25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN 1 Bra Zarar Ortada BHmem Ne Kazandık?' Türkiye'nin bir kez daha tam ortasına düştüğü Ink krizini ve dünyanın şu gCınkü durumunu aca- oa iy irdeliyor. gerekli sonuplan çıkarabiliyor mu- /uz? Pek sanmıyoaım. Işin ilginci. "dünya değişiyor, ben de buna ayak yduiıp değiştim" diyerek kendilerince tartışma jötürmez olan Amerikan hegemonyasına karşı dur- •nayıönerenleri, "dinozorluk"\asuçlayar\lann, ger- jek aeğişimi algılamakta ve 21. yüzyılı okumakta en fazla yaya kalanlar olduklannı görüyoruz. Irak'asilahlı müdahale, yeryüzünde kendisinira- kipsiz göfen. ABD'nin tek başına yürütmeye hazır- öndığı, geniş kapsamlı ÜçüncîJ Dünya Paylaşım Sa- vaşı'nın ilk aşamasıdır. Onceki gün de belirttiğimiz gibi, Saddam bu sa- \aşta yalnızca bir vesiledir. Ortadoğu'daki kanşıklık Saddam'ın devrilmesiy- le bitmeyecek, bölge yeniden Amerikan uzmanla- rnın deyimiyle "dizayn" edilecektir. Kısacası, bölgede rejimi ve sınırian değişen tek îlke Irak olmayacak, Ürdün, Suudi Arabistan ve di- ğerteri de yeni değişimden nasiplerini alacaklardır. • • • Ortadoğu'da Iran konusu t>undan sonra günde- me gelecektir. ABD'nin amacı, dünyanın bütün enerji kaynak- lannın denetimini tek başına ele almak, üretim ve fiyatlan denetleyerek Pax America'nın öngördüğü gerçek egemen niteliğini kazanmaktır. Başka bir deyişle, ABD'nin savaşı, açıkça söy- lenmese de Rusya'yı, özellikle Asya'daki yeni dev Çin'i ve eski dünyanın önde gelenleri Almanya ve Fransa'yı da hedef almaktadır. Ancak, dünya 21. yüzyılda yeni değişimlerin eşi- ğıne gelmiştir ve Amerikan Imparatorluğu görü- nürde egemenliğini bir süre daha götürse de zaaf işaretleri vermeye başlamıştır. Unutmayalım, Braudel Osmanlr'nın ilk yorgun- luk işaretlerinin Kanuni Surtan Süleyman döne- minde ortaya çıktığını yazar. Bugün de benzer bir duaırn ile karşı karşıyayız. Her şeyden önce, Sovyet tehdidinden kurtul- muş olan eski Avrupa artık ekonomisinin beli bir tür- lü doğrulmayan ABD'nin krizini kendisine ihraç et- mesinden ve kendi sırtından irnparatortuğunu güç- lendirmesjnden hoşnut değildir ve buna boyun eğ- meyeceğini göstermiştir. Kısacası Altantik'in iki yakası arasında şimdiye kadar görülmemiş çelişkiler yaşanmaktadır. • • • öte yandan 20. yüzyılın dördüncü çeyreğınde ryi- ce ortaya çıktığı gibı, Pasifik gelecek yüzyılda At- lantik çevresini tehdit edecek bir ekonomik geliş- menin odağı olmaktadır. Asya'nın ve dünyanın yeni devi Çin, ekonomik alanda kısa sürede herkesi şaşırtacak birçıkış yap- maya hazırlanmaktadır. Daha bugünden, Çin'in ekonomik gelişmesi, ABD'den dahavaatkârgörün- mektedir. Türkiye'nin bu durumda yeri ne olacaktır? Amerikan planının piyonu olarak, Irak'ın ve böl- genin yeniden şekillenmesinde söz sahibi olaca- ğımız savı, Kuzey Irak'taki Türk Kuvvetleri'ne kimin komuta edeceği tartışmasıyla sarsılmıştır. Kürtlerin bölgedeki ağıriıklan ve inatlan, "savaşa girmeyeceğiz" ("savaşa gireceğiz ama muhare- beye girmeyeceğiz" diye okuyun,) iddiasının da pek doğru olmadığını göstermektedir. Türkiye hem savaşa, hem muharebeye sürüklen- mekte, üstelik VVashington, Türkiye'nin Kuzey Iraktaki komutanlığından tedirgin olduğunu ima ederken ilerdeki oluşumda Ankara'ya fazla bir söz hakkı tanımayacağının işaretlerini vermektedir. öte yandan yeni oluşmakta olan dünyada Tür- kiye'nin, yeni dünya paylaşım savaşında gözü ka- palıyanındayeraldığı VVashıngton'ın bütün bu ba- direden ne ile çıkacağını şimdiden kimse kestire- memektedir. "ABD kaybedeceği savaşa ve oyuna girmez" savını ileri sürenlere pek uzak bir geçmişte kalma- mış olan Vietnam Savaşı'nı hatırlatmak isteriz. Kısacası, Türkiye sonucu çok belirsiz bir hesap- laşmada, yumurtaların hepsini bir sepete yerieşti- ren, tek yönlü bir politikayı yürütmek durumunda- dır. Işın siyasi yönüne kanşmamaya özen gösteren TSK de son demeçlerinde, bu durumdan duydu- ğü rahatsızlığı dile getirmekte, Amerikan oyunun ate- tı olnak, NATO tartışmasında konu mankeni du- rumuna düşmek istemediğinı bellı etmektedir. Ksacası, dünyanın bugünkü ekonomik ve poli- tık ourumunu iyi okuyamayıp ABD'nin tartışmasız üstLnlüğünün hiç sarsılmayacağı varsayımına otur- tulan bir politikayı savunanlar, tehlikeli sonuçlara yol açaoilecek yönelişlere neden olmaktadırtar. Türkiye savaşın bütün olumsuz sonuçlanna çe- kecak, ama acaba bundan ne kazanacaktır? Dlerseniz, Ziya Paşa ile bitirelim: "Eyvah bu baziçede yine bizyandık. Zra zarar ortada bilmem ne kazandık?" Mitinge katılmaları suç sayıldı 60 öğretmene soruşturma BtYARBAKIR (Cunhuriyet Bürosu)- LEîK tarafından 17 Ağıstos'ta Ankara'da ciiz-'nlenen mitinge ka- tldklan gerekçesiyle Diyırbakır'da Eğitım- Senüyesi 60 öğretmen tikında "tlin mülkü jmrininizni oimadanil dışııaçıkaklarr gerek- çesvle ıdari soruşturma açılü. Brçok davadan yar- glaan DiyarbaJar Eğı- tm Sen üyeleri bu kez oe ıırdun birçok ken- tnen yüzlerce öğret- nenn katıldığı Ankara nitngi nedenıyle soruş- yla karşı karşıya . Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü, 17 Ağustos'ta Ankara'da KESK tarafindan düzen- lenen mitinge katılan 60 öğretmen hakkında "tMn mülkü amirminizniabn- madan il dışuıa çıkükla- 11" gerekçesiyle soruş- turma başlattı. Eğitım-Sen Diyarba- kır Şube Başkanı Abdul- lahDenürbaş,MillıEği- nm Müdürlüğü yetkilile- rinin sendikal çahşma ve aktivitelerini engellemek amacıyla gereksiz soruş- turmalar açtığını belirt- tı. Demırbaş, yasaya gö- re yaz tatillerinde kent dışına çıktıklannda izın almalanna gerek olma- dığına dikkat çektı. AİHM'nin kapatma karannı haklı bulduğu RP'nin eski yöneticileri bugün hükümette yer alıyor Milli Görüş iktidan sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa tnsan Haklan Mahkemesı'nin (AÎHM), "şeriata dayah bir rejim iste- djğmi" vurgulayarak Anayasa Mahke- mesı'nce verilen kapatma karannı hak- lı bulduğu RP'nin bazı yöneticileri ile milletvekılleri, bugün iktidarda yer alı- yor. Eski RP lıderi Necmettin Erba- kan'ın kabinesinde devlet bakanı ola- rak görev yapan Abdullah Gül başba- kan, Abdülkadir Aksu da ıçışlen ba- kanı olarak AKP hükümetinde görev yapıyor. Eski RP'li 5 mılletvekılinden 3 "ü başbakan yardımcısı olurken, 2 'si- ne de bakanlık görevleri venldi. Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı \u- ral Savaş"ın açtığı dava sonucunda Ana- yasaMahkemesı, 16Ocak 1998yılın- da RP'yı kapattı. Dönemin RP İideri Erbakan ile bazı yöneticileri siyasi ya- saklı hale gelirken, bu partının yöne- AbdullahCül Abdülkadir Aksu M. AM Şahin AbdüüatifŞener E.Yalçınba>ir ZekiErgezen OsmanPepe ticisı ve millet\'ekilleri Fazilet Parösı'nı kurdu. FP'nin de RP'nin devamı oldu- ğu gerekçesiyle kapatılmasının ardın- dan "MiIK Göriiş" ikiye bölünerek SP ve AKP adı altında iki ayn parti kurul- du. RP kökenli baa yöneticiler ile mil- letvekilleri AKP'ye geçti. 3 Kasım seçimleri sonunda AKP, 363 mılletvekıliğini kazanarak hükü- meti kurma görevinı de kazandı. 29 eski FP mılletvekili de, AKP milletve- kilı olarak Meclıs'e gırdi. Eski RP Genel Başkan Yardımcısı \ e Devlet Bakanı Abdullah Gül, AKP İi- deri TayyçEnloğan'ınmılletvekili se- çilme yeterhlığımn bulunmaması ne- denıyle başbakan olurken, yıne eski RP Genel Başkan Yardımcısı Abdül- kadirAksu. İçişlen Bakanı oldu. 3 baş- bakan yardımcısı da yine RP kökenli milletvekillen arasından seçildı. Meb- met AK Şahin, Abdüllatif Şener ve Er- tuğrul Yalçuıba>ir başbakan yardımcı- sı oldular. Eskı RP mıllervekîllennden Zeki Ergezen Bayındırlık ve Iskân BakanJığı"na. Osman Pepe de Orman Bakanlığı'na getirildı. Kabınede yer alanlann dışında RP kökenli mılletvekillerinden AKP mıl- letvekili olarak Meclis'e girenler şöy- le "Sait Açba. İsmail Özgün, Ersön- mez Yarbary; Altan Karapaşaoğiu, Te\- hit Karakaya. ÖmerÖz>ilmaz,Ekrem Erdem, Hüsejin Kansu, Nurettin Ak- taş. Avni Doğan, Azmi Ateş, Mustafa Baş. Zeki Karaba>ır, Saiih Kapusuz, Remzi Çedn, Mustafa Ünaldı, BüJent Annç, Sabahattin Yüdız. Mehmet El- katjnış, Musa Uzunkava,Zütfukar tzoi, Kemakttin Göktaş, Maüki Ejder Ar- vas, Üyas Arslan." TBMM Başkanlık Dıvam'nda da RP kökenli milletvekillerine yer aynl- dı. TBMM BaşkanhğYna eskı'RP Mer- kez Karar ve Yüriitme Kurulu üyesi BülentAnnç seçılirken, eski RP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz da, AKP'nin grup başkanvekili oldu. •es» **. »* „ ' ski Genel ? Başkan Ufiık Uras'ın mirasmı devam ettirmeye çahşacağını anlatan Kozanoğhı, partinin geçmiş performansından dersJer çıkararak çahşacaklanıu, kendisinin de "daha kolektiT' birlkleriik sûrdüreceğini anlatü. Kozanoğlu, şimdiye kadar yapılan hatalann bilinciyle hareket edeceklerini söyledi ÖDP kendismi iyi anlatamadı FKATKOZOK ANKARA -18 Nisan seçim- lerinin ardından 3 Kasım seçim- lerinde de "hayal kmkbğma" uğrayan ÖDP'nin yeni Genel Başkanı Hayri Kozanoğhı, bu- güne kadar *farkh tophım" pro- jelerini detaylandıramadıklan- nı ve mesajlannı, ulaşmak iste- diklen sosyolojik tabana anla- tamadıklannı kaydetti. Şimdiye kadaryapılan hatalann bilinciy- le çalışmalannı sürdürecekleri- ni aktaran Kozanoğlu, "efifler- den biri" olarak başkanldc ya- pacağını anlattı. Kozanoğlu, hü- kümetin gerek dış politika, ge- rekse ekonomi politikalannda bağımsız bir çizgi izleyemedi- ğinianlatırken, "Hükümetkısa süredeABD'nindfimen suyuna girdü" diye konuştu. ÖDP'nin 3. Olağan Kongre- si'nde Genel Başkanüğa seçilen HayriKozanoğlu, partısuıin se- çinîlerdeki hayal kınklıklanm ve önümüzdekı dönemdeki he- deflerini Cumhuriyet'e değer- lendirdi. Kozanoğlu, örgütlenme mo- dellerine ilişkin olarak "Gerek mabaDderde, gerek iş yerlerin- degerek okuflarda çokdahayo- rucu, aşağıdan yukam-a, uzun vadeyeyayılan b t örgütlenmefa- aliyetine ihtKacımız olduğunu düşünüjorum' dedi. "Geçmiş nostaljisiyle, geçici hevederle" 1 ÖDPye yönelen ke- simlerin etkısıyle partide bir ya- nılsama yaşandığım dıle geti- ren Kozanoğlu, "Zamanla bu yandsama dağddL ÖDP her şe- ye rağmen örgüdü bir güç oia- rakvarüğmısürdüriiyor" göni- şünü dile getirdi. ÖDP'li gençlerin, ÖDP kim- liği dışında, genel eğilim kim- liğıyle çahşma yaptıklan zaman çok daha geniş birkitleyı kucak- layacaklannı düşünduklerini an- cak bunun başanlı olamadığını anlatan Kozanoğlu, gençlere dö- nük çahşmalannı da. "gençB- ğin kendine özgü özelliklerini göz ardı etmeden. emredici bu- yurucu, zoraki düşönceleri em- pozeedenbirzihnryettaşanadan birÖDPknniği otastttrma" yö- nünde sürdüreceklennı aktardı. Kozanoğlu, AKP hükümetinin gerek dış polıtikalar, gerekse ekonomi politikalan açısından bağımsız bir çizgisinin olmadı- ğını anlatırken, ıktidann, savaş konusunda -ABDnindümensu- yuna dıle genrdi. • Kadınlara Karşı Her Türlü Aynmcılığın • Önlenmesi Sözleşmesi'ni onaylayan Türkiye'de ayrımcılık, TCY'nin kadına bakışından ayıklanamadı. Kadına karşı işlenen şiddet suçlarında verilen cezalar "muteber" kadınlar için farkta, "hafif" kadınlar için farklı oluyor. Cumhurbaşkanlığı ve AB Parlamentosu nezdinde girişimlerde bulundular Süryaniler anadilde eğitim istiyorDtYARBAKIR (Cumhuri>et Bürosu) - Anadilde eğitim ve yayın hakkı elde etmeyi amaçlayan Süryaniler, Cumhurbaşkanlığı ve AB Parlamentosu nezdinde girişımlerde bu- lunuyor. Lozan Antlaşması'na göre azmhk statüsünde olduklanm, ancak haklanndan yararlanamadıklannı vurgulayan Süryanıler, Türkiye'ye geri dönmelerine olanak sağlan- masuıı ıstıyorlar. AB Uyum Yasalan kapsamında Kürtçe öğ- renım ve yayın yolunun açıhnasuun ardmdan Süryaniler de bu yöndeki girişimlerini arttır- dılar. 20"nci yüzyılın ilk çeyreğinde dünya- ya dağılan Süryanilerin 10 milyonun üzerin- de nüfusu olduğu tahmin edıliyor. Saptama- lara göre bu nüfusun 1.5 milyonu Suriye'de, 1 milyonu Irak'ta, 1 milyonu Lübnan'da, nü- fusun geri kalanı ise Amerika, A\Tupa ve Avustralya kıtalan ile îran ve Türkiye'de ya- şıyor. Türkiye'de Güneydoğu Anadolu Böl- gesi'nde yasarken çeşitlı etkenlerden dolayı Avrupa ve dünyanın birçok bölgesıne göç et- mek zorunda kalan Süryanilerın örgütlendi- ği "Asuri, Keldani Süryani BHÜğj" Başkam Fikri Aho, Türkiye Cumhunyetı Cumhur- başkanlığı ve AB Parlamentosu'na dilekçe ve dosyalarla başvurarak taleplennı ıletti. Süryanilenn asıl memleketleri olan Güney- doğu Anadolu'ya geri dönmek ıstediği ve bu- nun için olanaklann sağlanması gerektiği \Tirgulanan dosyada, "Yerieşimyerlerineve- rilen Türkçe adlar yerine orijinal adlan iade edilmelidir. SüryanOere uygulanan Türkçe soyadlan tekrar değiştiribneii vc orijinal ai- le adlan kabul cdümdidir"1 görüşlenne yer verildi. 'MUTEBER' Mt, 'HAFlF' MÎ? Yasalann kadına bakışı ayrımcı IPEKYTZDAM/ÖZGÜRERBAŞ SSıvas'ta kaçırdığı 14 yaşındakı B.Ö. ile cinsel ilişkiye girip hamile bıraktığı iddiasıyla yargılanan Yusuf Sertel'e verilecek cezanın, B.O.'nün hamıleliğınin normal doğumla mı sezaryenle mi sonuçlanacağına bağlı oünası, Türk Ceza Yasası'nın (TCY) kadına bakışını bir kez daha gözler önüne serdi. TCY'de fuhuş için kadın kaçıranlara evlenmek için kadın kaçıranlardan daha az hapıs cezası öngörülürken, tecavüz suçunda da birden fazla kışının tecavüz ettiğı bir kadınla tecavüzcülerden bırinin evlenmesi durumunda tüm suçlular cezasız kalıyor. Mor Çatı gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar, kadına yönelik cinsel şiddet suçlannda kadının toplumsal "muteberiik" düzeyine göre faile teza kesıldiğini söyledi. "Tecavüz tecavüzdür" diyen Gülbahar. "Bu suç, kadmın cinsel bütünlüğü ve onuruna karşı işlenmiştir. Kadın ancak birinin mahreminde>se korunuyor; çünkü yasa, suçu kocasına karşı işlenmiş kabul ediyor" dedi. Istanbul Barosu Kadın Haklan Komisyonu Başkanı Nazan Moroğlu, bir yandan insan haklanndan, eşitlık ilkesinden ve aynmcılık yasagından söz edılirken, kadınlann yasalar karşısında eşitsiz konumunun görmezden gelindiğini söyledi. Tanh boyunca tüm toplumlarda var olan kadın- erkek eşıtsızliğinin izlennın günümüz yasalannda da görüldüğünü ifade eden Moroğlu, "Bu —' ataerkil anla>ış me\cut ceza kanununda olduğu gibi, ceza kanunu tasansına da yangtünuşbr" diye konuştu. Istanbul Ümversitesi (ÎÜ) Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ka>ıhan İçel ıse, ceza yasasındaki tartışmalı maddelerin "genel ahlakT korumak için konulan maddeler olduğunu belirterek, "Ancak ırza geçme suçunda korunan gend ahlak değü, birey olmahdır. Yeni tasanda doğrudan ldşrye karşı işlenen suçlar bölümüne konulacak. Aynca evienme vaadiyle kızuk bozma diye bir suç modern ceza yasalaruun hiçbirinde bulunmuyor. Bö\1e bir durumda zaten varsa tecavüz vardır. Bu suçun yasadan çıkanlması gereldr" diye konuştu. Uçan Süpürge'nın Koordınatörü Halime Güner ıse 2003 yılına "Kadınlara Karşı Her Türlü Avmncınğın Önlenmesi Sözleşmesi''m onaylamış bir ülke olarak giren Türkiye'de TCY'nin uluslararası arenada savunulamaz durumda olduğunu söyledi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr Savaş ve ölümün kapımıza dayandı- ğı koşullarda, banş için çabalar da sü- rüyor. "YüzlerMeclisi'm gerçekleştiren banş girişimcileri, önümüzdeki hafta Irak'a saldırmak için Türkiye'ye gelme- si beklenen ABD askerleri konusunda TBMM üyelerine bir çağnda bulundu. Bugün köşemi bu çağnya ayınyorum. Umuyoruz ve istiyoruz ki, savaş olma- sın. Dünyanın banş isteyen çoğunlu- ğunun sesı savaş tüccarlarının, silah tüccarlannın isteklerini bastırsın. Dünya savaşın eşiğinde önemli bir mücadeleyi de yaşıyor. Almanya ve Fransa'nın başını çektiği ülkeler. sa- vaşın önlenmesi amacıyla girişimle- rini sürdürüyoriar. Rusya'nın da on- lara katılmasıyla, dünya çapındaki banş ağırlığı daha da arttı. ABD ile AB arasındaki bu yaklaşım farkı, önü- müzdekı döneme de damgasını vu- racak. Savaş isteyenler ve kaderini savaşa bağlayanlaria, dünya halkla- nnın büyük çoğunluğunun isteği doğ- rultusunda banş için mücadele eden- leriki ayn kamp olarak insanlığın ge- leceğini belirleme kavgası veriyor- 'Banş Girişimi'nin Çağnsı lar. Her zaman başlangıçta savaş is- teyenler, güçlü gibı ortaya çıkarlar. Za- man onlann aleyhine çalışır ve in- sanlık büyük acılar çekerek de olsa sonunda banşa ulaşır. Dünyada bitmemiş ve acı verme- miş bir savaş yoktur. Bu kez, savaşı önlemek mümkündür diye düşünü- yoruz. Bu nedenle ABD'nin savaş çı- ğırtkanlığına karşı Türkiye'nın sıkı dur- ması çok önem kazanıyor. önümüz- deki hafta Meclis'te yapılacak oyla- ma belkı de savaşın kaderini belirle- yecek. TBMM üyeleri önemli bir sı- navla karşı karşıyalar. Umuyoruz ve bekliyoruz kı, onlarda halkın büyük ço- ğunluğunun sesıne kulak vererek ba- nş için oy kullansınlar. Bu arada bugün saat 13.00'te Ka- dıköy Iskele Meydanı'nda Irak'ta Sa- vaşa Hayır Koordınasyonu bir göste- ri düzenledı. Banş Girişimi'nin çağnsı şöyle: HAYAT VE ÖLÜM PARMAK UCU- NUZDA Sayın Milletvekili; Bizler, Türkiye toplumunun yüzde doksan dördü, yabancı askerlerin Tür- kiye'de konuşlandırılmasına ve sava- şa hayır diyor, sizin de hayır demenizi istiyoruz. Sizi Meclis'e biz gönderdik, kulağınız grup başkanlığında değil, mil- lette olsun. Üstelik siz de bihyorsunuz ki, milletin sesi, vicdanınızlaaynı komu- tu veriyor: "Savaşa hayır de!" • Evet derseniz, bütün dünyayı karşı- sına alacak pervasızlıktaki bir süper gücün yoksul Irak halkını yok edişine, yıllarca sürecek bir kaosa, bir katliama evet demiş olacaksınız. Buna savaş bıle denemez. Türkiye'nin çıkarlan in- sanlığa, hukuka, ahlaka aykın olamaz. Içlerinde, BM Güvenlik Daimi Kon- seyi üyelerinden bazılannın da bulun- duğu devletler, barış için yeni formül- leri zorluyor; silah denetçileri süre isti- yor. Türkiye. uluslararası toplumu ve kurumlannı tanımayan Bush'un yanın- da savaşı kolaylaştıran devlet olma- malıdır. Türkiye, insanlıktan, banştan yana tavır almalıdır. Neye "evet" demenizi istiyorlar bir düşünür. Elbette, savaş çıkarsa, Irak'ta yalnızca düşen bombalan göreceğiz. Bombalanan bedenleri, bakışlanndaki kırgjnlığı, küskünlüğü hiçbirzaman gör- meyeceğız ekranlarda. Hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz: 0, neleryaşadı? Hayalleri, acılan, kaygıla- n. sırları neydi? Kimi sevdi; onu kımler sevdi? Mektuplan, fotoğraflan, giysile- ri, dipıomaian, anılan, geçmişi, gelece- ği... Binlerce beden, binlerce yaşam... Hepsı, hepsi bombaların altında kala- cak. Befki Iraklı çocuklar, dünya zorba- lan tçın bir yüz, bir isim, bir ses bile de- ğildir. Oysa onların da isımleri, yüzleri, hayalleri var. Savaşa "hayır" derseniz, bir geiecekleri de olacak. Savaş çtkarsa, binlerce mahkemenin binlerce dosyasını dolduracak kadar çok sayıda suç işlenecek. Irak'a ölüm, insanlığa keder yağdıracak bombalan atanlar, onlara emir verenler ise yargı- lanmayacak. Savaş, bütün suçlann üs- tünü örtecek. "Evet derseniz" belki or- tak olduğunuz suç için mahkemede yargılanmayacaksınız. Ama, kamu vic- danındaki mahkûmiyetinizi ilk seçim- de alacaksınız. Vicdanınızın sesini ise hiç susturamayacaksınız. Unutmayın, siz bir vida değilsiniz. Oyunuz size, sizin kişiliğinize ait. Vere- ceğiniz oy, Türkiye'nin ve Irak'ın kade- rini değiştirebilir. Savaşa, size rağmen de "evet" diyenler çıkacaktır. Ama siz bu suça ortak oimayabilirsiniz ve biz cinayete "hayır" dediğinizi hiçbir za- man unutmayız. Unutmayın, siz oy kul- lanırken, Irak'ta bir kadın saçını tanyor, genç bir erkeğin gelecek düşleri bom- balaria bölünüyor, bir bebek annesinin sütünü emiyor olacak. Hayat yanıbaş- lannda duruyor; "savaşa hayır" dediği- nizde gülümsemek üzere. BARIŞ GİRİŞİMİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear