Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29OCAK2003ÇARŞ-
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Dardanelspor
PAZAR günü, Çanakkale'nin Dardanelspor'u
Lefkoşa'da Çetinkaya'yı 2-0 yendi. Kolay değil.
Çetinkaya, vaktiyle Rum takımlannı korkutan, diş-
li takım.
Ama, Dardanel'in asıl başansı bu değil. Başan,
Kıbns Türklerine yıllardır uygulanan "sporambar-
gosu"nun yiğitçe delinmesidir.
^Evet'iıianılacak gibi değil ama, bir spor ambar-
gosiı var: Dünya, Kuzey Kıbns gençlerinin başka
ülkelerle sportif temas yapmasını yasaklamış du-
rumda.
Anavatanlanyla, devletlerini tanıyan tek ülkenin
sporculanyla bile.
Bilir misiniz ki, Kuzey Kıbns kulüpleriyle hazırlık
maçı dahi oynayan herhangi bir takım aforoz edil-
mekte, daha doğrusu ağır para cezasına çarptın-
lıp uluslararası federasyonlardan çıkanlmakla teh-
dit edilmektedir. Işin tuhaft, Türkiye Futbol Fede-
rasyonu da bu durumu kuzu gibi kabullenmekte,
dıştaki üst kuruluşlarda görev alan ünlüler bulun-
duklan mevkii kaybetme korkusuyla böyle bir ko-
nuda çaba harcamaktan çekinmektedirler.
Oysa, ambargoları meşru kılan hiçbir uluslara-
rası hukuk kuralı yok. KKTC ilan edilince Bir-
leşmiş MilletlerGüvenlik Konseyi'nin aJdığı 541 ve
550 sayılı kararların biri "bu devleti tanımayın",
öbürüde "yardım etmeyin" diyor. "Tanımayın, yar-
dım etmeyin" demek, "dışlayın, eziyet edin" de-
mek midir?
Bu açıdan, dünyadevletlerince ve Birleşmiş Mil-
letler'in havacılık, posta, denizcilik gibi anlı şanlı uz-
manlık kuruluşlannca uygulanan ulaşım, dış tica-
ret ve iletişim ambargolannın ciddi hukuksal daya-
nağı olmadığı gibi, helesporambargosu gibi birşey
insan haklanna ve Kıbrıs'ın alışıimış düzenine açık-
ça aykın. Çünkü, sporkurumlan, yıkılan Kıbns Cum-
buriyeti'nin 1960 tarihli anayasa düzenine göre bi-
le "cemaat"lerin kendi yetki alanına girmekteydi.
Konu o devletin yıkılışıyla ve KKTC'nin kuruluşuy-
la da hiç ilgili değil.
f
imdi, bu saçmalığa son vermek için büyük fır-
sat doğmuştur. Avrupa'nın ve dünyanın futbol
erasyonlan, yani UEFA ve FIFA, dahaönce ben-
zer durumlarda yapıldığı gibi Dardanelspor'a yap-
tınm uygulamaya kalkarlarsa, Türkiye'deki bütün
spor dünyasının Çanakkale takımından yana çık-
ması ve Isviçre'de verilecek hukuk mücadelesine
katılması gerekmez mi?
Evet, Isviçre'de. Çünkü, bu kuruluşlar, uluslara-
rası alanda iş görseler de, oranın hukuk düzenine
uyması gereken birer Isviçre kuruluşudurlar. Tıpkı,
Uluslararası Kızılhaç'ın bir Isviçre Derneği oluşu
gibi. Bunlann siyasal tutum takınmalan ve insan-
cıl, kültürel ve sportifalanlarda aynmcı siyasal ka-
rarlar almalan yasal mıdır?
Sorunun yargı makamlan önünde sorulması ve
bu büyük ayıbın dünya önünde açığa çıkanlması
gerekiyor. Dardanelspor'un yaptığı kadannı yapa-
mayan büyük kulüpler, böylesine anlamlı bir mü-
cadeleye destek vererek şimdiye kadarki duyarsız-
lıklannı affettirebilirler.
Prof. Or. Tarık Zafer Tunaya'yı Anıyoruz.
Çoğulcu demokratik paıiamenter düzenı, hukuk devletinı,
kiş) hak ve özgüriüklennı savundu...
Demokratik üniversiteye, Gençlığe ınandı.
IÜ Siyasal Bılgıler Fakültesı'nı kurdu.
Kunıcu Dekanlığını yaptı.
Prof. Dr. Tarık zafer Tunaya
Sevgilı Hocamızı
öiümünün 12. yılında meza/ı başında anıyonjz.
Tarih: 29 Ocak 2003 Çarşamba Saat 10.30
Aşiyan Mezarlığı/Bebek
İSTANBUL
SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ
MEZUNLAR DERNEĞİ
www.ısbfmezder org.tr
ANMA
DERBIL'İ
1928-1993
ÖLÜMÜNÜN 10. YILINDA
SEVGf, SAYGI VE ÖZLEMLE
ANIYORUZ.
E$İ ve COCUKLARI
VEFAT
Aile büyüğümüz,
sevgili babaannem/z
FATMA USLU
26.01.2003 tarihinde kaybettik.
Acımız büyüktür.
USLU AİLESİ
yu
LÖSEV
^ 4 »
k v» £öWm Vtoch
447O6 6O
faKS O 312 447 68 33
www.losov.org tr
los«v® tosov.org.tr
»çtt Oalip Caddesi llkadım Sokak No:1-» G.O P /Ankara
TankZafer Tunaya
Tunaya, gerçek bir bilim adamı, büyük bir düşünürdü.
Sadece laik, cumhuriyetçi bir Türkiye için durmadan
çalışması ve üretmesi biJe bu nitelemeye yeterdi.
Oktay SÖNMEZ Denizci Yazar
• kinci Meşrutiyet için
I
(l908)halkdilinde"Hur-
riyet'in llaıu" olarak söz
edilegelmiştir. îşgal al-
tındaki ıstanbul'da son
yıllannı yaşayan OsmanJı hü-
kümetinin varlığına karşın
1919'da Anadoluthtilali ve Kur-
tuluş Savaşı'nı başJatanlann
kavgası, 1920'de TBMM,
1923'te de Türkiye Cumhuri-
yeti hükümetlerinin kuruluşu-
na uzanan çizgide bugün de sü-
rüp gitmektedir. Bunu böyle
bilmemiz gerekiyor. Sosyal
olaylarda on, hatta elli yıllann
çok uzun süreçler olmadığını
da...
Meşrutiyet'in üzerinden dok-
san dört yıl geçti. Cumhuriye-
timiz ise sekseninci yaşına gi-
recek. Ofuz bir yıl özgürlüğe
hasret kalmış Osmanlı, Meş-
rutiyet ilan edilince sokaklar-
da "Hürriyef, müsavafcfagürlük,
eşitiik" diye bağnşıyordu. Ar-
tık bekledikleri mutlu günler
gelmişti. Her şey düzelecekti.
Ne var ki hiç de öyle olmadı.
Daha çekilecek çok acılar, ya-
şanacak çok önemli kavgalar,
savaşlar vardı. Ancak bu zor
yıllardan sonra "Onuncu Yıl
Marşı"nuı o unutulmazcoşku-
su rüm Anadolu insanının gön-
lünü, caddelerini, sokaklannı
dolduracak; evlerinden, okullar-
dan taşacaktı.
Ama yine ne var ki, bu coş-
kulu mutlu yıllar da sosyal ev-
rimin ve tarihin o dev takvi-
minde bir göz kırpasılık za-
mandı ve çabucak geçiverdi.
Sonra kendimizi olağandışı bir
hızla ve biraz da hazırlıksız çok
partili demokrasi ve yoğun bir
siyaset ortamında bulduk. Bi-
zim kuşak, Milli Şef li yıllan,
tek partiden çok partiiere geçi-
şi, MenderesTJayar'Iı, Demi-
rel'Ii, Ecevtt'li, Erbakan'lı, ka-
dın başbakanlı ve karma takım,
koalisyonlu yıllan yaşadı. 27
Mayıs'lara (1960), 12 Mart'la-
ra (1971), 12 EylüTlere (1980)
tanık oldu. 21. yüzyıla da kav-
galar, düzeysiz çekişmeler, bit-
mek bilmeyen ve gittikçederin-
leşerek çok yönlü bir çürüme-
ye dönüşen olaylar ve moral
çöküntülerle girdi.
Bütün bunlan, sadece son bir
yüzyıla stkışmış yoğun siyasal
tarihimizi her yönüyle bilimin
en titiz süzgecinden geçirerek
yazan, yokluğu özellikle bu-
günlerde daha da çok acıyla
duyulan birhocamızvardı. Onu
yitirişimizin 12. yılında (29
Ocak 1991) bir zamanlar yazı-
lannın çoklukla yer aldığı bu
sayfada anmak istiyorum: Ta-
nk Zafer Tunaya
Bu son yüzyılı ondan dinle-
dik. Gerçek yakın tarihimizi
ikide bir içeriği değişen ders
kitaplanmızdan çok. ondan ve
onun gibi bir zamanlann ide-
alist, adı çoktan unutulmuş Öğ-
retmenlerinden öğrendik. Tuna-
ya. Atatûrk'ü akhmız ve gön-
lümüzle sevmeyi, güzel bir çi-
çek dikergibi özenle düşünsel
yaşamınuzayerleştiren bir cum-
huriyetsevdabsıvesavaşçısıj dı.
Evindeki "Çarşamba Top-
lanülan"ndan birinde söz dö-
nüp dolaşıp yine ott
Ne olacak
bu memJeketin hah" sorusuna
gelmişti. Hepimiz bir şeyler
söylüyorduk. Zaman zaman siv-
rileşen çıkjşlan, patlamalan da
o sakin, sıcak, zeki bakışlany-
la izleyerek tatlı bir gülümse-
me ve şu sözlerle toparlayıcı
konuşmasmabaşlamıştı: "Ço-
ctıkiar, arkadaşlar. şunu rvice
bflelim; azgefişmişkafaJaria,az-
geüşmişlikten kurrulanıa>TZ."
Devlet yapısının belkemiği,
temel diregi olan "anayasa"
kavramını da ondan öfrendik.
Ne yazık ki hem de devletin
başındaki birinin "Anayasaji
birdefa delsek de ne çıkar" de-
diğine saglığında tanık olmuş-
tu. Şimdi de anayasanın nice
defişik amaçlarla değiştirildi-
ğine bizler taruk oluyoruz. Dün-
yadaki rüm devletlerin anaya-
salannı da aynca didikleyen ti-
tiz araştırmalan ile bütün öm-
rünü dokusu laik ve cumhuri-
yetçi öğeleriyle oluşmuş bir
devlet yapısının ülkemizde ger-
çekleştirilmesi yolundaki ça-
lışmalarla geçirerek ürettiği
eserler, üniversitelerde daha ni-
ce kuşaklann okuyacağı, araş-
tırmacılann baş\-uracagı bilim-
sel zenginliklerle doludur. O
güzel Türicçesi yeryer şiirsel de-
nilebilecek, edebi değeri de he-
men fark edilen duru ve aydın-
lık biranlahmlaokuyucuyu alıp
götürürgibidir. Özellikle "Tûr-
Idye'deSijasiPartiler'' ölümsüz
birbaşyapıt olarak nice kuşak-
ları besleyecek, aydınlatacak
bilimsel bir anıt başvoıru kita-
bıdır.
Üniversitedeki kürsüsünde,
en aynntıh ve kanşık konula-
n, agırlığmdan kaybetmeden, en
yalın ve en aydınlık biçimde,
Türkiye'de olup bitenlerin ve
kavak yellerinin de kanştırdı-
ğ\ genç kafalanmıza nasıl sım-
sıcak ve tatlı bir üslupla taşıdı-
ğı, yıllar yıh anılanmda yaşı-
yor ve hep yaşayacak.
Deniz sevdalısıydı Tunaya.
Denizlerde olduğum yıllarda
sefer dönüşlerimde çalışma oda-
sında sohbet ederdik. Boğaz
girişinin Haydarpasa-Saraybur-
nu arasındald görkemli, yaşam
dolu yerel ve uluslararası deniz
trafiğine bakan penceresi onun
çok daha uzak denizlere, uf-
kun ötelerindeki ülkelere ve in-
sanlannada ulasnğı noktaydı sa-
nınm.
Geçen bayramda sayın eşini
ziyarete gittiğimizde tavanaka-
dar dört bir yanı kitaplar ve ki-
taplanyla dolu odasında konuk
edildim yine.
O yıllanmış çalışma masası-
nın. duvardakı her biri bir sü-
rü şeylen çağnştıran eski re-
sim ve fotoğraflann benim için
ne oldufunu sezinlemek ince-
lijıni gösterdi.
Öbür konuklann kabul edil-
diği salondan ayn, Hoca'nın o
sıcak, düşünce zenginliği ile
dolu laborafuvarmda ellerim,
gözlerim her şeyin üzerinde hü-
zünle gezindi durdu.
Tunaya, gerçek bir bilim da-
damı, büyük bir düşünürdü,
Sadece laik, cumhuriyetçi bir
Türkiye için durmadan çalışma-
sı ve üretmesi bile bu nitele-
meye yeterdi. Kitaplanndan bi-
rinde Atarürk öldügünde onu
uğurlayan kalabalıkta onu yaz-
maya nasıl karar verdiğini an-
latan bir bölümün altını çizmi-
şım. "... Atarürk hakkında bir
kitapyazmak bana çokzor gö-
rünü\ordu. daha sonra böyle
bir ödevi başarmayı düşünü-
yordunı. Bunu şimdi değil, da-
ha 1938'de,öhlmündenbir haf-
ta sonra, onu Hukuk Fakültesi
üçüncü sınrftalebesi olarak bü-
yük bir kaJabahk içinde uzun
yokıuuğuna uğuriarken,Sara>-
burnu'na doğrutferk>en abide-
leşnıiş top arabasının ardına
vüriirken tasartamışûm.Sonra,
onu îzmit'egöfüren YavuzZirh-
hsı'nı. çok se^diği Türk halkı
olarak\aşlıgözlerkAdalar açK
gına doğru uğuriadık. Onu ve
eserini, kendimizi incelemeye
söz vererek şehre döndöm."
Tümü devlete ait yetmiş do-
kuzgernilik birdeniz ticaret fi-
losunun yönetiminde çalıştı-
ğım yıllarda, bir yük gemisin-
de eşiyle birlikte yaptığı gezi-
deyken gemiye, kendisine ve-
rilmesi için kısa bir uğurlama
telgrafi çekmiştim; "Eniyirüz-
gâriar sizinJe olsun*. Nedense
böylesi birdileğe bayılmış, ye-
ri geldikçe eşi dostu için de ay-
nı şekilde kullanır olmuştu.
Sevgilı Hocam, Meşruti-
yet'ten neredeyse yüz, ömrü-
nü uğrunda harcadığın Cum-
huriyet'in ilanından seksen yıl
sonra, bizlere ernanet edilen bu
güzel ülkede hiç de iyi riizgâr-
lar esmiyor. Ama tıpkı senin
gibi bizler de umutsuz değiliz.
Evindeki bir duvarda Bedri
Rahnü Eyuboğlu'nun bir dize-
si asılı: "... Bu Anadolu var ya,
buAnadolu/Bu san srtma/Bu
mavi gurur / Ne tosunlar do-
ğurdu/ Gör bakdaha netosun-
lar doğurur."
Evet hiç umutsuz değiliz, ol-
mayacağız. Seni çok seviyor
ve saygı ile anıyoruz, Tank Za-
fer Hocam...
Türban Uğruna Geçmişi Karalama...
Bugün ülkemizde resmi ya da özel olsun her okulun farklı renklerde,
farklı biçimlerde okul giysileri vardır. Bu göz önünde bulundurulursa
ülke çapında tek bir giysinin oldugunu ileri sürmenin gerçeklerle
bağdaşmadığı da ortadadır.
Dr. Tüten ANĞ
çimlerde okul giysileri vardır. Bugözönün-
de bulundurulursa ülke çapında tek bir
giysinin oldugunu ileri sürmenin gerçek-
lerle bağdaşmadığı da ortadadır.
Sayın yazar daha sonraki paragraflarda
büyük birrahatlıkla çocuklararasuıdaki ge-
lir dağılımmın farklılığını kabul etmekle
kalmayıp, aynı zamanda "Gefirdağrinm bo-
zulduğunun sonuçlanıu ne yaşamın bir
parçası olnıaktan ne de davTamş biçimJe-
rinden söküp atma olanağı yoktur" diye-
rek ürkütücü birkaderciliği de olağan gör-
mektedir. Bu bozukluğun temelini oluştu-
ran gelir dağılımındaki bozukluğun, çe-
lişkinin ortadan kaldınlması, sosyal dev-
let olmanın gereklerinin yerine getirilme-
si anlaşılan yazan hiç ilgilendirmemekte-
dir.
Oysa bütün bu dengesizlikler, bütün bu
çelişkiler, bütün bu farklılıklar insan için
birahnyazısı, bir kader değil. Bütün bun-
lann giderilmesi sadece ve sadece insanın
elinde.
Örneğin sosyal bir devlet, çağdaş ve in-
san merkezli bir devlet için vergi adaleti-
ni sağiayacak gerçek vergi reformu yapa-
caksm; vergiafhdeğiL \ergi vükünü dolay-
h vergilerlerüm \atandaşlara paylaş tirma-
yacaksın, vermesi gerekenden doğrudan
Ocak 2003 tarihli birgazetede "Tek
TîpC^Kaknrûmalı''başlıklıbirya-
zı ilişti gözüme.
Yazann söylediğine göre söz konusu
olana
giysiserbestiiğir
', acaba türbanın eği-
tim ve öğrenim kurumlannda serbest bı-
rakılmasının bir ön hazırlığı mı? Bundan
kuşku duymamıza neden olan fümce şöy-
le: "Bu adımuı ablması bazdannın ileme
sürdüğü gibi eğitim sistemimizi 80>ii geri-
ye görürmeyecek. tersine 80 yıflık bir yan-
lış uygulama ortadan kalkacakor."
Sayın yazara sormak gerek, tek tip giy-
sinin kaldınlması ile 80 yılın (!) ilgisi ni-
ye ve nasıl kurulur? Niçin son 50 yıl, son
40 yıl değil de illa son 80 yıl! Eğer bu ya-
sa tasansı gelecek yıl, yani 2004'te yasa-
laşırsa 81 yılın (!) yanlıştnı ortadan kaidır-
dık mı diyeceğiz? Oysa böyle bir kuşku-
ya düşmemizi önlemenin biricikyolu, ço-
cukla ilgili bütün bilim dallannda gelinen
son nokta ile tek tip giysi (okul forması)
arasındakurulabilecek bağı bilimsel gerek-
çelere dayandırmaktır. Aynca şunu da be-
lirhnek gerekir ki Avrupa'nın pek çok ül-
kesinde okulunun simgesi olan formalar
hâlâ giyihnektedir.
Bugün ülkemizde resmi ya da özel ol-
sun her okulun farklı renklerde, farklı bi-
alacaksm, bütçenin en büyük payuu Diva-
nef BaşkanJıgı'na değil, egitim ve sağlık
aianına ayıracaksuı.
Görülüyor ki bu kişi için bütün bunlar
önemli değil, çünkü bunlardan hiç söz et-
miyor. önemli olan tektipinsan,tektipgiy-
si, baskıcı ve otoriter sistem suçlamasıyla
-çoksık duyduğumuzgibi- o geçen 80 yıl-
Ia her ne pahasına olursa olsun hesaplaş-
mak!.. Bu hesaplasma için her türlü kav-
ramın içi boşaltılabilir (insan haldan, de-
mokrasi, özgürlük, özerklik, hukuk), her
türlü olay ve düşünce çarpıtılabilir, ne be-
is?.Böyle bir hesaplaşmada, yapılan hata-
lara karşı, eğitimin her alanında geldiği-
miz bugünkü nokta bütünüyle karalanabi-
lirmiş, ne gam? Çünkü yazar için asıl öne-
mi olan tek bir şey var:
AKP'li Milli Eğitim Bakanı 'nın ölüm-
süzleşenler arasında yer almasımn, ancak
türbanın eğitim veöğretim kurumlannda
serbest olmasına bağlı olduğunun dile ge-
tirilmesi.'.. Yazar bunu örtük bir şekilde
yapmaya çahşıyor. Ama şunu da belirt-
meden edemiyor: **Eğer türban bir siya-
sai simgevse, beyaz yakalık, siyah önlükde
tektipdüşünen, tektipdavranış kalıplan
oluşmuş, edilgen, farklılıklannı yalnızca
grysiIerfedegiL >aşanunrtinıalanlannda or-
raya koyanıayarı. sorgulamadan verilen
bu\ ruklara uyan insan yetiştirme çabası-
nın simgesidir."
Son söz olaraksöylemek istediğim, Mus-
tafaNecati'lerCevatDursunoğlu'lann, Ha-
san Âli Yücel'lerin varolduğu bir geçmi-
şi kimsenin böylesine karalamayahakkı ol-
madığı ve olamayacağıdır.
Sevgilîler Günü
(St. Valentine's Day)
14ŞUBAT
1 st (3.6 cm.) X 5 cm.'Kk ılanlar 50.000.000 TL (KDV dahi^
1 st (3.6 cm.) X15 cm.'lik (lanlar 30.000.000 TL (KDV dahB)
Sevgi sözcükleriniz, sevgi dolu bir günde
Oumhurİyet ile ulaşması gereken
"sevgiliye... "ulaşacak.
(Son rezervasyon tarihi 7 Şubat 2003 Cuma Saat 16.00)
Bilgi için : Çağrı Uyar
Publi Media : Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu-lstanbul
Telefon : (O 212) 513 84 60 - 61 / 512 05 05 (552-555)
Faks -.(0 212)513 84 63
PENCERE
İlginç BiP İkili!..
Tayyip Erdoğan'ın tutumuna akıl erdirmeb
lay değil; dilerim ne yaptığını, ne söylediğini,
den oturupneden kalktığını, dışariarda içerlerd«
den kapı kapı dolaştığını, gündebeş vakit niçin
meçler verip konuştuğunu, ileri geri söyienip
buna neden çattığını kendi kendisine açıklaya
yordur.
Sonunda Rauf Denktaş'la da kanlı bıçaklı olc
Neden?..
Tayyip Erdoğan her yerde, herşeyde, her koı
da, bilip bilmediği sorunlarda niçin bu kadar c
çıkıyor?..
Gül'ün ö'nüne geçmek için mi?..
Kıskanıyormu?..
Bu yüzden Türk/ye'nin yönetimi içinden çıkıl
maz bir kargaşaya mı dönüşecek?..
•
Herkafadan birses çıkıyor, medyada üstüne ü
tüne gidiyor, iki önemli sorun gündeme lök gi
oturmuş:
Irak..
Kıbns..
Ikisidearapsaçı.'..
Batı, Kıbns'ı Türkiye'nin önüne ilginç bir zaman
lamayla oturttu. Istedikleri ne?.. Türkiye Annaı
Planı'nı hemen imzaJasın, Kıbns ivedilikleAB'ye alın
sın!..
Peki, bu acele ne?..
AB Kıbns'ı içliyor.
Türkiye'yi dışlıyor.
Diyelim ki denileni yaptık, Rauf Denktaş, Recep
Tayyip'in baskısına dayanamayıp Annan Planı'na
imzayı bastı...
Sonra?..
•
'Sonra' ilginç bir sözcüktür, zamana vurgu ya-
par, süreç kavramını anımsatır, 'an'ı yaşayan insa-
nın mantığını uyanr; ülkemizde aptal olmayan ya
daözel bir çıkarla yabancıya bağlanmamış olan ki-
şilerin kafasında 'sonra' sözcüğünün güncel bir
işlevi var...
Annan Planı'na imzayı basalırn...
Sonra?..
ABD'nin isteğiyle savaşa girelim..
Sonra?..
'Sonra'sız siyaset olur mu?..
Oiplomasi olur mu?..
Kıbns'ı verdik diyelim, karşılığı AB'ye üyelik mi
olacak?.. Biliyorum, gönlümüzden geçen düşlem
budur; ama, kendi kendimize 'ham hayal' kurmu-
yor muyuz?.. Savaşa girdik diyelim, ABD karşılı-
ğındaneveriyor?.. Hiçbirşeysöylemiyormu?.. Her
iki sorunda da 'sonra' sözcüğünün karşılığı bilin-
mezliği vurgulayan birsoru işareti mi?.. Daha son-
raki aşamalar karşılıklı konuşulabiliyor mu?..
•
Bugün Türkiye'nin başında iki kişi var..
Biri resmen sorumlu ve yetkili!..
öteki sorumsuz..
Sorumsuz sorumlunun önüne geçmek için çır-
pınıyor, sorumlu sorumsuzu idare etmek için zor-
lanıyor, her ikisi foirden konuşuyor; ne yaptıklan
belli, ne yapacaklan...
Gül ile Tayyip ikilisi ilginç bir çift olabilirler; ama,
yeryüzünde böylesine gayri ciddi biryönetime rast-
lamakolası mı?..
DÜNYACA ÜNLÜ
ŞİFALI KAPLICALAR DİYARI
ANTİK CÖNEN'DE
Oda+Kahvaltı 15.000.000 TL.
Cumhuriyet okurlan ve öğretmenlere
%20 İNDİRİM
(Sömestri ve Bayramda)
Merkez: 0 266 762 06 37 - 762 06 38
lstanbutŞube:02125280893
TheCricketPub
ingiliz pub'larınm
töm özellikleriyle...
Melis
Sökme
enerji dolu, saatler...
3t Ocak Cuma
1 Şubat Cumartesi
GOLDEN TüLIP
£RBN TOPKAH HOTÎL
Aynrrtdı bügi ve rezervasyon için
Teî.:0212631 12 12Ziyafetoftsi(3352-333^
E-maif: eresin@eresintopkaf».cofn.tr
Miflet Cafcfesi 186 Topkap» 34270 kanbu!
Türkiye Gazetecıler Cemıyetı''nın yayınladığ/gûnlük
Bizim Cazete
Ülke sofunianna ılişkın raporfanyfa, araştrmaianyla,
köşe yaalanyla, tarafeız haberteriytesiviltoplumlanngazetes
Düzenli okumak ıçın abone olun. Te(: 0^12 51108 75