25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 OCAK 2003 CUMABTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Şeref aylığı Türkiye Gaziler Kültür ve Yar- dımlaşma Vakfı Başkanı Selim Esen, geçen yılın bir dökümünü yapmış: Dana eti yüzde 78.2, koyun eti yüzde 76.7, odun yüzde 61, limon yüzde 289, salamura zeytin yüz- de 118.8 zam gördü. Sözünü şöyle bağlamış: 130 milyon 600 bin lira olan "Şe- refaylığı"na ise, 6 milyon 600 bin lira zam uygun görüldü. Esen, çok haklı olarak diyor ki: "Bu artış, bu ülke için canını or- taya koyan, gözünü, koiunu, ba- cağını veren 37 bin gazi için onur kıncıdır." Akün sahnesi Yaklaşık 30 yıllık Akün Sinema- sı geçen mayıs ayında kapandığın- da birçok Ankaralı sanatsever bir boşluk, birsızı hissetmişlerdi içle- rinde. Devlet Tiyatrosu işin peşini bı- rakmadı, Emekli Sandığı ile el ele verdi, Akün Sineması'nı "Akün Sahnesi"ne dönüştürdü. Akün Sahnesi, perdesini ilk kez geçen hafta sonu "Ghetto" oyu- nu ile açtı. Şimdilik küçük bir sa- lon... Büyüyünce, -çok değil, ge- lecek ekim ya da kasımda- derin sahnesi, kulisleri, ışık odaları ile 500 kişilik kocaman birtiyatro ola- cak... Devlet Tiyatroları Genel Müdü- rü Lemi Bilgin'in yüzünde tatlı bir yorgunluk sezinledik o gece: "Tıyatro, oynayan /nsan/a sey- reden insanın en saf, en sıcak bu- /uşmasıdır. 8u buluşmayı sağla- yan yeni birsahne açmaktan mut- luyuz, hem de çok..." ISIK KANSl Milli Eğitim Vakfı'na ait "06 MEV 99" plakalı "Opel Vectra" marka arabanın Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu'nun eşi Işın Mumcu'ya tahsis edildiğini yazmıştık. Erkan Mumcu, bakanlık basın müşavirliği aracılığıyla bir açıklama gönderdi. Eşi Işın Mumcu'ya araba tahsis edildiği iddiasının kesinlikle doğru olmadığını ileri sürüyor. Açıklamaya bir de not konmuş: "Milli Eğitim Bakanı Sayın Erkan Mumcu da devletin kendisine tahsis ettiği makam aracı Aranan arabayerine, kendi özel aracını kullanmaktadır. Sayın bakan, kamu kaynaklannın kullanımındaki hassasiyetini, makam aracı konusunda geçmişte ve bugün açık bir şekilde ortaya koyarken, eşi için araç tahsis ettirdiği iddiasında bulunmak, insafla bağdaşmamaktadır." Erkan Mumcu, söz konusu arabanın bakanlığa hiç tahsis edilmediğini de ileri sürüyor. Bu açıklamalardan sonra aklımıza üç olasılık geliyor: Ya araba buharlaşıp uçtu ya da yaklaşık bir hafta-10 gün önce bakanlığa tahsis edilmesine karşin bakanlık yetkilileri bunu inkâr ediyor ya da bakandan saklıyor. Son olasılık: Bakanlıkta ilgili herkes MEV'in arabasının bakanlığa ne için tahsis edildiğinden haberli, ama birtek bakan Mumcu'nun bundan haberi yok. En son bilgi: Bakanlığa tahsis edildiğini bildiğimiz araba, önceki gün Milli Eğitim Vakfı'na geri gönderildi. Ziraat Mühendtsleri Odası'nın düzenlediği "Türkiye-Avrupa Biriiği llişkilerinde Tanm Sektörünûn Yeri" sempozyumundaki tartışmalar, Türk tanmının içine düştüğü açmazlan bir kez daha gözler önüne serdi. Sempozyum sonrasında tanm alanında örgütlü oda, sendika ve dernekler yayımladıklan ortak bildiride, hükümet programına gönderme yaptılar: "Dünyanın en libera! ülkesi olan ABD bile çıkarttığı Çiftlik Yasas» ile gelecek 10 yıl içinde Uyum değil, yıkım tanmtna ilave 70 milyar dolar kaynak aktarma karan alırken; Avrupa Biriiği mûdahaleci tanm politikalannı, kaydettsği tüm gelişmelere rağmen korurken, Tûrkiye tanmını liberalize edeceğini, tüm tanmsal KİT'leri özelleştireceğini söyleyen Hükümet Programı'nın tanmla ilgili bölümleri, gelecek için duyduğumuz kaygılann temelini oluşturmaktadır." Bildirgeye göre, henüz temel altyapı sorunlannı çözemeyen, işletmeleri parçalı, başta su ve gübre olmak üzere girdi kullanımı sorunlu, tanmına mekanizasyonu ve teknolojiyi yeterli derecede sokamamış olan Türkiye'nin gerekli önlemler almadan AB'ye üye olması, tanm ve köylü için tam bir "yıkım" getirecek. AB'ye uyuma gelince... Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurutu üyest Baki Remzi Suiçmez, sempozyumda şu noktanın artını çizdi: "AB mevzuatında şekerpancan için 'temel ve asgari fiyaf, şekerde 'hedef ve müdahale fiyattan' belirtenmesine ve tatlandma kotalannın düşük tutulmasına karşın; Türkiye'de şekerpancan üreticilerinin 'sözleşmeli üretim' yapmalan ve şeker fiyatlannın 'serbest piyasada oluşması' esastna dayanan ve tatlandma kotalannı arttıran Şeker Yasası, AB mevzuatına uyum yasası değildir." Uyum yasası değilse, ne yasası peki? Yıkım yasası... Ruhi Su ve Türkü Söylemek HÜSEYtNKTVANÇ Büyük ozan, büyük halk sa- natçısı Ruhi Su, ölümünün 18. yılı nedeniyle Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) türküleıie anıldı. AKM'nin Büyük Salo- nu'nda dinleyiciler, salonu hın- cahınç doldurmuşlardı. Iğne atsan yere düşmezdi. Halktürkülerinin doğru şekil- de icra edildiğinde insanlan na- sıl bir araya getirdiği, nasıl bir- leştirdiği görülüyordu. Insan- lar için sürekli daha iyiyi, daha güzeli ve daha doğruyu bul- mak için yaşamının sonuna ka- dar bu uğurda mücadele eden Ruhi Su ustanın bu çabasının meyveleriydi salondaki kala- balık. Doğaı bir kültürel etkin- liğin, insanlan nasıl bir araya getirdiğinin kanıtıydı. Hatice Tuncer arkadaşımız, konserin detaylanyla ilgili bilgi- leri ve konuşmalan geçen gün gazetemizdeyazdı. Benim de- ğinmek istediğim birkaç nok- ta var. Konserde, Kardeş Türküler grubu, çok güzel türküler söy- ledi. Kürtçetürkülerinyanında bir de Ermenice türkü soyledi- ler. Seyirciden de büyük alkış al- dılar. Kürtçe ve Ermenice tür- kü söylemekle ne ülke bölün- müştü, ne de Türkiye sınırlan içinde ayn bir devlet kurulmuş- tu. Türkülerin bitiminde sanat- çılar dinleyicileri selamladılar, seyirciler de onları sevgiyle, coşkuyla alkışladılar. Uzerinde durmak istediğim bir konu da şu: Ruhi Su, ölümsüzlüğe ulaş- mıştürkülerini, sazı ileçalardı. Sazdan çıkan tınılar, o türkünün doğru bir şekilde icra edilme- sini sağlardı. Ruhi Su'yu saz- sız düşünmek akılcı bir iş mi- dir? Bu konuyu Ruhi Su Dost- lar Korosu düşünmelidir. Ruhi Su, sazı ile birlikte vardır, onun sazı da orkestraya dahil edil- melidir. Konser damgasını vuran isim ise yıllann şarkıcısı Selda Bağ- can oldu. 6O'lı yıllardan beri sesiyle sazıyla içerideki ve dı- şandaki devrimcilere umut olan Selda Bağcan, Ruhi Su anma konserinde de içinde yaşadı- ğımız savaş çığlıklan günlerin- de söylediği türkülerle dinleyi- cilerin yüreklerini barış duygu- lanyla doldurdu, umut aşıladı. Uzun süre sahnede kalan Sel- da Bağcan, son bestelerini de okudu ve nit olmuş parçala- rında da dinleyiciler ona eşlik etti. Canlı kalkan hukukçu Duyduk ki, KKTC'deki Yakın Doğu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yıldınm Uler, Irak'a gidecek ve savaşa karşı çıkacak... Kendisini aradık sorduk: "Hocam, canlı kalkan olacakmışsınız. Doğru mu?" Her zamanki şakacı biçemiyle yanrtladı: "Ona öyle mi diyoriar?" "Nereden geldi aklınıza?" diye soracak oldukUler'e. "Eğerher aklına esen gidip bir ülkeye saldırma hakkını kendinde buluyorsa, benim de aklımdan savaşa karşı çıkmak geçti" dedi ve ekledi: "Hukuk fılan tanımıyor, kendi ülkesindeki halk dahil kimseyi ikna edememiş, Irak'a saldıracak. Efendim, Irak'ta kitle imha silahlan varmış... Irak'a giden silah denetçileri niye Amerika'ya gidip denetim yapmıyoriar? Amerika'da kitle imha silahlan olduğundan kimsenin kuşkusu var mı? Denetlemek bile gerekmez... Yaptıkları terorizmin daniskasıdır. Akıl alacak bir şey değil." KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicak@turk.net ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACI MERSİN 3. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2001,1136 Davacı Içişleri Bakanlığı"nı izafeten Maliye Hazinesi vekili Av. Be- tül Özkan larafından davalı Oktay Darbaz aleyhine 12.10.2001 tarihli dilekçesi ile 09.01.2000 tarihinde davalının polis memuru Murat Ak- gün'e çarparak yaralanmasma neden olduğu. polis memuruna kurum- lannca 587.10O.0OO.-TL tazminat ödendiğini, buna sebep olan davalı- dan bu miktar tazminatın ya&al faizı ve mahkeme masraflan ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi bugüne kadar tüm aramalara rağmen davalı Oktay Darbaz'a tebliğınin yapılamadığı ve adresinin de tespit edilemediğin- den ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçen davalıya ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı ve 10 gün içerisinde cevap verilmediği takdırde ce- \ap vermemiş sayılacağı, duruşmayı kendisirün takip etmesi ya da bir vekille temsıl ettirmesi, aksi haldirde duruşmanın yokluğunda devam edilip karar verileceği (HUMK'nun 213. mad.) ve duruşma gününün 13.3.2003 günü saat 11.10'a bırakıldığı tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 21.10.2002 Basın: 71451 HARBİ SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com BULUT BEBEK NVRAY ÇIFTÇİ bulutbebek@hotmail.com ANKARA17. ASIİYE HUKUK MAHKEMESt Sayı: 2002,725 Esas 2002/7116 Karar Davacı Dudu Namalır tarafından davalı nüfus müdürlüğü aleyhine açılan isım tashihi davasında verilen karar gereğince; Davanın kabulü ile. Çonıtn ili, Osmancık ilçesi, Konaca köyü, C. 53, H-30'da nüfusa kayıth. Bahattin ve Sultan'dan olma. 15.06.1982 doğumlu DUDU NAMALlR'ın DUDU olan ısminın DUYGU OLARAK TASHlHlNE, nüfusa isminm DUYGU OLARAK KAY1T VE TESCtLÎNE dair verilen karar ilanen duvurulur. 11.11.2002. Basın: 1597 LÖSEVİİdLösemili ÇocuMar Sağlık ve Eğitim Vakfı teiefon0 312 447 06 60 faksO www.losev.org.tr losev@tosev.org.tr Fteşft Galip Caddesi İlkadım Sokak No:14 G.O.P /Ankara Anncm deâi k'ı, e-jrev Vıernen Bu? kadar bi büyüyöp d« uyanana •yaprr>az/ t>ek?ermiş /.. TARİHTE BUGÜIN MVMTAZ ARIKAN 18Ocak AMERIKA 'LOZAtf/JANfMIY&L 1927'DB 8UGÜÜ,LO2AMANTIAŞMASI, BİRl£$İK bEVL£n£Rİ PAIZLAMENTOSU 0£DİU>- ABD, TÜRKİYB İL£,OSMANU Tİ'HDeN AUMAAJ PETeOL AYBtCALtOAIZl, MİSYO- UERLİK ÇAUŞMAIA& VE ££MŞNİS7XN SOÜUMU NEDEHİYtM İl&İLENİYOI&U. ÖZELÜKLE, MAN- DASI AU7NM KUGULM4SI ftAAUAHAH 8İR ERMBHİS7AN DEVLETİ ÛZEgİH&E ! LA DUÜUYOSOU.24- 7EMMU2 l&ZS'TE İM2A- LAUMtŞ OLAN LÛ2AM ANTtAŞJUASI İS£, SEVR | AAirL4ŞMA£(NI HÜKÛMSÛZ ŞlKAKAN MAOPE- LERİYLE VE GETİHDİĞİ POLİTİK 8AĞIMSIZ- UK1A, TÜfiKİYE'YE:, AZlHLIKlAHl OEMETLE- | ME HAKKI TANIYOR,AVfZtCAUKLARl KAL- OllBfYORDU.. SAGNAK NtLGÜN CERRAHOĞLU 'Kıbrıs Türk Milliyetçiiiğr mlT "GoHAnnan Planıyüzünden, memleketgagdi-otur- du, Gopenhag'dazelzei&oldu... Cemaad 'ağnaşma isderig' diye diye ha bire nümayiş yapar... Higmedi nedir ağnayamadtg..." Böyle bir şey işte Kıbns Türk lehçesi... Yan şaka yan ciddi şimdi bü ağızla yazmak, yazışmak moda, yeni deyişle "in" KKTC'de. özellikle gençler arasın- da... Lefkoşa'da görüştüğüm beledtye başkanı Kutlay Erk ömeğin, -gençlerin intemette "Kıbns Türkçesi" olarak adîandırdıklan- bu "ağızla" yazıştıklannı anla- tıyor. "Benim de pek endişelendiğim, beğenmedi- ğim, ürktüğüm bir 'Kıbnslı Türk' kavramı gelişiyor" diyerek sözlerine devam ediyor "Bundan ben de büyük endişe duyuyorum. Biraz daırkç birşekilde gelişiyorbukavram... GençterTürtf- çeyibozup, Kıbnslı ağzını yazı dilinde kullanıyor. Ya- şadıklan düş kınkltğı ve yıktmlar sonunda bu çocuk- lar kendi kimliklenne öyle abartılı olarak sanlıyoriar ki bunu yapıyoriar. Ûrkütücü bir gelişme bu. Doğru değil. Bizim dilimiz Türkçedir. Gençlerimizin kesin- likle bu abartıya ulaşmaması ve bizim de bunu ön- lememizlazım. Bunlarişte 'NeTürk'üm, neRum'um; ben Kıbnslıyım' türü pankartlara götüren şeylerdir. Nedenleri uzerinde oturup düşünmek lazım. Bu nok- taya gelmemizin sebebi lider (Denktaş). 6u lidere biz '40 yıl sonra bizi Kıbnslı konuşma dilini yazı dili- ne dönüştüreceğimiz noktaya getir1 demedik. Ama insanlarartık öyle bir tepki duyuyor ve kimliğine öy- le hırsla sanlıyor ki, Kıbnslı ağzını bile yazı diline çe- viriyor ve böyle bir pankart tutuyor..." Hafta başında Lefkoşa meydanlannı dolduran on binlerin de yalnız AB bayraklan, AB bayrağı içine alın- mış Kıbns bayraklan taşıması ve Türk Bayrağı açma- masının nedeni bu işte: Kimilerince "Kıbns Tün\mil- liyetçiliği" olarak ifade edilen bu hayal kınklığı, tep- ki, çaresizlik ve öfke... Kıbnslı Türklerin Annan Planı uzerinde bir "ön an- laşma" bektediği Kopenhag zirvesinden bu yana gi- derek artan ve artık patlama noktasına yaklaşan bir öfke bu. Sayılar ortada. Kopenhag zirvesinin KKTC'li- ler açısından çözümsüzlük ve "kaos "la sonuçlandı- ğı 13 Aralık gecesi Lefkoşa'da yapılan ilk "hayal kı- nktığı" gösterisine katılanlann sayısı üç bin. On üç gün arayla düzenlenen 26 Aralık'taki "tepki" mitingine katılanlann sayısı 30 bin. En son 14 Ocak "çaresız- lik ve öfke" mitingindeki katılımcı sayısı 40-50 binin üstü... KKTC nüfusununyaklaşık dörtte biri... Geomet- rik hızla artan bu sayılann ifade ettiği anlamı iyi oku- mak lazım. Takvimle savaş Iki taraf için de takvimle bir savaş yaşanıyor Kıb- ns'ta. Ancak "zaman" Kopenhag zirvesinden bu ya- na hep Rum tarafı tehine aikıyor. 16 Nisan tarihine dek Annan Planı uzerinde bir anlaşmaya vanlmazsa, Gü- ney Kıbns -KKTC'den bağımsiz olarak- AB'ye katı- lım anlaşmasını imzalayacak. O noktadan sonra ar- tık Türk tarafına herhangi bir taviz vermeleri için ne- den kalmayacak. KKTC'lileri çileden çıkaran neden- lerden biri de "zamanla yapılan bu bilekgüreşi". Çö- zümsüzlük sarmalına takılıp kalan her gün, KKTC'de Denktaş ve Ankara'ya yönelik tepkileri başlryor. 16 Nisan'da "zaman baskısından" tümden kurtu- lacak olan Yunan tarafı uzerinde de baskı var gerçi. AB, ABD, BM.. üzerinden yürütülen üç koldan bir bas- kı bu... Annan Planı çerçevesinde çözüme ulaşılır ve Kıbns bir bütün olarak AB'ye girerse; Akdeniz'in or- tasında 40 yıldır "çıbanbaşı" olarak görülen bir so- run arşivlenmiş olacak. Rum tarafına da bu yüzden baskı yapıyoriar. Rumlara yapılan presin en somut ka- nrtı bizzat Eroğlu'nun sözleri. "Güney Kıbnslılann yüzde 76'sının Annan Planı 'na karşı olduğunu" söy- lüyor Eroğlu (Daily News, 17 Ocak). Annan Planı bu haliyle iki tarafta referanduma sunulsa, Türk tarafı ka- bul edecek, Rum tarafı reddedecek bir başka deyiş- le. Buna rağmen Kopenhag'dan bu yana oyalama taktiMeri uygulayan, müzakere masasından kaçan ta- raf Rum değil, Türk tarafı olarak görülüyor. KKTC halkı buna da isyan ediyor. Tarihi bir fırsatın heba edildiğini düşünüyortar. Ustüne üstlük önlerini göre- miyortar. Iki ay sonrasını kestiremiyorlar. KKTC'de geçirdiğim bir hafta boyunca en sık duyduğum cüm- îe bu: "Geleceğimizin elimizden alındığını düşünü- yoruz!" Belirsizliğe en büyük tepkiyi verenler '74 ku- şağı' olarak anılan gençler oluyor... Bundan böyle haftada iki gün; "Cumartesi" ve "Pazartesi"leri bu sütunda buluşacağız. "Niye daha fazla yazmıyorsunuz?" diye mesaj gönderen okurla- rasevgilerimle... B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/Tıptadakul- lanılan yılan zehiri... Bar- yum elementi- nin simgesi. 2/ . Gideni esenlik ve sevgi dilek- 5 leriyle geçir- 6 mek. 3/ Kale _ duvarı... Ço- ğunlukla spor 8 karşılaşmala- g nnda seyirci- leri coşturan kimse. 4/ Kolera hastalığına yol açan mikrop... 2 "Muhannet başına 3 dünya — ola / Bir 4 adarnda namus, gay- ret, ar ola" (Köroğ- lu). 5/ Sıtma mikro- bunu aşılayan sivrisi- nek. 6/Durnan lekesi... F.H.Da^area'nınbir şiir kitabı... Bir renk. 7/ Ağır, kahn, dayanıldı ve sağlam... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa ya- zılışı. &/ Olumsuzluk belirten bir önek... Göçebe bir kuş. 9/ Sivri uçlu, uzun ve kalın yeşil biber. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türk müziğinde bir makam. 2/ "Bey" denilen bir dişi anyla kovandan çıkan an topluluğu... Erkek ör- dek. 3/ Üzeri yufka kaplı meyveli ya da kakaolu bir pasta çeşidi... Ateş. 4/ Müstahkem yer... Dûrüst, iyi ahlaklı. 5/ Izmir'in Menderes ilçesinde ünlü bir an- tik kent... Boru sesi. 6/ "Hadi ver ellerini / Ufkum- dan esen — yellerine" (B. Necatigil)... Deniz kıyıla- nnda yetişen esmer suyosunu. II Sindirim organı... Arka, geri. 8/Kızıldeniz'de ve Basra Körfezi'ndekul- 1anılan yelkenli bir ticaret gemisi... Japon lirik dra- mı. 9/ Müzikte üç ya da daha çok sesin bir arada tın- laması... Sosyolojide boy.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear