22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16ARALIK2003SALI CUMHURÎYET SAYFA HABERLER AHLAK ARANIYOR TURHAN SELÇUK DtÎHÜSÎ TABİAÎLI İSTAKBÜL EPEKDÎSİ ABDÜLCAKBA21 15 HARİKüLÂDE MACERALAHI IEKMİ1İ KAPlNIN - YAPAi3iJ_£- Sty Erzurum Emniyet Müdürü Vadi Çiçekli, gittiği heryerde insanları sanat için 'ateşliyor' Duygulan 'dizeye' getirmekERZURUM (Cumhuriyet) - Erzu- rum Emniyet Müdürü Vadi Çiçekli"nin makamına giriyoruz. Oda. çiçekli bir vadinin küçültülmüşü sanki, her taraf saksılarla dolu... Fransızca adıyla ar- tık Türkiye'nin tanıdığı Le Poete Tra- vaille'nin (Şair Çahşıyor) son sayısı ile ilgili hazırlık yaparken "yakahyo- ruz" Çiçekli'yi... Bir gece önce Erzu- rum Devlet Tiyatrosu'nda, "Morgan Dağmdan lniş"in prömiyerinde de kar- şılaşmıştık. Ayağa ilk o fırlamıştı sa- natçılan alkışlamak için. Aynı heyecan- la gülümsüyor ama aldanmıyoruz, bu- lunduğumuz mekâna ayak uyduruyo- ruz, "sdaşüran" bir soruyla başlatıyo- ruz söyleşiyi: *Eımıivetveedebiyat_.Katiner,gasp- çılar, tecavüzcüler ve şür_. Belki şiirde bunlar da var ama sanki yanı başında değil, karşısında..." Yanıtından anlıyoruz, bu olumsuz- luklar "engel" değil; ya da belki öyle- ler ama bunlan "dize getiriyor" şıirle, duygulan dizelere getıriyor çünkü: "Bakmışsın ölümlü bir trafik kaza- sı_. Yakmlanna haberverdiniz mi, sav- cı getöi mL. Tam o sırada bir gasp ola- yı, sonra bir cinayet haberi... Soruyor- sun: CMaylann üst üste geldiğj yoğun ortamda bir güzellik yok nıu, yağmur yağacak mı duygusu şiiri getiriyor. Bir ihtiyaç bu...'' Ömer'ln hlkâyesl " Yanınızda çahşanlar sizin şiir aşkı- nızdan etkUenmedi mi* diye soruyo- ruz Çiçekli'ye. Erzincan emniyetinde hizmetli olarak görev yapan Omer'in hikâyesi, heyecandan şiir şiir titretiyor bizi: *Ömer,çaycıolarak çalışryordu™ Şiir yazryormuş ama bana vermeye utannuş. Şoförlüğümü yapan arkada- şa v«rmiş. Baküm, çokgiizd bir şiir. Ya- yunladık. Çok okuyan ama içine kapa- nık biriydi Ömer. Ben onun içine dö- nüklüğünü aşmayı başanüm. Çok gü- zel bir diyalog doğdu aramızda. Çay- cıyla müdür nasıl bu kadar samimi olur diye dedikodular çıkü. Tedirgin oldum. Sonra ona, sen dışanda bekle ben seni alayım demeye başladnn. Va- kit buldukça bir kitapçrya gider, edebi- yat sohbeti yapardık." Ömer'in öyküsü bu noktada bitmi- yor. Tersine, tam da bu paylaşımla ye- ni birhayata tutunuyor genç şair. Şim- di. edebiyat fakültesi 2. sınıfta. Çiçek- li'nin desteğiyle gündüzlen okuyor, geceleri çahşıyor. \alova'da şllr akşamları Nereye gitse şiir Çiçekli'yi, Çiçek- li şiiri çekiştiriyor. Yeni bir şehre atan- dığında önce kitapçılara dalıyor. Ne- fessiz kalıp şiire koşan başka kimse var mı diye... Sonra "ateş" diyor. Em- niyet müdürünün vermek istediği son komutrur belkı bu. Ama bu başka, ede- biyat dergisi için ateşliyor insanlan. Yalova'ya tayini çıktığmda, "Şiir Ak- şamlarTnı başlatıyor. "Belediye.\azlandenizkniandastant açryor. Kitaplar, kaseder saühyor. Bu- rayanıasako\-aton.şiirokıı>ahm,dedim. Emniyetten ses düzeni getirdik. Ben ki- taplarum koydum.' Sayın seyirciler bir şiirimi sunuyorum' dedim. MiDet to- partandL Diğer arkadaşlar da okudu. Bakûk önümüzde bir knie oluştu. On- dan sonra Yalova Şiir Akşamlan baş- ladL Liusal boyuta taşıdık sonra." Şiiri bırakmanın olanaksız olduğu kente atanıyor sonra. îstanbul'a... Kü- çük tskender ve Altay Öktem ile bir- likte şiir çalışmalannı sürdürüyor, din- letılere katılıyor. Peki, "Çoketkflendi- ği bir olaydan çıkardığı şiirvar mı aca- ba?" Var: "Maraş'ta emniyetmüdürüyardım- cısr>dım. Fuhuşla mücadele komis>o- nunaguiyordum. Orada baa kadıniar zührevihastahklarayakalanmtşlar. On- larla mülakatyapıyorduk. Onlaruı an- latüklanyla' Koridorda Dört Kışı' doğ- du." Kadınlan da şiiri de merak ediyo- ruz. Hepsi bir sayfaya sığmış zaten: Kadıniarduvara yaslanmıslar /Sıra- \ı bozmuyor esnemderi / Bankamatik deneyimleri yok ama / Sırayla içeri ğ- receklerini / \edense iyi büiyorlar. Sonra, Erzincan Polis Meslek Yük- sekokulu Müdürlüğü'ne atanıyor. Bir edebiyat dergisi oluşuyor kafasında: "Benbiryeregjttigimzaman,zaman kaybı olmasın diye kitapçılara girerim. Kkapçılanlaokınııpyaauılarvardır.Ne yapnorsunuz, nerede otunıyorsunuz, dergi çıkıyor mu diye soranm. 7-8 sene sûren Taşra' dergisi çıkarmışlar Er- zincan'da. Ahmet Bozkurt, Şahin Po- tur, Hayrettin Orhanoğlu >-azr>x)rdu bu dergide. Sonra dergi kapanmış. 'Ma- raş'ta 6 dergi çıkıyor, ruye bizde yok, ne biçim şairsiniz' gibisözler söyledim. Onlar da niye çıkarma\ahm dedfler." Adı Balzac'dan "La Poete Travaille" adının Saint Pol Rous'dan geldiği artık biliniyor ya, biz de kendi adını soruyoruz. "Sizin adı- nız Türkçe ama derginin adı kadar fi- SAİRDEN EMNİYET MÜDÜRÜ OLUR MU? Ve Erzurum... "Şair Emniyet Müdürü geByor" diye yazmış yerel gazeteler. "Şairden yemnrvet müdürü mü olur?" denildiğıni de duymuş Çiçekli. 0 da bekleneni yapıyor. *Edebiyatsız geçmiş bir günü boş geçmiş kabul edryt)rum" diyor ve Erzurum'dan yenı şairler kazandınyor La Poete Travaille'ye.. "Erzurum kıskanmaz mı Erzmcan'ı" diye soruyoruz. Erzurum'da da "La Po'ete Tra^aille Şiir Günkri'' yapacaklannı muştuluyor bize. Çiçekli"nin üç şiir kıtabı var: "Bırakııı .\ğaçlar Beklesin Dağlan", " 18.15 Yalova Vapuru" ve "Şür Yürürlükten Kalkmadı Daha". Ama biz, henüz hiçbir yerde yayımlanmamış bir şiirini yanıımzda götürmek istiyoruz. "Sahipsiz Bisiklet''i koyuyor önümüze. Anlıyoruz, binip gitme vakti geldi... Yine de son bir tur atıyoruz dizelerde: "Üstün insanı. insan üstünü / Post moderni, dost moderni / Aykın düşmeyi, ayaküstü dü^meyi / Anlaüma kaymavı, anlatımdan çıkmayı / Öznelere kaçmayı, öznelersiz yazmayi / Önemsiyor ya da önemsemrvıorsak / Bir düşmana gereksinim >'ar: / İşte oku>ııcu! / Sahipsiz bisiklet / Beklentileriniz için senise hazır / Soyundukça sanal kalan / Sanatçı dostlanm beninı... Donkişotlar!w Erzurum'dan aynlmak üzereyken bir yağmur abyor şehri. Oysa güneş capcanlıydı biz söyleşirken. Hiç hüzünlenmiyoruz. Ne demişti Vadi Çiçekli: "Otaylann üst üste geldiği yoğun ortamda bir güzeilik yok mu, yağmur yağacak mı duygusu şiiri getiriyor." Belli ki duygular "dizeye geJmiş" yine.. EMNİYET VE EDEBİYAT Katiller, gaspçüar, tecavûzcüler ve şür... Belki şiirde bunlar da var ama sanki yanıbaşuıda değil, karşısında...Yeni bir şehre atandığın- da önce kitapçılara dalan Emniyet Müdürü Çiçekli, biryandan Fransızca adıyla artık Türkiye'nin tanıdığı Le Poete TravaiUe'yi (Şair Çahşryor) çıkanrken, bir yandan da şür çahşmalannı sürdürüyor, dinletilere katüıyor, yeni edebiyat dergileri için 'ateş' komutu veriyor™ ginc. Hikâyesi var mı?" Olmaz mı? Onun hikâyesi Roux'u bile çatlatır: " Babam,tabiauçokseven birisL Ben doğmadan \ adideki Zambak'ı oku\w. O sırada yarumda değil, şehir dışında görevdeymiş. .\nneme telgraf çekmiş. Bir oğium olursa ismini Vadi koyun, sonra da soguk suya bannp çıkann, demiş. Bizim atalanmız Kafkasya'dan gelnıiş. Orada bir geleneknûş bu. çelik- leme diyortar. İsmimi Vadi koymuşlar, fakatanneannem "Bu adam çılgın, ço- cuğu zatürreeden öldürecek' demiş. Suya sokmanuşlar." Dergıye dönüyoruz yenıden... îlk sa- yüann tasanmlannı Çiçekli yapıyor. Ka- pak nasıl olacak, birinci sayfaya kimi koyalım, bu şiir olur mu olmaz mı?.. Bastıracak matbaa yok. îlk sayılar bil- gisayardan çıktıyla alımyor, çoğaltıh- yor. Dergicüere yol gösteriyor Çiçek- li: "Zunbalama işlemini ben vapıyor- dum. SOgi var ya. büdiğiniz silgL Sil- giyi ko>Tiyorsun, telzımbayı açrvvrsun. Basorinca silgi altta çıkıyor. Silghi çe- kiyorsun ve krvinyorsun. İştesana der- gL. Çok güzel bir yöntem. Ük başta \alnızca300tanedağrtnordukT Roux. odasına "Şair Çahşıjor" diye yazı asıp yatarken, "Uykumdabileçahşıyorum, rahatsız etmeyin" de demek istiyordu. Roux rahatsız edıldi mi bilinmez ama adım görüp dergiyi rahatsız eden çok olmuş. "Türkçeye kıüık mı girdL Baş- ka Lsim mi yoktu dediler" diyor Çiçek- li. Ama şimdi Türkiye'nin birçok ye- rine dağıtılan, ünlü şairlerle şiire yeni başlayanlann buluştuğu bir dergiye dönüştüğünü anlatıyorheyecanla. "As- la yerel düşünmedik" diyor. ENTERNET / MEHMET SUCU mehmet(g cumhuriyet.com.tr Avaıpa Komisyonu, 2000 yılının Haziran ayında, sloganı "herbireyi, »şyenn/, evi, okulu ve devlet daire- sni Internet'e taşımak" olan e-Av- rupaEylem Planı'nı harekete geçir- Bir Yol Haritası: Beyaz Kitap E-Avrupa girişimi örnek alınarak JQ aday ülkeleri için e- Avrupa+Ey- Hem Planı hazırlandı. Bu çerçevede, aday ülkelerin 2003 yılı sonuna ka- <ar üye ülkelerin ulaştıkları hedef- Seri gerçekleştirmesi gerekiyor. Aday ülkelerden biri olan Türkiye -ce2G01 yılının Haziran ayında, Gö- tebog Zirvesi'nde kararlaştınlan "e- -/^nj?a+"taahhütlennin altına imza artı. "ürkiye, Avrupa Birliği'ne aday ükeolmayı benimseyerek, internet lonLBundaki yasal çerçevesini de AB politkalanyla uyumlu hale getirme- y kaoul etmiş bulunuyor. A\mpa ülkeleri arasında en yük- seke-devlet uygulamalan kullanımı yüzde 57'lik bir oranla Isveç'e ait- ken, bu oran Türkiye'de yüzde 13. Ayrıca, birçok Avrupa ülkesinde, ki- şisel veriler ve bilgi edinme hakkı yasalarla koruma altında bulunuyor. Yönetim kurulu başkanlığını Fa- ruk Eczacıbaşı'nın yaptığı Türkiye Bilişim Vakfı tarafından yayımlanan, Dr. Yaman Akdeniz'in "Beyaz Ki- tap/ Internet'in ÇokTaraflı Yöne- timi: Türkiye'deki Polrtika Yarat- ma Sürecinin Çağdaşlaşmasına Doğru" adlı çalışması, Türkiye'ye en uygun çözümlerin bulunması için İnternet yönetişimi konusunda ulu- sal ve uluslararası düzeyde farklı yaklaşımları irdeleyerek inceliyor. Türkçe ve ingilizce olarak iki ayrı sımdan oluşan çalışmasında Dr. Yaman Akdeniz, internet'in kendi- ne has, merkezi olmayan küresel doğası, uluslararası ve uluslarüstü düzeydeki gelişmelerin ve anlaşma- lann etkisi vegücü nedeniyle "etkin" kural koyma olgusunun tek bir dev- let örneğiyle sınırlandırılamayaca- ğını vurguluyor. Beş bölümden oluşan kitapta Dr. Akdeniz, Türkiye'de Olumlu İnter- net Düzenlemeleri için hükümete özetle şu önerileri sunuyor: • Türkiye'de politika oluşturma sürecini "çağdaş" kılmak için acil önlemler almak. • Bu alandaki politikalann Inter- net'in benzersiz doğası hakkında iyi bilgilendirilmiş ve kendisi de bu tek- nolojiyi doğrudan kullanan politika oluşturucuları tarafından belirlen- mesini sağlamak. • Bu politikaları, İnternet kullanı- cıları, sivil toplum örgütleri, bilimsel çevreler ve İnternet sektörü dahil, il- gili tüm tarafların yorum ve katkıla- rını alarak geliştirmek. • Avrupa İnsan Hakları Sözleş- mesi ve Uluslararası Siyasi ve Me- deni Haklar Sözleşmesi'nin kutsal saydığı temel insan haklarına saygı göstermek. • Yasama, yargı veya yürütme ile ilgili olanlar da dahil olmak üzere, ka- mu bilgilerine İnternet yoluyla erişi- mi mümkün kılmak. • Türk vatandaşlannın Internet'e hızlı ve kolay erişimini ve böylelikle küresel r ilgi toplumuna tümüyle ka- tılmasını sağlamak. özellikle; okul- lar, kütüphaneler ve diğer kamu ku- rumları yoluyla İnternet erişimini po- litik bir hedef olarak görmek ve ge- rekli ölçülerde parasal olarak des- teklemek. • Açık ve saydam bir politika oluş- turma süreci sağlamak. • Düzenlemelere girişmeden ön- ce "risk çözümlemeleri" yapmak, devlet eliyle düzenlemelerin seçe- neklerini de göz önünde bulundur- mak. • Türkiye için benimsenen politi- kaların, Avrupa Birliği'nin bu alanda izlediği politika ile uyumlu olmasına özen göstermek, uluslararası yasal ve politik girişimieri sistemli biçim- de izlemek. • İnternet ile ilgili politikaların ge- liştirildiği uluslararası forumlarda Türkiye'nin sistemli olarak katılım ve temsilini sağlamak. DUZYAZI ORHAN BİRGtT Bir Seçim Böyle Bitti KKTC seçiminin aritmetiksel kazananı, elbette CTP olmalı. Sandıklar açılırken UBP ile birlikte atbaşı gö- türdüğü yarışı, fotofınişte yüzde 35.18 lik bir oran- la ve başlıca rakibinden 2.18 'lik bir farkla önde bi- tirdi. 14 Aralık'ta da görünmeyen bir el, KKTC'de bir karpuzu tam ortadan bölmek isteyen, bunda ba- şan da sağlayan adam gibi sonuç aldı. ikiye ayn- lan karpuzun bir yanında kaçınılmaz fazlalık ken- disini gösterdi. önceki günkü seçim, bundan önce Kuzey Kıb- rıs'ta yapılanlar gibi sıradan bir parlamento seçimi olsaydı, partiler örneğin kişi başına düşen geliri na- sıl arttıracakları, vergiler konusunda ne yapacak- lan gibi her ülkenin seçmenini doğrudan ilgilendi- ren sorunları seçenek olarak alanlara taşısalardı.. O zaman bu sonuçlara göre 50 kişilik KKTC Par- lamentosu'ndan bir iktidann nasıl çıkartılacağını Denktaş'ın başkanlığında oturup kararlaştırabilir- lerdi. Oysa önceki günkü seçim, kimilerine göre KKTC'nin varlığını sürdürmek mı, yoksa "artık ta- mam bitti" demek mi'li bir referanduma dönüştü- rülmek istenınce, seçmenler kesin ve açık çözüm yerine, devletlerinin devamından yana asla gözar- dı edilmeyecek bir çoğunluğun bulunduğunu or- taya koymakta tere' ye de girebilirdi. Ancak, bu gi- riş için başlıca koşul olarak gösterilen Annan Pla- nı'na gözü kapalı teslimiyet, kuzeydeki seçmen için söz konusu değildi. Mızıkçı Talat Daha sandıklar açılırken, Pazar günkü seçimde UBP' nin şeker ve pirinç dağıttığını söyleyerek ik- tidarı seçmen satın almakla suçlayan CTP Genel Başkanı, dün de CNN Türk'te sonuçlan değerien- dirirken "Bütün devlet imkânlanna, devlet medya- sına rağmen" sözlerini altını basa basa kullandı. Arna, karşıtlannın da "bütün ABD ve AB elçileri eliyle ya- pılanpropagandalara, Türkiye'deki tv'lerin vega- zetelerin önemli bir bölümü ile sivil toplum örgüt- lerinin birer AB görevlisi gibi yırtınmalanna, kay- nağı belirsiz para harcamalanna rağmen" bu re- ferandumdan hasarsız çıktıklannı göremediğini or- taya koydu. CTP Genel Başkanı, 14 Aralık seçimlerinin so- nuçlanndan öylesine emindi ki, Denktaş'ı görüşme- lerden alabılecek gölge bir Cumhurbaşkanı gibi al- gılayabiliyordu. Ülkesinin anayasal sitemini deye- terince özümsemediğini, seçim sonuçlanndan son- ra bile aynı sorunu irdeleyerek sürdürürken yürüt- me erkinin hükümette olduğunu sözlerine dayanak yaptı. Ama KKTC Başkanı'nın tek derece ile seçil- mekte olduğunu unutmuş göründü. Üstelik kendi- sine yöneltilen DP ile ortaklık kurma seçeneğini değeriendirirken de, olası ortağı partinin genel baş- kanının soyadının da Cumhurbaşkanı ile aynı oldu- ğunu unutmuş göründü. Yani Serdar Denktaş'a ilk icraat olarak babasının azlini imzalatabileceği- ni bile düşünecek bir yapıya sahip olduğunu da gös- terdi. Seçimleri KKTC'de izleyen gazeteciler, sonuçla- rın CTP Genel Merkezi'nde sevinç değil, hüzün ya- rattığını söylerken, dün öğlen saatlerinde Cumhur- başkanının, televizyonlann canlı yayınladığı basın toplantısında gizlemeye gerek görmediği bir mut- luluk ile kamuoyuna seslendiğini gördük. Rauf Denktaş, Pazar günkü seçimlerin, yarışa resmen katılmayan ama görünmeyen galibi oldu- ğunun bilinci içinde konuştu. AB ve ABD'nin, iste- dikleri kadar tanımadıklarından söz etseler de ön- ceki günkü seçimlere gösterdikleri resmi ve yan res- mi ilgilerile, adanın kuzeyinde kendi geleceğini, üs- tetiktamdemokratikyöntemleriebelirleyenbirtop- lumun bulunduğunun bilinci içinde olduklarının al- tını çizdi. O toplum, elbette AB'ye girmek gibi bir hakkın sahibi olduğunu da biliyor. Ama o giriş yolunun, dev- letini ve kendi varlığını hiçe sayacak bir paketin içeriğini gözü kapalı imzalamakla açılmayacağının da farkındadır. Denktaş'ın önceki gün verdiği önemli mesajlar- dan birisi de, barajı aşan dört partinin bir ulusal mu- tabakat hükümeti kurması gerçekleşebilirse, bu yöntemin kuzeyin geleceği açısından dış dünnya- ya önemli vurgular yapacağıdır. Yine Denktaş, artık ambargonun kaldınlması ger- çeğinin anlaşılmasını Pazar günü seçimleri ile bire bir ilgilenen devletlerden bir hak olarak istemekte- dir. KKTC nin geleceğini elbette kendi parlamento- su ile birlikte Ankara'daki TBMM' nin vereceği ka- rar belirleyecektir. Ankara, Pazar günü verilen me- sajın, birzamanlar AKP liderliğine kimi danışman- lar tarafından nakledilenlerden farklı olduğunu uma- rım görecek kadar deneyim kazanmıştır. Faks: 0212- 677 07 62 obirgrtwe-kolay.net Süheyta Okan M.EşberOkan Sizi çok: özliiyoruz. Fehmi Okan, Lale Okan, Efsun (E.K.K.E.) Türkiye Gazeteciler Cemıyetfnın yayınladığı günlük Bizim Gazete Ülke sorunlanna ılışkin raporianyia, araştırmalanyla, köşe yaalanyla, tarafsız habertenyle sıvıl toplumlann gazetesı Düzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.21151108 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear