13 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
16ARALIK2003SALI CUMHURİYFl SAYFA 17 BHatasmyĞayol ayrm: raTerimyaneşterim! Bektnmik posta: denizsomectfflThuriyetcom.tr www.denizsom.coni Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 97 - Amerikalılar Saddam'ı yakalamış... "Bush'u yakalavacak de&llerdi va!" Mehter Hasan Aydın: "Kuran kurslan yönetmeliğinin geri çekildiğini sanmayın. Bugün bir adım geri attılarsa, yann iki adım ileri gideceklerdir." Katıksız Srtkı Ergüney: "Gecekonduda yoksul ailelerle iftar yemeği yiyen, okulda türban taksın diye çocuklarını Amerika'ya gönderen Tayyip Erdoğan'ı savunan ve 'aydın' geçinen bir egitimci, 'Sizin de paranız olsa çocuğunuzu yurtdışında okutmaz mısınız' diyor. Eğitime yüzde 100 katkı ancak böyle oluri" uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde seçim- leryapıldı ve sonuçta Kıbrıslı Türklerin tam ortasından ikiye ayrıldığı görüldü. Seçim sonuçlarına bakılırsa halkın yarısı bir an önce Rumlarla bütünleşerek Avrupa Birliği'ne gir- mekten, öteki yarısı adına "statüko" denen ulusal çıkariarının gözetilmesinden yana tavır koydu. Türkiye'de seçim sonrası her partinin o seçimden nasıl kazançlı çıktığını yorumlamak âdettir... "Yavru vatan"daki seçimi ise tam tersinden yo- rumlamaya ne dersiniz? Bakalım kimler ne kaybet- miş: Kayıplann en büyüğünü hiç kuşkusuz komiser Günter Verhoygen'in şahsında Avrupa Birliği ya- şadı. Avrupa Birliği'nin ve Türkiye'deki işbirlikçile- rinin onca maddi ve manevi desteğine karşın Kıb- nslı Türklerin ancak yansının aklını çelebildiler. Ku- zey Kıbns'ta, Gürcistan'daki gibi bir halk ayaklan- ması yaratabilecek oy yüzdesine ulaşamadılar. SüreçRumlara teslim olmak istemeyenler seçimi kazanır- sa, seçim sonuçlarını kabul etmeyeceğini beyan e- den komiser Verhoygen, ne yazık ki amacına ula- şamadı. Ikinci büyük kayıp komiserle işbiriiği halindeki ge- nel sekreter Kofi Annan'ın şahsında Birleşmiş Mil- letler'in hanesine yazıldı. Seçimle birlikte bir refe- randuma dönüştürülen Annan Planı, Kıbnslı Türk- lerin ezici çoğunluğu tarafından onaylanmadı. Ko- fı'nin planı kof çıktı. Kaybedenlerden biri de Türkiye oldu... Kıbnslı Türklerin yansının artık Türkiye'ye başka bir gözle baktığı acı gerçeği ortaya çıktı. Biryandan da Yunanistan kaybetti... Kıbnslı Türk- lerin yarısının Türkiye karşıtı yapılamadığı görüldü. Bir başka kaybeden Mehmet AN Talat'ın şahsın- daki muhalefet partileri oldu... Yıllardır ambargo al- tındaki Kuzey Kıbns'taki muhalefete Birleşmiş Mil- letler'den Avrupa Birliği'ne kadar dünyanın deste- ği verilmişken oyların ancak yansını alabildiler. On- ca emeğe ve dış desteğe yazık oldu. Kaybeden taraflardan biri de Derviş Eroğlu'nun şahsında iktidardı. Iktidann oyları geçen seçime gö- re düştü. Ulusal birliğin, partinin tabelasında "Ulu- sal Birlik" yazmasıyla korunamayacağı fena halde anlaşıldı. Kaybedenler arasında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşdayerini aldı. Denktaş'ın, gereksöy- lemleriyle gerekse seçim meydanlanna kadar ine- rek verdiği açık destek mevcut iktidann iktidannı ko- rumasına yetmedi. Sonuçta Kuzey Kıbrıs'ta herkes kaybetti. Ama asıl kaybedilme sürecine giren Kuzey Kıb- rıs Türk Cumhuriyeti'nin kendisi oldu. TutAkif Kökçe: "Tutucuların tutuculuğu ucundan tuttuklan parayla orantılı." KadıMete Neptün: "AKP milletvekilleri yargıya güvenemiyorlarmış. Kolayı var; Başbakan bir defaya mahsus olmak üzere, yargıçlann yerine imam-hatip mezunu birer kadı atayıversin!" SESSİZ SEDASIZ (!) İ mm Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(a yahoo.com Hayatta çizgisi olmadığı için sürekli yan çiziyor hayattan! Kredi kartı v satmak v için denenen yollar Geçen Perşembe sabahı erken saatlerde Prof. Dr. Şükrü Ersoy kapının ziliyle uyanıyor. Kapıda özel posta dağıtıcılanndan biri; Finansbank'tan kredi kartı getirdiğini söylüyor ve zarfı teslim etmek için kimlik göstermesini istiyor. Prof. Dr. Ersoy, herhangi bir bankadan kredi kartı talep etmediğini bildirince dağıtıcı, "Göndermişler efendim benim yapabileceğim bir şey yok" diyor. Adına düzenlenmiş kredi kartını başkalannın eline bırakmak yerine teslim alıp iptal ettirmeyi düşünüyor Prof. Dr. Şükrü Ersoy ve sonra. Sonrasını şöyle anlatıyor: "Kartı almak için kimlik bilgilerimin olduğu kâğıtlan imzalarken ne göreyim bana imzalattığı bir banka isözleşmesi. Yani dağıtıcıyı bir banka görevlisi olarak kullanıyoriar. Ben bu sözleşmenin okunmadan imzalanamayacağını söylediğimde dağıtıcı 'ben beklerim siz okuyun efendim' dedi. Sözleşme 20 sayfa ve ben pijamalanmla açık daire kapısının önünde gelen geçene rezil olur biçimde düşürüldüğüm duruma bakar mısınız? Dağıtıcıya 'Seni banka görevlisi durumuna düşürüyoriar bunun için banka size ek ücret veriyor mu' diye sordum; 'Yok' dedi. Kart şimdi iptal edilmek üzere masamda duruyor. Bankacılaria görüşeceğim, ama böyle bir şey yaşamak sinir bozucu." îslamcı Terör Üzerine MERİÇ VELİDEDEOĞLU Türkiye'de yönetici güç ve onun kucağındaki medyate- röre ad koymak için oyalayıp oyalanırken, dünya basını yoğun bir biçimde ıslamcı te- rörün amacını, ereğini (hedef) irdelemeye aldı; bu konuda- ki makalelere, Cumhuriyet ile birlikte -çok az sayıda da ol- sa- kimi gazeteler sıcağı sı- cağına sayfalannda yer ver- di, veriyor; ayrıca internet si- teleri de aynı konuyu işleme- ye başladılar. Yazılanlarda görülen or- taklaşa kanılardan biri, terö- rün, artık siyasetin aracı, yöntemi değil ta kendisi ol- duğu, harekete geçiren güç olarak da "dinselinancı" kul- landığıdır. Bu görüşte olanlar "kullan- ma" konusunda bir "geriye dönüş"ten söz ederek, Mak- yavel'i anımsatmaktadırlar. Makyavel, hâlâ güncelliği- ni koruyan beş yüz yıllık ünlü yapıtı "Hükümdar"da, "elisi- lah tutan" yani savaşan pey- gamberierin başarıya ulaştı- ğını söyler, örnek olarak da Hz. Musa'yı gösterir. Haklı olduğu yadsınamaz; özellikle de tek tannlı üç din- den ilki ve sonuncusu düşü- nülürse. Bilindiği gibi bu din- lerin önderleri yalnızca inanç- larını yaymakla kalmadılar, devlet kurma atılımında da bjlundular; bu nedenle de savaşmak zorundaydılar. Ikinci tek tannlı dinin öncü- sû savaşmadı, yaşamı da pek kısa oldu; ama onun ye- ı-he "Kilise" bunu fazlasıyla yerine getirdi. Dolayısıyla tek tannlı dinle- rh doğuş günlerinde yaşa- mnların, yani savaşın, "ci- hîd"\n, öldürmenin, ölmenin, "alan "ın vb. bu dinlerin kut- sîl kitaplannda, "kilise", "ha- ds", "sünnet" gibi ikincil kıynaklarında yer aldığı gö- rüür; bu durumda, savaşın öicesini oluşturan siyasetin cfe inanç alanına girmesi ka- çnılmazdı. Çatışmanın kutsal kaynak- lada teknik içerikle yer alma- snı, teröristlerin amaçlan oğrultusunda kullanmaları, oğal olarak teröre inanç bo- yjtu kattığı apaçıktır, dolayı- s/la bu bağlamda siyasetle- rıin terörte örtüştüğü söyle- nbilir. öte yanda dış basında te- rrizmin amacının "Dünya Is- lam Devleti" kurmak olduğu, bunun için de Islam ülkeleri- nin ödünsüz bir şeriat düze- niyle yönetilmelerinin sağlan- ması ve birleştirici güç olarak da hilafetin yeniden diriltilme- si istendiği yoğun biçimde di- le getirilmektedir; aynca bu yolla Islamın dünyada yeni bir "kutup" oluşturacağı da ileri sürülmektedir. Islamcı terörün bu amacı Türkiye'de yıllardan bu yana yazılıp söylendiği gibi, ortaya konan bu ereğe (hedefe) u- laşmanın pek de olanağı bu- lunmadığına işaret edilmek- tedir. 80 yıl önce hilafeti kaldıran Atatürk de bu konuyu 1927 yılında büyük Söylev'ini verir- ken dile getirmiş: "Osmanlı- ların hem Avrupa'yı ele ge- çirmek, hem Islam Dünya- sı'nı yönetimi altına almak amacını güttüğünü" ama "Batı'nın sürüp giden karşı saldınsı, Islam Dünyası'nın ayaklanması, Osmanlı Impa- ratoriuğu'nu da benzerteri gibi tarihin bağnna gömdü- ğünü" belirtmiş ve "Dünya- daki bütün Türkleri de bir devlet olarak birieştirmenin " ulaşılamayacak bir amaç ol- duğunu söyleyerek, "Islam- cılık ve Turancılık siyasasının başarı kazandığına tarihte rastlanamadığını" ileri sür- müştür. Atatürk'ün bu görüşü 76 yıldır değerini kaybetmedi; Islamcılık ve hilafet yönün- den şöyle birdüşünüp anım- samaya çalışırsak, yaklaşık 1970'lerde yeniden su yüzü- ne çıkan siyasetin Islamlaştı- nlmasının, Mısır, Iran, Sudan, Pakistan, Cezayir, Fas, Tu- nus, Afganistan, Lübnan'da yıllar ilerledikçe yerleştiğini, 1990'lann sonlanna doğru da Burma, Çad, Taylan, Filipin- ler'de söz sahibi olmaya baş- ladığını görürüz. Ne var ki bu şeriat yöneti- mine yöneliş, şeriatı benim- seyiş bu Islam ülkelerini bir araya getirmeye yetmediği gibi, içlerinden birinin saldın- ya uğrayıp işgal edilmesi bi- le birlikte hareket etmelerini sağlayamadı. Islam dünyasında gereken silkinişin, uyanışın, Batı em- peryalizmine karşı koyup da ardından ayakta kalmayı ba- şaran Türkiye örneğinde aranması gerçekçi bir görüş olur, içinde bulunduğumuz yüzyılda... ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com H A R B t SEMİH POROY semihporoym yahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEM4L tRGfvç k_urgenc(n yahoo.com TARİHTE BUGÜN VİMTAZ ARIKAN löArahk ıcıcu.mutntaz-arikan.com ORTA SINIFIN ROMANCIS/.. i77S'rB 8UGÜM, ÜMÜİ /U6İÜZ ROUANCISl JAUE AUST£H (CETH OSrt'N) OOğOU. OKULOA 8AŞLAYAN Ö€tZEHrMİ\i EVİH- DE SÛ&HİEeH AUSTEN, KISA ZAMANDA, B'RMAÇ DİL BlLEM Ve KLÂSİKLE& İNCELEYBN Bl£ 6GVÇ KJZ OLACAKTt. ENrEU.EaÜeL GEUÇIM VESANATCOÇKUZUUU 12- t rr yAfLA/e/ AZASIUDA BÜTÜN yoeauuıeuYiA DUYA- CAtC, ILK ROMAHI OLAN *LAOY SUSAN*7 MEKTVPIA (ZINDA YA2ACAtanR. DANIBL D6FOB f£" HENISf F/EL DIMG'LE BÜyİİK ATtLIM YAPMlÇ OLAAI IfJGİÜZ CO- LtAAIt; JANE AUSTEN İLE GEgÇEKÇlU&£, GÜNDEUK YAŞAM'N AZOINDAia ÖNEMLİ UfJ^UEİABA, AYRIU17LARIYLA SET/A4- LENMıŞ KİŞİLİKLEISe YÖNEÜB. AaSTEfJ, OETA S/A//P A// USTACA AULAmN ZOMANLAFMYLA ÖLÜMZÛZLEŞECeKrİR. İŞTE BAZI YAPmAS/; "SA6PUYU VE PUYARUK*, "6URUR. YEAÇ*?, fet**}" Soltia, şimjimûıe otm eı// ve saşlığında dikhği bir- meçe ağaa â Samsun muhabirimiz Cemil Ciğerim'in babası HASBİ CİĞERİM vefat etmiştir. Arkadaşımıza ve ailesine başsağlığı diliyoruz. CUMHURİYET ÇAUŞANUUU KtnMYl JMLUYt 6HKU6İMM ». Tspy Sso IffjtatiKfaciSnçM fi«Mt İLAN BAYBUKT SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasKo: 2003 584 KararNo: 2003 717 Davacı Yüksel Yıldınm vekili Av. Atilla Adiloğlu tarafından da\-alılar Dursun kızı Mahbup Karaaslan. Dursun kızı Gülhanım Karaaslan ve Dur- sun kızı Rahime Karaaslan aleyhlerine açılan izale-i şüyu davasının mah- kememizce verilen karan, davalılar Drusun kızı Gülhanım Karaaslan ve Dursun kızı Mahbup Karaaslan'a tebliğ edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilmjş olup, Davanın kabulü ile Bayburt ili merkez Şıngah Mahallesi Bayır Sokağı 23 pafta. 90 ada 7 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki müktesabat (tina) bedelı davacıya ait olmak üzere arsa bedelının ıse tapu kaydındaki hıssele- n oranında tapu kayıt maliklerine paylaştınlmak üzere taşınmazdakı or- taklığın satış suretı ile gıdenlmesıne, satış bedelı üzennden % 09 oranında ilan harcı alınmasına, davacı tarafından yapılan 187 030.000 - TL yargıla- ma gıdennin davacı payına düşen mıktarın davacı üzerine bırakılmasına, davalılar paylanna düşen miktann davalılardan alınarak davacıya verilme- sine. davacı vekılı için 230.000.000- TL vekâlet ücretı takdınne karar ve- rilmış olup; karar Şingah Mahallesi Bayburt adresinde ıkamet eden, Dur- sun kızı Mahbup Karaaslan. Dursun kızı Gülhanım Karaaslan ve Dursun kızı Rahime Karaaslan'a tebliğ edılemedığinden ilanen teblığıne karar ve- nlmış olup, ışbu ılanın yayınlandığı tanhten ıtibaren 7 gün sonra tebliğ edılmiş sayılacagı HUMK'nın 213 ve müteakıp maddelen gereğınce dave- tiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 61962 J GÖRÜŞ TURKKAYA ATAOV Saddam da, Bush da Yargılansın! Saddam Hüseyin'in yakalanması ve yalnız es- ki Baas iktidan için değil, Yugoslavya, Ruanda ve Lockerbie olaylanyla bağlantıh geçici, bölgesel ve tek yanlı mahkemelerin kurulması hukukun kuvvet politikasıyla çatışmasını bir kez daha gündeme getiriyor. ABD'nin Irak Genel Valisi Bremer ile Kor- general Sanchez in basın toplantılan "çatlakses- ler"'m alınmadığı bir "tiyatro "ydu.Bu koroya Annan ve Chirac gibi karar yerlerindeki bilgisizlerin katıl- malan hem acı hem gülünç. Saddam'ın diktatörol- duğuna kuşku yok. Amerika'nın Ortadoğu'da baş- ka diktatöıieri kuvvet politikası gereği koruduğu da bir gerçek. özellikle savaşlardan sonra hukuk yansız işle- miyor ve yalnız yenilen muhakeme ediliyor. Buna "galiplerin adaleti" denir, onu yeriilere uygulatsa- lar bile. Oysa, adalet sadece güçlülerin yaranna iş- letilmez. Hukuk yansızlığa, evrenselliğe, meşrulu- ğa dayanır. Yenilmiş ve zayıfın hakkını da korur. Si- yasal otoriteden ayn olması gereken hukuk aynı il- keleri güçlüye de uygular. Bir temeli de şu: Kimse taraf olduğu konuda aynı zamanda yargıç olamaz. Kendini yargılamayan güçlü taraf yalnız zayıfı sav- cı ve yargıçlannı atadığı mahkemeye çıkarırsa, bu durum, ünlü hukukçu Hans Kelsen'in deyimiyle, "adaletdeğil, intikamdır", "insanlıkadına"gibigü- zel sözlerte bezense bile. Proudhon der ki; "Qui dit humanite, veut tromper" (Insanhktan dem vu- ran kandınyor olmalı). Emperyalizm Osmanlı devletini "insanlıkadına" diye diye sömürdü, batırdıvepaylaştı. Adını "Kut- sal Ittifak" koyarak paçalan sıvadılar. (Şimdi, "ko- alisyon " da deniyor.) Mora, Suriye, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Ermeni sorunu, Makedonya müdaha- leleri birbirini izledi. O gün de, bugün de uygula- nan şu; "çifte standart". Saddam suçlandıkça, Bush sanki haklıymış gibi görünecek. Intikam ve el koyma rüzgârları özellikle savaş- lardan sonra daha sert eser. 1918'den sonra ga- liplerin baskısıyla işgal altındaki başkent Istan- bul'da kurulan "Nemrut Mustafa Paşa" divanının karariannı, Ingilizlerin Osmanlı Sadrazamından ga- zeteci Ahmet Emin'e değin muhakeme için Mal- ta'ya sürdüklerini ve sığınmacı yenik Alman Kay- zer'ini Hollanda'nın onu savaş suçlusu diye yar- gılamaya hazırlanan galiplere teslim etmemesini anımsayalım. 1945-46'da oluşturulan Nürnberg ve Tokyo Mahkemeleri banşa ve insanlığa karşı suçlaria savaş suçlannı beliriedi, yukardan hukuk- dışı emir alanlann buna uymayacaklannı yerleştir- di ama, savcıyı ve yargıcı (kendileri muhakeme edilmeyen) galipleratadı, karariann datemyizi yok- tu. Bu ikisi günümüzde BM'nin kurduğu Yugoslav- ya ve Ruanda ad hoc (geçici) mahkemelerine, ya- ni "galiplerin adaleti"ne örnek oldular. Taliban kadar kötü yönetici zümre az bulunur. Ama 11 Eylül 2001 saldınsını o yapmamıştı. Bu- nunla Irak'ın da ilgisi yoktu. Silaha ancak saldınya tepki olarak meşru savunmada (o da sınırtı biçim- de) başvurulacağı B.M. Antlaşması'nda (m. 51) açıkça belirtilirken, ABD Irak'a kendine buyruk sal- dırdı. HitJer'in Londrasivil hedeflerini yoğun bom- bardımanı da hukuku çiğnemekti. Ama Müttefik- lerin Almanya'yı dümdüz etmesi de. Çıkar yol yansız, bağımsız, evrensel ve gerçek bir uluslararası ceza sistemidir. ABD ile Afganis- tan ve Irak arasında bir anlaşmazlık var idiyse, Uluslararası Adalet Divanı'na niye başvurulmadı? ABD Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne neden te- melden karşı çıkıyor? "Haktanyanaysa"Güvenlik Konseyı'nin 1422 (2002) sayılı karanyla "Amerifcan personeli yargılanamaz" ayncalığını neden yerieş- tirdi? Son 13 yıldır Irak halkını kim daha fazla inim inim inletti. Saddam mı, ambargoyu sürdüren ba- ba Bush, Clinton ve oğul Bush mu? Iraklı ana, ço- cuğunun sütü için bileziğini satarken, Saddam'ın geri zekâlı oğlunun yeni saray yaptırması çılgınlık- tı ama, bir halkın gıdasının siyasal araç olarak kö- tüye kullanılamayacağını belirten BM karariannı çiğneyen, yanm milyon Iraklı çocuğu yiyecek ve i- laç kıtlığı nedeniyle ölüme iten Amerika değil mi? Tüm suçlular buyursun bağımsız bir mahkemeye! Neyin doğru olduğunu bu koşullardadasöylemek gerek. Güçlüye sığınıp hakkı yana itmenin fazileti yok. Tavırlarımızı yalnız bugünkü CIA yöneticileri değil, gelecek kuşaklar da değeriendirecek. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Askeri bir- liklerin bulun- duğu yer. 2/ Gözde sanya çalan kestane- rengi... Eribe- 4 ğenilenbirba- 5 lık. 3/Birçeşit - kekik...Benl- b yum elementi- 7 nin simgesı. 4/ 3 Rütbesiz as- Q ker... Bilgıçlık 9 taslayan kimse. 5/ Hindistan'da halkın aynlmış olduğu, bir- birine karşı kapalı sı- nıflann adı... içinde şarap yapılan bir çeşit fiçı. 6/Çarhk Rusya- 5 sı'nda zengin köylü- 6 lere verilen ad. II 7 Aruz ölçüsünde kısa 8 okunması gereken bir 9 heceyi, kalıba uydur- mak için uzatma... Telefon sözü. 8/ Şiddetli ağn ve özellikle omuz ağnsı... Kemiklerin yuvarlak ucu. 9/ Genelev işleten kadın... Kırkpınar güreşlerini düzen- lemeyı üstlenen kişiye verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sürünün otlamaya gitmeden önce toplandığı yer. 2/ Akdeniz Bölgesi'nde bir akarsu... Bir aydınlatma aracı. 3/ Eski dilde yol... Bir bestede kullanılabıle- cek aynı türden sesler kümesı. 4/Bir yıl boyunca Gü- neş'ın gökküresi üzerinde çizdiği çemberin sınırla- dığı daire. 5/ tncir ağaçlarında döllenmeyi sağlayan sinek... Asya'da bir ırmak. 6/ Çok uzun boylu bir hayvan. 7/Trabzon'un bır ılçesi... Pasaklı, kılıksız. 8/Bıtki... Toprakdamlan sıkışhrmakta kullanılan taş sılindir. 9/Bırnota... Bitkisel kökenli bir yiyecek ya^ da içeceğın damakta algılanan hoş kokusu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear