22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 OCAK 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur « cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Umursanmasa daüretmişRessam, yazar ve bestecı Ertuğ- rul Oğuz Fırat 80 yaşında. Asıl mesleği yargıçlık olan Ertuğ- rul Oğuz Fırat, bir rönesans adamıdır. Ressam, şair, öykücü ve bestecidir. Yapıtlannı kaçımız tanırtz, kaç sen- fonısini dinletniş, kaç sergisine git- miş, hangi öykülerini ya da şiirlerini okumuşuzdur, bılmiyorum. 'Umursanmamış'lığın kınkhğı içinde olsa da hiç pes etmeden sanat tutlcusundan caymamış; yazmış, bo- yamış. bestelemiş durmuş. Şöyle böyle değil, sayısız yağlıboya tablo, bir dolu öykü, destansı uzunlukta di- zeler ve bugün opus sayısı 94'e varan beste! Çalması ve dinlemesi zor olan besteleriyle ve kendine özgü Türkçe sözcükleriyle zaman zaman itıci ol- muş, yine ilkelerinden ödün verme- den sürdürmüş yaratıcıhğını. Çokses- li müzık karşılığında 'küğ' sözcüğü- nü; beste yerine 'bağda', solo yerine 'yalkın' sözcüklerini yeğ tutmuştur. 'Okullu'lar dışlıyorlar Türkiye'de besteciliğın kurumsal- laştığı dönemde yetişip tümüyle ku- rumlann dışında olduğundan 'okul- lu' besteciler ve yorumcular tarafin- dan genellikle dışlanmışrır. Içındeki yaratma dürtüsüyle ortaya çıkan ya- pıt, ya müzık olup notalara dökül- müş, ya da bir resim olup renklere bürünmüş ya da şiir/öykü sözcükle- rini üretmiş. Yirmili yaşlanndan başlayarak onu sanp sarmalayan sanat tutkusu her dalda karmaşık duygulannı, karmaşık bir dille sergilemiş; ken- di kendini eğitirken iç dünyasını durmadan zenginleştirmiş. tlhan Usmanbaş'tan gördüğübüyük des- tekle yazdıklannı onunla paylaş- mış. Dahası mektuplarla bir dünya lcurmuş Usmanbaş'la arasında. O mekruplar yalnız müziğin teknik yapısı üstüne değil, bir yaşam biçi- minin felsefesi, yenı çağın, yeni sa- nat dilinin irdelenmesidir. Ertuğrul Oğuz Fırat hiçbir çalgı çalmadan, okullardan, kurumlar- dan uzak, kendi el yordamıyla, ta- rihin derinliğinden günümüzün ses- lerine kadar inceleyerek sağlamış bilgi donanımını. Yapıtlannın değerı/değersizliği üs- sıl mesleği yargıçlık olan Ertuğrul Oğuz Fırat, bir rönesans adamıdır. Ressam, şair, öykücü ve bestecidir. Hiçbir çalgı çalmadan, okullardan, kurumlardan uzak, kendi el yordamıyla, tarihin derinliğinden günümüzün seslerine kadar inceleyerek sağlamış bilgi donanımını. tüne karar verecek olan yine tarihtir. Ancak şu anda onun evinde ver- diğı derslerden, söyleşilerden ışık alan öğrenciler artık birer olgun besteci olarak dünyaya sesleniyor- lar. (Fazıl Say, Mehmet Nemutlu ve niceleri) Kurumlann eksik kalan yönünü onun evındeki söyleşilerde bulmuşlar. 'Çağdaş Küğ Tarihi İçin İmler' başhklı kitabı (1999/Yapı Kredi Yayınlan) ön ro- mantiklere dek bütün bir müzik ta- rihini kapsar, yazann tarihi öznel bir gözle değerlendırmesidir. Firat'tan sltemH bir mektup 1 Şubat 1923'te Malatya'da doğ- muş bir cumhunyet çocuğu. Hukuk okumuş, avukatlık ve Anadolu'nun çeşitli köşelerinde yargıçlık yapmış yıllarca. Birkaç hafta önce bir yazım- da 80. yılında onun yapıtlannı değer- lendirmelıyiz, onu onurlandırmalıyız demiştim. Ertuğrul Oğuz Bey'den aşağıdaki mektubu aldım: "Sayın Evın Ilyasoğlu, Cumhuri- yet gazetesinin 8 Ocak günü çıkan yazınızı bana y ardımcım okudu. İl- giniz ve temenniniz için çok teşek- kür ederinı. lki yıla yakın süredir gözlerimde sarı tabakanın bozul- ması (macul? degeneration) nede- niyle artık hiçbir şey okuvamadı- ğım ve yazamadığım için, doğru- dan bir mektup yazarak teşekkür- lerimi size iletemiyorum. Bir öğ- rencimin yardımıyla, internet yo- luyla bu birkaç satın yazdırıyo- rum. Temenninizin küğ dünyanuz- da bir yankı bulabileeeğinden ne yazık ki umutlu değilim. Türki- ye'de 'çağdaş kuğ' denildiğinde din- İeyicinin tüylerinin diken diken ol- duğunu biliyorum. Bu nedenle ya- şım kaç olursa olsun küğle ilgili olanların yapıtlarıma karşı bir ilgi duyabileceklerine güvenli değilim. Çalmak istemeyen çalgıçalanlar Tüm sanat yaşamımda (her alan- da; yazın, resim, küğ) ilgisizlik yü- zünden kendi ülkemde yeterince ta- nınır bir duruma hiç gelemedim. Bunun kanıtı olarak son iki olayı burada bilginize sunmak isterim: 1998 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, çembaloçaları- mız Sayın Leyla Pınar'a eşlik ederek 'Sevi Çığlıklanyla Geçıyor' adlı çembalo yapıtunı Sayın Cem Man- sur yönetiminde seslendirmişti. Ne ki bu seslendirme CSO'daki çalgı- çalarlarımızı öylesine öfkelendir- miş olmalı ki, dinletiden bir ay ka- dar sonra vönerime verdikleri bir dilekçeyle benim hiçbir yapıtımı seslendirmek istemediklerini ve o yılın izlencesine koyulmuş olan ikinci bir yapıtım bulunan ve yalkın kemancı Sayın Cihat Aşkın'ın çala- cağı 'Üçüncü Keman Konçerto'mun izlenceden çıkanlmasuu istemişler- dir. Yönerim kurulu da sanatçılann bu isteğine saygı göstererek daha önceden izlenceye alınmış ve duyu- rulmuş olan söz konusu yapıtımı, bana hiç haber vermek gereğini bi- le duymadan izlenceden çıkarmış- lardır. Sayın Leyla Pınar'm seslen- dirmiş olduğu bu yapıtım Anka- ra'daki sanatçılanmızın öfkelerini ortaya çıkarmasına karşılık, bir yıl sonra 1999'da söz konusu yapıtımı Sayın Leyla Pınar Tansever bu kez Belçika'da Brüksel Krallık Konser- vatuvan Orkestrası eşliğinde Kon- servatuvar Müdürii J. Bali yöneti- minde yeniden seslendirmiştir. Sa- yın J. Bali, yapıtımın '21. yüzyıl kü- ğü' örneği bulunduğunu belirterek Brükselli dinleyicilere sunmuştur. Ne ki, bu olaydan hiçbir gazetemiz, hiçbir dergimiz tek satırla olsun söz etmiş değildir. Fransa'da yaşayan değerli klarnetçimiz Sayın Nusret Ispır, Radyo France'dan kendisine gelen öneri üzerine vereceği dinle- tide benim 'Yivcil Morun Seslenışi' yapıtımı seslendirmek istediğini bildirmiş ve söz konusu bu yapıtım Sayın Nusret İspir tarafından bir Fransız piyanoçaların eşliğinde Radyo France'da canlı olarak ya- yımlanmıştır. Bu olaydan da söz e- den olmamıştır. Yine de her şeye karşın yazınızın küğcülerimiz üze- rinde bir etkisinin olmasım umar ve dilerim." Ben de bu yazımı onun birkaç di- zesıyle bıtireyim. 'Anılar Yaşatmaz, Öliinür Onlarla' başhğını taşıyan, Bilge Karasu'ya adanmış bir şıırden: "(...) Çocuklann anıları yoktur/ Anılan yoktur çocuklann/ Gizem sözcükleriyle saklıdırlar/ Elgin öz- lemini yaşarlar başkamanın/ Gele- ceğin tortusudur ağladıklan/ Ço- cuklar saklambaç oynariar aranın- ca/ Körebe oyununda Tannyla ba- nşıktırlar. (...)" evini(S boun.edu.tr www.evinilyasoglu.com AKP iktidarının üç basamaktan oluşan reformlarla ilgili çalışmalan tamamlamak üzere Kültiir Bakanlığı devirlerlegenişliyorEBRU TOKTAR ANKARA - AKP iktidannın "Merkezi idare reformu. yerel yönetimler reformu ve devlet personel rejimi reformu" olmak üzere üç basamaktan oluşan çalışmalan ta- mamlanma aşamasına geldi. "Kamu Yönetimi Reformu" adı altın- da çalışma yürüten komisyon, dün bir ara- ya gelerek hazırladıklan Yerel Yönetim Yasa Tasansı'nı gözden geçirdi. Başbakan yardımcılan Ertuğrul Yalçınbayır ve Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Içişlen Baka- nı Abdülkadir Ak- su, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Milli Eğitim Bakanı Er- kan Mumcu, Kültür Bakanı Hüseyin Çe- lik'ten oluşan komis- yon; önce merkezi idarenin yerel yöne- timlere ilişkin ilke ve standartlar geliştir- mesini, ulusal ve böl- gesel planlar oluştu- rulmasını ıstedi. Ko- misyon, bu çerçevede yerel yönetimlerin kendi kaynaklannı oluşturan ve kararlannı alan bir yapı için- de örgütlenmesi gerektiğine işaret etti. Komisyon, böylece "denetleme ve eği- tim etkinlikleri dışında" uygulamaya yö- nelik her türlü görev, yetki ve kaynaklann valilikler ile il özel idareleri ağırlıklı olmak üzere mahalli idarelere de\Tedilmesini ka- rarlaştırdı. "Merkezi tdare Reformu" altında ise MÎT, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreter- liği ve Genelkurmay Başkanlığı dışında Baş- ANKARA (ANKA) - ABD'nın Irak'a saldırması halinde, Türkiye, tarihi ve kültürel varlıklann savaştan zarar görmemesi için UNESCO sözleşmesi çerçevesinde tarihi ve kültür varlıklanna işaret koyacak. Kültür Bakanlığı'ndan edinilen bilgilere göre, tarihi ve kültürel varlıklara, boyuruna uygun olarak havadan ve karadan görülebilecek şekilde koruma işaretlemeleri takılacak. bakanlık'a bağlı olan 57 ilgili kuruluşun ic- racı bakanlıklara dağıtılması öngörüldü. Bu çerçevede de Vakıflar Genel Müdürlüğü, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile Milli Saraylar'ın Kültür Bakanlığı'na devredil- mesi kararlaştınldı. Kültür Bakanı Hüseyin Çelık, görev alanının genışlığı ve tanhı so- rumluluğu nedeniyle bakanlığmın Tunzm Bakanlığı ile birleştirilmesi önensine karşı çıktı. Orman, ÇevTe ve Turizm bakanlıkla- nnın birleştirilmesi gündeme geldı. Bakan Çelik komisyondaki konuşmasın- da da kültür alanında- kı çok başlılığa işaret ettı. Topkapı ve Yıldız Sarayı'nın Kültür Ba- kanlığına, Beylerbe- yi ve Dolmabahçe sa- raylan ile Kasırköş- kü'nün ise TBMM'ye bağlı olduğunu vurgu- layan Çelik, yalılar konusunda da aynı karmaşanın yaşandı- ğuıı anlattı. Çelik, Sa- ıt Halim Paşa Yalı- sı'nın Kültür Bakanlı- ğı'na, Küçüksu Kas- n'nın ise TBMM'ye bağlı olduğuna dıkkat çekti. Bu durumun tarihi yapılann onanmı, baknnı ve gelirlerinın kullanımrnda da so- runlar yarattığının altım çizen Çelik, Anka- ra'nın eğlence ve drnlenme merkezlerinden olan Gençlik Parkı'nda yaşanan soruna da işaret etti. Çelik, Gençlik Parkı'nın Kültür Bakanlığı'na, ancak ışletme hakkının bele- diyeye ait olduğunu belirterek "Kültürle il- gili tüm birimlerin tek elde toplanması, dağınıklığın giderilmesi ve tarihi-külrürel miraslar konusunda yaşanan karnıaşaya son verümesi gerekir" dedi. İSTANBUL, BAROK CÜNLERİYLE RENKLENİYOR ÖDEMİŞ KADASTRO HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 2002 164 Da\acı hazıne vekılınce davahlar tsmaıl Sezgın vs alevhıne açilan tesbıte ıtıraz dasasının yapılan açık vargılamasında Davalılar Emıne Can, Güler Şen ve Ismaıl Sezgın'e bıldınlen adreslennde tebh- gat yapılamadığından, tüm aramalara rağmen teblıgata \arar açık adreslen de temın edılemedığınden da\a dılekçesının kendılenne ılanen teblıgat yapıldığı, Yapılan yargılama sonunda davacının davasının reddme. dava konusu edılen Ödemış ılçesı Bozdağ Köyiı Çardaklr me\kjınde kâın 269 ada, 1 parsel No 'lu taşınmazın tesbıt gıbı tescılene karar venldığı, Da\acı vekılı "Kadastro Mah 'nın eksık ınceleme sonucu vermış olduğu karann bozularak mahkemesıne ıadesını" ıstemış olmakla. Işbu ılanın yayınlan- ma tanhınden ıtıbaren 15 gün ıçınde davalılar Emıne Can. Güler Şen ve Ismaıl Sezgın'ın ışbu mahke- me karannı temyız edebıleceklen gıbı yukanda belırtılen tem\ız dılekçesıne ıstedıklennde ce\ap vere- bıleceklen. aksı takdırde belırtılen süre sonunda karann kendılen yönünden kesınleşeceğı hususu teb- lığ yenne kaım olmak üzere ılan olunur. 20 12 2002 Basın 3564 Kültür Servisi - Gemal Reşit Rey Konser Salonu bu yıl üçüncü kez Istanbul Barok Günleri'ne 2 Şubat'a dek ev sahiplıği yapacak. Barok Günleri dün Chamber Collegium Tutti Soli'nın konseriyle başladı. Bugün saat 19.30'da Kara Karayev Azerbaycan Devlet Oda Orkestrası tstanbullu müzikseverlerle buluşacak. Besteci Kara Karayev'ın adını taşıyan orkestranın şeflığını 1998 yılından bu yana ünlü vırtüöz Teymur Göyçayev üstleniyor. Yannsaat 19.30'da Luc De Bernardi - Stefano Intrieri'nın konsen izlenebilır. Bugüne dek önemli isımle çalışan kontr-tenor Bernardi, Henry de Rouville ile yıllar süren çalışmalan sayesınde Elısabeth dönemi repertuvannda uzmanlaştı. Stefano Intrieri, A\Tupa Birliği Barok Orkestrası'nın 1990 yılı turnesi için seçildi, daha sonra da Kraliyet Vakfı'nda şan şefi olarak çalıştı. Halen Versay Barok Müzik Merkezi ve Pans GNR'de öğretmenlık yapmakta. 31 Ocak Guma günü ÇRR Konser Salonu saat 19.30'da Ensemble Barocco Italianonun konserine ev sahiplıği yapacak. 1981 yılında kurulan topluluk, özgün enstrümanlarla Barok dönem başta olmak üzere, eskı dönem müziklerinı çalan ilk Italyan gruplar arasında yer alıyor. Eskı dönem müziklenni o döneme uygun enstrümanlarla çalma Venedik Madrigalistleri'nin konseri 1 Şubat'ta. konusunda topluluk, müzik eleştırmenleri ve önemli müzik dergilerince övgüyle söz edilen çeşitli GD çalışmalan yaptı. Barok Günleri kapsamında 1 Şubat günü saat 19.30'da Venedik Madrigalistleri müzikseverlenn karşısında olacak. Bugüne dek pek çok festivale katılan topluluk, ulusal ve uluslararası düzeyde konserler verip önemli ÇD kayıtlan yaptı. Mario Y\o yönetunindeki Venedik Madngalıstlen Belçıka'daki Avnıpa Kültür Festivali Uluslararası Sanat Komisyonu'nun 'kusursuz artistik yorum' ödülünü almışlardı. Barok Günleri 2 Şubat Pazar günü tstanbul Oda Orkestrası'nın vereceği konserle son bulacak. Şef Koral Çalgan yönetimindeki orkestranın solistleri Ahmet Altınel (viyola) \eEfdalAltun (viyola). (0 212 232 98 30) Biletbc: (0 216 45415 55) GUZELİN ARDINDA BERTAN ONARAN İlgi Adalan llgi'yi sanki, kendimi bildim bileli tanıyorum: Hep yakışıklı, hep ama hep güleryüzlü. Oysa, Akademi'ye film izlemeye gittiğim, dolayı- sıyla örneğin Utku Varlık'ı, Mehmet Güleryüz'ü, Alaaddin Aksoy'u canlı olarak da tanıyıp arkadaş- lık etmeye başladığımda, aralarında onun anısı, gö- rüntüsü yok. Meğer, güzelim ana babasının inanıl- maz bir sezgiyle seçtikleri ada uygun olarak o da- ha işin başında, resim eğitiminin yanına, yığınla il- gi'yi katmaya çoktan başlamış: Akademi Tiyatro- su'nda oynuyor. Doğrusu, bu döneminden en küçük bir iz, anı yok belleğimde: Çünkü film gösterilerinin dışında, bir de oyunlara gidecek ne zamanım var, ne de bunun için özel bir dürtü. Gerçi güzel sanatların bütün türlerine ben de o- nun gibi küçük yaştan vurgunum; tiyatroya gitme- ye de başlamışım; nitekim, Akademi Tıyatrosu'nda, hatta belki Cep Tiyatrosu'nda değil, Arena Tiyatro- su'nda yollanmız çakışıyor. Arena Tiyatrosu'ndan belleğimde, ağzımda unu- tulmaz tatlar var; tiyatro eğitimimin temel taşlann- dan biri, belki birincisi bu yuva. Ee, boşuna dememiş Demokritos: evrendeki her şey rastlantı (olasılık) ve gerekliliğin ürünüdür diye. flgi de benim gibi Atatürk'ün, cumhuriyetin, dev- rimlerinin değerini bilen, tadını çıkaran, onlara sa- hip çıkan birfelsefe öğretmeninin oğlu; dolayısıyla, 4O'lı yılların gözde uğraşları mühendisliğe, hekimli- ğe değil de, sanata yönelmesine engel çıkarılmak şöyle dursun, yürekten destek buluyor. Kusursuz, yakışıklı bir bedenle, tutacağı yola uygun zihinsel yeteneklerle doğmuş olmaya bu toplumsal talih de ekleniyor. Yalnız tiyatroya değil, bütün sanat etkinliklerine vurgun ya; ellili yıllarda yurdumuzda, belki Halkev- leri geleneginin uzantısı olarak, yazınsal toplantı dü- zenleme çok yaygın, büyük ilgi görüyor. Adı üstün- de, İlgi, bu etkinliğin dışında kalır mı, kalabilir mi? Dinçer Erimez'le birlikte güzel şiir okuma ödülü var. llgi'nin, ne mutlu ki bitip tükenmeyen yaşama enerjisi, coşkusu, tek bir etkinlikle, tek bir kurumla yetinebilir mi? Cep Tiyatrosu'nun yanına Talebe Fe- derasyonu tiyatrosu da ekleniyor hemen; orada Tuncel Kurtiz'le, Şemsi Inkaya 'y\a tanışıp el ele veriyor; bu el eleliğin içinde, doğal ve kaçınılmaz olarak, hem de yine o günkü parasal konumlanna uygun, otobüsle buradan kalkıp Londra'da oyun oynamaya gidişleri var; aman Tanrım! Benim öte- den beri her şeyin temeli saydığım YAŞAMA SANA- Tl'nın ta kendisi, canlı örneği! Daha öğrenciyken cep harçlığını, belki geçimini bile gelip geçici işlerle sağlamaya alıştığından, Aka- demi'yi bitirince, o yıllarda herkesi bekleyen yolu iz- lemeyi, ortaöğretime öğretmen olmayı usundan bi- le geçirmez; bitip tükenmeyen ilgisiyle, zaten ara- da Eczacıbaşı'nın açtığı kısa süren seramik dersle- rine gitmişti; dönemin ilk seramik üretimliklerinden birine, Gorbon'a girer. Ardından askeriik, Mersin'de Astsubay Hazırlama Okulu'nda resim ögretmenliği; Alev Ermiş in ba- bası, asker kalmayı seçmiş ressam Kani Ermiş'le tanışma: Olasılık gereklilik kozasını örmeyi sürdü- rüyor. Nitekim, resim öğretmeni olmak istemese de, Fatih Koleji'nde tam beş yıl bu görevi üstlenmek zo- runda kalıyor Yaşamı böylesine dolu dolu seven için o da kimbilir ne zengin bir deneyim olmuştur! 50'li, 6O'lı yıllarda, şimdi ancak Kadıköy'deki kü- çücük yerine sığınmak zorunda kalan Baylan' ın Be- yoğlu'ndageniş, derinbiryerivardı;lstanbul'dasa- natın bütün alanlannda etkinlikte bulunanlar ya da sanatseverler, Beyoğlu'daki öbür ünlü kahve ve pastaneler gibi, oraya sığınır, toplaşır, yaşardı. Be- nim çıraklığım da orada geçti, ama ne Arena Tiyat- rosu'ndan, ne de Baylan'dan belirgin çizgilerie anımsıyorum llgi'yi; demek ki ilgilerim henüz baş- ka yerlere yönelikmiş. Tiyatro sevdası bitiyor derken, kalıcı olarak sera- mığe yöneliyor; yaşamın her alanına ilgi ve merak temel ilkesi olduğundan, toprağı pişirip boyamak- ta, biçimler tasarlamakta, doğal olarak, başka yo- rumculann pek denemediği aramalara yöneliyor ve çarpıcı sonuçlar elde ediyor. İlk eşiyle Ümraniye'de bir seramik işliği açıp çalışmaya girişiyor; ancak ar- tık demiryolları çöplüğe atılıp çok para getirecek araba yollarının yapımına geçilmiştir: Işlik kazınıp atılıyor. Neyse ki Eczacıbaşı Seramik var; Erdinç Bakla ve Güngör Güner'le yeni bir yolculuk, yeni bir serüven başlıyor. Şöyle diyor oradaki çalışması konusunda: "Ecza- cıbaşı 'nı ben seçtim, ama endüstriyel tasanma ken- di çizgimi ve biçim anlayışımı getirerek çalıştım. Ec- zacıbaşı işletmesine girerek, ustalarfa çalıştım. En- düstriyel malzemeyi kendi çizgim içinde geliştirme- ye uğraştım. Bir bakıma Dada, ama tam o da de- ğil-' 1 Bu yaşama serüvenine, onun kadar çok yönlü bir sanatsever olarak, Arena yarı bilinçsiz, onu çevre- sinden ayırmadan katılışımdan sonra, sergilerde, başka sanatsal etkinliklerde, hem birey hem yo- rumcu olarak aynmına vararak katıldığım yıllara gel- dik. Hangi tekil ya da ortak sergisine gitsem, hangi sergi açılışında karşılaşsak, hangi etkinlikte buluş- sak, yakışıklılığınaeklenen deneyim çızgileriyle, ak- lanyla, sevgi içinde olgunlaşmasına tanık oldum ca- nım dostumun. Doğrusu, Demokritos'un onu yo- luma çıkanması, ömrüme katması besbelli ki kaçı- nılmazmış; ah! ne iyi böyle oldu! Sevgili Nevzat Metin, önce eşiyle kendine, son- ra bize verdiği armağanların arasına İlgi Adalan ki- tabını da kartı. Yapıtın sözel yanını Ümit Gezgin; çi- zimsel tasarımıyla uygulayımsal yönetimini Adalet Bilgin üstlenmiş; fotoğraflan Erdal Aksoy'la Nec- det Kaygın çekmiş; tngilizceye Suzan Mıhladız çevirmiş. Keşke bu yazılar görüntülü de olabilseydi ve llgi- ciğimin o soylu yaratılanndan birinin imgesini şaıraya koyabilseydim. Seninle yoldaş olabilmek ne mut- luluk canım! sbonaran@hotmail.com BUGUN • AKM'de 20.00'de İDOB Orkestra ve Korosu'nun 'Gala Konseri'. Şef: Antonio Pirolli. (0 212 251 56 00) • YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT MERKEZİ SERMET ÇİFTER SALONITnda 'Yeni Başiayanlar 1çin' kapsamında 18.30'da Zuhal Focan'ın caz üzerine söyleşisı, Turkcell Salonu'nda 19.30'da '50 Yıl Önce Türk Sineması Toplu Gösterimi' kapsamında Atıf Yılmaz Batıbeki'nin 'Kadın Severse' fılmınin gösterimi. (0 212 252 47 00) • İŞ SANAT'ta 19.30'da Elena Prokina'nım (soprano) konseri. (Biletvc: 0 216 454 15 55)-
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear