Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 3 KASIM 2003 PERŞEMBE
+CUMHURİYET SAYFA
17
D E N İ Z S O M
EteldronikpostfcclentesaniecuTrifturfyetcoffi.tr 05 09 Faks: 0.21« 1 2 44 97
- Sayıştay'ın ihalesinde
usulsüzlük yapılmış...
"Kamusal alan falan
tanımadıklan icindir!"
Akrf Kökçe:
"Avrupa Biriiği,
abecemizde q, w,
x harflerinin
olmamasını
eleştirmiş. Sıkmasınlar
tatlı canlannı; internet
yüzünden
kullanmadığımız ç, ğ, ı,
ö, ş, ü ve büyük i
harfterimizi çıkanr
onlan alınz."
Baltutan
Iktidardaki AKP'lilerin
yakınlannın kamu
yönetiminde
görevlendirilmesine
ilişkin yüzlerce örnek
arasından bir kısmını
yayımladığımız "bal
^g. tırtanlar" tistesine
imSL birkaç itiraz
H P geldi.TCDD
*-. Genel Müdürü
Süleyman
Karaman'ın, Ulaştarma
Bakanı Binali
Yıldınm'ın teyzesinin
oğlu olmadığı;
Tanmsal Araştırmalar
Genel Müdürü Hasan
Ekiz'in, Tanm Bakanı
Sami Gûçlü'nün
teyzesinin oğlu
olmadığı; Tanm Bakanı
Sami Gûçlü'nün
bacanağı Mehmet
Oğuz'un da bakanlıkta
makam şoförlüğü
yapmadığı bildirildi.
ürkiye'de olaylar bazen öyle karmaşık ve
hızlı gelişiyor ki, zincirin halkalannı hemen
birieştirmek zor oluyor. Neyse ki Anadolu ve
Rumeli Müdafaai Hukuk dergisinde Prof.
Dr. Çetin Yetkin, konuyu derleyiptopariamış... Doğ-
rusu biz, Aydın Doğan'nın gazete ve televizyonla-
nnda yerden yere vurulan Uzan Ailesi'nin 10 yıl ön-
ce Doğan Gaıbu'nun dergilerinden birine kapak ol-
duğunu unutmuştuk:
"Doğan Gaıbu'nun bir zamanlar yayımlamakta ol-
duğu EP (Ekonomik Panorama) dergisinin 38 Mart-
4 Nisan 1993 tarihli sayısında kapak konusu olarak
yer alan ve Uzanlar hakkında yolsuzluklaıia ilgili ola-
rak basında çıkan haberierin bir deriemesi niteliğin-
de olan 'Uzan Ailesi Nereden Koşuyor' başlıklı araş-
tırmanın yayımlanması üzerine, haberin objektif ol-
madığı gerekçesiyle dergi bizzat Aydın Doğan tara-
fından toplatılmış, çalışanlannın işlerine son verilmiş
ve bununla da yetinilmeyerek kapatılmıştı.
Diktaya dikkat
Basın patronlannın arasındaki bu sıkı dayanışma-
nın (bugün) acımasız bir kavgaya dönüşmesi Uzan-
lar'ın AKP'ye karşı muhalefete geçmesi ama buna
karşılık Aydın Doğan'ın iktidarla içli dışlı olmasının
sonucu olmadığını kim öne sürebilir?
Bir basın yayın kuruluşu iktidardan yana ise ihya
olurken, iktidara karşı olanın Uzanlar'ın durumuna
düşmesi hiç de bir rastlantı değildir. Bu gerçeğin bir
başka su götürmez kanıtı da, Ulusal Kanal'ın kablo-
lu yayından çıkanlarak sesinin kısılmış olmasıdır. Ve
bu antidemokratik baskıcı uygulamalar, hukuk adına
yapılmaktadır."
Prof. Dr. Yetkin, iktidann giderek baskıcı ve antide-
mokratik bir rejime doğru yöneldiğini vurguluyor...
Baskıcı bir rejime "basın"ın ihya olma karşılığında
destek vermesi olayın en tehlikeli yanını oluşturuyor.
Çetin Yetkin, şöyle diyor:
"AKP'nin kendisini eleştirenleri, yasal haklannı kul-
lananlan, demokratik yollarla direnenleri sustunma
siyasası izlediği, böylece de aynı zamanda başkala-
rına gözdağı vererek onlan etkisizleştirme yoluna gir-
diği görülmektedir.
Olayın bir başka yönü ise, bu uygulamanın huku-
kun kurallannın arkasına gizlenilerek yapılmakta ol-
masıdır ki, bu dahukukun nesnellikten (objektiflikten)
soyutlanarak kişileştirilmesi (sübjektifleştirilmesi),
keyfileştirilmesi demektir. Bu durum, baskıcı ya da
daha açık bir anlatımla 'dikta' rejimlerinin ayıncı bir
özelliğidir. Bu gibi rejimlerde de 'usulüne uygun' çı-
kanlmış yasalar bulunduğu unutulmamalıdır... Son
günlerde yaşananlar bu gözle irdelenecek olursa bu
gerçek çok açık bir biçimde görülecektir."
Bir yanda ihya edilen medya öte yanda imha edi-
len medya... Diktaya dikkat!
SESSÎZSEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutkuı i yahoo.com
Koynunda yılan beslemeyi bırak..
Hayvanat bahçesine ver artık şu hayvanı!
Talim Terbiye'nin uygunsuz kitapları
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Ter-
biye Kurulu Başkanlığı'ndan bildiril-
miştir... Aşağıda yazannın adıyla birlik-
te yer alan kitaplan, eğitim ve öğre-
tim açısından uygun bulmamıştr.
üstedeki kıtaplann bundan böyle
okullara girmesi yasaklanmıştır.
Jules Verne'den Aya Yolculuk,
Kaptan Nemo, Esrarlı Ada, La Forrta-
ine'den Karga ile Tilki, Daniel De-
foe'den Robinson Crusoe; ÖmerSey-
fettin'den Falaka, Kaşağı; R. L. Ste-
venson'dan Define Adası; Johanna
Spyri'den Heidi; Elenor H. Porter'den
Pollyanna, Küçük Kemancı; Edmondo
De Amicis ten Çocuk Kalbi; Frances
H. Bumett'ten Küçük Lord; Lewis
Corrol'dan Alice Düşler Ülkesinde;
Howard Pyle'den Robin Hood; Mas-
pes Dodge'dan Gümüş Patenler;
Aleksandre Dumas'dan Uç Silahşör-
ler, Siyah Lale; J. M. Barrie'den Peter
Pan, Hector Mallot'tan Kimsesiz Ço-
cuk; Mark Tvvain'den Çalınan Taç.
Yukanda yazannın adıyla birlikte
listesi verilen kitaplardan okul kütüp-
hanelerinde bulunanlar imha edile-
cektir. İmha işlemi, öğle teneffüsü sı-
rasında öğrenciler bahçede toplana-
rak yapılacak ve kitapfar, üzerlerine bir
parça benzin dökülmek suretiyle yakı-
lacaktır. Yakma işlemi bitmeden öğ-
rencilerin dağılmasına izin verilmeye-
cektir. Bu arada adı geçen kitapları
okumuş öğrenciler tespit edilecek ve
bu öğrenciler uygun birşekilde mahal-
le camisindeki Kuran kurslanna sevk
edilecektir.
Aldatmaca
Prof. Dr. Fatma EStN
Hürriyet Gazetesi Genel Ya-
yın Yönetmeni Ertuğrul Öz-
kök, New YorkTımes gazete-
si binasında gördüğü bir fo-
toğraftan söz etmiş gazete-
sindeki yazısında: Ayna karşı-
sında makyaj tazeleyen tür-
banlı iki genç kızın fotoğrafın-
dan. Biri gözündeki rimelini
yeniliyormuş, diğeri, elinde ru-
ju kendini süzüyormuş ayna-
da. Sayın özkök çok etkilen-
miş bu fotoğraftan ve daha
önce Beşiktaş'ta gördüğü bir
çrfti anımsamış hemen: Genç
adamın kolu türbanlı kızın be-
lindeymiş ve kızın dareteğinin
arkasında da derin sayılabile-
cek bir yırtmaç varmış!..
Sayın özkök'ü çok etkile-
yen ve gazetesindeki köşesin-
de konu etmek gereği duydu-
ğu bu görüntüler aslında çok
sıradan ve söz etmeye değer
değil. Fakaaaat, bunlan anlat-
tıktan sonra sorduğu bir soru
varki, çok ilginç...
"Acaba türban giderek din-
sel bir simge olmaktan çıkıp
bir şeylere isyan ifadesi hali-
ne mi dönüyor" diye soruyor
Sayın Ertuğrul özkök.
Evet, bu yazıda asıl şaşırtıcı
olan bu soru bence!
"Sayın özkök hâlâ genç kız-
lann başlanndaki türbanı din-
sel simge olarak mı kabul edi-
yor" diye sordum kendi kendi-
meönce. Fakat bu sorunun da
Sayın özkök'ünkü kadar saç-
ma olduğunu fark ettim he-
men. Çünkü 1980'li yıllarda sa-
yılan birden artan ve hâlâ art-
maya devam eden, genç kız-
lam başlanndaki türbanın din-
sel simge olmaytp siyasal sim-
ge olduğunu yüksek tirajlı bir
gazetenin genel yayın yönet-
m«ni ve köşe yazan olan biri-
nir bilmemesi mümkün mü?..
v
etiştiği yörenin gelenekleri
gereği veya gerçekten dini
inaicı nedeni ile başını örten
kaJınlanmız bile farkında bu-
nın. Nasıl farkında olmasınlar
ki'.. Alınlarındaki sıkı bantla,
tepelerine, çok çekici eşarpla-
nnn altına kondurduklan ko-
canan hotozlan ile, eşarplan-
nı oağlama şekilleri ile öylesi-
nefarklı ki bu genç kjzlar on-
larian. Halbuki onlar, alınlann-
dan görülecek saç tellerinden
korkmadan, örtülerini başlan-
na atıp, çenelerinin altından
bağlayıveriyortar.
Bugünün orta yaş kuşağı
gençliklerinde veya çocukluk-
lannda çooook örtülü kadın
görmüşlerdir; çoğunun anne-
si, ninesi, teyzesi, halası, en
azından bazı komşu teyzeleri
örtülüydü mutlaka. Sayın öz-
kök de anımsayacaktır o yaş-
lannda gördüğü örtülü kadın-
lan. Var mıydı onlann alınlann-
da böyle bantlar ve de tepele-
rinde böyle hotozlar? Böyle mi
bağlarlardı o yıllarda kadınlar
örtülerini?..
Kısaca, günümüzde türban
denilen, genellikle genç kızla-
ra özgü örtünme şekli ne din-
sel inancın simgesi, ne de ge-
leneklerin. Sadece ve sadece
siyasal bir simge!
O zaman Sayın özkök'ün
sorusunun gerçek içeriği ne?
Bu yazı Cumhuriyet Bayra-
mı'na yakın bir tarihte, yani
Sayın Cumhurbaşkanımızın
resepsiyon davetiyesine iliş-
kin anlamsız ve kasıtlı tartış-
malann sürdüğü günlerde ya-
yımlandı. Işte bu yazı bu tarih
içine oturtulunca sorunun an-
lamı da, vermek istediği mesaj
da gün ışığına çıkıyor!
İktidann her uygulamasına
alkış tutan, bu uygulamalan
eleştirenleri de topa tutan Sa-
yın özkök, bu soru ile hem tür-
banı kamusal alanlardan uzak
tutma görevini üstün bir görev
bilinci ile yerine getiren Cum-
hurbaşkanı'nı onaylamadığını
gösteriyor, hem de genç kız-
lanmızı ve türbanı sömürü ara-
cı yapan iktidara, yanlannda
olduğu mesajını veriyor. Bu
arada halkı da, türbanlı kızla-
nn da makyaj yapan, yırtmaç-
lı giysiler giyen, sevgilisi, ni-
şanlısı veya eşi ile sokakta el
ele, kol kola gezen çağdaş
kızlar, kadınlar olduğuna, fa-
kat özgüriüklerinin kısıtlanma-
sına tepki gösterdiklerine
inandırmak istiyor.
Tabii okurlannın büyük ço-
ğunluğunun, aptal yerine ko-
nulup kandınlmak istenmesin-
den dolayı kendisine nasıl kız-
dıklanndan habersiz olarak.
Kimbilir, belki de bunu göze
alarak! Neden acaba?..
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇ AK behicako turk.net
ÇÎZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com
HARBl SEMÎHPOROY semihporoy(a yahoo.com
KEDİ LEVO APTÜLtKA aptullı hotmail.com
TARİHTE BUGÜN MIJMTAZ ARIKAN 13 Kasun uwtt.mumtas-arikan.com
Nufus cûzdanımı ve Istanbul
Janersıtesı'nden almış olduğum kıralık
İkartımı ka\bcttım Hûkümsüzdür.
NARfFE ALB4N
Nüftıs cûzdanımı, sürucu belgemı
(ehlıyetımı), ışyerı memur ktmlık
kartımı kaybettım. HükumSüzdür.
S'tYETTÎN A KYUZ
SIGNOR CRESCENDO"
1868'De BÜGÜN,ÛW.Ü OPERA S£SWp'S/ G/OACCINO
ROS&NI, 3O YAŞmP/l ÖU>Ü. -f9- YÖZYfLCM »HŞAMA-
SfNA KABŞIN, Bi£ ÖfJCEKİ YÜ3Y(UtJtoÜZt/£GEL£-
A/£&A// SÛGDÜ/ZBM ÜOSSIUI, ÖZ£LUKL£ fTAiyAN KO-
iıc oPeMSi (OP€BA euF^A) TTiezjNPA YAprrtAe vez
MİÇTİ. ÇOK GSA/Ç YAŞTA MÜZ/KL£ UĞBAŞMAyA BAf-
LA/AN BeSTECJ, YİAie GENÇ YAÇm SANAT1NI
//Z PAHA g££TE yAPtMM/ÇTf.
5? yAŞIAM OBSİM ORT»yA *X>rPU£lf
OP£/SAIAR ONU ÖLÛMSÜZ K/CMAYA Y£T-
* ' f
6İYDM TBL. "
J*ti&: Crtscendo,
giderek. yüksele» sese de*>in
ÜAI-
DUZ ÇİZGİ
ÜMİT ZİLELt
Son Engel Kıbrıs'
Şu sözler uluslararası hukuk kurallannı utanmazca
çığneyerek, Kıbns sorununu lleıieme Raporu'na so-
kuşturan AB Komiseri Verheugen'e ait:
- Bu bir siyasi tercihtir. Bu tavnmız bugünkü hü-
kümetin (Tayyip Bey kabinesi), Kıbns'ta ilerleme-
yi engelleyenlere (yani Denktaş) karşı tavır belir-
lemesine yardımcı olacaktır...
Şu paragraf da bir "uzman gaze(ec/"nin köşe yazı-
sından:
- Bunun neresi 'AB'nin Kıbns oyunu'? Daha açık
nasıl söylenebilir? Verheugen, daha bile öteye gi-
diyor ve "Bu tavnmız, hükümetin, Kıbns'ta ilerte-
meyiengelleyenlere karşı tavırbelinemesindeyar-
dımcı olabilir" diyor. Engelleyenler, bunlann sim-
gesi kim? Rauf Denktaş. Yani AB Komisyonu, as-
lında AKPhükümetine, "Türkiye'nin müzakere ta-
rihi alması" konusunda "kopya" vermiş oluyor...
Şu sözler de Başbakan Yardımcısı ve Dışışleri Baka-
nı Gül'e ait:
- ...Birsryasetçi olarakbakarsanız, Kıbns'ı çöze-
ceksiniz, sonra Türkiye'nin tam ûyeliği konusun-
da "olmuyor"yanıtını alacaksınız. Bizim açımadan
felaket senaryosu budur...
Şu sürmanşet ise bir "bağ/ms(z"Türkgazetesineait:
- Son engel Kıbns!..
• • •
özellikle seçtiğım bu dört örneğin her biri bir proto-
tip...
- Birincisı; sömürge olarak gördüğü ülkenin her tür-
lü siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal meselesine ka-
nşmayı kendisine bahşedilmiş bir hak olarak gören şı-
mankemperyalisti...
- Ikincisi; varlık sebebini ve geleceğini bağlan-
dığı kapının menfaatine endekslemiş "gazete-
ciyi...
- Üçüncüsü; düşlediği düzen için her türtü odünü
vermeye hazır, ancak ortada bırakılma korkusunu da
içinden atamayan sömürgeleşmiş ülke siyasetçisini...
- Dördüncüsû de; Kurtuluş Savaşı sırasında sö-
mürgecilerin maşası olan Istanbul'daki "mütare-
ke basını"na rahmet okutan bugünkü "iliştirilmiş
medya"yı simgeliyor... Bunlan iyi tanıyınU!
Türbanlı medya!..
Kadın, biravukat...
Gazetelerin birincı sayfasına basılan nal gibi fotoğ-
rafında, başı açık ve avukat cüppesıyle gülümsüyor...
Üstelik, birçok davaya avukat kımliğıyle başı açık ola-
rak katıldığı bılinıyor... Ankara Barosu'na kayıtlı Avukat
Hatice Hasdemir'in meslek geçmışınde herhangi bir
mahkemede türban takmaya yeltenmediği de bilini-
yor!..
Işte bu kadın, Ankara Belediye Başkanı Melih Gök-
çek'le birlikte yargılandığı yolsuzluk davasının duruş-
masına türbanla katıldı... Yargıtay 4. Ceza Dairesi Baş-
kanı Fadıl Inan, avukat kimliğıyle duruşmalara başı
açık girmekten sakınmayan, yolsuzluk sanığı kimliğine
büründuğü anda ise "dinin gereğini" hatırlayıverenC) bu
kadını salondan çıkardı.
- Ve kıyamet koptu!..
Tayyip Bey, iklime göre sevap-günah aynmı yap-
maktan zerre kadar çekinmeyen bu kadına sahip çık-
tı. "Bu icraatı kınıyorum. Herhalde konunun mağ-
duhan, gerek ulusal, gerekse uluslararası nokta-
da atmalan gereken adımı atacaklardır" diyerek
Avrupa Insan Haklan Mahkemesı yolunu gösterdi. Ken-
disi ve yardımcısı Gül, başbakanı ve dışişleri bakanı ol-
duklan Türk devletini AlHM'ye şikâyet ettikleri için de-
neyimliler tabii!.. Imam-cemaat misali, Itderlerinin tav-
nnı gören AKP'Iİ milletvekili arkadaşlar ise ipin ucunu
iyice kaçınp, hâkimi "densizlikle" suçladı. Hiç şaşırma-
dım, geçmışleri bunu emredıyor!.. Yaldızı hafifçe kazı-
yınca, gerçek olanca çıplaklığı ile sırrtıvenyor...
- Kırk yıllık Kani, asla olamıyor Yani!!!
Dinci gazeteler de Fadıl Inan'ın kişiliğinde Cumhuri-
yete hayasızca saldırdılar. Tıynetteri böyle. Her türlü ya-
lana, dolana, karalamaya, çamur atmaya başvurmak
doğalannda mevcut. Bu güruh için söylenebilecekfaz-
la bir şey de yok aslında...
• • •
Her devrin adamı, medya güllerine gelince...
- Onlar iyice mide bulandınyor...
Bir gazete olayı birincı sayfasından şöyle duyurdu:
- Türbanlı sanığa savunma yasakL
Kalemlerini iktidann emrinde oynatmaktan çekinme-
yen zevat, dün Cumhurbaşkanı Sezer'e olduğu gibi bu-
gün de Cumhunyetin hâkimterine vurmaktan geri kal-
madı. Bu kadının avukat olduğu, başı açık olarak du-
ruşmalara gifdiği, sanık sıfatıyla gırdiği duruşmada tür-
banı bayrak olarak kullandığı anlaşıldığında baktım; bu
arkadaşlarda ne bir ses, ne tnr nefes...
- Pesül
E-posta: umitzileli'j ttnetnettr
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5
Gıyom Te/'ofiero
Sındalf bir cahne.
SOLDANSAĞA:
V "Eskişehir-
taşı" da deni-
len, kolayca
yontulup işle-
nen, beyaz
renkli doğal
magnezyum
silikat. 2/ Al-
kolsüz içecek,
meşrubat.
"\Ubik, tuta-
nk" gibi adlar
da verilen sinir
hastalığı. 3/ Bir örgü-
tün etkin üyesi. 4/
ABD halkından olan
kimse... Herhangi bir
kuvvet alanından geç-
tiği varsayılan güç çiz-
gileri. 5/Yunanrakısı..
Bir otelin en üst katın-
da bar olarak kullanı-
lan bölüm. 6/Harç ahp 8
sürmeye yara>r
an sıva- g
cı aracı... Me\-ve kunı-
su. II Fizikte, bir cismin kûtlesi ile hızuıın çarpımı. 8/
Bir yeri daha önce görmüşlük ya da bir olaya daha ön-
ce tanık olmuşluk duygusu... Bir nota. 9/Anadolu'da
kurulmuş eski uygarlık... Örnek.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Zambağa verilen bu- başka ad... Adın durum ek-
lerinden biri. 2/ " — derdim var birbirinden seçil-
mez/Bu- aynlık, bir yoksulluk, bir ölüm"(Karacaoğ-
lan)... Görkem, heybet. 3/Gölleri inceleyen bilim da-
lı. 4/ Bir kimsenin davranışlanna temel olan ahlak
Ukelerinin tümü... gözleri görmeyen. 5/Kaynağı mi-
tolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Havva'nın
Batı dillerindeki adı. 6/tsyankâr... Kimi felsefe ve
din kurumlannın dayandığı temellerden her biri. II
Süs ve gösteriş. 8/Asya'da bir ülke... Aynı erkekle
evlı olan kadınlann birbinne göre olan adı. 9/ Ekia
biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap... Balçık...