25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15NİSAN2003SALI DIZI 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri'nde Türksiyaseti, çokilginçsonuçlarlakarşılaştı.Busonuçlardanbi- ri de "Ana ahmdan, köklü gövdeden koparak kurulan partiler ba- şanlı olamaz "görüşünün yıkılmasıydı. Milli Görüş ün anagövde- sinden kopanlann kurduğu AKP yüzde 35 'e varan oy oranıyla tek ba§ma iktidar olurken hareketin omurgası olan Saadet Partisi (SP) yüzde 2.5 oy alarak adeta çöktü. Türkiye de siyasal îslamın parla- menter siyasetteki en köklü ve güçlü akımı olan Milli Görüş ün par- tisi olan SP nin aldığı bu sonucun nedenlerini anlamak, yeniden hareketin başına geçmeye hazırlanan Necmettin Erbakan 'ın neler yapabileceğini, eski talebelerinin kurduğu AKP 'ye karşı nasıl bir çizgi izleyeceğini kestirmek, Milli Görüş 'ü anlamakla mümkün. Tarikat ve cemaatlerle ilişkileri, ör- gütlenmesi, yurtdışı bağlantılan, seçim başanlan, kadrolan veson olarakgündeme gelen "terörist bir örgüt olup olmadığı" tartışma- lanyla Milli Görüşyeniden gündfcmde. Bu tartışma, AKP ile SP ara- sında sert kavgalara neden oldu, AKP önderliği, "vefasız ", "ha- in "gibi sözcüklerle eleştirildi. Bıtyazı dizisinde kendi tarihi içinde Milli Görüş ü izlerken, bu görüşütı içinden çıkan bir partinin de "daha neler..."yapabileceğini tahmin etmeye çalıştık... 6O'lı yıllarda 'komünizmle mücadele' misyonunu üstlenen siyasal Islami akım giderek hedefbüyüttü Taşraesnafinın 'adil düzen'i N ecmettin Erbakan ismi. kamu- oyunayabancı değıldi. "Hoca" aîallıydı, iyi bir eğitim almıştı. Büyük düşleri olan, başanlı birbilim ada- mıydı. Mezun olduğu. akademik kari- yerine başladığı ÎTU'de profesörlüğe kadar yükselmiş, Gümüş Motor'da ge- nel müdürlük yapmış, Türkiye Odalar Birliği'nde önce Sanayi Dairesi Başkanlığı'na, sonra da birliğin genel sekreterliğine seçilmişti. Unrversiteden arkadaşı olan döne- min başbakanı Süleyman Demi- rd'e rağmen, Odalar Birliği Baş- kanlığı'na da seçilmişti. ama hü- kümet seçimleri iptal edince, Er- bakan da, başkanhk odasından, polisin kapıya dayanması ve çilin- gir marifetiyle çıkanlmıştı. Siyasete atılmış, ancak adaylık için başvurduğu Adalet Partisi'nde de, yine Demırel'in vetosuyla karşılaşmıştı. Ama o yılacak biri değildi. 1969 Ge- nel Seçimleri'nde Konya'dan bağımsız aday oldu ve seçildi. Tarihsel kökJeri Curnhuriyet öncesine dayanan îslamcı akjmın, artık kendı ayaklan üstünde durmasım, yıllardır içinde kümelendi- ği DP-AP vesayetinden kurtulması ge- rektiğini düşünmekteydi. Hem zaten yetişmekte olan kadrolar ve yıllardır kopanlan ödünler sayesinde, kendi ayak- lan üzerinde durabüen, yerli, Islami ve milli kimlik taşıyan, komünizmle ve si- yonizmle mücadele edecek bir partiye gereksinim duyulmaktaydı. Özellikle Odalar Birliği'nde çalıştı- ğı dönemde tanıdığı ve desteklediğı kü- çük ve orta ölçekli Anadolu sermaye- sinin desteğinı alırsa, başanlı olabile- cegini düşünmekteydi. Kompradorlaşan, Batı ile ilişkileri hızla gelişen, büyük kenttekı alafranga liman sermayesine karşı, hep üvey evlat konumunda olan, devlet tarafından gen planda tutulan, teş- vik ve kredilerden yeterince yararlana- mayan Anadolu sermayesinı, taşra es- nafını savunmaktaydı. Mllll Nlzam'a şeyh desteği Nakşibendiliğın Iskenderpaşa kolu- nun şeyhı Mehmed Zahid Kotkunun müridı olan Erbakan. düşüncelerini Kot- ku'ya açarak, yardım istedi. Diğer sağ- cı partileri desteklemeyi artık anlamsız bulan şeyhinin desteğini ve duasını al- dı. Milli Nızam Partisi, 26 Ocak 1970 tarihinde siyaset sahnesine çıktı. Partinin Ankara'dakı kuruluş kong- resi "AUahüekber", "Amin", "Inşal- lah" sesleri ve tekbirlerle gerçekleşir- ken, partideki hiyerarşinin, tarikat hi- yerarşisi olduğu, parti yönetimınin ta- rikat esasına göre şekillendiği konuşul- maktaydı. MNP'nin kuruculan arasın- da Sülevman ArifEmre, Hasan Aksay, AtiOğuz'un yam sıra, dönemin önem- 11 Nurculanndan olan Ahmet Tevfik Paksu'nun da olması. bir ölçüde de ol- sa Nakşi-Nurcu ittifakının sağlandığı- nı akla getirmekteydi. Komünizmle Mücadele Dernekleri, MNP'li gençle- rin çoğunlukta olduğu örgütlerdı. Ku- ruluşunun üzennden bir yıl geçmesine karşın, MNP 67 ilin 60'ında ve 400'ü aşkın ilçede örgütlenmişti. 12 Mart'ın gül bahçesi Ancak 12 Mart 1971 darbesi, ilk ba- kışta MNP'nin hızını kesecek gibi gö- ründü. Anayasa Mahkemesi partiyi, "laiküğe ve Atatürk de\Tİmlerine ayİa- n hareket ettiğT gerekçesiyle, 20 Ma- yıs 1971'de kapattı. "Komutan" Erba- kan da, gençliğinde akademik çalışma- larda bulunduğu AJmanya'ya gitri. Muhalifleri bu gidişi "HocakaçtT şek- linde yorumlarken, yandaşlan hocala- nnı, "Kalp krizi geçirdiği için, tedavi amacıyla Almanva'ya gittL sonra da te- davisini İsviçre'de sürdürdü'' diyerek savundular. 12 Mart sonrasında, Atatürk- çülüğüyle ünlü MGK Genel Sekreteri Refet Ûlgenalpin, MNP'nin kapatıl- masına karşı çıkması. dönemin Muh- sin Batur ve Turgut Sunalp gibi güçlü paşalannnı, Isviçre'ye giden Erbakan'ı çağırmalan hep tarhşıldı. Dokunulmaz- lığının kaldınlması istenen Erbakan'ın dosyası, TBMM'dekı komisyonda "unu- tuldu", sıkıyönetim de konuyu fazla kurcalamadı. Halk, "müessesnizam"ın kimi önemli adlannın, Erbakan'ı, sola karşı bir can simidi olarak gördükleri- ni konuşmaktaydı. Aynca Milli Görüş, SSCB'ye ve komünizme karşı diru bir çevreleme öngören ABD'nin Yeşil Ku- şak projesi için de biçilmiş kaftandı. . 1 üyük kentteki alafranga liman sermayesine karşı, 'tutucu' orta ve küçük ölçekli Anadolu sermayesinde ifadesini bulan Milli Görüş kadrolan, 80'li yıllarda hem merkez sol hem de merkez sağın söylemlerine sahip çıkacak, kendilerine özgü 'adil düzen' tanımlanyla, yeniden büyük Türkiye'yi yaratmaya soyunacaklardı. Bu görüşün en karakteristik biçimde somutlandığı kişi ise, 'Erbakan Hoca* oldu. Dünden Bugüne Milli RP'nin kazandçı bü>ükzaferkarşKinda,MflKGörüş- ç^|cendiierinin''klasiksağ'"olınadıklanıusa\TinıiTOr, > 'Hak geldi. bânl zail oldu" diyorlardL Çok sayıda RP'ti belediyenin bastacu uygıılamalanna karşın. kimi RPIiler de- mokrasi, insan haklan ve özgürlükkri savıındukJarını ve "Baütipilaikrikten" yana olduklarını söylüyorlardı. Evren'den Özal'a, Vıhnaz'dan ÇiOer'e uzanan halkada, dini shasete alet eden Udcıierin söylemlcri Slilli Gö- rüş'e yaraınışfj. Ancak bu güven havası da uzun sürme>ecek. 90'h yıllara ^ctindiğinde •Hoca'nın parti üzerhı- deki mutlak iktidan \c taiep ettiği muüak itaat karşıtiannı yeniden ve bu kez daha güçlü biçimde yaratacakn. Selamet'le hükümete Iktidann nimeûeri bölünmeyi engelleyemedi M illi Görüş kadrolan, 11 Ekim 1972'de Milli Selamet Parrisı'ni kurdular. Partinin başına da Erbakan'ın yakın dostu Süleyman Arif Emre getirildı. Parhye Erbakan, "sağüğı düzebnesine rağmen", hemen üye olmadı. Kısa zamanda 42 il ve 250 "den fazla ilçede örgütlenen MSP, kadrolan ve programıyla MNP'nin devamıydı. 12 Mart'ın, solu ezmesi ve özgürlükleri budaması da, Milli Görüşçülerin işini kolaylaştınyordu. 1973 seçimlerinde MSP yüzde 11.8 oyla 48 milletvekili çıkardı ve Meclis'te anahtar parti oldu. Koalisyon görüşmeleri sırasında partisinin başına geçen Erbakan, "memleketin sdameti" için hükümete gırdi. Milli Görüş, tarihinde ilk kez, hem de "hasm-ı canı" olan CHP'nin yanuıda, iktidann küçük ortağı olurken, MSP'ye, bir başbakan yardımcılıgı, din işlerinden de sorumlu olan bir devlet bakanlığı. Içişleri, Adalet, Ticaret, Gıda Tanm ve Hayvancılık ile Sanayi ve Teknoloji bakanlıklan düşmüştü. Etkileri günümüze kadar gelen tslamcı kadrolaşma da o dönemde başladı. Fakat en olmadık zamanlarda, en olmadık taleplerle gelen, Kıbns'a "kendi sayesinde çıkıldığını" savıman Erbakan'la uyum içinde çalışmak, CHP lideri Ecevit için bile zordu. Sonuçta CHP-MSP koalisyonu yıkıldı. Erbakan, bu kez de Demirerin 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti'nde başbakan yardımcısı olarak görev aldı. Milli Görüş iktidarda kalmayı başarmıştı, ama parti içi muhalefet şiddetlenmekteydi. MSP içindeki Nakşi-Nurcu mücadelesi de sertleşmişti. Sonuçta beklenen oldu ve 1977 Genel Seçimleri öncesinde başım Ahmet Tevfik Paksu'nun çektiği bir grup Nurcu milletvekili, 1974'teki genel af konusunda Erbakan'ı uzlaşmacılıkla suçlayarak partiden koptular. 1977 seçimlerinde, geleneksel olarak Nurculardan önemli ölçüde oy alan AP, geçen seçimlerde MSP'ye kaptırdığı oylannın bir bölümünü aldı. MHP de Türklük temasıyla oylannı yükseltince, MSP umduğunu bulamadı, oylan yüzde 8.5'e genledi. MSP'de, Erbakan'ın muhaliflerinden Korkut Ozal, aileden birinin de Izmir'den aday gösterilmesim sağlamış, 'elini güçlendirmenin' hesabını yapmaktaydı. MSP'deki ikinci Özal, tzmir'den seçilememesine karşın, ileride çok önemli yerlere gelecek olan Turgut Özal'dan başkası değildi. Seçım yenilgısine karşın, Erbakan'ın ımdadına 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti yerişti. 2. M.C. de yıkıldıktan sonra Erbakan, "kadayıfin altmın lazarması" için Demirerin azınlık hükümetine destek verdi. Verilen ödünler Refah'a yaradı Bilinen süreç sonrasında, asker- ler 12 Eylül 1980'deyönetıme el koydular. Darbenin en önem- li gerekçelerinden biri olarak da, MSPTi Mehmet Keçecüer'in belediye başka- nı olduğu Konya'da yapılan ve şeriat- çı bir göstenye dönüşen mitingi gös- terdiler. Darbe sonrasında, Erbakan ve arkadaşlan, 10 ay tutuklu kaldık- tan sonra serbest bırakılırken Kenan Evren ve arkadaşlan da. zorunlu din dersleri koyarak, Kuran kurslannın sa- >ısım arttırarak, Alevi köylerine cami yaparak, konuşmalannda dinı söylem- lere vıırgu yaparak, Türk-lslam sente- zini devletin resmi politikası haline getirerek, Milli Görüş ve siyasal tslam için çok olumlu adımlar atıyorlardı. Erbakan, siyaseten yasaklıydı ama Milli Görüş kadrolan. hocalanna da danışarak, 1983'te AH Türkmen adlı bir avukatın genel başkanlığında Re- fah Parnsi'ni kurdular. Fakat MGK, par- tinin bazı kuruculannı veto edince, RP, 83 seçimlenne katılamadı. Nakşi- bendi şeyhı Kotkunun ölümü üzeri- ne. yerini alan damadı Prof. Dr. Esad Coşan da, kayınpederinin bir başka müridi olan Özal'ın ANAP'ım işaret etti. 1984 yerel seçımlerine katılan RP, oylann yüzde 4'ünü alabildi, 1985'te de partinin başına, Erbakan'ın yakın kurmaylanndan Ahmet Tekdalgeçti. RP, örgütlenmesini sürdürüyordu. 1987'de siyasi yasaklar referandumla kallonca, "MücahitErbakan" da kol- tuğunu bir kez daha devraldı. RP'nın 1987 seçimlerinde aldığı yüzde 7.16 oranındaki oy. Milli Gö- rüş'ün geleneksel oy oranına ulaşaca- ğını, hatta aşacağını gösteriyordu. Par- ti, bu umutla asıldığı 1989 yerel seçim- lerinde yüzde 9.8 oy aldı, beş il ve 15 ilçede belediye başkanhğı kazandı. Kutsal Ittlfakın zaferl Oylar giderek artarken, Erbakan'la Coşan arasındakı gerginlik tırman- maktaydı. Erbakan. Coşan'abiat etmi- yor. otoritesini kabullenmiyor.Coşan ise müridini şunarmakla suçluyordu. 20 Ekim 1991 Genel Seçimleri'nde, DYP, ANAP ve SHP ilk üç sırayı alır- ken seçimden beklenmedik bir oy ora- nıyla çıkan kutsal ittifak. dikkatleri bir anda üzerinde topladı. Önceki se- çimlerde barajı geçemeyen Erbakan'ın RP'sı, AlparslanTürkeş'in Milliyetçi Çalışma Partisi ve AykutEdibali'nin Islahatçı Demokrasi Partisi toplam yüzde 16.9 oy almayı başardılar. Ama ittifak, Erbakan'a özellikle Güneydo- ğu Anadolu Bölgesi'nde büyük tepki gösterilmesine yol açtı. Kürt kökenli bazı yöneticiler, "ırkçı bir partiyle iş- birtiği yapılmasını kabuDenemeyeceke- lerini" belırterek RP'den aynldılar. Bu sonuçta şüphesiz, SHP-HEP ittifakı- nın da etkisi \ r ardı. Ama ulaşılan oy ora- nı, RP önderliğinin başan hanesine yazıldı. 1991 'deki seçim kampanyasın- 1994 yerel seçimlerinde RP.ülkegenelinde yüzde 19.1 oranında oy ahrken baş- ta tstanbul ve Ankara obnak üzere belediyelerde büyük başan elde etti. da başı açık kadınlara, sömürülen iş- çilereyerveren, Alevi önderleriylegö- rüşen, sol aydınlann görüşlerini alan RP, kendisi açısından çıtayı giderek yükseltiyordu. Erbakan da, bilinen esprili üslubuyla, siyaseten karşılann- da olanlann "hasta ve tedaviye muh- taç" olduklanm söylemekteydi. Erbakan'la asık atmak... 1983'te mutlak egemenliğini ilan eden Özal, ANAP'ta 80 öncesinin dört eğilimini birleştirdiğini savunmuştu. Thşaaçıhna". "serbestpiyasaekono- misi'', "ihracat hamksT gibi büyülü sözlerle ülkeyi yönetırken, dini motif- leri kullanmakten, Nakşilere yakın ol- duğunu belli etmekten de çekinme- mişti. Ama, kadrolannın adlannın yol- suzluklarla birlikte anılması ve halkın hızla yoksullaşması, sadece ANAP'ı değil, sonrasında hükümet olan DYP ve SHP de dahil, tüm partileri kemi- riyordu. Hacı Cumhurbaşkanı'nın partisinin başına Mesut Yümaz geçmiş, ölümüy- le boşalthğı Cumhurbaşkanlığı koltu- ğuna ise Demirel oturmuştu. Ancak ne Yılmaz, ne de kıratın yeni süvarisi olan Tansu Çiller, dini motifleri kul- lanmak konusunda Erbakan'la aşık atamazlardı. Yerel seçimler de bunu ka- nıtladı. 27 Mart 1994 yerel seçimle- rinde Refah Partisi, ülke genelınde yüzde 19.1 oy aldı. Başta Istanbul ve Ankara olmak üzere belediyelerde bü- yük başan elde etti. Yarın: Kanlı mı. kansız mı ? SALI ORHAN BURSALI Barbarlığın Esirleri "Emperyalizm". Türkçede olan bir kavram de- ğil. Herhangi bir Batı ansiklopedisinin sıradan bir maddesidir, emperyalizm... Bu konuda bir anımı yazmıştım... Gençliğimde "emperyalizm"\ solcu- iann terminolojisi sanırdım. Üniversitede, sağcılı- ğıyla tanınan tarihçi profesör Kıtzel'in de "sömür- gecilik", "emperyalizm" kavramlarıyla bize ders verdiğini görünce, bu kavramlann bilimsel-tarih- sel gerçekleri kavramlaştırdığının ayırdına varmış- tım. Bunu niye anımsatma gereğini duydum yeniden? Eskiden Cumhuriyet'te çahşmış, "emperya- lizm"\n tarihsel içeriğiyle de haşır neşir olmuş, şim- di bir TV'de sürekli ekranda olan bir arkadaşımı- zın "Kanaat Esirleri" başlığını taşıyan yazısı ve- sile oldu. Bu arkadaşım, basın ve savaş ilişkisini ele aldığı yazısında, örneğin "ABD Emperyaliz- mi" kavramının kullanılmasını "Genel", "Afaki" ve "Salçalı retorik" olarak niteliyor. Ama unutmamak gerekir ki, bu kavramın kulla- nılmasına böyle "aşağılayıcı" tavır almak ve bu kavrama hiç itıbar etmemek de birtercih! Burada "objektifliğin" ölçüsü, verisi, bılgisi, dayanağı ne- dir? örneğin kullananlann bir dayanağı var: Britan- nica ve diğer ansiklopediler.. ya kullanmayanlann?! Kullananlann üstelik bir başka güçlü referansı bi- le var! Soros.. Amerikalı, o ünlü, dünyanın bir nu- maralı hisse senedi alım-satımcısı veya borsa spe- külatörü... Bush'un Irak'a saldınsını ve uluslarara- sı topluluga karşı polrtikalannı "Emperyalist ütop- ya" olarak niteliyor! "Kanaat Esirleri".. Ne kadar "tarafsız" ve "ka- naatlerden annmış" bir başlık! Işin özü: çok şans- sız bir başlık... Tabii, "kanaatesiri" olmayan arkadaşımın yanıt- laması gereken başka sorular da var: Gazetecili- ğin, örneğin Irak'a saldırı karşısında "tarafsız ya- yıncılığı" ne anlama geliyor? Basının bir "emper- yalist" eyieme "emperyalist saldın" demesi, taraf- sız gazetecilik ve habercilik ilkelerine ters midir? O zaman "saldın", "işgal" gibi sözcükleri de kul- lanmaması gerekir. "Tarafsızlık" nedir? Mesela bir "Marslı tutumu" mudur? öyleyse, gazeteci bir Marslı mı olmalıdır! • • • Dikkatimi çeken bir gözlemimi daha paylaşayım: Gazeteciler, siyasi "Establishment" ile iç içe gi- rerek, onlann giderek bir parçası olma süreci ya- şıyorlar; gerçekleri dile getiren termınolojiden de uzaklaşıyoriar. Başka kalıp ve kışilikler ortaya çı- kıyor. BirTV program yapımcısının, karşısında örne- ğin Irak'a saldırıda önemli rol oynamış bir üst dü- zeyAmerikalı yöneticiyi almış söyİeşi yaparken, "em- peryalizm" sözcüğünü kullanmaması, nezaket ku- rallan ve söyleşinin sağlıklı akması açısından doğ- ru bulunabilır Ama bu özel durumdaki "söyleşi tefâyesini" bü- tün hayatının kuralı haline getirmek, başka bir du- rumdur. Burada, örneğin Mehmet Barias'ıtakdir ediyo- rum. Politik Establishment'in bir parçası olması- na rağmen, yazılannda ve TV'de "emperyalizm" ve "Irak'a saldın" kavramlannı kullanmamayı ve ger- çeği vurgulamamayı, kişiliğine yediremedi... • • • Şimdi gelelim yazının başlığına. "Barbarlığın Esirleri" başlığını, "KanaatEsiheri"ne karşı kullan- madım. Sadece bir rastlantı. Çünkü kanaat sahi- bi olmak veya kanaat sahibı olmamakla, barbar- lık arasında ilişki kuran bırı değılım. Yazının ana amacı. Bağdat Müzesi'nin yağma- lanmasıydı ve bir ülkeye bu kadar haksızlıklarla do- lu ve böylesine aşağılayıcı bir saldırının, sonuçta, insanlığın kültür variıklannın datahrip edilmesi ve yağmalanmasına varacağını göstermekti. "Barbarlığın esiriiği"nin kaçınılmaz bir sonucu- dur bu kültüre saldın. Irak'ta yağma edilen kültür ve uygarlık bizimdir, Anadolumuzun bir uzantısıdır, insanlığındır, varo- luşumuzun belgesidir, kimliğimizdir, birikimimiz- dir... "Beyninin büyümesi" sayesinde; iki ayak üs- tüne kalkması, konuşması, yazması ile diğer mah- lûkattan aynlan insanoğludur Bağdat Müzesi... Ve bütün diğer kültürel varlıklar... "Kültür", insanı insan yapmıştır. Ortaya çıktığın- dan beri insan, yaratmaya başladığı kültürü için- de varolabilmiştir. Artık bundan sonra, bıyolojik evrimden ziyade, kültürel evrimi onu yönlendirecektirve varoluşu bu evrimine bağlıdır. (Bu Cumartesi CBT'de bu tar- tışmayı izleyin!) Ama emperyalizmin içerdiği barbariık, bu kültü- re, birikime de düşmandır. Bağdat Müzesi'ne ve diğer kültürel varlıklara saldıranların, uluslararası mahkemede yargılan- ması gerektiğini belirtiyor yazısında Celal Şen- gör. Gönülden katılıyorum. Usame bin Ladin ın anlayışının Afganistan'da kültürieri yok etmesi de... Hitier'in kitaplan yak- ması da... ABD'nin insanlığın birikimlerine saldır- ması da.. hepsi aynı kumaştan, barbarlığın kuma- şındandır... İnsanlığın temel sorunu, uygarlığımızı bu "bar- barlığın esihen'"ne karşı nasıl koruyacağımızdır. obursali@cumhuriyet.com.tr. 7. Deneme Sınavı yanıt anahtarı SÖZELBÖLÜM l.D,2.E,3.B,4.E,5.D,6.A,7.D,8.C,9.E, 10.D, ll.C, 12.C. 13.D, 14.E, 15.C. 16.C, 17.B, 18.C, 19.D, 20.C, 21.D, 22.B, 23.C, 24.C, 25.C. 26.B, 27.A, 28.E, 29.E, 30.C. 31.A, 32.D. 33.A, 34.A, 35.B, 36.A. 37.D, 38.C, 39.D, 40.C, 41.D, 42.E, 43.B, 44.A, 45.C, 46.B, 47.A, 48.B, 49.C. 50.D, 51.C, 52.E, 53.C. 54.A, 55.C, 56.A. 57.E, 58.C, 59.D, 60.D. 61.B, 62.D. 63.D, 64.E, 65.D, 66.B, 67.C, 68.C, 69.A. 70.B, 71.D, 72.C, 73.E, 74.E, 75.D, 76.A, 77.A, 78.E, 79.E, 80.B. 81.B, 82.E, 83.B, 84.A. 85.C, 86.D, 87.B, 88.E, 89.A, 90.D. SAYISALBÖLÜM 1 .D, 2.D, 3.C, 4.A, 5.D, 6.C, 7.D, 8.A, 9.E, 10.E, ll.B, 12.E, 13.E, 14.0, 15.E, 16.C, 17.B, 18.A, 19.C, 20.D. 21.C, 22.C, 23.C, 24.E, 25.C. 26.A, 27.C, 28.D, 29.E, 30.B, 31.D, 32.C. 33.E, 34.B, 35.B, 36.A, 37.C, 38.D, 39.D, 40.C. 41.E, 42.C, 43.B, 44.A, 45.B, 46.D, 47.B, 48.B, 49.D, 50.E, 51.E, 52.C, 53.C, 54.E, 55.B, 56.A, 57.B. 58.C, 59.D, 60.D, 61.B, 62.A, 63.B, 64.E, 65.C, 66.B, 67.D, 68.C, 69.D, 70.D, 71.A. 72.B, 73.E, 74.B, 75.E. 76.A. 77.E, 78.C, 79.A, 80.E, 81.D, 82.B. sn - "<; P R6 F 87 A 88 D 89 A 90 R
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear