22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR 14 KULTUR kuttur(Ş cumhuriyet.com.tr AtaolBehramoğlu son şiir kitabında yaşam, aşk ve ölüm üzerine yoğunlaşıyor stalıMabirleşen içtenliktLKAYKÜJNÇ Şiirleriyle, yazılanyla yıllardır top- lumun her kesimine sesleniyor Ata- ol Behramoğhı. Şiirleri dilden dile, yürekten yüreğe yol alıyor. Ustalık- la içtenliğin harmanlandığı yaşayan şiirin güzelliğine ve kalıcılığına ina- nıyor. " Yahuzhğuı sılası yok, şiirinse bir yurdu"... Oysa hep şiire sürgün, şi- ire sevdah. "Şiirin zaferi de onun yoksullu- ğunda gizlidir" usta ozana göre. " Yani çınlçıplakinsan ohnamızda» Bütünsorun,çocukluktaki,ilk genç- likteki safhğa, en sıradan şeyleri bi- le bir mucize olarak görebilme yeti- sine bağh kalabflmeya da gerçek mu- cizelerin bile sıradan şeylermiş gibi algılanması ildleminde." Ataol Behramoğlu Adam Yayın- lan'ndan çıkan son şiir kitabı 'Yeni Aşka Gazel'de yaşam, ölüm ve aşk Ü2erine yoğunlaşıyor. 1999-2002 yıllan arasında yazdığı şürlerini top- ladığı bu kitapta kâh geçen bir ya- za, kapının önünde duran çocuğa, yitip giden aşka, kâh bir geçmiş za- man gecesine, ölüme, yeni aşka ses- leniyor. Yine sıcak, yine içten ve yi- neustaca... Kendlslyle savaşan şalr -Kendi kuşağıraan ençok okunan şairlerindensiniz. Şiuierinizin günü- müz insanuun dünyasuıda nasıl bir karşılık bulduğunu düşünüyorsu- nuz? BEHRAMOĞLU - Şiir kitaplan- mm hemen hemen her yıl yeni bası- rru yapılıyor. Bence bu tutarhlık, okur ilgisinin sürekliliği önemli. Baskı sayısı okunurluğu anlama bakımın- dan bir ölçüdür, ama bununla birlik- te okurlayüz yüze edindiğim izlenim- lerim de var. Çünkü şürlerimi hep top- luluk önünde okuyageldim, hâlâ da okuyorum. Görüyorum ki kimi dize- ler onlann yaşamlannın içine gir- miş. Toplumun her kesiminden, sı- nıfsal durumlan ne olursa olsun bir- çok insandan bu izlenimleri alabili- yorum. Insanca, açık, içten, doğru bir söz, eğer insanlan, onlann yaşamsal konularını, varoluşlannı gerçekten ilgilendiren konulara değinmişse ve ustaca dile getirilmişse, özgünlük ta- şıyorsa, insanlan etkiliyor. - Toplumun sonınlanna her za- man duvarlı bir insansınız. Ancak ir sanat eserinin canlı bir organizma gibi olduğunu düşünüyorum. Bu canlıhğı sağlayansa sanatçının yaratısındaki ustalıkla birleşen içtenlik. Tek başına içtenlik bir şey ifade etmez, tek başına ustalık da ancak büyük bir teknisyenlik olabilir. Ustalığm ve içtenliğin buluştuğu noktada ise canlı bir organizma ortaya çıkıyor sanat eserinde: Yaşayan şiir.' son dönem şnrierinizdesankidaha içe dönük gibisiniz... BEHRAMOĞLU- Evet şiirlenm- le ilgili böyle bir gözlemi kendim de yaptım. Bir önceki kitabım 'Aşk tki KişiKktir'de toplumsal temalar ve ki- şisel temalar yan yanyaydı. 'Yeni Aş- ka Gazel'deki şiirlerimin hemen hep- sinin yaşam, ölüm ve aşk tematiği çevresinde yoğunlaştığı söylenebi- lir. Demek ki yaşamımın böyle bir dö- nemi bu. Her şairin, en toplumcu şa- irlerimizin bile yaşamlannda birey- sel yaşamın, içe dönüklügün ağır bas- tığı dönemler olduğu muhakkak. - Kendinizi şiir konusunda eleştir- diginiz ya da kendinide savaşnğuuz oluyor mu? BEHRAMOĞLU-Her an. Çokde- ğerli bir dostum bir gün bana "Her- kes kendisiyle savaşır, sen kendinle gerilla savaşı yapryorsun" demişti. Oyledir gerçekten; her gün, her an, her dakika... Yaptıklanmla hiç ye- tinmedim, yetinmem de. Bence bir sanatçı, bir şair hep kendisiyle yanş- malıdır. Kendini aşma çabası içinde olmahdır. Aslında her insan böyle olmahdır. •ŞHr sanatı dllle özdestlr' - Günümüzde şiirin giderek soyut- laşOğını söylüyorsunuz. Sağhksız bir gelişme mi bu? Şiirde de bir yabancı- laşmanın görüldüğünü söyleyebilir miyiz? BEHRAMOĞLU -Elbette. Şiir sa- natı dille özdeştir. Bir anlamda insan da öyledır. Sanatlar içinde şiirin, in- sanm en çok gereksinim duyduğu ve insana gitmeye en yetenekli, en do- nanımlı sanat olduğunu düşünüyo- rum. Bu nedenle de şairin, bir yan- dan dilin en gidilmemiş alanlannı araştınp insan duygulannın en ücra köşelerine ulaşmaya çalışırken bir yandan da asıl gövdeyle yani halkla, sıradan insanla bağlantıyı koruma çabası içinde ohnası gerektiğirü dü- şünüyorum. Ancak böyle şairler çok sevilir ve kalıcı olur. Tipik bir örnek verebilirim. îyi bildiğim Rus şiirin- den aynı dönemlerde yaşamış büyük şairler var: Mayakovski, Yesenin ve Hkbnikov. Hlebnikov bir büyük de- neyci, araştırmacı şiirde. Şairler için bir şair sanki. Aynı kaynaklardan çı- kan Mayakovski ise, şiirini çok da- ha büyük kitlelere ulaştırabilmiş, seç- kinliğinden ödün vermeden sıradan insanın yaşamının içine sokabilmiş. Ayrn şeyi Yesenin için de söyleriz. Ad- lanra bile şu anda anımsayamadığı- mız kimi imgecilerse kaybolup git- tiler. - Bu anlamda organik şiirin önemi daha da arüyor değil mi? BEHRAMOĞLU - Ben, bir sanat eserinin canlı bir organizma gibi ol- duğunu düşünüyorum. Nasıl canlı bir organizmanın biyolojik varhğı varsa bir sanat eserinin de biyolojik varhğı olduğuna inanıyorum. Bu can- lıhğı sağlayansa sanatçının yaratısın- daki ustalıkla birleşen içtenlik. Tek başına içtenlik bir şey ifade etmez, tek başına ustalık da ancak büyük bir teknisyenlik olabilir. Ustalığm ve iç- tenliğin buluştuğu noktada ise canlı bir organizma ortaya çıkıyor sanat eserinde: Yaşayan şiir. Sanki artık si- zin dışınızda canlı bir organizmayla karşı karşıyasınız. Sanki o dizelerin her biri moleküller, atomlar gibi ken- di çevrelerinde ve birbirlerinin etra- finda dönüyor. Sanki metnin bütü- nünde, sözcükler ve imgeler arasın- da birelektrik akımı, kan bagı var. Hep böyle hissettim. Bunun dışında yazı- lan bir şiirin - tabii ustahkh şeyler söy- lenebilir, söyleniyor da - çok fazla et- kili olabileceğini düşünemiyorum. Yazar hareketlnln hep İçinde - Ozanhgmızın yani sira toplumsal sorumluluklanıuzuı gereklerini de yerine getirmeye çahşryorsunuz, îki- sini bir arada yûrütmekte zoriandı- ğuuz ohıyor mu? BEHRAMOĞLU - Toplumsal so- rumluluk bilinci olan bir şairim. Ya- zar hareketi içinde hep yer aldım. Bugün de içindeyim. Bir aydm ola- rak sadece ülkemizin değil, dünyanın sorunlannın bilincindeyim. Bu ikisi- nin birleştirUmesi tabii zaman zaman belki çehşik gibi görünse de aslında birbirini besliyor. Toplumsal bilinci- nizle toplumsal sorumluluğunuzu ye- rine getirirken, sanatçı duyarhlığını da toplumsal sorumluluk bilinciyle beslemenin, bana göre, karşılıklı bir- birini derinleştirme, birbirini daha da geliştirme özelliği var. Gazete yazı- lanmda toplumsal konulara degin- miş olmanın getirdigi belki bir ra- hatlık var. Sanıyorum MeHh Cevdet Anday da bir İconuşmasında bunu böyle söylemişti. Bir bakıma rahat- lık bu. Anlatmak istediklerinizin şi- irini değil, yazısını yazryorsunuz. Da- yanıhnaz bir şekilde şiir yazma ihti- yacı duyduğunuzda da şiir yazıyor- sunuz. Şu da var; gazete yazısı ola- rak ifade ettiğiniz tematikten daha aynntıh çahşarak bir şiir de çıkara- bilirsiniz. Ama bu, şiir bakımından bir kayıp da sayılabilir. Tevfik Fikret o dönemde gazete yazılan yazsaydı belki de oturup 'Sis', 'Eski Çaglar TarihT ya da 'Mfflet ŞartasT gibi şi- irieri yazmayacaktı. Onlann aşkı çok daha büyük Sıradan halk çınlçıplak sever- GeleBm 'aşk'a. Aşkm tanımı zamana göre değişiyor mu? İnsanlara bir yandan sanal dünyanın mutluluk verdiği empoze edifirken insani duygular daha ne kadar ve nasıl yaşaülabilir? BEHRAMOĞLU - Görebildiğim kadanyla günümüzün en önemli sorunu bu. Özetle insan nedir? Ne olmahdıı ya da ne olabilir? Yaratılmak istenen bir insan modeli var; kendi yaşamının sınırlan içinde kalan, üretime katılan, tüketen bir çeşit makine. Ben zihnimde insani çok daha derin kökleri olan ve aslında evrenin, varoluşun anlamını oluşturan bir varlık gibi algılıyorum. Bir yanıyla doğayla bağlantıh, bir yanıyla onu da aşmış ve kendi doğasını yaratmış, çok karmaşık ama aynı ölçüde de sade bir varlık; seven, acı çeken ve yok olacağımn bilincine sahip tek varlık belki de. Yani ölme bilincine sahip bir varhk. tnsan sürekli olarak kendini aşma çabası içinde olmalı. Bu insanın sınırlanmak istenmesi. üretim ve tüketim mekanizması içinde sıkıştınlması büyük patlamalara yol açar; ya yok oluşa ya da infilaklara neden olur. insan özgür olmak, araştrrmak, geliştirmek ister. İnsanın özü bu. Günümüzün insani 'bir sürü insani' haline getirilmek isteniyor. Kendi adrma insan olarak da, şair olarak da sürekli bunun karşısındayım. 'Şalrier aydınlann taşıdığı özürlere sahlplef - Herkes aşka ihtiyaç duyar ama herhalde şairler aşksız hiç yaşavamaz... BEHRAMOGLU - Size bir şey söyleyeyim mi? Benim gözlemlerim, yaşadıklanm bunun belki de tam tersini gösterdi. Şöyle ki; şairler tabii ki, bir yanlanyla ayduı kişilerdir. O yüzden aydınlann taşıdığı özürlere de sahiprİTİer; kendini beğenme, kibir gibi... Ama en sıradan halk insanının çınlçıplak sevme yeteneğine sahip olduğunu gördüm. Kadın ya da erkek fark etmez, çok daha büyük çapta aşk duyduklannı gözlemledim. Zaten bana göre türkülerimiz ve halk şiiri de bunu gösterir. Köksüdükten korkanm "Yaşanıa bencike baglanmamau. 'Ne pahasına olursa olsun yaşamak' bana doğru görünmüyor™ Bireysel yaşaını abartmanıak gerek." -Sonldtabınız'Yeni Aş- ka Gazel' admıtasıyorama şürlerinizin birçoğunda geçnıişe; geçmişte kalan kadına, yitip giden çocuk- hığa özlem var~ Sanki yü- reginizin büyük bir bölü- mii geçmişte kalnuş gibi». Gekceğe dair uımıtiarnuz- danpeksözetmrvorsunuz- BEHRAMOĞLU-Ben- de her zaman böyle bir şey vardır. Bu iyi mi, kötü mü bilmem. Belki iyi yanlan da var. Çünkü köksüzlük- ten hep korkanm ve ya- dırganm köksüzlüğü. Ama kökleriyle birlikte gelece- ğe doğru yürümek gide- rek ağrrlaşan, zorlaşan bir yürüyüş olabilir. Bu ikisi- ni nasıl birleştirmeli? Ya- ni yaşanmış olanı yadsı- madan bugünü yaşamak ve geleceğe de açık ol- mak... Yine bir diyalektik olay. Hayatı bir bütünlük içinde görmek. Ben ço- cukluk yıllanmdan beri yaşamın geçiciliği duygu- sunu hep taşıdım ve bun- dan üzüntü duydum. Yaşa- mı durdurmak istedim. Sa- nıyorum böyle bir şey bu. Yaşananlar boşluğa yazıl- mış yazılar gibi ohnama- lı, kalmalı diye düşünü- rüm ama geleceğe da açık bir insanım. - Her şeye karşm yaşa- mak duygunuzun ölüme baskmgekfiğidegörülüyor. Sizi yaşama bu denli bağ- layan nedir? BEHRAMOĞLU-Baş- ka türlü ohnası mümkün değil. Her sağhkh varhk yaşama bağlıdır, ama içgü- düsel olarak, ama bilgiy- le, ama bilinçle... Burada önemli olan şu; yaşama çok bencilce bağh olma- mak gerek, yani 'ne paha- smaohırsaolsunyaşamak' da bana pek doğru görün- müyor. Zaten öyle olsay- dı birçok bilinçli insan, üs- telik de insanca hedefler- le kendilerini feda etmez- lerdi, bireysel yaşamı öne alırlardı. Bireysel yaşamı çok fazla abartmamak ge- rek. Ama bir kez yaşanı- yor, hem de mucize olarak. Sürekli olarak araştrrmak, düşünmek, irdelemek ve kendini aşmak çabası, bir yerden sonra da başka in- sanlara yararlı olmak... in- san bunu bir yaşta hisset- meye başhyor gerçekten. Okulda öğrencılerime, ar- kadaşlanma, yakrnlanma yardımcı olmak, onlann yaşamını kolaylaştırmak... Hayat zorluklarla dolu. bı- sanlara, özellikle gençle- re sıkıcı ohnadan, baskıcı olmadan yol göstermek yaşamayı anlamlı kılıyor. Uzunca bir şllr üzerlne çalışıyor - Üzerindeçahşüğmızye- ni projeler var mı? BEHRAMOĞLU - Uzunca bir şiir çahşması var. Bir gazete haberinden yola çıktığım bu çalışma yurtdışındaki bir Türk top- luluğunun trajik sonuyla ilgili. Onu imgelemimde yeniden canlandırmaya ça- lıştım. Yani bir gazete ha- berinde kaybolup giden in- san yaşamlannı sanki di- rilterek onlan, o trajediyi yeniden kurgulamaya ça- hştım. Üzerinde çalışıyo- rum. Aman aman bir şey değil ama bir yaklaşım, yöntem olarak sanıyorum ki üzerinde durulabilir. *Bler' İFSAK'ta ödüllendirildi • Kültür Servisi - tFSAK'ın hep farklı bir tema üzerine yaptığı 'Aym Fotografı' yanşmasmm sonuçlan açüdandı. Bu ay 'eller' konusunun işlendiği yanşmaya 13 kişi üçer yapıtla katıldı. Saydam daluıda Ali Balkı tarafindan seçilen üç başanlı yapıt Feyza Berker, Ufuk Teksoy ve Banu İplik'e ait. Merih Akoğul'nun seçici olduğu siyah-beyaz fotoğraf dalında ise Arman Camgözoğlu ödüllendirildi. Seçilen yapıtlar İFSAK'ta bir ay boyunca sergilenecek. (0 212 292 18 07) TÜRSAK sinema seminerleri • Kültür Servisi - Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür VakfVnın (TÜRSAK) yılda iki kez düzenlediği, 12 hafta süreli sinema seminerlerinin 22. dönemi 25 Ocak- 26 Nisan 2003 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Cumartesi günleri 11.00-15.30 arası yapılacak olan ve 50 katüımcıyla sınırlı olan seminerler tüm amatör ve profesyonel sinema merakhlanna açık olacak. Dünya ve Türk Sinema Tarihi; Aydınlatma Tekniği ve Işık Bilgisi; Video ve Sinema Kameralan; Ses Kayıt Teknikleri ve Seslendirme Yöntemleri; Sinemada Oyunculuk, Film Yönetiminin Temelleri; Sinemada Kurgu îlkeleri; Sanat Yönetimi; Senaryo Yazım Aşamalan ve Teknikleri; Film Yapım Süreci; Film Eleştirmenliği; Sinema Kuramlan ve Film Çözümlemesi ve Animasyon Teknikleri konulannda yapılacak seminerlerde Atilla Dorsay, Rekin Teksoy, Mehmet Açar, Semir Aslanyürek, Burçak Evren, Banş Pirhasan, Uğur îçbak, Doğan Sangüzel, Sinan Toğrul, Alper Maral, Fehmi Yaşar, M. Ziya Ülkenciler, Nesli Çölgeçen, Gülsen Tuncer, Mehmet Kurtuluş, Muzaffer Hiçdurmaz, Bülent Tugay gibi isimler ders verecek. (0 212 244 52 51/25167 70) Janis Joplin albümle anılıyop • Kültür Servisi- 19601ı yıllann sevilen kadrn rock sanatçılanndan Janis Joplin, 60. doğumgünü olan bugün bir albümle anıhyor. 'The Essential Janis Joplin' adlı albüm ülkemizde de ocak aymm son haftasında Sony müzik etiketiyle yayımlanacak. Albümde 'To Love Somebody' ve 'Kozmic Blues'un Woodstock konserindeki performansmdan alınan canlı kayıtlar; aynca, efsane sanatçının 'Summertime', 'Piece Of My Heart' ve 'Mercedes Benz" gibi ölümsüz şarkılan da yer alıyor. Joplin 1970 yılında aşın doz uyuşturucu nedeniyle yaşamını yitirmişti. 27 yaşında arkasında binlerce hayran brrakan Janis Joplin, kaydettiği son albüm olan 'Pearl'ün yayımlanışını görememişti. Harry Potter'a rakip B Kültür Servisi - Tüm dünya yeni bir kahramanın maceralanyla çalkalanıyor! Avrupa ve Amerika'yı sarsan ve geçen yıl 'çok satanlar" listelerinde Harry Potter'ı tahtmdan eden 'Artemis FowF adlı kitabın yazan Eoin Colfer. Hollywood'un dev yapım şirketlerinden biri olan Miramax'la ön sözleşmesi yapılan kitap, Türkiye'de Alfa Yayın Grubu bünyesinde kurulan Artemis Yayınlan tarafindan yayımlandı. Yakında çekimlerine başlanacak olan fihnde Cameron Diaz'ın oynayacağı söylentileri var. Kuşaklar boyu yasalara karşı savaşan, trlandah çok ünlü ve zengin bir aile olan Fowl Ailesi'nın anlatıldığı 'Artemis Fowl'u bir üçleme olarak düşünen Colfer, öğretmenliği bırakıp tam zamanlı bir yazar olarak çalışma karan aldı ve ikinci kitabı bitirip üçüncü kitabına başladı. Orhan Veli'nin yaprtları YKY'de • Kühür Servisi - 'Garip' akımıyla Türk şiirine yeni bir soluk getiren, Türk şiirinin 'zincirkıran'ı Orhan Veli'nin Bütün Şiirleri Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıktı. Bütün Şiirleri, Orhan Veli'nin Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi ve Karşı adlı şiir kitaplanndaki şiirlerin yani sıra kitaplanna girmeyen ve saghğında yayımlamadığı şiırlerinden oluşuyor. Türk edebiyatında Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday ile birlikte 'Garip' akımının kurucusu olan Orhan Veli; Türk şiirinde sarsıntıya yol açtı, pek çok şiiri geniş okuyucu kitleleri tarafindan sevilerek okundu. Orhan Veli'nin illüstrasyonlarla zenginleştirihniş manzum hikâyesi Nasrettin Hoca Hiİcâyeleri ve çevirisi La Fontaine'in Masallan da yakında Yapı Kredı Yayınlan tarafindan yayımlanacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear