Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2003 CUMA
14 J v L J L J . LJJK. kultur@cunnhuriyet.com.tr
Toplumcu gerçekçi şair Müştak Erenus geçen yıl 5 Kasım günü aramızdan aynlmıştı
Coşkulubir şiiremekçisiEKBER KLL
"Kendime hiç küsmedim / Sevdim
onu çocuk kahküDerinde / Avuttum
günortası/Şınıarttımbdkibiraz/Ko-
rudunı insan onurunda /Ve de bu be-
lah kargaşada /Gûlmeyi ağtamayı da
/ Unutturmadım." Müştak Erenus
araraızda olsaydı işte böyle anlatır-
dı kendisuıi. Ağlamayı da, gülmeyi
de unutturmadan.
Ilk şıirlen 1940'ta Emınönü Hal-
kevı'nin çıkardığı "Yeni Türk Der-
gjsi"nde yayımlanan Müştak Ere-
nus'un şıirle sürekJı uğraşı, 1948'de
Yücel dergısıyle başlar. Şiirleri, Yü-
cel'den başka Ufuklar, Kaynak, Şa-
dırvan, Yeditepe, Yazko Edebiyat,
Toplumsal Kurtuluş ve Insancıl der-
gılerinde yayımlanır.
Şainn ilk şıirlen bır arayış döne-
mının ürünlendir. Bırbirinden fark-
h bıçim denemelen yapar. Şıınrun ıçe-
riğı de buna bağlı olarak farkhlaşır.
Müştak Erenus, bılinçli bır yaza-
ra, şaire düşen sorumluluğu yerine ge-
tirerek insanlığın acılannı devrimci
bir görüşle algılar. Aralıksız süren
şıir uğraşında kendisini değıştinp ye-
niler. Bunu yaşamı boyunca sürdü-
rür. 12 Mart'tan sonra burjuvazınin
oluşturduğu pazara sanat eseri dıye
metalar sunuîurken o, insandan, top-
lumdan yana ürünler venr.
Tür blllncl
"Bir dağ üstünde kannca / Durur
/ Düşünür. / İnsanlardan kurtardığı
aktını / Bu dağ başında yitirir. / Gök-
leryinemavidir/Geceleri>Tİdtdardo-
luşur / Üşür aklı kanncamn / Düşü-
nür. / Bir dağ üstünde kannca / Dur-
muş bize karşı / Büyür."
'Kannca' Müştak Erenus'un şi-
irinde kınlma noktasıdır. Şair, bu şı-
üştak Erenus,
bilinçli bir yazara,
şaire düşen
sorumluluğu yerine
getirerek insanlığın
acılannı devrimci
bir görüşle algıladı.
Aralıksız süren şiir
uğraşında kendisini
değiştirip yeniledi.
Bunu yaşamı
boyunca sürdürdü.
Burjuvazinin
oluşturduğu pazara
sanat eseri diye
metalar sunuîurken
o, hep insandan,
toplumdan yana
ürünler verdi.
ınnde, ne kendi gerçekliğinı, ne de
dış gerçeklıği doğru algılayan ınsa-
nı gösterir. Bu, şaırin gerçeİdiği ken-
di açısından değil, insan türünün ba-
kışı açısından görmesi demektir. Müş-
tak Erenus'un şıin de tekillığı kırdı-
ğı bu noktada başlar.
İlk şıir kitabı "Şürler" 1965'te ya-
yımlanan Müştak Erenus'un şiırıne
1970'li yıllarda ekmeğını şehrin ba-
tağından çıkarmaya çalışan köylü gi-
rer. Şehrin acrmasızlığı anlatılır. Bur-
juva dilinin çemberine gırmeden şu-
nu belırtmelıyım. Burada şehnn acı-
masızhğı ıle kapıtahst sömürü ışaret
edilir. "...BirağıtyaksınGülfidanyö-
rük / Belesin bebesini çul çaputa/ Kör
umutyoluna giden eşine/Dursunses-
lensin. („.) Durmuş Mustafa açhğa
idmantadır / Yürür şehrin batağînda
ekmeğin üstüne üstüne/Ve o upuzun
günlerin birinde/Göynünün döndü-
ğü bir köşeük meydanda / İnsan pa-
zanna bir umut getiriıier dört teker
/ Ve toplariar teker teker Mustafa ve
emsallerini / E1K Kra gündeBğe..."
Şair yalnız Gülfıdan yörükleri,
Durmuş Mustafa'lan degıl, bu dün-
yanın bütün ınsanlarını kucaklar.
" YüzyiDar boyu Ptter,Con, Pietro,Pet-
rovııa, AK, bizler bu daracık dört kö-
şe dümada insan olarak \aşamaya
çauşryoruz. tnsan varhğunızın savgı-
sı peşindeki bu çilemiz türHi ve tarif-
siz kahuiar içinde böyle süriip gidi-
yor."
Ciilüyor çocuRlar çlçekler gibl
1980'lıyıllardakışıırlen, 12Eylül
Darbesi ile başlayan karanlık bır sü-
recin aydınlık ürünlendir. Ne olur bu
süreçte? Insanlık değerlennın ıçı bo-
şalhlır. Adalet, bağımsızlık, özgürlük
ülkülen kuçümsenır. Buna karşı kö-
şe dönmecilik kutsanır. Müştak Ere-
nus, yaşadığı döneme tanıklık eden,
sorumlu bır aydın olarak gerçekliği
sorgular. sorgulatır. "Neyapünbugü-
ne dek insanlanna. değişen bu dün-
ya harcına ne katün?" diye sorar
Yannın çocuklanna msancıl bır
dünya bırakamamanın suçu, insan
üzerine oynanan çırkin oyunlara göz
yumanlanndır. Müştak Erenus, "_Bu
utanmaz savaşlar / Bu açhk / Bu st-
lahlar silahJar / Beş milyonyüreği ka-
rartanbuigrençbela/Bilemedinboy-
nu kopası beş zalimin / Başı alünda."
dedığı bu durumu bılmemız ve tep-
kısız kalmamamız gerektiğını "Ço-
cuklar Ağjamasuı"adlı şiirinde şöy-
le dıle getınr: "Çocuklar ağlamasın
/ Hiç ağlamasın / Güneşe yunmuş bir
damla su. / Ama siz ağlayın payınıza
düşeni/ Bikrek ederek/Ve de hiç hak
geçirmeden / Şu perişan rahatlıgıru-
za / Ne hak getirdiğiniz bu dünyaya /
Namushıca, utanarak ağlayın. /Ama
çocuklar ağlamasın / Hiç ağlamasın.'"
Sözün kısası...
5 Kasım 2OO2"de aramızdan ayn-
lan Müştak Erenus. son ıkı yılında
gündehk ışlerini bile yapamaz hale
gelır. Ancak, ölüm oruçlannı bütü-
nüyle duyumsar. Toplumunduyarsız
kaldığı ölüm orucu eylemıyle yakın-
dan ılgılemr. Uğurlanışı da emekçi-
lenn omuzlannda bir makınist. bır
emekçı oğluna yaraşır olur. "Teme-
h'nde şiir kendi konuşur. Uzun söz is-
temez. Lafa tahammülüyoktur. Ve de
kimin var kL_" diyen, bu ılkeyle ya-
hn şiırler yazan Müştak Erenus, ın-
sanı gerçekçi şıınyle bızım içın bir
ışıktır. "Birkryametteyinebuluşaca-
ğız seninle / Adını bile unutacaksın /
Sensiz kalacak o söylediklerin / Ama
vine de susmavacaksın."
PROJE 4UDE 'ORGANİZE İHTİLAF'
Müdğeyeni açıhmlar
Müzik îleri Araştırmalar Merkezifarklı türleri bir
araya getiren bir şenlik düzenledi: Divertimento
SELCEN AKSEL
22 Kasım'a dek görülebilecek sergide 14 sanatçuun yaprtları yer alıyor.
Yabancılaşmanın
pençesindeki resim
Külrür Servisi-Küratörlüğünü Ful-
yaErdemci"nin üstlendığı 'Organi-
zelhtilaf/OrganizedConfhct' sergı-
si 14 sanatçuun katdımıylaProje4IJde
sürüyor. 22 Kasım'a dek sürecek olan
sergi, kamksanmış resım anlayışuun
dışına çıkarak bu alanda bilmmeze'
henüz bihnmeyene açılan bır labo-
ratuvar ortamı yaratmayı amaçlıyor.
Bu deneysel ortam, 8 Kasım Cumar-
tesı günü saat 17.30'da Proje4L- ts-
tanbul Güncel Sanat Müzesı'nde, în-
gilız sanat eleştirmeni/küratör Su-
hail Malik in vereceği bir konferans
eşlığinde tartışmaya açılıyor.
Hahık Akakçe, Sami Baydar. Lu-
kas Dımenhögger, Leyla Gediz,Gfin,
Yalçm Karayağrz,Aydan Murtezaoğ-
lu. Bülent Şangar, Füsun Onur, Ke-
malÖnsm;MuratŞahinler.CananTo-
lon, EBfÛras, Ufuk Üsterman' ın ka-
tıldığı sergide, yeni teknolojilerden
yararlanarak çeşitlı malzeme ve yön-
temlerle farklı bir görsellığı araştıran
çağdaş resim örnekleri bir araya ge-
tirilıyor. Sergi, ülkemizdeki çağdaş
sanat alanında henüz hak ettiği biçim-
de konumlandınlamamış olan res-
min günümüzdeki yerini felsefi bir
meydan okuma ve sorgulama çerçe-
vesi içinde göstermeyi hedefliyor.
Sergıye. katalogda yer alan yazısı
ile katkıda bulunan Malik de bu çiz-
gide ele alacağı, 'Resmin Yabanalaş-
ması' başlıklı konferansında 'çağdaş
sanat olarak resmin' konumunu sor-
gulayacak. Malik'e göre resim, çağ-
daş sanat olarak algılandığında, tüm
tanım ve sınırlanna yabancılaşrınlı-
yor. Resmin kendisine, ilişkilerine,
sanata ve dığer görsel üretimyöntem-
lenne olan bu yabancılaşmasım vur-
gulayan Malik, kendine yeni bir dün-
ya başlatma ya da yeni bir evren ku-
rabilme yetısı olmayan bu yabancı-
nın/resmin ne yaptığını, ne sunduğu-
nu sorguluyor.
(0212 281 51 50)
Istanbul Teknik Ünhersitesi'nde
1999 yılında kurulan Dr. Erol Üçer
Müzik tleri Araşürmalar Merkezi
(MİAM), geçen yıl gerçekleştın-
len 'Miam Sunar' adlı ilk konser-
lerinin ardından. 'Divertimento' ad-
lı konser dızisıyle müzikseverlerle
buluşuyor. Etkinliğin en önemlı
özelhği. 'Yeni Şenlik, Farklı Mü-
zik' söylemıyle yola çıkılarak be-
hrlenen ıçenk bağlamında, ülke-
mız ve dünyadan farklı müzik tür-
lennın ustalannın bırlıkte müzik
yapmaya davet edılmesiyle oluştu-
ruîmuş olması.
Dün Sabahat Akkiraz & Miam
Oda Orkestrası konseriyle açılışı
yapılan etkinlik kapsamında bugün
Erkan Oğur & Borromeo Ouartet
yann Arif Sağ& MİAMDoğaçla-
ma Grubu sanatseverlerle buluşa-
cak. 13 Kasım'dakı Z«ynep Tan-
bay, Cihat Aşkın, Reyent Bölükba-
şı,EmreÇeHk'in katılacağı "Kam-
ran tnceve Dostian" adlı gösterinin
arduıdanj, 15 Kasım'da Baba Zula
& Neva Ozgen ile ML\M Elektro-
akustik. 19 Kasım'da Kani Karaca
&ArgentoChamberErLsamblesah-
ne alacaklar. 'Dhertimento', 20 Ka-
sun'daki Laço Ta>fa & MİAM Do-
ğaçlama Grubu konseriyle son bu-
lacak.
İç devlnlm ortaya çıkıyor
Müzik adma atılan önemli bir
adım olarak adlandınhnası gere-
ken bu etkinlik, uluslararası bir bu-
luşma olmasırun yanı sıra, ülke-
mizde var olan iç devinimin ortaya
çıkmasma olanak sağhyor.
Bir yıl öncesinden başlanmış Di-
vertimento'nun düzenlenmesine.
ÎTÜ RektörüProf. Dr. Gübüm Sağ-
buner'üı MlAM'rn iç zenginliğini
yansıtan bir etkinlik düzenlenmesi
isteğiyle çahşmalarabaşlanmış. Et-
kinliğin programını eş başkanlar
Cihat Aşkın ve Kamran Ince ile
MeHh Fereb ve Fuat Abdullah bır-
lıkte oluşturmuşlar. Öz olarak mas-
ter ve doktora düzeyinde etnomü-
zikoloji, teori, ton maisterük, icra,
kompozisyon dallannda uzman ye-
tiştiren kurumun davetini sanatçı-
lann hemen kabul etmiş olması, za-
manlama ve yaklaşımın ne denli
doğru belirlenmiş olduğunun gös-
tergesı.
IV1İAM Genel Koordinatörü Fu-
ad Abdullah, "Kiç kültürün ege-
ivertimento' adlı konser dizisi ülkemiz ve
dünyadan farklı müzik türlerinin ustalanru birlikte
müzik yapmaya davet ediyor. Genel Koordinatör
Fuad Abdullah, MtAM'ın bu etkinlikle "tyi müzik
sadece çağdaş ya da klasik müzik değildir" mesajı
vermek istediğini söylüyor.
men olduğunu bilhoruz. Sabahat
Akkiraz, Arif Sağ, Erkan Oğurun
Divertimento'da yer ahnalannm en
büyük nedeni, doğru bir mesaj ver-
memiz,'Iyi müzik sadece çağdaş ya
da klasik müzik değildir...' demek
istemeıniz"
Özellikle Türk halk müziğinin
farklı ve bazen eğlence müziğı oluş-
turmak adına özensiz elektronik
düzenlemelerle kıtlelere ulaşması
konusu üzenne görüşünü ise şöyle
açıklıyor Abdullah: "Bu, üzerinde
dikkatle durulnıası gereken bir ko-
nu. Bir standardı \ ar. neden yapıl-
dığı hakkmda da görüş birfiğinde ol-
mak gereki\or. Müziğin suf eğlen-
ceamaçhohnadığınıda ortaja çıkar-
mamızgerekiyor.ÖzeBikle medya
kültüründe çok büyük bir sorun
bu_"
Müzlğin algılanışı farklı
1
Salt ülkemiz kültürü kökenli ol-
duğu için 'halka yakm' olarak nı-
telendirmenin ne denli doğru oldu-
ğu sorusuna ise kurumun akade-
mik yapısı ve bilimsel yaklaşımı-
na da dıkkat çekerek yanıt veriyor
Abdullah: "MİAM'm bilimsel yak-
laşımı sanatçdara güven sağlayan
bir unsur. Halka sunsak da». Müzi-
ğin algılanışı da farklı. Bu farkı za-
ten ilk sanatçıda hissettik, davet et-
tiğimizsanatçûarOketaptaönerimi-
zi kabul ettiler, bu ilk başanmızdL
Onlann bize destek vermesi bizim
açunızdan çok önemliydi..."
Uygulama aşamasında etkinhğın
oluşturulmasında yer alan Melih
Fereli ise 'divertinıento'da 'popüler-
Bk kaygısıyla hareket edilmediğini,
yerieşik kulvaıiann dışındaki ara-
yışlara yöneük bir çanşma yapıkb-
ğını' vurguluyor.
Alanlannın yetkin adlannm yer
aldığı öğretim kadrosu ve farklı he-
deflere yönelmiş öğrencileriyle Mİ-
AM, kısa sürede bır akademik ku-
rumkimliği çerçevesinde fıkrrlerin
buluştuğu, sağlam adımlarla geli-
şime imza atılan bir kurum niteli-
ği kazanmış.
Etkinlikler, öğrencilerin kavram
aşamasından uygulamaya tüm ev-
relerde görev almalannı sağhyor.
Abdullah, kurumun bu konser-
lerle amacına ulaştığını belirti-
yor: "Amaç müzik yapmak Sanat-
çılar da. kendilerini smırlandırma-
dan, yeni denemeler gerçekleştire-
biliyoıiar, en güzel yanı bu.«"
(0 212 296 60 06)
YÂZIODASI
SELİM İLERİ
0 MOP Salkımlar (2)
Sinekli Bakkal'da dar arka sokak hep ahşap ve
hep ikı katlı evlerle çevrilıdır. Çatılar köhnemış, es-
kı zaman saçaklan, abanırgibi, karşıdan karşıya, bir-
birinin üstüne uzamış.
Halide Edib, bu sokağı, dünyanın bütün yoksul
mahallelerıne benzetır. Sokak her zaman serin ve
loş. Yalnız, doğuda batıda, renkten renge gıren bir
ışık yolu, loş bır aydınlık serpiyor.
Çok geçmeden, sokak, istanbul'a özgü incelik-
lerinden söz açmaya koyulacaktır.
"Köşenin başında durup bakarsanız: Herpence-
reden kırmızı toprak saksılar ve kararmış gaz san-
dıklan görürsünüz. Saksılarda al, beyaz, koyu kır-
mızı sardunya, küpeçiçeği, karanfıl. Gaz sandıkla-
n da öbek öbek yeşil fesleğen ile dolu. Ta köşede
bir mor salkım çardağı altında çevrenın en ışlek
çeşmesi var. Bütün bunlann arkasında tiyatro de-
korunu andıran beyaz, uzun, ince minare."
(Sinekli Bakkal'ın giriş sayfasını okuyalı herhalde
kırk yıl geçtı. Ablamın ders kıtabındakı seçme par-
çadan okumuştum.
Istanbul, az buçuk hâlâ öyleydi. Birçok semtinde
ahşap evler, pencerelerde, balkonlarda küpeçıçek-
leri, biegonyalar, mevsımı geldıgınde ille feslegen. Fes-
legenin sivrisinekleri içenye sokmadığı söylenırdi, ok-
şadıkça dağılan güzel kokusuyla.
Halide Edib'in yazdıklan büyük ölçüde yıttı. 0 is-
tanbul sokağını bulmak zor artık. Yine de, gözleri-
mizi kapar kapamaz, aynı hayali görüyoruz...)
Romanın baş kışısı Rabıa, sesınin ve okuyuşunun
güzellığiyle etkiler uyandıran bir hafız kız. Rabıa'nm
iç varlığına sinmiş sanat değerlenni keşfeden ise,
kiliseden aforoz edilmış Peregrıni olacaktır.
Sofu Hıristiyanlığa ayak uyduramamış Peregrinı,
Sinekli Bakkal Sokağı'nda, bu dünyanın gelgeç
maddi kıymetlerinın silındığını fark eder. Bır ölçüde
'Doğu' kendini hissettirir:
Çünkü burada yalnızca "kalbe ve manevî servet-
lere, güzelliklere kıymet" venlmektedır.
işte, mor salkımlann hülyalar uyandırdığı istanbul,
sürekli anılagelmış beyaz, ınce. uzun mınaresıyle
Halide Edib'in gözünde 'Müslüman /sfanbu/'dur.
Ne var ki, romancı, din inancını sanat eserıne dö-
nüştürebılmiş bır kentten -ve kültürden- soz açar.
Inancı, bir özgür seçim saymaktadır.
Romancı ıçin, 'Müslüman Istanbul'un olağanüs-
tü incelmış sanatlan ön planda gelir. Tümünün, bi-
reyde bıraktığı etkı.
Peregrıni şöyle dıyor
"Hayır, Müslüman değilim. Hanimanastıhara ka-
panan papazlar yok mu, onlardanım. Fakat daha
ziyade Müslümanım. On beş yıldır aranızda yaşı-
yorum. Dil, din. millet, bunlar ınsanlann ruh ikli-
minden başka birşey değildir. Garbın ruh iklimi ba-
na çok soğuk geldi. Şark ikliminde sükûn ve şifa
anyorum."
Sinekli Bakkal, Istanbul'u, bır masal şehrıne dö-
nüştürmeyı dener. Karşıt görüşlerin ınsanlarında bi-
le bır barış öziemi söz konusudur. Ve özlemı var
eden, doğrudan doğruya, şehrin havası, ruhu, özü-
dür.
Sinekli Bakkal'la Handan yan yana okunduğun-
da, romancının iki ayn Istanbul anlattığı düşünüle-
bilir. Handan'ın Istanbul'u baskılar, kaygılar kentidir.
0 kadar kı, Boğazıçi peyzajlannda bile kasvet kar-
şımıza çıkar.
Oysa Sinekli Bakkal'da Istanbul, Fikret'in "Sis"
şiınne meydan okurcasına, birçok şeyi affeder ve af-
fettirir. Sinekli Bakkal'ın bir sayfasında şöyle birgö-
rünüp kaybolan Handan. kendi romanından uzak,
adeta huzurlu bır genç kadındır...
Istanbul, "sükûn ve şıfa" sağlamakla kalmaz, bir
yandan da büyüler, bazı acıları dındırir, dahası sıler.
Öneriler:
Kitap/ Naci Girginsoy Gençlik Çıkmazı (roman),
ÇınarYayınlan.
80. Yılda 80 Rlm'
• Kültür Servisi - Mimar Sinan Üniversitesi
Sinema-TV
r
Merkezi. Cumhuriyetin 80. yılını
kutlama etkinlikleri çerçevesinde. Türk
süıemasından örneklenn yer alacağı '80. Yılda
80 Fitm' adlı bir gösteri programı hazırladı.
Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV
Merkezı'nin Kışlaönü'ndeki bınasında başlayan
'Başlangıcından Günümüze Türk Sıneması"
başlıklı etkinlikte kasım ayı boyunca 14 film,
ikışer defa gösterilecek. Haftanın beş günü
saat 14.00 ve 16.00"da halka açık yapılacak
göstenmler ücretsiz izlenebilecek. Bu kapsamda
bugün Ah Ipar'm 'Salgın' \e Nedım Orvam'ın
'Toprak' filmlen, 11 Kasım'da Atıf Yılmaz 'ın
'Ah Güzel Istanbul!'u ıle Duygu Sağıroğlu'nun
'Bitmeyen Yol'u göstenlecek. Metın Erksan'uı
yönettiği 'Yılanlann Öcü' ile Yılmaz Güney'ın
'Seyyit Han" fılmleri ise 12 Kasım'da
izleyiciyle buluşacak olan dığer filmler.
Film göstenmlen aralık ayında da sürecek.
(02122749870-71)
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I