13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11NİSAN2003CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Bektronik posta: <fentzsoRt0cumtMS&e&conıir Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - AKP, yandaşlanna trilyonluk vergijesti yapmış... "Hasreti Ömer adaleti!" KurtarıcıŞair Eşref'ten Rona Aybay uyarlaması: "Gam değil, mister Bush, bunca insanın telef olması. Lakin, elde kurtaracak' Iraklı kalmayacak!" Kaide Ahmet Mete Apak: "Bağdat'ta Saddam'ın heykeli devrilirken çizmeleri heykelin kaidesine takıldı. Bush bu durumu, Saddam'ın El Kaide ile bağlantısına kanıt olarak göstermeli." Merkez Aydın Hatipoğlu: "CHP, şu andaki bina kendilerine dar geldiği için, 10 milyon dolara yeni bir genel merkez yaptıracakmış. Hiç acele etmesinler, bir iki yıla kalmaz, şimdiki bina geniş bile gelir." AMERİKAN MALI ALMA IRAK HALKINA BOMBA ATMA ağdat, televizyonların naklen yayınında düş- tü... Amerika, Irak'ı özgürieştirmek için Sad- dam Hüseyin'in heykelini devirirken bir "coni", heykelin tepesine Amerikan bayra- ğı astı fakat sonra indirdi... Sanmayın ki Iraklılara ayıp olmasın diye Amerikan bayrağını geri çektiler... Canlı yayın sırasında George W. Bush, Ingilizlere ayıp ettiklerini anlayıp müdahale etti; kuyruğuna ta- kılan Tony Blair'in kalbi kınlsın istemedi! Şimdi Amerika Irak'a demokrasi getirecek... Irak'ı özgürteştirecek... Aynen Kuveyt'e, Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Suudi Arabistan'a demokrasi ve özgürlük getirdiği gibi! Saddam'ın heykelini sokaklarda sürükledikten sonra dükkânları yağmalayan yalınayak başıkabak Bağdatlılar yann serbest piyasanın en değerli tüke- ticileri olacak; kolalannı özgürce içecek, hamburger- lerini afiyetle yiyecek, sigaralannı keyifle tüttürecek! • • Bagdat duştu özgürce petrol verecek, özgürce afyon alacak! Tabii ki afyon bir sembol ama aynı zamanda tarihi bir gerçek; Ingilizler, Çin'i afyon bağımlısı yaparak yıllarca sömürmüştü... Günümüzde afyonun yerine dış borçlanma ile sürdürülen tüketim ekonomisini koyun! Bağdat'ın düşmesi, kimilerinin söylediği gibi "kü- resel dünyanın yeniden yapılanması" için bir başlan- gıç... Ama aynı zamanda emperyalizmin yeni savaşlan için debir başlangıç... Bağdat düşerken, Amerika sırada Suriye, Iran ve Kuzey Kore'nin olduğunu açıkladı. Bundan böyle kim Amerika'nın boyunduruğuna girmezse orası derhal özgürleştirilecek... Birleşmiş Milletler'in işlevi de bittiğine göre yeni dünya düzeninin yeni stratejisı artık böyle! Eskiden Amerika, istemediği hükümetleri askeri darbelerle devirirdi, liderlere suikast düzenlerdi, fa- şist yönetimleri desteklerdi, terör örgütlerini besler- di... Ama bunlan hep el altından yapardı... Yeni dünya düzeninin yeni stratejisi ile artık gizli ka- paklı iş yapma devri kapandı... Doğal servetlerini emperyalizmin hizmetine sun- mayan, insan varlığını emperyalizmin kullanımına ver- meyen ülkeler kara listeye alınacak, dünyanın gözü önünde kentler bombalanacak ve sonra işgal edile- rek özgürleştirilecek... özgürleşmek istemeyenlertabii kı öldürülecek; iş- birlikçiler de özgürieşen ülkelerin yeni yöneticileri ola- cak... Evet, Saddam bir diktatördü ama gücü kendi ülkesine yetiyordu.... Bush ise dünyanın diktatörü. Bağdat değil, dünya düştü! SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku u yahoo.com Yumurta mı savaştan çıkar, sa\aş mı yumurtadan? At tüccarmın oltasına takılan balık Türk-Amerikan ilişkilerinin nereden geldiğini anımsatıyor Ayşegül Tokatlı: "1950'li yıllarda Amerikan Kongresı'nde bazı üyeler, komünizme karşı direnen Türkiye'ye Marshall Planı çerçevesinde yapılan yardımların arttınlmasını isteyince Dışişleri Bakanı John Foster Dulles üyelere şöyle diyordu: Bir kişi nehre balık avlamaya giderken oltasına bir yem koyar. Oltaya takılan balığa yeniden yem vermenin anlamı yoktur. Eğer balık oltadan kurtulmak isterse siz de çubuğu sallayarak balığın hem kurtulmasını önlersiniz hem de boğazının parçalanmasına yardımcı olursunuz. Yok eğer balık uslu durup size problem yaratmıyorsa sız de yaşaması için arada bir yem verebilirsiniz. Işte Türkiye bizim için oltaya takılan bir balıktır. Sürekli yem vermeye gerek yoktur. Türkiye bizden kurtulmak isterse olta ile boğazının parçalanmasını sağlanz. Yok eğer uslu durursa biz de ona yaşaması için gerekli olduğu ölçüde ve bizim çıkaıiarımıza hizmet edecek şekilde yardımcı oluruz." Türk- Amerikan ilişkilerindeki son durumu ise Ayşe Meral özetliyor "ABD Senatosu, 1 milyar dolar yardımı da bazı koşullara bağladı. AKP hükümeti kiminle dans ettiğini anlamış olmalı. Seçim öncesi ve sonrası ABD'ye verdiği sözlerle hükümet olan ABD patentli tüccar hükümetin ülkeyi getirdiği onur kırıcı durum: At tüccarıyla yatan, çıplak kalkaıi" Türkiye, Kendine Gelmelisin Tanju ERDE.M Emekli Amiral 21'inci yüzyılın ilk yıllarında dünya köklü bir değişim yaşıyor. Bu değişimin ne menem birşey olduğu ABD'nin ve yardakçısı In- giltere'nin iktidar kadrolannın I- rak'a askeri saldınsıyla belli oldu, görüldü ki; • ABD imparatorluğu, tüm ev- rene hâkim olmak ve bu ege- menliğini sürdürebilme önlemle- rini almada; bunun için, askeri güç dahil, tüm güç unsuriannı kullanma karanndadır. • ABD, hedefe ulaşmada uluslararası hukuka, diplomatik geleneklere, BM'lere, müttefik ülkelerin haklı karşıtlıklanna du- yarlı ve umarlı değildir. • Insanlığın binlerce yıl sonra ulaştığı bir değerler aşamasın- da, güçlü istediğinde güçsüze istediğini yapan, ilk çağlann or- man kanunu uygulamasına tüm dünyanın gözü önünde dönül- müştür. ABD liderliği 11 Eylül 2001 sonrasında faşizme kay- mıştır. • Tüm bu gidişatın temelinde emperyal güçlerin ekonomik, kültürel, politik ve askeri ideolo- jisinin empoze edilmesi yatıyor. Gaye dünya öncelikli kaynakla- nnın başta ABD, gelişmişlerin büyük sermaye gruplannın (ulu- sötesi ya da çokuluslu şirketler) eline geçmesidir. Bu ideolojinin kabul ettirilme mücadelesinde ulusal çıkarlar, ulus devlet, ba- ğımsızlık. ulusal ekonomi vb. kavramları savunanlar marjinal güçler haline getirilmek isteni- yor, gerekiyorsa yok ediliyorlar. Emperyal güçlerin empoze etti- ği düzenin işbiriikçileri, destekçi- leri o ülkelerde. bir şekilde ege- men güçler haline getiriliyorlar. Şimdi dünyamız; güçsüz olup, zengin kaynaklara sahip ya da önemli jeopolitik ve jeostratejik konumlarda yaşayan ülkeler ve haJklar için güvenlikli bir yer de- ğildir. Bu durumun nedenleri vardır. Bu durum ortaya sadece Sovyet Rusya'nın yıkılmasıyla çıkmadı. ABD'nin meşruiyet tanımayan eylemlerinde ona karşıt olan güçlerin somut dayanışma gös- termemelerinin, BM yöneticile- rinin işlevlerini yerine getireme- ı rnelerininderolleribüyüktür. An- \ cakABDsaldınlansürerseumu- lur ki bu dayanışma ciddi olarak gösterilecek, sonuçta ya ABD duracak, ya da dünya bugünden başladığına inanılan yeni bir glo- bal çatışmaya sürüklenecektir. BJ çatışma ABD emperyalizmi- nin Avrupa ve Asya kıtalannda sonu olacaktır. Bu gelişmenin sağlanması zamana ihtiyaç gös- terir. Türkiye bu ortamda önemli je- opolitik ve jeostratejik konumun- da nasıl ayakta kalabilir? Türkiye özellikle son 20 yıldır ABD'ye müzahir yönetimlerin eknde. ABD'nin dikte ettiği dü- zenle bir ölçüde uyum sağlamış; her alanda ABD'nin güdümüne grmiştir. Ekonomik reform adı altında gelişmişlerin ekonomik dJzeneklerine uyum sağlama ve tabi olma çabalan, ABD'nin des- teğinde ılımlı Islamın (ne demek- se) yönetimlerde giderek etkili olması, yoğun borçlanmalar yc- luyla ulusal çıkarlardan ödün ta- leplerinin gündeme gelmesi, medyanın ve eğitim uygulama- lannın desteğinde ABD'ye ba- ğımlı bir kültürel yapının oluştu- rulması, dış politika ve güvenlik meselelerinde ABD ve AB karar merkezli politikalara genelde teslimiyet gösterilmesi bunun kanıtlandır. Sonuçta; ulus devlet zayiflamış, Cumhuriyetimizin ni- teliklerinde aşınmalar olmuş, ekonomik krizler yaşanmış, ya- şanmakta; ulusun bağımsızlığı, biriiği, bütünlüğü sorgulanır ha- le gelmiştir. Ulusal güçlerin var- lığına karşın, bünyesinde işbiriik- çi ve ABD ve AB severlerin eliy- le Türkiye giderek Filipinler'e dö- nüştürülmek istenmektedir. Bu durumu iyileştirmenin yo- lu Türkiye'nin ulusal bir döneme yönelmesidir. Bu dönem Ata- türk'ün gösterdiği doğrultuda bağımsız davranarak, akıl, bilgi ve yurtseveriiğin eşliğinde her alanda ulusal politikalar, strate- jiler, plan ve programlar üreterek yaşanacaktır. Bu suretle emper- yalizmin egemen düzenekierine, ulusal hareket tarzlanyla, ulusal olanak ve yeteneklerimizle reka- bet ederek, biriikte yaşanılarak, direnilecektir. Ulusal ekonomi, endüstri, doğal kaynaklanmız ve özgün teknoloji üretimleri des- teklenecektir. Ulusal hasılaya büyük kaynaklar sağlayan, ya da stratejik veya yaygın sosyal iş- levleri olan kuruluşlann özelleş- tirilmeleri durdurulacak, bunlar verimli çalıştınlacak ve geliştiri- lecektir. TSK hazıriık düzeyi ve lojistik destek olanaklan gelişti- rilerek savunma sanayii alanında teknolojiler üretilerek güçlendi- rilecektir. öncelikle çevresel ülkelerte ve Avrasya ekseninde banş, işbirli- ği, ekonomik ve kültürel atılımlar için çaba sarfedilecektir. AB ül- keleri ile karşılıklı eşitlik ve say- gıya dayalı ikili ilişkiler her alan- da geliştirilebilir. Ülkemizdeki ABD askeri variığı NATO görev- leri ile sınıriı en az düzeye indiril- meli. Anadolu topraklannın em- peryal gücün askeri üssü ve de Türk askerinin kriz bölgelerinde acil müdahale gücü olarak kul- lanılmayacağı güvenlik politika- lannın temelini oluşturmalıdır. ABD ile iyi ilişkiler sürdürülürken, Türk politikalannı güdümleme- sine fırsat verilmemelidir. Türki- ye; ABD bölgede saldırgan poli- tikalanna devam ettiği sürece, oluşmakta olan güç merkezle- riyle banş içinde dayanışmalıdır. Türkiye bunları yaparsa yaşa- dığı buhranlan aşacak; politik, ekonomik, kültürel, askeri ve teknolojik gücünü giderek arttı- racaktır. Bağımsız, güçlü, istik- rariı, çağdaş uygariığın değerle- rini yaşayan bir Türkiye, bölge- sinde banş ve istikrann da say- gın ve onurlu bir kalesi olacaktır. Halkımızı bu yönde bilinçlendir- mede, örgütlemede, yönetimle- ri etkilemede ulusal güç odakla- nna büyük görevler düşifyor. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak/ı turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACl TARİHTE BUGÜN wt MTAZ ARIKA.\ llNisan 4OO SAYFAUK MAKAS fOJABI! 1863 'JTF 8U6ÜM, "M4K4S D£UENfM OTU2.UÇ Sf'/V Ç.//dŞtCMrŞTI. KONUYA MİZA/-I/ GOSTEREN ICİT&P 4OO SAYFArDl! TÜRKÇEYE A£/)PÇA ~A44K£"rXN GEÇ£N 40/^ SA- 77 O/LC.£gİM£ LATrMCe r C'SO&//1"PAM SELM/f - b Ğ SA- SE/Pf MAtArsA/A B/İŞO4HAM MAKAS ÇEL//CTEN P$7~/ IStZ'O û££rE/v 8U DALOA 'D£ ÇEÜK BEŞİKTAŞ 11. NOTERLİĞİ'NE KEŞİDE EDEN: ŞÖLLMER DONDLIRMA SAN. A.Ş. Vekıller: Ay. Sedat Yıfinaz Sümbül Sok. No: 41 1. Leventlst. Muhatap: ÜMİTAŞ Inşaatçılık Taah. Mim. Proje ve Tic. Ltd. Şti. Bahçelievler Mah. Özturan Sok. No: 3 Samsun Konu: Ödeme ve müteferrik taleplerin muhatap şirkete ilanen tebliği. Olaylar: Ihtar eden tarafından muhatap adına çıkanlan ihtamamenin, muhatabın bıldirılen adreste bulunamadığı ve adresin meçhul olduğu muhtarhkça belirtilerek iade edildiği ve yaptırılam Emniyet araştırmasın- da da muhatabın adresinin meçhul olduğu anlaşılrruş olup ilgilisinin talebi nazara alınarak tebliğe karar verildiğinden. K.eşideci Şöllmer Dondurma San. A.Ş. eski Samsun bayisi olan Takışoğlu Gıda ve Otomotiv San. Tic. A.Ş.'nin keşideci nezdindeki gerek akdi gerekse kanuni sebeplerden neşet etmiş doğmuş ve doğacak senetli ve senetsiz her türlü borç ve yükümlülüğünün ıfasının teminat tahtında bir garanti taahhüdünüz bulunmaktadu-. Keşideci şirket kayıltannda yapılan tetkık sonucunda, söz konusu Takışoğlu Gıda ve Otomotiv San. Tic. A.Ş.'nin toplam 45.341.475.000 TL. borcu bulunduğu tespıt edılmıştir Bu nedenle keşideci şirketin, fazlaya ilişkin her türlü haklanyla sair hak ve alacaklan saklı kalmak üzere. garanti taahhüdü ve bunun teminat ipotek kapsamındaki 45.341 475.000 TL'nın işbu ılanın yapılmasını takıp eden 7 gün içerisinde keşideci şirkete ödemenizi aksi takdirde, başta Sam- sun Merkez 2. Bölge Kılıçdede köyü. 63 2 pafta, 1047 ada, 467 parsel taşınmazm 10/800 arsa payına bodrum kat 2 No"lu dükkân vasıflı taşın- mazm ipoteğin paraya çevnhnesı olmak üzere. mezkür garanti taahhüdü ve ipotek kapsamındaki alacağın yasal faızı ile bırlikte tahsılı içın, tüm masraf ve sorumJuluğu tarafmıza ait olmak üzere, kanuni yollara müra- caat edıleceğı ihtar olunur. Basın: 16937 DENİZLİ 3. ASLİ\T HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2001'703 Da\-acı .\hmet Aslan \ ekıli tarafindan davalı Halil Havutçu aleyhine mahkememızde açılan ipoteğin kaldırılması da\ r asının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğınce: Da\-ah Ahmet ve Hati- ce'den olma 1341 doğumlu Denızli ili Sarayköy ılçe- sı Bala Mah. nüfusuna kayıtlı, Halil Havutçu'nun Çaybaşı Mahallesi Abban Sk. No: 26 Denızli adre- sinde oturmakta iken adına çıkartılan davetiyenin tebliğ edilemediğı, tüm araştırmalara rağmen bulu- namadığından da\a dilekçesi ve duruşma gününûn ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davalı Halil Havut- çu'nun 10.06.2003 duruşma günü saat 09.15'te gel- mesi veya kendisıni temsil ettırmesi, aksi halde yar- gılamaya yokluğunda devam edıleceğı ve ıstek gibi karar venlecesji ilanen duvunılur. Basın: 16064 ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Yltikliğe Ödün Yok Savaşta 21. gün, banştan haber yok. Ekranda kanlı olaylar. ölenler, yaralılar. Çocuklar takılıyor gözlerime, küçük yüzleri sol- muş, gözlerinin ışığı sönmüş gibi. Savaşın fatura- sını üstlenir gibi bakıyoriar bana. Düğmeyi çevirin- ce başka sahneler, başka fotoğraflar, acı gerçek- leri yansıtıyor ajanslar, yağmanın başladığını bildi- riyor, aklım duruyor birden. Yağmalanan eşya ne- reye, kime ulaşacak acaba. Umut giderek soluyor ekranda, haberter de giderek karanyor. Suyu kor- kuyla içiyor, çorak bir yaşamı yansıtıyor insanlar. Ama karanlığa saplanmak değil aydınlığa bir yol çizmek gerekiyor. Belleğimi zorlayarak düşünce- mi ağartmak, karanlığı delmek istiyorum. Çocuk- lann gözlerinde sönen ışığı parlatmak istiyorum. Anılanm renkleniyor birden, Filistin Oteli geride kalıyor, Bağdat'ı yeni yüzüyle görüyorum şimdi. Ekranda silinse de belleğimden silinemeyen, acıy- la derinleşen izlemler var. Ekranda kanlı görüntü- ler arasında savaşa hayır diyenler, küçük çocuk- lar takılıyor yüreğime. Gözlerinde sitem var. Panl- tısı sönüyor, yaşama değil ölüme yol alır gibi ses- siz ve derinden bakıyoriar. Yanna ulaşamayacak- lar belki de. Kaç bebek öldü anasının kucağında. Yaşamı solarak gözüme yerleşti. Saddam Hüseyin ile konuşuyorum bir aralık. Ülkesini belli bir düzeye ulaştırmak amacıyla gü- lümsüyor karşımda. Bir yanımda Irak Kadınlar Konseyi'nin başkanı, bir yanımda Birgen Keleş. Milletvekili değil o zaman ama CHP'de. Konuşma- lar, yemekler, danslaria bir şenlik havası var Sad- dam'ın sarayında. Iraklı kadınlar mutlu ve umutlu duruyor çevresinde. Müslüman, laik birdevletin bi- reyleri olmaktan onur duyuyorlar. Uzun yıllarsolduramadı Iraklı kadınlann sevinci- ni, ama sonra olaylar başka yönde gelişti giderek. Şimdi de ekranda başka gerçekler yer âlıyor, baş- ka kadınlar. Yağmalanan eşyayı yüklenmiş gidiyor Iraklılar. Nereye? Bu yağma bir özlemi mi simgeli- yor ya da öç almayı mı kestiremiyor insan. Bu sa- bahın ilk saatlerine dek patladı bombalar. Şimdi sustular ama ne zamana kadar? Çocukların gülü- şü de soluyor giderek. Panltısını yitiren bu yüzler yanna ulaşamayacak belki de. Ekranda bir yazı.çocuklarımızaözlediğimizeği- timi kim verecek, diye soruyoriar, acıyla gülümsü- yor okuyanlar. Kuşkusuz biz vereceğiz, diyorlar. Darboğazlara takılarak umudu yeşertmek olası de- ğil. Ama güçlüklerle de savaşacağız elbet. Tarihi- miz boyunca savaştık ve özümüze ters düşmeden uzun yollar aldık. Kuşkusuz yine alacağız. Gerçekler acı da olsa nasıl alacağımızı yaşayarak biliyoruz değil mi? Acı gerçeklerin kırılganlık noktasına geldiği anlarda son değil iyi bir başlangıç yaşanacak diye inanı- yoruz. Oluşumunda rol almadığı olayları yaşamak ka- ra mizah çizgileri taşıyor ama karanlığı değil aydın- lığı yaşamak, umudunu yitirmemek gerekiyor. Na- sıl derseniz, yaşayarak öğreneceğiz. Her zaman- ki gibi. Filistin Oteli sığınak değil, mezar oluyor. Savaşın tırmanışı içinde ölenler, yaralılarla kara bir haber oluşuyor basın dalında. Kara haberler birbi- rini izliyor, aydınhğı yitiriyoruz. Ama yitikliğe ödün yok. BULMACA SEDAT YAŞAYAN Nüfiıs cüzdanımı kavbettim. Hükümsüzdür. TÜLİNSAĞIR SOLDANSAĞA: 1/Birşarkıcı- ya, müzik ya- pıtının belli yerlerinde eş- lik eden sa- natçı. II Bir erkeğin ni- kâhsız olarak aldığı cari- ye... EskiMı- sır'da güneş tannsı. 3/ Bir cins doğan kuşu. 4/ Cami, mescit gibi yerlerde yapılan dinsel konuşma... Düş. 5/ Dolma yap- mak için hazırlanan kanşım... Telefon sözü. 6/ Uzakdo- ğu'da yetişen çeşitli ağaçlardan elde edi- lerek cilacılıkta kul- lanılan bir tür zamk... Müzikte, biriikte kullarul- dığı terimin anlamına aşınlık kazandıran sözcük. 7/Pokerde bir oyuncunun önündeki paranın tümü. 8/"— Mansur": Oyuncumuz... Kuran'da bir su- re. 9/Şü mezhebinin belii başh dinsel liderlerine verilen şeref unvanı. YUKARIDAN AŞAĞIY\: 1/Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan ve şar- kılara da yer verilen hafif güldürü... Bir nota. 2/ Ateş... Halk dilinde nisan ayına verilen ad. 3/îl- çe... Sûrülmemiş tarla. 4/Dökülen tohumlarla er- tesi yıl çıkan tahıl... Üzerinde film çevrilen stûd- yo düzlüğü. 5/Alü\7on... Letonya'nın para biri- mi. 6/ Yunan mitolojisine göre uçmayı başaran ilk insan... Hollanda'nın plaka işareti. 7/Çıplak vü- cut resmi... Manisa ilinde. "ulusal park" kapsa- mına alınmış bir dag. 8/ Bir devletin, bir şirketin yönetimini biriikte yürüten üç kişilik toplulnk... Suudi Arabistan'ın plaka işareti. 9/Üstün biryet- kinin gücünü simgeleyen değnek... Tann. Mehmet Faraç KOTULER MAHALLESt cc Kan\ı topraklarda bir Urfa destam..." Tüm kitapçılarda GUnizi Yayıncılık 0.212 5121172
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear