gerek-
çesi 'Bir bakanlık olmayınca, devlet bütçesinden
kültüre yeterii para aktanlamaması' idi). Kültür ve
Turizm bakanlıklannın birieştirilmesinın, bu açıdan
bir şans yaratabileceğini düşünüyorum. Bir ba-
kanlığın bürokrasisinin hantallığından söz eder-
ken, şimdi iki bürokratıkyapı bir araya geliyor. Bu-
nun çözümü, 'ÖzerkSanatKurumu', 'UlusalSine-
ma Kurumu', 'Telif Haklan Kurumu', 'Kültürel Ta-
nıtım Kurumu' gibi yapıların oluşturulmasında ya-
tıyor. Birleşik bakanlığın, personel harcamalann-
da tasarrufun sağlanması, aynı işlevin çok sayıda
devlet birimince (mükerrer bir biçimde) üstlenilme-
sinin önlenmesi gibi başka yararlan da olabilir.
Bunlan da gelecek haftaya bırakalım. Ve umut
edelim ki, bu birieşme, 'ticari' kaygılaria değil, 'ye-
nilikçi' kaygılaria yol alsın.
vecdisayar << yahoo.com
BUGUN
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt'nde
19 30'daİDOB'dan'TürkBüyüsü' adlı
müzikli gösteri. (0 212 251 56 00)
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt'nde
19.30'da tDSO konseri. Şef: Kemal Akçağ.
Solist:Hüseyin Sermet (piyano).
(0 212 251 56 00)
• BORUSAN KÜLTÜR SANAT
MERKEZt'nde 19.00'da Sleeping Vacinnes
konseri. (0 212 292 06 55)
• BABYLON'da 23.00'te Eleyo konseri.
(0 212 292 73 68)
• NARDİS'te 22.00'de Önder Foçan
Hammond Trio konseri. (0 212 244 63 27)
• YAPI KREDt SERMET ÇİFTER
SALONU'nda 18.30'da 'Avrupa
Felesefesinin Bugünü
1
konulu panel.
Yöneten:Kaan H. Ökten. KatılımcılarıBetüI
Çotuksöken, Sevgi İ>i. (0 212 252 47 00)
• BtLGİ ÜNtVERSİTESİ KUŞTEPE
KAMPUSü'nda 19.30'da 'Elling' adlı filmin
gösterimi. (0 212 293 50 10)
• BOĞAZtÇİ ÜNTVERSİTESt StNEMA
KULÜBÜ'nde 18.00'de 'Büyük Lebowski'.
(0 212 358 15 00)
• ATATÜRK KtTAPLIĞI'nda 18.00'de
'Ömercik ve Filmleri' konulu söyleşi.
Yöneten: Elif Şengiin. Katılımcı: Ömer
Dönmez (0 212 249 09 45)
• ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt
StNEMASFnda 15.30 ve 19.00'da 'Uzak'.
(0 212 251 56 00)
• ANKARA KAVAKLIDERE
StNEMASI'nda 'Kanada Filmleri Haftası'
kapsamında 19.00'da 'Zenci'. (0312 468 71 93)