25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2003 PERŞEM OLAYLAR VE GORUŞLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Bana Gaz Maskesi Al!' Bir yakınımızın doksan yaşındaki anneannesi, "Ba- na birgaz maskesi al" demiş torununa... "Ama yer- li malı olmasın, Avrupa malı olsun." Gaz maskesi!.. Yıllar önceye gittim birden.. Ortaokul son sınıfta- yız. 1937... Birgün askerlik öğretmenirniz Yüzbaşı Kemal Bey elinde garip bir kutuyla sınıfa girdi. Ka- pağı açtı, içinden bir gaz maskesi çıkardı. Filmlerde görmüştük daha önce... Birinci Dünya Savaşı'nda, önce Almanlar mı, Fransızlar mı öldü- rücü gaz kullanmışlarclı. Maskesi olan askerlerölüm- den kurtulmuş, olmayanlaracılariçindeölmüş. Oyıl- larda en tehlikeli öldürücü araç, gazdı. Hiperit mi, ney- di adları?.. Güneydogu insanlanm/z TV'lerde konuşuyorlar, hepsi maske istiyor!.. Bir fabrika kurulmalı, bol bol maske yapmalı, herkese dağıtmalı!.. Bakın ABD or- dusunda herkesin koruyucu gaz maskesi var... Bi- zim Silahlı Kuvvetler de maske gereksinimini karşı- layacak önlemleri elbet almıştır... lyi de Güneydogu halkı ne olacak? Saddam'ın öfkeyle fıriatacağı fü- zeler bir yana, gazlardan nasıl korunacak o yöre in- sanları? 0, 1937 günü ilk kez gördüğüm o acayip biçimli gaz maskesinin gücü, kullanılışı, takılışı konusunda uzun uzun bilgi vermişti Kemal Bey... Bir arkadaşı- mızda uygulamasını da yapmıştı. 1915'te Fransa'nın Ypres bölgesindeki gaz saldırısında askerlerin nasıl can verdiğini; bir seferinde ise Fransızların püskürt- tüğü öldürücü gazın, rüzgârlann ters esmesiyle ge- ri dönüp, Fransız askerlerini etkilediğini de!.. Böyle şeyler bir daha yaşanmaz, Türkiye barış ül- kesidir, dünya bir daha savaş cinnetine tutulmaz derken, 1939'da Ikinci Dünya Savaşı başlamaz mı? Amaartık kimse zehirli gaz kullanmıyordu. Böyle bir gaz savaşmda kimin zarar görecegi belli olmadığın- dan!.. Beş yıl süren savaşta zehirli gazlan silah diye kullanmaktan kaçınılmıştı. 0nun yerini daha üstün silahlar almıştı! En başta atom bombası!.. Doksanlıkhanımıntorunundan"Sana/4ıw/03rt73- /; bir gaz maskesi al" demesinde şaşılacak bir şey yok! Ama yine de şaşırıyoruz! ömrünün doğal so- nucuna yaklaşan bir insanın herbangi bir zehirli gaz saldınsından canını kurtarmak telaşına... Bu oiay Güneydogu da geçmiyor, Istanbul'un Ye- şilköy semtînde!.. Toplumdaki savaş korkusunun günden güne yaygınlaştığını gösteren bir olay! Bil- mem torun nerden bulacak Avrupa malı gaz mas- kesini? Bir tane de degil, tüm aile bireylerine de ge- rekli!.. Yaşlı anneanne, bunca yılını verdiği deneyim- le, anılarfa, ne olur ne olmaz diye canını kurtarmak istiyor... bu davranış hepimize bir ders olmamalı mı? Bütün Türkiye'nin alanlan 'banş' sesleriyle inliyor. Nedeni açık, kimse ABD'nin saçma sapan bir hırs- la Irak'a karşı girişeceği birsavaşta ölmek istemiyor... ABD vietnam'da yaşadığı bozgunu nasıl unutmuş! Bir kez daha bağımsız bir ülkeyi, bir halkı bombalar, gazlarla yok etmeye kalkış/yor! Belki de bu kafayla kendi felaketini de hazırf/yor... Hep gözümün önünde, Yüzbaşı Kemal Bey'in "Va- nnki bir savaşta gaz kullanılacak, bunubilin, öğre- nin" diye ders boyunca anlattıklarını bir bir anımsı- yorum. Bu insanoglu nezaman gerçekten 'insan'ola- cak' diye düşünüyorum. Yaşamı boyunca toplumumuza soluk veren hocami2 Prof. Dr. TARIK ZAFER TUNAYAyı Ölümünün on ikinci yılında saygı, sevgi ve özlemle arayoruz. ÇARŞAMBA TOPLANTILARIKONUKLARI KOOPCDEN DUYURU SİNEMA GÜlVLERtMÎZ SÜRÜYOR 04 Şubat 2003 Salı günü saat 19.00'da ARMADA OTELtfe Sergei BON'DARCHUK'un yönetmenJiğinı yaptıgı "DÜNYAYISARSAN ON GÜN" filmi gösterilecektir. HAFTA SOM TIRLARIBAŞLIYOR 07-09 Mart 2003 tarihlerinde BARTIN-AMASRA-SAFRAN'BOLL' turu 2 Gece 3 Gün Yanm Pansiyoo Kişi Başı 100.000.000.-TL Daha geniş bilgi için lütfen aşağıdaki numaralan arayınız Tel: (0212) 520 21 91 - 92 Faks: 520 50 23 E-maü: cumhuriyetacumhuriyetmahaUesl.com.tr Akbn Hakikate \blcıüuğu: Universiteler... Ülkelerin sürdürülebilir bir gelişme yapması, bilimsel ve teknik alanda nitelikli (vasıflı) insan gücüne bağlı. lyi teknisyenlere, iyi öğretmenlere, yerleşik Jcurumlara ve programlara, bunJann sürekliliğine çok gereksinim var. PlDf. Dr. Bald KOMSUOĞLU Kocaeli Cni. Rektörii O rtaçağda kullarulrnış birterim. "ftmerari- um mentisin verita- leoT(AJdııı hakika- te wkuluğu).Zor bir yokuluk,engefleri dönemeçfcriçık- mazian var^. Bilimsel düsünce, insan akJının en olumlu yanlan iJe, hakikat için, bu zor'un peşinde olmasıdır. Bu kavram yüzyıllardan bu yana Yu- nan, Iskenderiye ve Roma dûnya- lannın, Farabî'nin, îbn-i Rüşd, Ibn- i Sinâ'nın modern bilimin kayna- guıı oluşturduğu zaman diliminden bu yana hep böyle gelişmiş, zor- luldarla, engellerle karşılaşmış. Siyasal, iktisadi ve düşünce alan- lannda karanlık bir dönem olarak görünen ortaçağ, aynı zamanda da, eşsiz anJamda bir kültür ve sanat çağı olmuş. Rekonstrüktif cerrahinin kata- rakt ameliyatlannın yapıldığı, çer- çeveü gözlüklerin kıillanıldığı, ha- ritacılık, demircilik, mimarlık ve sa- natın en üstün özellilderinin var olduğu birçağ. KentJerde sukanal- lan var, hijyen kavramı var... Bü- tün bu olusumlarnereden kaynak- landı, ortaçağ aydınJanmasıru te- tikJeyen oluşum neydi? Bu sorunun yarutı, Yunan filo- zoflannın yeniden keşfı ile kaza- nıJan bilimsel şüphecilik, toplu eği- tim, başka bir deyişle üniversitenin kuruluşudur. 12. ve 13. yüzyılda yaşayan dü- şünürler, manökla inancı bağdaş- tırmaya çalıştı. Bu entelektüel öz- gürlüİc, modern bilimin temelleri- nin atılmasını sağladı. özellikle Sicilya ve Ispanya'dan gelen Yu- nanca veArapçadan çevrilme (ter- cüme) eserler okumada, öğrenme- de patlama yapmış ve ilk Röne- sans'ın oluşmasına neden olmuş- tur. Böylece Avrupa'da düşünce akımlan etkiJenmiştir. Yunan bilim edebiyan Arapçaya çevrildi ve Arap bilim adamlannın kendi fîkirleri- nin de bu kitaplara eklenmesiyle Arapça önemli bir dil oldu. Bu dönemde îspanya'nın Tole- do şehrinde Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi çevirmenler (tercüman- lar) takım halinde çalışıyor; tıp, astronomi, aritmetik, cebir ve tri- gonometri dallannda özgün (ori- jinal) eserler ortaya çıkanyorlardı. Ortaçağ üniversitelerinin belki de en önemli özelliği eğitimde genel kültür, fdsefe ve sanat'ın egemen olması idi. 19. yüzyılın iddialı üni- versiteleri mesleki egitimi ön pla- na çıkararak engiııve özgün düşün- cenin temelini oluşturan kültüröğ- refimini neredeyse tümüyle orta- dan kaldn-dılar. Katedral okullannda çoğunhı- ğumı din adamlannın ve aristok- rat aileJerin çoculdaruun oluştur- duğu toplu eğitun, o yıllarda daha çok dilbilgisi (gramer) ve müzik kökenliydi. Daha sonra hukuk ve tip okuDarmmaçıbnasnia egftim sa- decedinselöğelerieyüriitülen nite- Bğinden kurtuMuve'bövlecebflcegi- timin temeOeri adlmış oldu. 1215 yıhnda ilk defa Paris Üni- versitesi'nin tüzügü oluşturuldu, 1221 yılında ise Papa, üniversite- nin ilk resmi mührünün parçalan- masım istiyordu. Üniversite, rektör, millet ve fa- külteler üçlüsüne dayanan yapısı- nı, ancak 1260'lardageliştirmişti. Üniversitenin ilk tüzükleri, hoca veöğreneilerin birbirlerini koruma- lannı, hastalara yardımlannı içe- riyordu ve mensuplanna hukuk- sal güvenceler veriyordu. Buna karşın üniversite baskılardan uzak kalamıyordu. O zamanki vaizlerden biri, Pa- ris Üniversitesi öğrencileri için; "Gecesflahlanarak sokaklarda do- laşır. etrafi rahatsız eder ve hırsız- hk yaparlar" diyordu. Gelişme Orford'da Bu baskılar, sonunda istenileni verdi ve inanca karşı ge/çek tehli- ke kabul edilen Paris Üniversite- si'nde bilim ve manttkdallannda- ki gelişmeler durdu, düşüncenin merkezi Cbcford'a kaydınldj. Oxford Üniversitesi'nde reform- larbirbiriniizJedi. Dünyanın yuvarlak olduguna da- irkuramlar (teoriler), gökyüzünün gözlenmesi (rasat edilmesi) tak- vim, deneysel fizik, matematiğin gelişmesi, optik sahasında çalış- malarile içbükey ve dışbükey mer- ceklerin geliştirilmeleri, yakın göz- lüğün icadı sayesinde meslekle- rinde dorukta (zirvede) olan birçok bilim adamı, sanatçılar, arastırma- cılar daha uzun yıllar verimü oldu- lar. Buraya kadarsöylenenlerin öze- ti, ortaçağın pek çok alanda ku- rumlar oluşturduğu, ortaçağın so- nunda toplumsal yapıda ortaya çı- kan değişmelerden kaynaklanan yapınjn modern bilimin doğuşuna neden olduğudur ve universiteler bu değişimin mirasıdırlar. Bu temel üzerinekurulan Oxford Üniversitesi'nde 1961 Temmu- zu'nda toplanan kolokyumda Henry Gueriac "Bilimin doğmaa vegelipnesiiçin boşzamamolanin- sanlarm bulunmasını ve bilimsel eddnligin toplumun gözünde bir değeri olmasıgerekHHği'' gibi üze- rinde pek az düşündüğümüz konu- lan tartışmaya açıyor. Üniversitenin özgörevi (misyo- nu) üzerine güzel bir eseri olan îs- panyol felsefeci J. Ortega Gasset, üniversıtede özgörevin, insaru ni- telikli bir meslek adamına dönüs- türmek, bunu yaparken onu sosyal bilim, tarihsel süreçler, doğabilimi ve evrenin fiziksel imgesi ile do- natmak gerekliliğini savunuyor. Bugün artık her şey, kavramlar çok farklı. Bilimin sağladığı bilgi, çağa damgasım vurmuş ve refah toplumunu ortaya çıkarmışnr. Ama refahın dağılımı eşit değildir. Ge- lişmekte olan ülkeler dünya nüfu- sunun yüzde 80'ini banndırmak- ta, ancak dünyanın araştırma ve geliştirme harcamalannın yüzde 4'ünü paylaşmaktadırlar. Ülkele- rin sürdürülebilir bir gelişme yap- ması, bilimsel ve teknik alanda ni- telikli (vasıflı) insan gücüne bağ- lı. lyi teknisyenlere, iyi öğretmen- lere, yerleşik kurumlara ve prog- ramlara, bunlann sürekliliğine çok gereksinim var. Birortaçağkurumu olan univer- siteler ve üniversite kavramı ülke- mizde yeniden tarnşma konusu, çünkü bOün ve iktidarlararası iKş- kfler toplumun nasıl yönetSeceği- nin bir >ansımasıdır. Bılım adam- lan, toplumun bilimi destekleme- sini, ama yönetmemesini isterler. Hükümetlerise bu yönetimde pay sahibi olmak ister. Burada siyasal otoriteyi denge- leyecek olan gayri resmi bir karşı ağırlık, toplumsal etik, gündeme gelecektir. Bu etik bugün üniver- sitenin evrensel niteliğinin yitiril- memesini, üniversiter yapının sığ bir görünüme götürülmemesini öneriyor. Dışandaki baskılar ve içerdeki idealler arasında duyarlı bir den- geyi durmaksızın sürdürme çaba- sı, aklın hakikateyolculuğunu yor- maz mı? Üretimi geciktirmez mi? Iktidara Uyumlu Muhalefet... CHP tabanı ve toplumun Atatürk devrimlerine bağlı, kendini aydınlanmaya adâmış kesimi, CHP'nin AKP'nin dümen suyundan giden, sessiz muhalefet.^gyışından son derece rahatsızdır. Engin ÜNSAL 3 Kasım seçimlerinde bir sosyal demokrat iktidar için tüm ko- şullar vardı. Toplum kendi- sini ekonominin çarmıhı- na geren 57. hükümete öf- keliydi ve bu öfkesini ikti- dara taşıyacakü. iktidar ol- maya en yakın parti yıp- ranmanuş ve ülkenin en es- ki, en yaygın örgütlü parti- si CHP idi ama CHP böy- lebiriktidara hiçbir anlam- da hazırdeğildi. Parlamen- to dışında kaldığı yıllarda toplumun nabzım tutama- mış, sosyo-ekonomikprog- ramını toplumsal beklenti- lerin üstüne oturtamamış, toplumun diri örgütleri ile bütünleşmeyi aklına bile getirmemiş, milletvekili aday listelerini genel baş- kanmın keyfine göre dü- zenlemiş, bu nedenle ülke sorunlarını çözebilecek kadrolannı kuramamış ve sonunda seçmenin güveni- ni yitirecek kerteye gelmiş- tir. 3 Kasım'da CHP'ye oy verenler siyasal Islam ikti- dara gelmesin diye, CHP'nin genel başkanına karşın, CHP'ye oy vermiş htanbul Milletvekili sorumluluk nedirbilen seç- menler olmusrur. Seçim sonuçlan CHP'yi yakuıdan taruyanlariçin şa- şırtıcı olmamıştır. Böyle- sine halktan ve sosyal de- mokrat ideolojiden kopuk birCHP'nin siyasal iktida- n kendi eli ile AKP'ye tes- lim etmesi kaçınılmazdı. CHP'nin genel başkanı ik- tidar olmak istemeyen tu- tumu ile, kral olabileceği birülkedeprens olmayı yeğ- leyen davranışı ile bu sonu- cu belki de isteyerek hazır- lamıştır. îktidar olsa yıpra- nacak, ama prens olarak kalırsa kendini daha uzun yıllargündemde tutmayı ve hiçbir seyden sorumlu ol- mama becerisini göstere- cekti. Ikndara CHP'nin bu çok önemli katkısı ile gelen AKP, daha ilk günlerden demokrasiyi yozlaştırma- ya, aydınlanmanın üstüne birşal öröneyekendini ada- mış gözükmektedir. De- mokrasinin saydamlaşma- sı ve temiz politika konu- sunda verdiği sözleri teker teker unutmuş, adı yerel yönetimlerde sonsuzlukla- ra kanşmış. haklannda da- va açılmış kişilerbakan ya- pılmış, aralannda Atatürk'e düzenlenen Izmir suikas- tından mahkûm olanlann itibarlannın geri verilme- sini önerge ile TBMMBaş- kanlığı'ndan istemiş birki- şinin bulunmasında hiçbir sakınca görülmemiştir. AKP pervasızca Atatürk devrimlerinin ve aydınlan- manın odaklannın üstüne gidecek ve selam politika- sı ile ülkenin gelecegini ka- rartmaya çalışacakrır. Kendi yolsuzlugunu ak- lamak için bir yasa tasan- sı hazırlayan Maliye Baka- m nerede görülmüştür ve bu davranış topluma nasıl yansıyacaktır? Bakanın bu davramşı bireyleri yolsuz-. luk yapmaya özendirme- yecek mi? Bu nasıl siyaset anlayışı ve nasıl bir siyasal cesaret örneğjdir bilinmez. AKP'nin bugüne değin sergilediği politikalara dur demesi gereken güç, onu yapmaya çalıştıklanndan ve yapacaklanndan caydır- ması gereken kuvvet CHP'dir. Birköşe yazannın çok güzel belirttiği gibi, "CHPmüietvçkiUerisanki birdahalddönem AKPHs- teierinden aday olacaknuş gibi muhalefet yapmakta- du-." CHP bugüne kadar TBMM'de sergilediği tu- tumu ile milletin kendisine beslediği o belirli güveni de yitirme yolundadır. CHP acaba neden bu konuma geldi? Bunun nedenJeri çok açıktır. CHP örgütlü top- lum katmanlanna açılmak- tan korkuyor. Sivil toplum örgütJeri, parti içine alınır ve etkili olurlarsa parti içi iktidardeğişirkorkusu bas- kın bir gorüştür. CHP bu- güne degin sosyal demok- rat birplatformun altyapı- sını oluşturamamıştır. CHP'nin üyeprofıli emek- çilerden, dar gelirlilerden, esnaftan ve onlann yanda- şı aydınlardan oluşmakta- dır. CHP genel başkanı bir özel konuşmasında, "Ben işçi mitine (İşçinin kozmik, doğaüsrü gücüne) inanmı- yorunı. sendikalann hiçbir gücü yok" diyebılecek ka- dar sosyal demokrat, Türk- Iş'in eski başkanını "Mec- Hstebirkoltukkapmaktan başka düşüncesi olamayan biri" diye tanımlayıp aradan bir ay geçmeden onu liste başı yapacak kadar, resmi evrakta sahtekârlıktan yar- gılanmış başka bir sendi- kacıyı milletvekili seçtire- cek kadar sendikalara ya- bana veyanügıJariçinde bir kişi. CHP tabanı ve toplumun Atatürk devrimlerine bağ- lı, kendini aydınlanmaya adamış kesimi, CHP'nin AKP'nin dümen suyundan giden, sessiz muhalefet an- layışından son derece ra- hatsızdır. Görünen odur ki ne CHP yönetiminin ve ne de CHP genel başkanının degişmeye hiç niyeti yok- tur. AKP'ye uyumlu mu- halefet yapan CHP, AKP'yi daha da pervasız yapacak- tır, bundan kimsenin kuş- kusu olmasın. Bugün ülkemizde Ata- türk devrimlerine sahip çı- kacak, sömürülen milyon- lann, ezilen halkın umudu olacak bir sosyal demokrat partiye şiddetle gereksini- mi vardır. Görülen odur ki, Deniz Baykal ve onun eliy- le seçtiği yakın çalışma ar- kadaşlan ve milletvekille- ri ülkemizde sosyal demok- ratlann önündeki en büyük engeldir. Türk halkı bu en- geli, er ya da geç aşmadık- ça demokrasimizin rayına oturmasını kimse bekle- mesin. PENCERE Insandan Umut Kesilmez... Eskiden insanlann birbirieriyle eşit olduklanna ili kin birfikiryoktu. 'insan Haklan Bildirisi' iki yüzy lık bir geçmişe sahiptir, üç kuşaklık bir 'mazi' ü< mektirbu... Bolşevik devriminin hızlı yıllarını Rusya'da yaşi yan Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa'yı ar latan krtaplannı yazmak için Sovyetler'e gitmişti, dc nüşünde sordum: - Sizin için bu gezinizde gördüğCınüz en çarp, cı değişiklik ne?.. Durdu, düşündü; yanıtladı: - Mujik kalmamış!.. 1960'lıyıllardı... Rusya'daki ihtilal toprağa bağlı köylüyü yurtta şa döndürmüştü; Orta Asya Türk toplumlanndak devrim daha çarptc/ydı, ortaçağ kaJıntılan silinip süp- rülmüştü. Dünya durmadan değişiyor; Küreselleşme de bu sürecin bir parçası... • Bugün kime 'Davos' deseniz, ak/ınaPortoAleg- re gelir; yoksullann sesleri bu ikinci kentte düzen- lenen toplantıdan yükseliyor... Küreselleşme'mn iki yüzü var... Dünya bir tiyarro... Dram ve komedı birarada yaşanıyor, gezegeni- mizin en zengin ülkesinin babalan tutmuş; 'savaş' diye tepiniyor Amerika... Peki, Amerika'yı kim durduracak?.. Almanya-Fransa mı?.. Rusya mı?.. 'Süpergûç'ün gözü dönmüş, Ortadoğu'nun ca- nınaokuyacak... Insanlarölecek... Devletlerdüzeyinde ve çapında savaşa karşı di- reniş yerkürede cılız olsa bile, uygar dünyada, ABD'nin Irak'a saldınsını durdurmak için sivi) top- lum güçleri boş durmuyorlar... llginç birfikirgelişti... Avrupa'dan Irak a geçecek barış yandaşları, Amerikan savaş sa.dınsına karşı Bağdat'ta 'canlı kalkan' oluşturacaklar... Insanlık tarihinde yeni bir girişim mi ortaya çıkı- yor?.. Bugüne dek düşünülmemiş, eşine emsaline rast- lanmamış bu fikir, gerçekleşebilirse, uygarlığın yü- zü aklanabilir... Yoksa Batı'nın suratına bir kez daha kara çalı- nacak... • AKP'li Sayın Fatma Bostan Ünsal'ın 'canlı kal- kan' olmak için Bagdat'a gideceğini gazeteler ya- zıyortar... Fatma Hanım Avrupa'daki 'canlı kalkan' girişim- cileriyle ilişkiye geçmeyi düşünüyormuş... Dilerim ki girişiminde yalnız kalmaz... Eger başanlabilirse 'canlı kalkan' tasanmı ABD'nin karşısına en etkili insanlık gücü olarak çıkabilir... Küreselleşme'nin güzel yüzünü oluşturabilir... Gezegenimizin en zengini, kanlı bir savaş şey- tanı gibi Ortadoğu'yı- zorlarken banş perisini sim- geleyecek insan güçleri Irak'ta toplanabilirierse inanılmaz bir rüyanın kapılan gerçege açılabilir... Küreselleşme yalnız para, piyasa, ticaret, eko- nomi, sömürü, terûr ve savaş mı demek?.. Insandan umut kesilmez... Banş umudu tükenmez... N O V I I A S I ıni/ııı MISIR 8-15 Şubat KASTAMONU 11-14 Şubat (Ilga2 'da kayak ımkan. j ÎSTANBUL KÜLTÜR TURLARI Istanbul Tarihi Yarımada 2 Şubat ( Yerebatan 'da Müzık Dinletisı ile ) Istanbul'da Hat ve Çini Sanatı 23 Şubat Tel: (0212 ı251 28 08 pbx e-mail: novıtasanovıtas com tı web: v>v>v> MENDERES ASLİYE HUKUK MAHKEMESJ'NDEN Esas No: 20O0'428 Karar No: 2002 858 Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalı Nurettin Faız Sözmen vs. aleyhine açılan tapu ıptali. kal ve memi müdahale davasının yapılan yargıîaması sonunda. G ü - müldür beldesi, köyaitı me\kımde kaın tapunun 19 paf- ta, 1342 parseli ile ilgıli işbu davanın reddine 26.12.2002 gününde karar verilmış olup, karar davalı- lardan Nurettin Faız Sozmen'e ilanen tebliğıne, neşir t a - rihinden 10 gün sonra teblığ edılmış sayılacağı ve süre- sinde kanuni yollara başvurulmadığı takdirde kesınleşc- ceği ilan ve teblig olunur. Basın. 3894 afHrya HÜHH^VİHHIHIHIHHHBBHHBH kontör bizden ^ı Kaç yıllık Hazır Kart'lı olduğunuza göre kontörbizden ve üstü Hazır Kart'lıya yıllık Hazır Kart'lıya 2 yıllık Hazır Kart'lıya Hazır Kart'lıya •bizdenj ^ Ayrıca konuştukça da kontörbizden. *"jt * — Ayda 2 0 0 - 4 9 9 kontör yüklersenlz 500 - 999 kontör yüklersenlz 1000den fazla yûklerseniz • II .kontörl I Yenl düzenfemelerle "• ' • • • • — • "e Kadar uzatılan kontörbizden kampanyasından yarartanmak İçin kaydınm yaptırmane ve hattnıza aynı ay IçimJe en az 200 kontör yükJemenb yeterii. 30 Haziran 2003 tarlhlne kadar, yükledlğlnlz kontörterden kontör kazanabfllrslnlz. Kaydınm (arama başına 2 nden, adresinden, cepte kontör), sablt telefonla 'lardan, ten 'dan yaptırabtlirslnlz. Hazır Kart abonelik süreniz 1 Ocak 2003 tanhine göre hesaplanır, Abonelik yılına bağlı kontörier sadece bir defa kazanılır. Kazandığınız kontör/er bir sonraki aydan itibaren eşit bölünerek 5 ayda hattınıza yüklenir. Şirket adına kayıtlı hatlar kampanyaya dahil değildir. HAZIR KART
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear