22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2^3 KASIM 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Efektronik posta: dentzsom@cumhunyetcom.tr www.denJzsom.com Tefc 0JHZ512 05 05 Faks: &21&512 44 87 - Ingiliere'de birgazeteci saraya uşak olarak girmiş. "Bizimkiler o işi masa basında vaDivor!" fiombacılarCrol Uyar: "Istanbul'da uluslararası terörü yaşıyoruz... Fatiamalann içindeyiz... Şoktayız... fMatemdeyiz... Denilebilecek ne var bilmiyorum... Herhalde irısanlığın bittiği nokta b u diye (düşünüyorum... Ancak bombaları aslında kim a t t onu bilr/orum... O bombalan Islamcı terör örgütieri değil, ABD Irak'a saldırma hıazıriığı yaparken kaleminden kan akan, savaşa girelim diye çığırtkanlık yapan köşe yazarian, ABD işbirlikçileri att... Adlannı sayrnak gerekir mi? Bence arbk onları herkes tanıyor!" azi Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Türkiye'nin tüm ille- rinde Avrupa Birliği'nden aldığı para ve va- iiliklerin desteği ile 18 Kasım'da "Cumhuri- yef in 80. Yılında Kadın Sorunlan" konulu toplantılar düzenliyor... Edirne'deki toplantıda Gazı Üniversite- si öğretim üyelerinden Doç. Dr. Filiz Kılıç konuşuyor. Toplantıyı da yöneten Kılıç, islamiyet'in kadına pek çok haklarverdiğini, fakatyanlışyorumlandığı için bu haklann kullanılmadığını; Kuran'daeğer kadın işyap- mak istemezse kocasının işleri yapacak bir başka hiz- metli bulmakla yükümlü olduğunu, eğer kadın çocu- ğunu emzirmek istemezse kocası süt annesı bulmak zorunda olduğunu, cennetin kadınların ayaklan altın- da olduğunu anlatıyor. Konuşmanın sonunda soru yanıt bölümüne geçi- lince, Sosyal Hizmetler'in kadınlarla ilgili eğitim pro- jelerine katılan kadınlardan biri, "Türban problemine nasıl bakıyorsunuz" diye soruyor. Kılıç'ın yanrtı "Bu Kadınlar devletin soaınu. Bu soruyayanıt veremeyeceğim" di- yor. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği'nden bir üye, Doç. Dr. Kılıç'a konuşmasında Islamiyet'te kadın hak- lanndan bahsettiğine ve örtünme konusu da Islami- yet'te yer aldığına göre soru soran kişinin sorusun- da haklı olduğunu ve cevaplanması gerektiğini söy- lüyor. Doç. Kılıç, konuya şekilci yaklaşılmasından ya- na olmadığını önemli olan kafalann içindeki bilgi bi- rikimi olduğu için tartışmaya girmeyeceğini bıldiriyor. Üniversiteli kadın, tekrar söz isteyerek, kadın hak- lannın cumhuriyetle birlikte Atatürk'ün girişimi ve ön- derliğinde yasalarda yeraJdığını anlatmaya başlıyor... Fakat kadınlanmızın yasalarla kendisine tanınan hak- lan yeterince kullanamadığını, bunun başlıca nede- ninin haklarının kullanılmasının erkeklerin inisiyatifi ve yorumlannın belirlediği sınıriar içinde olduğunu belirtiyor. Erkek istemesiyle kadının başını örttüğünü, oy ver- diği partiye oy vermesi konusunda kansını yönlen- dirdiğini, kadının yasalarda eğitim hakkı olmasına rağmen, eşi veya ailesi tarafından başı örttürüldüğü için okula gidemediğini ve dolayısıyla eğitimden yok- sun kaldığını anımsatıyor. Toplantıyı yöneten Doç Dr. Filiz Kılıç, bu konuşma sırasında ağzını ve yüzünü eğerek bu fikiriere katıl- madığını salondakilere gösteriyor... Toplantıdan son- ra üniversiteli kadının yanına gelenler de toplantıda üstüne giysi alamayan yoksul kadınlara manevi de- ğerler aşılamak varken, türban gibi konulara girme- nin yanlış olduğunu söylüyor... Cumhuriyetin 80. yılında kadınlar, adını "Gazfden alan bir üniversite aracılığıyla ve AB'nin fonlamasıy- la Islamiyefteki haklannı öğreniyor! İki sözGöksel Kaya: "Tarih sayfalanna bakacak olursan, şöyie söylenmiş bir zamanlar Bütün ahlaksızlıklann iki kelimeden doğduğunu görürsün. Birisi; ben tok olayım da, başkası açlığından ölürse ölsün bana ne... Ikincisi; sen zahmetier içinde boğul ki, ben nimetler ve lezzetler içinde rahat edeyim." SESSÎZSEDASIZ(l) Yüksek Yerilim Hattı ordirvcutkuın yahoo.com Sorgulamayan ve düşûnme özürlü yetişen yeni kuşaklar çürüğe aynlacak: Milli eğitim zayiatı! ABD ve AB'nin teröristlerle işbirliği Istanbul'da bombalar patlıyor. Ame- rika ve Avrupa Birtiği, uluslararası terö- re karşı destek sözleri veriyor... Inter- net sitesi Tanyeri, (www.tanyeri.net) ise şöyle diyor Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya ye- minli örgütler AB ülkelerinde çalışma- lannı sürdürüyor. Almanya, Türkiye'de- ki mezheplerden biri için 'Rönesans başlattık' diyor, spor salonlannda si- lahlı militan gösterileri düzenleyen ör- gütü demokrasisi gereği barındırıyor. fngiltere, Türkiye'nin parçalanması için elinden gelen yayını yapanlara yatak- lık ediyor. Isveç'te 'anıtkenef diye ya- yın yapanlara internet servisi veriliyor. Yunanistan, Türkiye'yi bölmeyi iş edi- nenlerin Atina'daki bürolannı kapatmı- yor. Ne ABD ve ne de AB, Yunan yö- netiminden Atina yakınlarındaki PKK eğitim kamplannın hesabını sormuyor. Türkiye düşmanı HAMAS destekçisi ISNA, ABD'de şirketler yönetiyor. ISNA Başkanı, ABD Başkanının yanında ye- min törene katılıyor. ISNA ve HAMAS Türkiye karşıtı konferanslar veriyor. Istanbul'da yurrtaşlanmız öldürülü- yor, yurdumuzun düzeni teröre kurban ediliyor, Usame bin Ladin ile birlikte savaşmış olanlar yardım teklif ediyor; devletimizin rejimini sarsan her türlü gerici girişime destek verenler 'Hiç korkmayın yapanlan cezalandıracağız' diye patronluktaslıyor! Bin lanet! Tek bir kurtuluş yolu var: Onuru- nu, bağımsızlığını koruyarakeiin/ yardımına gerek duymadan* kendi göbeğini kendin kesmek!" ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCİ Çok Yaşa Oktay Akbal... "Avrupa birtiği ülkelennde edebiyaünemektan yazarlann törensei yaş günü kudamalan daha 65'indelerken başlar, he- le 7O'lere, 80'lere geiince devlet büyüklerinin de kabidıklan ufusal etkiıüildene dönüşür... Bizde ise onca AB'ci olmalan- na rağmen,Oktay AkbaJ*ın 80. yaş gününde bile ne bir haber var; ne bir ses_" O gün, Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün Beyoğlu'nda ye- ni düzenlediği kültür mekânın- daJd toplantıda, uzun yıllar AJ- manyada yaşayan şairimiz YükseJPazarkaya söylüyordu bunlan... Türkiye Cumhuriyeti'yle hem yaşıt hem de "gönüldâş" olmanın bilgeliği içindekı Ok- tay Akbal ise o tatlı gülümse- mesiyle; "Haber var, hiç yok degjL." dedi ve anlattı; "Milli Eğitim Bakanıbir yazunda ha- kaıetettjğhni ileri sü- rerek dava açmış; geçenkrde haber verdiler, bugün de ifade vermeye git- tinu" Koca yazar, bun- lan ne kadar rahat sö\lese de ülkem adiaa "içim bur- kukJu" Hele da- vaurn "yobaz" sö- zü uzerine ve "50 mjy»r" gibi Ak- bal ı adeta "örsetemek" ister- cesce bir rakamla açıldığını öğreaince, devletim adına "ür- pefdan". getirmış olmaz mıydı?.. Yazaıiann armağanı Yine o gün, Sadık Aslanka- ra'nın dolu dolu duygularla sunduğu toplantıda, Akbal'ın vaktiyle başkanlıgını da yaph- ğı Türkiye Yazarlar Sendika- a'nın (TYS) 80. yaş günü ar- mağanmı şimdiki Başkan Cengiz Bektaş verdi... TYS 'nin en uzun süreli başka- nı Aziz Nesin'in beyaz bir "he>kekigi"ni... Oktay Akbal, "eskidost''unu şefkatle tutup Ayla Akbal a emanet ettikten sotıra, 2O'li yaşlarda yazdığı "Önce Ek- meklerBozu)du r 'nun 1946'da- ki ilk baskısından ginş bölü- münü okuyarak şunlan söyle- dı: tt OyıHardaldyansavaş,ya- n banş ortanunm geriHmleri- ni ve umutlannı. edebiyata ye- KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behhaki' turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci a mynet.com 'Öğretmen'den bekienen... \'arsayalım ki Akbal'ın bu söai gerçekten hakaret anla- mra gelsin... Buna rağmen, biznn ülkemizin "Milli Eğitim B&uu"; hem de vaktiyle Ha- saı VB Yücel'lerin oturduğu koağu paylaşan bir "Türko- lojPoçenti"nıiz; yani, "Türk Ed*iyaü"yla birlikte Oktay Aihıl'ı da çok iyi bilen, tanı- yas ?ir "öğretmen" siyasetçi- mn. acaba böyle mi davran- mir/dı? v cksa, Sayuı Bakan Hüse- yiıfelik, eserleri dünya dille- rinle yayımlanan bir edebiyat- çmıa belli ki "kızdıran'' bir tıaou hakkında, "büyüğüne saşiçinde" karşı açıklamala- nn apsaydı; hatta, doğrudan mıl eğitimimize de yıllann kaksını yapmış bir düşünü- rûüizle "yobazhk üzerine" de şc 1; derinlemesine bir "ede- bi>dıbette" bulunarak, hem bıgıerini zenginleştirip, hem de;ı değerli ulusal erdemleri- rnaen "kadirşinashğın" ör- nçnigösterseydı, bulunduğu tEİomın "gereğini" de yerine Aziz Nesin, Oktay AkbaL. "Kırtsal imzalar"- ni gönül vermiş genç yazarlar olarak yaşadık ve yazdık»" Işte o "gönül" vermek öyle- si bir özveri demekti ki.. ban- şı savunmanın suç oldugu bir 20. yüzyılın hemen tüm dö- nemlerinde nice edebiyatçı, yazar, şair ve "aydın gazete- dB lerimiz, az ya da çok ama mutlaka "cezaevmi" de tanıdı- lar... Oktay Akbal da örneğin "12 Eyiül 1980 darbesinin Anaya- saa" için Cumhuriyet gazete- sindeki köşesinde; "Benhayır oyu vereceğim'' diye yazma- smdan ötürü tutuklanmıştı. tlerleyen yıllarda aynı anaya- sanın "halkm özgür ovianyia kabuledfld^mi" söyleyen Ke- nan E^Ten'e yönelttiği; "Peld ben neden aylarca hapis yat- üm?" sorusuna ise bunca yıl- du- ne bir yanıt var; ne de bir "özür"... Işte böylesi "tarih yazan" ve böylesi "tarihi yaşayan" bir yazanrruzın. "çağuıın onurlu ve başı dik tan^ı" olduğu 80 yılını geride bırakmasını bil- mem ki nasıl bir sözle kutla- mah? Belki de en yakışanı, hep birlikte karşısına geçip, şöyle içten ve yüksek sesle; "Çokya- şa Oktay Akbal" demek... Oekincic/ cumhuriyeLcom.tr HARBİ SEMİHPOROY — & === ^n^^—-— — • < * ' - . ı •* r - ^ ' "^1 * * •' , * • - r ' ' ' ^j s * - ' ^ (l semihporoy(â yahoo.com ZÛZZAfZÇtK'Tt!..) _o__^—*—p —' o HAYAT EPlK TİYATROSU MVSTAFA BILGIN UZMANLAR "6ELİR bAĞILIAMNDAKt At>AL£TStn.tK SOSVAL PATLAMAYA YOL ACAR" DtyORLR MERAK ETMEYIN EFENDIM ! SAÖECE ÎKl yERE yAPILAN BİR TERÖRtST SALDIRT/MIŞ !.. ı r ı \ TARİHTE BUGÜN MLMJAZ AMKAH 23Kosmı tnmcmumtaz-arikan.com SUTU TA6/RMIYOR/. 193O'OA 8U6ÜN, P£UKLf ÖzeLS/B TSHCERE PA&İS'TV SATtŞA ÇIKAglLDI. UZUN SAPLI TEMCEKBMİ/J DİBİUDeN YU&tet OOĞgLI BİR KlSMI BULUNUYO8OU. H£R PEÜKcei? AÇlLMIŞrt. SEBZe VEYA MAKAfZNA HAÇLAMAK, SOtJgA SU- PAA1 £OWİYC/t ÇJKABMAK İÇİN yAPlLAU TEUCEZE, PAHA BÜYÜK. Br£ T&MCERE - H'lSI İÇİNE OrueTULM4/Z7XrP(. YENİ 7ENCERE, ÖzeLÜIO£ SU YA PtQ SÜT KAyAtATMAK İÇİN ÇOK UYGUUPU. P£LJKU TBt/C£gE, HAYMAYA/J SIVININ HAREKETİNİ ENGELLİYOG VE TAŞMAMA- SINI sAGUY/yeou PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Sorular Sekiz gün önce iki günlük bir iş gezisi için gitti- gim Düsseldorf'da iki sinagogun teröristler tara- fından bombalandığı haberini duyar duymaz ilk aklıma gelen ertesi gün yayımlanmak üzere gaze- teye yolladığım "Terörmü, direniş mi?" başlıklı ya- zım olmuştu. Yazıda, Irak'taki işgal güçlerine kar- şı düzenlenen saldınlann, medyamızda sıkça ileri sürüldüğünün tersine, "terör" olarak adlandınla- mayacağını, bunlann Iraklı direnişçilerin savaşım- lannın doğal görüntüleri olduğunu anlatmaya ça- lışıyordum. Irak'ın işgalini uluslararası hukuk açı- sından "meşru"gösterecek hiçbir neden yoktu. I- rak'tagizlendiği söylenen "kitleimha silahlan" iş- gaJ sonrasında da bulunamamış, böylece Ameri- ka Birieşik Devletleri tarafından dünya kamuouyu- na gösterilmeye çalışılan tek gerekçenin asılsızlı- ğı ortaya çıkmıştı. Şimdiyse Iraklılar ülkelerini iş- gal eden düşmanlara direniyoriar, Amerikancı ba- sın ise bu direnişi "ferör'ie eş tutuyordu. Yazım, "doğnı"yusavunan biryazıydı, fakat Al- man televizyonları Galata ve Şişli'deki vahşet gö- rüntülerini vermeye başlayınca endişeye kapıldım, gazeteye telefon edip bu yazımın yayımlanmama- sını istedim. Yazı yayımlanmadı. • • • Aradan çok geçmeden Galatasaray ve Le- vent'teki terör saldınlanylasarsıldık. Bir hafta için- de terör Istanbul'da altmışa yakın can aldı, altı yüzden fazla insanımız yaralandı. Doğal olarak tüm gazetelerimiz, televizyonlanmız, radyolanmız günlerdir bu konuyu işliyoriar. Işleyecekler. Terörü ulusça lanetliyoruz. Lanetleyeceğiz. Bize bu vahşeti yaşatanlann adresleri belli. Ken- dilerini saklamıyorlar. "Bizyaptık, onlarca masum insanın canını alan, yüzlerce masum insanı yara- Iayan o bombalan biz patlattık," diyoriar. Akıttık- lan kanlaria övünüyoriar. Kulağım günlerdir AKP hükümetinin açıklamalannda. Fakat Başbakan da, bakanlar da adresleri belli olan, "Islam" adına yo- la çıktıklannı söyleyen bu terör odaklarının adlan- nı ağızlanna almıyorlar. Basında yer aJan haberieri tanyorum, köşe ya- zılannı dikkatle okuyorum. Kimi köşe yazarlan ya- şadığımız bu terör vahşetinin bizi Amerika Birie- şik Devletleri'ne, Ingiltere'ye, Israil'e "daha fazla" yakınlaştırdığını yazıyorlar. "Küresel-lslamcı tero- rizmln Türkiye'deki yeıiı işbirlikçileri eliyle girişti- ği kıyımlann bizi çeşitli Islam ülkelerindeki işgalci güçlere niçin "daAıa fazla" yakınlaştırdığını anla- makta zorianıyorum. Perşembe günü Galatasaray'da, Ingiltere Baş- konsolosluğu'nda "Islamcı" teröristlerin koyduğu bombalarla bedenleri parçalanan Gümüşhane'nin Şiran ilçesinin Çal köyünden temizlik ışçileri Ca- fer ve Kiraz Gündüz çiftinin erken ölümleri bizi I- rak'daki işgalci güçlere, Filistin topraklarında ku- şaklar boyunca yaşamı Filistinlilere zehir eden Is- rail'e niçin yaklaştırsın? Nasıl yaklaştırabilir? Irak- lı direnişçilerin ülkelerini işgal eden düşmanlannı helikopterlerini düşürmeleriyle, onların üslerine saldınnalanyia "küresel-Islamcı" katillerin Gala- ta'da, Şişli'de, Galatasaray'da, Levent'te masum insanlann canlanna kıymalan aynı şey midir? Bun- laraynı kefeye konulabilir mi? "Küresel-lslamcı terör" eğer insanlığın başına bela bir canavarsa, bu canavarın yaratıcısı, Dr. Frankenstein'ı da Amerika Birieşik Devletleri de- ğil midir? Şimdi "küresel-lslamcı terorizm"'m ta- şeronluğunu üstlenen "yerli-lslamcı terorizm"de ABD'nin "yeş/7 kuşak" stratejisi doğrultusunda bu ülkedeki ABD destekçilerinin koruyuculuğunda yeşertilmemiş midir? • • • Gazeteleri okuyup, televizyonlan izledikçe ka- famda birçok soru oluşuyor. Sonra sekiz gün ön- ce gazeteye ettiğim o telefonu anımsıyorum. Keş- ke endişelerime yenik düşmeyip de yazımı yayım- latsaydım, diye düşünüyorum. (e-posta: dkavukcuoglu c superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOUHNSAĞA îyÇileğeben- zer kırmızı meyveleri olan küçük bir ağaç. 2/ Has- talıklı, sakat... Peru'nun baş- kenti. 3/ Taşa 5 tutarak öldür- me cezası... Donukrenkli. 8 4/Kır yaşamı- 9 nın doğallığı- nı, masum güzelliği- nı konu edinen şiir ya da düzyazı türü... 2 Molibden elementi- 3 nin simgesi. 5/tlk da- 4 mıtılan ve içinde ana- son bulunmayan ra- kı... "Harami var di- ye korku verirler, / Be- 8 nim — yüklü kerva- 9 nun mı var"(Karaca- oğlan). 6/Ilaç... Fide yetiştirmek için aynlmış top- rak bölümü. IICilve... Dayanıkh bir yün kumaş. 8/ Ücretle çalışan kimse... Çanakkale Boğazı'nda, pek çok deniz kazasının meydana geldiği bir burun. 9/ Taflan ağacının, kiraz görünüşündeki parlak koyu kırmızı ya da siyah renkli meyvesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Orhan Pamukun bir romanı... Çam ağacından yapılmış su testisi. 2/Ispanyollann sevinç ünlemi... Kesilen ağacuı yerde kalan kökü. 3/ Ensiz olarak dokunmuş parçalann yan yana eklenmesiyle olu- şan nakışlı ince kilim... Sazın en ince ses veren te- li. 4/Açı ölçmeye yarayan dönme hareketli bir çe- şit cetvel... Eski Mısu^'da güneş tannsı. 5/ Bir no- ta... Yemek. 61 Yabancı... Artvin'in eski adı. 7/Te- meli taklide dayanan sözsüz oyun... Halk diünde bademe verilen ad. 8/Din adamlanrun simgesi sa- yılan başlık... Nazilerin politikasında Germen ır- kından kimselere yakışnrılan ad. 9/ Portakal ve li- monla yakın akraba olan bir meyve ağacı... Antal- ya'nın bir ilçesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear