Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 21 ARALIK 2003 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
stanbul S 8 Sinop 9 Adana B 16
Edirne S 10 Samsun
<ocaeli 8 Trabzon
Şanakkale S 10 Giresun
Izmir B 14 Ankara
Manisa S 11 Eskişehir
Aydın B 13 Konya
Denizlı 7 Sıvas
Zonguldak K 6 Antalya B 15 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Sıirt
Hakkâri
Van
B
PB
B
PB
PB
K
K
14
3
11
4
3
0
1
K -4
Yurdun kuzey ve do-
ğu Kesımlen parçalı çok
bulutlu. Batı ve Orta Ka-
radenız kıyılan, Doğu
Karadenız ıle Doğu Ana-
dolu'nun doğusu yağış-
lı, dığer yerier az bulutlu
geçecek. Yağışlar Orta
ve Doğu Karadenız kıyı-
lannda yağmur, yağış
alan dığer yerterde kar
şeklınde olacak. Hava
sıcaklığı batı kesımlerde
bıraz artacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
B
B
B
Y
Y
Y
Y
Y
-1
2
1
10
10
12
12
9
Berlın Y 8 Moskova PB 1
Budapeşte B 3 Aşkabat Y 13
Madrid PB 12 Astana K 1
Vıyana B 4 Taşkent Y 10
Belgrad PB 7 Bakü
Sofya PB 8 Bişkek
Roma
PB 3
Y 15 Tiflıs
Atına PB 14 Kahire PB 17
Münih K 5 Zürih 6 Şam Y 9
ÇfrAçık P a r
î
a İ 1 t X i l u t l l J : SlSİl Bulutlu ^ Çok bcıiutlu > Yağmufiu Sulukar . Gok gurultûB
GÜNCEL CUNEYT ARCAYUREK
• Baştarafı 1. Sayfada
Özal'la başladı, onun öğrencilerinin gizliden gizliye
medyada sürdürdükleri serüvenlerin kanlı kansız öykü-
leri... Yazılı basın denetim altında. Görsel basında eleş-
tri yapan tek bir program kalmamacasına yürütülen si-
yasal bir stratejinin perde arkası... Daha neler neler.
Hepsi medya medya filminde!
Medya medya filminin hemen her bölümü "muhale-
feteyeryok, iktidara var" sloganıyla açılıyor.
• • •
CHP muhalefet yapamıyor! Bu saptama sürekli işle-
nyor. Sesini neden duyuramadığının üzerinde durulmu-
yor.
Oysa çeşitli kademelerıyle CHP, temel sorunlarda
pekâlâ görevini yapıyor. Ama, ah medya medya... "Mu-
halefete yeryok, iktidara var" sloganı ile CHP muhale-
fetinin ne kadannı yansıtıyor? Yansıtmıyor. Yansıtma-
yadaniyetli, isteklı değil.
Iktidar kendi adamlarını medyaya yerleştirmeyecek
kadar kurnaz. Medya patronlarının hınk deyicilerini kul-
lanıyor. Köşe başlarını tutmuş, holding patronlarını bur-
nundan yakalamış. Gak dese guk dese dilediğini dile-
diği gibi yayın yaptınyor.
CHP Genel Başkanı Baykal'ın salı günleıi gruptaki
konuşmaları, grup başkanvekillerinin topiumu rahatsız
edecek yasalar ve girişimler üzerindeki çıkışltrı yerin-
de ve zamanında. Milletvekilleri üzerine düşen görevi
yapıyor.
Medya CHP yetkılisınden demeç alıyor. Mutfaktaki
yönetici yukandakı holding patronunun gözüne bakı-
yor. Demeci, yahut çarpıcı haberi yayımlamıyor.
• • •
CHP muhalefet yapmıyor değil, yapıyor ama med-
yada söylemlerini, eleştirilerini yansıtan, yansıtmaya ni-
yetli olan yok! Kaptırmış gidiyor muhalefetin giderek za-
yıfladığını öne süren FTTE stratejisine kendini. Ağzıyla
kuş tutsa, önüne belgelerin belgeleri konulsa; iktidar
aleyhine mi, en çok 1 gün. Bu, fazla ileri giden bir ırde-
leme mi acaba?
Iktidarı (bağlı olduğu holdingi) koruma telaşı ön plan-
da yer aldıkça, medya gibi medya olmaz medya.
Iktidan kollayan kuruluş sadece medya mı? Yooo...
Sivil toplum örgütleri nerede? Gericilik, yobazlık, takıy-
yecilik; türbanlı, cüppeli, sarıklı hançerini dayamış reji-
min kalbine; yok mu kurtaracak bahtı kara maderini di-
ye Atatürk devrimcileri çığlık çığlığa. Sivil toplummuş,
demokratikvezindekuvvetlermiş... Medya kadareleş-
tirıden uzak, ürkek ve kimileri korkak. Gerçeklerin artık
sadece iktidar gözüyle kullanılmasına izin veren tek
partinin adeta buyruğundalar.
Canım efendim, biz yüzlerine açıktan söyledik, söy-
lüyoruz. Eleştirı görevimizi yaptık, yapıyoruz. Tınmıyor-
lar. Demokratık düzendeyiz; AB kapısında daha ne ya-
pabiliriz derler, diyorlar.
Bu datakıyyesel tayyipsel demokrasimizin yeni yut-
turmacı son sloganı!
* • •
AB zirvesinin yayımladığı sonuç bildirisinde adamlar
akıllarına geleni yazdılar, söylediler. örnek mi? Buyu-
run: RTE, yoğun eleştirilerle karşılanan Güneydoğu so-
rununun sonuç bildirisine girmesini eleştirenlere daha
önceki bildiriierde de yeraldı diye savundu. Oysa CHP
kurmaylan inceledi ve saptadı ki; RTE doğruyu söyle-
miyor. Bugüne dek üç yılda 6 kez yayımlanan sonuç
bildirilerinde Güneydoğu sorunu tek bir kez yer alma-
mış! Bizim ünlü ikili Brüksel'de. Bakanın uğramadığı
Türkiye-AB Karma Komisyonu_toplantısında CHP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Onur Öymen; bizimkileri par-
mağının ucunda oynatan Verheugen'e AB ülkelerinin
imzalamadığı protokolleri imzalamadığını öne sürerek
Türkiye'yi bildiride nasıl eleştirirsiniz ya da Kıbns'ta
(1960anlaşmalanyla)Türkaskerinin bulunuşunu illegal
diye nasıl tanımlarsınız diye yüklenır. Komiser yüzsüz;
"Uyelere söz geçiremiyonız, adaylara söylüyorvz" der,
komisyonu terk eder. Tabii bu gelişmeler medyada
yer almaz.
öymen, hükümeti "Herşeyisineye çekiyor" diye eleş-
tiriyor ve sonra ekliyor "Bunlarattan düşüyor, sonra ine-
cektim diyor."
Kıbrıs politikası, Irak politikası, AB, dokunulmazlık vs.
vs...
Bütünüyle sorunlann içine ediliyor.
• • •
Bu manzara rahmetli Şinasi Nahit Berker'in şiirini
akla getiriyor: "Gece yansı/Cinayetler saati/Karanlıkla-
n bir feryatyırttı/Hatceeee... Hatce/Oturağımı getir".
Yazıylaşiirarasındakı bağlantıyı siz kurun lütfen!
Hükümetin yanlışlan, Türkiye'nin elini zayıflatacak nitelikte
AKPnin 'Kıbrıs' hatasıSERKAN DEMfRTAŞ
ANKARA - Kritik bır sürece giren Kıb-
ns sorununda AKP hükümetinin yaptığı
politik hatalar, müzakere süreci öncesinde
Türk tarafının elini zayıflatacak nitelikte.
AKP'nin en büyük hatası, müzakere süre-
cinde masada Kıbns Türk tarafı oruracağı
halde Ankara'nın bir plan çalışması içinde
olduğunu ve bunu ileride kamuoyuna du-
yuracağının ilan edilmesi olarak görülü-
yor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ın
da bu süreçte farklı mesajlar verip "zik-
zaklar çizmesi", Ankara'nın devlet poli-
tikasına da ters olarak değerlendiriliyor.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'nin
tlerleme Raporu'nda "Kıbns'ta çözüm
olmaması Türkiye'nin AB beklentileri
önünde ciddi engel oluşturur" ifadeleri-
nin yer almasının ardından Türk Dışişleri
Bakanlıgı 'nın bir çalışma içinde olduğunu
basınaaçıklamıştı. Gül'ün, daha sonra An-
nan Planfnın referans alınarak yapıldığı
anlaşılan bu çalışmayı duyurmasının ne-
denleri arasında 12-13 Arahk Brüksel Zir-
vesi sonuç bildirgesinde bu ifadelerin de-
ğiştirilmesi bulunuyordu. Bu durum, so-
nuç bildirgesine "...çözüm olması Türki-
ye'nin AB beklentilerini kolaylaştmr..."
ifadeleriyle yansıdı.
'Çözüm planı çalışmasr
Ancak önce Gül daha sonra da Başbakan
Erdoğan tarafından sıklıkla dile getirilme-
ye başlanan "çözüm planı çalışması" ba-
zı olumsuz sonuçlan da beraberinde getir-
meye başladı. Bunlardan bazılan şöyle:
• Kıbns "ta çözüm müzakereleri, BM gö-
zetiminde Türk ve Rum toplumlan arasın-
da yapılıyor. Ankara'nın KKTC'den ba-
ğımsız olarak hazırlayacağı planın müza-
kere edilmesi mümkün görünmüyor. AKP
hükümeti, ilk kez Lefkoşa'dan farklı bir
plan üzerinde çalışıyor.
• Edinilen bılgilere göre Ankara, çalış-
mayı kamuoyuna sunmayacak. Bu çalış-
mayı KKTC lıderi Rauf Denktaş ı müza-
kerelere bu zeminde başlaması için ikna
etme sürecinde kullanacak olan Ankara,
hükümetin kunılmasıyla Lefkoşa ile tema-
sa geçmeyi düşünüyor. Baskının artmasıy-
la birlikte planın daha erken bir tarihte
Denktaş ile görüşülmesı olasılığı bulunu-
yor. Bunun da Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer'in başkanlıgında, Denk-
taş'ın dakatılması öngörülen Çankayazir-
vesinde görüşülmesi planlanıyor.
• AKP'nin yaptığı çalışma, sadece
Denktaş'ı değil, Türk tarafının elini zayıf-
latacak nitelikte. Türk tarafının kendi ara-
sında bölünmesi, Kıbns sorununun "ulu-
sal dava" nitelığine zarar veriyor.
• Erdoğan'ın sürekli Denktaş ve danış-
manlanna dönük olumsuz ifadeler kullan-
ması sıkıntı yaratıyor. AKP hükümetinin
ulusal davaya dönük zikzakları, sadece
Türk tarafında degil konuyla ilgili diger
uluslararası taraflarda kafalan kanştınyor.
Türk tarafı üçe bölünebllir
• CTP lideri Mehmet AIi Talat başkan-
lıgında bir hükümet kurulması durumun-
da parçalı görüntü daha da aynşacak. Türk
tarafı, "Talat tarafı, Denktaş tarafı ve
Erdoğan tarafı" olmak üzere üçe bölün-
me tehlikesiyle karşı karşıya.
John Swift
'ABsının
Yeşil Hat'ta
sona erer'
REŞATAKAR
Otobüsyandı: 12ölüBrüksel-Paris otoyolu üzerinde yanan Alman pla-
kalı otobüste 12 kişi ölürken yaralanan 37 kişiden
30'unun durumunun ciddi olmadığı, bu kişUerin
bugün taburcu edilecekleri bildirildi. Polisin verdiği bilgiye göre, Brüksel-Paris otoyolunda
seyreden yolcu otobüsü, dün sabaha karşı aniden yoldan çıkarak beton yol işaretine çarptı.
Alev alan otobüs yandı. Yapılan ilk açıklamalara göre, otobüs yolculan arasında. Almanla-
rın yanı sıra bir Türk, bir Hırvat, bir Bosnaü, bir Amerikab ve birkaç Moğol bulunuyor.
Kadının sorunu çok• Baştarafı 1. Sayfada
• Türkiye'deki nüfusun yüz-
de 21.6'sı 10-19 yaş grubun-
dan oluşuyor.
• 15-19 yaş grubu arasında
olan ergenlerin yüzde 15.5'i
evli.
• 15-19 yaş grubundaki ka-
dınlann kırsal kesimde yüzde
11 4'ü, kentsel kesimde yüzde
9.4'ü en az bir kez gebelik ge-
çirmiş. Bu gruptaki kadınlann
yüzde 5.5'i ıse en az bir kez
düşük yapmış.
• Aktif cinsel hayatı olan er-
genlerin yüzde 66.4'ü herhan-
gi bir aile planlaması yöntemı-
ni kullanmıyor.
• 20 yaş altmdaki ergen ge-
belerin yüzde 35.5"i doğum
öncesinde hiçbir sağlık hizme-
ti almamış durumda. Bunlann
yüzde 52 si ise tetanos aşısı bi-
le olmamış.
Raporun sonuç bölümünde;
eğitimsizliğin kırsal kesimde
erken evlilik ve erken gebelik
riski yarattığına işaret edilir-
ken büyük kentlerdeki gençle-
rin ise cinsel yolla bulaşan has-
talıklar ve uyuşturucu sorunu
yaşadığına dikkat çekildi.
LEFKOŞA - AB dönem baş-
kanJığını 1 Ocak2004'teüstenme-
ye hazırlanan Irlanda, hem AB ül-
kelerine hem de Güney Kıbns
Rum Yönetimi'ne çok ciddi uya-
nlarda bulundu.
Irlanda'nın Güney Kıbns'taki
Büyükelçisi John Swift, tek yan-
lı AB üyeliğinin yalnızca Kıbnslı
Türkler ve Türkiye açısından de-
ğil, aynı zamanda Rumlar açısın-
dan çok ciddi sorunlar yaratacağı-
nı ve böylesi bir durum karşısında
AB sınırlannınYeşil Hat'ta bitece-
ğini söyledi.
Svvift "Türkiye,AB'nin istedi-
ği ölçütleri yerine getirmede ka-
rarlı görünüyor. Bu nedenle
Türkiye'ye görüşme tarihi veri-
iirse, Kıbns sorununun çözümü
de kolaylaşır" diye konuştu.
Swift, Kıbns sorununun 1 Ma-
yıs 2004'ten önce çözülmesi ka-
dar, Türkiye'ye üyelik konusunda
müzakere tarihi verilmesinin öne-
mine dikkat çekerek "Türki-
ye'nin.AB tarafından önüne ko-
nulan ölçütleri yerine getireceği
kesin olduğuna göre AB'nin
Türkiye'ye görüşme tarihi ver-
mesi gerekir" dedi.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
miş? Hükümetler, devletehizmetetmeyeriymiş. lyi
güzel de kardeşim, ben vatandaştan oyumu alıp
gelmişim. Onca oyu, hizmet etmek için mi aldık?
Hayır... Hizmet almak için. Devlet kurumları, parti-
mize nasıl hizmet edebilir, onu araştıracaklar, bula-
caklar ve yola koyulacaklar.
Bulamayan olursa, biz bulmalarını sağlarız!
Medyada başlattığımız hareket başarıya ulaştı.
Sistemimiz son derece açık:
Sok kanallı tek seslilik!
nce kanal sayısını azaltalım, bize rakip olanları
bitirelim dedik. Sonra vazgeçtik. Demokrasiyi uy-
gulamaya karar verdik. Herkesin, özgürce bizi des-
teklemesini sağlıyoruz. Böylece, onlarca kanal-ga-
zete yaşamını sürdürüyor, hepsi bizım başarımızı
kendi dillerine göre yazıyor. Tek bir ses çıkıyor!
Çok seslilik nedir?
iktidar partisinin sesinin olabildiğince çok araçla
topluma duyurulmasıdır. Bu manada en çok sesli
iktidar biziz!
Araç maraç dedim de, aklıma geldi. İktidara gel-
meden önce şöyle bir ifade kullanmıştım:
"Demokrasi benim için araçtır!"
Herkes üzerime gelmişti. Onların çoğu şimdi de
üzerime geliyor ama, sarılmak için!
Biz bu aracı çok şükür iyi kullandık, amacımıza
ulaştık. Şimdi o aracı alıp atacak mıyız? Hayır. Bin
kere hayır. Biz, vefanın sadece bir semt olduğunu
düşünen insanlardan değiliz. Şimdi demokrasiyi
başka amaçlarla kullanıyoruz. Yani, bir kenara at-
mış değiliz...
Demokrasi nedir?
Demokrasiyi bir nevi haraç olarak kullanmak da
partimize, affedersiniz halkımıza hizmet sayılır. Ki-
mi kurumlar var ki, başına kendinden birini koydun
mu, para musluklarının da başma geçtin demektir.
Geçen gün, bankacılık didikleme ve dağıtma ku-
rumunun (BDDK) başına yeni bir arkadaşımızı ge-
tirdik. Herkes bu kurumun anlam ve öneminden
bahsediyor. "Kısa kesin" dedim, "bu kurum ne ka-
dar parayı denetiminde tutuyor?".
150 milyar dolar civarında dediler. Hah şöyle de-
dim. Beni burası ilgilendiriyor. Kurumun başına bi-
zim arkadaşımız getirildiğine göre, banka sahiple-
ri herhalde kime kredi verileceğini kime verilmeye-
cegini daha iyi anlayacaktır.
Bugünlerde bütçe görüşmeleri var. Başında bu-
lunmaya bile gerek görmüyorum. Maliye işlerine
bakan bakanımız o kadar başarılı ki... Matematiği
de çok kuvvetli. Bütçe rakamlarını çok iyi düzenle-
miş. örneğin, 2 kere 2'yi satın ahrken 3, satarken 5
göstermiş. Şimdi statükoculartutturacak, 2 kere 2,
4 eder. İktidar bunu değiştiriyor, diye kaşlarını yır-
tacaklar.
Durun kardeşim.. sinirlenmeyin öyle. önce deği-
şimin farkına varın. Biz hiçbir iktidarın düşüneme-
diğini yapmışız, matematikte değişime gitmişiz...
Hazmedemediğinizi biliyoruz ama, bu kadar da bel-
li etmeyin!
Partimizin başlıcaoy kaynağı dini simgelerle ilgi-
li olarak da tam demokrasi uyguluyoruz. örneğin,
Fransa işimize gelmeyen bir karar almışsa, Ameri-
ka'ya bakıyoruz. Oradan karar getirtiyoruz. Serbest
piyasa demokrasisi bu değil mi kardeşim? Açın öz-
gürlüklerin önünü... Insanlar her türlü özgürlükleri-
ni seçsinler. "Demokrasi kurallar rejimidir" sözü de
kanıma dokunuyor. Bunda da değişim yapacağız
ve şu tanımı getireceğiz:
"Demokrasi, kurallardan istediğini seçme rejimi-
dir. "
Şimdi ben demokrasi benim için haraçtır dedim
ya.. yine üzerime gelecekler. Sözlüğe baksınlar.
"Haraç" sözcüğünün birinci anlamı şu:
"Osmanlı'da toprak sahiplerinden devletçe alı-
nan vergi."
Ben sözlüğe de katkıda bulunuyorum. Buna ye-
ni bir anlam ekliyorum:
"Para sahiplerinden devlet adına, iktidar partisi-
nin aldığı hakl"
ankcum . ktv.ttnet.net.tr
AL GÖZÜM SEYREYLE/IŞIL ÖZGENTÜRK
Suç Hep Götürende mi?
Malumunuz. haftanm önemli iki konusu vardı.
Biri Kıbns seçimleri, öteki Saddam'ın fare deli-
ği gibi bir delikte yakalanması. Bu konuda o ka-
dar çok konuşuldu ki. vallahi bana daral geldi.
Kestirmeden şunlan söyledim. "Kardeşim, Sad-
dam ne zaman bir demokrasi ve insan haklan
kahramanı oldu ki, direnerek ya da kafasına
bir kurşun sıkarak yakalansın. Adam, her tür-
lü soykınmı ve zorbalığı uygulayan ve kolayca
satın alınan bir Ortadoğu diktatörüydü. Sonu,
halkı tarafından ayak bileklerine bağlanarak
asılan Mussolini gibi olmalıydı ama ne ya-
zık ki, Irak halkı İtalyan halkının yaptığı-
DI yapamadı ve sonuçta diktatörleri, Ame-
rikan askerleri tarafından fare deliğinde
yakalandı."
Kıbns konusuna gelince, bu son seçim tan-
tanasında çok şey öğrendim. Birincisi. Kıb-
ns öyle "\er kıirtul" denilecek bir toprak
parçası değilmiş; ikincisi. muhalefet başka-
nı daha seçim sonuçlan belli olmadan, "Biz
kazandık, Denktaş'ın işi bitti" diyecek ka-
dar toymuş; üçüncüsü, Kıbns daha uzun yıl-
lar hem iç hem dış siyasetimizi etkileyecek.
Otuz yıl sonra hâlâ işin başındayız.
Haftanın konulan hakkında fıkrimi kısaca
belli edip ana konuma döneyim. Bu hafta hü-
kümet. Imar Bankası'ndan devlet bonosu al-
dığını ve geleceğini kurtardığını sanan 22 bin
bonozedeye bu paranın ödenmeyeceğini
açıkladı. Başından beri daha fazla kazanmak
amacıyla yatınlan paranın devlet güvencesi
altında olmasına karşı olan bin olarak vallahi hıç
üzülmedim.
Mesela Nadya Hanım, öyle çok varlıklı biri de-
ğil, yememiş, içmemiş. çocuklanndan, torunla-
nndân esirgediği parayla Imar Bankası' ndan dev-
let bonosu almış. Adamlar bangır bangır en yük-
sek faizli devlet bonusu sattıklannı ilan etmişler
ya, Nadya Hanım koşturarak gitmiş ve heyecan-
dan yapılan işlemlere de dikkat etmemiş. şimdi ag-
layıp duruyor ve tek söylediği: "Devlet benim
paramı versin." Niye versın kardeşim, sen her-
kesten akıllı mısın? Yüksek faizi alırken kimsele-
re koklatmıyordun, şimdi bilerek ya da bilmeye-
rek aldığın riskin cezasını çek.
Mesela Niyazi Bey, daha önce KasteUTde pa-
rasını batırmış ama. adam bir türlü akıllanmıyor.
tki katını satıp tmar Bankası'ndan devlet bonosu
almış. Çe\Tesindekiler onu uyarmışlar. "Dikkat
et," demişler. "bu banka pek itibarlı değil, Kas-
telli'de başına gelen tekrar başına gelebilir."
Niyazi Bey, kararlı yanıt vermiş. "Bu iş bir kere
olur, hem Kastelli bankerdi, bu koskoca ban-
ka, reklamlanndan geçilmiyor." Sonuçta gıdip
parayı tmar'a yahrmış, şimdilerde ağır bir mide
kanaması geçirmiş ve sürekli "Beni konımayan
devlet, devlet degildir'" diye yakınıyor. ÇevTesin-
dekiler söyledi. bir gün bile banka sahıplerini suç-
lamamış. Vr
arsa yoksa devlet!
Evet, görülüyor ki, bu ülkede suç sadece malı
götürende değil, malı götürenlere bağırlannı açıp
mal emanet edenlerde de. Yahu yıllarca bu banka-
nın neler yaptığı biliniyor, fisıltı gazetesi aracılı-
ğıyla batacağını yayan ve bunu duyan herkesin ka-
pısına biriktiği. faiz fılan düşünmeden ana parayı
çektiği bir banka bu. Çok iyi anımsıyorum, bu de-
dikodunun ardından bankada bırakılan faiz geli-
rinin tnlyonu bulduğu söylenmişti. İşte böyle
bir bankaya sen gidip para yatınyorsun. Müsta-
hak vallahi. Bu kadar acunasız olmak kötü. a-
ma durum bu. Bu arada. ikı yıl boyunca tmar
Bankasrnın sallantıda olduğunu bilen ve ülke-
de 19 yıldır bu ülkenin SPK'si olarak varlığını
sürdüren, gene aynı hizmet dalında üç yıldır var
olan BDDK yetkiülerinin bu olayda çok açık
suç ortaklığı var. Yani halkı bilgilendirmekte ne-
den bu kadar geciktiler. bunu soran kimse yok.
Devlet bu parayı ödemesin ama, şu suç ortak-
lığuıı da iyice bir açıklasın. Onlar da yargılan-
sınlar. Miİletvekilinden sokaktaki top oynayan
çocuğa kadar kimsenin güven duymadığı yargı
için işte firsat, birileri çıkıp bir suç duyurusun-
da bulunsun. O Nasreddin Hoca fikrası nasıldı?
Hocanın e\ine hırsız girmiş. her şeyi alıp gitmiş.
Hoca dö\ünüyor. sormuşlar. "Hoca kapıyı kilit-
lemiş miydin," Hoca yanıt vermiş."Hayır,"
"Peki pencereleri kapatmış mıydm?" Hoca
gene yanıt vermiş: "Hayır." "Amma yaptın
Hoca kabahat sende" demişler: u
bu devirde
böyle penr
asız yaşanır mı?" Hoca ağlamaklı bir
yüzle kendini sorgulayanlara bakmış, "Anladık
anladık" demiş, "kabahat bizde, ama evi soyup
soğana çeviren hırsızın hiç mi suçu yok?"
seyreyleisil(g yahoo.com
isilozögcnrürk((î süperonline -
6
Annan Planı temel ahnnıalı'
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Başbakan Recep Tayjip Er-
doğan, Kıbns konusundaki göriiş-
melerin Annan Planı temelinde
sürmesi gerektiğini söyledi. Devlet
Bakanı Mehmet Ali Şahin de,
"Türkiye'nin AB hedefine karşı
olan kişUerin KKTC'de etkin gö-
revlerde olmalarının doğru ol-
madığını" söyledi.
Resmi bir ziyaret için Özbekis-
tan'da bulunan Erdoğan. onuruna
verilen akşam yemeğinin ardından
gazetecilerin sorulannı yanıtladı.
Erdoğan, Kıbns'taki gelişmeler ile
ilgili Türkiye'ye dönünce önce
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, sonra da KKTC Cumhur-
başkanı Rauf Denktaş ile görüşe-
ceğini belirtti.
BM Güvenlik Konsevi'nin "An-
nan Planı temelinde görüşmele-
rin başlaması" çağnsı hatırlatılan
Erdoğan, "Doğrusu bizim istedi-
ğimiz de bu" dedi. Erdoğan, An-
nan Planı temelinde görüşmelerin
sürmesi gerektiğini belirtti.
îstanbul'daki temaslan sırasında
gazetecilerin sorulannı yanıtlayan
Şahin, "KKTC'U yetkiîiler Tür-
kiye'nin hedefini zorlaştırıcı de-
ğil, kolaylaştırıcı tavır içinde ol-
malılar. Türkiye'nin AB hedefine
karşı olan kişUerin KKTC'de et-
kin görevlerde olmaları doğru
değil" diye konuştu.
'Denge noktası bulunur'
KKTC'de halkın orta yolu gös-
terdiğini kaydedenTBMM Dışişle-
ri Komisyonu Başkanı Mehmet
Dülger,"Buradaki işleri siyah Ue
beyaz arasında griyi ararken gri-
nin biraz beyazı fazla, biraz siya-
hı fazla gibi terazi ibresinin gidip
gelmesi gibi düşünüyorum, den-
ge noktasını bulacaklardır" dedi.
BÎR GÜNDE ÜÇ DEMEÇ VERDl
Erdoğan Kıbrısh
karıştırdı
LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'ın, Özbekistan'ı ziyareti
sırasında Kıbns'la ilgili olarak bir günde 3
ayn demeç vermesi ve KKTC Cumhurbaş-
kanı Rauf Denktaş'a ağır eleştiriler yö-
neltmesi, adanın her iki kesiminde de geniş
yankı yarattı. KKTC basmı, Erdoğan'ın
açıklamalannı ve Denktaş'ın yanıtını 'Dü-
eUo' başlığıyla yansıtırken Rum basını "iki
liderin kafa kafaya çarpıştığını" duyur-
du. Güney Kıbns'ta yayımlanan Filelefthe-
ros gazetesi, Denktaş'ın, Ankara ile soğuk
ilişkiler yaşadığını ileri sürdü.
YENÎDEN GÖRÜŞME İSTEDÎ
Annan 'dan
'kayıp' mektubu
Dış Haberler Servisi - Birleşmiş Milletler
(BM) Genel Sekreteri Kofi Annan, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbns
Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'a
birer mektup göndererek "kayıplar" konu-
sunu yeniden görüşmelerini istedi. Annan
mektubunda, iki tarafın, kayıp dosyalannuı
incelenmesi yöntemi üzerinde anlaşması
durumunda, Otonom Kayıplar Komite-
si'nin boş olan üçüncü üyesini atama niye-
tinde olduğunu bildirdi.Otonom Kayıplar
Komitesi, Türk ve Rum taraflan ile BM ta-
rafından atanan 3 üyeden oluşuyor.