Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR
14 KULTUR kuttur(Ş cumhuriyet.com.tr
AtaolBehramoğlu son şiir kitabında yaşam, aşk ve ölüm üzerine yoğunlaşıyor
stalıMabirleşen içtenliktLKAYKÜJNÇ
Şiirleriyle, yazılanyla yıllardır top-
lumun her kesimine sesleniyor Ata-
ol Behramoğhı. Şiirleri dilden dile,
yürekten yüreğe yol alıyor. Ustalık-
la içtenliğin harmanlandığı yaşayan
şiirin güzelliğine ve kalıcılığına ina-
nıyor.
" Yahuzhğuı sılası yok, şiirinse bir
yurdu"... Oysa hep şiire sürgün, şi-
ire sevdah.
"Şiirin zaferi de onun yoksullu-
ğunda gizlidir" usta ozana göre.
" Yani çınlçıplakinsan ohnamızda»
Bütünsorun,çocukluktaki,ilk genç-
likteki safhğa, en sıradan şeyleri bi-
le bir mucize olarak görebilme yeti-
sine bağh kalabflmeya da gerçek mu-
cizelerin bile sıradan şeylermiş gibi
algılanması ildleminde."
Ataol Behramoğlu Adam Yayın-
lan'ndan çıkan son şiir kitabı 'Yeni
Aşka Gazel'de yaşam, ölüm ve aşk
Ü2erine yoğunlaşıyor. 1999-2002
yıllan arasında yazdığı şürlerini top-
ladığı bu kitapta kâh geçen bir ya-
za, kapının önünde duran çocuğa,
yitip giden aşka, kâh bir geçmiş za-
man gecesine, ölüme, yeni aşka ses-
leniyor. Yine sıcak, yine içten ve yi-
neustaca...
Kendlslyle savaşan şalr
-Kendi kuşağıraan ençok okunan
şairlerindensiniz. Şiuierinizin günü-
müz insanuun dünyasuıda nasıl bir
karşılık bulduğunu düşünüyorsu-
nuz?
BEHRAMOĞLU - Şiir kitaplan-
mm hemen hemen her yıl yeni bası-
rru yapılıyor. Bence bu tutarhlık, okur
ilgisinin sürekliliği önemli. Baskı
sayısı okunurluğu anlama bakımın-
dan bir ölçüdür, ama bununla birlik-
te okurlayüz yüze edindiğim izlenim-
lerim de var. Çünkü şürlerimi hep top-
luluk önünde okuyageldim, hâlâ da
okuyorum. Görüyorum ki kimi dize-
ler onlann yaşamlannın içine gir-
miş. Toplumun her kesiminden, sı-
nıfsal durumlan ne olursa olsun bir-
çok insandan bu izlenimleri alabili-
yorum. Insanca, açık, içten, doğru bir
söz, eğer insanlan, onlann yaşamsal
konularını, varoluşlannı gerçekten
ilgilendiren konulara değinmişse ve
ustaca dile getirilmişse, özgünlük ta-
şıyorsa, insanlan etkiliyor.
- Toplumun sonınlanna her za-
man duvarlı bir insansınız. Ancak
ir sanat eserinin canlı bir organizma gibi olduğunu
düşünüyorum. Bu canlıhğı sağlayansa sanatçının yaratısındaki
ustalıkla birleşen içtenlik. Tek başına içtenlik bir şey ifade etmez,
tek başına ustalık da ancak büyük bir teknisyenlik olabilir.
Ustalığm ve içtenliğin buluştuğu noktada ise canlı bir organizma
ortaya çıkıyor sanat eserinde: Yaşayan şiir.'
son dönem şnrierinizdesankidaha içe
dönük gibisiniz...
BEHRAMOĞLU- Evet şiirlenm-
le ilgili böyle bir gözlemi kendim de
yaptım. Bir önceki kitabım 'Aşk tki
KişiKktir'de toplumsal temalar ve ki-
şisel temalar yan yanyaydı. 'Yeni Aş-
ka Gazel'deki şiirlerimin hemen hep-
sinin yaşam, ölüm ve aşk tematiği
çevresinde yoğunlaştığı söylenebi-
lir. Demek ki yaşamımın böyle bir dö-
nemi bu. Her şairin, en toplumcu şa-
irlerimizin bile yaşamlannda birey-
sel yaşamın, içe dönüklügün ağır bas-
tığı dönemler olduğu muhakkak.
- Kendinizi şiir konusunda eleştir-
diginiz ya da kendinide savaşnğuuz
oluyor mu?
BEHRAMOĞLU-Her an. Çokde-
ğerli bir dostum bir gün bana "Her-
kes kendisiyle savaşır, sen kendinle
gerilla savaşı yapryorsun" demişti.
Oyledir gerçekten; her gün, her an,
her dakika... Yaptıklanmla hiç ye-
tinmedim, yetinmem de. Bence bir
sanatçı, bir şair hep kendisiyle yanş-
malıdır. Kendini aşma çabası içinde
olmahdır. Aslında her insan böyle
olmahdır.
•ŞHr sanatı dllle özdestlr'
- Günümüzde şiirin giderek soyut-
laşOğını söylüyorsunuz. Sağhksız bir
gelişme mi bu? Şiirde de bir yabancı-
laşmanın görüldüğünü söyleyebilir
miyiz?
BEHRAMOĞLU -Elbette. Şiir sa-
natı dille özdeştir. Bir anlamda insan
da öyledır. Sanatlar içinde şiirin, in-
sanm en çok gereksinim duyduğu ve
insana gitmeye en yetenekli, en do-
nanımlı sanat olduğunu düşünüyo-
rum. Bu nedenle de şairin, bir yan-
dan dilin en gidilmemiş alanlannı
araştınp insan duygulannın en ücra
köşelerine ulaşmaya çalışırken bir
yandan da asıl gövdeyle yani halkla,
sıradan insanla bağlantıyı koruma
çabası içinde ohnası gerektiğirü dü-
şünüyorum. Ancak böyle şairler çok
sevilir ve kalıcı olur. Tipik bir örnek
verebilirim. îyi bildiğim Rus şiirin-
den aynı dönemlerde yaşamış büyük
şairler var: Mayakovski, Yesenin ve
Hkbnikov. Hlebnikov bir büyük de-
neyci, araştırmacı şiirde. Şairler için
bir şair sanki. Aynı kaynaklardan çı-
kan Mayakovski ise, şiirini çok da-
ha büyük kitlelere ulaştırabilmiş, seç-
kinliğinden ödün vermeden sıradan
insanın yaşamının içine sokabilmiş.
Ayrn şeyi Yesenin için de söyleriz. Ad-
lanra bile şu anda anımsayamadığı-
mız kimi imgecilerse kaybolup git-
tiler.
- Bu anlamda organik şiirin önemi
daha da arüyor değil mi?
BEHRAMOĞLU - Ben, bir sanat
eserinin canlı bir organizma gibi ol-
duğunu düşünüyorum. Nasıl canlı
bir organizmanın biyolojik varhğı
varsa bir sanat eserinin de biyolojik
varhğı olduğuna inanıyorum. Bu can-
lıhğı sağlayansa sanatçının yaratısın-
daki ustalıkla birleşen içtenlik. Tek
başına içtenlik bir şey ifade etmez, tek
başına ustalık da ancak büyük bir
teknisyenlik olabilir. Ustalığm ve iç-
tenliğin buluştuğu noktada ise canlı
bir organizma ortaya çıkıyor sanat
eserinde: Yaşayan şiir. Sanki artık si-
zin dışınızda canlı bir organizmayla
karşı karşıyasınız. Sanki o dizelerin
her biri moleküller, atomlar gibi ken-
di çevrelerinde ve birbirlerinin etra-
finda dönüyor. Sanki metnin bütü-
nünde, sözcükler ve imgeler arasın-
da birelektrik akımı, kan bagı var. Hep
böyle hissettim. Bunun dışında yazı-
lan bir şiirin - tabii ustahkh şeyler söy-
lenebilir, söyleniyor da - çok fazla et-
kili olabileceğini düşünemiyorum.
Yazar hareketlnln hep İçinde
- Ozanhgmızın yani sira toplumsal
sorumluluklanıuzuı gereklerini de
yerine getirmeye çahşryorsunuz, îki-
sini bir arada yûrütmekte zoriandı-
ğuuz ohıyor mu?
BEHRAMOĞLU - Toplumsal so-
rumluluk bilinci olan bir şairim. Ya-
zar hareketi içinde hep yer aldım.
Bugün de içindeyim. Bir aydm ola-
rak sadece ülkemizin değil, dünyanın
sorunlannın bilincindeyim. Bu ikisi-
nin birleştirUmesi tabii zaman zaman
belki çehşik gibi görünse de aslında
birbirini besliyor. Toplumsal bilinci-
nizle toplumsal sorumluluğunuzu ye-
rine getirirken, sanatçı duyarhlığını
da toplumsal sorumluluk bilinciyle
beslemenin, bana göre, karşılıklı bir-
birini derinleştirme, birbirini daha da
geliştirme özelliği var. Gazete yazı-
lanmda toplumsal konulara degin-
miş olmanın getirdigi belki bir ra-
hatlık var. Sanıyorum MeHh Cevdet
Anday da bir İconuşmasında bunu
böyle söylemişti. Bir bakıma rahat-
lık bu. Anlatmak istediklerinizin şi-
irini değil, yazısını yazryorsunuz. Da-
yanıhnaz bir şekilde şiir yazma ihti-
yacı duyduğunuzda da şiir yazıyor-
sunuz. Şu da var; gazete yazısı ola-
rak ifade ettiğiniz tematikten daha
aynntıh çahşarak bir şiir de çıkara-
bilirsiniz. Ama bu, şiir bakımından
bir kayıp da sayılabilir. Tevfik Fikret
o dönemde gazete yazılan yazsaydı
belki de oturup 'Sis', 'Eski Çaglar
TarihT ya da 'Mfflet ŞartasT gibi şi-
irieri yazmayacaktı.
Onlann aşkı çok daha büyük
Sıradan halk
çınlçıplak
sever- GeleBm 'aşk'a. Aşkm tanımı zamana göre değişiyor
mu? İnsanlara bir yandan sanal dünyanın mutluluk
verdiği empoze edifirken insani duygular daha ne
kadar ve nasıl yaşaülabilir?
BEHRAMOĞLU - Görebildiğim kadanyla
günümüzün en önemli sorunu bu. Özetle insan
nedir? Ne olmahdıı ya da ne olabilir? Yaratılmak
istenen bir insan modeli var; kendi yaşamının
sınırlan içinde kalan, üretime katılan, tüketen bir
çeşit makine. Ben zihnimde insani çok daha derin
kökleri olan ve aslında evrenin, varoluşun anlamını
oluşturan bir varlık gibi algılıyorum. Bir yanıyla
doğayla bağlantıh, bir yanıyla onu da aşmış ve kendi
doğasını yaratmış, çok karmaşık ama aynı ölçüde de
sade bir varlık; seven, acı çeken ve yok olacağımn
bilincine sahip tek varlık belki de. Yani ölme
bilincine sahip bir varhk. tnsan sürekli olarak
kendini aşma çabası içinde olmalı. Bu insanın
sınırlanmak istenmesi. üretim ve tüketim
mekanizması içinde sıkıştınlması büyük patlamalara
yol açar; ya yok oluşa ya da infilaklara neden olur.
insan özgür olmak, araştrrmak, geliştirmek ister.
İnsanın özü bu. Günümüzün insani 'bir sürü insani'
haline getirilmek isteniyor. Kendi adrma insan
olarak da, şair olarak da sürekli bunun
karşısındayım.
'Şalrier aydınlann taşıdığı özürlere sahlplef
- Herkes aşka ihtiyaç duyar ama herhalde şairler
aşksız hiç yaşavamaz...
BEHRAMOGLU - Size bir şey söyleyeyim mi?
Benim gözlemlerim, yaşadıklanm bunun belki de
tam tersini gösterdi. Şöyle ki; şairler tabii ki, bir
yanlanyla ayduı kişilerdir. O yüzden aydınlann
taşıdığı özürlere de sahiprİTİer; kendini beğenme,
kibir gibi... Ama en sıradan halk insanının
çınlçıplak sevme yeteneğine sahip olduğunu
gördüm. Kadın ya da erkek fark etmez, çok daha
büyük çapta aşk duyduklannı gözlemledim. Zaten
bana göre türkülerimiz ve halk şiiri de bunu gösterir.
Köksüdükten korkanm
"Yaşanıa bencike baglanmamau. 'Ne pahasına olursa olsun yaşamak'
bana doğru görünmüyor™ Bireysel yaşaını abartmanıak gerek."
-Sonldtabınız'Yeni Aş-
ka Gazel' admıtasıyorama
şürlerinizin birçoğunda
geçnıişe; geçmişte kalan
kadına, yitip giden çocuk-
hığa özlem var~ Sanki yü-
reginizin büyük bir bölü-
mii geçmişte kalnuş gibi».
Gekceğe dair uımıtiarnuz-
danpeksözetmrvorsunuz-
BEHRAMOĞLU-Ben-
de her zaman böyle bir şey
vardır. Bu iyi mi, kötü mü
bilmem. Belki iyi yanlan
da var. Çünkü köksüzlük-
ten hep korkanm ve ya-
dırganm köksüzlüğü. Ama
kökleriyle birlikte gelece-
ğe doğru yürümek gide-
rek ağrrlaşan, zorlaşan bir
yürüyüş olabilir. Bu ikisi-
ni nasıl birleştirmeli? Ya-
ni yaşanmış olanı yadsı-
madan bugünü yaşamak
ve geleceğe de açık ol-
mak... Yine bir diyalektik
olay. Hayatı bir bütünlük
içinde görmek. Ben ço-
cukluk yıllanmdan beri
yaşamın geçiciliği duygu-
sunu hep taşıdım ve bun-
dan üzüntü duydum. Yaşa-
mı durdurmak istedim. Sa-
nıyorum böyle bir şey bu.
Yaşananlar boşluğa yazıl-
mış yazılar gibi ohnama-
lı, kalmalı diye düşünü-
rüm ama geleceğe da açık
bir insanım.
- Her şeye karşm yaşa-
mak duygunuzun ölüme
baskmgekfiğidegörülüyor.
Sizi yaşama bu denli bağ-
layan nedir?
BEHRAMOĞLU-Baş-
ka türlü ohnası mümkün
değil. Her sağhkh varhk
yaşama bağlıdır, ama içgü-
düsel olarak, ama bilgiy-
le, ama bilinçle... Burada
önemli olan şu; yaşama
çok bencilce bağh olma-
mak gerek, yani 'ne paha-
smaohırsaolsunyaşamak'
da bana pek doğru görün-
müyor. Zaten öyle olsay-
dı birçok bilinçli insan, üs-
telik de insanca hedefler-
le kendilerini feda etmez-
lerdi, bireysel yaşamı öne
alırlardı. Bireysel yaşamı
çok fazla abartmamak ge-
rek. Ama bir kez yaşanı-
yor, hem de mucize olarak.
Sürekli olarak araştrrmak,
düşünmek, irdelemek ve
kendini aşmak çabası, bir
yerden sonra da başka in-
sanlara yararlı olmak... in-
san bunu bir yaşta hisset-
meye başhyor gerçekten.
Okulda öğrencılerime, ar-
kadaşlanma, yakrnlanma
yardımcı olmak, onlann
yaşamını kolaylaştırmak...
Hayat zorluklarla dolu. bı-
sanlara, özellikle gençle-
re sıkıcı ohnadan, baskıcı
olmadan yol göstermek
yaşamayı anlamlı kılıyor.
Uzunca bir şllr
üzerlne çalışıyor
- Üzerindeçahşüğmızye-
ni projeler var mı?
BEHRAMOĞLU -
Uzunca bir şiir çahşması
var. Bir gazete haberinden
yola çıktığım bu çalışma
yurtdışındaki bir Türk top-
luluğunun trajik sonuyla
ilgili. Onu imgelemimde
yeniden canlandırmaya ça-
lıştım. Yani bir gazete ha-
berinde kaybolup giden in-
san yaşamlannı sanki di-
rilterek onlan, o trajediyi
yeniden kurgulamaya ça-
hştım. Üzerinde çalışıyo-
rum. Aman aman bir şey
değil ama bir yaklaşım,
yöntem olarak sanıyorum
ki üzerinde durulabilir.
*Bler' İFSAK'ta ödüllendirildi
• Kültür Servisi - tFSAK'ın hep farklı bir
tema üzerine yaptığı 'Aym Fotografı'
yanşmasmm sonuçlan açüdandı. Bu ay
'eller' konusunun işlendiği yanşmaya 13
kişi üçer yapıtla katıldı. Saydam daluıda
Ali Balkı tarafindan seçilen üç başanlı
yapıt Feyza Berker, Ufuk Teksoy ve Banu
İplik'e ait. Merih Akoğul'nun seçici olduğu
siyah-beyaz fotoğraf dalında ise Arman
Camgözoğlu ödüllendirildi. Seçilen
yapıtlar İFSAK'ta bir ay boyunca
sergilenecek. (0 212 292 18 07)
TÜRSAK sinema seminerleri
• Kültür Servisi - Türkiye Sinema ve
Audiovisuel Kültür VakfVnın (TÜRSAK)
yılda iki kez düzenlediği, 12 hafta süreli
sinema seminerlerinin 22. dönemi 25 Ocak-
26 Nisan 2003 tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. Cumartesi günleri
11.00-15.30 arası yapılacak olan ve
50 katüımcıyla sınırlı olan seminerler
tüm amatör ve profesyonel sinema
merakhlanna açık olacak. Dünya ve Türk
Sinema Tarihi; Aydınlatma Tekniği ve Işık
Bilgisi; Video ve Sinema Kameralan; Ses
Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yöntemleri;
Sinemada Oyunculuk, Film Yönetiminin
Temelleri; Sinemada Kurgu îlkeleri; Sanat
Yönetimi; Senaryo Yazım Aşamalan ve
Teknikleri; Film Yapım Süreci; Film
Eleştirmenliği; Sinema Kuramlan ve Film
Çözümlemesi ve Animasyon Teknikleri
konulannda yapılacak seminerlerde Atilla
Dorsay, Rekin Teksoy, Mehmet Açar, Semir
Aslanyürek, Burçak Evren, Banş Pirhasan,
Uğur îçbak, Doğan Sangüzel, Sinan Toğrul,
Alper Maral, Fehmi Yaşar, M. Ziya
Ülkenciler, Nesli Çölgeçen, Gülsen Tuncer,
Mehmet Kurtuluş, Muzaffer Hiçdurmaz,
Bülent Tugay gibi isimler ders verecek.
(0 212 244 52 51/25167 70)
Janis Joplin albümle anılıyop
• Kültür Servisi-
19601ı yıllann
sevilen kadrn rock
sanatçılanndan
Janis Joplin, 60.
doğumgünü olan
bugün bir albümle
anıhyor. 'The
Essential Janis
Joplin' adlı albüm
ülkemizde de
ocak aymm son
haftasında Sony
müzik etiketiyle
yayımlanacak.
Albümde
'To Love Somebody' ve 'Kozmic Blues'un
Woodstock konserindeki performansmdan
alınan canlı kayıtlar; aynca, efsane
sanatçının 'Summertime', 'Piece Of My
Heart' ve 'Mercedes Benz" gibi ölümsüz
şarkılan da yer alıyor. Joplin 1970 yılında
aşın doz uyuşturucu nedeniyle yaşamını
yitirmişti. 27 yaşında arkasında binlerce
hayran brrakan Janis Joplin, kaydettiği son
albüm olan 'Pearl'ün yayımlanışını
görememişti.
Harry Potter'a rakip
B Kültür Servisi - Tüm dünya yeni bir
kahramanın maceralanyla çalkalanıyor!
Avrupa ve Amerika'yı sarsan ve geçen yıl
'çok satanlar" listelerinde Harry Potter'ı
tahtmdan eden 'Artemis FowF adlı kitabın
yazan Eoin Colfer. Hollywood'un dev
yapım şirketlerinden biri olan Miramax'la
ön sözleşmesi yapılan kitap, Türkiye'de
Alfa Yayın Grubu bünyesinde kurulan
Artemis Yayınlan tarafindan yayımlandı.
Yakında çekimlerine başlanacak olan
fihnde Cameron Diaz'ın oynayacağı
söylentileri var. Kuşaklar boyu yasalara
karşı savaşan, trlandah çok ünlü ve zengin
bir aile olan Fowl Ailesi'nın anlatıldığı
'Artemis Fowl'u bir üçleme olarak düşünen
Colfer, öğretmenliği bırakıp tam zamanlı
bir yazar olarak çalışma karan aldı ve
ikinci kitabı bitirip üçüncü kitabına başladı.
Orhan Veli'nin yaprtları YKY'de
• Kühür Servisi -
'Garip' akımıyla Türk
şiirine yeni bir soluk
getiren, Türk şiirinin
'zincirkıran'ı Orhan
Veli'nin Bütün Şiirleri
Yapı Kredi
Yayınlan'ndan çıktı.
Bütün Şiirleri, Orhan
Veli'nin Garip,
Vazgeçemediğim,
Destan Gibi, Yenisi ve Karşı adlı
şiir kitaplanndaki şiirlerin yani sıra
kitaplanna girmeyen ve saghğında
yayımlamadığı şiırlerinden oluşuyor. Türk
edebiyatında Oktay Rifat ve Melih Cevdet
Anday ile birlikte 'Garip' akımının
kurucusu olan Orhan Veli; Türk şiirinde
sarsıntıya yol açtı, pek çok şiiri geniş
okuyucu kitleleri tarafindan sevilerek
okundu. Orhan Veli'nin illüstrasyonlarla
zenginleştirihniş manzum hikâyesi Nasrettin
Hoca Hiİcâyeleri ve çevirisi La Fontaine'in
Masallan da yakında Yapı Kredı Yayınlan
tarafindan yayımlanacak.