22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 ART 2003 CUMARTESİ + CUMHURİYET SAYFA 17 LCI gülümseyiş lotları KM gülümseyiş! Ne demekse? Acı i gülümseme bir araya gelir mi? üslryor, demek. Cıbuklu pijamalar giyilip tevizyonun karşısına geçildi, eline r-r "çubuk" alan da uzmandan syıldı. Işte size "canlı savaş "tan a gülümseyiş notları: &D, "insaniyardım" kapsamında gişimlerini sürdürüyormuş. Drup dururken savaş ç:aracaksın, insanlan öldürecek y da ölüme göndereceksin, sonra dnüp "insaniyardım"dan söz eeceksin! Aı gülümseyiş, bir... Bl yurttaşlık belgeli savaş çjırtkanı ekrana çıkmış, "b'zimkiler" diyor. Evet, evet tam d< öyle: "Ezimkiler." Bınçattından fışkıran bastınlmış dı/gulann tek sözcüklük coşku s«i: "Bizimkileıi" Knmiş bizimkiler? Irak'a saldıran Anerikan-lngiliz askerferi... Ac gülümseyiş, iki... Irec askeri siperde elinde beyaz b&rakla öldürülmüş. Bı başka savaş çığırtkanı, "Cördünüz mü" diyor, "Irakaskeri be/az bayrağı gösteremeden ölrtüş." Ac gülümseyiş, üç... UÇur Mumcu yazılarında sık sık, ço;ukluğunda söylenen bir telerlemeden söz ederdi. Bugünkü ac gülümseyişlerimize de denk dtçüyor o tekerleme: Bir iki, üçler yaşasın Türkler; dört, bes, altı Polonya battı; yedi, sekiz, docuz Alman domuz; on üç, on döt, on beş Amerika kardeşşşş. IŞIK KANSÜ Dalokay'dan Gökçek'eYenimahalle Belediye Başkanı Tun- cay Alemdaroğlu'nun, halkla ilişkiler ve belediyecilik anlayışı açısından Ve- dat Dalokay ıle benzeşen yanları çok. Dalokay gibi hep insanlarla iç içe. Dil Derneği'nin özveriyle çıkanlan "Çağ- daş Türk Dili" dergisi için yapılan top- lantı mı var, bakıyorsunuz Alemdaroğ- lu, arka sıralarda oturmuş, konuşma- ları dinliyor, notlartutuyor. Uğur Mum- cu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın tö- reni mi var, Alemdaroğlu sade bir va- tandaş gibi yine orada. Vefalı da. Bugün hâlâ özlemle anı- lan eski Ankara Belediye Başkanı Ve- dat Dalokay için ölümünün 12. yıldö- nümünde Yenimahalle Belediyesi'nde bir tören düzenledi ve onu anlattı: "Dalokay, önce insandı, birtoplum- bilimciydi, iyi bir aile babasıydı, sa- natçıydı. En sıkıntılı anlarda bile çıkış yolu gösteren, bazı sorunlan hafifala- ya alan, her sorunun üstesinden gel- mesini beceren, hayalleri olan ve o hayalleri Ankara için yaşama geçir- meye çalışan birisiydi." Geçmişte Ankara'nın düşleri olan bir "Başkan "\ vardı. Şimdi ise düş kınklık- ları... Çankaya Belediyesi, son günlerde yaptığı açıklamalarda, belediyeyi ca- nından bezdiren Melih Gökçek'i ba- kın nasıl tanımlıyor: "Ankaralılar, Sayın Melih Gökçek'in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmasından sonra görûlmemiş birkey- filik, vatandaş arasında aymmı iş edi- nen, kendisinden farklı belediyelere karşı işgüzar ve dayatmacı bir beledi- ye başkanı tipiyle karşı karşıya kalmış olmanın şaşkınlığını ve kızgınlığını ya- şıyoriar. Sayın Gökçek, 'Ben bilirim, ben yaparım' tavnyla diğer kurumlan kendisine biat etmeye zorlamakta, bu konuda hertürlü aracı kullanmaktan çe- kinmemekte, bu konuda yüzlerce Ân- karalı ve onlarca kurumla davalı bulun- maktadır. Ankara gibimodem cumhu- riyetimize başkentlik eden bir kentin, hoşgörüsüzlüğü çalışma biçimi haline getiren Gökçek'in insafve izan anla- yışına terk edilmiş olması büyük bir talihsizlik, hatta talihsizliğin ötesinde bir trajedidir." Milli Eğitim Bakanı Hö- seyin Çelik, "milli" eğitimi ne hale getireceğinin ilk ipuçlannıverdi: "llkaşama- da sponsoriuk möessese- si aracılığıyla özel sektö- rûn, vakıflann, gönüllü te- şekküllerin eğitime yatınm yapmasını teşvik edece- ğiz." Milli Eğitim Bakanı, hem Başbakan'dan, hem de Ma- liye Bakanı'ndan bu teşvi- kin sağlanmast için vergi yasasında değişiklik yapıl- ması konusunda da onay almış. Açık açık söylüyor Milli Eflfflm'e Sponsor zaten: "Eğitimdeldmerkeziyet- çi yapıyı yerie bir edece- ğim." öyle gözüküyor ki Hüse- yin Çelik, eğitimi tümüyle özelleştirmekle kalmaya- cak, vakrflara ve gönüllü te- şekküllere bırakarak, öğre- tim biriiğinin belini kıracak. Daha önce de değinmiş- tik. AKP'nin siyasi kadrola- n ve milletvekillerinin bü- yük bir bölümü "Türkiye Gönüllü Teşekkûller Vak- f/"ndan (TGTV) geliyor. Birtürüstçafcörgütüolan TGTV, çoğunluğunu tari- katlann, dinsel cemaatle- rin oluşturduğu 100'e yakın vakıf ve derneği içinde ba- nndınyor. TGTV'ye üye olan kimi dernek ve vakıflardan seç- me yapalım: "Anadolu Tevhid Vakfı, Aziz Mahmut Hüdai Vakfı, Bayrampaşa Yeşil Camiill- me Hizmet Vakfı, Ensar Vakfı, Esseyid Osman Hu- lusi Efendi Vakfı, Mehir te/c- fı, Hakyol Vakfı, llim Yayma Cemiyeti, llim Yayma Vak- fı, Istami llimler Araştııma ve Yayma Vakfı, Safa Eği- tim Yardımlaşma veDaya- nışma Vakfı, Suffa Vakfı, Sultanbeyli llim ve Hizmet Vakfı, Şefkat Vakfı, Şohta Sinan Eğitim ve Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, Ende- run Eğitim Vakfı." Bir önemli sorunsalia kar- şı karşıyayız: Eğitimin bu tür "vakıf ve gönüllü teşekküller"e bıra- kılması ne anlama gelir? 'Haklı Savaş' Ekesi Prof. Er. TÜRKKAYA ATAÖ V Ulusararası hukuk, bu ara- da BMAntlaşması (M.51), sa- vaşın aicak ve ancak bir "meş- ru savunma" olarak, yani so- rumlusu belli bir saldınya tep- ki biçiminde yapılabileceğini açıkça gösteriyor. Onun bile sınırlan aynı maddede belli. "önleyici savaş" diye bir şey olmadığını, Amerika 1981'de Israil Irak'ın Osirak nükleer ku- ruluşuna saldırdığında belirt- mişti. Hukuk çok açık. Konunun bir de "din öğreti- leri" yanı var. Islama önem ve- renlerin, bu arada AKP yöne- ticileri ve karar vericilerinin bu noktaya ilgileri kendi tutarlılık- ları için gereklidir. Hıristiyanlık ve Müslümanlık gibi büyük dün- ya dinlerinin temelinde "haklı savaş" diye bir ilke yer alır. Gü- nümüz hukukuna da girmiştir, onun aynlmaz kaynaklanndan- dır. Islamda da uluslararası iliş- kiler klasik kuramı (Siyer) ve onu izleyen gelişmeler var. Ba- zı islamcı kaynaklar ve yorum- lar birbirinden her ne kadar farklıysa da, örneğin El-Sev- rfnin "müşriklere karşı savaş- mak, savaşa onlar başlama- mışsa, farz değildir" görüşü bu eski kaynağı BM Antlaşma- sı'naçokyaklaştınyor. Batı uy- garlığını etkileyen Tann'nın Kenti adlı yapıtın yazarı Aziz Augustjne de savaşın hedefin- den sonuna değin bazı ilkeler koymuştu. "Haklı savaş" tartışması bu köklere gider. Güç kullanımına yön veren ve sınııiar koyan bu görüştersavaşı; nedenleri, araç- lan, biçimi ve sonuçlanyla ele alır. önce hukuk ve ahlak açı- lanndan "mes/u" olmalıdır. Si- laha sanlmak için (bir devletin saldırısına uğramak gibi) ka- bul edilebilir neden bulunma- lıdır. Haklı nedenle biriikte, bir anlaşmazlığı sona erdirmek, bir sorun çözmek gibi yarar gözetilmelidir. Meşru savunma olsa bile, tepki orantılı olmalı, tehdidi aşmamalıdır. Çatışmanın nasıl yürütüldü- ğü hem hukuk, hem dinleryö- nünden önemlidir. Düzeltilme- ye gerek olsa da, uluslararası hukukun ömeğin tutsaklaria il- gili kuralları vardır. Kuran'da egemen düşünce, savaşta üs- tün gelindiğinde esir alınınca, onlann "karşılıksız ya da fıd- yeyle salıverilmesidir". Bedir Savaşı sonunda da (iki tutsak dışında) böyle yapılmış- tı. Afganistan'da ise, yüzlerce- si bilerek kapalı (yani yolda öl- meleri için) T1R konvoylannın içi- ne kondu ve (görevli Amerikan askerlerinin bildikleri) neredey- setümü sıcak, susuzluk ve ha- vasızlıktan öldüler. Küba'daki Amerikan üssün- deki tutuklulara yapılanlar da Hı- ristiyanlığa, islama ve hukuka aykındır. Irak'a karşı savaşı "haklı" gösterecek tek bir neden yok. Uluslararası hukuktan, BM Ant- laşması'ndan ve dinlerin haklı savaş öğretilerinden çıkan so- nuç budur. Kuvvet hak değil Türkiye Insan Haklan Kurumu Vakfı'nın (TİHAK) 4. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Genel kurula sunulan rapordaki kimi saptamalar, bizi, insani insan yapan "düşünme" eylemine ve bir kez daha sorgulamaya itiyor - Dolar, dolan türeten insani, insanhğı yok edecek bir vahşete çağırıyor. - Bütün değerieri yaratan emek ve emekçi, kendi yarattığı değerlerin uluslararası sermayeye kumanda eden devletlerin elinde silah olarak, insanlığın üstüne ölüm olarak yağıyor. - Insanlık, kendi yarattığı değerlerin bu denli yabancısı ve onlann tutsağı durumuna gelmemiş, kendi yarattığı değerlerin alevinde bu denli yanmamıştı. - Insan haklan bildirgelerinin yaratıldığı kurumlar ve kurumlann temel ilkeleri, bu değerieri yaratan çocuklan yeni Neronlar tarafından yıkılıyor. TlHAK'ın savunduklannın çoğu, yine genel kurul raporunda gönderme yapılan şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın dizesinde gizli: "Kuvvetlisin, ama kuvvet hak değil." KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicaktâ turk.net k l t j S ÇÎZGtLÎK KÂMİL MASARACI r r BİSMİL KADASTRO MAHKEMESl'NDEN DosyaNo: 1996 5 Bismil ilçesi. Akbaş Köyü, 229.000 m2 miktanndakı 33 No'lu parsel hakkında mahkememizce 24.12.2002 gün, 2002 115 karar nolu dosya üzerinde yapılan yargılama sonucunda. Davacı Hazine'nin davasının kısmen kabulüne, davalı parselin paylan oranında Fahriye, Hanım, Zekıye Mermerok adlarrna tapuya tescılıne karar verihniş olup davacı hazinece 28.1.2003 tarihinde temyiz edilmiştir. Mahkeme kararuıa karşı ilan tarihinden ıtibaren 15 gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği. tüm araştırmalara rağmen adreslen ve mirasçılan tespit edilemeyen yukanda adı ge- çenlere ilanen tebliğ olunur. 17.3. 2003 Basın: 14225 HARBİ SEMİH POROY semihporoydıyahoo.com Çizerimiz Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir. TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 29Mart 1327 YILININ KARA M/Z REKORU KIRtUYOR! İ927'D£ BUSUA1, ifJGiUZ SUKÜCÜ BİSMİL KADASTRO MAHKEMESl'NDEN DosyaNo: 199273 Bismil ilçesi, Mirzabey Köyü, 4.250 m2 miktanndaki 229 No'lu parsel hakkında mahkememizce 12.12.2002 gün. 2002 101 karar nolu dosya üzerinde yapılan kadastro tespitine itıraz dosyasının yar- gılaması sonucunda, Davacılann davalannın reddine, davalı parselin hazine adına ta- puya tesciline karar verilmiş olup mahkemenın söz konusu karan ve karara karşı ılan tarihinden ıtibaren 15 gün içerisinde temyiz yoluna başvurulabileceği, tüm araşttrmalara rağmen adresleri ve mirasçılan tespit edilemeyen thsan Dağ, îhsan Gül ve Eyüp Uzunboylu'ya ila- nen tebliğ olunur. 17.3.2003 Basın: 14224 SEACH PİSTtNPE, SAA7TE 32.B Km ÜI2J4 ULAÇMIŞ, ÖNCEKI MALCOLM GHAtoPBELL'lN REZO&UNU (281 krr>- SetaA AŞMIÇTi. OTOMOgİÜHlN MAZKASI VE ÖZELLİKU.ERJ ICOMUSUNDA SESSıZ KALMAYI yEĞLEYSN SEAGgAVE, S/e YIL So/VgA ££fcı ÜAKlBİ CHAMPSELL TA&APtUDAN, SAATTE 331,5 km İLE 6EÇİLMİŞ- Tİ. SBAGRAl/E, S(R YILUK YOĞUAJ ÇAUŞMA SONUN- DAt y£Ut SİR AfSASA İL£ 371,5 km mZA ERİSMİS- T/ ANKARA 17. ASLTYE HUKUK MAHKEMESl'NDEN EsasNo:2001 776 Davacı Fatma Kasap vs. tarafından davalı Hasan AIJ Songür aley- hine açılan tazminat davasının yapılan duruşmasında, Davalının adresı meçhul olduğundan kendisine dava dılekçesi ve duruşma gününün ilanen yapılmasına karar verihniş olup, adı geçe- nin duruşma günü olan 15.4.2003 günü saat 9.40'ta mahkememizde bizzat veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksı halde HUMK'nun 509, 510. maddesi gereğince hakkındaki duruşmanın yokluğunda devam edeceği ve karar verileceği, davetıye yenne kaım olmak üzere davalı Hasan Ali Songür'e ilanen tebliğ olunur. Basın: 14446 ÇEKUL geleneksel fidan dikjm günü Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği / ÇEKÜL işbiıiiğryle yapılacak dikim şenliğine tüm doğaseverler davetii... Dikkn, 30 Mart 2003 Pazar günü Istanbol Üniversrtesi Avcılar Kampusu'nda yapılacaktır. Katlım için lütfen ÇEKÜL'ü arayınız. ÇEKÜÜ'Çevre ve Küttür Değenerini Koruma ve Tanrtma Vakfı Te): 0212-249 64 64 ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Hava Kalitesinin Korunması Yönetmelığf nın 10. ve 15. maddesine göre Adana ılı, Seyhan ilçesi, SASA Fabrikası yanı, Tarsus yolu üzeri 12. km. 2648 ada. 1-3 pafta. 9 parselde Enerjısa Enerjı Cretim AŞ tara- findan yapırru planlanan "Adana Kombıne Çevrim Santralı ve Petrokim- yasal Depolama tesısleri" faalıyetıne ön emisyon izni almak amacıyla Büyükşehir Belediyesi Başkanlığımıza müracaat etmıştir. Müracaat dosyası 24.03. 2003 tanhınden 23 05.2003 tarihine kadar Adana Büyükşehir Belediyesi Iktısat ve Ruhsat Işlen Şube Müdürlü- ğü'nde ınceleme ve itirazlara açık tutulacaktır. Basın: 14556 KORSANKİTAP, ÜLKE KÜLTÜRÜNÜN KARA LEKESİDÎR. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Biriiği (BESAM) BtSMİL KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1980 165 Bısmıl ilçesi, Mirzabey Köyü, 35.500 m2 miktanndaki 195 No'lu parsel hakkında mahkememizce 12.12.2002 gün, 2002 100 karar nolu dosya üze- rinde yapılan yargılama sonucunda, Davacılann davalannın reddine, davalı parselin hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş olup mahkemenın söz konusu karan ve karara karşı ılan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde tem- yiz yoluna başvurulabileceği. tüm araştırmalara rağmen adresleri ve miras- çılan tespit edilemeyen Îhsan Dağ. thsan Gül ve Eyüp Uzunboylu'ya ilanen tebliğ olunur. 17.3.2003 Basın: 14223 SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU 'Cennetten Çok Uzakta...' Bu filmi kaçırmayın. Tablo gibi güzel, mükemmel bir Connecticut banliyösünde geçen '50'li yıllar "Amerikan rüyasının" ıçyüzünü anlatıyor "Cennetten Çok Uzakta". Julianne Moore'un nefis oyunculuğu; bugün hâlâ baş- ka başka biçimlerde karşımıza çıkan "derin Amerika "nın o kabuk bağlamış sert yureğini gözler önüne seriyor. "Yanm asır öncesinin Amerikası bugüne rehber ola- bilir mi?" Oluyor. Tüm ülkelerde olduğu gibi Amerikan kültüründe de bazı şeyler değişıme rağmen hiç değiş- miyor. "Doğru" diye bellenen "kurallara" olan sarsılmaz inanç- lan... Insanın iliklerine işleyen "/cöWenc/"aynmcılıklan;sı- nır zoriamayan, sorgulamayan "katı ahiakçılıklan"... En yakın insan ilişkilerinde dahi yaşadıklan buzdağı "ya- bancılıklan"... VVASP (Whıte-Anglo-Saxson-Protestant). "Beyaz, Anglosakson, Profesfan'dünyasının model karakterle- rinden birini oynayan Julianne Moore, en yakın arkada- şına zenci bir erkege duyduğu yakınlığı anlatamıyor me- sela. Akan sular duruyororda. DostJuklan lise yıllanna uza- nan iki arkadaşın arasına, anında bir duvar örülüyor. Sö- zün bittiği o yer, o nokta Amerikan toplumunu anlatan en kısa özet aslında. Benim 70'ler sonunda yaşadığım Amerika da böyle bir yerdi. öğrenımimin bir bölümünü orda yaptım. Her- kesgibi uzaktan "pragmatik esn&k bir özgüriükler ülke- si" olarak bellediğim bu ülkenin beni en şaşırtan yanı, bu "köktenci daman" ile "kaM/<J/"olmuştu. Harfi harfineuy- gulanan ve sorgulanmayan kurallar manzumesine bağ- lılık açısından Almanya'yı sollayan bir yaşam tarzı bul- muştum ABD'de. Sade insan ilişkilerinde değil, her alan- da hissedilen tuhaf bir "konformizm"\ vardı Amerikalıla- nn. Niye koşuyoriar? İlk grttiğım yıl herkes "koşuyordu" mesela. 'Sağlıklıya- şam" modası yenı çıkmıştı. Genç, yaşlı, çoluk çocuk de- meden tüm Amerikalılaryol kenarlannda, parklarda ko- şuyordu. Ancak bunu nevrotik bir "saplantı" ile yapıyor- lardı. En yakın arkadaşım Margaret koşmadığı günler bunalıma gırer, "suçluiuk" duyardı ömeğin. Çünkü he- defi, vücutformunu korumanın ötesıne geçmiş, "doğa" ile "boy ölçüşme" ve "yanş"a varmıştı. En doğal şeyler bile birden böyle acayip bir "yanş'a dönüşüyordu Amerika'da. Koşarken, aerobik yaparken bile "kendinizi ispat etmek" zorundaydınız. Vakit kaybet- mek ayıptı. Her an, her saniye etkin olmalı; elinizde sü- reMi "yap//acak/f/er//sfes/yte"dolaşmalı, durumuherza- man "kontrolaltında tutmalı"; "süperadam"yada "sû- p&rkadın" olmalıydınız. Ortalama Amerikalının hayatında "sürprize" yer yok- tu. Beklenmedik olaylar ve aksilikler "sabırsızlık" ve "öf- ke" yaratır; hayatın doğal parçası olarak karşılanmazdı. önden mükemmel planlanan bir şeyin, mükemmel git- memesi düşünülemezdi. "Bugün" yerine "yann"\ yaşı- yor; ileriye dönük biteviye "plan" yapıyorlardı. Üzerinde yaşadıklan topraklan fetheden "pioneer" (yerieşimci) ruhu gibi onlan "uzay"a taşjyan ruh buydu aslında. Ama bu, onlan hayata ve insana derin biçirnde "yabancılaştıran" ruhun da parçasıydı aynı zamanda Ay- nı madatyonun iki farklı yüzüydü bunlar... 'Köksüzdü" Ame- rikalılar. Köksüz ve yalnızlardı. Onun için böyle bir anda hep birlikte koşmaya başlıyor, "stop" dendiği anda du- ruyor ve koskoca Örtadoğu'nun geleceğine mesela bir anda çekidüzen vermeye kalkışabıliyoriardı. Uzay gibi "fethe açık" insansız bir alan gibi düşünmüş- lerdi belli ki Ortadoğu'yu. Irak halkını Kjzılderililerin yeri- ne koymuşlardı veya. fşgale soyunduklan bölgenin bin- lerce yıllık kültürü, tarihi, insan malzemesi ve deneyimi- ni hesaba katmamışlar "yeni bir savaş konsepti" ile yo- la çıkmışlardı. Evdeki hesap şimdi çarşıya uymayınca kı- zıyor, şaşıyor, Iraklılan suçluyoriardı: "Hay Allah! Niye t&slim olmadılar? Niye ateş ediyoriar? Kan dökmek ner- den çıktı?.." Suç; "mükemmelAmerikanplanına" uymayan "düş- man" Iraklılanndı. "Kuzey Cephesi" açmayan Türklerin, BM'de posta koyan Fransızlann, olduk olmadık görün- tülerie kafa kanştıran "El Cez/re'*nin; yeniyetme Arap basınınındı.. Amerikalılann değil. Dış politikayı kayalara toslatan Colin Povvell'ın; az asker, bol "high-tech"\\ "kansız ve esnek savaş senaryolan" yazan Donald Rumsfeld'in; tüm bu saçmalıklara "he" diyen Bush'un olamazdı suç... Amerikan planına ayak uyduramayan akılsız, zavallı "öte/f/"lerin suçuydu bunlar... "Cennet vaat eden" Amerikan efsanesinin içinde böy- le bir "cehennem" var. Yakından baktıkça daha neler gö- receksiniz... BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Kilit ve anahtar işleri yapan kimse. 2/ "Süsen" de denilen, güzel 4 bir süs bitki- si... Sporda, 21 yaşın altm- 6 daki oyuncu- lardan kurulu takımlar için kullanılan sözcük. 3/ Lityum elementinin simge- si... Gümüşhane ilin- de, sarkıt ve dikitle- riyle ünlü bir mağa- ra. 4/Geminin sol ya- nı... Satrançta bir taş. 5/DörtHalife'ninso- nuncusu... Osmanlı devletindeki sivil rüt- belerden biri. 6/ Bir yaşından üç yaşına kadar olan tay... Bir şeyin te- mel öğesi. 7/Anıştırma, ihsa^... Eli işe yatkın, be- cerikli... Eski dilde ılgın ağacı. 8/ Yüksek ma- kamdaki devlet adamlan... Katışıksız, saf. 9/Siv- risineğe benzeyen, kan emici bir sinek. YUKARIDAN AŞAĞIY4: 1/tri gözlü kalbur. 2/Yeşihrmak'ın antik dönem- lerdeki adı... "Ahmet — " : Polisiye romanlanyla tanınmış yazanmız. 3/ Adlan sıfat yapan bir ya- pım eki... Geyikgillerden bir hayvan. 4/Vapuruğ- rağı olan kent ya da kasaba... "Yiğit yiğidin yol- daşı/ —yiğidinözkardaşı" (Karacaoğlan). 5/A1- lah'ın doksan dokuz adından biri... Muğla'nın bir ilçesi. 6/Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı, kap- lıcasıyla ünlü bir belde... Sulak yer. II Dolayh olarak anlatılan şey... iyi, güzel... Aktinyum ele- mentinin simgesi. 8/ "Erkekler" anlamında eski sözcük... " — biziz, bal bizdedir" (Hasan Dede). -9/ HaBde Edip Adıvar'ın bir romanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear