Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
1
Bra Zarar Ortada
BHmem Ne Kazandık?'
Türkiye'nin bir kez daha tam ortasına düştüğü
Ink krizini ve dünyanın şu gCınkü durumunu aca-
oa iy irdeliyor. gerekli sonuplan çıkarabiliyor mu-
/uz?
Pek sanmıyoaım.
Işin ilginci. "dünya değişiyor, ben de buna ayak
yduiıp değiştim" diyerek kendilerince tartışma
jötürmez olan Amerikan hegemonyasına karşı dur-
•nayıönerenleri, "dinozorluk"\asuçlayar\lann, ger-
jek aeğişimi algılamakta ve 21. yüzyılı okumakta
en fazla yaya kalanlar olduklannı görüyoruz.
Irak'asilahlı müdahale, yeryüzünde kendisinira-
kipsiz göfen. ABD'nin tek başına yürütmeye hazır-
öndığı, geniş kapsamlı ÜçüncîJ Dünya Paylaşım Sa-
vaşı'nın ilk aşamasıdır.
Onceki gün de belirttiğimiz gibi, Saddam bu sa-
\aşta yalnızca bir vesiledir.
Ortadoğu'daki kanşıklık Saddam'ın devrilmesiy-
le bitmeyecek, bölge yeniden Amerikan uzmanla-
rnın deyimiyle "dizayn" edilecektir.
Kısacası, bölgede rejimi ve sınırian değişen tek
îlke Irak olmayacak, Ürdün, Suudi Arabistan ve di-
ğerteri de yeni değişimden nasiplerini alacaklardır.
• • •
Ortadoğu'da Iran konusu t>undan sonra günde-
me gelecektir.
ABD'nin amacı, dünyanın bütün enerji kaynak-
lannın denetimini tek başına ele almak, üretim ve
fiyatlan denetleyerek Pax America'nın öngördüğü
gerçek egemen niteliğini kazanmaktır.
Başka bir deyişle, ABD'nin savaşı, açıkça söy-
lenmese de Rusya'yı, özellikle Asya'daki yeni dev
Çin'i ve eski dünyanın önde gelenleri Almanya ve
Fransa'yı da hedef almaktadır.
Ancak, dünya 21. yüzyılda yeni değişimlerin eşi-
ğıne gelmiştir ve Amerikan Imparatorluğu görü-
nürde egemenliğini bir süre daha götürse de zaaf
işaretleri vermeye başlamıştır.
Unutmayalım, Braudel Osmanlr'nın ilk yorgun-
luk işaretlerinin Kanuni Surtan Süleyman döne-
minde ortaya çıktığını yazar.
Bugün de benzer bir duaırn ile karşı karşıyayız.
Her şeyden önce, Sovyet tehdidinden kurtul-
muş olan eski Avrupa artık ekonomisinin beli bir tür-
lü doğrulmayan ABD'nin krizini kendisine ihraç et-
mesinden ve kendi sırtından irnparatortuğunu güç-
lendirmesjnden hoşnut değildir ve buna boyun eğ-
meyeceğini göstermiştir.
Kısacası Altantik'in iki yakası arasında şimdiye
kadar görülmemiş çelişkiler yaşanmaktadır.
• • •
öte yandan 20. yüzyılın dördüncü çeyreğınde ryi-
ce ortaya çıktığı gibı, Pasifik gelecek yüzyılda At-
lantik çevresini tehdit edecek bir ekonomik geliş-
menin odağı olmaktadır.
Asya'nın ve dünyanın yeni devi Çin, ekonomik
alanda kısa sürede herkesi şaşırtacak birçıkış yap-
maya hazırlanmaktadır. Daha bugünden, Çin'in
ekonomik gelişmesi, ABD'den dahavaatkârgörün-
mektedir.
Türkiye'nin bu durumda yeri ne olacaktır?
Amerikan planının piyonu olarak, Irak'ın ve böl-
genin yeniden şekillenmesinde söz sahibi olaca-
ğımız savı, Kuzey Irak'taki Türk Kuvvetleri'ne kimin
komuta edeceği tartışmasıyla sarsılmıştır.
Kürtlerin bölgedeki ağıriıklan ve inatlan, "savaşa
girmeyeceğiz" ("savaşa gireceğiz ama muhare-
beye girmeyeceğiz" diye okuyun,) iddiasının da
pek doğru olmadığını göstermektedir.
Türkiye hem savaşa, hem muharebeye sürüklen-
mekte, üstelik VVashington, Türkiye'nin Kuzey
Iraktaki komutanlığından tedirgin olduğunu ima
ederken ilerdeki oluşumda Ankara'ya fazla bir söz
hakkı tanımayacağının işaretlerini vermektedir.
öte yandan yeni oluşmakta olan dünyada Tür-
kiye'nin, yeni dünya paylaşım savaşında gözü ka-
palıyanındayeraldığı VVashıngton'ın bütün bu ba-
direden ne ile çıkacağını şimdiden kimse kestire-
memektedir.
"ABD kaybedeceği savaşa ve oyuna girmez"
savını ileri sürenlere pek uzak bir geçmişte kalma-
mış olan Vietnam Savaşı'nı hatırlatmak isteriz.
Kısacası, Türkiye sonucu çok belirsiz bir hesap-
laşmada, yumurtaların hepsini bir sepete yerieşti-
ren, tek yönlü bir politikayı yürütmek durumunda-
dır.
Işın siyasi yönüne kanşmamaya özen gösteren
TSK de son demeçlerinde, bu durumdan duydu-
ğü rahatsızlığı dile getirmekte, Amerikan oyunun ate-
tı olnak, NATO tartışmasında konu mankeni du-
rumuna düşmek istemediğinı bellı etmektedir.
Ksacası, dünyanın bugünkü ekonomik ve poli-
tık ourumunu iyi okuyamayıp ABD'nin tartışmasız
üstLnlüğünün hiç sarsılmayacağı varsayımına otur-
tulan bir politikayı savunanlar, tehlikeli sonuçlara yol
açaoilecek yönelişlere neden olmaktadırtar.
Türkiye savaşın bütün olumsuz sonuçlanna çe-
kecak, ama acaba bundan ne kazanacaktır?
Dlerseniz, Ziya Paşa ile bitirelim:
"Eyvah bu baziçede yine bizyandık.
Zra zarar ortada bilmem ne kazandık?"
Mitinge katılmaları suç sayıldı
60 öğretmene
soruşturma
BtYARBAKIR
(Cunhuriyet Bürosu)-
LEîK tarafından 17
Ağıstos'ta Ankara'da
ciiz-'nlenen mitinge ka-
tldklan gerekçesiyle
Diyırbakır'da Eğitım-
Senüyesi 60 öğretmen
tikında "tlin mülkü
jmrininizni oimadanil
dışııaçıkaklarr gerek-
çesvle ıdari soruşturma
açılü.
Brçok davadan yar-
glaan DiyarbaJar Eğı-
tm Sen üyeleri bu kez
oe ıırdun birçok ken-
tnen yüzlerce öğret-
nenn katıldığı Ankara
nitngi nedenıyle soruş-
yla karşı karşıya
. Diyarbakır Milli
Eğitim Müdürlüğü, 17
Ağustos'ta Ankara'da
KESK tarafindan düzen-
lenen mitinge katılan 60
öğretmen hakkında "tMn
mülkü amirminizniabn-
madan il dışuıa çıkükla-
11" gerekçesiyle soruş-
turma başlattı.
Eğitım-Sen Diyarba-
kır Şube Başkanı Abdul-
lahDenürbaş,MillıEği-
nm Müdürlüğü yetkilile-
rinin sendikal çahşma ve
aktivitelerini engellemek
amacıyla gereksiz soruş-
turmalar açtığını belirt-
tı. Demırbaş, yasaya gö-
re yaz tatillerinde kent
dışına çıktıklannda izın
almalanna gerek olma-
dığına dikkat çektı.
AİHM'nin kapatma karannı haklı bulduğu RP'nin eski yöneticileri bugün hükümette yer alıyor
Milli Görüş iktidan sürüyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Avrupa tnsan Haklan Mahkemesı'nin
(AÎHM), "şeriata dayah bir rejim iste-
djğmi" vurgulayarak Anayasa Mahke-
mesı'nce verilen kapatma karannı hak-
lı bulduğu RP'nin bazı yöneticileri ile
milletvekılleri, bugün iktidarda yer alı-
yor. Eski RP lıderi Necmettin Erba-
kan'ın kabinesinde devlet bakanı ola-
rak görev yapan Abdullah Gül başba-
kan, Abdülkadir Aksu da ıçışlen ba-
kanı olarak AKP hükümetinde görev
yapıyor. Eski RP'li 5 mılletvekılinden
3 "ü başbakan yardımcısı olurken, 2 'si-
ne de bakanlık görevleri venldi.
Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı \u-
ral Savaş"ın açtığı dava sonucunda Ana-
yasaMahkemesı, 16Ocak 1998yılın-
da RP'yı kapattı. Dönemin RP İideri
Erbakan ile bazı yöneticileri siyasi ya-
saklı hale gelirken, bu partının yöne-
AbdullahCül Abdülkadir Aksu M. AM Şahin AbdüüatifŞener E.Yalçınba>ir ZekiErgezen OsmanPepe
ticisı ve millet\'ekilleri Fazilet Parösı'nı
kurdu. FP'nin de RP'nin devamı oldu-
ğu gerekçesiyle kapatılmasının ardın-
dan "MiIK Göriiş" ikiye bölünerek SP
ve AKP adı altında iki ayn parti kurul-
du. RP kökenli baa yöneticiler ile mil-
letvekilleri AKP'ye geçti.
3 Kasım seçimleri sonunda AKP,
363 mılletvekıliğini kazanarak hükü-
meti kurma görevinı de kazandı. 29
eski FP mılletvekili de, AKP milletve-
kilı olarak Meclıs'e gırdi.
Eski RP Genel Başkan Yardımcısı \ e
Devlet Bakanı Abdullah Gül, AKP İi-
deri TayyçEnloğan'ınmılletvekili se-
çilme yeterhlığımn bulunmaması ne-
denıyle başbakan olurken, yıne eski
RP Genel Başkan Yardımcısı Abdül-
kadirAksu. İçişlen Bakanı oldu. 3 baş-
bakan yardımcısı da yine RP kökenli
milletvekillen arasından seçildı. Meb-
met AK Şahin, Abdüllatif Şener ve Er-
tuğrul Yalçuıba>ir başbakan yardımcı-
sı oldular. Eskı RP mıllervekîllennden
Zeki Ergezen Bayındırlık ve Iskân
BakanJığı"na. Osman Pepe de Orman
Bakanlığı'na getirildı.
Kabınede yer alanlann dışında RP
kökenli mılletvekillerinden AKP mıl-
letvekili olarak Meclis'e girenler şöy-
le "Sait Açba. İsmail Özgün, Ersön-
mez Yarbary; Altan Karapaşaoğiu, Te\-
hit Karakaya. ÖmerÖz>ilmaz,Ekrem
Erdem, Hüsejin Kansu, Nurettin Ak-
taş. Avni Doğan, Azmi Ateş, Mustafa
Baş. Zeki Karaba>ır, Saiih Kapusuz,
Remzi Çedn, Mustafa Ünaldı, BüJent
Annç, Sabahattin Yüdız. Mehmet El-
katjnış, Musa Uzunkava,Zütfukar tzoi,
Kemakttin Göktaş, Maüki Ejder Ar-
vas, Üyas Arslan."
TBMM Başkanlık Dıvam'nda da
RP kökenli milletvekillerine yer aynl-
dı. TBMM BaşkanhğYna eskı'RP Mer-
kez Karar ve Yüriitme Kurulu üyesi
BülentAnnç seçılirken, eski RP Grup
Başkanvekili Salih Kapusuz da,
AKP'nin grup başkanvekili oldu.
•es» **. »* „
' ski Genel
? Başkan Ufiık
Uras'ın mirasmı
devam ettirmeye
çahşacağını
anlatan
Kozanoğhı,
partinin geçmiş
performansından
dersJer çıkararak
çahşacaklanıu,
kendisinin de
"daha kolektiT'
birlkleriik
sûrdüreceğini
anlatü.
Kozanoğlu, şimdiye kadar yapılan hatalann bilinciyle hareket edeceklerini söyledi
ÖDP kendismi iyi anlatamadı
FKATKOZOK
ANKARA -18 Nisan seçim-
lerinin ardından 3 Kasım seçim-
lerinde de "hayal kmkbğma"
uğrayan ÖDP'nin yeni Genel
Başkanı Hayri Kozanoğhı, bu-
güne kadar *farkh tophım" pro-
jelerini detaylandıramadıklan-
nı ve mesajlannı, ulaşmak iste-
diklen sosyolojik tabana anla-
tamadıklannı kaydetti. Şimdiye
kadaryapılan hatalann bilinciy-
le çalışmalannı sürdürecekleri-
ni aktaran Kozanoğlu, "efifler-
den biri" olarak başkanldc ya-
pacağını anlattı. Kozanoğlu, hü-
kümetin gerek dış politika, ge-
rekse ekonomi politikalannda
bağımsız bir çizgi izleyemedi-
ğinianlatırken, "Hükümetkısa
süredeABD'nindfimen suyuna
girdü" diye konuştu.
ÖDP'nin 3. Olağan Kongre-
si'nde Genel Başkanüğa seçilen
HayriKozanoğlu, partısuıin se-
çinîlerdeki hayal kınklıklanm
ve önümüzdekı dönemdeki he-
deflerini Cumhuriyet'e değer-
lendirdi.
Kozanoğlu, örgütlenme mo-
dellerine ilişkin olarak "Gerek
mabaDderde, gerek iş yerlerin-
degerek okuflarda çokdahayo-
rucu, aşağıdan yukam-a, uzun
vadeyeyayılan b t örgütlenmefa-
aliyetine ihtKacımız olduğunu
düşünüjorum' dedi.
"Geçmiş nostaljisiyle, geçici
hevederle"
1
ÖDPye yönelen ke-
simlerin etkısıyle partide bir ya-
nılsama yaşandığım dıle geti-
ren Kozanoğlu, "Zamanla bu
yandsama dağddL ÖDP her şe-
ye rağmen örgüdü bir güç oia-
rakvarüğmısürdüriiyor" göni-
şünü dile getirdi.
ÖDP'li gençlerin, ÖDP kim-
liği dışında, genel eğilim kim-
liğıyle çahşma yaptıklan zaman
çok daha geniş birkitleyı kucak-
layacaklannı düşünduklerini an-
cak bunun başanlı olamadığını
anlatan Kozanoğlu, gençlere dö-
nük çahşmalannı da. "gençB-
ğin kendine özgü özelliklerini
göz ardı etmeden. emredici bu-
yurucu, zoraki düşönceleri em-
pozeedenbirzihnryettaşanadan
birÖDPknniği otastttrma" yö-
nünde sürdüreceklennı aktardı.
Kozanoğlu, AKP hükümetinin
gerek dış polıtikalar, gerekse
ekonomi politikalan açısından
bağımsız bir çizgisinin olmadı-
ğını anlatırken, ıktidann, savaş
konusunda -ABDnindümensu-
yuna dıle genrdi.
• Kadınlara Karşı
Her Türlü
Aynmcılığın
• Önlenmesi
Sözleşmesi'ni
onaylayan Türkiye'de
ayrımcılık, TCY'nin
kadına bakışından
ayıklanamadı. Kadına
karşı işlenen şiddet
suçlarında verilen
cezalar "muteber"
kadınlar için farkta,
"hafif" kadınlar için
farklı oluyor.
Cumhurbaşkanlığı ve AB Parlamentosu nezdinde girişimlerde bulundular
Süryaniler anadilde eğitim istiyorDtYARBAKIR (Cumhuri>et Bürosu) -
Anadilde eğitim ve yayın hakkı elde etmeyi
amaçlayan Süryaniler, Cumhurbaşkanlığı ve
AB Parlamentosu nezdinde girişımlerde bu-
lunuyor. Lozan Antlaşması'na göre azmhk
statüsünde olduklanm, ancak haklanndan
yararlanamadıklannı vurgulayan Süryanıler,
Türkiye'ye geri dönmelerine olanak sağlan-
masuıı ıstıyorlar.
AB Uyum Yasalan kapsamında Kürtçe öğ-
renım ve yayın yolunun açıhnasuun ardmdan
Süryaniler de bu yöndeki girişimlerini arttır-
dılar. 20"nci yüzyılın ilk çeyreğinde dünya-
ya dağılan Süryanilerin 10 milyonun üzerin-
de nüfusu olduğu tahmin edıliyor. Saptama-
lara göre bu nüfusun 1.5 milyonu Suriye'de,
1 milyonu Irak'ta, 1 milyonu Lübnan'da, nü-
fusun geri kalanı ise Amerika, A\Tupa ve
Avustralya kıtalan ile îran ve Türkiye'de ya-
şıyor. Türkiye'de Güneydoğu Anadolu Böl-
gesi'nde yasarken çeşitlı etkenlerden dolayı
Avrupa ve dünyanın birçok bölgesıne göç et-
mek zorunda kalan Süryanilerın örgütlendi-
ği "Asuri, Keldani Süryani BHÜğj" Başkam
Fikri Aho, Türkiye Cumhunyetı Cumhur-
başkanlığı ve AB Parlamentosu'na dilekçe ve
dosyalarla başvurarak taleplennı ıletti.
Süryanilenn asıl memleketleri olan Güney-
doğu Anadolu'ya geri dönmek ıstediği ve bu-
nun için olanaklann sağlanması gerektiği
\Tirgulanan dosyada, "Yerieşimyerlerineve-
rilen Türkçe adlar yerine orijinal adlan iade
edilmelidir. SüryanOere uygulanan Türkçe
soyadlan tekrar değiştiribneii vc orijinal ai-
le adlan kabul cdümdidir"1
görüşlenne yer
verildi.
'MUTEBER' Mt, 'HAFlF' MÎ?
Yasalann kadına
bakışı ayrımcı
IPEKYTZDAM/ÖZGÜRERBAŞ
SSıvas'ta kaçırdığı 14 yaşındakı B.Ö. ile cinsel
ilişkiye girip hamile bıraktığı iddiasıyla yargılanan
Yusuf Sertel'e verilecek cezanın, B.O.'nün
hamıleliğınin normal doğumla mı sezaryenle mi
sonuçlanacağına bağlı oünası, Türk Ceza Yasası'nın
(TCY) kadına bakışını bir kez daha gözler önüne
serdi. TCY'de fuhuş için kadın kaçıranlara evlenmek
için kadın kaçıranlardan daha az hapıs cezası
öngörülürken, tecavüz suçunda da birden fazla
kışının tecavüz ettiğı bir kadınla tecavüzcülerden
bırinin evlenmesi durumunda tüm suçlular cezasız
kalıyor. Mor Çatı gönüllüsü avukat Hülya Gülbahar,
kadına yönelik cinsel şiddet suçlannda kadının
toplumsal "muteberiik" düzeyine göre faile teza
kesıldiğini söyledi. "Tecavüz tecavüzdür" diyen
Gülbahar. "Bu suç, kadmın cinsel bütünlüğü ve
onuruna karşı işlenmiştir. Kadın ancak birinin
mahreminde>se korunuyor; çünkü yasa, suçu
kocasına karşı işlenmiş kabul ediyor" dedi.
Istanbul Barosu Kadın Haklan Komisyonu Başkanı
Nazan Moroğlu, bir
yandan insan
haklanndan, eşitlık
ilkesinden ve
aynmcılık
yasagından söz
edılirken,
kadınlann yasalar
karşısında eşitsiz
konumunun
görmezden
gelindiğini söyledi.
Tanh boyunca tüm
toplumlarda var
olan kadın- erkek
eşıtsızliğinin
izlennın günümüz
yasalannda da
görüldüğünü ifade
eden Moroğlu, "Bu —'
ataerkil anla>ış me\cut ceza kanununda olduğu gibi,
ceza kanunu tasansına da yangtünuşbr" diye
konuştu. Istanbul Ümversitesi (ÎÜ) Hukuk Fakültesi
Ceza Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Ka>ıhan İçel ıse, ceza yasasındaki tartışmalı
maddelerin "genel ahlakT korumak için konulan
maddeler olduğunu belirterek, "Ancak ırza geçme
suçunda korunan gend ahlak değü, birey olmahdır.
Yeni tasanda doğrudan ldşrye karşı işlenen suçlar
bölümüne konulacak. Aynca evienme vaadiyle kızuk
bozma diye bir suç modern ceza yasalaruun hiçbirinde
bulunmuyor. Bö\1e bir durumda zaten varsa tecavüz
vardır. Bu suçun yasadan çıkanlması gereldr" diye
konuştu. Uçan Süpürge'nın Koordınatörü Halime
Güner ıse 2003 yılına "Kadınlara Karşı Her Türlü
Avmncınğın Önlenmesi Sözleşmesi''m onaylamış bir
ülke olarak giren Türkiye'de TCY'nin uluslararası
arenada savunulamaz durumda olduğunu söyledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Savaş ve ölümün kapımıza dayandı-
ğı koşullarda, banş için çabalar da sü-
rüyor. "YüzlerMeclisi'm gerçekleştiren
banş girişimcileri, önümüzdeki hafta
Irak'a saldırmak için Türkiye'ye gelme-
si beklenen ABD askerleri konusunda
TBMM üyelerine bir çağnda bulundu.
Bugün köşemi bu çağnya ayınyorum.
Umuyoruz ve istiyoruz ki, savaş olma-
sın. Dünyanın banş isteyen çoğunlu-
ğunun sesı savaş tüccarlarının, silah
tüccarlannın isteklerini bastırsın.
Dünya savaşın eşiğinde önemli bir
mücadeleyi de yaşıyor. Almanya ve
Fransa'nın başını çektiği ülkeler. sa-
vaşın önlenmesi amacıyla girişimle-
rini sürdürüyoriar. Rusya'nın da on-
lara katılmasıyla, dünya çapındaki
banş ağırlığı daha da arttı. ABD ile AB
arasındaki bu yaklaşım farkı, önü-
müzdekı döneme de damgasını vu-
racak. Savaş isteyenler ve kaderini
savaşa bağlayanlaria, dünya halkla-
nnın büyük çoğunluğunun isteği doğ-
rultusunda banş için mücadele eden-
leriki ayn kamp olarak insanlığın ge-
leceğini belirleme kavgası veriyor-
'Banş Girişimi'nin Çağnsı
lar. Her zaman başlangıçta savaş is-
teyenler, güçlü gibı ortaya çıkarlar. Za-
man onlann aleyhine çalışır ve in-
sanlık büyük acılar çekerek de olsa
sonunda banşa ulaşır.
Dünyada bitmemiş ve acı verme-
miş bir savaş yoktur. Bu kez, savaşı
önlemek mümkündür diye düşünü-
yoruz. Bu nedenle ABD'nin savaş çı-
ğırtkanlığına karşı Türkiye'nın sıkı dur-
ması çok önem kazanıyor. önümüz-
deki hafta Meclis'te yapılacak oyla-
ma belkı de savaşın kaderini belirle-
yecek. TBMM üyeleri önemli bir sı-
navla karşı karşıyalar. Umuyoruz ve
bekliyoruz kı, onlarda halkın büyük ço-
ğunluğunun sesıne kulak vererek ba-
nş için oy kullansınlar.
Bu arada bugün saat 13.00'te Ka-
dıköy Iskele Meydanı'nda Irak'ta Sa-
vaşa Hayır Koordınasyonu bir göste-
ri düzenledı.
Banş Girişimi'nin çağnsı şöyle:
HAYAT VE ÖLÜM PARMAK UCU-
NUZDA
Sayın Milletvekili;
Bizler, Türkiye toplumunun yüzde
doksan dördü, yabancı askerlerin Tür-
kiye'de konuşlandırılmasına ve sava-
şa hayır diyor, sizin de hayır demenizi
istiyoruz. Sizi Meclis'e biz gönderdik,
kulağınız grup başkanlığında değil, mil-
lette olsun. Üstelik siz de bihyorsunuz
ki, milletin sesi, vicdanınızlaaynı komu-
tu veriyor: "Savaşa hayır de!" •
Evet derseniz, bütün dünyayı karşı-
sına alacak pervasızlıktaki bir süper
gücün yoksul Irak halkını yok edişine,
yıllarca sürecek bir kaosa, bir katliama
evet demiş olacaksınız. Buna savaş
bıle denemez. Türkiye'nin çıkarlan in-
sanlığa, hukuka, ahlaka aykın olamaz.
Içlerinde, BM Güvenlik Daimi Kon-
seyi üyelerinden bazılannın da bulun-
duğu devletler, barış için yeni formül-
leri zorluyor; silah denetçileri süre isti-
yor. Türkiye. uluslararası toplumu ve
kurumlannı tanımayan Bush'un yanın-
da savaşı kolaylaştıran devlet olma-
malıdır. Türkiye, insanlıktan, banştan
yana tavır almalıdır.
Neye "evet" demenizi istiyorlar bir
düşünür. Elbette, savaş çıkarsa, Irak'ta
yalnızca düşen bombalan göreceğiz.
Bombalanan bedenleri, bakışlanndaki
kırgjnlığı, küskünlüğü hiçbirzaman gör-
meyeceğız ekranlarda.
Hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz: 0,
neleryaşadı? Hayalleri, acılan, kaygıla-
n. sırları neydi? Kimi sevdi; onu kımler
sevdi? Mektuplan, fotoğraflan, giysile-
ri, dipıomaian, anılan, geçmişi, gelece-
ği... Binlerce beden, binlerce yaşam...
Hepsı, hepsi bombaların altında kala-
cak. Befki Iraklı çocuklar, dünya zorba-
lan tçın bir yüz, bir isim, bir ses bile de-
ğildir. Oysa onların da isımleri, yüzleri,
hayalleri var. Savaşa "hayır" derseniz,
bir geiecekleri de olacak.
Savaş çtkarsa, binlerce mahkemenin
binlerce dosyasını dolduracak kadar
çok sayıda suç işlenecek. Irak'a ölüm,
insanlığa keder yağdıracak bombalan
atanlar, onlara emir verenler ise yargı-
lanmayacak. Savaş, bütün suçlann üs-
tünü örtecek. "Evet derseniz" belki or-
tak olduğunuz suç için mahkemede
yargılanmayacaksınız. Ama, kamu vic-
danındaki mahkûmiyetinizi ilk seçim-
de alacaksınız. Vicdanınızın sesini ise
hiç susturamayacaksınız.
Unutmayın, siz bir vida değilsiniz.
Oyunuz size, sizin kişiliğinize ait. Vere-
ceğiniz oy, Türkiye'nin ve Irak'ın kade-
rini değiştirebilir. Savaşa, size rağmen
de "evet" diyenler çıkacaktır. Ama siz
bu suça ortak oimayabilirsiniz ve biz
cinayete "hayır" dediğinizi hiçbir za-
man unutmayız. Unutmayın, siz oy kul-
lanırken, Irak'ta bir kadın saçını tanyor,
genç bir erkeğin gelecek düşleri bom-
balaria bölünüyor, bir bebek annesinin
sütünü emiyor olacak. Hayat yanıbaş-
lannda duruyor; "savaşa hayır" dediği-
nizde gülümsemek üzere.
BARIŞ GİRİŞİMİ