Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 ART 2003 CUMARTESİ
+
CUMHURİYET SAYFA
17
LCI gülümseyiş
lotları
KM gülümseyiş! Ne demekse? Acı
i gülümseme bir araya gelir mi?
üslryor, demek.
Cıbuklu pijamalar giyilip
tevizyonun karşısına geçildi, eline
r-r "çubuk" alan da uzmandan
syıldı. Işte size "canlı savaş "tan
a gülümseyiş notları:
&D, "insaniyardım" kapsamında
gişimlerini sürdürüyormuş.
Drup dururken savaş
ç:aracaksın, insanlan öldürecek
y da ölüme göndereceksin, sonra
dnüp "insaniyardım"dan söz
eeceksin!
Aı gülümseyiş, bir...
Bl yurttaşlık belgeli savaş
çjırtkanı ekrana çıkmış,
"b'zimkiler" diyor. Evet, evet tam
d< öyle:
"Ezimkiler."
Bınçattından fışkıran bastınlmış
dı/gulann tek sözcüklük coşku
s«i: "Bizimkileıi"
Knmiş bizimkiler? Irak'a saldıran
Anerikan-lngiliz askerferi...
Ac gülümseyiş, iki...
Irec askeri siperde elinde beyaz
b&rakla öldürülmüş.
Bı başka savaş çığırtkanı,
"Cördünüz mü" diyor, "Irakaskeri
be/az bayrağı gösteremeden
ölrtüş."
Ac gülümseyiş, üç...
UÇur Mumcu yazılarında sık sık,
ço;ukluğunda söylenen bir
telerlemeden söz ederdi. Bugünkü
ac gülümseyişlerimize de denk
dtçüyor o tekerleme:
Bir iki, üçler yaşasın Türkler; dört,
bes, altı Polonya battı; yedi, sekiz,
docuz Alman domuz; on üç, on
döt, on beş Amerika kardeşşşş.
IŞIK KANSÜ
Dalokay'dan Gökçek'eYenimahalle Belediye Başkanı Tun-
cay Alemdaroğlu'nun, halkla ilişkiler
ve belediyecilik anlayışı açısından Ve-
dat Dalokay ıle benzeşen yanları çok.
Dalokay gibi hep insanlarla iç içe. Dil
Derneği'nin özveriyle çıkanlan "Çağ-
daş Türk Dili" dergisi için yapılan top-
lantı mı var, bakıyorsunuz Alemdaroğ-
lu, arka sıralarda oturmuş, konuşma-
ları dinliyor, notlartutuyor. Uğur Mum-
cu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın tö-
reni mi var, Alemdaroğlu sade bir va-
tandaş gibi yine orada.
Vefalı da. Bugün hâlâ özlemle anı-
lan eski Ankara Belediye Başkanı Ve-
dat Dalokay için ölümünün 12. yıldö-
nümünde Yenimahalle Belediyesi'nde
bir tören düzenledi ve onu anlattı:
"Dalokay, önce insandı, birtoplum-
bilimciydi, iyi bir aile babasıydı, sa-
natçıydı. En sıkıntılı anlarda bile çıkış
yolu gösteren, bazı sorunlan hafifala-
ya alan, her sorunun üstesinden gel-
mesini beceren, hayalleri olan ve o
hayalleri Ankara için yaşama geçir-
meye çalışan birisiydi."
Geçmişte Ankara'nın düşleri olan bir
"Başkan "\ vardı. Şimdi ise düş kınklık-
ları...
Çankaya Belediyesi, son günlerde
yaptığı açıklamalarda, belediyeyi ca-
nından bezdiren Melih Gökçek'i ba-
kın nasıl tanımlıyor:
"Ankaralılar, Sayın Melih Gökçek'in
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
olmasından sonra görûlmemiş birkey-
filik, vatandaş arasında aymmı iş edi-
nen, kendisinden farklı belediyelere
karşı işgüzar ve dayatmacı bir beledi-
ye başkanı tipiyle karşı karşıya kalmış
olmanın şaşkınlığını ve kızgınlığını ya-
şıyoriar. Sayın Gökçek, 'Ben bilirim,
ben yaparım' tavnyla diğer kurumlan
kendisine biat etmeye zorlamakta, bu
konuda hertürlü aracı kullanmaktan çe-
kinmemekte, bu konuda yüzlerce Ân-
karalı ve onlarca kurumla davalı bulun-
maktadır. Ankara gibimodem cumhu-
riyetimize başkentlik eden bir kentin,
hoşgörüsüzlüğü çalışma biçimi haline
getiren Gökçek'in insafve izan anla-
yışına terk edilmiş olması büyük bir
talihsizlik, hatta talihsizliğin ötesinde
bir trajedidir."
Milli Eğitim Bakanı Hö-
seyin Çelik, "milli" eğitimi
ne hale getireceğinin ilk
ipuçlannıverdi: "llkaşama-
da sponsoriuk möessese-
si aracılığıyla özel sektö-
rûn, vakıflann, gönüllü te-
şekküllerin eğitime yatınm
yapmasını teşvik edece-
ğiz."
Milli Eğitim Bakanı, hem
Başbakan'dan, hem de Ma-
liye Bakanı'ndan bu teşvi-
kin sağlanmast için vergi
yasasında değişiklik yapıl-
ması konusunda da onay
almış. Açık açık söylüyor
Milli Eflfflm'e Sponsor
zaten:
"Eğitimdeldmerkeziyet-
çi yapıyı yerie bir edece-
ğim."
öyle gözüküyor ki Hüse-
yin Çelik, eğitimi tümüyle
özelleştirmekle kalmaya-
cak, vakrflara ve gönüllü te-
şekküllere bırakarak, öğre-
tim biriiğinin belini kıracak.
Daha önce de değinmiş-
tik. AKP'nin siyasi kadrola-
n ve milletvekillerinin bü-
yük bir bölümü "Türkiye
Gönüllü Teşekkûller Vak-
f/"ndan (TGTV) geliyor.
Birtürüstçafcörgütüolan
TGTV, çoğunluğunu tari-
katlann, dinsel cemaatle-
rin oluşturduğu 100'e yakın
vakıf ve derneği içinde ba-
nndınyor.
TGTV'ye üye olan kimi
dernek ve vakıflardan seç-
me yapalım:
"Anadolu Tevhid Vakfı,
Aziz Mahmut Hüdai Vakfı,
Bayrampaşa Yeşil Camiill-
me Hizmet Vakfı, Ensar
Vakfı, Esseyid Osman Hu-
lusi Efendi Vakfı, Mehir te/c-
fı, Hakyol Vakfı, llim Yayma
Cemiyeti, llim Yayma Vak-
fı, Istami llimler Araştııma
ve Yayma Vakfı, Safa Eği-
tim Yardımlaşma veDaya-
nışma Vakfı, Suffa Vakfı,
Sultanbeyli llim ve Hizmet
Vakfı, Şefkat Vakfı, Şohta
Sinan Eğitim ve Hizmet
Vakfı, Hayrat Vakfı, Ende-
run Eğitim Vakfı."
Bir önemli sorunsalia kar-
şı karşıyayız:
Eğitimin bu tür "vakıf ve
gönüllü teşekküller"e bıra-
kılması ne anlama gelir?
'Haklı Savaş' Ekesi
Prof. Er. TÜRKKAYA ATAÖ V
Ulusararası hukuk, bu ara-
da BMAntlaşması (M.51), sa-
vaşın aicak ve ancak bir "meş-
ru savunma" olarak, yani so-
rumlusu belli bir saldınya tep-
ki biçiminde yapılabileceğini
açıkça gösteriyor. Onun bile
sınırlan aynı maddede belli.
"önleyici savaş" diye bir şey
olmadığını, Amerika 1981'de
Israil Irak'ın Osirak nükleer ku-
ruluşuna saldırdığında belirt-
mişti. Hukuk çok açık.
Konunun bir de "din öğreti-
leri" yanı var. Islama önem ve-
renlerin, bu arada AKP yöne-
ticileri ve karar vericilerinin bu
noktaya ilgileri kendi tutarlılık-
ları için gereklidir. Hıristiyanlık
ve Müslümanlık gibi büyük dün-
ya dinlerinin temelinde "haklı
savaş" diye bir ilke yer alır. Gü-
nümüz hukukuna da girmiştir,
onun aynlmaz kaynaklanndan-
dır.
Islamda da uluslararası iliş-
kiler klasik kuramı (Siyer) ve
onu izleyen gelişmeler var. Ba-
zı islamcı kaynaklar ve yorum-
lar birbirinden her ne kadar
farklıysa da, örneğin El-Sev-
rfnin "müşriklere karşı savaş-
mak, savaşa onlar başlama-
mışsa, farz değildir" görüşü
bu eski kaynağı BM Antlaşma-
sı'naçokyaklaştınyor. Batı uy-
garlığını etkileyen Tann'nın
Kenti adlı yapıtın yazarı Aziz
Augustjne de savaşın hedefin-
den sonuna değin bazı ilkeler
koymuştu.
"Haklı savaş" tartışması bu
köklere gider. Güç kullanımına
yön veren ve sınııiar koyan bu
görüştersavaşı; nedenleri, araç-
lan, biçimi ve sonuçlanyla ele
alır. önce hukuk ve ahlak açı-
lanndan "mes/u" olmalıdır. Si-
laha sanlmak için (bir devletin
saldırısına uğramak gibi) ka-
bul edilebilir neden bulunma-
lıdır. Haklı nedenle biriikte, bir
anlaşmazlığı sona erdirmek,
bir sorun çözmek gibi yarar
gözetilmelidir. Meşru savunma
olsa bile, tepki orantılı olmalı,
tehdidi aşmamalıdır.
Çatışmanın nasıl yürütüldü-
ğü hem hukuk, hem dinleryö-
nünden önemlidir. Düzeltilme-
ye gerek olsa da, uluslararası
hukukun ömeğin tutsaklaria il-
gili kuralları vardır. Kuran'da
egemen düşünce, savaşta üs-
tün gelindiğinde esir alınınca,
onlann "karşılıksız ya da fıd-
yeyle salıverilmesidir".
Bedir Savaşı sonunda da (iki
tutsak dışında) böyle yapılmış-
tı. Afganistan'da ise, yüzlerce-
si bilerek kapalı (yani yolda öl-
meleri için) T1R konvoylannın içi-
ne kondu ve (görevli Amerikan
askerlerinin bildikleri) neredey-
setümü sıcak, susuzluk ve ha-
vasızlıktan öldüler.
Küba'daki Amerikan üssün-
deki tutuklulara yapılanlar da Hı-
ristiyanlığa, islama ve hukuka
aykındır.
Irak'a karşı savaşı "haklı"
gösterecek tek bir neden yok.
Uluslararası hukuktan, BM Ant-
laşması'ndan ve dinlerin haklı
savaş öğretilerinden çıkan so-
nuç budur.
Kuvvet
hak değil
Türkiye Insan Haklan
Kurumu Vakfı'nın
(TİHAK) 4. Olağan Genel
Kurulu yapıldı. Genel
kurula sunulan rapordaki
kimi saptamalar, bizi,
insani insan yapan
"düşünme" eylemine ve
bir kez daha
sorgulamaya itiyor
- Dolar, dolan türeten
insani, insanhğı yok
edecek bir vahşete
çağırıyor.
- Bütün değerieri yaratan
emek ve emekçi, kendi
yarattığı değerlerin
uluslararası sermayeye
kumanda eden
devletlerin elinde silah
olarak, insanlığın üstüne
ölüm olarak yağıyor.
- Insanlık, kendi yarattığı
değerlerin bu denli
yabancısı ve onlann
tutsağı durumuna
gelmemiş, kendi yarattığı
değerlerin alevinde bu
denli yanmamıştı.
- Insan haklan
bildirgelerinin yaratıldığı
kurumlar ve kurumlann
temel ilkeleri, bu
değerieri yaratan
çocuklan yeni Neronlar
tarafından yıkılıyor.
TlHAK'ın
savunduklannın çoğu,
yine genel kurul
raporunda gönderme
yapılan şair Fazıl Hüsnü
Dağlarca'nın dizesinde
gizli: "Kuvvetlisin, ama
kuvvet hak değil."
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicaktâ turk.net
k l t j S
ÇÎZGtLÎK KÂMİL MASARACI
r r
BİSMİL KADASTRO MAHKEMESl'NDEN
DosyaNo: 1996 5
Bismil ilçesi. Akbaş Köyü, 229.000 m2 miktanndakı 33 No'lu
parsel hakkında mahkememizce 24.12.2002 gün, 2002 115 karar
nolu dosya üzerinde yapılan yargılama sonucunda.
Davacı Hazine'nin davasının kısmen kabulüne, davalı parselin
paylan oranında Fahriye, Hanım, Zekıye Mermerok adlarrna tapuya
tescılıne karar verihniş olup davacı hazinece 28.1.2003 tarihinde
temyiz edilmiştir. Mahkeme kararuıa karşı ilan tarihinden ıtibaren
15 gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği. tüm araştırmalara
rağmen adreslen ve mirasçılan tespit edilemeyen yukanda adı ge-
çenlere ilanen tebliğ olunur. 17.3. 2003 Basın: 14225
HARBİ SEMİH POROY semihporoydıyahoo.com
Çizerimiz Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir.
TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 29Mart
1327 YILININ KARA M/Z REKORU KIRtUYOR!
İ927'D£ BUSUA1, ifJGiUZ SUKÜCÜ
BİSMİL KADASTRO MAHKEMESl'NDEN
DosyaNo: 199273
Bismil ilçesi, Mirzabey Köyü, 4.250 m2 miktanndaki 229 No'lu
parsel hakkında mahkememizce 12.12.2002 gün. 2002 101 karar
nolu dosya üzerinde yapılan kadastro tespitine itıraz dosyasının yar-
gılaması sonucunda,
Davacılann davalannın reddine, davalı parselin hazine adına ta-
puya tesciline karar verilmiş olup mahkemenın söz konusu karan ve
karara karşı ılan tarihinden ıtibaren 15 gün içerisinde temyiz yoluna
başvurulabileceği, tüm araşttrmalara rağmen adresleri ve mirasçılan
tespit edilemeyen thsan Dağ, îhsan Gül ve Eyüp Uzunboylu'ya ila-
nen tebliğ olunur. 17.3.2003 Basın: 14224
SEACH PİSTtNPE, SAA7TE 32.B Km ÜI2J4 ULAÇMIŞ,
ÖNCEKI MALCOLM GHAtoPBELL'lN REZO&UNU (281 krr>-
SetaA AŞMIÇTi. OTOMOgİÜHlN MAZKASI VE ÖZELLİKU.ERJ
ICOMUSUNDA SESSıZ KALMAYI yEĞLEYSN
SEAGgAVE, S/e YIL So/VgA
££fcı ÜAKlBİ CHAMPSELL
TA&APtUDAN, SAATTE
331,5 km İLE 6EÇİLMİŞ-
Tİ. SBAGRAl/E, S(R YILUK
YOĞUAJ ÇAUŞMA SONUN-
DAt
y£Ut SİR AfSASA İL£
371,5 km mZA ERİSMİS-
T/
ANKARA 17. ASLTYE HUKUK
MAHKEMESl'NDEN
EsasNo:2001 776
Davacı Fatma Kasap vs. tarafından davalı Hasan AIJ Songür aley-
hine açılan tazminat davasının yapılan duruşmasında,
Davalının adresı meçhul olduğundan kendisine dava dılekçesi ve
duruşma gününün ilanen yapılmasına karar verihniş olup, adı geçe-
nin duruşma günü olan 15.4.2003 günü saat 9.40'ta mahkememizde
bizzat veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksı halde
HUMK'nun 509, 510. maddesi gereğince hakkındaki duruşmanın
yokluğunda devam edeceği ve karar verileceği, davetıye yenne kaım
olmak üzere davalı Hasan Ali Songür'e ilanen tebliğ olunur.
Basın: 14446
ÇEKUL
geleneksel fidan
dikjm günü
Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Derneği / ÇEKÜL
işbiıiiğryle yapılacak dikim şenliğine
tüm doğaseverler davetii...
Dikkn, 30 Mart 2003 Pazar günü Istanbol Üniversrtesi
Avcılar Kampusu'nda yapılacaktır.
Katlım için lütfen ÇEKÜL'ü arayınız.
ÇEKÜÜ'Çevre ve Küttür Değenerini Koruma ve Tanrtma Vakfı
Te): 0212-249 64 64
ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
Hava Kalitesinin Korunması Yönetmelığf nın 10. ve 15. maddesine
göre Adana ılı, Seyhan ilçesi, SASA Fabrikası yanı, Tarsus yolu üzeri
12. km. 2648 ada. 1-3 pafta. 9 parselde Enerjısa Enerjı Cretim AŞ tara-
findan yapırru planlanan "Adana Kombıne Çevrim Santralı ve Petrokim-
yasal Depolama tesısleri" faalıyetıne ön emisyon izni almak amacıyla
Büyükşehir Belediyesi Başkanlığımıza müracaat etmıştir.
Müracaat dosyası 24.03. 2003 tanhınden 23 05.2003 tarihine kadar
Adana Büyükşehir Belediyesi Iktısat ve Ruhsat Işlen Şube Müdürlü-
ğü'nde ınceleme ve itirazlara açık tutulacaktır. Basın: 14556
KORSANKİTAP, ÜLKE KÜLTÜRÜNÜN
KARA LEKESİDÎR.
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Biriiği
(BESAM)
BtSMİL KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1980 165
Bısmıl ilçesi, Mirzabey Köyü, 35.500 m2 miktanndaki 195 No'lu parsel
hakkında mahkememizce 12.12.2002 gün, 2002 100 karar nolu dosya üze-
rinde yapılan yargılama sonucunda, Davacılann davalannın reddine, davalı
parselin hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş olup mahkemenın söz
konusu karan ve karara karşı ılan tarihinden itibaren 15 gün içerisinde tem-
yiz yoluna başvurulabileceği. tüm araştırmalara rağmen adresleri ve miras-
çılan tespit edilemeyen Îhsan Dağ. thsan Gül ve Eyüp Uzunboylu'ya ilanen
tebliğ olunur. 17.3.2003 Basın: 14223
SAGNAK
NtLGÜN CERRAHOĞLU
'Cennetten Çok
Uzakta...'
Bu filmi kaçırmayın. Tablo gibi güzel, mükemmel bir
Connecticut banliyösünde geçen '50'li yıllar "Amerikan
rüyasının" ıçyüzünü anlatıyor "Cennetten Çok Uzakta".
Julianne Moore'un nefis oyunculuğu; bugün hâlâ baş-
ka başka biçimlerde karşımıza çıkan "derin Amerika "nın
o kabuk bağlamış sert yureğini gözler önüne seriyor.
"Yanm asır öncesinin Amerikası bugüne rehber ola-
bilir mi?" Oluyor. Tüm ülkelerde olduğu gibi Amerikan
kültüründe de bazı şeyler değişıme rağmen hiç değiş-
miyor.
"Doğru" diye bellenen "kurallara" olan sarsılmaz inanç-
lan... Insanın iliklerine işleyen "/cöWenc/"aynmcılıklan;sı-
nır zoriamayan, sorgulamayan "katı ahiakçılıklan"... En
yakın insan ilişkilerinde dahi yaşadıklan buzdağı "ya-
bancılıklan"...
VVASP (Whıte-Anglo-Saxson-Protestant). "Beyaz,
Anglosakson, Profesfan'dünyasının model karakterle-
rinden birini oynayan Julianne Moore, en yakın arkada-
şına zenci bir erkege duyduğu yakınlığı anlatamıyor me-
sela. Akan sular duruyororda. DostJuklan lise yıllanna uza-
nan iki arkadaşın arasına, anında bir duvar örülüyor. Sö-
zün bittiği o yer, o nokta Amerikan toplumunu anlatan
en kısa özet aslında.
Benim 70'ler sonunda yaşadığım Amerika da böyle
bir yerdi. öğrenımimin bir bölümünü orda yaptım. Her-
kesgibi uzaktan "pragmatik esn&k bir özgüriükler ülke-
si" olarak bellediğim bu ülkenin beni en şaşırtan yanı, bu
"köktenci daman" ile "kaM/<J/"olmuştu. Harfi harfineuy-
gulanan ve sorgulanmayan kurallar manzumesine bağ-
lılık açısından Almanya'yı sollayan bir yaşam tarzı bul-
muştum ABD'de. Sade insan ilişkilerinde değil, her alan-
da hissedilen tuhaf bir "konformizm"\ vardı Amerikalıla-
nn.
Niye koşuyoriar?
İlk grttiğım yıl herkes "koşuyordu" mesela. 'Sağlıklıya-
şam" modası yenı çıkmıştı. Genç, yaşlı, çoluk çocuk de-
meden tüm Amerikalılaryol kenarlannda, parklarda ko-
şuyordu. Ancak bunu nevrotik bir "saplantı" ile yapıyor-
lardı. En yakın arkadaşım Margaret koşmadığı günler
bunalıma gırer, "suçluiuk" duyardı ömeğin. Çünkü he-
defi, vücutformunu korumanın ötesıne geçmiş, "doğa"
ile "boy ölçüşme" ve "yanş"a varmıştı.
En doğal şeyler bile birden böyle acayip bir "yanş'a
dönüşüyordu Amerika'da. Koşarken, aerobik yaparken
bile "kendinizi ispat etmek" zorundaydınız. Vakit kaybet-
mek ayıptı. Her an, her saniye etkin olmalı; elinizde sü-
reMi "yap//acak/f/er//sfes/yte"dolaşmalı, durumuherza-
man "kontrolaltında tutmalı"; "süperadam"yada "sû-
p&rkadın" olmalıydınız.
Ortalama Amerikalının hayatında "sürprize" yer yok-
tu. Beklenmedik olaylar ve aksilikler "sabırsızlık" ve "öf-
ke" yaratır; hayatın doğal parçası olarak karşılanmazdı.
önden mükemmel planlanan bir şeyin, mükemmel git-
memesi düşünülemezdi. "Bugün" yerine "yann"\ yaşı-
yor; ileriye dönük biteviye "plan" yapıyorlardı.
Üzerinde yaşadıklan topraklan fetheden "pioneer"
(yerieşimci) ruhu gibi onlan "uzay"a taşjyan ruh buydu
aslında. Ama bu, onlan hayata ve insana derin biçirnde
"yabancılaştıran" ruhun da parçasıydı aynı zamanda Ay-
nı madatyonun iki farklı yüzüydü bunlar... 'Köksüzdü" Ame-
rikalılar. Köksüz ve yalnızlardı. Onun için böyle bir anda
hep birlikte koşmaya başlıyor, "stop" dendiği anda du-
ruyor ve koskoca Örtadoğu'nun geleceğine mesela bir
anda çekidüzen vermeye kalkışabıliyoriardı.
Uzay gibi "fethe açık" insansız bir alan gibi düşünmüş-
lerdi belli ki Ortadoğu'yu. Irak halkını Kjzılderililerin yeri-
ne koymuşlardı veya. fşgale soyunduklan bölgenin bin-
lerce yıllık kültürü, tarihi, insan malzemesi ve deneyimi-
ni hesaba katmamışlar "yeni bir savaş konsepti" ile yo-
la çıkmışlardı. Evdeki hesap şimdi çarşıya uymayınca kı-
zıyor, şaşıyor, Iraklılan suçluyoriardı: "Hay Allah! Niye
t&slim olmadılar? Niye ateş ediyoriar? Kan dökmek ner-
den çıktı?.."
Suç; "mükemmelAmerikanplanına" uymayan "düş-
man" Iraklılanndı. "Kuzey Cephesi" açmayan Türklerin,
BM'de posta koyan Fransızlann, olduk olmadık görün-
tülerie kafa kanştıran "El Cez/re'*nin; yeniyetme Arap
basınınındı.. Amerikalılann değil. Dış politikayı kayalara
toslatan Colin Povvell'ın; az asker, bol "high-tech"\\
"kansız ve esnek savaş senaryolan" yazan Donald
Rumsfeld'in; tüm bu saçmalıklara "he" diyen Bush'un
olamazdı suç... Amerikan planına ayak uyduramayan
akılsız, zavallı "öte/f/"lerin suçuydu bunlar...
"Cennet vaat eden" Amerikan efsanesinin içinde böy-
le bir "cehennem" var. Yakından baktıkça daha neler gö-
receksiniz...
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Kilit ve
anahtar işleri
yapan kimse.
2/ "Süsen" de
denilen, güzel 4
bir süs bitki-
si... Sporda,
21 yaşın altm- 6
daki oyuncu-
lardan kurulu
takımlar için
kullanılan
sözcük. 3/ Lityum
elementinin simge-
si... Gümüşhane ilin-
de, sarkıt ve dikitle-
riyle ünlü bir mağa-
ra. 4/Geminin sol ya-
nı... Satrançta bir taş.
5/DörtHalife'ninso-
nuncusu... Osmanlı
devletindeki sivil rüt-
belerden biri. 6/ Bir
yaşından üç yaşına kadar olan tay... Bir şeyin te-
mel öğesi. 7/Anıştırma, ihsa^... Eli işe yatkın, be-
cerikli... Eski dilde ılgın ağacı. 8/ Yüksek ma-
kamdaki devlet adamlan... Katışıksız, saf. 9/Siv-
risineğe benzeyen, kan emici bir sinek.
YUKARIDAN AŞAĞIY4:
1/tri gözlü kalbur. 2/Yeşihrmak'ın antik dönem-
lerdeki adı... "Ahmet — " : Polisiye romanlanyla
tanınmış yazanmız. 3/ Adlan sıfat yapan bir ya-
pım eki... Geyikgillerden bir hayvan. 4/Vapuruğ-
rağı olan kent ya da kasaba... "Yiğit yiğidin yol-
daşı/ —yiğidinözkardaşı" (Karacaoğlan). 5/A1-
lah'ın doksan dokuz adından biri... Muğla'nın bir
ilçesi. 6/Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı, kap-
lıcasıyla ünlü bir belde... Sulak yer. II Dolayh
olarak anlatılan şey... iyi, güzel... Aktinyum ele-
mentinin simgesi. 8/ "Erkekler" anlamında eski
sözcük... " — biziz, bal bizdedir" (Hasan Dede).
-9/ HaBde Edip Adıvar'ın bir romanı.