25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2003 CUMA 8 Istanbul HABERLERIN DEVAMI TURKIYE _Y 16 Sinop Edime Y 15 Samsun PB 17 Adana PB 29 PB 18 Kocaeli Y 17 Trabzon PB 18 Çanakkale Izmir B 17 Giresun PB 18 B 22 Ankara PB 20 Manisa B 22 Eskişehir Y 15 Aydın B 21 Konya PB 18 Denizli S 17 Sıvas PB 20 Zonguldak Y 11 Antalya Y 21 Kars Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardın Siirt Hakkâri Van PB B B B B B B 27 22 25 21 22 14 12 PB 11 Yurdun kuzey ve batı kesımlefi parçalı, yer yer çok bulutlu, Marma- ra'nın kuzey ve doğusu, Iç Ege, Batı Akdenız. Ba- tı Karadenızın balısı ıle Eskişehir çevrelen yağ- mur, yer yer sağanak ya- ğışlı. dığer yerter parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sıcaklığı kuzeyde bıraz artacak, dığer yer- lerde onerrlı bır değışık- lık olmayacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn B B B B B B B B 6 6 8 13 10 11 9 8 Münıh B 7 Zürih Berlin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B B B B B B B B 7 oo 17 6 cooo 13 18 B 7 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflıs Kahire B B B B Y B K B 6 10 1 16 10 6 3 29 B 28 Parçalı bulutlu Sısl. t Çok bulutlu > Yağmurtu Kartı Sulu kar k Gök günıltulû m m G U N C E L CÜ1VEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada "Kıbns'ta çözümsüzlüğün Türkiye'nin AB 'den bek- lentileri önünde önemli bir engel teşkil edebileceği- ni" ilerleme raporuna yazanlara önayak olan Verhe- ugen. Bu cümlenin raporda (sayfa 20) aynen kalmasını sağlayan ama tepkileri yumuşatmak, Türkiye'yi uyut- mak için "Kıbns 'ın Kopenhag siyasal ölçütleriarasın- da önkoşulolarakyeralmadığı" ifadesini raporun bir başka sayfasına (sayfa 16) yazdıran da Verheugen. AB'ye ve Verheugen'e yakışan ikiyüzlülük örneği. Raporda bu oyunlart tezgâhlayan bu adam, basın önünde "Bu, bir koşul değil, tespittir" diyor. KKTC'deki 14 Aralık seçimlerinden sonra her iki ta- rafa uzlaşmaları için "baskı yapılmasım" istiyor. Böylece, suret-i haktan görünerek daha şimdiden yeni bir tuzak kuruyor. Mayıs 2004'e kadar taraflar arasında AB'nin iste- diği biçimde uzlaşma ya da çözüm sağlanamazsa Kıbrıs'ta; "tespit" dediği durumu, "önkoşula" çevir- menin ön hazırlığını yapıyor. • • • Üstelik kaba Alman kurnazlığını kanıtlayacak kimi yaklaşımları da var. Ikiyüzlülüğü, bir yerde idare-i maslahatçılıkla kaynaşıyor. örneğin, Rumlar ve Ati- na atlanarak neden sürekli Türkiye ve Denktaş'a baskı yapılıyor sorusunu önceden karşılamak için "Türkiye'nin tek sorumlu ülke olamayacağını" söy- lüyor. Raporun Kıbns'la ilgili paragraflanna Dışişleri Ba- kanı Gül'ün verdiği karşılık AB Komisyonu'nun iti- bar etmeyeceği nitelikler içeriyor. Bakan; "Kıbns siyasi kriterierin bir parçası değil" diyor. Dogru. Bunu herkes biliyor, diyor. Herkes bi- liyor ama Türkiye'ye gelince yan çiziyor. "AB aday ülkelere hep aynı kriterleri uyguluyor, onlara neyaptılarsa Türkiye'ye deaynı şekilde dav- ranmak zorundadır ve öyle yapacaktır" diyor. Kuş- kulu. Zira kimi Balkan ve Baltık ülkelerine uyguladı- ğı politikalar Kopenhag ölçütlerine ters düşüyor. • • • VVashington-Avrupa Birliği birbirini tamamlayan eylemleri aşama aşama uygulayarak Türkiye ile KK- TC'yi tam bir kıskaç içine alıyor. AB, Karen Fogg'la başlattığı süreçte KKTC'yi °/ç/ndeny;/fman;n"temellerini attı. Fogg, Türkiye'de- ki işbirlikçileri ile KKTC'yi Rum yönetimineteslim et- me operasyonunu geliştirdi. RTE'nin iktidara geldi- ği ilk günler sorunu bilir bilmez demeçleri Ankara'nın KKTC'yi teslim etmeye hazırolduğu kanısını güçlen- dirdi. ABD de bu tertibe katıldı. önce Annan planı ileson aylarda AB ile biriikte KKTC'deki seçimleri etkileme- ye girişti. Kamuoyu Türkiye'deki ver kurtulcuların kimler ol- duğunu, geçmiş kimlikleriyle ya gün aşırı izlediği TV programlarından ya da yazılanyla tanıyor. Bağımsızlığa, özgürlüğe, toprağa KKTC'de ihanet edenleri de -kamuoyu- artık tanımaya başladı. Ver kurtulcuların Denktaş'a karşı, daha doğru ta- nımıyla KKTC'ye karşı olanlann kullandığı isim, KKTCsever yerine Rumsever. Annansever diye ta- nımlanan Mehmet Ali Talat. Davet üzerine resmi görüşmelerde bulunmak için ABD'ye gidiyor. Amerika, Ankara'ya Kıbns seçimle- rine "müdahale olmaması" çağnsını yaparken AB ile biriikte el altından KKTC'yi baltalayan, Rum ege- menliğine teslim etmeye hazır görünen, KıbnsTürk- lerinin ulusal yararlarını ve haklarını korumaya çalı- şan Denktaş'a karşı kim varsa, örneğin bunlardan kullanabileceği birisini M. A. Talat'ı, VVashington'a çağınyor. Hürriyet'in habere koyduğu büyük başlıktaki ye- rinde saptamayla, Talat; ABD'ye "icazet (izin, onay) almaya gidiyor." Uluslararası arenada KKTC'yi satış; Lefkoşa'da Türk kesiminde başladı. AB'yle serpildi, büyüdü. Türkiye'deki hempalan ile gelişti. KKTC uluslararası komplo karşısında. Prim borçkrına kohylık HACER BOYACIOĞLU ANKARA - Hükü- met, yerel seçimler ön- cesinde belediyelere ait prim borçlannı sessiz sedasız yeniden yapı- landırma karan aldı. SSK Yönetim Kurulu tarafindan 3 üyenin mu- halefetine karşın alınan kararla, yürürlük tarihi bir süre önce dolan SSK'ye dönük borçla- nn yeniden yapılandı- nlmasuu öngören 4958 sayıh yasa "kamu" için tekrar yürürlüğe so- kuldu. Karann gerekçe- sinde belediyelerin çok yüksek miktarlara ula- şan borçlanna kolaylık sağlamak için böyle bir yol seçildiği belirtildi. Edinilen bilgiye göre, SSK Yönetim Kuru- lu'nun 24 Eylül'de ger- çekleştirdiğı toplantı- sında özellikle belediye borçlannın yeniden ya- pılandmlması için bir çahşma yapılması gün- deme getirildi. Söz ko- nusu uygulamaya, üye- lerden Sancar Beyazı ve tnci Koyuncu; böy- le bir düzenlemenin özel sektörle kamu sek- törü arasında aynm ge- tireceği, anayasanın eşitlik ilkesine aykın olacağı ve özel sektörü cezalandıncı nitelikte olacağı gerekçesiyle karşı çıktı. SSK'deki Hazine Temsilcısi Be- tül Tuncer de, "alınan karann bu konuda beklenen yararı sağla- mayacağı ve özel sek- törle, kamu sektörü arasında ayrıma ne- den olacağı" görüşle- rini iletti. Ancak SSK yönetiminin ısran üze- rine karar kabul edildi. Buna göre, uygulama süresi bir süre önce so- na eren 4958 sayüı ya- sa; sadece kamu için "bir kez daha" yürür- lüğe sokuldu. Resmi sektöre ait işyerlerinin kuruma ait borçlan, bir önceki yeniden yapılan- dırma uygulamasının üzerinden 3 ay bile geç- meden; aynı yasaya bağlı oİaraİc bir kez da- ha yapılandınlacak. "Belediyelere seçim kıyağı" olarak değer- lendirilen karann ge- rekçesinde amacın be- lediyeler olduğu açıkça vurgulandı. Gerekçede, resmi sektör işyerleri- nin özellikle belediye- lerin çok yüksek mik- tarlara ulaşmış borçla- nnın yeniden yapılandı- rılmasının yararlı olaca- ğı kaydedildi. Yeniden yapılandırma karannın, Çahşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı TVlurat Başesgioğlu'nun tali- matı üzerine alındığı savlandı. Teftiş biterse yolsuzluk artar• Baştarafı 1. Sayfada kin rahatsızhk büyüyor. Başba- kanlık Teftiş Kurulu'nun geçen hafta Erdoğan'a yazı göndere- rek tasannın kamu yönetimin- deki denetim sistemine verece- ği zarar konusunda endişelerini aktardığı öğrenildi. Başbakan- lık Teftiş Kurulu, olası sıkıntıla- n şöyle özetledi: • Teftiş kurullannın tasfıyesi "sizi yolsuzlukla savaşım" he- definizden uzaklaştınr. Yolsuz- luklar azalmaz, tam tersine artış eğilimi gösterir. • Devlette özerk, bağımsız ku- rula gerek yok. Aslında özerk, ba- ğımsız kurullar anlayışı devleti büyütüyor. Hazine denerimi dışı- na çıkanlarak sadece bankalan denetlemekle görevlendirilen B- DDK'nin sisteme katkısı, batan ve el konulan bankalann yarattı- ğı maliyet düşünüldüğünde tüm çıplaklığıyla göz önüne çıkıyor. • Teftiş kurullannın, etkili olamadığı ve yolsuzluklan en- gelleyemediği suçlaması yönel- tiliyor. Oysa denetimi yapıp, ra- poru biz hazırlanz.Gereğini si- yasiler yerine getirir. Yolsuzluk- lann sorumlusu teftiş değil. alı- nan kararlan uygulamayan siya- si makamlar. ^ Görevini yeterince yerine getirmeyen ve etkin olmayan tef- tiş kurullan var diye sıstemin tü- münü tasfiye etmek sorunu çöz- mez, sorun yaratır. Şu anda TBMM'de olan kamu mali yönetimi ve kontrol yasası tasansının hazırhklan sırasında da Başbakanlık Teftiş Kurulu ile AB Genel Sekreterliği'nin karşı karşıya geldiği öğrenildi. Tasan ile müfettişlik sisteminin kaldın- larak Maliye Bakanlığı'na bağlı iç denetim koordınasyon kuruhı- nun oluşturulmasına karşı çıkan Başbakanlık Teftiş Kurulu, AB Genel Sekreterliğı" ne uyanda bu- lundu. AB'nin ekonomik koşul olarak Türkiye'ye sürdüğü "iç denetim" sistemini kendismin uygulamadığını vurgulayan Baş- bakanlık Teftiş Kurulu, "AB ül- kelerinin bfiyük bölümü. iç de- netçi yaklaşımını yıllar önce terk ederek teftiş kurullarını güçlendirdi. AB, kendi uygula- madığı modeli, Türkiye'ye da- yatıyor" ifadelerinı kullandı. Kurul, buna örnek olarak da en genış teftiş kurullanna sahip Fransa ve Avusturya örneğini verdi. AB Genel Sekreteri Murat Sungar ise karşı yazısmda, Tür- kıye'nin yıllardır özlemini oluş- turduğu AB üyeliğinin önemine dıkkat çekerek "AB üyeliği ger- çekleşmezse müessisi siz olur- sunuz" diye gözdağı verdi. MEB'den yeni düzenleme Kürtçe kursa 'sınırsız' vize CAN GAZALCI ANKAR\ - Mılli Eğıtım Bakanlığı (MEB), "geleneksel dil öğretimi" için özel kurs açıbnasıyla ilgili yönetmeliği genişleten yeni düzenlemeyi tamamla- yarak görüşlerini almak üzere MGK Genel Sekreterliğı ve AB Genel Sekre- terüği'ne gönderdi. Yeni yönermelikle Kürtçe gibi geleneksel dillerde yapıla- cak öğretim için yeni kurs açılması ko- şulu kaldınlıyor. Buna göre, Türkiye'de- ki mevcut dil kurslannuı tamamı, ders ilavesi^aparak Kürtçe öğretebüecek. MEB Ozel Eğitim Kurumlan Genel Müdürlügü, "TürkVatandaşlannın Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına DairYönetmelik" taslağını tamamladı. Yürütme maddeleriyle biriikte 6 mad- deden oluşan yönetmelik taslağı, 2002 Eylül ayında çıkanlan yönetmelikte de- ğişiklikler yapıyor. Mevcut yönetmelik- te, yeni açılacak kurslara bakanlık tara- findan "kurum açma" ve "öğretime başlama" izinlerinin MEB tarafindan verileceği belirtiliyor. Yeni yönetmeli- ğin 3. maddesi, bu hükmü değiştirerek daha önce bu izinleri almış olan özel kurslann, "program ilavesi" yapmalan durumunda geleneksel diller için de ders açma ızni alabileceğini hükme bağlıyor.Yeni yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle Türkiye'de bulunan tüm özel dil kurslan, Özel Öğretim Kurumlan Yönetmeliği'ne uymak koşuluyla gele- neksel olarak kullanılmak kaydıyla iste- dikleri dilde ders verebilecekler. Emniyetmensupları Ata'nın huzurunda Atatürk'ün ölümünün 65. yıh nedeniyle Emniyet Genel Mü- dürü Gökhan Aydıner başkanlığındaki emniyet teşkilatı men- suplan. Anıtkabir'i ziyaret etti. Emniyet Genel Müdürlügü ve Ankara Emniyet Müdürlügü personeli ile Polis Akademi- si öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan heyete başkan- hk eden Aydıner, Atatürk'ün mozolesine çelenk koydu. daha sonra saygı duruşunda bulunuldu. Aydıner, Anıtkabir Özel Defteri'ne, "Türk emniyet teşkilatı,Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet payidar kılmakta kendine düşen görevi canı pahası- na da olsa yerine getirecektir. Türk emniyet teşkilatı olarak kryamete kadar emanetlerinin bekçisiyiz" diye yazdı. (AA) irak politikası Bush'a destek hızla azalıyor NEW YORK (AA) - Amerikan halkının yüzde 58'i, Beyaz Saray yöneti- minin Irak'ta izlediği po- Htikayı onaylamazken Bush politikasına verilen destek 6 ayda yüzde 67'den yüzde 41'e düştü. Harris Interactive Ens- titüsü'nce yayımlanan ka- muoyu yoklamasına göre, Amerikalılann sadece yüzde 41' i Irak politikası- na destek veriyor. Ekim sonunda yapılan yokla- mada, Amenkalılann sa- dece yüzde 25'inin Irak'taki Amerikan politi- kasının başanlı olacağına inandığını gösterdi. Hal- kın yüzde 5 l'i Irak'ta ölen ABD askerlerinin sayısını "kabul edilemez" bulur- ken yüzde 44'lük kesim, kayıpları "üzücü ama kabul edilebilir" görü- yor. Yoklamaya katılan Amerikalılann yüzde 53ü de Irak'ta denetimin BM'ye devredilmesine sı- cak bakıyor. Araştırmada Bush açı- sından tek olumlu nokta, halkın yüzde 49' unun Irak müdahalesinin "yapılma- sı gereken iyi bir şey" ol- duğunu düşünmesi oldu. Ilhan Erdost mezarı başında anılıyor Erdost, Mamak Ce- zaevi'nde dövüle- rek öldürülmüştü. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yayıncı tlhan Erdost, Mamak As- keri Cezaevi'nde dövülerek öldürülü- şünün 23. yıldönümünde mezan ba- şında bugün anılacak. Ilhan Erdost Karşıyaka Mezarlı- ğfndaki mezan başında (2. kapı M20) dostlan, yakınlan ve sevenle- rinin katılımıyla saat 12.00'de basla- yacak törenle anılacak. tlhan Er- dost'un anısma Sol ve Onur Yayınla- n, Karanfil Sokak 301 Kızılay adre- sinde tlhan tlhan Kitabevi'nde yüzde 50 indirimli olarak okura sunulacak. Anma etkinliklerine, ya>incı-yazar Muzaffer tlhan Erdost, son üç yılın güncel konulannı kucaklayan yazıla- nnı topladığı "Türkiye'nin Kara- ran Fotoğraflan" ldtabıylakahlıyor. tlhan Erdost ve Muzaffer Erdost kardeşler, evlerinde yasak yayın bu- lundurduğu iddiasıyla Ankara Emni- yet Müdürlüğü'nde 3 Kasun 1980 gü- nü gözetim alrına alınmışlar, îlkyaz Basımevi'nde yasak yayın bulundur- duklan savıyla da Sıkıyönetim Ko- mutanlığı tarafindan gözaltına ahn- mışlardı. Gözaltına alındıklan Ma- mak Askeri Cezaevi'nde A bloktan C bloğa sevk edildikleri araca bindinlir- ken, araç içerisinde. araçtan üıdiril- dikten sonra C blok F koğuşu önün- de ve tel örgüyle çevrili koğuş avlu- sunda dört ere dövdürühnüşler, koğu- 'Devrimi tüm dünyaya anlatalım' BURSA (Cumhuriyet) - Gaze- temiz îmtiyaz Sahibi ve Yayın Ku- rulu Başkanı tlhan Selçuk, "Türk Aydınlanma Devrimi kendine özgü en büyük devrimdir. Bu bü- yük devrimi yaşamış olan bir toplum olarak kendi laik demok- ratik devrimimizi tüm dünyaya anlarmahyız" dedi. Selçuk, Uludağ Üniversitesi'nce düzenlenen Cumhuriyet ve Ata- türk Haftası kapsamında "21. Yüzjılda Türkiye" konulu bir konferans verdi. "21. yüzvılda la- ik Türkiye Cumhuriyeri için ne yapmamız gerektiğini sormamız insanlık gereğidir" diye konuşan Selçuk, "Bizim bakışımız 21. Yüzyılın bakışı olmalıdır. Türki- ye 21. Yüzyıla layık bir ülke hali- ne gelebiür. Laik ülke layık ülke- dir" dedi. Yeryüzünün büyük de- ğişimlere ve büyük çelişkilere ta- nıklık ettiğini \ r urgulayan Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "21. yüzvılda nükleer teknolojinin üs- tün kudreti Amerika, Ortado- ğu'da Müslümanlarla çalışıyor. Uygar Amerika insanbktan bi- haber. Bu bir çelişdir." Sürekli degişimin insanlığın ve bilimin kuralı olduğunu anımsatan Selçuk, "Değişmeyen nedir? Kutsal din kitaplandır. O kutsal kitaplara inanan însanlar toplu- mun değişebileceğine inannıaz- lar ama toplumlar değişir" ifade- sini kullandı. Türkiye'de laik hu- kuk sistemi ile dinci siyasetin ça- tışma halinde olduğunu, ortaçağda Avrupa'da uygulanan düzenin bu- gün Türkiye'de hortlatılmaya çalı- şıldığını vurgulayan Selçuk, genç- leri laik Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkmaya çağırarak şöyle ko- nuştu: "Ben 1960'larda gidiyor- dum üniversitelere. Şu an 2003 bakın yine üniversitedeyim. Uzun bir yürüyüş... Mao'nun uzun yürüyüşü vardı ya... Bizim haddimize düşmemiş, biz kendi çapımızda yürüyebiiiriz ama siz de yürüyeceksiniz. Şöyle el ele ru- ruşup bir yüriisek her şeyi halle- deriz. Şu anda bilim özgürlüğü- ne karşıt, hatta düşman bir ikti- dar var. Rektörleriniz yûrüyor. Hani onun arkasındaki gençler, öğrenciler? 60'larda gençler ön- deydi rektörler gerideydi. Şimdi rektörler ileride gençler geride. Siz çözeceksiniz. Bir yürüyün de bakalım ne olacak?" şa alınmalanndan birkaç dakika son- ra da Ilhan Erdost ölmüştü. GATA'da yapılan otopside, Er- dost'un kaburga kemıklerinin kınl- mış olduğu, beyin kanamasından öl- düğü saptanmış, bir astsubay ve dört er hakkında cinayet suçundan dava açılmıştı. Yedi yıl süren dava sonu- cundagörevli üç er lOyıl 8'eray, gö- revli olmamasma karşın dövıne ola- yına katılan er Kısmet Çağlar 8 yıl, askerlerin komutanı astsubay Şükrü Bağ 10 yıl 8 ay ağır hapis cezasma mahkûm olmuştu. Erlerin mahkûmi- yetiAskeriYargıtay 5. Dairesi tarafin- dan onanrruş, astsubayuı mahkûmi- yeti Askeri Yargıtay Daireler Kurulu karanyla kesinleşmişti. Daha sonra Erdost ka- deşlerin bindirildiği ara- cın dışanya ses ve görün- tü vermediği gerekçe gös- terilerek, astsubay Şükrü Bağ hakkında yeniden da- va açılmasına karar veril- miş ve Bağ, Erdost kar- deşlerin nakil sırasında bındirildıkleri aracın tu- tuklular ile muhafızlan birbirinden ayıran böbne- sını kilitlemediği gerekçe- siyle görevi ihmalden 6 ay hapis cezasına çarptınl- mıştı. Sıkıyönetim Komu- tanlığı. olaydan üç gün sonra, Erdost'un bir erin fevri hareketi sonucu başı- na vurulan dipçik darbe- siyle öldürüldüğünü açık- lamıştı. Ilhan Erdost için yazılan yazılar, şiirler, fo- toğraflar ve belgeler "tl- han tlhan" adlı bir kitap- ta toplanmıştı. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada rıs'la ilgili tümcenin ne anlama geldiği konusunda, aradan geçen 24 saate karşın hâlâ görüş birliği yok. Metindeki Kıbrıs'la ilgili tümce aynen şöyle: "Kıbns'ta çözümsüzlük, Türitiye'nin AB bekienti- leri önünde ciddi bir engel oluşturabilir." Bu tümce, AB'nin bir kanadına göre koşul değil durum tespiti, başka bir kanadına göre bilinen bir gerçek... AB'nin Ankara'daki temsilcisi Kretschmer'e gö- re sadece bir hatııiatma! Ankara'ya göre Kopenhag kriterleri içinde değil a- ma, çözümü zaten Türkiye de istiyor! TÜSlAD'a göre yol haritası! Yunanistan ve Kıbns Rum kesimine göre, yaşamın gerçeği! Bu tanımlamalar içinde anlamı en belirsiz olan An- kara... Yani AKP hükümeti. Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan'ın bu tür durumlardaki ilk tercihi Anka- ra'yı terk etmek oluyor. Başbakan AB'den yaşam- sal açıklamaların geldiği saatlerde Denizli'deydi... Deyim yerindeyse Başbakan Pamukkale'de, An- kara Yamukkale'de... Ne diyeceğini bilemez durum- da. Bunun somut örneği, rapor ve belge açıklandık- tan bir süre sonra alışık olmadığımız bir biçimde Ba- kanlar Kurulu adına yazılı bir açıklama yapılması... Altında hiç isim geçmiyor. Imza, Bakanlar Kurulu! Bir bakıma faili meçhul bir metin! Brüksel'den haberler akmaya başlamadan önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'yi sağduyuya da- vet etti, Kıbns tümcesinin çıkarılmasını istedi. Brük- sel deçıkarmadı. Durumun özeti bu... Bize özel 3 kriter Aslında AB, Kıbns konusunda Türkiye'ye yüklene- rek, kendi ayıbını örtmeye çalışıyor. AB'nin olmazsa olmaz koşullarından biri şu: Komşularıyia sorunu olan bir ülke AB'ye giremez! Bunu, konu Türkiye olunca hemen anımsıyor ama, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi olunca es geçiyor. Eğer bu ilke geçeriiyse, Rum kesimi için de önce şu- nun söylenmesi gerekirdi: "Arkadaş seni alacağız ama, önce KKTC ile sonın- lannı çöz!" Zamanında bunu yapmadıkları gibi, şimdi Türki- ye'ye Kıbrıs'ı bir koşul olarak getirirken Rum kesi- mine usulen de olsa bir gönderme yapma gereği duymuyorlar. Güney Kıbns, Mayıs 2004'te tam üye olacak. önceki günkü AB raporlan 2004 üyelerinin durumunu da içeriyor. örneğin, Polonya'nın kimi ka- rariara itirazından doğan ciddi bir rahatsızhk var. Bu, raporda da dile getiriliyor. Aynı raporda şöyle bir tümce de yer alamaz mıy- dı: "Güney Kıbns, AB'nin tüm olanaklanndan yarar- lanmak istiyorsa Kuzey'le sorunlann çözümünde ko- layiaştıncı rol oynamalıdır. Aksi haldeAB, Güney Kıb- ns'la ilgili kimi adımlannı yavaşlatacaktır..." Bu tümce bile Rum yönetimini bir ölçüde uzlaş- ma yoluna iter, "Tüntleri anlamaya çalışıyo-rum " de- meye yöneltebilirdi... Son anda bir değişiklik olmazsa Erdoğan 15 Ka- sım'da Kıbrıs'a gidecek ve KKTC'nin kuruluş yıldö- nümü etkinliklerine katılacak. Burada ciddi mesajlar vereceği söyleniyor. Dileriz Erdoğan, hedefı doğru seçer... Zira mesaj verilmesi gereken temel yer Ati- na ve Brüksel... Türkiye'nin etrafındaki en iyi, en başanlı, en geliş- miş uygarlık projesi AB. Böyle bir projede yer almak elbette Türkiye'nin yaranna. Ancak AB'den gelen son mesajların özü şu: Türkiye AB'ye diyelim ki yılda 10 adım yaklaşıyor- sa, AB 15 adım uzaklaşıyor. Biz de 10 adım ileri git- tik diye seviniyoruz! Son rapor ve belge, öteki adaylardan farklı olarak "Türkiye'ye özel" 3 kriterin olduğunu ortaya koydu: Kopenhag kriterleri, Brüksel kriterleri, Atina kriter- leri... ankcumfa ktv.ttnet.net.tr Devlet Bakanı Mehmet Aydın: Müftüye kadın yardımcı atanacak ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Diya- net'ten sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın, 2004 bütçesini Meclis'e sunarken "yeni tslam anlayışını" etkin kıla- caklanna ilişkin mesaj- lar verdi. "Kadın nüfu- sumuzun karşı karşıya bulunduğu haksızlık- lar bizi utandırnıaya yeterlidir" diyen Aydın, büyük şehirlerden başla- mak üzere her kentte müftü yardımcılığına aşamalı olarak kadınla- nn atanacağını belirtti. Aydın, Plan-Bütçe Ko- misyonu'nda milletve- killerinin sorulanna ver- dığı yanıtlarda şu görüş- leri dile getirdı: • "Diyanet'te ne ka- dar kadın personel var" dediniz, bıraz utan- cım, açıkça söylüyorum. 74 bin 368 erkek, 2 bin 616 hanım görevlimiz var. Büyük şehirlerimiz- den başlayarak müftü yardımcılanndan birinin hanım ohnası lazım. Uy- gulamayı her kademede başlatmaya çahşacağız. ı/ Alevilik nedir, kül- tür müdür, mezhep mi- dir. Benım kardeşim Ale- vıligı kendisi için nasıl tanımlıyor, benim onun tanımlamasını kabulden başka bir şeyim yoktur. • Dini teröre alet edenlerden öğrenmek için koşuşturuyorsunuz da Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Hacı Bektaş Veli 'den niye öğ- renmiyorsunuz. içinde sevgi olmayan inanç sah- tekârlıktır. ^ Tasa\-vufi akımlar fundamentalist değildir. Yepyeni bir tslami yo- rum anlayışı güç kazanı- yor. Ankara bunun mer- kezlerinden biridir. Bizi başka bir ülkeyle muka- yese etmesinler. Diya- net'e yeni bir anlayış ge- tirmeye çalışıyoruz, bu da bügi birikimiyle olur. • Cami yapma konu- sunda çok titiz davrana- cağız. Her 3-5 kişi bir yerde cami yapıp kadro isteyemez. Bazı camiler sadece bayramda, cuma namazında doluyor. ^ Camilerimizin yüz- de 90'ında estetik yok. Tıpkı büyük Atatürk'ün büstleriyle ilgili pek ço- ğunda o estetik olmadığı gibi. Türkler olarak este- tik boyuta biraz daha ri- ayet etsek her şey daha güzel olacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear