Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2003 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Kanatsızlık
ESKİŞEHİR'DE, cumartesi günkü konfer^nsı iz-
lemek için Çifteler'in bir köyündeh.kalkjp gelen
dinleyici, sorular faslında ayağa fırlıyor: "Bunlar
doğru da soldaki bölünmüşlük niye? Kemalist dev-
rimin yarım kalmışlığı varsa, ülke o devrime ters
akımlann eline geçmişse, ilehcilerin, halktanyana
politlkaları savunanlann bir araya gelmeleri, ufak
partilere dağılmışların Atatürk partisinde birleş-
meleri gerekmez mi? Sağ karşısındaki bu yenilgi
sürdükçe, traktörüne mazot parası bulamayan
köylünün perişanlığı da sürüp gidecek!"
Bunları söylüyor ama, aynı zamanda biliyor ki,
"Köylü efendimizdir" diyerek ve "sınıfsız halk"\n bü-
tün kesimlerini toplayarak yola çıkan Mustafa Ke-
mal'in partisi son yıllarda o kesimlerin altta kalan-
larını ihmal etmiş, onları başka partilere, hatta tu-
tuculara kaptırmış, dıştan önerilen vetanmı yok eden
politikalara karşı kıyameti koparmamıştır. Sonuç-
ta, Dünya Bankası reçetelerini savunup uygula-
mak üzere gelen birinesaflanndayer vererek halk-
tan oy istemiş bir parti görüntüsü söz konusudur.
Dinleyici, "Olsun, böyleşeylerolsa dapartide
kalmak, doğru düşünceler için mücadeleyi
sürdürmek gerekir" diyor. Bunu söylerken yalnız o
partinin değil, belki de Türkiye'deki bütün siyasal
partilerin çok önemli bir sorununa dokunduğunu
fark etmiyor herhalde. 0 önemli sorun, kanatsızlık
sorunudur.
Partiler, elbette, nisbitemsilin uygulandığı birse-
çim sisteminde bile, "asgari müşterekler"de birle-
şen olabildiğince çoktürden insanı içlerine almak,
olabildiğince değişik kesimden oy istemek zorun-
dadırlar. Bu, onların yapılarına belli bir renklilik ge-
tirir. önemli olan, yine bir "ortak payda" üstünde
bu çeşitliliğin yaratıcı bir tartışmaya, yararlı bir di-
yalektiğe dönüşmesidir.
Ama, öyle oluyor mu? Parti içinde belirli ve tu-
tarlı çizgiler doğrultusunda birleşip mücadele ede-
bilecek kanatların oluşması yerine, ya kişisel hırs-
lann bir araya gelmesinden ibaret hiziplerdoğmak-
ta ya da ciddi kanatların ortaya çıkmasına yönelik
ilk belirtiler liderlikçe hemen hizipçilikle suçlan-
maktadır.
^ imdi, kabul etmek gerekir ki, ilk bakışta "Dün-
O y a Bankası'ndan gelen kişiyi saflanna alarak
halktan oy istemiş görünen" parti, öte yandan ör-
neğin Çifteler'den gelen köylünün dertlerine der-
man olabilecek kişileri de Meclis'e taşımıştır. Zira-
at Mühendisleri Odası'nın eski başkanı orada,
IMF'nin tarım politikalarını kuvvetle eleştiren kişi de
o partinin grup başkanvekillerinden biri.
Böyle insanlar, elbette, Türk tarımını öldürebile-
cek politikalara karşı atttan alıcı ve yumuşak bir par-
ti tutumu söz konusu olduğunda radikal tepkiden
yana bir kanat oluşturmaya çalışacaklardır. Bu tür
çalışmaların hizipçiliğe dönüşüp dönüşmemesi ya
da liderlikçe hizipçilik olarak suçlanıp suçlanma-
ması, partinin de kanatlanıp bir yerlere yükselip
yükselemeyeceğinin ölçütü olacaktır.
Geçmiş, bu bakımdan pek parlak değil; gelece-
ğin parlak olup olmayacağını zaman gösterecek.
niversitelere Baskı...
ANMA
1850-2002
Yaşamını halkına adamış
Bilimsel Sosyalist
Av. Edip TARGAN'ı
fiziksel varlığının aramızdan
aynlışının 1. yılında sevgi ve
özlemle anıyoruz.
Babası Reşat TARGAN
Annesi Sıdıka TARGAN
Eşi Gülden TARGAN
Çocukları Faik Ulaş ve Bilge TARGAN
Kardeşi Sönmez TARGAN
Arkadaşı Av. Selahattin DOĞRU
TC
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 2002 813 Vasi Tay.
Mahkememizce verilen 10.12.2002 tarih ve
2002/813 esas. 2002 1023 sayılı ilamı ile 1340 do-
gumlu Hasan kızı 1340 doğumlu Hanife Fikriye Uy-
gaç rahatsızlığı sebebiyle 4721 s. TMK'nun 405. mad-
desi gereğince vesayet altına alınarak kendisine kızı
Bingül Uygaç Kocaoğlu vasi tayin edilmiştir. Keyfıyet
ilanolunur. 25.12.2002
Basın: 47
ÖDEMİŞ 1. ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
Dosya No: 2002/221
Davacı Bag-Kur vekili tarafindan, davalı Murat Ün-
lü vs. aleyhine açılan rucuan tazminat davasında:
Davacı Bağ-Kur Genel Müd. vekili dava dilekçesin-
de, kurum sigortahsı Halit Kılınçoğlu meydana gelen
trafik kazasında vefat ettigini. kurumca hak sahipleri-
ne ölüm aylığı bağlanıp, aynca cenaze yardımı yapıl-
dıgını. fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla
637.311.208 TL'nın tahsıs onay tarihinden itibaren da-
valılar Murat Cnlü ile Istek Isı San. ve Tic. A.Ş.'den
müştereken tahsiline karar verilmesini istemiştir.
284 Sk. No: 8 D. 4 Üçyol-Izmir adresinde oturdugu
bildirilen davalı Murat Cnlü adına çıkanlan davetiye-
nin bila teblig iade edildigi, yapılan araştırmada da
açık adrsi tespit edilemediginden ilanen tebligat yapıl-
masına karar verilmiş olup. davalı Murat Unlü'nün
duruşmanın atılı bulundugu 20.02.2003 günü saat:
9.30'da duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir
vekille temsil ettirmesi gerekmektedir. Aksi takdirde
duruşmanın yokluğunda devam edip davanın sonuç-
landınlacagı hususu tebliğ yerine kaim olmak üzere
ilanen teblig olunur. Basın: 87010
Baskı bizi yıldıramaz, ancak üretkenliğimizi azaltır.
Oysa bunun dahi toplumsal faturası çok ağır olacaktır.
Bilim adamı yetiştirme maliyetleri iyi hesaplandığında
politikacılar bilim adamlannı yıpratma yerine daha
fazlalannı ülke ve insanlık adına istemelidirler.
Prof. Dr. Osman INCÎ
• • niversitelerarası Ku-
T Trurun20Arahk2002
I I tarih ve 124 sayılı top-
V—/ Iantısı,6yıl5aydırsü-
ren rektörlük görevimce katıldı-
ğım toplantılardan ülkemızin
geleceği açısından ciddi olarak
kaygılandığım toplantıdır. Sa-
yın Bakan konuşuyor: Başı ile
sonu çok farklı, bilgi bandında
yükseköğretime özgü olarak;
Siz Acil E>1em Planı'nı dddiye
ahnayın. Bu sizin işiniz değil, mu-
hatap değüsiniz. Sayın Mıllı Eği-
tim Bakanı'nın eğitim projeksi-
yonunu, Milli Eğitim Kuruluş
Yasası, milli eğitimde bulundu-
ğumuz durum ve sorumlulukla-
n paylaştırmasını dikkatle izli-
yor profesörlerden oluşan ku-
rul üyeleri. Aynı gün saat
10.30'da toplanan Rektörler Ko-
mitesi bildiri yayımlayarak bi-
lime ve topluma karşı sorumlu-
luklannın gereğini yapmışlar-
dı, artçılar başlamıştı.
Sayın Bakan: "Üniversiteter
asü fonksrvonlannın dışma çık-
mamahdırlar, üniversiteler hep
bunu yapmışlardır. Oysa diğer
meşru aktörlerin yerine geçe-
mezler, geçmemeBdiıier. Önyar-
güar ile kritik etmemeUdirler.
Acil Eyiem Planı yanhş anlaşü-
nuştir." Bazı cümleleri ayıklana-
rak alınmıştır, yanlış yorumlan-
Trakya Üniversitesi Rektörü
mıştır, yanlış okunmuştur. "Üni-
versiteler eğitim poHtikalannm
beürienmesinde önder kurum-
lardır.Üniversitelerözerkolma-
bdır. Hiçbir şey size soruhnadan,
sizden habersiz ve olursuzhaya-
ta geçirflmeyecek." Saat 14.38,
konuşmayı sürdürüyor. Kurul
üyelerine: "Atatürkdevrimcfli-
ği, aühmlan unutulmamabdır,
var mısınız Atarürk'ün bilim
adamhğma!" Işte burada yol bit-
ti. Rektörlerce bilim disiplini ve
diplomatik açık dille Acil Eylem
Planı ve arkasındakiler Sayın
Bakan' ın gözlerine bakarak tek
tek açıklanıyor. "1995 seçimle-
ri öncesinde 'Rektörler türban-
h kızlanmızın önünde eğilecek,
kapılan açacak ve selam dura-
cak' diyene, yeni seçflen 22 rek-
tör göreve başladıklan 7 Ağus-
tos 1996'daki Anıtkabir ziyare-
tinde ŞerefDefteri'ne Bilim ve
insanlığın dışında hiç kimsenin
önünde eğilmeyiz' yanıtmı ver-
diler. Biz bugün buradayız. Acil
Eylem Planıile Dgfli gereken söy-
lendi, imzamızın arkasındayız
ve doktora tea niteUğinde diğer
eleştiriler."
Siyasetin yeni bazı aktörleri
"karizmatikkişilik" gösterisi ile
üniversiteleri ve bilim adamla-
nnı hedef ahyorlar. Politikacı
ve bilim ilişkilerinin tarihsel sü-
reci incelendiğinde, aralannda-
ki bağlantı genelde olumsuzdur.
Bilimcilerin pek çoğu politika-
cılardan destek görmekten öte
politikacı baskı ve engellemele-
ri altında çalışmışlardır. Pek çok
bilim adamı yılmadan pek çok
zorluğu aşmıştır. Bilim onlann
yürekliliği ile günümüze pınl-
dayarak gelmiştir. Kopernik,Ga-
Ble, Lavoisier, Pasteur, Plank bi-
lim tarihinde onurlu yerlerini al-
mışlardır. Ülkemizde de "kara
cüppeliler", "bunlar bayrağın
ucundan tut deyince bile para
isterier", kendisine karşı çıkan
politikacıları eleştirmek için
"Yüksek Usans öğrencileri gibi
konuşuyoriar" (kendilerinin yük-
sek lisansı yoktur) ve en büyük
kentimizin belediye başkanlığı-
nı da yapan başka bir politika-
cı, ortaçağ düşüncelerine des-
tek vermeyen bilim adamlanna
"BunlarBaü'nm kötesT diyebi-
liyordu.
Baskı bizi yıldıramaz, ancak
üretkenliğimizi azalur. Oysa bu-
nun dahi toplumsal faturası çok
ağır olacaktır. Bilim adamı ye-
tiştirme maliyetleri iyi hesap-
landığında politikacılar bilim
adamlannı yıpratma yerine da-
ha fazlalannı ülke ve insanlık
adına istemelidirler. Sayın Erkan
Mumcu da bu yolu seçmelidir.
Aynı gemideyiz ve ülkenin ye-
tıştırdığı bu değerlere haddinibi-
dirme girişiminden önce onlar
dinlenmeli, kadro, bütçe, kalite,
verimlilik, performans gibi te-
mel alanlarda Üniversitelerara-
sı Kurul'dan yararlanmalıydı.
C>emokrasi seçilmişlerin her ko-
şulda mutlak egemenliği midir?
Toplumun dinamik güçle
dır. Toplumsal gelişmeler ve
olaylar yasalardaki geçerlilik ve
uygulanabilirlilik süreçlerini be-
lirler.
Ülkemizde Milli Eğitim Ba-
kanlığı dönemindeki hedef ve
uygulamalan, söylemleri ile ta-
rihe geçmiş bakanlanmız vardır.
Örneğin, Sultan Abdülhamit dö-
neminin Maarif Nazın Haşim
Paşa'nın (1852-1920) "An şu
mektepler obnasa maarifişleri-
ni gül glbi idare ederdbn" diye
hayıflandığı sözü ile, EmruDah
Efendi(1858-1914) "TubaAğa-
aNazariyesi'' ile, Üniversite Re-
formu gerçekleştirmiş Dr. Ra-
şitGaüp(1897-1934) "Istanbul
Darülfunun'a 31 Temmuz 1933
tarihinden itibaren mülgadır"
sözü ile, Saffet Ankan (1888-
1947) Köy Enstitülerine dönü-
şecek "Köy ögretmen Okulla-
n"nı kurdu. Hasan ÂU Yücel
(1897-1961) sanat-kültür ada-
mı tanımlaması yanında "Köy
EnstitülerTni kurması ile anıhr.
Mustafa Üstündağ (1933-1983)
ögretmen Okulu mezunlanna
üniversiteye girişi (1974) sağla-
dı. Hikmet Uuğbay 4306 sayı-
lı Sekiz Yıllık Zorunlu Eğitim
Yasası ile, Metin Bostanaoğlu
4702 sayılı Yükseköğretime Sı-
navsız Geçiş Yasası ile tarihte ye-
rini alacaknr. Sayın ErkanMum-
cu ise Yeşilçam söylemi olan
"Bfliyorsunuz katil başta göste-
rilmez,fihninsonunu bekle>in"
tümcesi ile dikkat çekmiştir.
Üniversitelere ideolojik baskılar
konusundaki düşüncelerimi ya-
nnki yazımda sonuçlandıraca-
ğım.
Türkiye'nin AB için Nüfussal Açıdan Önemi...
Ülkelerin gelecekteki nüfuslannı etkileyen 3 etmenden (faktörden) -
ortalama ömür, doğum oranı ve göç- ortalama ömrün uzatılması için
gösterilen gayretler devam edecektir ve bunun tersi düşünülemez.
B e m a KESK1N îstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Vedia DOKMECİ îstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
A
vrupa ülkelerinin, doğum oranının
azalması ve ortalama yaşam süre-
süıin uzaması nedeniyle nüfuslan-
nın giderek azalması ve yaşlanmasım, nü-
fusbilimciler (demograflar) ve iktisatçdar teh-
likeli bulmaktadırlar. Avrupa'nın yanı sıra
Japonya'nın ve Güney Kore'nin nüfusu bu-
günkü hızla küçülmeye devam ederse, ge-
lecekte yaşlı nüfusa bakacak yeterli çalışan
nüfus bulunamayacağı saptanmıştir. Ayn-
ca, yapılan ekonomik araştırmalar, artan
yaşlı nüfusun kişi başına geliri olumsuz
yönde etkileyeceğini ve bu ülkelerin nüfus-
lan yanya indiği takdirde bugünkü yaşam
standartlannı sağlamalannın mümkün olma-
dığını göstermiştir (Anderson and Hussey,
2002); (Espenshade, 2001)
Gelişmiş ülkelerin nüfuslannın azalma-
sını ve yaşlanmasını önlemek için, ulusla-
rarası göçün bir araç olarak kullanılmasının
yararlı olacağını gösteren çalışmalar vardır.
Bu konuda Birleşmiş Milletler'in hazırla-
dığı Rapor'da, Avrupa Birliği ve 8 ülke
(Fransa, Almanya, Italya, Japonya, Kore,
Rusya, Ingiltere ve ABD) için mevcut eği-
time dayanarak nüfus tahmini, göçe müsa-
ade edilmediği takdirde nufus tahmini, nü-
fus azalmasına engel olacak derecede göçe
müsaade edildigi takdirde, çalışan nüfusun
(16-64 yaş) ortalamasına engel olacak de-
recede göçe müsaade edildigi takdirde ve-
ya genç nüfusun yaşlı nüfusa (65+) oranı-
nın azalmasını engelleyecek şekilde göçe mü-
saade edilmesi halinde nüfus tahmini yapıl-
mıştır.
Bu araştırmanın sonuçlanna göre, nüfussal
(demografik) küçülmenin ve yaşlanmanın
sebep olacağı ekonomik, sosyal ve kültürel
gerilemeye göçün ancak kısmen bir çözüm
getirebileceği ileri sürülmektedir (IJN Re-
port, 2000).
Ülkelerin gelecekteki nüfuslannı etkile-
yen 3 etmenden (faktörden) -ortalama ömür,
doğum oranı ve göç- ortalama ömrün uza-
tılması için gösterilen gayretler devam ede-
cektir ve bunun tersi düşünülemez. Geriye
kalan doğum oranının arttınlması ve göç,
ülkelerin nüfuslannın azalmasına çare ola-
rak kullanılabilır. Bugünden başlayarak, do-
ğum oranını arttırmak için verilecek teş-
vikler ancak 50 yıl sonrası için faydalı ola-
bilir. Bu süre zarfında ise, ekonomik geri-
leme engellenemeyecektir. Bu durumda,
uluslararası göç vasıtasıyla azalan nüfusun
telafi edilmesi kaçınılmaz olmaktadır (Ber-
mingham, 2002).
Çalışanlar yaş grubundaki (15-64) nüfu-
sun azalmasını telafi etmek için gerekli göç
miktan, toplam nüfustaki azalmayı telafi
etmek için gerekli göç miktanndan çok da-
ha fazladır.
Şayet çalışan nüfusun azalmasına engel
olmak istiyorlarsa, Avrupa ülkelerinin ka-
bul ettikleri göç miktannı aıttuınalan ge-
rekmektedir. Örneğin, ABD fazla göç nü-
fusu kabul ederek çalışan nüfus miktannın
azalmasını engellemektedir. Aynca, ülkenin
ekonomisinin gittikçe büyümesi nedeniyle
de iş gücünü arttıracak göçmenlere ihtiyaç
vardır. Çalışan nüfusun yaşlı nüfusa oranı-
nı korumak için ise çok daha fazla göçme-
nin kabul edilmesi gerekir (Bermingham,
2002).
Bugünkü eğilim devam ettiği takdirde,
Avrupa nüfusunun 50 yıl içinde yüzde 14
azalması ve 729 milyondan 628 milyona
düşmesi beklenmektedir. Bu arada, çalışan-
lann oluşturduğu yaş grubu yüzdeç 25 aza-
lırken, yaşlı nüfus 101 milyondan 173 mil-
yona yükselecektir. Nüfuslan azalan ülke-
İerdeki insanlar, yaşlandıklannda kendile-
rine bakacak kimse bulamama endişesi ta-
şımaktadırlar.
Bu durum, sadece bireyleri değil fakat
aynı zamanda iktisatçılan da endişelendir-
mektedir.
Ülkemizde ise doğum oranının Avrupa ül-
kelerinden daha yüksek olması nedeniyle
genç nüfus oranı yüksektir. Çalışanlann yaş
grubu 1990 yılında yüzde 61 iken 2000 yı-
lında yüzde 64 olmuştur. Yaşlı nüfus oranı
ise 1990 yılında yüzde 4 iken 2000 yılında
yüzde 6 olmuştur.
Buna karşın bu oran, Almanya'da yüzde
16 ve Itarya'da yüzde 18 'dir. Yani, Türkiye'de
bir yaşlı kimseye bakacak 10.18 kişi olma-
sına karşın Almanya'da 4.25 kişi ve Ital-
ya'da 3.77 kişi bulunmaktadır ve bu sayı
Avrupa ülkelerinde endişe verecek şekilde
gittikçe azalmaktadır. Her ne kadar çocuk
oranının ülkemizde olduğu gibi yüksek ol-
ması da çalışan nüfus grubuna bir yük ge-
tirmekle birlikte, yaşlılar grubunun bakımı-
nın çocuk grubunun bakımından ekonomik
olarak çok daha yüksek olduğu kabul edıl-
mektedir. Bu durumda, Avrupa'da azalan
ve yaşlanan nüfusun göç ile gençleşmesi için
ülkemiz büyük bir potansiyele sahiptir. Ge-
rek yüzyıllar önceye dayanan ticari ve kül-
türel ilişkiler ve fiziksel yakınlık bu nüfus-
sal (demografik) uyumlanmayı kolaylaştı-
racaknr. Ancak, illerimizin yaş dağılımı in-
celendiğinde, Sinopgibi bazı illerimizin ya-
tuımsızlıktan ve dolayısıyla işsizlikten aşı-
n göç vermesi nedeniyle genç nüfus oranı-
nın çok azalmış olduğu görülmektedir. Bu
durum, ekonomik kalkınmayı engellemek-
tedir. Dengeli ekonomik kalkınma ve nüfus-
sal (demografik) dağılun sağlamak için, bir
an önce bu illerimize yapılacak yannmla-
nn teşvik edilmesi gerekmektedir.
Her ne değin, Türkiye'den genç eleman-
lann Avnıpa'ya göç etmesine, Avrupa'nın
gittikçe azalan ve yaşlanan nüfusu için bir
çözge (çare) olarak bakılabilirse de, Türki-
ye'de yetişen genç elemanlann tam ülkele-
rine ürün verecekken, buradaki işsizlik ne-
deniyle yabancı ülkelere gönderilmesi, hem
Avrupa ülkeleri ve hem de ülkemiz için an-
cak geçici bir çözüm olabilir. Aslında, her
genç elemana iş imkânı yaratacak şekilde
bir an önce ekonomik yatınmlann hızlan-
dınlması ve Avrupa'nın da nüfus sorununu
daha temelden çözecek çözüm araması ge-
rekmektedir.
Kaynaklar:
Enderson, G.F., Hussey, P.S. (2000) "Po-
pulation aging: A Comparison amongindust-
rialized countries," HeaKh Afiairs, 19, 3,
191-203.
Bermingham, J.R. (2002) "Replacement
Migration: What have we Learned? Colo-
rado Population CoaBtion."
Espenshade, T.J. (2001) "Replacement
Migrationfromthe perspective ofequiübri-
um stationarv population," Population and
Emironment, 22,4, 383-389.
UN Report (2000) Replacement Mig-
ration: Is it a solition to declining and ageing
population? Geneva, Svvitzerland.
Y
ıl dediğinnedirki,hız-
la geçip gidiyor işte...
Daha dündü sanki 20.
yüzyılı uğurlayıp 21. yüzyıla
başladığımız yıl, 1999,2000...
Yaşadık, gördüknasıl geçtiler...
2001,2002,2003...
Şimdi 2003'teyiz. Bir bakmı-
şız, 2013 olmuş.
Ömür dediğin nedir ki! O da
yıllara tempo tutuyor.
Bir... Iki... Üç... Bir... Iki...
Üç... Durmaksızın yuvarlanı-
yor...
Ömür deyince ilk gazete yazı-
mıunutamıyorum. Yıl 1972 miy-
di, yoksa '73 mü? Gazetelerden
Yeni Ortam. Yazının konusu Çe-
tin Altan. Ustanın ilk romanı
"Büyük GözaltT...
2003, Birde Bakmışsın 2013..
Hikmet ALTINKAY1NAK
Neler yazmamıştım ki...
Ne yazdığım bir yana, nasıl da
geçmiş yıllar!
Bir... Ğci... Üç... On... Yirmi...
Otuz... Neredeyse otuz üç yıl!
Gazeteler, dergiler, kitaplar,
radyolar, televizyonlar... Söyle-
şiler, paneller... Ey okur, söyle
nasıl geçtiler?
Yıllar akan bir ırmak sanki.
Akıp gidiyor. Akıp gidiyor ya-
şam...
Bugün de öyle. Dün seçimler
yapılmıştı, bugün bir başkası-
nın hazırlığı var. Dün banş kong-
releri yapıhyordu, bugün dünya
savaşa pazarlanıyor... Geçiyor
yaşam... Bu yaşamın içine "ede-
bi><
atm ışığmda" bakmak, öteden
beri beni heyecanlandınyor. Ora-
da yakalayıp ve ırmağın içine
atıp geleceğe taşıyacağım filiz-
ler olsun istiyorum: Yaşamı ye-
şertmek için...
Bunu kendim için istiyorum.
Bunu öğrencilerime hesap ver-
mek için istiyorum.
Kısaca bunu herkes için isti-
yorum. Onlara, hayata ilişkin
gözlemlerimi sunmak istiyorum.
Bunlan yerine getirirsem, kü-
reselleşme ölçütlerine göre, kal-
bimi ve beynimi kozmik dünya-
ya yansıtınm diye düşünüyo-
rum... Kozmik dünyayla da ta-
nışayım istiyorum...
Ey yıl 2003... Ey hiçbir gücün
durduramadığı yıllar. Ne Shakes-
peare'in tiradları seninle baş
edebildi, ne Çiçero'nun söylev-
leri... Ben neyim ki seninle gü-
reş tutayım!
Ben yazın (edebiyat) tutsağı,
güreş tutanlann tanığıyım. Her
gün sana "can kadar" yakm, her
gün sana "Çin kadar" uzağım...
Seni, kimi zaman "hüznün kuş-
lanjlabesleyecek", kimi zaman
sevincin çığlıklanyla ugurlaya-
cağım...
OLUM
BURHAN
GÜNAYSU
yitirdik
Okuryazar olmanın
aydınlığını veren
Cumhuriyet'e sevdalıydı.
Eşi: Rükzan Günaysu
Kardeşi: Kâmuran Günaysu
Çocukları: Ahmet-Gülten-Ekin Günaysu
Ayşe Şükrü Turhal
6 Ocak 2003
Selimiye Camiisi öğle namazı
Hikmet ÇETİNKAYA
KUBİLAY OLAYI ve
TARİKAT KAMPLARI
9% Kitoflçtla tdcı
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı
Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11.1 72 J
Mehmet FARAÇ
KÖTÜLEP HAHALLESİ
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k
Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72
Rl'HİSr KÎITİ'R VESANATVAKH
"ÖlkİM 18. Y1LJ.VD.4"
RUHİSU
SANAT GECESİ
"TÜRKÜLER
İMECESİ"
PROGRAM
1. Bölüm
* Ruhi SU'nun Sesinden "Merhaba"
* Açıhş konuşması: Ühan Selçuk
*KARDEŞTÜRKL1ER
ARA
6 Ocak 2003 Paartesi
Saat: 20.00
A.K.M.BüyûkSalon
2. Bölüm
»Ruhi SU DOSTLAR KOROSU
*MuammerKETENCİOĞLU
*SELDABAĞC4Nİ
*Sanal Yönetmeni: Mümtaz SEVtNÇ
# Sunucu: Mümtaz SEVİNÇ
Bilaler Bilefa sauş Merkerterinde
Ruhi Su Kiltûr ve Sanat Vakfinia
A.K.M. Gişelerinîe satıkıktahr
Tel: (0216) 4541;55
www.biletix.com
RtııSıKiLTiRVE SANAT VAKFI
fi\~&»S' Ts.;:2 245«32-2«3»î6''*s3'2ı2S2l5'2
T.C. KULTIR
BAKANLIĞNn
KATK1LARUA