23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ARALIK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 19 UYCARLIKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCİ Eski evlerden 'kalanlar' kurtuluyor; Battalgazi'nin geçmişi yeniden kucaklanıyor... Malatya'datarihe dönüşAdıyla birlikte hep "kayısmm" akla geldiği Malatya, acaba "uy- garlık tarihiyle" de yeniden nam salabilir mi?.. Gerçi Malatya, "Arguvan ağzı" uzun havalanyla da herkesin " gön- liinde" yeretmiş bir kentimiz... Ör- negin Almancayı bile "Malatya aksanıyla" konuştuğu söylenen ar- keolog Prof. Dr. Fahri Işık'ın se- sinden şunlan dinlerseniz, bu ken- tin ne denli "derin duygular" ta- şıdığını da yaşarsınız; "A benint bahtı yarim, Gönlümün tahtı yarim, Yüzünde göz izi var, Sana kim baktı yarim..." Işte bu zarif kıskançlığın "tarih- sel mekânlan" acaba tümüyle yok olmadan yeniden kazanılabilir mi? Tarihi Kentler BirUği (TKB) üyeliğiyle birlikte bu sorulan da gündernlerine alan Malatyahlarla 16 Ekim 2003 günü kenti gezdiği- mizde, "elde kalabilenler" yanıtı da belirliyor; "Evet ama kültürel tahribatı artık durdurmak koşu- luyla..." Çünkü Malatya'da hâlâ "imar darbesi yememiş" kimi kültürel değerler bile yeni yapılaşmasında adeta "kimliksiz bir modernliğe" öykünen bu kentin aslında çağlar boyu "tarihiyle var olduğunu" karutlamaya yetiyor... Bu derin tarihe "Cumhuriyet devrimiyle" eklemlenen ilk sana- yi yapılan ve aynı dönemin mima- ri örnekleri de "ulusal kalkınma mirasımız" olarak kent kimliğin- de özel bir yer alıyorlar... Nitekim, Malatya'nın gururu olan "Sümerbank tesislerinin" özelleştirme uygulamasıyla satışı- na karşı belediye ile birlikte hemen tüm kesimler ayağa kalkmış du- rumdalar. Belediye Başkanı Meh- met Yaşar Çerçi diyor ki; "Ma- latya Kent Kurultayı, tüm meslek odaları, muhtarlar ve sivil top- lum kuruluşlarıyla birlikte, tüm partilerin il başkanları ve millet- vekillerinin de imzaladığı 22 Ey- lûl 2003 tarihli karanyla, kent or- tasındaki bu Cumhuriyet mira- sının halkın yaranna korunması ve kullanılması yönünde beledi- yeye satışuu istedi... Üstelik, pa- ramız da hazır..." Böylesi bir toplumsal ve "de- mokratik'' talebin mutlaka gerçek- leşmesi gerektiği dileğimizi Baş- kan'la paylaştıktan sonra, ÇE- KÜL'ün Malatya temsilcisi Bekir Sözen bizi önce "Eski Malat- ya"yla, yani kente 10 km'deki Bat- talgazi'yle buluşturuyor. •Mellta', 'Maldla'. 'Malatlyye' Yaklaşık 3500 yıldır adı değişme- yen ve Hitit'lerin bal ve meyve bah- çesi anlamında "Maldia" dedikle- ri Malatya'nın ilk kuruluş yeri, ken- tin 7 km kuzeydoğusundaki Ordu- zu beldesinde bulunan Aslantepe höyüğü... IÖ4000'lerde bile "kent devletinin" varlığı kanıtlanan hö- yükteki buluntulardan Kral Tart- hunza'mn ve saray kapısındaki as- lanlann heykelleri de 1930'lardaki ilk "Cumhuriyet kazılannın" ar- maganlan... Kültepe kaynaklarında ise "Melita" denen kent, ÎS 2. yy'da "Romaular" tarafından şündiki Battalgazi'ye taşınmış. Romanın "kent surlannı" 6. yy'da tamam- layan Bizans'dan sonra "Selçuklu- lar" dönemindeki "Malatiyye" admm ise "büyük şahsiyetlerin diyarı" anlamına geldiği söyleni- yor... Nitekim, belli ki bu şahsiyetler- den biri olan Mimar Mansur bin Yakap'un 1224'te Alaettin Key- kubat'ın isteğiyle yaptığı Ulu Ca- mi, kubbeli mihrabı ve eyvanıyla tran'daki Selçuklu mimarisinin Anadolu'daki ender bir örneği... Osmanlı döneminin büyük şah- siyetlerinden Silahtar Mustafa Pa- şa'nın yine Battalgazi'de 1630'lar- da yaptırdığı "kervansaray" ise Malatya Belediyesi'nce "kültûr, sanat ve ticaret merkezi" olarak yaşatılacak... Eski yerleşme içinde- ki özgün kerpiç evlerden Poyrazın Konağı'nın tarih ve araştırma mer- kezi olarak tnönü Üniversitesi'nce sahiplenilmesi için de rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ile kültür ne- feri Yard. Doç. Dr. Hasan Hüseyin Doğan kollan sıvamış durumda- lar... Böylece Battalgazi, 1838'deHa- KENTİN 'KÜLTÜRLÜ GEÇMİŞtNE' TANIKLAR - Eski Malatya yerleşimi olan Bartalgazi'deki tarihi 'Poyraz'ın Kona^ı (solda), şimdiki Malatya'nın ilk konut yapılarından, Sinema Caddesi'ndeki 'Beşkonaklar' denen cumbalı sıra evler (sağda)... fız Paşa'nın ordu karargâhını "As- puzu" denen yere kurmasmdan sonra kent yönetiminin de buraya taşınmasıyla birlikte yaşadığı "terk edilmişlik" dünyasında belki de ilk kez "evlat iyiliği" görüyor. Aynı ilgiyi, kendi içindeki tarih- sel mirasına da göstermeye başla- yan Malatya'nın öncelikli hedefle- n arasmda ise Sinema Caddesi'ni bezeyen ve "Beşkonaklar" denen eski sıra evlerin "kent belleğini" geleceğe de aktaracak bir koruma projesiyle "mutlaka" yaşatılmala- n yer alıyor... Kültür Bakanhğı'nca kamulaş- tınlan bu 5 evin yanı sıra aynı cad- dedeki diğer 7 eski ev "Malatya si- vil mimarisinin" apartmanlara kurban gitmeyen yegâne örnekle- ri... O gün çocukluğunu da yaşaya- rak yine sayısız fotoğraf çeken Prof. Dr. Metin Sözen'inokuduğu "Ga- zi tlkokulu" ise bu mimarinin en zarif resmi yapısı olarak aynı tarihi dokuya eklerrîleniyor... Akşamüstü Vali Osman Derya Kadıoğlu'nu ziyaret ettiğimizde de öne çıkan konu, koskoca Malat- ya'da restore edilen eski ev sayısı- nın hâlâ "2'yi geçemediği" oldu. Üstelik, bunlardan Sinema Cadde- si'ndeki Arpacı Konağı'nı varis- lerden Şerafettin Arpacı onanr- ken, bu "öncü" duyarlıhğmda ba- zı "izinsiz" uygulamalar yapınca mahkemeye bile verilmiş... Ikinci uygulama ise Kültür Ba- kanhğı'nca restorasyonu 2002'de tamamlanan Karakaş Konağı... Hâlâ etnografya müzesi ohnayı bekleyen konakla cadde arasındaki büıanm da kamulaştınlarak "önü- nün açüması" gerektiği ise herke- sin ortak düşüncesi... Bunlann dışında, yine Beledi- ye'nin "Ana Çarşı" denen eski ti- caret bölgesini koruma ve canlan- dırma projesi; Türkiye Cumhuri- yeti'nin diğer armağanlan olan Te- kel ve Şeker Fabrikası yapılannın da geniş bahçeleriyle birlikte uy- gun işlevlerle kent yaşamına kazan- dınlması, Malatya'nın kimlikli ge- leceğini hazırlayacak hedefler ara- sında... Başkan Çerçi'ye, kentin ilk "özenli" çağdaş yapılarından olan şimdiki Belediye Binası'mn da ın- şaatı süren yeni "saray"a taşınma- lannın aıdından "kent arşivi ve müzesi" olarak korunmasını öneri- yonız... Eğerbu proje de gerçekle- şebilirse, "Kernek" şelalesinde Omer Turhan'ın şu şiirini oku- mak, yıllar sonra yeniden "hak edilmiş" olacak: "Ülkenin en güzel şehri, Eser ince, serin yeli; Tarih kokuyor her yeri, Ne güzelsin sen Malatya..." 4. SANATCILAR KURULTAYI 8 ARALIK PAZARTESİ GÜNÜ TOPLANIYOR Özgürsanatiçin özerkkurum Kültür Servisi - 75 Sa- natçı örgütünün oluşturdu- ğu 'Özerk Sanat Konseyi', 8 Arahk günü AKM Sine- ma Salonu'nda '4. Sanatçı- lar Kurultayı'nı gerçekleş- tiriyor. 1995 yılında 35 sanat örgütünün bir araya gelme- si ile kunılan ve aynı yıl ilk kurultayını düzenleyen Ö- zerk Sanat Konseyi, sanat alanlaruun siyasetuı ve bü- rokrasinin vesayetinden kur- tulması gerektiği ve bunun sanat özgürlüğünün temel güvencesi olduğu görüşûnü savumıyor. tlk kurultaydan bu yana, Türkiye'de sanat alanındayeni bir yapılanma- nın gereğini gündeme geti- ren Özerk Sanat Konseyi, bugün 75 sivil sanat örgü- tünden (dernek, vakıf, sen- dika, meslek birliği) oluşan birplatformniteliğinde. Dö- nem başkanlığını Vecdi Sa- yar'ın, genel sekreterliğini Canol Kocagöz'ün üstlen- diği Özerk Sanat Konse- yi'nin yönetim kurulunda 12 sanat örgütününtemsüci- si yer alıyor. Türkiye sanat Kurumu Özerk Sanat Konseyi Baş- kanı Vecdi Sayar, "Kamu- da yeni bir yapılanmanın gündemde olduğu şu gün- lerde, kültür-sanat alanı- nın yönetiminin ve sanat alanîannın desteklenmesi- ne ilişkin koşulların yeni- den gözden geçirilmesi bir zorunluluk olarak karşı- nıızda duruyor. Sanatsal özgürlüğün güvencesi, sa- nat alanında demokratik ve özerk bir yapılanmanın gerçekleştirilmesidir. Bu- nun için önerimiz, özerk 'Türkiye Sanat Kuru- mu'nun kunılmasıdır" di- yor. Kültür Bakanlığı'nca sanat alanlanna verilen des- teklerin kimi zaman kişisel değerlendirmelere bağh kal- dığını, kimi zaman devlet memurlannın çoğunluğu oluşturduğu komisyonlann eline bırakıldığını savunan Sayar, sanata destek meka- nizmalarının şeffaf ohnası gerektiğini ve sanat kurum- lannm yönetiminde özerk- lik ve demokratik katılım il- kelerinin vazgeçilmezliğini savunuyor. Sanat alanında özerk ya- pılanmanın koşullannın tar- tışüacağı '4. Sanatçılar Ku- nıltayı' çerçevesinde Tür- kiye'de ve dünyada özerk yapılanma modelleri üzerin- de durulacak, farklı ülkeler- de geçerli olan normlar ve ilkeler, ülkemiz koşullan göz önüne alınarak değer- lendirilecek. Sanat ve siya- set ilişkisinin de ele alınaca- ğı kurultayın son otunımun- da, yaratma özgürlüğü ve özerklik ilişkisi tartışılacak. Altı sanat alanı 8 Arahk, saat 10.00'da başlayacak olan kurultayın açıhş konuşmalannı Özerk Sanat Konseyi Başkanı ve Mimarlar Odası temsilcisi Vecdi Sayar ve ilk Kültür Bakanı, Bilkent Üniveritesi Türk Dili ve Edebiyatı Bö- lümü Başkanı Prof. Talat Sait Halman yapacak. Kül- tür Bakanı Erkan Mum- cu'nun kurultaya katılıp ka- tılmayacağı ise henüz belli degil. Konseyin örgütlendiği al- tı alan, yazın, sahne sanatla- n, müzüc, sinema, plastik sa- natlar ve tasanm alanlan adına birer sunuşun yer ala- cagı 'Sanat Özgürlüğü ve Özerk Yapılanma' başlıklı ilk oturumda, Grafikerler Meslek Kuruluşu Başkanı Burcu Kayalar, Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Cengiz Bektaş, Uluslarara- sı Plastik Sanatlar Derneği Başkanı Mehmet Güler- yüz, MESAM Yönetim Ku- rulu üyesi Suavi, TOBAV Başkanı Tamer Levent ve Ulusal Sinema Platformu adına Haluk Ünal konuşa- cak. Özerk modeller 8 Aralık 13.00'te başlaya- cak olan ve Ydmaz Onay'ın başkanlık yapacağı 'Türki- ye'de ve Dünyada Özerk Yapılanma Modelleri' baş- lıklı oturuma, Ankara Üni- versitesi Siyasal Bilgiler Fa- kültesi'nden Prof. Gencay Şaylan, Istanbul Bilgi Üni- versitesi'nden Prof. Erol Katırcıoğlu, Marmara Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fa- kültesi Dekanı ve Sanat Konseyi'nin ilk başkanı Prof. Hüsamettin Koçan katılacak. Sanat ve slyaset TYS Genel Sekreteri ve Özerk Sanat Konseyi Yöne- tim Kurulu üyesi Gülsüm Cengiz'in başkanlığındaki 'Sanat-Siyaset tlişkisi' başlıklı oturumda ise Arif Sağ, Başar Sabuncu, Gen- cay Gürün, Devlet Tiyatro- ları Genel Müdürü Lemi Bilgin ve Izmit Şehir Tiyat- rosu Genel Sanat Yönetme- ni Yücel Erten konuşacak. Bu oturuma, iktidar partisi adına Adana milletvekili Recep Garip katılacak. CHP temsilcisi ise henüz belli degil. Kurultayın 'Sanatın Öz- gürlüğü ve Özerklik' baş- lıklı son oturumunu yönet- men Yücel Çakmaklı yöne- tecek. Ahmet Gülhan (TO- DER), Prof. Aydın Aybay (Maltepe Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi Dekanı), Ba- ha Boduroğlu (POPSAV, MÜYOBİR), Bayram BUge Toker (Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Mü- dür Yardımcısı), Canol Ko- cagöz (Karikatürcüler Der- neği), Hasan Erkek (ASSI- TEJ), Orhan Alkaya (tSTÎ- ŞAN), Mehmet Aksoy (Heykeltıraşlar Derneği), Nalan Sakızlı (Belgesel Si- nemacılar Birliği), Orhan Kurtuldu (TOMEB), Öner Yağcı (Edebiyatçılar Derne- ği), Prof. Ruşen Dora (Mi- mar Sinan Üniversitesi), Sevda Aktolga (SÎNE-SEN Başkanı) ve Üstiin Ak- men'in (PEN Türkiye Mer- kezi Başkanı) konuşacağı bu oturumla '4. Sanatçılar Kurultayı' sona erecek. Özerk Sanat Konseyi Yö- netim Kurulu, kurultayda di- le getirilecek öneriler doğ- rultusunda, Türkiye Sanat Kurumu yasa taslağına son biçimini verecek ve TB- MM'de yer alan siyasi parti- lerle görüşmeler yaparak, yasa önerisine destek araya- cak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Nasıl Bir liyatro İstemeliyiz? (5) Yazının bu son bölümüne bir saptamayla baş- lamak gerekiyor: Istememiz gereken tiyatroya va- rabilmemiz, bugün için, olanaksız degil -aksi tak- dirde beş hafta boyunca bu konuyu işlemenin an- lamı olmazdı- ama çok zor. Ve bu zoriuk, geniş ölçüde tiyatronun kendisinden değil, içinde gö- verdiği toplumun insan öğesinin yapısından kay- naklanıyor. Bilindiği gibi, bir oyunun hazırlanışı sırasında 'karaktere girmek' oyunculuğun olmazsa olmaz koşullan arasındadır. Yani oyuncu, canlandıraca- ğı karakterin en uç noktalarına kadar gidebilme- li, ardından da karaktere ilişkin çözümlemesine kendi çözümlenmiş kimliğini temel alabilmelidir. Ancak bu koşullar gerçekleştikten sonradır ki, se- yircinin karşısına eskimiş bir şablon değil, oyun- daki bir karakterin özgün yorumu çıkabilir. Bir ör- nek vermek gerekirse, Hamlet'i canlandıracak olan oyuncu X, yalnız Hamlet'i değil, fakat kendi bireyselyapısını, onu öteki insanların arasındab/- ricik kılan tüm kişilik özelliklerini de çözümleye- bildiği takdirde seyirci karşısına farklı bir Hamlet olarak çıkabilir. örneğin varoluş sorunu, her insa- nın yaşamında, bilinçli ya da bilinçsiz, karşılaştı- ğı/hesaplaştığı bir sorundur; ama bu sorunla her insanın karşılaşması, ancak o insanın veyalnızca o insanın algılaytş biçimleri ve bakış açıları çerçe- vesinde gerçekleşebilir. Bu bağlamda, 'insan ve varoluş sorunu' nesnelliği geçerli degildir. Ya da, Ayia Algan'ın sürekli yinelediği gibi, "kavram oy- nanmaz, ancak onun oyunda somutlaştınlmış yan- sıması oynanabilir." Dolayısıyla oyuncu X, ancak kendi bireyselliği çerçevesinde varolma ya da ol- mama sorunuyla hesaplaşmasının bilincine vara- bildiğı ölçüde Hamlet'teki o eşsiz tirada da biran- lam, farWı ve güncei bir anlam yükleyebilir. Bizim toplumumuzda, sahneye karakter getir- menin neden bunca güç ve çoğu kez de başarı- sız olduğu sorusunun yanıtı da işte bu noktada yatıyor: Geçen yazımda da belirttiğim gibi, üye- leri tarihinin son altı yüz yılı boyunca "hiçbir dü- şünce akımıyla aklın süzgeci doğrultusunda de- vinmemiş, devindirilmemiş, dolayısıyla da kendi yazgısını kendisinin belirleyebileceği olasılığını düşlerinde bile görmemiş" bir toplumda insanla- rın -'aydınlar' kategorisine sokulanlann büyük ço- ğunluğu da dahil- kendi bireylıklerinin, 'ötekiler' karşısındaki biricik Ben'lerinin bilincine hiç ya da yeterince varmamışlıkları, kimi zaman tüm bir ya- şam boyu böyle bir gereksinimi duymamışlıkları, sahneye getirilenlerin de genelde birer birey ve- ya karakter değil, ama yapay ve özenti ürünü ka- lıplar olması sonucunu doğurmaktadır. Bu nokta, ülkemizde verilmekte olan tiyatro eğitiminin de za- yıf yanıdır: öğrencilere genellikle nasıl oynamala- n, nasıl rol yapmaları gerektiği öğretilmekte, ama bu arada onlara bu nasılları kendi kimlikleri teme- line nasıl oturtabileceklerine ilişkin bir ipucu ve- rilmemektedir. Dahası, salt rol yapmanın ötesine geçebılen kimlıklerin bastınlmâsına çalışılmakta- dır! Bu durumda istememiz gereken tiyatro, sahne- lerinden bu coğrafyanın insanlarına kalıp-kimlik- leri değil, fakat kendini bilinciyle varetmiş birey- leh, böyle bir bilincin önemini yansıtan bir tiyatro olmalı. Eleştirel bağlamda düşündürücü olma ti- yatronun temel niteliklerinden ise eğer, o zaman bizim tiyatromuz, insanları dünyaya, yaşama bir de Ben olarak bakabilmenin önemi ve Ben olma- nın beraberinde getirdiği sorumluluk üzerinde dü- şündürebilen bir tiyatro olmalıdır; Ben'i sağlam ve sağlıklı varetmenin asla bencillikle eşanlamlı ol- madığını, tam tersine, Ben-lik'ten yoksun üyeler- den oluşma bir toplumun tüm rüzgârlardan kolay- lıkla etkileneceğini öğreten bir tiyatro olmalıdır. Bunları başarabilmek, bu coğrafyadaki kültürü, o kültürün insanlarının dillerıni, jestlerini, davra- nışlannı, yaşam karşısındaki ve toplum içerisin- deki tutumlarını çok iyi çözümleyebilmiş olma ko- şuluna bağımlıdır. Çünkü böyle bir çözümlemeye gitmeden buranın insanlannı kendi olan ve olma- sı gereken kimlikleri üzerinde düşündürtebilmek, olanaksızdır. O halde, buranın kültürüne ve diline aldırmayan, bu konularda araştırmacılıktan ve bil- giyle beslenmekten uzak, salt kendi-için yapılan, henüz karakterlere yabancı bir ortamda karakter- siz biçimler peşinde koşan, bir şeyleri göstermek adına salt gösteri ile sınırlı kalan bir tiyatro anla- yışının amansız düşmanı olmalıyız! e-posta: ahmetcemal" superonline.com acem20« hotmail.com BUGUN • EMEK StNEMASI'nda 21.00'de Bülent Ortaçgil konseri. (0 212 283 75 00) • NARDİS JAZZ CLUBda 21 30da Somer Soyata Vokal Band konseri. (0 212 244 63 27) • ÎTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.00'da Dacia Maraini söyleşisi. (0 212 293 98 48) • KÜLTÜR KOLEJt'nde 10.00'da Neşe Doster'in katılacağı "Kemalizmde Türk Kadını" konulukonferans. (0 212 570 54 44) • NÂZEM KÜLTÜREVİ'nde 20.00'de Yersiz Oyuncular'dan 'Beyaz Karga' adlı oyun. (0 212 245 04 81) • KARTALTEPE KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.30'da Atilla Birkiye'nin 'Felsefe ve Aşk' adh söyleşisi. (0 212 543 73 28) M İSTANBUL TEKNİK ÜNÎVERSİTESİ MAÇKA SOSYAL TESİSLERİ'nde 09.00-18.00 saatleri arasında 'Müzik Araştırmaları ve Folklor Derlemeleri' sempozyumu. (0 212 293 13 00) • BORUSAN KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde 18. 30'da Özlem Altan'dan 'Malatya Yöresi Düğün Törenleri Örf ve Âdetleri' konulu öğrenci sunumu. (0 212 292 06 55) • BÎLGİ ÜNtVERSİTESl DOLAPDERE KAMPUSU'nda 14.00'te 'Blue Moon', 16.30'da 'Suzie Washington', 19.00'da 'toplu kısa fihnler' ve 21.30'da 'Ikarus' adlı fümin gösterimi. (0 212 293 50 10)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear