22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA Belirli çevreler, kıyafette yaşanan değişimi çağdaşlaşmanın bir yansıması olarak gösterme eğiliminde Türbana 'modern'yakışbrması ı95O'li yıllann başlannda Amerika'yı kasıp kavuran, aydınlara yönelik Mac-Carthyst saldınlann 1954'te Senato karanyla durdurulmasının hemen ardından, 1950'lerde Gereenacre, Erikson, Eisser, Mahler, WheeBs, Lynd, Lkhtenstein vb. gibı ünlü Amerikah psikiyatr ve psikanalistlerce başlatılan "kimlik taroşması", hiç kuşku yok ki Soğuk Savaş'ın en etkili silahlanndan birisidir. Bilindiği gibi, bu tartışma, 12 Eylül döneminde de, kimi aydınlanmızca Türkiye'ye taşınmış ve ilginçtir, kısa sürede de hızla bir "bireysel kimlik" tartışması olmaktan çıkanlıp MustafaKemaTın laisizm anlayışının ve kurduğu laik Cumhuriyetin yargılandığı "bir yeni toplum modeli arayışı" tartışması haline döndürülmüştür ustaca. Bu yargılama sırasında, "kimlik, aidiyet, benlik, öteki, farkhhk, ulus, devlet, demokrasi, insan haklan, gelenek" vb. gibi sözcüklerin yanı sıra çok sık kullanılan bir diğer sözcük de, gene bilindiği gibi "modern, modernite, modernizm" olmuştur. Kematlzm. Modernite ve CeleneH' Gerçekten, şu "modern" dedikleri şey nedir acaba? "Modernite" ne demektir? "Modernizm", bir yeni ideoloji midir, yoksa ortak özellikler içeren belirli bir dönemdeki yeni yaşam biçiminin adı mıdır? Örneğin, Hasan Biilent Kahraman. 1996 yılında Varlık dergisinde çıkan bir yazısında, "kimlik tartışmasrnın bayraktarlanndan genç Ingiliz tanhçi Ernest Geüner ın da 1994 yılındaki bir yazısında. Kemanzm'i yargılarken "modernizmin Osmanh'ya ve Kuran'a dönük bir nitetiğe sahip olduğunu" yazdığını savlamaktadır. Derginin gene aynı sayısındaki "Kemalizm, Modernite, Gelenek" adlı bir başka yazıda da, "Kematizm, bir modern ulus yaratmayı amaçlayan bir projedir" deniİmektedir. 3 Kasım seçimleri sırasında da yeniden alevlendirilmeye çalışılan "türban" konusu, ilginçtir gene aynı çevrelerce "modern" kavramı ile bütünleştirilerek güncelleştirilmek istenmiştir. Cerl plana ttme çözüm mü? Örneğin, CHP Genel Başkanı Sn. Deniz Baykalın 25 Eylül 2002 günlü Hürriyefte yayımlanan, gazetenin yönetici ve köşe yazarlanyla yaptığı bir söyleşide "türban" ile ilgili bir soruyu yanıtlarken: "Türbanı Türkiye'de bir sorun olmaktan çıkaracagım. Bu konuyu gündemde tutmamak gerekir. O kesimin siyasetçileri de bu konuda konuşmamaya, sorunu ürmandırmamaya özen gösteriyoriar. Sizler de bunu gündemde tutmaym. Geri plana itme, konuşmama da bir çözümdür" demesi üzerine, gene aynı çevreler, bir toplumsal sorunun üstü örtülerek değil, tam karşıtı konuşulup tartışılarak ancak çözümlenebileceğini söyleyip haklı olarak şiddetli tepki göstermişler ve o günlerde, bir televizyondaki açık oturumda Sn. Taha Akyol, "Türbanh öğrencilerin okuDara sokulmamasının çağdaş özgürlük anlayışına, insan haklarma, demokrasiye aykınhğını" vurguladıktan sonra. "Analanmız, ninelerimiz başlannı yekurme filan gibi herhangi bir örtüyle kapabrken lazianmızın başlannı türbanla örtmelerinin kenmieşmelerinin bir sonucu olduğunu, dolayısıyla bir ileri aşama sayılması gerektiğini" söyleyip "Bu nedenle türban ashnda tslamın modernleşmesinin simgesidir. Nitekim, birçok üniversitemizin sosyoloji kürsüsündeki profesörlerimiz de yapüklan inceleme ve araşürmalar sonunda bu kamya vardüar" demıştir. Gerçekten, "tslamın modenüeşmesi" ile ne kastedilmektedir acaba? Modernleşme, giyim kuşamla ilgili bir kavram mıdır? Yani, türban Islamiyetin modernleşmesinin simgesi midir, yoksa başını türbanla örterek modernleşen sadece bazı Müslümanlar mıdır? Ancak, gene aynı çevrelerin "modern" ve "Islam" kavramlarını son yıllarda "Modern Islam", "İslamiyet ve modernite" gibi benzeri şekillerde bir arada sık sık kuUanmaktan çok hoşlanmalanna bakıhrsa, bu deyımle bazı Müslümanlann değil, Islamiyetin modernleştiğinin kastedildiğinden de kuşku duyulmasa gerektir galiba. 'Modern1 kavramı ve İslamtyet Kısacası, "modern" kavramı gerçekten kimilerince sanıldığı gibi bir ideoloji midir? Ya da toplumsal ve dinsel olgulann nıtelikleriyle ilgili bir sıfat mı? Örneğin, "modern ulus" veya "modern Islam" lamın modernleşmesi ile ne kastedilmektedir? Modernleşme, giyim kuşamla ilgili bir kavram mıdır? Yani, türban İslamiyetin modernleşmesinin simgesi midir, yoksa başını türbanla örterek modernleşen sadece bazı Müslümanlar mıdır? Ancak, bazı çevrelerin "modern " ve "İslam " kavramlarını son yıllarda "Modern îslam ", "îslamiyet ve modernite " gibi benzeri şekillerde bir arada sık sık kuUanmaktan çok hoşlanmalanna bakıhrsa bu deyimle bazı Müslümanlann değil, İslamiyetin modernleştiğinin kastedildiğinden de kuşku duyulmasa gerektir... Modernizm, 'MODERNLEŞMEMİŞ MÜSLÜMAN' "Modern" kavramı gerçekten kimilerince sanıldığı gibi bir ideoloji midir? Ya da toplumsal ve dinsel olgulann niteliklertyle ilgili bir sıfat mı? Bir kadın lüks bir otomobiHn direksiyonuna başında türbanla geçerse "modern Müslüman", ama başında başörtüsü ile geçerse "modernleşmemiş Müslüman" mı ohnaktadır. tamlamalannda bir sıfat olarak mı kullanılmaktadır, yoksa bir ad olarak mı? Gene, örneğin bir kadın lüks bır otomobilin direksiyonuna başında türbanla geçerse "modern Müslüman", ama başında başörtüsü ile geçerse "modernleşmemiş Müslüman" mı olmaktadır. 'Yeni, yenlcl. llerlcl' Üzülerek belirtelim kı, aydınımız, "modern" kavramını da üzerinde düşürune gereğı duymadan kullanagelmiştir bugüne dek, daha birçok kavram gibı galiba... Nitekim, dilcilerimızin, kavramı Türkçe karşıhk olarak "içinde yaşarulan günlere, çağa uygunluk" anlamında yorumlayıp "çağdaş" sözcüğünden "çağcıl" diye yeni bir sözcük uydurmalan da bu özelliğimizden kaynaklanmış olsa gerektir sankı. Oysa, "modern" sözcüğü, "yeni, yenki, yeni olan şey, Derici" anlamında Latince bir srfattir" ve Roma tmparatorluğu döneminde de zaman zaman kullanıldığı bilinen bu sözcük, daha sonrakı yüzyıllarda Batı dillenne de aynı anlamda girmiştır. Ancak, "modern" sözcüğü, gördüğümüz kadanyla XIX. yüzyılın ortalanndan itibaren Batılı dillerde de artık bir sıfat olmaktan çok, bir kavram olarak kullanılmaktadır sanki. Örneğin, Batılı tarihçıler 1789 Fransız Devrimı'nden sonrakı dönemi "modern çağ" olarak nitelendirmektedirler. Sanat tarihlennde, 1815 'ten sonrakı sanatçılar ıçin "modern sanatçı" deyimi kullanılmaktadır. 1833'ten itibaren genç Ispanyol şaırleri de Küçük kız, türbanıyla havuz keyfi yapıyon. kendilerini "Modernismo" diye adlandırmışlardır. 1847'de, mantığın artık matematikle açıklanmasına "modern manbk" denılmeye başlanılmıştır. Kümeler analizının bulunmasının ardından sistemleri (metamatematıkleri) bir üstdil (metalangue) ile çözümleyen matematiğin adı 1850'lerden itibaren artık "modern matematik"tir. XIX. yüzyılın başlannda, biraz barok, biraz klasık mımariye bir tepki olarak doğan "art nouveau" (arnuva/yeni sanat) akımının bır dığer adı da kimı eleştırmenlere göre "modern mimari"dir. Görüldüğü gibı, bu Latince sözcüğün kavTamlaşması sürecı de kesmlikle Fransız Devrimi ile başlamışhr. Bu devrimle de, Katolik kilisesinin "meşruiyetini Tanndan" alan "teokratik devleti" (din devleti) yıkılmış ve yenne ınsanlık tanhinde ilk kez "meşruiyetini halktan" alan, "egemenhğin kayıtsız şartsız halkta olduğu" ilk curnhuriyet, "Fransa Cumhuriyeti" (laik devlet) kurulmuştur. Bu yeni düzenle de gene bilindiği gibi sıyasal erk kilıselerden alınıp devletin kutsallaştınlmasına son venlirken aynı anda msanlann kulluktan kurtulup bireyleşmesi olanağı da sağlanmışhr kendilığinden. MODERNİZM, AYNI ZAMANDA 20. YÜZYIL DEMEKTİR G örüldüğü gibi "modern" kavramı da tıpkı, klasik, gotik, Rönesans, barok, rokoko gibi insanlığın geçirdiği büyük evnmler sırasında ortaya çıkmış bir behrlı dönemdeki yaşam ve sanat anlayışının tarihteki adı olmuştur. giderek. Bu yeni kavramın yaşama geçebilmesi için de tıpkı ötekiler gibi uzun süreler gerekmişrir kuşkusuz. Modernizm de toplumsal yaşama. ne ilginçtir ki tıpkı daha öncekilerde olduğu gibi "yönetimin laıtsauaşnnlrnaktan kurtantanası ve bireyin özgürieştirumesi" şeklinde özetleyebileceğimiz Fransız De\Tİmi'nın "laik devlet, insan haklan, demokrasi, eşitük, adalet, özgürlük" vb. gibi temel felsefi ilkelerinden önce, "modern mimarhk" olarak yansımış ve etkinlik kazanmıştır XIX. yüzyılın sonlanndan itibaren. Mimarhk tarihçisi Nikolaus Pevsner'in de belırttiği gibi XIX. yüzyılın ikinci yansında bulunan iki yeni malzeme "çefik" ve "betonarme", mimarhğa "daha önce geçüemennş ölçüde açıkhklan geçmek, daha önce yapüamamış yükseklikte yapı yapnıak ve planlara daha önce erişüememiş bir esneknk kazandırmak" surehyle, gerçekten de mimarlıkta yeni bir çığır açılmasına neden olmuştur. Mimarinin gellsmesl... Bilindiği gibi. bugün Portland Çimentosu adıyla kullanılan çımento ilk kez 1824 yılında tngilizlerce bulunmuş, ancak döner finnlı fabrikasyon üretıme 1885 yılında geçilebilmiştir. Çünkü, demirden çelik üretimı de gene tngilizlerce 1855'te bulunmuşsa da, betonarme içın gerekli seri çelik üretecek haddehaneler ancak 1880'lerde kurulmaya başlanmıştır. Betonarme hesabının bilimsel olarak formülleştirilmesi de zaten 1890'larda iki Fransız mühendis tarafindan gerçekleştirilmiştir. Gerçi, "modern" kavramı, yukarda da değindığimiz gibi, örneğin ıçgüdü ve ulusal özellikleri yüceîtici niteliktekı roman ve öykü türlerini öne çıkarmaya, şiiri ölçü ve uyak gibı klasik kurallardan kurtarmaya çalışan edebiyat anlayışı için; matematikle bütünleşen mantık için; kendisine rakamlann dışında yeni bir dil kuran matemarik için daha önceleri, ta XIX. yüzyılın ortalanndan itibaren ilgili çevrelerce kullanılmaya başlanıhnamış değıldir. Ancak, "modernizm"ın, insanlann yaşamında asıl yön verici nitelikte etidli olmaya XX. yüzyıldan itibaren önce mimarhkla başladığı da kuşkusuzdur. Yarın-. 'Asrf sözcüğü ne demektir? İNANILMAZ BİR AYMAZLIK... Fransız Devrimi'nin temel ilkeleri de bir yandan yönetimle ilgili "laik devlet", "demokrasi", -parianıento", "toierans" iken öte yandan insanın bireyleşmesiyle ilgili "insan haklan", "adalet", "özgürlük", "eşhük" vb. olmuştur. Bu ilkelerin oluşrurduğu yeni yaşam biçimine, yeni düşünceye, sanat anlayışuıa ve kültüre de "modern" denilmiştir daha sonraki yıllarda. Bu nedenle, Fransız Devrimi'nin ilkelerinin oluşturduğu bu yeni yaşam biçimi ile din arasında herhangi bir organik bağın bulunduğundan söz açılamayacağına göre bu yeni yaşam biçiminin adı olan "modern yaşam" deyimi de kendiliğinden "laik" bir kavram nıteliği kazanmaktadır, doğal olarak. Oysa, bir dinin, bir başka dini kendisinden üstün görmesi şöyle dursun, kendi mezhep ve tarikatlanndan bir inancı bile kendisinin eşiti kabul etmesi söz konusu dahi değildir, bilindiği gibi. Bu yüzden, aralannda yandaşlık veya karşıtlık gibi herhangi bir nedensellik ilişkisi bulunmasa bile, bir dinin, öteki dinlerin de kendisiyle yanşabileceği bir laik düzene istenciyle olur verebileceğinden, yani moda deyimle "laikkşebiieceğinden" dem vurmak, galiba gerçekten olanaksızdır. Ama ne yazık ki, kimi aydınlanmız, İslamiyetin de demokrasiyle bütünleşerek "laildeşebileceginden" dolayısıyla "modernleşebUeceğinden" hâlâ söz açabilmektedirler inamlmaz bir aymazlıkla, Laikllkve islamtyet Örneğin, Sn. Taha AkyoFun "Türbanı, tslamın modernleşmesinin karuü olarak" gösterip türbanlı öğrencilerin okullara sokulmamasının insan haklarma ve demokrasiye aykın olduğunu savlamasından birkaç gün sonra, 7 Ekim 2002 tarihli Milliyefte de Sn. Prof. Yaşar Nuri Öztürk, şuncacık bir bilimsel endişe duymadan. kesin bir dille, "tslamryetfe laiküğin çeöşen hiçbir tarafi yokfur. Tam tersine Kunnıkerim laikliğin teşvik edicisidir. Demokrasilerin öncüleri de peygamberierdir" diyebilmektedir. Hatta bu ugurda, örneğin "gönümüz dünyasmda dinler arûk ibadethanelerin suurlan içine girmiştir" gibisinden "fervalar vererek" Müslümanlık ile Hıristiyanlık arasındaki temel farklıhklan bile göz ardı etmekte herhangi bir sakınca görmeınektedir. Fransız Devrlmi'nln fcazandırdıMan Oysa, bu iki din arasında, gerek kutsal kitaplann nitelikleri, gerekse şeriahn kaynağı konusunda, Fransız Devrimi'nin insanlığa kazandırdığı laiklik, demokrasi, modernizm vb. gibi bu yeni kavramlar açısından, gerçekten de kolay kolay gcz ardı edilebilmesi olanaksız bir farklıhk vardır. Bilindiği gibi, Hıristiyanlıfaa kutsal kitap gökten inmemiştir. Isa'nınhavarileri tarafindan 60 ile 110 yıllan arasında kaleme alınmış, Hz. Isa'nın yaşamnı anlatan 25 dolayındakı bu Incil'lerdende 4'ü, daha sonraki yıllarda kilise karanyla Hıristiyanlığın kutsal kitabı kabul edilmiştir. Hatta, bu 4 havariden Ana Luka, tsa'yı hiç görmemiştir ve başkalanndan dinlediği öykülere dayanarak îsa'run çocukluğunu anlatmaktadır. Takıyye' yapmıyorlarsa... Bu nedenle, şeriat, Hıristiyanlıkta kutsal kitaptan değil, kiliseden kaynaklanmıştır her zaman. Aydınlantna savaşuru da ortaçağda kutsal kitaba karşı değil, kfliseye karşı verilmiştir. Bu savaşım sıresında da Protestan ve Anglikan kiliseleri kurulmuştur Katolik kilisesine karşı. Oysa, Îslam inancına göre Kuran gökten vahiyle inmiştir, yani Tanr'nın kitabıdır ve Îslam şeriatı Kuran dan kavnaklanrnaktadır, yani Tann buyruğudur. Bugün herhangi bir kiliserin ruhban suufinın şeriat üretme erkini yeniden ele geçirmeyi düşünmesi bile söz konust olamayacağına göre Hıristiyanhk artık geıçekten de "kendiliğinden ibadethanenm smırlan içine çektmiştir", doğrudur. Ama aynı şeyleri Müslümanlık için söyleyebilmenin olanağı var mıdır acaba? Bu yüzden, belirli çevreletin, şayet "takıyye'' yapmıyorlarsa, "tslamm modernleşmesi'' deyimiyle neyi kastettikleTİni anlayabilmek gerçekten olanaksızdır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear