25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 MART 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Acı giilümseyiş nofları Acı gülümseyiş! Ne demekse? Acı ile gülümseme bir araya gelir mi? Geliyor, demek. Çubuklu pijamalar giyilip televizyonun karşısına geçildi, eline her "çubuk" alan da uzmandan sayıldı. Işte size "canlı savaş"tan acı gülümseyiş notları: ABD, "insaniyardım" kapsamında girişimlerini sürdürüyormuş. Durup dururken savaş çıkaracaksın, insanları öldürecek ya da ölüme göndereceksin, sonra dönüp "insani yardım "dan söz edeceksin! Acı gülümseyiş, bir... Bol yurttaşlık belgeli savaş çığırtkanı ekrana çıkmış, "Bizimkiler" diyor. Evet, evet tam da öyle: "Bizimkiler." Bilinçaltından fışkıran bastırılmış duygulann tek sözcüklük coşku seli: "Bizimkiler!" Kimmiş bizimkiler? Irak'a saldıran Amerikan-lngiliz askerleri... Acı gülümseyiş, iki... Irak askeri siperde elinde beyaz bayrakla öldürülmüş. Bir başka savaş çığırtkanı, "Gördünüz mü" diyor, "Irak askeri beyaz bayrağı gösteremeden ölmüş." Acı gülümseyiş, üç... Uğur Mumcu yazılannda sık sık, çocukluğunda söylenen bir tekerlemeden söz ederdi. Bugünkü acı gülümseyişlerimize de denk düşüyor o tekerleme: Bir, iki, üçler yaşasın Türkler; dört, beş, altı Polonya battı; yedi, sekiz, dokuz Alman domuz; on üç, on dört, on beş Amerika kardeşşşş. IŞIK KANSU Dalokay'dan Gökçek'eYenimahalle Belediye Başkanı Tun- cay Alemdaroğlu'nun, halkla ilişkiler ve belediyecilik anlayışı açısından Ve- dat Daiokay ile benzeşen yanları çok. Dalokay gibi hep insanlarla iç içe. Dil Derneğı'nin özveriyle çıkanlan "Çağ- daş Türk 0/7/" dergisi için yapılan top- lantı mı var, bakıyorsunuz Alemdaroğ- lu, arka sıralarda oturmuş, konuşma- ları dinliyor, notlartutuyor. Uğur Mum- cu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı'nın tö- renı mi var, Alemdaroğlu sade bir va- tandaş gibi yine orada. Vefalı da. Bugün hâlâ özlemle anı- lan eskı Ankara Belediye Başkanı Ve- dat Dalokay için ölümünün 12. yıldö- nümünde Yenimahalle Belediyesi'nde bir tören düzenledi ve onu anlattı: "Dalokay, önce insandı, birtoplum- bilimciydi, iyi bir aile babasıydı, sa- natçıydı. En sıkıntıh anlarda b/te çıkış yolu gösteren, bazı sorunlan hafifala- ya alan, her sorunun üstesinden gel- mesini beceren, hayalleri olan ve o hayalleri Ankara için yaşama geçir- meye çalışan birisiydi." Geçmişte Ankara'nın düşleri olan bir "Başkan "ı vardı. Şimdi ise düş kırıklık- ları... Çankaya Belediyesi, son günlerde yaptığı açıklamalarda, beledıyeyi ca- nından bezdiren Melih Gökçek'i ba- kın nasıl tanımlıyor: "Ankaralılar, Sayın Melih Gökçek'in Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olmasından sonra görûlmemiş birkey- filik, vatandaş arasında ayınmı iş edi- nen, kendisinden farklı belediyelere karşı işgüzar ve dayatmacı bir beledi- ye başkanı tipiyle karşı karşıya kalmış olmanın şaşkınlığını ve kızgınlığını ya- şıyorlar. Sayın Gökçek, 'Ben bilirim, ben yaparım1 tavnyla diğer kurumlan kendisine biat etmeye zortamakta, bu konuda hertürlü aracı kullanmaktan çe- kinmemekte, bu konuda yüzlerce An- karalı ve onlarca kurvmla davalı bulun- maktadır. Ankara gibi modem cumhu- riyetimize başkentlik eden bir kentin, hoşgörüsüzlüğü çalışma biçimi haline getiren Gökçek'in insaf ve izan anla- yışına terk edilmiş olması büyük bir talihsizlik, hatta talihsizliğin ötesinde bir trajedidir." Milli Eğitim Bakanı Hö- seyin Çelik, "milli" eğıtimi ne hale getireceğinin ilk ipuçlannıverdi: "llkaşama- da sponsoriuk möessese- si aracılığıyla Özel sektö- rûn, vakıflann, gönüllü te- şekkûllerin eğitime yatınm yapmasını teşvik edece- ğiz." Milli Eğitim Bakanı, hem Başbakan'dan, hem de Ma- liye Bakanfndan bu teşvi- kin sağlanması için vergi yasasında değişiklik yapıl- ması konusunda da onay almış. Açık açık söylüyor Milli Eğitime Sponsor zaten: "Eğitimdekimerkeziyet- çi yapıyı yerte bir edece- i " öyte gözüküyor ki Hûse- yin Çelik, eğitimi tümüyle özeileştirmekle kalmaya- cak, vakıflarave gönüllüte- şekküllere bırakarak, öğre- tim biriiğinin belini kıracak. Daha önce de değinmiş- tik. AKP'nin siyasi kadrola- n ve milletvekillerinin bü- yük bir bölümü "Türkiye Gönûllû Teşekkûller Vak- f/"ndan (TGTV) geliyor. Birtür ûstçat örgütü olan TGTV, çoğunluğunu tari- katlann, dinsel cemaatle- rin oluşturduğu 100'e yakın vakıf ve derneği içinde ba- nndınyor. TGTV'ye üye olan kimi dernek ve vakıflardan seç- me yapalınr. "Anadolu Tevhid Vakfı, Aziz Mahmut Hüdai Vakfı, Sayrampaşa Yeşil Camiı //- me Hizmet Vakfı, Ensar Vakfı, Esseyid Osman Hu- lusi Efendi Vakfı, Mehir Vak- fı, Hakyol Vakfı, llim Yayma Cemiyeti, llim Yayma Vak- fı, Islami llimler Araştııma ve Yayma Vakfı, Safa Eği- tim Yardımlaşma ve Daya- nışma Vakfı, Suffa Vakfı, Sultanbeyli llim ve Hizmet Vakfı, Şefkat Vakfı, Şohta Sinan Eğitim ve Hizmet Vakfı, Hayrat Vakfı, Ende- run Eğitim Vakfı." Bir önemli sorunsalla kar- şı karşıyayız: Eğitimin bu tür "vakıf ve gönüllü teşekküller"e bıra- kılması ne anlama gelir? 'Haklı Savaş' Dkesi Prof. Dr.TÜRKKAYA ATAÖV Uluslararası hukuk, bu ara- da BM Antlaşması (M.51), sa- vaşın ancak ve ancak bir "meş- ru savunma" olarak, yani so- rumlusu belli bir saldınya tep- ki biçimınde yapılabıleceğini açıkça gösteriyor. Onun bile sınırlan aynı maddede belli. "önleyici savaş" diye bir şey olmadığını, Amenka 1981'de Israil Irak'ın Osırak nükleer ku- ruluşuna saldırdığında belirt- mişti. Hukuk çok açık. Konunun bir de "din öğreti- leri" yanı var. Islama önem ve- renlerin, bu arada AKP yöne- ticileri ve karar vericilerinin bu noktaya ilgıleri kendi tutariılık- ları için gereklidir. Hıristiyanlık ve Müslümanlıkgibi büyük dün- ya dinlennin temelinde "haklı savaş" diye bir ilkeyer alır. Gü- nümüz hukukuna da girmiştir, onun aynlmaz kaynaklanndan- dır. Islamda da uluslararası iliş- kiler klasik kuramı (Siyer) ve onu izleyen gelışmeler var. Ba- zı Islamcı kaynaklarveyorum- lar birbirinden her ne kadar farklıysa da, örneğin El-Sev- rfnin "müşriklere karşı savaş- mak, savaşa onlar başlama- mışsa, farz değildir" görüşü bu eski kaynağı BM Antlaşma- sı'na çokyaklaştınyor. Batı uy- garlığını etkileyen Tann'nın Kenti adlı yapıtın yazarı Aziz Augustine de savaşın hedefin- den sonuna değin bazı ilkeler koymuştu. "Haklı savaş" tartışması bu köklere gider. Güç kullanımına yön veren ve sınırlar koyan bu görüşlersavaşı; nedenleri, araç- ları, biçimi ve sonuçlarıyla ele alır. önce hukuk ve ahlak açı- larından "meşnı" olmalıdır. Si- laha sanlmak için (bir devletin saldırısına uğramak gibi) ka- bul edilebilir neden bulunma- lıdır. Haklı nedenle birlikte, bir anlaşmazlığı sona erdirmek, bir sorun çözmek gibi yarar gözetilmelidir. Meşru savunma olsa bile, tepki orantılı olmalı, tehdidi aşmamalıdır. Çatışmanın nasıl yürütüldü- ğü hem hukuk, hem dinler yö- nünden önemlidir. Düzeltilme- ye gerek olsa da, uluslararası hukukun örneğin tutsaklarla ıl- gili kuralları vardır. Kuran'da egemen düşünce, savaşta üs- tün gelindiğinde esir alınınca, onlann "karşıhksız ya da fid- yeyle salıverilmesidir". Bedir Savaşı sonunda da (iki tutsak dışında) böyle yapılmış- tı. Afganistan'da ise, yüzlerce- si bilerek kapalı (yani yolda öl- meleri için) TIR konvoylannın içi- ne kondu ve (görevli Amerikan askerierinin bildikleri) neredey- se tümü sıcak, susuzluk ve ha- vasızlıktan öldüler. Küba'daki Amerikan üssün- dekj tutuklularayapılanlar da Hı- ristiyanlığa, Islama ve hukuka aykındır. Irak'a karşı savaşı "haklı" gösterecek tek bir neden yok. Uluslararası hukuktan, BM Ant- laşması'ndan ve dinlerin haklı savaş öğretilerinden çıkan so- nuç budur. Kuvvet hak değil Türkiye Insan Haklan Kurumu Vakfı'nın (TİHAK) 4. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Genel kurula sunulan rapordaki kimi saptamalar, bizi, insani insan yapan "düşünme" eylemine ve bir kez daha sorgulamaya itiyor: - Dolar, doları türeten insani, insanlığı yok edecek bir vahşete çağırıyor. - Bütün değerieri yaratan emek ve emekçi, kendi yarattığı değerlerin uluslararası sermayeye kumanda eden devletlerin elinde silah olarak, insanlığın üstüne ölüm olarak yağıyor. - Insanlık, kendi yarattığı değerlerin bu denli yabancısı ve onlann tutsağı durumuna gelmemiş, kendi yarattığı değerlerin alevinde bu denli yanmamıştı. - Insan haklan bıldirgelerinin yaratıldığı kurumlar ve kurumlann temel ılkelen, bu değerieri yaratan çocuklan yeni Neronlar tarafından yıkılıyor. TİHAK'ın savunduklannın çoğu, yine genel kurul raporunda gönderme yapılan şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın dizesinde gizli: "Kuvvetlisin, ama kuvvet hak değil." KÎM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(& turk.net n»r\ . tnerriut niu CX\F rv\tJ _ J J <J de buijniü^ j d Tuh,4 ÇtZGtLİK KÂMtL MASARACl 1 r r BİSMÎL KADASTRO MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 1996 5 Bısmil ılçesı, Akbaş Köyü, 229.000 m2 miktanndaia 33 No'lu parsel hakkında mahkememızce 24.12.2002 gün, 2002 115 karar nolu dosya üzennde yapılan yargılama sonucunda, Davacı Hazıne'nın davasının kısmen kabulüne, da\ah parselin paylan orarunda Fahnye, Hanun, Zekiye Mennerok adlanna tapuya tescılıne karar venlnuş olup davacı hazinece 28.1.2003 tarıhınde temyiz edilmiştir. Mahkeme karanna karşı ılan tanhinden ıtıbaren 15 gün içinde temyız yoluna başv'urulabileceğı. tüm araştırmalara rağmen adreslen ve mırasçılan tespıt edılemeyen yukanda adı ge- çenlere ılanen teblığ olunur. 17.3. 2003 Basm: 14225 H A R B İ SEMÎH POROY semihporoy(âyahoo.com Çizerimiz Semih Poroy yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine bir süre ara vermiştir. TARİHTE BUGtHN MÜMTAZ ARIKAU 29 Matt BtSMİL KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1992/73 Bısmil ılçesı. Mırzabey Koyü. 4.250 m2 truktanndakı 229 No'lu parsel hakkında mahkememızce 12.12.2002 gün, 2002 101 karar nolu dosya üzennde yapılan kadastro tespitine ıtuaz dosyasının yar- gılaması sonucunda, Davacılann davalannın reddıne, davalı parselin hazine adına ta- puya tescılıne karar venlnuş olup mahkemenın söz konusu karan ve karara karşı ılan tanhinden ıtıbaren 15 gün içensınde temyiz yoluna başvurulabıleceğı, tüm araştırmalara rağmen adreslen ve mırasçılan tespıt edilemeyen Ihsan Dağ, thsan Gül ve Eyüp Uzunboylu'ya ila- nen tebliğ olunur. 17 3 2003 Basm: 14224 1327 Y1UNIN KARA HIZ REKORU KIRIUYOR! 192? 'DE 8UGÜN, İMS<UZ SUKÜCÜ UENRy SEA6ÜAI/E, OTOtoOgtUYLE PAYTONA BEACH PİSTİNP£, SAA7TE 32.9 Km HI2A ULAÇMIŞ, ONCEKI MALOOUA CHAMPBELL'tN REKORuHU (281 kn>- SaaA AŞMfÇTl- OTOMOSİÜHıN MAR.KASI VE ÖZELLİKLER/ KONUSUNPA SESSıZ KALMAYI y£&L£YEN SEAGtAVE, S/£ YIL SONRA ESKI RAkıBl CHAMP6ELL 774GAF/UOAN, SAATTE 331,5 km İLE SEÇİLMIŞ- Tİ. SEAGRAVE, BtR. YILUH YOSUN ÇAUŞMA SONUN- DA, yeuı BİR ARA8A ıL£ 3fi,S km ÜIZA EgffMİÇ- r; Q323).. ANKARA 17. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 2001/776 Davacı Fatma Kasap vs tarafından davab Hasan Alı Songür aley- hıne açılan tazmınat davasının yapılan duruşmasında, Davalının adresı meçhul olduğundan kendisine dava dılekçesı ve dunışma gününün ılanen yapılmasına karar venhniş olup, adı geçe- nın duruşma günü olan 15.4.2003 günü saat 9.40'ta mahkememızde bizzat veya kendisını bir vekılle temsil ettirmesı, aksı halde HUMK'nun 509, 510. maddesi gereğınce hakkındakı duruşmanın yokluğunda devam edeceğı ve karar venleceğı, davetıye yenne kaım olmak üzere davalı Hasan Alı Songür'e ılanen teblığ olunur. Basuv. 14446 ÇEKÜL geleneksel fidan dikim günü Çocuk ve Adolesan Diyabetikler Demeği / ÇEKÜL işbirliğryle yapılacak dikim şenliğine tüm doğaseverler davetli... Dikim, 30 Mart 2003 Pazar günü Istanbul Üniversftesi Avalar Karnpusu'nda yapılacaktır. Katıhm için lütfen ÇEKÜL'u arayıraz. ÇEKÜL/Ç«vre ve Küttür Değerlerini Konıma ve Tanıtma Vakfı Te): 0212-249 64 64 ADANABÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ Hava Kalıtesinın Korunması Yönetmehğrnın 10. ve 15. maddesine göre Adana ılı. Seyhan ılçesı, SASA Fabnkası yanı, Tarsus yolu üzeri 12. km 2648 ada, 1-3 pafta. 9 parselde Enenısa Enenı Üretım AŞ tara- findan yapımı planlanan "Adana Kombme Çe\Tim Santralı ve Petrokim- yasal Depolama tesıslen" faalıyetıne ön emısyon iznı almak amacıyla Büyükşehir Belediyesi Başkanhğımıza müracaat etmıştır. Müracaat dosyası 24 03. 2003 tanhinden 23.05.2003 tanhıne kadar Adana Büyükşehir Belediyesi Iktısat ve Ruhsat Işlen Şube Müdürlü- ğü'nde ınceleme ve ituazlara açık tutulacaktır. Basın: 14556 KORSAN KİTAP, ÜLKE KÜLTÜR ÜNÜN KARA LEKESİDİR. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) BtSMİL KADASTRO MAHKEMESt'NDEN DosyaNo 1980 165 Bısmil ılçesı, Mırzabey Köyü. 35.500 m2 mıktanndaki 195 No'lu parsel hakkında mahkememizce 12 12.2002 gün, 2002 100 karar nolu dosya üze- nnde yapılan yargılama sonucunda, Davacılann davalannın reddine, davalı parselın hazine adına tapuya tescilıne karar venlmiş olup mahkemenin söz konusu karan ve karara karşı ılan tarihinden ıtıbaren 15 gün içensınde tem- yiz yoluna başvurulabileceğı. tüm araştırmalara rağmen adreslen ve miras- çılan tespit edılemeyen Ihsan Dağ. Ihsan Gül ve Eyüp Uzunboylu'ya ılanen tebhğ olunur. 17.3.2003 Basm: 14223 SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU 'Cennetten Çok Uzakta...' Bu filmi kaçırmayın. Tablo gibi güzel, mükemmel bir Connecticut banhyösunde gecen '50'li yıllar"Amerikan rûyasının" ıçyüzünü anlatıyor "Cennetten Çok Uzakta". Julianne Moore'un nefis oyunculuğu; bugün hâlâ baş- ka başka biçimlerde karşımızaçıkan "derin Amerika "nın o kabuk bağlamış sert yuregini gözler önüne seriyor. "Yanm asır öncesinm Amerikası bugüne rehber ola- bilir mi?" Oluyor. Tüm ulkelerde olduğu gibi Amerikan kültüründe de bazı şeyler değışıme rağmen hiç değiş- miyor. "Doğrv"diye bellenen "kura//ara" otan sarsılmaz inanç- lan...lnsanıniliklerineişleyen "/cö/rtenc/"aynmcılıklan;sı- nırzorlamayan, sorgulamayan "katı ahlakçılıklan"... En yakın insan ilışkilerinde dahi yaşadıklan buzdağı "ya- bancılıklan"... WASP (Whıte-Anglo-Saxson-Protestant). "Beyaz, Anglosakson, Protestan" dünyasının model karakterie- rinden binnı oynayan Julianne Moore, en yakın arkada- şına zenci bir erkege duyduğu yakınlığı anlatamıyor me- sela. Akan sularduruyororda. Ctostluklan lıseyıllanna uza- nan iki arkadaşın arasına, anında bir duvar örülüyor. Sö- zün bittiğı o yer, o nokta Amenkan toplumunu anlatan en kısa özet aslında. Benim 70'ler sonunda yaşadığım Amerika da böyle bir yerdı. öğrenımimm bir bölümünü orda yaptım. Her- kes gibi uzaktan "pragmafik esnek bir özgüriükler ülke- si" olarak belledığim bu ülkenın benı en şaşırtan yanı, bu "köktenci daman" ile "katılığı" oimuştu. Harfi harfine uy- gulanan ve sorgulanmayan kurallar manzumesine bağ- lılık açısından Almanya'yı sollayan bir yaşam tarzı bul- muşturn ABD'de. Sade ınsan ilışkılennde değil, her alan- da hissedilen tuhaf bir "konformızm^ vardı Amerikalıla- nn. Niye koşuyorlar? llkgittiğim yıl herkes "koşuyordu" mesela. "Sağlıklıya- şam" modası yenı çıkmıştı. Genç, yaşlı, çoluk çocuk de- meden tüm Arnerikalılar yol kenarlannda, parklarda ko- şuyordu. Ancak bunu nevrotık bir "saplanrı" ile yaptyor- lardı. En yakın arkadaşım Margaret koşmadığı günler bunalıma gırer, "suçluluk" duyardı örneğin. Çünkü he- defi, vücut formunu korumanın otesınegeçmiş, "doğa" ile "boy ölçüşme" ve "yanş"a varmıştı. En doğal şeyler bile birden böyle acayip bir "yanş'a dönüşüyordu Amerika'da. Koşarken, aerobik yaparken bile "kendinizı ıspatetmek" zorundaydınız. Vakit kaybet- mek ayıptı. Her an, her saniye etkin olmalı; elinizde sü- rekli "yap//aca^/ş/er//sfes/y/e' I dolaşmalı, durumu herza- man "kontrol altında Mmah"; "süperadam" ya da "sü- parkadın" olmalıydınız. Ortalama Amerikalının hayatında "sürprize" yer yok- tu. Beklenmedik olaylar ve aksılikler "sabırsızlık" ve "öf- ke" yaratır; hayatın doğal parçası olarak karşılanmazdı. önden mükemmel planlanan bir şeyin, mükemmel git- memesı düşünülemezdi. "Bugün" yenne "yann'ı yaşı- yor; ileriye dönük bıteviye "plan" yapıyortardı. Üzennde yaşadıklan topraklan fetheden "pionoer" (yerleşımci) ruhu gibi onlan "uzay'a taşıyan ruh buydu aslında. Ama bu, onlan hayata ve insana derin biçimde "yabancılaştıran" ruhun da parçasıydı aynı zamanda. Ay- nı madalyonun iki farMı yüzüydü bunlar... "Köksûzdü"Ame- rikahlar. Köksüz ve yalnızlardı. Onun için böyle bir anda hep birlikte koşmaya başlıyor, "stop" dendiği anda du- ruyor ve koskoca Ortadoğu'nun geteceğine mesela bir anda çekidüzen vermeye kalkışabılıyorlardı. Uzaygibi fethe açık" ınsansız bir alan gıbı düşünmüş- lerdi belli ki Ortadoğu'yu. Irak halkını Kızılderililenn yen- ne koymuşlardı veya. fşgale soyunduklan bölgenin bin- lerce yıllık kültürü, tarihı, ınsan malzemesı ve deneyımi- nı hesaba katmamışlar; "yenı birsavaş konsepti" ile yo- la çıkmışlardı. Evdeki hesap şimdi çarşıya uymayıncakı- zıyor, şaşıyor, Iraklılan suçluyorlardı: "Hay Allah! Niye teslim olmadılar? Niye ateş ediyoriar? Kan dökmekner- dençıktı?.." Suç; "mükemmelAmerikanplanına" uymayan "dûş- man" Iraklılanndı. "Kuzey Cephesi" açmayanTürklerin, BM'de posta koyan Fransızlann, olduk olmadık görün- tülerie kafa kanştıran "El Cez/re"nin; yeniyetme Arap basınınındı.. Amerikalılann değil. Dış politikayı kayalara toslatan Colin PoweH'ın; az asker, bol "h/gr>-fecr)"li "kansız ve esnek savaş senaryolan" yazan Donaid Rumsfeld'in; tüm bu saçmalıklara "he" diyen Bush'un olamazdı suç... Amerikan planına ayak uyduramayan akılsız, zavallı "ötekılerin suçuydu bunlar... "Cennet vaateden"Amerikan efsanesinin içinde böy- lebir "cehennem" var. Yakından baktıkçadahaneler gö- receksiniz... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Kilit ve anahtar işleri yapan kimse. 2 2/"Süsen"de denilen, güzel 4 bir süs bitki- si... Sporda, 21yaşınaltın- 6 daki oyuncu- lardan kurulu takımlar için kullamlan sözcük. 3/ Lityum elementinin simge- si... Gümüşhane ilin- de, sarkıt ve dikitle- riyle ünlü bir mağa- ra. 4/Geminin sol ya- nı... Satrançtabirtaş 5/Dört Halıfe'nin so- nuncusu... Osmanh devletındeb sivil rüt- 8 I belerden biri. 6/ Bir 9 I yaşından üç yaşına kadar olan tay... Bir şeyin te- mel öğesi. 7/Anıştırrna, ihsa^... Eli işe yatkın, be- cerikli... Eski dilde ılgm ağacı. 8/ Yüksek ma- kamdaki devlet adamlan... Katışıksız, saf. 9/Siv- risineğe benzeyen, kan emici bir sinek. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Iri gözlü kalbur. 1/ Yeşilırmak'ın antik dönem- lerdeki adı... "Ahrnet — " : Polisiye romanlanyla tanınmış yazanmız. 3/ Adlan sıfat yapan bir ya- pım eki... Geyikgillerdenbir hayvan. 4/Vapur uğ- rağı olan kent ya da kasaba... "Yiğit yığidin yol- daşı / — yiğidin öz kardaşı" (Karacaoğlan). 5/Al- lah' ın doksan dokuz adından bin... Muğla'nın bir ilçesi. 6/Bahkesir'm Edremit ilçesine bağlı, kap- hcasıyla ünlü bir oelde... Sulak yer. 7/ Dolaylı olarak anlatılan şe,.. tyi, güzel... Aktinyum ele- mentinin simgesi. 8/ "Erkekler" anlamında eski sözcük... " — biziz. bal bizdedir" (Hasan Dede). -9/Haöde Edip Adnar'ın bir romanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear