Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ
DIZI
w ^ ABD Başkanı tek başına kalsa da saldırmaktan kolay kolay vazgeçmeyecektir
Jjush bildiğini okuyacak"W" "W" TT Bush yönetiminin,
• >• / denetçilerin Irak'ta
WW kitle ımha
T V silahlannın
bmlunduğu savını doğrulayacak
somut herhangi bir kanıta
rastlamadıklanyla ilgili raporunu,
önce çarpıtarak, sonra da
diipedüz yalana başvurarak
yansıtma çabalannın heyetin
baskanı BBx tarafından sert bir
biçimde eleştirilmesinin
Washüıgton'ı fena halde
öfkelendirdiği, sanınz, kimsenin
gözünden kaçmamıştır.
Colin Püwefl'ın 5 Şubat'ta
Güvenlik Konseyi 'ne, Irak'm
kitle imha silahlanna sahip
olduğunu, dahası El Kaide ile
bağlantısını, tartışılmaz kamtlar
ortaya koyarak 'ikna' edecegini
iddia eden açıklamaJan ise
Konsey'de umulan sonucu
vermemiş, bir demokrat
senatörün 'kanıtiann' kimseyi
ikna etmeyeceğiyle ilgili
açıklamalannı doğrulamıştır.
B M yasalarını hlçe saymak
Gerçekten de 'Dağ Fare'
doğurmuş, Powell'ın aralannda
kendisinin bile aniam
çıkaramadığmı itiraf ettiği bazı
hava fotograflanyla varsayımlar,
kendinden menkul yorumlar,
anlamı belirsiz ses bantlan ve
mesnetsiz El Kaide bağlantılan,
Konsey'ın çoğunluğunu
olduğu gibi, dünya
kamuoyunu da ikna
edememiş, denetçilere ek
süre verilmesi agırlık
kazanmıştır. Konsey'in,
denetçilerin görüşlerini
alacağı 14 Şubat'tan sonra
da Irak'a daha fazla işbirliği
yönünde güçlü bir mesaj
verilmesi yanı sıra
denetçilere ek süre tanınması
yönünde karar alması
sürpriz olmayacaktır.
Birleşik Devletler, bu
durumda Irak'a BM karan
olmaksızın tek başına
saldında ısrar ederse bunu
BM yasalanna ve
uluslararası hukuku hiçe
sayarak yapacaktır. Bunun
risklerini göze alması ıse
kolay değildir. Dahası böyle
bir davranış BM ve
Güvenlik Konseyi'nin
inandmcılığının da sonu
olacaktır.
Bush ve lejyonerlerl
W. Bush ve lejyonerleri
öylesine çaresiz
durumdadırlar ki, çocuklan
bile kandırması kuşkulu
argümanlara başvurmakta
sakınca görmemektedirler.
Baj W. Bush'a bakılırsa
denetim dediğin Saddam'ın,
herhalde bizzat ABD şirketleri
tarafından satıldığından
varhklarından kuşku
duymadıklan "ldtie imha
sflaMannı" paşa paşa denetçilerin
önüne koyması ve orada hepsini
imha etmesidir. Ancak. Saddam,
olmayan silahlan getirip
denetçilerin önünde 'imha
silaMannT imha etse bile W. Bush
yine çamura yatacak, "Bunlar
vana mutlaka başkalan da vardır,
avrva ne denü imha edilmiş
olsaar da Saddam'ın bu rür
silaitlara yeniden sahip olmanın
yoHınnı aramayacağı ne malum"
diyerek bildiğini okuyacaktır.
Kııtsal misyon...
Onuı için denetim faso fisodur,
aldamacadır ve sadece
Wasııngton'ın savaş değirmenine
sufcşıdığısürece geçerlidir!
Birkşik Devletler'in kendi
kenane üstlendiği 'Dünya
GüvnHği'nin korunmasıyla ilgili
kutsl misyonunun, banş manş
diyeek engellenmeye çalışıhnası
boşınadır. Savaşta "ya onunJa,
ya a ona karşı olunacaktır".
Teloaşına kalsa da (Blair'i
saynayalım) saldırmaktan kolay
kola
r
vazgeçmeyecektir.
Giivnlik Konseyi'nin
demçilere yeni bir süre tanıması
dumıunda yine de. saldınya
düznece bir yasallık sağlamak
içın MF, Dünya Bankası, askeri
yarcmla elini kolunu bağladığı
binkç ülkeyi yanına almanın
yollnnı arayacaktır.
Avrpa Birliği'nin, iki güçlü
ûyes Fransa ve Almanya'yı
"ja "ye>v York Times 'ın Pulitzer
/ ^ ^ / ödüllü başyazarı Thomas
I ^ M Friedman, "Dünyaya bir
JL T takım budalalıklar
anlatıp durmayı bırakahm. Söz konusu
olan bal gibipetroldür.
Aksi halde Bay Bush ve ekibinin
tutumunu izah etmenin olanağı yokîur "
diyeyazmaktan kendisini
alamamıştır.
Ortadoğu'da
büyük oyun
savaşa ikna etmeleri ise uzak bir
olasılık. Ama, Ingiltere dışındaki
kimi ırili ufakh "Truva Atlannı''
devreye sokarak, bir yandan
dünya kamuoyuna yeryüzü
güvenliğinin sağlanmasıyla ilgili
kutsal misyonda yalnız
olmadığını gösterirken, diğer
yandan şu anda bile güçlü bir
rakrp olarak karşısına dikilen
Avrupa Birliği 'ni oluşturan
ülkeleri birbirine düşürüp
zayıflatmanın hesabındadır.
En çok Türklye etkllenir
Fransa ve Almanya ne denü
hafife alsalar da, bu konuda, en
azından şimdilik başanlı olduğu
söylenebilir. Birliğin. sancılı bir
ülkelerinin ABD 'nin
yanında yer almalarının
nedeni iîgi çekicidir. Blair 'in
îngilteresi nin durumu
yürekler acısıdır. Bush 'lapetrol
bölgelerine yeniden dönüşün
düşündedir. Aznar 'ın Ispanyası,
halkının yüzde 74 'ünün savaşa karşı
olmasına karşın savaşın yanında yer
almanınfaturasını sanınz ödeyecektir.
Hüseyin BAŞ
umanz, farkındadırlar!
Ashnda Ingiltere dahil
kamuoylannın ezici çoğunluğu
savaşa karşı çıkmasına rağmen,
kimi Avrupa Birliği ülkelerinin
VVashington'ın yanında yer
almalannın nedeni ilgi çekicidir.
Blair'in îngilteresi'nin durumu
yürekler acısıdır. W* Bush'un
kuyruğunda tadı hâlâ damağında
olan petrol bölgelerine yeniden
dönüşün düşündedir. Aİnar'ın
Ispanyası, halkının yüzde
74'ünün savaşa karşı olmasına
karşın savaşın yanında yer
almanın faturasını sanınz
ödeyecektir. "ttalya'yı-daha
vermez. 'Yaşlı şahin' Rumsfeld'in
Birliğe dahil olma sürecindeki
ülkeleri kastederek "Avnıpa
Birfiği'njn ağırük merkezinin
Doğu'ya kaydığjnj" ilen sürerken
zil takıp oynaması boşuna
değildir. Washington'ın amacı,
Avrupa'daki 'Truva At'lannı
çoğaltarak Birliği bölüp
parçalamak giderek bütünüyle
vesayeti altına almaktır.
Basına buyruk saldırı
Türkiye'nin durumu, kuşkusuz,
farkJıdır. Sınırda ve sınır ötesinde
kendisine yönelik tehlikelere
'DAĞ FARE D O Ö U R D U ' (olinPoHdrın5Şuha
('(a(,üvenlikKon^>i-ne. Irak'mkiÜeinıha
silahlanna sahip olduğunu, dahası El Kaide ile bağlantısuu, tarûşümaz kanıtlar ortaya koyarak 'ikna'
edecegini iddia eden açıklamalan Konsey'de umulan sonucu vermedi. Bir demokrat senatörün
'kanıtlann' kimseyi ikna etmeyeceğiyle ilgili açıklamalannı doğnıladı. Gerçekten de 'dağ fare
doğurmuş', Powefl'ın aralannda kendisinin bile anlam çıkaramadığmı itiraf ettiği bazı hava
fotoğraflanyla varsayınılar, dünya kamuoyunu da ikna edemedi (Fotoğraf: AP)
biçimde gerçekleştirilen
ekonomik bütünieşmesine karşın,
siyasal ve askeri alanda
entegrasyondan bir hayli uzakta
olduğu gerçektir. Bunun Birliğin
genişlemesiyle daha da
güçleşeceğini söylemek kehanet
sayılmaz. Genişiemenin
durdurulması ya da ertelenmesi
halinde bundan en çok zarar
görecek ülkelerin başında ise
kapıda bekletilen Türkiye
olacaktır. -Ama neylemeli ki,
uyanık esnaf diplomasisinin yeni
yetmelerinin, AB'ye girmek için
sürekli yanlış kapılan çalıp
durmalan yarardan fazla zarar
getirir olmuştur. Avrupa
ziyaretleri sırasında ve Davos'ta
AB'ye girmek için ABD'den
'şefaat' istemeleri, Avrupa
ülkelerini durduk yerde
öfkelendirmekten öte işe
yaramamış. kimbilir belki de
'müzakere tarihi' yerine
'müzakere tarihine tarüVle
yetinmemize yol açmıştır.
'Blr koyup üç alma'
Son günlerde VVashington'ın
ayyuka çıkan yoğun baskılan
karşısında bir kez daha "bir
koyup üç alma" sevdasına
kapılanlann, savaşa çanak tutan
tutumlanyla ülkeyi Avrupa'dan
daha da uzaklaştırdıklannın,
doğrusu kendisini- yaratan
Amerikadır" diyen
Berlusconinin tutumu ise
kimseyi şaşırtmamıştır.
'Elma seketT vaadl
Birliğe kapılanmak için daha
düne kadar 'kuru tahtaiarda
yatnıaya raa' Macaristan ve
Polonya'ya ne demeli? Biri
ABD'nin, toprakJannda,
kuşkusuz asla verilmeyecek 'elma
şekeri' vaadiyle, üç bin Saddam
karşıtının muhtemel saldında
irtibat görevlisi olarak eğitmesine
izin vermiş, öbürü hava
kuvvetlerinin F-16 savaş
uçaklanyla donatılacağı sözüyle
iğfal edilmiştir.
Bu, işin görünmeyen yanıdır.
Görünür yanı ise evlere şenliktir:
Washington'm yanında saf
tutmalannuı nedeni
"Amerika'nın Avrupa'yı
Nazüer'den ve komünizmden
kurtarnuş obnasıdır!" Yüz
kızartıcı çıkar ilişkilerine tarihi
onursuz bir biçimde saptırarak
kılıf uydurmak, günümüzde,
geçerli akçe değildir.
Avrupa'dakl 'Truva atlarf
Cstelik bu dogru olsa bile,
ABD'ye, işine gelmeyen her
ülkeye uluorta saldırma hakkı
karşı önlemler alması doğal
hakkıdır.
Ama Birleşik Devletlere,
Güvenlik Konseyi'nin karan
olmadan başına buyruk Irak'a
saldırmasını daha etkin kılmak
için üslerini, limanJannı açmak,
binlerce askerine topraklannda
konuşlanma ve geçit olanaklan
tanımak ve bunu
halkının ezıci çoğunluğuna
rağmen yapmak, savaşa fiilen
katılmaktır.
Irak'ı parçalamayı, petrol ve
doğalgaz zenginliklerini ele
geçirmeyi hedefleyen bir savaşta
yer alırsanız komşunuzun toprak
bütünlüğünden, banştan yana
olduğunuzu nasıl
söyleyebilirsiniz? Gürültülü bir
biçimde girişilen 'banş çabalan'
bu kadar çabuk nasıl rafa
kaldınlmıştır?
Savastan yana çark etmek
AKP liderinin "ABD Irak'a
saldıracak, pastadan pay almak
istiyorsak 'müttefikimizin'
yanında yer almalryız"
direktifiyle birdenbire banştan
savaşa çark edilmiştir. Dini bütün
yönetim böylece Müslüman
kardeşlerinin katledilmesine
çanak futmuş, 'fetva' vermiştir.
Kuşkusuz 'karşıhğmı' da
fazlasıyla alacağı düşündedir.
Çaresizdir. Yeşil paraya acil
olarak ihtiyacı vardır. Yeşil
iktidan elden kaçırmamanın
başka yolu yoktur. Böylece
paranın da ıktidann da 'dini imanı
olmadığı' bir kez daha
doğrulanmış olmaktadır.
'Bağımlılık mengenesl'
Bush un "Ya bizinıle ya da bize
karşı olunur" sözü rastgele
söylenmiş değildir. 'Müeyyidesi'
vardır. Çatlak ses çıkaran,
diklenen, politikadan ekonomiye,
ticaretten silahlanmaya uzanan
düzineyle 'bağımhlık'
mengenesinin birkaç diş
sıkıştınlmasıyla çabucak hizaya
getirilir. Buna, bir ölçüde Fransa,
Almanya, kimbilir belki de
Rusya ve Çin de dahildir.
Türkiye'yi ise saymak bile
gereksiz!
Ama saldınnın yol açacagı
çok daha vahim durumlar da
söz konusudur.
On yılı aşkın acımasız
ambargoyla perişan edilen
ülkede göre\
r
yapan
Kanadalı ve
Norveçli uzmanlara göre
muhtemel bir saldında 13
milyon çocuk ölüm
tehlikesiyle karşı karşıya
kalacaktır.
Cerçefll kavramak
I. Körfez Savaşı'nda yakılıp
yıkılan, binlerce çocuğu,
kaduı erkek yetişkini yok
edilen bu ülke,
Washington'ın şahinlerine
göre ABD, bölge ve dünya
için büyük tehlikedir. Bıkıp
usanmadan dünyaya
yutturmak istedikleri
bahane budur. Bütün bu
oyunlann ardında ise baba-
oğul Bush 'lar iktidannda
ağırlıklı olarak, bizzat,
dolaysız, doğrudan yer alan
güçlü askersel endüstri ile
ortak petrol devi
yırtıcılannın doyumsuz
çıkar hesaplan, giderek
dünyaya tek başına egemen
olma tutkusu mevcut
bulunmaktadır.
Bu konuda çok yazıhp çizildi.
Ama özellikle şu sıralarda
yinelenmesinda yarar var. Çünkü
günümüz koşullannda kimsenin
enayi olma hakkı yoktur. Gerçeği,
işin içyüzünü kavramak, insanım
diyen herkesin boynunun
borcudur.
A B D ekonomlsi çıkmazda
Önce şu saptama: ABD
ekonomisi çıkmazdadır. Işsizlik
tehlike boyutlanndadır.
'Soğuk Savaş' ortamında 'güç
dengesi' bahanesiyle işleri
tıkınnda olan askersel endüstri
kompleksi, Sovyetler'in
çöküşüyle, tabir caizse işsiz
kalmıştır. Yeni savaşlara ihtiyacı
had safhadadır. Öte yanda
ekonominin tümünü etkileyen
petrol devleri ise krizdeki
kapıtalist küreselleşmeyi ayağa
kaldırmak için yeni kaynaklann
denetim altına alınması
ihtiyacındadır. 'Bej'az Saray'ın
"şer'e karşı savaş" belgesi
paIa\Tadan ibarettir. New York
Times'ın Pulitzer ödüllü
başyazan Thomas Friedman,
daha geçenlerde "Dünyaya bir
takım budalahklar anlabp
durmayı bırakahm.
Sözkonusu olan bal gibi
petroldür. Aksi halde Bay Bush ve
ekibinin tutumunu izah etmenin
olanağı yoktur" diye
yazmaktan kendisini
alamamıştır.
Yarın: Petrol devleriyle
bağlantılar
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
OoryanGray'hPortresi
Oscar VVMde'ın, ilk gençlik yıllarımda okudu-
ğumda sanınm pek çok okur gibi beni de etkile-
yen kitabının konusu özetle şöyleydi: Olağanüstü
yakışıklı bir genç adam olan Doryan Gray, bir res-
sam arkadaşının yaptığı portresinde kendi genç-
liğine ve yakışıklılığına hayran kalır. Fakat ne yazık
ki gençlik ve yakışıklılık yerlerini zamanla yaşlılık
ve çirkinliğe bırakacak, buna karşılık hiç yaşlanıp
çirkinleşmeyecek olan portre şimdiki gençlik ve ya-
kışıklılığın alaycr birtanığı olarak kalacaktır... Duy-
duğu derin keder, romanın baştan çıkancı kahra-
manı Lord VVorton'ın da etkisiyle yakıcı bir dilege
dönüşür. Doryan Gray, yaşamın ve zamanın geti-
recegi acılarta yıpranmışlıkların, kendisine değil
portresine yansımasını diler. Dileği kabul edilmiş;
yine baştan çıkancı VVorton'ın (ya da Dr. Faust'un
ruhunu satın alan Şeytan'ın) yolunda sürdürdüğü,
her türiü kötülükle dolu bir yaşama karşın hep
genç ve olağanüstü yakışıklı kalmış, cinayetle de
lekelenen bu yaşamın ve geçen zamanın izleri ise
portreyeyansımıştır... Bir başka deyişle, bu kezter-
sinden de olsa, portre yine yaşanmışlıklann tanı-
ğıdır... Doryan Gray, aynadaki gerçek görüntüsü-
ne saldınr gibi bu çirkin portreye bir bıçakla saldı-
nr... Duyduklan çığlıkla koşup gelen uşaklar, yer-
de elinde bir bıçakla yatmakta olan, bıçaklanarak
öldürülmüş, Doryan Gray olduğu parmağındaki
yüzükten anlaşılan yaşlı ve çirkin bir adamın ce-
sedini, karşısında da olağanüstü yakışıklı bir genç
adamın portresıni görürier...
• • •
VVilde'ın ilginç ve ünlü romanının yazınsal bir ir-
delemesine girişmek fena olmazdı... Fakat bu kö-
şede ve özellikle de böyle birzamanda buna kal-
kışmayacağımı tahmin edersiniz... öyleyse ne di-
ye söz ediyorum bu kitaptan? Konusu ve içinde
geçen bazı sözlerşu günlerde yaşananlan çağnş-
tırdığından... Oscar VVilde'ın yaşamından belirgin
izler taşıyan yapıtın dar anlamda herhangi bir si-
yasal bildiri içermediğini biliyoruz... Fakat kitabı-
nın önsözünde yazannın "sanat için sanat" anla-
mına gelebilecek görüşlerine karşın, her büyük ya-
pıt gibi "Doryan Gray'in Portresi"n\n de ahlaki
kaygılar içerdiğinden kuşku duymamak gerekir...
Yoksa şöyle bir cümlenin bir anlamı olamazdı:
"Gençlik maskesi yaşamını kurtarmış, fakat vic-
danını kurtaramamıştı..." Romanın bitiminde, ar-
tık maskenin de işe yaramayışı, tüm kötülüklerin
dtşa vuruşu, bu cümledeki saptamanın imgesel kar-
şılığıdır...
• • •
Yazılanmda polrtikacı adlannı sıkça anmaktan el-
den gekJiğince kaçınıycrum... Bunun bir nedeni gün-
cei politikanın kısırlaştırıcı sınırlarına girmeme is-
teğim; yine bununla ilgili bir başka neden, olayla-
nn gerisinde, kişilerden çok, daha karmaşık top-
lumsal etkenlerin bulunduğunu düşünmemdir...
Buna karşın ABD Başkanı Bush, kimsenin dikka-
tinden kaçmayan, kaçması da olanaksız garip ki-
şiliğiyle, son zamanlardaki yazılanmın istenmeyen
bir konuğu oldu... Yabancı basında ve bizde ya-
yımlanan kimi yazılarda, bu garip kişiliğin de, sa-
dece birsistemin değil, adıyla sanryla birilerinin kuk-
lası olduğu açıkça yazılıp söyleniyor... öyleyse de
eğer, tehlikeli bir kukla, tıp diliyle söylenecek olur-
sa, "patolojikbirvaka"olduğugörülebiliyor... Böy-
le bir dünyada, böyle bir zamanda, ABD gibi bir
ülkedeki siyasal yönetimin tepesinde böyle bir ki-
şiliğin bulunması, hem talihsizlik, hem de düzey dü-
şürücü biretken... Bush, sadece Batı Avrupa için
değil, bireysel garabetlere daha alışık olunabilecek
ABD için bile kabul edilmesi güç birtip... Ama, ya-
zımın konusuna dönecek olursam, onun herhan-
gi bir maskeye gereksinimi yok... Içi neyse dışı da
öyle... Içiyle ve dışıyla, en başta, Teksas Valiliği dö-
neminde ortaya koyduğu kişiliğini sürdürüyor. Ama
bu yazının konusu Bush değil. Tam da VVilde'ın ül-
kesinin birpolitikacısı, Ingiltere Başbakanı, sözüm
ona "Işçi" Partisi lideri Tony Blair...
• • •
Tony Blair'in siyasal geçmişi konusunda bilgim
yok. Sanınm birçok kişi gibi ben de, onu Batı so-
lunda bir gençleşmenin, yenilenmenin simgesi gi-
bi algılamıştım... Doğrusu Blair bu görüntüyü (mas-
keyi) uzun süre koruyabildi... Irak "krizi"r\üe ABD
Başkanı'nın yanında kararlı biçimde yerini alınca-
ya kadar... Ingiltere Başbakanı ve daha da önem-
lisi, bu ülkenin, tarihinde herşeye karşın onurlu say-
falar bulunan Işçi Partisi'nin lideri sıfatlannı taşıyan
kişi; bugün insanlığın karşısında, başlangıçta ser-
gilediği azıcık "playboy" koksa da umut veren, ye-
nilikçi, genç kişiliğin tam tersi bir kişilikle, VVilde'ın
romanının son sayfalarında Doryan Gray'in betim-
lendiği sözcüklerle yineleyecek olursak, "çürü-
müş, bunışmuş, irkilticibiradam" olarak duruyor...
Çünkü, aynı romandan ve aynı ülkenin eşsiz ya-
zan Shakespeare e yaraşacak sözlerie: "Içyaşa-
mın kimi garip hızlandırmalarıyla günahın cüzza-
mı her şeyi yer bitirir. Su almış mezariarda çürû-
yen cesetler bu kadar korkunç değildir."
•••
Tony Blair'in Ortadoğu'dasavaşın gerekliliği ko-
nusunda söyledikleri de Bush ve çevresindekile-
rin söyledikleri kadar yalan kokuyor. Aradaki fark,
Ingiliz Başbakanı'nın bu süreçlerdeki görünümün-
de gitgide daha belirginleşen Doryan Gray'imsi
karşıtlık... Ingiliz işçileri ve aydınları bu "dönü-
şöm"ün farkında mı?..
Çağn: 15 Şubat Cumartesi (Bugün) saat 13'te
Kadıköy Iskele Alanı'nda "Emek Platformu"nun
IRAKTA SAVAŞA HAYIR Basın Açıklaması'nda bu-
luşalım.
ataol b(S cumhuriyet.com.tr.
Faks:(0212)513 85 95
'"**
LÖSEV
«eis)on0312
4470660
f*S 0 312 447 68 33
www.losev.ocg.tr
kDSOv@tosev.org.lr
Re?8 Gaüp Cadde» ilkaöım Sokak No:U G.O.P /Ankara