01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI AHLÂKARANIYOR TURHAN SELÇUK İSTANBUL. EFEKDÎSİ ABDÜLCAlîBAl 1 IN HARİKULALE MACERALAEI 32,KISIM TEKMİIİ BU Ç (4.602 Türk kadını Atatürk döneminianyor Dr. Muhsine HELİMOĞLU YAVUZ Atatürk'ün Türkkadmlarına kazandırdığı öz- gürlükler konu- sundaki "izdüşüm- lerimde yolculuğa" devam ediyorum. tş- te bu konuda, bir baş- ka görüntünün bana düşündürdükleri: Yaz tatillerimi geçir- diğimBü- yükada'da sık sık Arap ülkelerin- den gelen turist ailelerle karşılaşınm. Bir gün bunlardan; şişman, orta yaş- h, iri-yan bir erkek, çarşaflı gözlerinı açıkta bırakacak şekilde peçeli iki ka- dın ve dört çocuktan oluşan bir aile il- gimi çekti.. Bir akşam üstü, çay içti- ğim otelin bahçesindeki havuzun ke- nannda oturan bu aileye, daha dikkat- li baktığımda, kadınlardan birisinin gözlennde, küçük bir kız çocuğu gör- düm. Öteki yetişkinlerin yanında sıkın- üyla oturuyor, durmadankıpırdıyor, bir yandan da bahçe duvannın yamnda seksek oynayan, ailenin çocuklannı izliyordu. Derken bir ara kalkıp, on- lann yanına gitti. Bir zaman seyrettikten sonra da da- yanamayıp, takılıp düşmemek için, çarşafinın eteklerini toplayarak, ikı kez sıçrayıp o da oyuna katıldı. Son- ra da yine başladığı gibi birden oyun- dan çîkıp, suçlu gözlerle çevresini de- netleyerek, masaya geri döndü. Daha sonraki günlerde, bu daha çocuk sa- yılabüecek genç kızm, o adamın ikin- ci eşi olduğunu öğrendim ve uzun za- man, suç işler gibi bir kaçamak yapa- rak seksek oynayan, bu "küçük kadı- nı" unutamadım. Sonra da şu düşün- celerle hep ürperdim. Eğer 1926'da "Medeni Kanun" Meclis'ten çıkma- saydı ve bu kanunla küçük yaşta ev- lenme ve çokeşlilik kaldınlmasa, ev- lilik biçimi karşılıklı olarak uygar bir anlaşmaya dö nüştürülmese, boşanma mahkemece verilen bir yargıya bağ- lanmasa ve mirasta eşitlik sağlanma- saydı; sözünü ettiğim bu trajik görün- tü ve bu sağhksız uygulama bizım için de doğal sayüacak ve ülkemizde de ge- çerli olacaktı. Üstüme karabasan gibi çöken bu düşüncelerden sonra, özel yaşamım- da ve toplum içinde kadın olmanın sı- kıntısını yaşamadığım ve kendime duyduğum özgüveni de çok doğal bul- duğumdan, o zamana kadar farkına varmadığım, kadınlar için ekmek ka- dar su kadar doğal ve gerekli olan bu haklar için, Atatürk'e bir kez daha te- şekkür ettim. Avrupa'dan bile öndeydl 193O'da belediye seçimlerinde, 1934'te de milletvekili seçimlerinde, kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının önemini ise o yıllarda Avrupa. Amerika ve Asya'daki birçok ülkede, kadınların bu haklara sahip olmadıklarıru ögrendiğim zaman, çok daha iyi anlayabilmış ve Atatürk'e karşı bilincimden ve yüreğünden da- mıtılmış "bin teşekkür" duygusuyla dohnuştum. Şimdi de Atatürk'ün Türk kadınla- rının önünde açtığı bu ışıklı ve aydın- lık yolun sonucu olarak, "Kadın ve EğMm 1 " konusunda, şu özet bılgilen sıralamak istiyorum: "Cumhuriyetin kurduğu genel ve eşit çağdaş eğitim, • Atatürk insana yakışır çağdaş devrimleriyle Türk kadınını layık olduğu yere getirmiştir. O dönemde dünyada pek çok ilke imza atan Türkiye'deki kadınların bugün yüzde 90'ı psikolojik, yüzde 40'ı fiziksel, yüzde 15'i kocalannın da uyguladığı cinsel şiddete uğramaktadırlar. Bunlara ekonomik baskı, zorla evlilikler, imam nikâhlı evlilüder, namus cinayetleri, töre cinayetleri de eklenince, ortaya çıkan tablonun ne kadar iç karartıcı olduğu ortadadrr. Türkkadınlannın tophımsal konıunu- Bunlann kimi öğrenim dallanna da- ğil, meşhuru olacakok. nun, insan onuruna yaraşır bir düze- ye çıkmasmda, çok büyük etldde bu- hınmuştur. 1923 1 te6vedahayukanyaş- lardaki kadın nüfusun yabuzca yüzde 0.4'ü okur-yazariken, buoran 1927'de yüzde4.6'yaçıkmış. 1935teyüzde9.8'e, 1950'de ise yüzde 19.4'e ulaşmıştır. 1990'dabu oranyüzde70'i bulmuştur. ğıhş oranı ise şöyledir: Eğitim BiMmle- ri öğrenimi yapanlann yüzde 45.1'L tıp ve bağn alanlarda öğrenim yapan- lann yüzde 40J'ü, Temel Büimkr öğ- renimiyapanlann yüzde45'i, Mimar- bk öğrenimi yapanlann yüzde 52.2'si ve Güzei Sanatiar öğrenimi yapanla- nn yüzde 53.1'i hanım ögrencidir." _ tçimizde nasıl bir güven duygusu vanh, hâlâ şaşanm ve çocukluğiunun en çok hasreüni çektiğim yanı bu duy- gu olmuştur~. Ne ümitsizdik nede gay- retsiz. Aşağıhğm kendisinedekomplek- sine de yabancıydık. O zamanın kız çocukian olarak ne rahat bir atmosfer içindeydik! Nasü tı> ı; Gt^^e^i Ktriman u<J.i}a liraliçrs! iutilı.m cdi'ıiı Atatürk AnkaraKu Lisesi öğrencikmie birükteGazi Orman ÇüUiğj'nde (Ustte) (9MayKİ934) 31Temmuz 1932 tarihinde Belçikada yapılan yanşmada Kerinıan Halis Dünya Güzeh' seçfldL C:.ımhunye Cumhurrvvtingetirdiği eğitim kurumu, özeDikle kadın nüfus için, toplumda yükselmenin temel kanalı olmuştur. Bugün yurdumuzdaki bir milyonu aş- km yükseköğrenimli bilimsd ve tek- nik elemanla. serbest meslek sahiple- riııin yüzde 29.4'ü, yani yaklaşık üçte biri kadındır. Türk uhısu flk kadın hukukçusuna 22 Ağustos 1924'te kavuşmuştur. - 29 Nisan 1929'da, Nezahat ve Bey- han Hanınılar ilk Türk kadın yargıç- lan olarak görev almışlardır. - 20 Temmuz 1926'da. ilk kadın diş heküni Şaziye Yusuf Hanım diploma almışür. - İlkkadın hükümet tabibiolan Mü- fide Kazım'ın atanma tarihi, 13 Ka- snnl932'dir. - İlk kadın dışişleri memurumuz ise 12 Aralık 1932'de göreve atanan, Adi- le Maksudi Arsal (Ayda)'dır. Bugün Türkiye'de yükseköğrenim görmüş nüfusun yüzde252 H yani her dört yükseköğrenimli yurttaştan biri kadındır. Yükseköğrenim kurumlan- na de> anı etmekte olan öğrencüerin de yüzde 3?'e yakını bayan Öğrencidir. (Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınan, Ank. 1995, 2. Baskı, s. 381) 'Blz ayrıcalıklı Idlk' Şimdi de Atatürk'ün Cumhuriyet- le birükte gerçekleştirdiği de\rimlerin, Türk kadınına ve Türk aile yaşamına getirdiği çağdaş düzeyi, Curnhuriyetin Onuncu Yılı'nda yani 1933'te, lise onuncu sınıf öğrencisi olan Prof. Dr. Hamide Topçuoğhı'nun kaleminden dinleyelim: "._ Bizgerçekten ayncaakbidik Ya- ni o küçük dünyamızda 'kız öğrenci" olmak gibi bir itibar fadahğımE var- dLBütünbüyiildererkelderegösterme- dikleribirtakdir fazlasmı bize aymyor- lardL Kadınların kamu yayifnına) sos- yal iUşkilere tam bir yeöd ve kişitik öz- gürlüğüiçindekaühnasmıamaçedinea Cumhuriy etin öncüleriy dik biz. En başta gelen özelliğimiz. kendi- mizden,insanhkdeğerimizden biç şüp- he etmeyişimizdL Kız çocuğu olmanın bir eksildik olduğunu akhmızdan bile geçumiyorduk. „ Hermesleğinyamızmüntesibi de- bir mucize obnuştu da kendimizi bir 'ikinci cins' olarakgörmekhiç akhmı- za gelmemişti! Büyıikler. kendi arala- nnda hakkımızda ne konuşurtardı bi- lemeyiz ama, yüzümüze karşı en ufak ayırt yapmazlardı. „ Meslek sahibi olmayı da bir baş- ka tüıiü yorumluyorduk biz: Bu. ha- yaünıkazanmakiçin değildisanki! Bu bir işe yarama, bir hizmet görme, bir başan gösterme içindL Çahşma, mes- leksahibiohna, mkleiçin değfl, ruhiçin- dir. Ve biz, karnımızı doynran olsa da çalışacağız! Çünkü kişiÛğimizi ancak görebildiğiıniz "iş"le ispaüayacağız! Şimdi düşünüyorum da. bir kız ço- cuğu için, bu kendini güven içinde his- setmek, gelecekte kendi toplumu için birşeyier yapabileeeğine inanmak, ka- mu hayaonda, erkek dünyasında bir azınhkmuameksi görmemek-. Kendi- ni 'vatandaş' kavramının eşitseviyıesin- de hissetmek,başka ülkekrde ne uzun mücadekler sonunda kazanılmış, hat- ta tamamı hâlâ kazanıbnanuş başan- larth. Atatürk'ün kadın meseksiniele ahş tarzuu, kadın kişfliğine. kadın haysiye- tine sağladığı o sırursız olanaklan bü- mek gerekir. Aksi halde peçeli bir ca- hil üe peçesiz bir cahil arasuıda pek büyük bir fark yoktur. Atatürk kadını «örevli lalmak yo- luyla kurtarnuştL Kadm meskktaşın karşısmda_ geleneksel saplanulann- dan kurtutamamışbir yan-aydmzüm- re ile,cehaletinden sorumlu tutulama- yacakolanhalkkideleribuhınsada,ar- kasında koskoca bir modern devlet kudretivardnf (Ozankaya, a.g.e., s. 381-382) Cünümüzün tablosu karanlık Öyleyse; Atatürk insana yakışır çağ- daş devrimleriyle Türk kadınını layık olduğu yere getirmiştir. Türk kadını- nın görevi de O'nun ilke ve devrimle- rine sımsıkı sanlarak, kazandığı hak- lan en iyi şekilde değerlendirmek; gündelik, ucuz, çıkarcı politikacılara alet olmamak ve bu haklan, kendi adı- na hiç kimseye kullandırmamak ol- malıdır. Bu temenniden sonra şimdi bir de kadırumızın günümüzdeki duru- muna bakalım. - Okuma yazması olmayan kadın oranı: Ankara'da ve Istanbul'da yüz- de 15, Güneydoğu'da yüzde 55 (Şır- nak vüzde 80, Mardin, Siirt, Van yüz- de 64) - Şiddet kıskacındaki kadın oranı: Başbakanlık Aile Araştırma Kuru- mu'nun yaptığı araştırmaya göre; Tür- kiye'de her üç kadından birisi kocasın- dan dayakyiyor. Yüzde 53.6'sı sürek- li kötü söz ve hakarete uğruyor. Da- yağın yüzde 46.9'u fiziksel zarar ve- riyor. Kadınların yüzde 57.1 'i bunu sessizce kabulleniyor. - Erkeklerin yüzde 35'i eşlerine şid- det uyguladıklannı açıkça belirtiyor. Şiddet uygulayan bu erkeklerin yüz- de 26'sı lise ve yükseköğretimli, yüz- de 73'ü düzenli iş sahibi, yüzde 59'u ailesinde şiddet görmüş veya tanık ol- muş, yüzde 26'sında ise psikiyatrik sorun saptanmış. - Üniversite eğitimli kadınlardan yüzde 23 'ü fıziksel ve sözel şiddet gö- rüyor. Yüzde 71 'i ekonomikve cinsel şiddete maruz kalıyor. Sonuç olarak Türkiye'deki kadm- lann yüzde 90'ı psikolojik, yüzde 4O'ı fiziksel, yüzde 15'i kocalannın da uyguladığı cinsel şiddete uğra- maktadırlar. (Bu araştırmanın sayısal \ enleri için bkz. Server TanilH, "Na- süBir Demokrasiİstiyonız^", Cum- hunyet, 12 Eyhıl 2003). Bunlara eko- nomik baskı, zorla evlilikler, imam nikâhlı evlilikler, namus cinayetleri, töre cinayetleri de eklenince, ortaya çıkan tablonun ne kadar iç karartıcı olduğu ortadadır. Atatürk' ün kadın devrimine karşın, günümüzdeki durumbuyken, bir de bu devrimler olmasa halimiz nice olurdu diye düşünmekbüe istemiyorum. Bü- tün bunlardan sonra, günümüzde hâ- lâ, Mustafa Kemal'i ve Devrimlerini yadsıyıp, yok saymaya kalkanlara ise. NecatiCumah^şnşu dizeleri en iyi ce- vaptır sanıyorum^ "Boşuna değfl dökükn kan Haoran daha aziz çıkacakor Bu felaket senelerinden Asuiannr bu böyledir Bütün kötülükler geçer Yaşar iyi ve güzel olan." BİTTİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ AklımınAlmadığıİşler (5) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Kıbrıs Rum Ke- simi vatandaşı Loizidu ya 1 milyon 120 bin Euro'luk maddi tazminatı ödedi. Daha doğrusu ödemek zorunda kaldı. Bir yandan bizimkiler seviniyor, öte yandan Kıb- ns Rum Yönetimi ve Yunanistan. Bizimkiler, Avru- pa İnsan Haklan Mahkemest'nin diğer başvurular- da Loizidu karannı örnek karar almayacağını ve Lo- izidu'nun 2005 yılından önce evine dönemeyece- ğini söyleyerek sevinmekle yetinmiyor, bunun bir diplomatik zafer olduğunu da belirtiyor. Karşı taraf ise sevincinin kaynağını "20 bin dos- yanın karara bağlanmasının önünün açılmasına, 2005 yılının Loizidu'nun dönüş sürecinin başlan- gıcı olarak belirtenmesinin hiçbir kıymeti hartiye- siolmadığına, ödemeyle Türkiye'nin Kıbns'ta iş- galci olduğunu kabul etmesine" dayandınyorlar. Anlaşılıyor ki bizimkilerin sevinci bu kez de kur- saklannda kalacak. Çünkü Avrupa Birliği Doruğu öncesinde verilen bu ödün, aslında Türkiye'nin Kıbns konusunda vermesi beklenen diğer ödün- lerin de öncüsü olma özelliğini taşıyor. Dış politika konusunda başarılar kazanıldığı id- diasını ciddiye almak olanaksız. Bir dönem dünyanın saygı ile yaklaştığı yöne- timlerimiz pek de ciddiye alınmaz oldu. Ama buna, itiraf etmek gerekir ki bizim yöneti- cilerimiz çanak tutuyor. "Büyük devlet" diye tanım- ladıkları ülkelerinin muhataplarını alt düzeyden seçmekte mahzur görmüyorlar. Şu Loizidu karannda bile müzakere etmek için karşılanna oturup diller döktüğümüz kişiler, Avru- pa Konseyi Delegeler Komitesi üyeleri. Hiçbir politiksorumluluklan olmayan, bu neden- le de sırtlannda yumurta küfesi bulunmayan kişi- ler. Oysa uzmanlar asıl muhatabın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi olduğunu ve ülkelerinin sorum- luluklannı dataşıyan bakanlann delegeler gibi süb- jektif karar veremeyeceklerini belirtiyorlar. Bu ara- da açıklanan bir bilgi de Türkiye'nin el koyarak in- san haklanna aykırı davrandığı ileri sürülen evin as- lında Loizidu'ya değil, kızkardeşine ait olduğu ve buna ilişkin belgenin dosyada bulunmakta oldu- ğuna değgin. öyle ise birileri sorumlu olmalı ve öde- nen tazminat yasa gereği kendisine rücu edilerek geriye alınmalı. • • • Dış politikadaki düzeyimizi ortaya koyan bir di- ğer muhatap ise Günter Verheugen. Avrupa Bir- liği Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi. Profesyonel bir görevli. Ama üfürdüğü zaman or- talık tozdan dumandan geçilmiyor. Bir yandan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 14 Aralık'ta yapılacak genel seçimleri muhalefetin kazanması için yapmadığını bırakmıyor, bir yandan da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ikiyüzlülükle suçlamaktan kaçınmıyor. "New York, Ankara, Atina, Lefkoşa ve Brüksel arasında görüşmeler oluyor, karariar Denktaş'/n arkasından alınıyor" cümlesi, önceki gün bazıları için ağzından dökülen incilerden bir demet, ciddi kişilerce de büyük bir diplomatik gaf olarak nite- lendirilip kamuoyunayansıtıldı. Işin garibi, bu yazının yazıldığı saatlere kadar bir yetkili çıkıp da hem ikiyüzlülük iddiasını reddetme- di hem de haddini bildirmedi. Bizi yönetenler, bizleri bu duruma düşürme hak- lannın olduğunu da sanıyoriarsa söylenecek tek söz var: ört ki ölem. [email protected]. Cumhuriytt mahallesi 30 Şanslı Aileye Kapısım Açıyor. Cumhuriyet Mahallesi'nin denize açılan penceresi. Kmah'da da işler hızla üerliyor. evier yükseliyor. Önümüzdeki yaz Kmah Mahallesi'nde yaşam başlayacak. Vc Kınalılar, kendilerine komşu gelecek 30 aileyi bekliyor. 30 şanslı aileyi... 18 AY VADELİ ARSALAR Fiyat ve ödeme koşullan son derece elverişli. Ömeğin 500 metre karelik arsayı 4 milyar TL peşinat ve 18 ay vadeyle alabilecekler. İyisi mi siz bu şansı kaçırmayin. Hemen şimdi Yapı-C'ye bir telefon edin, ödeme koşullannı ve Cumhuriyet Kınalı Mahallesi'nin size saglayacağı olanaklan öğrenin 30 şanslı aileden biri de sizin aileniz olsun. YAPI-C Adres Tel Faks Gazete tel E-Posta Bir Cumhuriyet Vakft Kurvlıtfudur : Türkocağı Cad. Basın Sarayt No.1 Kat. 4 (Gaıeteciler Cemiyeti üstü) Cağaloğlu-lstanbul : (0212) 520 21 91-92, (0212) 522 49 26 : (0212) 520 50 23 : (0212) 512 05 05/550-561 : [email protected] www.y pic.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear