Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR
DIZI
Bağdat'ta gökyüzüne bakmak insanı ürkütüyor. Çünkü orada güneş yerine savaş uçaklan var
Bombakoıkusuylayaşamak
GUNLUGU
ALTI SAATLİK ABLUKA: 3 BİN KİŞİ EVLERİNDE HAPSOLDU
"Ânne,yann okula gitmesem ohnaz
nu, belki okul bombalanır_~
Yeryüzünün neresinde olursa olsun,
canı ertesi gün okula gitmek isteme-
yen çocuk bin bir neden, bin bir baha-
ne bulabilir: (Kendi çocukluğunuzu
ya da çocuklannızı düşünün.)
" Anne hastayım, anne başun ağn-
yor, midem sancıyor,galiba ateşim çık-
ü, zaten \ ann okul tatilmiş, öğretmen
yokmuşvb^vb-"
Ama "Belki yann okul bombalanır,
gitmesem obnaz nu?" Bunu soran bir
çocuğa ne yanıt verilebilir ki... Bağ-
dat'ta bu soruyu ilk duyduklarında an-
neler de ne yanıt vereceklerini biletne-
mişler. Ama o günden sonra karar ver-
mişler: Bir daha asla çocuklann yanın-
da savaştan, bombalardan, savaş uçak-
lanndan söz etmek yok. Onlar söz et-
tiklerinde, ne yapıp yapıp sözü değiş-
tiriyorlar...
Ve yeryüzünün herhangi bir yerin-
de çocuklar sokaklarda savaş oyunu oy-
nayabilirler. Ama Irak'tald çocuklar, as-
la! Çocuk ya da yetişkın. Bağdat'ta
kimse gökyüzüne bakmak istemiyor.
Çünkü baktıkJan gökyüzünde savaş
uçaklanru görüyorlar.
Bombalanmayı toeklemek
Bağdat'ta üçüncü günüm. Bugün
ilk kez korktum. Bugün hepimiz kork-
tuk. Beş kişilik ekibimizde herkes
korktuğunu ötekine belli etmemeye
çalışıyor... Biraz önce ülkelerine dön-
mek üzere otelden aynlanlar, vedalaş-
tığımız kimseler, şaşkın bir durumda
otele döndüler. Bağdafla dış dünya
arasında gidip gelen ender havayolla-
nndan biri olan Ürdün Havayollan'nın
tüm uçuşlan iptal edilmiş. Bugün ve
yann. Uçakla Bağdat'a kimse gele-
mıyor, Bağdat'tan kimse gidemiyor...
Hemen oturup karayolu hesaplan yap-
maya başlıyoruz. Amman'a karayo-
lundan kaç saatte gidilir? Ya Şam'a?
Gidilebilir mi? Bağdat'ta kısunlıp kal-
mak düşüncesi herkese korkunç geli-
yor. Altı günlüğüne gelmiştik, altı gün
kalıp güvenli yurdumuza, evlerimize,
yuvalanmıza dönecektik. Öyle ya bi-
zi bekleyen ailelerimız işimiz gücümüz
ve daha nelerimiz nelerimiz vardı...
Ya buradan çıkamazsak? Ya çıkıp gi-
demezsek? Birden çok utandık. Kor-
kumuzdan, aklımızdan geçenlerden,
geçmeyenlerden... Onlar, hep bura-
daydı, burada kalacaklardı. Burası ev-
leri, yuvalan, yurtlanydı. Burası aile-
leri, çocuklanydı. Hep buradaydılar, hep
burada kalacakJardı. Burası Bağdat'tı.
Bombalanmayı bekleyen Bağdat.. On-
lar hiçbir yere gitmeyeceklerdi. Çün-
kü yorgundular. Gidecek halleri yok-
tu.... Gitmeyeceklerdi, çünkü gidecek-
leri yerleri yoktu... Gitmeyeceklerdi,
çünkü geçen savaşta yollara düşenler
perişan olmuştu... GitmeyecekJerdi,
çünkü geride bıraktıklan evlerinin yağ-
malanmasından korkuyorlardı... Git-
meyeceklerdi. çünkü kalıp direnecek-
Bağdat'ta dördüncü günümde bir şey oldu.
Havada müthiş bir gerilim var. Belli,
görüştüğümüz herkesin yüzünden, tavnndan belli,
bir şey oldu ama henüz ne olduğunu bilmiyoruz.
Sonunda öğrendik. Sakın kimseye söylemeyin
dediler. Yazılmamak koşuluyla dediler. Çünkü
mesele çıksın istemiyoruz dediler. Olay
büyümesin dediler. Ama iîti gün sonra kentte
herkesin haberi vardı olaydan ve akşam
haberlerinde kısacık değinip geçtiler. (Aradan bir
hafta geçtiğine göre artık ben de yazabilirim.) O
gün, Bağdat'ta, üniversitenin bulunduğu bölgede
Cadriye'de, Bilim ve Araştırma Merkezi ve
çevresindeki yapılar silah denetçileri tarafindan
abhıkaya alındı. Yan yana büyük yapıiardan
birinde arama yapacaklarmış denetçiler. Ama tüm
çevre ablukaya alınmış. Ve altı saat boyunca üç
bin insanın yerlerinden kıpırdaması yasaklanmış.
Tüm girişler, tüm çıkışlar yasaklanmış.
"Resmen işgal" diyordu bize olayı anlatan.
Düşünebiliyor musunuz 3 bin insan, altı saat
boyunca hapis! Kreşten, yuvadan, okuldan
çocuklanru almak isteyen annelere izin
verilmemiş. Saat 14.00 ile 20.00 arasında, kendi
evine dönenler bile içeri alınmamış. Işi olan,
hastaneye doktora gidecek olan, dışan
salınmamış. ÖrnekJeri sıralayıp duruyorlardı.
"Tamam, biz aydmlar, hükümettekiler, aman olay
çıkmasın diye aşagıdan alıyoruz ama bunu halka
nasâ anlaürsur diyordu konuşan.
ünyanın herhangi
biryerinde çocuklar
sokaklarda savaş
oyunu oynayabilirler.
Ama Irak'taki
çocuklar asla!
Irak Başbakan Yardımcısı Tank Aziz,
ekibimize şunları söylüyor:
'Dünyadaki namuslu, ahlaklı,
onurlu her insan, ABD
operasyonunun asıl nedeninin
petrol rezervlerimize el koymak
olduğunu biliyor."
lerdı... Bağdat uçuşlannın kaldınldı-
ğını öğrendiğimiz o birkaç dakika için-
de bizim hissettikJerimiz, onların yıl-
lardır her gün, her saat, her dakika his-
settiklerinin yanında hiç kalırdı. Işte
bombalanmayı bekleyen kentte yaşa-
mak böyle bir şeydi... İki gün sonra
Bağdat'ta uçuşlaraçıldı. Neden kaldı-
nidığıru hiç öğrenemedik. Bağdat'ta-
ki üçüncü ve dördüncü günlerimde,
Başbakan Yardımcısı Tank Aziz ve
Dışişleri Bakanı Nad Sabri, ile görüş-
melerimız vardı. (Daha önce aktardı-
ğım için, yeniden onlara dönmüyo-
rum. 7 ve 8 Ocak Gumhuriyet.)
Kadınlar arasında
Bu yetkililer arasında gidip gelir-
ken, arada Irak Kadın Federasyonu
Başkanı Manal Al Aloussi'yi de ziya-
ret etmekten geri kalmıyoruz. Irak'ta,
kadın hareketinin çok öncelerden ör-
gütlendiğini belirten Manal AJ Alous-
si, şimdi gündemlerinde en önemli şe-
yin sivil sa\r
unma olduğunu söylüyor.
Kadınlara, savaşta, saldında kendile-
rini korumayı, hayatta kalabilmeyi öğ-
retiyorlar. İki ay süren kurslarla dört mil-
yon kadını eğitmişler: Yangın söndür-
me, ilk yardım uygulama, çadır kurma.
silah kullanma, yiyecek depolama, pa-
raşüt saldınlanndan korunma vb... Kı-
sacası, yaşamı sürdürebilme yollan...
Bir rastlanh, o gün federasyonun ya-
yımladığı derginin yıldönümü vardı. Bi-
zi de kutlamaya çağırdılar. Kendimizi
çok kalabalık bir kadın topluluğunun
ortasında bulduk. Çoğu töreni izler-
ken ben çevremdekilerle bol bol soh-
bet olanağını buldum. Işte bu yazının
en başındaki bölüm o sohbetten. Ka-
dınlar bir de beş aylık yiyecek depola-
dıklannı, özellikle su depolamanın güç-
lüklerini, bu nedenJe çoğunun bahçe-
de kuyu kazdıklannı anlattılar... Için-
de bulunduklan yokluğu yoksulluğu da
dile getirdiler. Gençlenn olanaksızlık-
lardan, parasızlıktan evlenemedikleri-
ni söylediler. Içlerinden biri şöyle de-
dı: "Körfez Savaş'nda Bush,ordumu-
zu yoketmekistenıişti. Ama buke/tüm
ülkeyi, tüm halkı, bepimizi yok etmek
istiyor." Bu son sözü başka yerlerde de
duymuşrum. Halkın arasında Sad-
dain'ın öncesine oranla güçlenmesinin
bir nedeni de bu duyguydu. Saddam.
Bush'a karşı direniyordu.
'Blz normal Insanlarız'
Irak'ta karşılaştığım, tanıdığım ka-
dınlar ıçinde hiç kuşkusuz beni en çok
etkıleyen Huda SaJeh Ammaş oldu. O
yaJnız ülkesinin ve Arap dünyasının en
ünlü mikrobiyoloji uzmanlanndan bi-
ri değil, aynı zamanda Baas Parrisi'nin
en önde gelen kadınıydı. Partinin böl-
ge sorumlusuydu ve bu yere 22 erkek
rakibini geride bırakıp seçilmişti. Li-
sans ve doktorasını ABD'de yapmış-
u. Bağdat Ünrversitesı öğretim üyesiy-
di, tıp fakültesi dekanlığı yapmıştı, uz-
manlık alanında sayısız eser vermiş,
sayısız ödül kazanmıştı. Elli yaşında
ya vardı ya yoktu. Oysa otuzunda gös-
teriyordu. Evinegittik. Heryeryapma
çiçek doluydu. Ozür diledi. Tazeleri-
ni bulamıyorlar diye... Alçak sesle, ta-
ne tane, mükemmel bir Ingılizceyle
konuşuyordu. Anlamamızı, her şeyi
mutlak anlamamızı ister gibi konuşu-
yordu. Önce uzun bir girişyaptı: Irak'ın
binlerce yıllık kültür bınkıminden, uy-
garük tarihinden söz edıyordu. Parn ide-
olojisinden, gerçekleştirdikleri reform-
lardan söz ediyordu... Onu mesafelı din-
liyordum. Hatta uzak... Çok düz, çok
sakin bir konuşma biçımi vardı. Ara-
da"BJzuygarinsanlanz". "Bizkültür-
lü insanlanz", "Biz vurtdışına gittiği-
mizde Fransa'daysak LouvTe'a, İngil-
tere'deysek British Museum'a gideriz"
rap dünyasının ünlü mikrobiyoloji
uzmanlanndan veBaas PartisVnin
önde gelen kadınlanndan olan Huda
Ammaş, (üstte) "Biz normal
insanlanz, eğitimli insanlanz, onurlu insanlanz"
dedikçe, yaşadıklarını anlattıkça, karşısında insanlık
adına küçülüyorduk. Bağdat'ta 12yıllık ambargo ve
yaptınmlann, amaçlananın tam aksine Saddam
hayranlığını arttırdığım görecektiL Bugün yann
bombalanmayı bekleyen Bağdat'ta sıradan Irakh,ya
gidecekleri biryer olmadığıya da kalıp direnmeyi
seçtikleri için olsa gerek telaşlı görünmüyor. Scilla ve 'sokaktaki adam' ambargo ve yapnnmlan konuşuyor.
gibi tümceler kurdukça yadırgıyor-
dum. Sık sık, "Biz normalinsanlanz"
diye tekrarlıyordu...
Yasamakta ısrar etmek
Sonra onu dinledikçe boğazıma bir
şeyler düğümlendiğıni. gözyaşlanmı
tutabilmek için çok büyük çaba har-
cadığırru biliyorum: "Bizcokdinamik
bir toplumuz. Adapte olma yeteneği-
miz var. Her şeye karşın havata u>nm
gösterme\e çalışıyoruz. Vazgeçmiyo-
ruz. \ aşanıakta inat ediyoruz. Yaşaya-
cağız diye ısrar ediyoruz..."
i4
BuradakiinsanlarBatıya.Baüu>war-
hklanna. Baü düşünce tarzına saygüı-
lar. Teknik getişmelerine hayranhk du-
yanz. Bab'nın hem insanlanna, hem
sistemlerine sa\gılı>TZ. Eğer bizim uy-
garhğıımzı, bizi tanımakolanağını bul-
salar belki Baü da bizi anlayabflir O>-
sa }'azık ki, khnfleri uygarhk çaoşma-
gmgerçekleşarebibnekiçin\atnızcakin
üretiyor_. Evet, sistematik bir biçimde
kin üretiyorlar._ Gelip bizi görsünler.
Normalinsanlarolduğumuzu görsün-
leıf
Pslkolojik terör'
"Evet sürekli tehdit alnnda \aşr\o-
ruz. Tehdhten öte, psikolojik terör uv-
gulanrv'or bize. Bizim eğitimimizvar,gö-
riiyoruz. okuyoruz: Irak'ın haritadan
silinmesinden, yok edilmesinden, par-
calanmasmdan sözedtthor.Rejimin,sis-
temin değiştirilmesinden söz ediliyor»
Ülkemiz haritadan silinecek mi? Reji-
tni nasıl değiştirecekler? Ne zaman
bombalayacaklar? Kaçumzı öJdüre-
cekler? Ünhersiteyerindeduracakmı?
Evlerimiz? Çocuklar okula gidecek
mi? Bu soruiarla nasıl u> kuya dalabi-
lir bir çocuk? Bu psikolojik teröre na-
sıl davanır insan?"
"Ama başka çaremiz yok da>
i
ana-
cağız. Direnecegiz.'' *BM kararlanna
sa> gılr\T7, 8 \ıldır yüzlerce silah denet-
çisi gekü ülkeye. Her birine günde bin
dolar para ödedik, ödüyoruz. 1993'te
Irak, silahlanndan anndı. Ama silah
denetçileri gitmedi. Araştırnıalarını
ünKersiteyeyajdılar"
"Bütün ünrversitekrdeki gibi biz de
mikrobiyoloji oğreoŞoruz. Her üç haf-
tada bir geüp arama \-aparlardL Sak-
sılann içinde khnyasal madde ararlar,
steriüzasyon yapoğumz finnda, duva-
nn alçısında, sıralann altında silah
ararlardL Tam stna\ ortasmda smıfa da-
lariar arama yaparlar™ ÇNN, BBC o
zaman neredej di? Keşke gelip çekse-
lerdL" (Daha önce Scilla, BBC'ye de-
meç venp vermeyeceğinı sormuştu.
O da elbet veririm demişti, şimdi ona
gönderme yapıyordu.)
"Sekiz yıl sürdü o işkence. O çocuk-
lann hayatlan mahvoldu. Hem öğren-
cilere hem akademisvenlere işkence>-
di_" "Sandık ki, eğer BM üe işbirl^i
yaparsak, onlara yarduncı olursak.
ambargo kalkar. f ümden teslim ol-
dukonlara. ha bugün ha yann kalkar
diye._ Ambargo kalkmadı." Her soru-
muzu yanıtlıyordu. Acısını içimizde du-
yuyorduk.
"Evet, korku>x)rum. Ailem için en-
dişeJenhorum. Çocuklanm var, iki to-
runum \ar.Onlariçin çok korkuyorum.
Ama Irak'ı, ülkemi, toprak bütünlü-
ğümüzü korumakbenim görevim. Bu-
nun bflincinde\im."
Keşke onu, Huda Ammash'ı göre-
bilseydiniz. O boğuk sesiyle, denetle-
meye çalıştığı sesiyle anlattıklannı
dinleyebilseydiniz... Onu dinlerken
hissettiklerimizi anlatmaya benim söz-
cüklerim yetmiyor.
O akşam oteldekı toplanümızda Av-
rupa Birliği'ni harekete geçirmek, ara-
buluculuk değilse de diyalog yollan aç-
mada daha aktif bir rol oynaması için
başvurulacak yollar, yöntemler sap-
tanıyor. AB Başkanhğı Yunanistan'da.
Zaten görüştüğümüz her yetkili Mar-
garita Papandreu'yu görünce anne-
oğul ilişkisinden çok şey bekledigini
gizlemiyor. Biz de öyle... Arap Birli-
ği ülkelen de harekete geçirilecek... Tür-
kiye'den Başbakan Gül'ün Ortadoğu
gezısi burada çok büyük ilgi gördü. çok
olumlu tepkiler aldı. TankAziz'in "Ba-
kahm Türkhe Amerikan basküanna
nasıl dayanacak, ne kadar dayanabile-
cek" sözü hâlâ kulaklanmda... Toplan-
tıda Is\
r
eçlilerumutlu. DenisHaDovvay
karamsar: "AB olsun.Arap ülkelerioİ-
sun, hepsi ABD ile yatağa girnüşler,
hepsi işbirlikçiler" deyip duruyor...
Asıl önemlisı Amerikan halkının ola-
sı savaşa tepkileri arttuılmalı... O ak-
şam odamda iktidannı dış politikasını
petrol denetimini eline geçirmek, as-
keri gücünü genişletmek üzere kur-
muş Başkan Bush ile Huda Ammaş'ın
sesi ve anlattıkJan arasında gidip
geliyorum.
Yann-. Ne yapmalı?
PAZAR
ORHAN BLRSALI
Savaş Yılları
Vietnam Savaşı'na "Beyaz Saray içinden" bakan
"Savaş V7/fan"filmiTFrr-2'degösterildi. Johnson, Baş-
kan. Bir "demokrat" iktidann, giderek daha fazla Vi-
etnam batağına nasıl sürüklendiğini yeniden seyret-
tik.
Film seçimi, zamanlama bakımından çok iyiydi.
Johnson, aslında savaşı sona erdirmek için çırpını-
yor, fakat bunun yolunun da Kuzey Vietnam'a mut-
laka boyun eğdirmekten geçtiğıni sanıyordu. Asker-
lerin "savaşıbitirmek" için doymak bilmez "daha faz-
la silah, para veasker" isteklerine, Johnson, evet de-
mekten başka çıkar yol bulamıyordu.
Sonucu biliyoaız: 500 bin Amerikan askerine ve bit-
mek bilmez bombardımana rağmen, Ho Şi Minh za-
fer kazandı ve ABD büyük yenilgi ve yara aldı. Top-
lumda "Vıetnam Travması" azalarak da olsa sürü-
yor. Vıetnam'da savaşan askerierden biri, şimdi, Irak'a
giderek "Canlı Kalkan" olaraksavaşı önlemeeylemi
yapacak gönüllülere önderlik ediyor.
• • •
Tabii, Irak ne Vıetnam, ne de Saddam Ho Şi Minh.
Saddam, komşulanna saldıran bir haksız savaş şam-
piyonu. Iran'la savaşta 1 milyon ölünün sahibi. Ya,
Halepçe? Kuveyt'e saldın, Ortadoğu'nun tuzu bibe-
ri oldu. Üniformayı üzerinden aslında hiç çıkarmayan
bir savaş ağası. Devrim Komuta Konseyi, hep ikti-
darda.
Ama bütün bunlann hepsi ABD için bahane.
Beyaz Saray, "ebedi hükümranlık" ve "ebedi
dünya egemenliği" rüyasının, temellerini "döşüyor".
Irak, Avrasya arasında, Ortadoğu petrollerinin dene-
timi ve Ortadoğu'da ABD güvenlik bölgesi için vaz-
geçilmez bir kale. Güncellik açısından da en önemli
temel taş.
ABD'nin bu "önleyici darbe" hazırlığı, Saddam'a
ve Saddam'dan gelecek saldırılara, Saddam'ın "sa-
hip olduğu" kftle imha sılahlanna karşı değil.
Onlar işin göstermelikleri.
Irak'a yönelik bu "önleyici darbe"nin esas anla-
mı, yıkılmaz bir dünya egemenliği kurma stratejisin-
de yatıyor. Ergin Yıldızoğlu'nun geçen hafta yayım-
lanan iki gün süreli yazısında belirttiği gibi, Batı'da yük-
selen ve gelişen bütünleşik bir Avrupa, Doğu'da uya-
nan büyük dev Çin var.
ABD, onlara karşı veya dünyada egemenliğini şu
ya da bu şekilde sarsacak yeni güçlere karşı "önle-
yici pozisyon" alıyor. Bütün dünyayı "besleyen" pet-
rolün musluklannı tutarak.
• • •
Doğu'da Çin'in sesini yükseltme zamanı gelmedi.
Büyük oranda ABD sermayesi ile henüz büyüyor ve
güçleniyor. Japonya'nın da kendi derdi başından aş-
kın.
Ama Avrupa ilk kez ABD'yi bu kadar yalnız bırakı-
yor. Hem de sesli ve fiili olarak. Avrupa'nın liderteri
Paris ve Berlin, savaşa karşılar. Geleceğin dünyası-
na ilişkin düşünceleri Beyaz Saray ile uyuşmuyor. Te-
meldeki anlaşmazlıklan, 5-10 yıl sonrası için daha sert
bir muhalefetin işaretlerini veriyor. Yeni üyelerle 450
milyonluk nüfusu ile ABD'yi katlayan AB, teknolojik
ve ekonomik bakımdan ABD'yi sarsabılecek bir po-
tansiyele sahip.
Bir 10 yıla daha ihtiyacı var.
Dünya ihracatındaki payı yüzde 20 (ABD: yüzde 15,4).
Dünya ithalatındakı payı yüzde 20 (ABD: yüzde
23,5).
Adam başına milli gelir 24,5 bin Euro (ABD: 38,8
bin Euro).
Milli hasıla 11 bin 76 Euro (ABD: 11 bin 188 Euro).
Askeri harcamalar 179 milyar Euro (ABD: 357) (Spi-
egel, 1/02).
• • •
Avrupa, ABD ile askeri bakımdan baş edemez. Bu
nedenle bugünkü koşullarda en önemli kartı, a) eko-
nomik olarak güçlenmek ve b) uluslararası ilişkiler-
de yasallık dayatması. Dünya sorunlannı BM karar-
lan doğrultusunda çözmekten yana. Almanya'nın
Güvenlik Konseyi üyeliğıne, hatta başkanlığına se-
çilmesi bu açıdan önem taşıyor.
Alman sosyolog Ulrich Beck, ABD ve AB'nin po-
zısyonlannı şu sözcüklerle çok iyi özetliyor:
Avrupa: "Make law, not war" (Savaş yapma, ya-
sa yap).
ABD: "Make war, not law" (Spiegel, 2/03).
ABD, dünyadaki piramıdın tepesıne kendini koy-
du; altında Birieşmiş Mılletler. Aslında epey bir süre-
dır politik gerçek olan bu düzeni, şimdi tam anlamıy-
la fiiliyata geçirmek istiyor.
• • •
Peki ABD, Irak'a saldırma kararından vazgeçirile-
bilir mi?
Hem evet hem hayır.
Saddam kendiliğinden gitmez ve ABD'nin istedi-
ği biryönetim Irak'ta işbaşınagelmezse, hayır. ABD'nin
bu koşullarda vurma kararlılığı yüzde 99. Barışın şan-
sı, bana göre yüzde 1.
Yüzde 1 gerçekleşebılir mi? Teorik olarak evet.
Peki, ABD'nin "ebedi egemenlik" hayalı?
Bütün imparatoriuklar, geçmiştekilerin hep hata
yaptıklarını düşünürter...
İki haftalık bir yan tatil arasından sonra, merhaba...
Yine Salı, Perşembe ve Pazar günleri birlikte olaca-
obursali / cumhuriyet.com.tr.
Av. Turgut INAL
İNSAN
HAKLARI
ruz. llrcmlanmu hak \
(ta^tfik, ttun* gtnffit uhiıicriıı- kuibnıf
br M»hlwmcierimix ıtfmılroA. a n cv
lertmtz d u a bcnzctflccck rate mkte?