Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2003 CUMA
8
Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
_Y 16 Sinop
Edime Y 15 Samsun
PB 17 Adana PB 29
PB 18
Kocaeli Y 17 Trabzon PB 18
Çanakkale
Izmir
B 17 Giresun PB 18
B 22 Ankara PB 20
Manisa B 22 Eskişehir Y 15
Aydın B 21 Konya PB 18
Denizli S 17 Sıvas PB 20
Zonguldak Y 11 Antalya Y 21 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Siirt
Hakkâri
Van
PB
B
B
B
B
B
B
27
22
25
21
22
14
12
PB 11
Yurdun kuzey ve batı
kesımlefi parçalı, yer yer
çok bulutlu, Marma-
ra'nın kuzey ve doğusu,
Iç Ege, Batı Akdenız. Ba-
tı Karadenızın balısı ıle
Eskişehir çevrelen yağ-
mur, yer yer sağanak ya-
ğışlı. dığer yerter parçalı
ve az bulutlu geçecek.
Hava sıcaklığı kuzeyde
bıraz artacak, dığer yer-
lerde onerrlı bır değışık-
lık olmayacak.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
B
B
B
B
B
B
B
B
6
6
8
13
10
11
9
8
Münıh B 7 Zürih
Berlin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
B
B
B
B
B
B
B
7
oo
17
6
cooo
13
18
B 7 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflıs
Kahire
B
B
B
B
Y
B
K
B
6
10
1
16
10
6
3
29
B 28
Parçalı bulutlu Sısl. t Çok bulutlu > Yağmurtu Kartı Sulu kar k Gök günıltulû
m m
G U N C E L CÜ1VEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
"Kıbns'ta çözümsüzlüğün Türkiye'nin AB 'den bek-
lentileri önünde önemli bir engel teşkil edebileceği-
ni" ilerleme raporuna yazanlara önayak olan Verhe-
ugen.
Bu cümlenin raporda (sayfa 20) aynen kalmasını
sağlayan ama tepkileri yumuşatmak, Türkiye'yi uyut-
mak için "Kıbns 'ın Kopenhag siyasal ölçütleriarasın-
da önkoşulolarakyeralmadığı" ifadesini raporun bir
başka sayfasına (sayfa 16) yazdıran da Verheugen.
AB'ye ve Verheugen'e yakışan ikiyüzlülük örneği.
Raporda bu oyunlart tezgâhlayan bu adam, basın
önünde "Bu, bir koşul değil, tespittir" diyor.
KKTC'deki 14 Aralık seçimlerinden sonra her iki ta-
rafa uzlaşmaları için "baskı yapılmasım" istiyor.
Böylece, suret-i haktan görünerek daha şimdiden
yeni bir tuzak kuruyor.
Mayıs 2004'e kadar taraflar arasında AB'nin iste-
diği biçimde uzlaşma ya da çözüm sağlanamazsa
Kıbrıs'ta; "tespit" dediği durumu, "önkoşula" çevir-
menin ön hazırlığını yapıyor.
• • •
Üstelik kaba Alman kurnazlığını kanıtlayacak kimi
yaklaşımları da var. Ikiyüzlülüğü, bir yerde idare-i
maslahatçılıkla kaynaşıyor. örneğin, Rumlar ve Ati-
na atlanarak neden sürekli Türkiye ve Denktaş'a
baskı yapılıyor sorusunu önceden karşılamak için
"Türkiye'nin tek sorumlu ülke olamayacağını" söy-
lüyor.
Raporun Kıbns'la ilgili paragraflanna Dışişleri Ba-
kanı Gül'ün verdiği karşılık AB Komisyonu'nun iti-
bar etmeyeceği nitelikler içeriyor.
Bakan; "Kıbns siyasi kriterierin bir parçası değil"
diyor. Dogru. Bunu herkes biliyor, diyor. Herkes bi-
liyor ama Türkiye'ye gelince yan çiziyor.
"AB aday ülkelere hep aynı kriterleri uyguluyor,
onlara neyaptılarsa Türkiye'ye deaynı şekilde dav-
ranmak zorundadır ve öyle yapacaktır" diyor. Kuş-
kulu. Zira kimi Balkan ve Baltık ülkelerine uyguladı-
ğı politikalar Kopenhag ölçütlerine ters düşüyor.
• • •
VVashington-Avrupa Birliği birbirini tamamlayan
eylemleri aşama aşama uygulayarak Türkiye ile KK-
TC'yi tam bir kıskaç içine alıyor.
AB, Karen Fogg'la başlattığı süreçte KKTC'yi
°/ç/ndeny;/fman;n"temellerini attı. Fogg, Türkiye'de-
ki işbirlikçileri ile KKTC'yi Rum yönetimineteslim et-
me operasyonunu geliştirdi. RTE'nin iktidara geldi-
ği ilk günler sorunu bilir bilmez demeçleri Ankara'nın
KKTC'yi teslim etmeye hazırolduğu kanısını güçlen-
dirdi.
ABD de bu tertibe katıldı. önce Annan planı ileson
aylarda AB ile biriikte KKTC'deki seçimleri etkileme-
ye girişti.
Kamuoyu Türkiye'deki ver kurtulcuların kimler ol-
duğunu, geçmiş kimlikleriyle ya gün aşırı izlediği TV
programlarından ya da yazılanyla tanıyor.
Bağımsızlığa, özgürlüğe, toprağa KKTC'de ihanet
edenleri de -kamuoyu- artık tanımaya başladı.
Ver kurtulcuların Denktaş'a karşı, daha doğru ta-
nımıyla KKTC'ye karşı olanlann kullandığı isim,
KKTCsever yerine Rumsever. Annansever diye ta-
nımlanan Mehmet Ali Talat.
Davet üzerine resmi görüşmelerde bulunmak için
ABD'ye gidiyor. Amerika, Ankara'ya Kıbns seçimle-
rine "müdahale olmaması" çağnsını yaparken AB ile
biriikte el altından KKTC'yi baltalayan, Rum ege-
menliğine teslim etmeye hazır görünen, KıbnsTürk-
lerinin ulusal yararlarını ve haklarını korumaya çalı-
şan Denktaş'a karşı kim varsa, örneğin bunlardan
kullanabileceği birisini M. A. Talat'ı, VVashington'a
çağınyor.
Hürriyet'in habere koyduğu büyük başlıktaki ye-
rinde saptamayla, Talat; ABD'ye "icazet (izin, onay)
almaya gidiyor."
Uluslararası arenada KKTC'yi satış; Lefkoşa'da
Türk kesiminde başladı. AB'yle serpildi, büyüdü.
Türkiye'deki hempalan ile gelişti.
KKTC uluslararası komplo karşısında.
Prim borçkrına kohylık
HACER
BOYACIOĞLU
ANKARA - Hükü-
met, yerel seçimler ön-
cesinde belediyelere ait
prim borçlannı sessiz
sedasız yeniden yapı-
landırma karan aldı.
SSK Yönetim Kurulu
tarafindan 3 üyenin mu-
halefetine karşın alınan
kararla, yürürlük tarihi
bir süre önce dolan
SSK'ye dönük borçla-
nn yeniden yapılandı-
nlmasuu öngören 4958
sayıh yasa "kamu"
için tekrar yürürlüğe so-
kuldu. Karann gerekçe-
sinde belediyelerin çok
yüksek miktarlara ula-
şan borçlanna kolaylık
sağlamak için böyle bir
yol seçildiği belirtildi.
Edinilen bilgiye göre,
SSK Yönetim Kuru-
lu'nun 24 Eylül'de ger-
çekleştirdiğı toplantı-
sında özellikle belediye
borçlannın yeniden ya-
pılandmlması için bir
çahşma yapılması gün-
deme getirildi. Söz ko-
nusu uygulamaya, üye-
lerden Sancar Beyazı
ve tnci Koyuncu; böy-
le bir düzenlemenin
özel sektörle kamu sek-
törü arasında aynm ge-
tireceği, anayasanın
eşitlik ilkesine aykın
olacağı ve özel sektörü
cezalandıncı nitelikte
olacağı gerekçesiyle
karşı çıktı. SSK'deki
Hazine Temsilcısi Be-
tül Tuncer de, "alınan
karann bu konuda
beklenen yararı sağla-
mayacağı ve özel sek-
törle, kamu sektörü
arasında ayrıma ne-
den olacağı" görüşle-
rini iletti. Ancak SSK
yönetiminin ısran üze-
rine karar kabul edildi.
Buna göre, uygulama
süresi bir süre önce so-
na eren 4958 sayüı ya-
sa; sadece kamu için
"bir kez daha" yürür-
lüğe sokuldu. Resmi
sektöre ait işyerlerinin
kuruma ait borçlan, bir
önceki yeniden yapılan-
dırma uygulamasının
üzerinden 3 ay bile geç-
meden; aynı yasaya
bağlı oİaraİc bir kez da-
ha yapılandınlacak.
"Belediyelere seçim
kıyağı" olarak değer-
lendirilen karann ge-
rekçesinde amacın be-
lediyeler olduğu açıkça
vurgulandı. Gerekçede,
resmi sektör işyerleri-
nin özellikle belediye-
lerin çok yüksek mik-
tarlara ulaşmış borçla-
nnın yeniden yapılandı-
rılmasının yararlı olaca-
ğı kaydedildi. Yeniden
yapılandırma karannın,
Çahşma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanı TVlurat
Başesgioğlu'nun tali-
matı üzerine alındığı
savlandı.
Teftiş biterse yolsuzluk artar• Baştarafı 1. Sayfada
kin rahatsızhk büyüyor. Başba-
kanlık Teftiş Kurulu'nun geçen
hafta Erdoğan'a yazı göndere-
rek tasannın kamu yönetimin-
deki denetim sistemine verece-
ği zarar konusunda endişelerini
aktardığı öğrenildi. Başbakan-
lık Teftiş Kurulu, olası sıkıntıla-
n şöyle özetledi:
• Teftiş kurullannın tasfıyesi
"sizi yolsuzlukla savaşım" he-
definizden uzaklaştınr. Yolsuz-
luklar azalmaz, tam tersine artış
eğilimi gösterir.
• Devlette özerk, bağımsız ku-
rula gerek yok. Aslında özerk, ba-
ğımsız kurullar anlayışı devleti
büyütüyor. Hazine denerimi dışı-
na çıkanlarak sadece bankalan
denetlemekle görevlendirilen B-
DDK'nin sisteme katkısı, batan
ve el konulan bankalann yarattı-
ğı maliyet düşünüldüğünde tüm
çıplaklığıyla göz önüne çıkıyor.
• Teftiş kurullannın, etkili
olamadığı ve yolsuzluklan en-
gelleyemediği suçlaması yönel-
tiliyor. Oysa denetimi yapıp, ra-
poru biz hazırlanz.Gereğini si-
yasiler yerine getirir. Yolsuzluk-
lann sorumlusu teftiş değil. alı-
nan kararlan uygulamayan siya-
si makamlar.
^ Görevini yeterince yerine
getirmeyen ve etkin olmayan tef-
tiş kurullan var diye sıstemin tü-
münü tasfiye etmek sorunu çöz-
mez, sorun yaratır.
Şu anda TBMM'de olan kamu
mali yönetimi ve kontrol yasası
tasansının hazırhklan sırasında
da Başbakanlık Teftiş Kurulu ile
AB Genel Sekreterliği'nin karşı
karşıya geldiği öğrenildi. Tasan
ile müfettişlik sisteminin kaldın-
larak Maliye Bakanlığı'na bağlı
iç denetim koordınasyon kuruhı-
nun oluşturulmasına karşı çıkan
Başbakanlık Teftiş Kurulu, AB
Genel Sekreterliğı" ne uyanda bu-
lundu. AB'nin ekonomik koşul
olarak Türkiye'ye sürdüğü "iç
denetim" sistemini kendismin
uygulamadığını vurgulayan Baş-
bakanlık Teftiş Kurulu, "AB ül-
kelerinin bfiyük bölümü. iç de-
netçi yaklaşımını yıllar önce
terk ederek teftiş kurullarını
güçlendirdi. AB, kendi uygula-
madığı modeli, Türkiye'ye da-
yatıyor" ifadelerinı kullandı.
Kurul, buna örnek olarak da en
genış teftiş kurullanna sahip
Fransa ve Avusturya örneğini
verdi. AB Genel Sekreteri Murat
Sungar ise karşı yazısmda, Tür-
kıye'nin yıllardır özlemini oluş-
turduğu AB üyeliğinin önemine
dıkkat çekerek "AB üyeliği ger-
çekleşmezse müessisi siz olur-
sunuz" diye gözdağı verdi.
MEB'den yeni düzenleme
Kürtçe kursa
'sınırsız' vize
CAN GAZALCI
ANKAR\ - Mılli Eğıtım Bakanlığı
(MEB), "geleneksel dil öğretimi" için
özel kurs açıbnasıyla ilgili yönetmeliği
genişleten yeni düzenlemeyi tamamla-
yarak görüşlerini almak üzere MGK
Genel Sekreterliğı ve AB Genel Sekre-
terüği'ne gönderdi. Yeni yönermelikle
Kürtçe gibi geleneksel dillerde yapıla-
cak öğretim için yeni kurs açılması ko-
şulu kaldınlıyor. Buna göre, Türkiye'de-
ki mevcut dil kurslannuı tamamı, ders
ilavesi^aparak Kürtçe öğretebüecek.
MEB Ozel Eğitim Kurumlan Genel
Müdürlügü, "TürkVatandaşlannın
Günlük Yaşamlarında Geleneksel
Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve
Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında
Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına
DairYönetmelik" taslağını tamamladı.
Yürütme maddeleriyle biriikte 6 mad-
deden oluşan yönetmelik taslağı, 2002
Eylül ayında çıkanlan yönetmelikte de-
ğişiklikler yapıyor. Mevcut yönetmelik-
te, yeni açılacak kurslara bakanlık tara-
findan "kurum açma" ve "öğretime
başlama" izinlerinin MEB tarafindan
verileceği belirtiliyor. Yeni yönetmeli-
ğin 3. maddesi, bu hükmü değiştirerek
daha önce bu izinleri almış olan özel
kurslann, "program ilavesi" yapmalan
durumunda geleneksel diller için de
ders açma ızni alabileceğini hükme
bağlıyor.Yeni yönetmeliğin yürürlüğe
girmesiyle Türkiye'de bulunan tüm özel
dil kurslan, Özel Öğretim Kurumlan
Yönetmeliği'ne uymak koşuluyla gele-
neksel olarak kullanılmak kaydıyla iste-
dikleri dilde ders verebilecekler.
Emniyetmensupları
Ata'nın huzurunda
Atatürk'ün ölümünün 65. yıh nedeniyle Emniyet Genel Mü-
dürü Gökhan Aydıner başkanlığındaki emniyet teşkilatı men-
suplan. Anıtkabir'i ziyaret etti. Emniyet Genel Müdürlügü
ve Ankara Emniyet Müdürlügü personeli ile Polis Akademi-
si öğretim üyeleri ve öğrencilerinden oluşan heyete başkan-
hk eden Aydıner, Atatürk'ün mozolesine çelenk koydu. daha
sonra saygı duruşunda bulunuldu. Aydıner, Anıtkabir Özel
Defteri'ne, "Türk emniyet teşkilatı,Türkiye Cumhuriyeti'ni
ilelebet payidar kılmakta kendine düşen görevi canı pahası-
na da olsa yerine getirecektir. Türk emniyet teşkilatı olarak
kryamete kadar emanetlerinin bekçisiyiz" diye yazdı. (AA)
irak politikası
Bush'a
destek
hızla
azalıyor
NEW YORK (AA) -
Amerikan halkının yüzde
58'i, Beyaz Saray yöneti-
minin Irak'ta izlediği po-
Htikayı onaylamazken
Bush politikasına verilen
destek 6 ayda yüzde
67'den yüzde 41'e düştü.
Harris Interactive Ens-
titüsü'nce yayımlanan ka-
muoyu yoklamasına göre,
Amerikalılann sadece
yüzde 41' i Irak politikası-
na destek veriyor. Ekim
sonunda yapılan yokla-
mada, Amenkalılann sa-
dece yüzde 25'inin
Irak'taki Amerikan politi-
kasının başanlı olacağına
inandığını gösterdi. Hal-
kın yüzde 5 l'i Irak'ta ölen
ABD askerlerinin sayısını
"kabul edilemez" bulur-
ken yüzde 44'lük kesim,
kayıpları "üzücü ama
kabul edilebilir" görü-
yor. Yoklamaya katılan
Amerikalılann yüzde
53ü de Irak'ta denetimin
BM'ye devredilmesine sı-
cak bakıyor.
Araştırmada Bush açı-
sından tek olumlu nokta,
halkın yüzde 49' unun Irak
müdahalesinin "yapılma-
sı gereken iyi bir şey" ol-
duğunu düşünmesi oldu.
Ilhan Erdost mezarı başında anılıyor
Erdost, Mamak Ce-
zaevi'nde dövüle-
rek öldürülmüştü.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Yayıncı tlhan Erdost, Mamak As-
keri Cezaevi'nde dövülerek öldürülü-
şünün 23. yıldönümünde mezan ba-
şında bugün anılacak.
Ilhan Erdost Karşıyaka Mezarlı-
ğfndaki mezan başında (2. kapı
M20) dostlan, yakınlan ve sevenle-
rinin katılımıyla saat 12.00'de basla-
yacak törenle anılacak. tlhan Er-
dost'un anısma Sol ve Onur Yayınla-
n, Karanfil Sokak 301 Kızılay adre-
sinde tlhan tlhan Kitabevi'nde yüzde
50 indirimli olarak okura sunulacak.
Anma etkinliklerine, ya>incı-yazar
Muzaffer tlhan Erdost, son üç yılın
güncel konulannı kucaklayan yazıla-
nnı topladığı "Türkiye'nin Kara-
ran Fotoğraflan" ldtabıylakahlıyor.
tlhan Erdost ve Muzaffer Erdost
kardeşler, evlerinde yasak yayın bu-
lundurduğu iddiasıyla Ankara Emni-
yet Müdürlüğü'nde 3 Kasun 1980 gü-
nü gözetim alrına alınmışlar, îlkyaz
Basımevi'nde yasak yayın bulundur-
duklan savıyla da Sıkıyönetim Ko-
mutanlığı tarafindan gözaltına ahn-
mışlardı. Gözaltına alındıklan Ma-
mak Askeri Cezaevi'nde A bloktan C
bloğa sevk edildikleri araca bindinlir-
ken, araç içerisinde. araçtan üıdiril-
dikten sonra C blok F koğuşu önün-
de ve tel örgüyle çevrili koğuş avlu-
sunda dört ere dövdürühnüşler, koğu-
'Devrimi tüm dünyaya anlatalım'
BURSA (Cumhuriyet) - Gaze-
temiz îmtiyaz Sahibi ve Yayın Ku-
rulu Başkanı tlhan Selçuk, "Türk
Aydınlanma Devrimi kendine
özgü en büyük devrimdir. Bu bü-
yük devrimi yaşamış olan bir
toplum olarak kendi laik demok-
ratik devrimimizi tüm dünyaya
anlarmahyız" dedi.
Selçuk, Uludağ Üniversitesi'nce
düzenlenen Cumhuriyet ve Ata-
türk Haftası kapsamında "21.
Yüzjılda Türkiye" konulu bir
konferans verdi. "21. yüzvılda la-
ik Türkiye Cumhuriyeri için ne
yapmamız gerektiğini sormamız
insanlık gereğidir" diye konuşan
Selçuk, "Bizim bakışımız 21.
Yüzyılın bakışı olmalıdır. Türki-
ye 21. Yüzyıla layık bir ülke hali-
ne gelebiür. Laik ülke layık ülke-
dir" dedi. Yeryüzünün büyük de-
ğişimlere ve büyük çelişkilere ta-
nıklık ettiğini \
r
urgulayan Selçuk,
konuşmasını şöyle sürdürdü: "21.
yüzvılda nükleer teknolojinin üs-
tün kudreti Amerika, Ortado-
ğu'da Müslümanlarla çalışıyor.
Uygar Amerika insanbktan bi-
haber. Bu bir çelişdir."
Sürekli degişimin insanlığın ve
bilimin kuralı olduğunu anımsatan
Selçuk, "Değişmeyen nedir?
Kutsal din kitaplandır. O kutsal
kitaplara inanan însanlar toplu-
mun değişebileceğine inannıaz-
lar ama toplumlar değişir" ifade-
sini kullandı. Türkiye'de laik hu-
kuk sistemi ile dinci siyasetin ça-
tışma halinde olduğunu, ortaçağda
Avrupa'da uygulanan düzenin bu-
gün Türkiye'de hortlatılmaya çalı-
şıldığını vurgulayan Selçuk, genç-
leri laik Türkiye Cumhuriyeti'ne
sahip çıkmaya çağırarak şöyle ko-
nuştu: "Ben 1960'larda gidiyor-
dum üniversitelere. Şu an 2003
bakın yine üniversitedeyim.
Uzun bir yürüyüş... Mao'nun
uzun yürüyüşü vardı ya... Bizim
haddimize düşmemiş, biz kendi
çapımızda yürüyebiiiriz ama siz
de yürüyeceksiniz. Şöyle el ele ru-
ruşup bir yüriisek her şeyi halle-
deriz. Şu anda bilim özgürlüğü-
ne karşıt, hatta düşman bir ikti-
dar var. Rektörleriniz yûrüyor.
Hani onun arkasındaki gençler,
öğrenciler? 60'larda gençler ön-
deydi rektörler gerideydi. Şimdi
rektörler ileride gençler geride.
Siz çözeceksiniz. Bir yürüyün de
bakalım ne olacak?"
şa alınmalanndan birkaç dakika son-
ra da Ilhan Erdost ölmüştü.
GATA'da yapılan otopside, Er-
dost'un kaburga kemıklerinin kınl-
mış olduğu, beyin kanamasından öl-
düğü saptanmış, bir astsubay ve dört
er hakkında cinayet suçundan dava
açılmıştı. Yedi yıl süren dava sonu-
cundagörevli üç er lOyıl 8'eray, gö-
revli olmamasma karşın dövıne ola-
yına katılan er Kısmet Çağlar 8 yıl,
askerlerin komutanı astsubay Şükrü
Bağ 10 yıl 8 ay ağır hapis cezasma
mahkûm olmuştu. Erlerin mahkûmi-
yetiAskeriYargıtay 5. Dairesi tarafin-
dan onanrruş, astsubayuı mahkûmi-
yeti Askeri Yargıtay Daireler Kurulu
karanyla kesinleşmişti.
Daha sonra Erdost ka-
deşlerin bindirildiği ara-
cın dışanya ses ve görün-
tü vermediği gerekçe gös-
terilerek, astsubay Şükrü
Bağ hakkında yeniden da-
va açılmasına karar veril-
miş ve Bağ, Erdost kar-
deşlerin nakil sırasında
bındirildıkleri aracın tu-
tuklular ile muhafızlan
birbirinden ayıran böbne-
sını kilitlemediği gerekçe-
siyle görevi ihmalden 6 ay
hapis cezasına çarptınl-
mıştı. Sıkıyönetim Komu-
tanlığı. olaydan üç gün
sonra, Erdost'un bir erin
fevri hareketi sonucu başı-
na vurulan dipçik darbe-
siyle öldürüldüğünü açık-
lamıştı. Ilhan Erdost için
yazılan yazılar, şiirler, fo-
toğraflar ve belgeler "tl-
han tlhan" adlı bir kitap-
ta toplanmıştı.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
rıs'la ilgili tümcenin ne anlama geldiği konusunda,
aradan geçen 24 saate karşın hâlâ görüş birliği yok.
Metindeki Kıbrıs'la ilgili tümce aynen şöyle:
"Kıbns'ta çözümsüzlük, Türitiye'nin AB bekienti-
leri önünde ciddi bir engel oluşturabilir."
Bu tümce, AB'nin bir kanadına göre koşul değil
durum tespiti, başka bir kanadına göre bilinen bir
gerçek...
AB'nin Ankara'daki temsilcisi Kretschmer'e gö-
re sadece bir hatııiatma!
Ankara'ya göre Kopenhag kriterleri içinde değil a-
ma, çözümü zaten Türkiye de istiyor!
TÜSlAD'a göre yol haritası!
Yunanistan ve Kıbns Rum kesimine göre, yaşamın
gerçeği!
Bu tanımlamalar içinde anlamı en belirsiz olan An-
kara... Yani AKP hükümeti. Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan'ın bu tür durumlardaki ilk tercihi Anka-
ra'yı terk etmek oluyor. Başbakan AB'den yaşam-
sal açıklamaların geldiği saatlerde Denizli'deydi...
Deyim yerindeyse Başbakan Pamukkale'de, An-
kara Yamukkale'de... Ne diyeceğini bilemez durum-
da. Bunun somut örneği, rapor ve belge açıklandık-
tan bir süre sonra alışık olmadığımız bir biçimde Ba-
kanlar Kurulu adına yazılı bir açıklama yapılması...
Altında hiç isim geçmiyor. Imza, Bakanlar Kurulu! Bir
bakıma faili meçhul bir metin!
Brüksel'den haberler akmaya başlamadan önce
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, AB'yi sağduyuya da-
vet etti, Kıbns tümcesinin çıkarılmasını istedi. Brük-
sel deçıkarmadı.
Durumun özeti bu...
Bize özel 3 kriter
Aslında AB, Kıbns konusunda Türkiye'ye yüklene-
rek, kendi ayıbını örtmeye çalışıyor. AB'nin olmazsa
olmaz koşullarından biri şu:
Komşularıyia sorunu olan bir ülke AB'ye giremez!
Bunu, konu Türkiye olunca hemen anımsıyor ama,
Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi olunca es geçiyor.
Eğer bu ilke geçeriiyse, Rum kesimi için de önce şu-
nun söylenmesi gerekirdi:
"Arkadaş seni alacağız ama, önce KKTC ile sonın-
lannı çöz!"
Zamanında bunu yapmadıkları gibi, şimdi Türki-
ye'ye Kıbrıs'ı bir koşul olarak getirirken Rum kesi-
mine usulen de olsa bir gönderme yapma gereği
duymuyorlar. Güney Kıbns, Mayıs 2004'te tam üye
olacak. önceki günkü AB raporlan 2004 üyelerinin
durumunu da içeriyor. örneğin, Polonya'nın kimi ka-
rariara itirazından doğan ciddi bir rahatsızhk var. Bu,
raporda da dile getiriliyor.
Aynı raporda şöyle bir tümce de yer alamaz mıy-
dı:
"Güney Kıbns, AB'nin tüm olanaklanndan yarar-
lanmak istiyorsa Kuzey'le sorunlann çözümünde ko-
layiaştıncı rol oynamalıdır. Aksi haldeAB, Güney Kıb-
ns'la ilgili kimi adımlannı yavaşlatacaktır..."
Bu tümce bile Rum yönetimini bir ölçüde uzlaş-
ma yoluna iter, "Tüntleri anlamaya çalışıyo-rum " de-
meye yöneltebilirdi...
Son anda bir değişiklik olmazsa Erdoğan 15 Ka-
sım'da Kıbrıs'a gidecek ve KKTC'nin kuruluş yıldö-
nümü etkinliklerine katılacak. Burada ciddi mesajlar
vereceği söyleniyor. Dileriz Erdoğan, hedefı doğru
seçer... Zira mesaj verilmesi gereken temel yer Ati-
na ve Brüksel...
Türkiye'nin etrafındaki en iyi, en başanlı, en geliş-
miş uygarlık projesi AB. Böyle bir projede yer almak
elbette Türkiye'nin yaranna. Ancak AB'den gelen
son mesajların özü şu:
Türkiye AB'ye diyelim ki yılda 10 adım yaklaşıyor-
sa, AB 15 adım uzaklaşıyor. Biz de 10 adım ileri git-
tik diye seviniyoruz!
Son rapor ve belge, öteki adaylardan farklı olarak
"Türkiye'ye özel" 3 kriterin olduğunu ortaya koydu:
Kopenhag kriterleri, Brüksel kriterleri, Atina kriter-
leri...
ankcumfa ktv.ttnet.net.tr
Devlet Bakanı Mehmet Aydın:
Müftüye kadın
yardımcı atanacak
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Diya-
net'ten sorumlu Devlet
Bakanı Mehmet Aydın,
2004 bütçesini Meclis'e
sunarken "yeni tslam
anlayışını" etkin kıla-
caklanna ilişkin mesaj-
lar verdi. "Kadın nüfu-
sumuzun karşı karşıya
bulunduğu haksızlık-
lar bizi utandırnıaya
yeterlidir" diyen Aydın,
büyük şehirlerden başla-
mak üzere her kentte
müftü yardımcılığına
aşamalı olarak kadınla-
nn atanacağını belirtti.
Aydın, Plan-Bütçe Ko-
misyonu'nda milletve-
killerinin sorulanna ver-
dığı yanıtlarda şu görüş-
leri dile getirdı:
• "Diyanet'te ne ka-
dar kadın personel
var" dediniz, bıraz utan-
cım, açıkça söylüyorum.
74 bin 368 erkek, 2 bin
616 hanım görevlimiz
var. Büyük şehirlerimiz-
den başlayarak müftü
yardımcılanndan birinin
hanım ohnası lazım. Uy-
gulamayı her kademede
başlatmaya çahşacağız.
ı/ Alevilik nedir, kül-
tür müdür, mezhep mi-
dir. Benım kardeşim Ale-
vıligı kendisi için nasıl
tanımlıyor, benim onun
tanımlamasını kabulden
başka bir şeyim yoktur.
• Dini teröre alet
edenlerden öğrenmek
için koşuşturuyorsunuz
da Yunus Emre'den,
Mevlana'dan, Hacı
Bektaş Veli 'den niye öğ-
renmiyorsunuz. içinde
sevgi olmayan inanç sah-
tekârlıktır.
^ Tasa\-vufi akımlar
fundamentalist değildir.
Yepyeni bir tslami yo-
rum anlayışı güç kazanı-
yor. Ankara bunun mer-
kezlerinden biridir. Bizi
başka bir ülkeyle muka-
yese etmesinler. Diya-
net'e yeni bir anlayış ge-
tirmeye çalışıyoruz, bu
da bügi birikimiyle olur.
• Cami yapma konu-
sunda çok titiz davrana-
cağız. Her 3-5 kişi bir
yerde cami yapıp kadro
isteyemez. Bazı camiler
sadece bayramda, cuma
namazında doluyor.
^ Camilerimizin yüz-
de 90'ında estetik yok.
Tıpkı büyük Atatürk'ün
büstleriyle ilgili pek ço-
ğunda o estetik olmadığı
gibi. Türkler olarak este-
tik boyuta biraz daha ri-
ayet etsek her şey daha
güzel olacak.