22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 21 I3 s «0 satKtsıymş. OaıiykĞeaezlur EJektronik posta: denizsom#ciimhuriyet.com.tr www.derezsoni.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks; 0.212£12 44 9? - Polis, Islamcı teröristlere sorguda namaz molası vermiş... "Sorguvu da emnivetin mescidinde vapsalardı!" Aranmıyor!"Bu adam kim? Istanbul'daki bombalama eylemleri ile ilgili olarak aranan bir militan mı yoksa Taliban, El-Kaide gibi örgütlerin yöneticilerinden biri mi?" diye soruyor Akif Kökçe ve yanrtını şöyle veriyor "Hiçbiri. Türk Telekom'un, Türkiye'nin tanıtımı için bastırdığı telefon kartlarından birinin üzerindeki bu kişi Farabi imiş. Böyle bir fotoğrafı çok arayıp, StPetersburg'daki Balmumu Heykel Sergisi'nde çekmişler ve Türkiye'nin tanıtımı için kullanmaya karar vermişler." aşbakan Recep Tayyip Erdoğan. Istan- bul'u kana bulayan ve Türkiye'yi uluslara- rası Islami terörün kucağına iten şiddet ey- lemlerine sıfat bulamıyor... Teröristlere Is- lamcı denmesi Başbakanın kanına dokunuyor... Eski CHP'nin eski Istanbul ll Başkanı Mehmet Bölük bu durumu şöyle yorumluyor: "Halkın inançlannı istismar ederek siyaset yapan- lar, bir başka deyişle Islamiyeti siyasallaştıranlar, 50 yılhk uzun vesistemli bir mücadeleninsonunda.Ka- sım 2002'de Türkiye'de iktidan ele geçirdiler. Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi geleneğinin son temsilcilerin- den Adalet ve Kalkınma Partisi, bugün Anayasa'yı bile değiştirecek kadar büyük bir güçle ülkemizi yö- netiyor. Milli Selamet Partisi'nde Istanbul ll Gençlik Kolu Başkanlığı, Refah Partisi'nde Beyoğlu llçe ve Istan- bul ll Başkanlığı yapan eski Istanbul Belediye Baş- Rahatsızlık kanı RecepTayyip Erdoğan da, bugünün iktidar par- tisi Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkanı ola- rak Başbakanlık görevinde bulunuyor. 50 kişinin ölümü ve yüzlerce kişinin de yaralan- masıyla sonuçlanan bombalı terör eylemlerinin al- tından Islami terör örgütlerinin çıkması, Başbakan Erdoğan'ı çok rahatsız etmiş görülüyor. 'Islami terör tanımı kanıma dokunuyor' sözleri, Başbakan Erdoğan'ın rahatsızlığının altındaki ger- çek nedeni ortaya çıkartıyor. 1994'de Istanbul Belediye Başkanı seçilince, be- lediye meclisini saygı duruşu yerine Kuran okutarak açtıran, Atatürk'e saygı duruşunu 'sap gibi dur- mak' benzetmesiyleyorumlayan, 'Hem Müslüman, hem laik olunmaz' sözü ile siyaset tarihimizde yeri- ni alan, 'Demokrasi bizim için araçtır' sözünü söy- leyen, doğum kontrolünü savunanlan vatana ihanet- le suçlayan, İBDA-C davasında yargılanıp hüküm giymiş kişilere belediye şirketlerinde iş veren, irticai faaliyetleri nedeniyle Yüksek Askeri Şûra kararlarıy- la ordu ile ilişkisi kesilenlere kucak açan, uluslara- rası köktendinci 'Müslüman Kardeşlerörgütü' tem- silcilerini belediye şirketi Ulaşım A.Ş. paralanyla beş yıldızlı otellerde ağıriayan kişiyi bugün THY gibi stra- tejik bir kuruluşun başına geçiren, kendisini 'Istan- bul'un imamı' ilan eden Erdoğan'ın rahatsızlığının te- melinde acaba çektiği vicdan azabı mı yatıyor? Herkes çok iyi biliyor ki; Islami Parti olursa, Isla- miyet siyasete alet edilirse, 'Islami terör' de bal gi- bi olur. Siyasi çıkartan uğruna irticayı yıllarca okşayanlar, kollayanlar bugün kontrol edemiyorlar, sadece kan- lanna dokunuyor. Sormak lazım; bu canavan kim yarattı?" Testi Ankara'dan emekli öğretmen Kasım Elmas'tan, bir Türkmen atasözü: "Testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür." SESSÎZSEDASIZ(Î) Yağmalanan orman satışı da kof çıktı Kırsal Çevre ve Onmancılık Sorunla- n Araştırma Derneği yönetim kurulu üyesi Yücel Çağlar: "Adları 'takiyeciliğe' çıkmıştı. Yurttaşlanmızın çoğunluğu anlama- dı bile bu adlandırmanın ne anlama geldiğini. Oysa, 'aJdatmaca' ya da daha 'in- ce' bir söyleyişle 'yanıltmaca', bun- lann her durumda, ama her durum- da 'amaca ulaşmak için her yol ve yöntem uygundur' kafasıyla başvur- duklan bir tutumdur. Geçen biryıl içinde, ülkemizin çıkar- lanyla doğrudan ilgili en yaşamsal ko- nularda bir onlarca örneğini sergileme- diler mi? 'Orman vasfını yitirmiştir' gerekçe- siyle onmancılık düzeni dışına çıkanlan arazilerin satılmasına yönelik anayasa değişikliği girişimleri de bu türden al- datmacalardan birisi değil miydi? Isterseniz kısacık bir anımsatma ya- palım... Konuyu ilk gündeme getirdik- leri günleri anımsayalım: ABD'den 3-5 milyar dolar alabilmek için Irak'ın işgaline katılma tezkeresi- nin TBMM'den geçirilmesine çalışılı- yordu. Her fırsatta '5 milyar metreka- re orman vasfını kaybetmiş yer var. Satarsak, 25 milyar dolar gelir elde edebiliriz' dediler. Kamuoyunu gün- lerce 25 milyar dolar gelir masalıyla aldattılar. Oysa şimdilerde, Bakanlığın resmi internet sayfasında bile bu yolla elde edilebilecek gelirin 4.7 milyar dolar ola- cağı açıklanmaktadır. Ne oldu da, 25 milyar dolar 4.7 mil- yar dolara düştü; hiçbir açıklama ya- pılmıyor doğal olarak. Yazık oldu bu 25 milyar dolariık ge- lir tartışmasına katkıda bulunanların emeklerine." Terörie Mücadele Derken ENİSCOŞKUN Çok duyariı bir konuyu tartışı- yoruz. Elbette bir alışveriş mer- kezinde, havaalanında ya da son olarak Istanbul'daki sina- goglar örneğindeki gibi birtapı- nakta patlayan bomba ile ma- sum insanlann öldürülmesi onaylanamaz. Ama siyasi ikti- darlann terörie mücadele adına insan haklarını, temel özgürlük- leri yok etmelerine, yurttaşlann üzerinde bir devlet terörü kur- malanna; dünyada yeni yeni sa- vaş ocakları yakmalanna razı olunabilir mi? ışte bugün yaşa- dığımız, tartışmaların da teme- linde yatan gerçek budur. Terörie mücadele, günümüz- de ulusal planda demokratik ya- şamı, temel hak ve özgürlükle- ri; uluslararası planda ise banşı tehdit etmenin bir aracı ve ge- rekçesi oldu. Işte ABD, Alman- ya, Ingiltere, Hollanda ve Fran- sa başta olmak üzere birçok ül- kedeki son politik geüşmeler ve terörie mücadele adına yapılan yeni yasal düzenlemeler. 11 Ey- lül, böylesi bir oluşumun hızla- narak yaygınlaşmasının ve kalı- cılaşma eğilimi kazanmasının tarihidir. Uluslararası alanda (yönetim biçimlerini beğenelim ya da eleştirelim) Afganistan ve şu günlerde Irak ve Filistin'de yaşa- nanlar, yannın Suriye, Sudan, Iran ve dünyanın başka bölge- lerine; Küba ve Kore Demokra- tik Halk Cumhuriyeti'ne yönelik hazırlıklar, ambargolar, bildiriler bu eğilimin ürkütücü işaretleri- dir. Ulusal planlarda çıkanlan ye- ni yasalarda demokrasi, temel hak ve özgüriükler geçmişte ol- duğundan çok daha fazla bas- kı altına alınmaya başladı. Bu geüşmeler hemen tüm ülkeler- de yaşanıyor. "Hukuk devleti" kavramı rafa kaldınlıyor. 0nun yerini şimdilerde yeni bir kav- ram, "güvenlik devleti"; "banş politikalannın" yerini ise "terö- re karşı uluslararası savaş poli- tikalan" kavramı almaya başla- dı. Avrupa'da son bir iki yıldır ya- pılan seçim sonuçlanna ve se- çim kampanyalannın odağında- ki temalara bakın. Ne hukuk devleti, ne sosyal devlet; ama ille de güvenlik devleti tartışma- larını, sandıktan çıkan "aşın sağcı" (her ne demekse; belki de faşist ya da Nazi demekten kaçınmak için) partileri görecek- siniz. Aslında bu gelişmeyi, Ber- lin duvarının yıkılma sürecinde Alman Adalet Bakanı, "Artık hu- kuk devleti sayfası kapanmış, güvenlik devleti sayfası açılmış- tır" diyerek bildiriyordu. Ama o- nun bu itirafını ya da uyansını, duvarın yıkılması, Sovyetler Bir- liği'nin dağılması karşısında atı- lan isteriksevinç çığlıklannın sa- ğırlaştırdığı kulaklar duyamadı. Bugünkü terörie mücadele amaçlı antidemokratik baskı ya- salarının iri adımlarının, birçok ülkede ve bu arada ülkemizde (12 Nisan 1991), o dönemde atılmaya başlaması salt bir rast- lantı değildir. Bugün var olan te- rörie mücadele yasalan, de- mokrasilerın ve özgürlüklerin değil, "yeni dünya düzeninin" çıkariannı ve egemenliğini koru- manın aracı olarak kullanılmak- tadır. Demokratik bir devlette var olan yasal yapılann ve ola- ğan yollann etkin ve bilinçli kul- lanımıyla terörü bastırmak yeri- ne, özgürlükleri kısıtlayan ola- ğanüstü yollara başvurmanın başka bir anlamı yoktur. Bu ya- saJarda suç hukuku, yargılama hukuku ve infaz hukuku alanla- nnda ortak ve benzer ölçütlerin variığt görülmektedir. Bütün bu düzenlemeler ve uygulamalar sonuçta demokratik yaşamın tehdidi olduğu söylenen terörü bastırmanın gerekçesini oluş- turmaktadır. Deniliyor ki; "terör demokratik düzenin sağladığı özgüriükler ortammda doğ- maktadır. Otoriter devletlerde terör ya yoktur ya da yok ölçü- sünde azdır. Terör, halkı yılgın- lığa boğan, mal ve can kaybına yol açan silaha başvuran şiddet eylemleridir. Demokratik düzen bu zayıflığını ve hastalığını sa- ğaltmak için özel önlemler al- malıdır". Yalan, hem de kuyruk- lu yalan! Chateaubriand'ın "Mumu yakan ateştir, ama onu tüketen de ateştir" sözüne na- zire; demokrasi terörü ateşli- yorsa, onu tüketecek olan da demokrasidir. Terör ile savaşımın bir de uluslararası politikalara yansı- yan yönü var demiştik. Dünün emperyalizmi, günümüzün kü- reselciliği için terörist, onun çı- karianna karşı gelendir. Bugün sosyal ve demokratik haklar için banş için sokaklara çıkanlar. "küreselleşme karşıtı terörist- lerdir". Isterseniz, Bush ve or- taklarının söylemlerine, onların sözcülüğüne soyunmuş yazılı ve görüntülü basınına bakın, böyle nitelendirmeleri bütün çıplaklığıyla göreceksiniz. Uzun söze gerek yok; Şidde- ti mahkûm eden Gandi, Birieşik Krallık tarafından terörist olarak ilan edilmişti. Anadolu'da Kurtu- luş Savaşı verenler de işgalci devletlerin gözünde terörist ola- rak nitelendirilmekteydi. Bush, Afganistan'a ve Irak'a bu gerek- çe ile saldırdı. Suriye'ye ambar- go karan ve askeri müdahale tehditleri de aynı nedenle alın- madı mı? Ya Israil'in Filistin'i bombalamalan... Burada bizim için tehlike taşı- yan bir nokta var. Sinagog kıyı- mı üzerine AKP yöneticileri te- rörie mücadele için uluslararası vurgulama yaparken Bush da, Türkiye'nin yanında olacağını dillendiriyor. Bu yaklaşımlar Tür- kiye'yi Bush'un savaş politikası- na daha fazla bağlaması, TB- MM'den aldığı yetkiyi yürürlüğe koyması, önce ülkemiz, sonra bölge ve dünya barışı için ciddi bir tehdit yaratacaktır. Terörie savaş politikasının sonucunda on binlerini, yıllannı ve trilyonla- nn yitirmiş ülkemiz, geleneksel "Yurtta banş, dünyada banş" politikasını yaşayarak doğrula- mış, deney kazanmış birülkedir. Bu deneyimden ders çıkarmak; uluslararası terorizmi barıştan yana bir dış politikanın tükete- ceğini, siyasetçilerimizin göz- den asla uzak tutmamaian so- rumluluklandır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakd turk.net ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracko mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoyd) yahoo.com HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA BİLGIN 1-7 ARALIK OÖNYA AİDS HAFTASI TARİHTE BLGL\ MUMTAZ ARIKAN 4 .\ruhk uinc.nuuntaz-arikan.com /LK SOYUT RES/MLERİ 1966'DA BUGÛU, ÜAILÛ KUS G££SAMI VVASSILrKAN- OİNSKY OOSMUfTll- MOSK.OUA Ü HUKUK Ve £KOUOMİ OKUMUŞ AMA &O A i Ğ -i, OtŞAVLUSUMCUY~ EKSPGESyONIZM J ) VE e/R '/AJ ETTeJS/A/C^- /ZALAAI *Z4A/DİAJ&t:y, iuc soYirr /eesiMLEKiAji f3io'PA BUfJLAfZ, S-OYUT /eeSM/Af &£ fCJC L-E&İ &AYIU4CAKTI. 1912.'1> KAO4ÇU1IZ.IYLA "OER. BLAUE Vf ATLJ ' GIZUBUMÜ /^J/BAA/ 2.O- YÜZYIU fz.esifiyı SAKİAT(NIN Sağda , Kamdiitsky 'tninı 133? ' eiey tninı 133? e y DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELt Komplonun ItirafıL Her şey o kadar açık, oyun o denli ortada ki... Aslında oyun oynamaktan bile vazgeçtilerl Artık doğalannda var olan vahşet ve ikiyüzlülüğü açıkça or- taya koymaktan da çekinmiyorlar... öyle ki; neredey- se hakarete varan tehditlere başvuruyor, işbiriikçi çev- relere verdikleri desteği ne hukuka, ne diplomasiye ve ne de uluslararası anlaşmalara aykırılığına bakmaksı- zın, üstelik son derece terbiyesizce açıklayabiliyoriar... Bu kez iyice karartılar - Kıbns'ı ya alacaklar, ya alacaklar!.. VerirsektabiiLKuzeyKıbnsTürkCumhuriyeti'nde- ki seçimlere yalnızca on gün kala AB Komiseri Ver- heugen'in Brüksel'den yaptığı itiraf niteliğindeki açık- lamalar, Avrupalı dostlanmızın hangi türden "kirii he- saplar" içinde olduğunu olanca çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Buna bir de, maddi manevi sınırsız destek verdikleri Kıbns'taki muhalefetin, hertüriüzoriamaya, rüşvete, tehdide karşın seçimleri kaybedeceği gerçe- ğini ekleyin... - Küstahlığın, terbiyesizliğin nedenini anlarsınızü! • • • önce Verheugen'in "tehditlerini" görelim: - Kıbnsta çözümsüzlük Türkiye'ye siyasi ve ekonomik açıdan çok pahaltya mal olacak... Terbiyeden, nezaketten uzak olması bir yana, bu tehdit ilk kez bir AB yetkilisı tarafından bu denli açık ve net bir şekilde seslendirildi. Tek başına bu cümle bile, AB'nin nasıl telaşlandığını gösteriyor - Denktaş kendini güçlü zannediyor. Oysa New York, Ankara, Atina, Lefkoşa ve Brûksei arasın- da görüşmeler oluyor, karartar Denktaş'ın arka- sından alınıyor. Denkiaş'a rağmen bir banş sü- reci başlayabilir... Bu ise insanın kanını dondurmaya yetecek denli vahim bir itiraf. Neresinden tutalım; halkın oyuyla se- çilmiş bir Cumhurbaşkanı'nın ve görüşmecinin alda- tılması mı, AKP hükümetinin bu komplo içinde yer al- dığı iddiası mı, KKTC'de bazı odaklann düpedüz iş- biriikçi konumda olduklannın ifşası mı yoksa Kıbns'ın (ve de Türkiye'nin) üstelik içimizden birilerinin de ka- tılımıyla uluslararası bir sarmala alındığı itirafı mı?!.. - Verheugen'in tüm bu tehditlerin üzerine, KKTC'nin devlet olarak tanınmadığı, dolayısıyla seçimlerin ya- sal olmadığı, ancak muhalefetin kazanması halinde AB'nin sonuçlan kabul edeceği mesajı ise Avrupa'nın tıyneti üzerine müthiş bir itiraf!!! Işte Kıbns, Avrupa için bu denli önemli... Menfaat- lanna dokunduğunda kendi koyduklan kurallan bile utanmazca çiğnetecek kadar önemli. Içimizdeki işbir- likçilerin "21. yûzyılda stratejik hiçbir önemi kal- madı, verelim kurtulalım" mantığını yerie bir ede- cek denli önemli!.. öyleyse AB komiserinin itiraf etti- ği uluslararası komploya ve içimizdeki işbiriikçilere karşı, yurtseverierin sanlacağı slogan da belli: - Kıbns'ı veren, Türkiye'yi verirt!! Çok ağır bir suç!.. Ulusal Kanal'ın kablodan yayını 29 Eylül'de dur- duruldu. önce bunun son derece doğal olduğunu be- lirteyim!.. Bu iktidar, karşısında en ufak bir muhalefet bile istemiyor. Eh, Ulusal KanaJ da ülkedeki, bir elin parmaklanna bile ulaşamayacak muhalif medyanın önde gelenlerinden biri. Böyle olunca, elindeki im- kânlan kullanan iktidar, Türk Telekom eliyle Ulusal Kanal'ı boğmaya yeltendi. Buraya kadar, ülkemizde çok görülen ahlak dışı ama genel geçer uygulamalar- dan biri. - Ama sonrası çok ağır bir suçu içeriyor!.. Ulusal Kanal yayın yapma hakkını Kanal Tek şirke- tinden devraldığını belgeleriyle ispat etmesine, mah- kemeler ve RTÜK bu hakkın Ulusal Kanal'da olduğu- nu teslim etmesine karşın Türk Telekom aklınca bü- yük bir cinlik yapıp akıl almaz bir ağır suça imza at- yor. Eski şirketin "Medikal Kanal" ismiyle yaptığı ya- yını Ulusal KanaJ'ın logosu olan "Ulusal 1" logosunu koyarak yapmasını teşvik ediyor. Hatta bazı iddialara göre zoriuyor!.. Her iki durumda da sonu hem kendi- si, hem de kendisini yönlendirenler(!) için kötü bitecek bir zavallı oyun oynuyor. Ulusal Kanal bugün ya da ya- nn hakkını yasalar yoluyla alıp yayınına tekrar başla- yacak. Bu olay ise böyle bir kafanın iktidarda nelerya- pabileceğinin somut bir ömeği olarak akıllanmızda ve arşivlerimizde yerini koruyacak!.. E-posta: umitzileligttnetnettr BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLMNSAĞA: 1/ Korkunç bir görünüm al- tında sunulan, pençeli, kanat- lı ve bir yılan kuyruğuna sa- hip efsanevi hayvan... Çemberin çev- resinin çapına oranını göste- ren sayı. 2/ln- cetalaş...Tari- höncesi çağlarda tan- nlara adak olarak su- nulan küçük heykel- cik. 3/ Konya'da, Os- manlı baroku üslu- bundakı ünlü cami. 4/ Yer ölçümünde kulla- nılan, düğümlerle bö- lümlere a\Tilmış ip... Sırtta taşınan yük. 5/ 8 Meslek... Sıcak böl- 9 gelerde yetişen çok sert bir ağaç. 61 Fal gibi kullanılmak için yazıhp kat- lanmış ya da şekerlere sanlmış kâğıt parçası... Çek- me, sürukleyerek götürme. II Yabani zeytin. 8/ ltal- ya'nın en uzun ırmağı... Kurnaz, açıkgöz... Bütün kut- sal Hint metinlerinin başında ve sonunda yinelenen mistikhece. 9/Düğme deliği... Bir takvim türii. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yelkenli bir yanş teknesi... Atasözlerine dayanan didaktikÇinşiiri. 2/Menteşe.. Çok sevilenkimseya da şey. 3/ Erzurum'un kuzeydoğusunda, Rus saldırı- lanna karşı savunma amacıyla yapılmış tabyalann adı. 4/ Okun, kirişe geçen ucundaki kertik... Boynu- zunun biri kınk hayvan. 5/ Uğraş... Alışkanlıkla ya- pılan el, kol. yüz hareketi. 6/Bir şeyi yapmayı ince- den isteyip düşünme... Üç aylarda medrese öğrenci- lennın köyleri dolaşarak imamlık edip para ve erzak toplamalan. II Kınkkale'nin bir ilçesi. 8/ Polonyum elementinin simgesi... Baş çoban... Kemiklerin yuvar- lak ucu. 9/"Gördek" de denilen bir tatlısu balığı... Ga- ziantep yöresinde yetişen beyaz bir üzüm türü.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear