22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2003 PAZARTESİ HABERLER 'ABD PKK'ye para verdi' • ANKARA(ANKA)- Işçi Partisi (ÎP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, 27 Aralık'ta ABD'nin terör örgütü PKK'ye 125 milyon dolar verdiğini öne sürdü. Perinçek, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında ıddıasına kaynak olarak Rus kaynaklannı ve Yugoslavya eski Genelkurmay Başkanı ve Sırbistan Sosyalist Parti lideri Pavkoviç'i gösterdi. Perinçek, "ABD, Irak savaşında Kuzey Irak örgütlerine verilmek üzere örtülü Ödenek'ten ayırdığı 500 milyon dolarlık kaynağın 125 milyon 335 bin dolannı PKK'ye verdi. CIA'nın, PKK'ye para transferi 27 Aralık 2002 tarihinde gerçekleşti. Paranın 200 milyon dolan Barzani'nin örgütü olan KDP'ye, 175 milyon dolan da Talabani'nin örgütü olan KYB'ye verildi" dedi. Bcrem Acuner'e son görev • A N K A R A ( A N K A ) - Milli Birlik Komitesi üyesi emekli Kurmay Albay Ekrem Acuner toprağa verildi. Cuma günü yaşama veda eden Acuner için ilk tören ihtilalin ardından tabii senatör olarak görev yapuğı TBMM'de düzenlendi. Acuner daha sonra Kocatepe Camiı'nde kılınan cenaze namazının ardından Cebeci Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kocatepe Camii'ndeki cenaze törenine Acuner'in ailesinin yam sıra Suphi Karaman gibi Milli Birlik Komitesi üyeleri, subay ve astsubaylar ile Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi Genel Başkanı Yekta Güngör Özden de katıldı. MHP Afyon toplantısı • AFYON (AA)-MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin MYK ve 21. Dönem Milletvekilleri Toplantısı'nda adaylığının gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine, "Bizde öyle sorunlar konuşulmaz" karşılığını verdi. Bahçeli, "MHP yoluna devam edecektir. Çok büyük bir güçkazandığı inancındayım" dedi. ÖZÜP Yazanmız Orhan Bursalı'nın 5 Ocak 2003 pazar günkü yazısmda metroloji (ö)çübilim) sözcüğü meteoroloji olarak çıkmıştır. Özür dılenz. Düzeltme Servisi ANAP Genel Başkanhğı'na aday olan Özdemir, eleştirilerini ve hedeflerini anlattı ÖzalruhucanlandınlacakSERTAÇ EŞ ANKARA - ANAP' ın haf- ta sonunda yapılacak olan olağanüstü kongresinde genel başkanlık yanşına katılan AH Tahp Özdemir, Türkiye'deki küçülmenin ANAP' m küçül- mesiyle koşut olduğunu be- lirterek partinin kendisini ye- niden tanımlaması gerektiği- ni söyledi. Turgut Özal'ın başlattıgı dönüşümü sürdür- meyi hedeflediğini belirten Özdemir, "ANAP'ınkurum- sal kimligini yeniden ihya et- meyi planbyoruz" diye ko- nuştu. ANAP'ın olağanüstü kong- resinde genel başkanlığa aday olan özdemir, partiye yöne- lik eleştirilerini ve hedefleri- ni gazetemize anlattı. Siyaset- teki hedefinin Türkiye'de Özal ile başlayan dönüşüm programının devammı sağla- mak olduğunu anlatan özde- mir, "Buna siyasi hedefim de- İLÇE BA5KANLARINDAN LÜTFULLAH KAYALARA DESTEK tstanbul Haber Servisi - ANAP' ın tstan- bul'daki 20 ilçe merkezinin başkanı, ANAP Istanbul II Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında, partinin 3. olağanüstü bü- yük kongresinde genel başkan adaylann- dan Lütfullah Kayalar'ı desteklediklerini açıkladı. ANAP'ın 3. olağanüstü büyük kongresinin 11-12 Ocak tarihlerinde ger- çekleştirileceğinin anımsatıldığı açıklama- da şöyle denıldi: "Bu kongre, Türkiyemiz ve onon büyük gdeceginin miman ANAP için önemlidir. Türk insanının özlemi, bu kongrede ANAP'm güçlü blr kadro ve isa- betUbir genelbaşkan seçimiylemümkün ola- cakür. Bu noktadan hareketle, aşağıda ad- lan ve imzalan bulunan biz tstanbul ilçe başkanlan, halkiH»*'" ve teşkUaünuznı da büyükçoğunluğununortakisteği, genel baş- kan adayımız olarak her yönüyle mükem- mel bir lider olan Sayın LütfuUah Kayalar'ı gönülden destekkdiğimizi basuumız aracı- bğıyia Türk kamuoyuna beyan ederiz." mek eksik olur. Bu benim si- yasiihtirasım. Biz ÖzalTa bir- Hkte, koskoca bir ülkeyi top- yekûn dönüştürmenin, miDe- tin makûs talihini yenmenin siyasi hazzmı yaşadık. Bu he- yecanı ben biKrim" değerlen- dirrnesini yaptı. Özdemir, ANAP'ın parti içi önceliklerine ilişkin yeni- den yapılanmanın şart oldu- ğunu söyledi. özdemir, "Bircümleylesöy- kyeyim, ANAP kendini yeni- den tanımlamak ve yeniden üretmekzomndadır. ANAP'm siyasal çizgisinde kmlma baş- ladığı tarihten beri, hem par- ti küçüldü hem Türldye kü- çüldü. Neşteriburaya vuıma- dığınız zaman geiipgklenterin fazla bir önemi ohnayacak ve partinin kaderi değişmeye- cektir" dedi. ANAP'm kendi çıtasmı yi- ne kendisinin düşürdüğünü belirten Ali Talip özdemir, yeniden yapılanma kapsa- mında birbiriyle uyumlu ye- ni bir kadro oluşturacaklan- nı söyledi. Türkiye'nin yeni hedeflere ihtiyacı olduğunu belirten Özdemir, "Türld- ye'ye bakarak partinizi di- zayn edersiniz. Ulke ihtrvaç- lanndan bağunsız bir siyasi öncetiğnüzolamaz" diye ko- nuştu. ANAP'ın giderek marjinal- leştiğini, bu nedenle başan- sız sonucun kaçınılmaz ola- rak yaşandığını dile getiren özdemir, "Kimseyisuçiamak istenüyonun ama bu süreci doğru okumak laznn. Objek- tifdavranışlann yerini kişisel tutumlar aku. Bu ise yetişmiş insan potansiyelimizi, ki bu potansiyel başka partideyok- tur, aül bırakn" değerlendir- mesini yaptı. Son dönemde partide kaliteye tahammül- süzlüğün egemen olduğunu belirten özdemir şöyle ko- nuştu: "Hedefyeni bir program, bu programa uygun kadrolar ve siyaset üretme mekanizmala- nyla bir bütünlük teşkfl eden ANAP. ANAP'm kurumsal kûnUğini yeniden ihya erme- >i hedefByoruz. ANAP ken- dine benzedikçe sorunlann hepsini aşanz." Tarım arazisi yol oldu Çiftçiler AÎHM yolunda • Tanm topraklan çevre yolu güzergâhında olduğu için istimlak edilen Barakfaki ve Narlıdereli köylüler, belirlenen rayiç bedellerinin düşük olduğunu savunarak Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne başvurdu. BURSA (Cumhuriyet) - Bursa Çevreyolu'nun geçtiği güzergâhtaki tanm topraklannı yitiren ve açtıklan bedel arttınm davasını kaybeden 12 çiftçi Avrupa insan Haklan Mahkemesi'ne (AlHM) başvurdu. Barakfaki ve Narlıdere köylerinde oturan AH Sakin, Nihat Gökgöz, Nuri Yavuz, Ceynep Çah, Mehmet Yaldı, Memduh Alüok, Yaşar Halil Kalpan, Osman Çerin, Ahmet Şahin, Yüksel Demirpençe, Müşerref Dede ve Mehmet Alp'in kamulaştırma ücretlerine irirazını Kestel'deki yerel mahkeme reddetti. Yargıtay'ın da karan onayladığını anlatan çiftçiler, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 35, 45, 47. maddelerinin ihlal edildiğini savundular. Çiftçiler adına AtHM'ye başvuran Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan Büenser'in başhukuk danışmanı ve meclis üyesi avukat Mustafa GüJeç ile Serhan Dede, davanın Bursa'da bu alandaki ilk başvuru olduğunu belirttiler. Yerel mahkemenin, tanm müdürlüklerinin uygun gördüğü rakamlar üzerinden bedel ödenmesini kararlaştırdığmı, bunun da adil yargılamaya gölge düşürdüğünü öne süren avukatlar şunlan söylediler: "Gayrimenkulü kamulaşüran da bedenni tespit eden de Türkiye Cumhuriyeti'dir. Yargı, bağınısız ve tarafsız olarak görev yapmamaktadır. Yargının bu uygulaması da adil yarguama ilkesinin açık ihlafidir" Avukatlar, AİHM'den dosya başma 5 bin dolar talep ederken. konuyla ilgili dava açmak için 60 kişinin daha bekJediği belirtildi. '"Yeter artık, evlatlanmız ölmesin' Tütuklu ve Hükümlö Afleieri Yardımlaşma J * Derneği (TAYAD) üyesi 2 kişi, F tipi cezaevlerindeki tecrit uygulamalannın sona erdirilmesi ve ölümlerin durdurulması istemiyk Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi'ndeki bir evde süresiz açhk grevine başladı. Eylem sırasında Küçükarmutlu'da hayatmı kaybeden Osman Osmanağaoğlu'nun ağabe>i Feridun Osmanağaoglu, "Tecride karşı sürdürükn ölüm orucu eylemi 810. gününe girdi ve bugüne dek 103 can aldı. Bu kadar biHm adanu, ayduı, sanatçnun bulunduğu, kendine demokraüm diyenlerin, zulme karşı olduğunu söyleyenlerin yaşadığı bir ülkede ne yazık ki ölümler durdurulsun dfye açhk grevine yarrvoruz" dedi Ölüm orucu 8. ekibinde yer alan Nihat Palabıyık'uı annesi Emine Palabıyık ise oğhınun 8.5 avdır aç olduğunu betirterek şunlan söyledi: "Ben örgütten, poh'tikadan anlamam. Ben bir anayun ve oğlumun her gün ya\^ş yavaş erimesine dayanamıyonım. Yeter artık evlatianmız ölmesin" dedL Basın açıklaması, "HaDaz, hakhyız kazanacağız" ve "Analann öfkesi katiDeri boğacak" şeklinde aülan sloganlaruı ardından sona enfi. (Fotoğraf: ALPER TURGUT) Edirne cezaevindeki kütüphanede 1 yılda 2 bin 290 kitap okundu F tipındeki hükümlüler w kitap kurdu' EDtRNE (AA) - Edirne F Tipi Cezaevi Müdürü Emrullah Turan, cezaevinde kalan 170 hükümlünün, 1 yılda 2 bin 290 kitap okuduğunu bildirdi. Turan, her türlü donanıma sahip olan cezaevi kütüphanesine mahkûmlann ilgi gösterdiğini belirterek şunlan söyledi: " Kütüphanede her türlü kitabımız var. Günlük 5 gazete sürekli geüyor. Haftanuı 5 iş gününde dileyen hükümlüler, istedikleri kitabı alarak okuyabih'yoıiar. Ancak en çok tercih ettikleri türün başuıda romanlar gehyor. Cezaevinde kalan 170 hükümlü, bir yılda 2 bin 290 adet kitap okudu. Ayda 20-25 kitap okuyan mahkûm var." Müdür Turan, kütüphanedeki kitap çeşidini arttırmak için çeşitli kurumlarla yaptıklan yazışmalar sonucu Türk Tarih Kurumu'ndan ve TÜBlTAK'tan çeşitli yaymlar geldiğini bildirdi. Turan, Türk Dil Kurumu'nun ise bu isteklerine cevap vermediğini belirtti. Mahkûmlann psikolojilerine de önem verdiklerini anlatan Turan, cezaevi psikoloğunun saptamasına göre, mahkûmlarda en çok görülen psikolojik rahatsızlık türünün depresyon olduğunu söyledi. Hükümlülerin kitap okumalannın psikolojilerine de katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.com Özgür basınımız, SKK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan zamlara kızdı. Milyonlarca insan ayda 150-250 mil- yon lira emekli maaşı alıyor. SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin toplam sayıs 4.5 milyon. Hükümet, yerinde bir kararla bu ınsanlann maaşlanna 75 ile 100 mil- yon lira arasında zam yaptı. Bunu du- yan basınımız ise isyanlarda: "Nere- den bulacaksın bu parayı" diye hü- kümete veryansın ediyor. Bir gazete bu haberi "Allah Kerim Zammı" başlığıyla veriyor. Bu yeni zammın bütçeye 3 katrilyon yük ge- tirdiğinden soz ediliyor. Hükümet de bu eleştirilere, yeni vergi gelirleriyle ve kamu masraflannı kısarak çözüm bulacağı cevabını veriyor. Gazeteci ikna olmuyor, "Gösterbakalım nere- den bulacaksın?" • • • Bu yazılan yazan, bu karikatürleri çı- zen, bu manşetlen hazırlayan meslek- taşlarımın, acaba sigorta hastanele- Yoksul Yerde mi Sürünsün? rine yolları hiç düştü mü? Devletin memuru, polısi, askeri, milletvekilı ilaç kuyruklannda beklemezken gitsinler bu hastanelerin eczanelerindeki kuy- ruklan görsünler. Hastane kapılannda saatlerce, günlerce bekleyen yurttaş- lar bu ülkenin yurttaşlan değil mi? On- lar bu devlete vergi vermiyorlar mı? Yoksulluk edebıyatı yapılmasından hoşlananlardan değilim. Fakat ülke- nin kaynaklan devlet eliyle har vurup harman savrulurken sesini çıkarma- yanlar, şimdi yoksula yapılan 75 mil- yon zamma gözlerini dikmiş durum- dalar. Devlet, sadece daha önce prim ödeyen yurttaşın maaşına zam yapı- yor. Yanı aldığını geri veriyor. Devlet bu paraları nereden alıyor ki! Ayrıca şu gerçeği görmemiz gere- kıyor: Bu kadar yoksulluğa mahkûm edilmiş birtopluluğun birşeyleryapa- bilmesı de mümkün değil. Ayda 150 milyon liraya mahkûm olan mityonlar- ca emeklinin ruh halinı, toplumsal du- rumunu birdüşünün. Oniar çocukla- rını nasıl okutacaklar? Bu ülkede eği- tim alamayanlar yoksul kesimler. Eğer alt kesimlerin gelirdüzeyi yükselmez- se o ülkede ne eğitimli insan sayısı ar- tar ne de toplumun psikolojisi nor- male döner. Bir çizer arkadaşımız, bir gazete- de "Emeklinin parası nasıl ödene- cek?" başlıklı karikatüründe Başba- kan Abdullah Gül'ü yün eğirip iplik yapan çobana benzeterek eğleniyor. Onun bu parayı toplayamayacağını söylüyor. Insanın zaman zaman isyan edesi geliyor. Bu ülke kaynakları na- sıl kullanılıyor? Lojman tartışması ye- ni ortayaçıktı. Başta tasarruf merak- lısı basınımız olmak üzere bütün bü- rokrasi ayağa kalktı. "Vay efendim, siz güvenlik güçlerimizi ortada mı bı- rakacaksınız?" Dünyanın neresinde bu kadar çok devlet lojmanı var? Bu- nu bir tartışalım, bunun getirdiği yü- kü hafifletmek için ne yapacağız onu konuşalım. öğretmen eksiği binlerte ifade edi- liyor. Yıllık bütçenin önemli bir kısmı ise Emniyet Genel Müdüriüğü'ne, Mil- li Savunma Bakanlığf na ve Jandar- ma Genel Komutanlığı'na aynlıyor. Al- manya ve Fransa gibi bizimle benzer nüfusa sahip ülkelerın asker sayısı 200 bınler civarında, Türkiye'nin as- ker sayısı 800 bin. Teknolojinin bu ka- dar geliştiği bir dönemde, 80 milyon nüfuslu Almanya'nın üç katından faz- la askerimiz var. ••• Basının, emeklılere verilen zammın peşıne düşmesini ve bu konuda hü- kümeti sıkıştırmaya çalışmasını anla- mam, açıklamam mümkün değil. Pa- ralan sürekli birileri alıp batırsın mı? Pa- ralar hep onlara gitsin, halk daha da mı yoksullaşsın? Aynca yoksula giden para ekonomiye geri döner. Çünkü zaten aldığını hemen harcamak zorun- da. Yurtdışına kaçıracak değil ya? Ek- meğe verecek, ilaca verecek... Gazetelere bu manşetleri atanlar, ayda kaç para ile geçınıyorlar aca- ba? Yoksulun 75 milyonundan eko- nomik tasarruf mu olur? Ekonomik tasarruf olacaksa tartışacak o kadar çok şey var ki! Ama bunları dile getir- mek için de yere sağlam basmak ve kimseye bağımlı olmamak gerekir. Hükümetin yaptığı en olumlu işi eleştirmek de ancak bizim "özgür medyamız''a yakışır... 2000'Iİ Y1LLARDA ERDAL ATABEK Hepimiz Çocukluktan Geldik... Cumhuriyet gazetemizin yeni yıl ekindeki yazılan okurken dikkatimi çekti. Yazarlarımızın çocukluk anı- lan zamanın dönemecinde yeniden canlanmış. llhan Selçuk, "Adana'da ortaokul öğrencisi iken saat kulesindeki saatin akrep ile yelkovanına bakar, saatin nasıl ilerlediğini" aniamaya çalışırmış. Yazı- smda zamanla ilgili değişimleri irdelerken bu anıyı hepimizi düşündüren bir yerde değerlendirmiş. Aynı merakı, gördüğüm meydan saatlerinde duymuş bi- risi olarak bu gözlem çok hoşuma gitti. Hikmet Çetinkaya, "Çocukluk düşlerimle oyala- nınm, her yeni yıl geldiğinde" diyor. "Bir taşra kasabasının yalnızlığı içinde gezinirim. Tren saatlerine bakarım. Lapa lapa karyağıyordur dışanda... Odanın içinde odun sobası, pencerenin kıyıcığın- da o yüksekçe sedir... Ben penceredeyimdir. Kimseleryoktur..." Ama küçük Hikmet'in öyle garip garip bakındığını sanmayın. Arkadaşı Ali'yi görür birden ve pırrr. An- nesini dinlemez, tepinir ve sarılıp sarmalanıp yallah sokağa. Karların içine. Mustafa Balbay, kendi çocukluğunu değil de dün- yanın çocukluğunu anımsatıyor. "Insanlık acaba bin yıl önce nasıldı, bin yıl sonra nasıl olacak? Iki bin yılın ortasında, bugün nasıl bir dünyada yaşıyoruz? Anadolu topraklanndan başla- mak gerekirse, 11. yüzyılla başlayıp 12., 13.yüzyıla uzanan süreçten daha insanca biryaşam sürdüğü- müzü söyleyebiliyormuyuz?" diye kendine de, bize de soruyor. Mustafa Balbay'ayanıt Isveç'ten mi geliyor? Isveç'in tanınmış gazetelerınden Aftonbladet, "yılın kadını olarak Fadime Şahindal'/ seçiyor". Fadime, bir Türk kızı. Ailesinin eviendirmek istediği amca oğiuyla ev- lenmek istemiyor. Bir Isveçliyi seviyor, ancak bu sev- gili bir trafik kazasında ölüyor. Isveç'te artık ailesiyle yaşamayan Fadime, gördüğü sosyal hizmetler eğiti- mi içinde yapacağı tez için Kenya'ya gitmek üzere iken vedalaşmaya gittiği annesinin evine gelen ba- bası tarafından tabanca ile vurularak öldürülüyor. 21 Ocak 2002 günü öldüğünde Fadime henüz 26 yaşın- da idi. Baba, namusunu kurtardığını ve pişman olma- dığını söylüyor. Acaba bizde "yılın kadını" olarak kim seçildi? Ben bilmiyorum. Oral Çalışlar da Tarsus'a, çocukluğuna, ortaokul öğrencisi olduğu dönemlere gitmiş, Kenan Usta'sı- nı anıyor. "Kenan Usta, futbol meraklısıydı. Henüz or- taokul öğrencisiyken, bizleri bir takım kurmak ama- cıyla çalıştırırdı. Kenan Usta, yoksuldu, tekgözlü ça- murdan birevde kalırdı." Tam bir futbol amatörü, ya- şama erken gelenlerden. Bu arada Oral Çalışlar'ın Tar- sus Idman Yurdu'nda profesyonel olarak futbol oy- nadığını öğreniyoruz. Tanıdığım, birlikte çalıştığım arkadaşlarımızın ço- cukluk yıllarını merak etmeye başladım. Nasıl bir ço- cukluk geçirmiştik? Nelerle karşılaşmış, neleryapmış- tık? Tohumdan meyveye giden yol nelerle bezenmiş- ti? Hangi destekler, hangi engeller? Nelerle sevinmiş, nelere üzülmüştük? Kendimize nasıl yol açmıştık? Çok ilgi.çekici serüvenler. Özgen Acar, "Çocukluğumun karabasanlannı yi- ne görmeye başladım" diyor. Babasının eve aldığı bir yığın gazetenin yanı sıra mizah dergileri de aldığını anlatıyor özgen Acar. Karikatür ustalarının çizdiği miğferli, zırhlı, adaleli 'Mars 'ın nasıl da savaşı simge- lediğini anlatıyor. Mars, bu Romalı savaş tannsı öz- gen Acar'ın bilincine "zalim, kötü adam" olarak yer- leşmiş, banş olunca "Mars öldü demek ki" diye se- viniyor. Bugünün yeni 'Mars 'ınagüzel bir gönderme. Hepimiz çocukluklanmızdan geldik. Çocukluğumuz, bizi biçimlendiren, bizi yetiştiren, bize iyiyi kötüyü öğreten süreç. Ben de bir anımla sevgili yazarlarımıza katılayım. Annem, ara sıra bana terbiye edici bir masal anla- tırdı, "TopalPiliç" masalını. "Birtopalpiliç varmış, annesiyle kardeşleriyle bir- likteyaşarmış. (Yani topal pilicin yaşamı da bize ben- zenmiş). "Topal piliç ormana gitmek istermiş ama annesi izin vermezmiş" (Her gün gözünü açar aç- maz sokağa fırlamak isteyen bana örtülü bir ders ve- riliyor). "Ama bir gün topal piliç evden kaçmış, or- manda gezmeye başlamış. Ormanda gezen avcılar topal pilici görmüşler, ateş etmişler, topal piliç vu- rulmuş, sonra da onu pişirip masaya koymuşlar, ra- kılarını açıp yemişler." (Anneciğim öylece anne sözü dinlemeyen çocukların başına neler gelebıleceğini öğrenmemi isterdi). Ama benim masaldan aldığım ke- yif avcıların pilici vurup da keyifle oturdukları içki ma- sası olurdu. Anneme masalı yineletip anlattınr, son- da sofrayı nasıl kurduklarını, açılan rakıyı sorardım. Sonunda annem topal piliç masalını anlatmayı kes- ti, istediğim zaman da hiç oralı olmadı. Demek ki ma- sallar da insanına göre değişik anlamlar taşıyor. Hepinizin yeni yılı istediğiniz bir yıl olsun. e-mail: erdalatak <J superonline.com faks:0212-513 90 98 Atamınkurtardığıesir1 Atatürk'e minnetini soyadı yaptı CEMtLCtĞERtVl SAMSUN-Samsunlu Haldun Atamınkurtar- dığıesir'in soyadı hem anlamı hem de 20 harf- lik uzunluğu ile dikkat çekiyor. Soyadınm tari- hi, Kurtuluş Savaşf na dayanıyor. Samsun Toprak Mah- sulleri Ofisi Bölge Mü- dürlüğü'nde çahşan Hal- dun Atamınkurtardığı- esir, soyadını Kurtuluş Savaşf nda Kütahya-Es- kişehir cephesinde sava- şan ve esir düşen dedesi Hamdi Bey'den aldığını söyledi. Dedesini Sakar- ya Savaşı'nın ardından ulu önder Atatürk'ün kurtardığını anlatan Ata- mınkurtardığıesir, "So- yadı Kanunu çıkOğı za- man da bu anlamlı so> a- dını ahnışız" dedi. Soyadıyla gurur duy- duğunu ancak resmi iş- lemler sırasında büyük zorluklar çektigini anla- tan Atamınkurtardığıesir, Türkiye'de bu soyadını sadece kendi ailesinin ta- şıdığını söyledi. İlköğ- retim 4. sınıfta okuyan oğlu Kağan ve 3. sınıf- taki kızı Ash'nın da so- yadlan nedeniyle büyük zorluklaria karşılaşhkla- nnı belinen Atamınkur- tardığıesir, ilginç soyad- lannı rehberde gören ba- zı kişilerin telefon açarak soyadlannın anlamını sorduğunu ifade ettı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear