23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2002 SAU L4 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr AHNEDEN AYŞECÜL YÜKSEL : Ödünç Yaşamlar'danX& Poyrazoğhı. 'Ödünç Yatşamlar' b^lıkJı kitabuıdan yola çıkarak aynı bjlıkla tek kişilik bir gösteri oluştur- d Uzuncabırsüredirhemtstauıbul'da hon de başkakentlerde, her yaştan se- yciyle sıcak bir iletişun sürciürüyor. Gsteriyi ızlemeden önce, Türlciye'nin îinü ve saygın tiyatro ınsanlarxy]a alay eddiğine, oyunun da bu nedenle tut- tıruna ilişkın duyumlar abrnıştım. Dğrusu ben böyle bir izlenime ka- piTiadım. Poyrazoğlu'nun a^rıkladı- ğ ı a göre, oyun her gösterimcie deği- şipr. seyircisine göre kimi bölümler efcruplamibölümlerçıkıyor, sunum uzıyor ya da kısalıyormuş. "Tiyatro- cuınn bir böiümü Ankarah eleştir- moleri pek ciddiye alır. Fazlaca 'mol- la'bir halımiz mı var nedir? Bu ne- deıle Poyrazoğlu, geçenlerde yaptığı kıacık Ankara turnesınde, sizm izle- mi olduğunuzdan farldı bir sunum yapruş olabilir. Cösteriyi daha sonraya bıradcıp kı- tabı dönüyorum. Poyrazoğlu s o n say- fadı şöyle bir saptama yaprruş: "Tî- yatonun benitniçinen çekiciyanı _iz- leyfci ile olan suç ortakhğı-. SeyircivJe bizfcirbirimize bağtnan giz, ödHinç ya- şanlara biriikte vapbgınuz yoiculuk- larca sakh.-" (s. 166) Tiyatro» sanat- çılanyla bir olup ödünç yaşamlara yolculuk yapan çok az insanımız var. Ancak, TV'deki magazin programla- rtna gerçek yaşamöykülerine y a da ta- nırradığımız insanlann sorunlannı teşhir eden izlencelere takılan çok. (Takümayan da çok. biliyorum. > Renk- siz yaşamımızı doldurmak ıçin başka- laruun yaşamını ödünç mü alıyoruz? Ya da yeterince yogun olan yaşamı- ıruza bu yolla garip bir teneffüs m ü yap- tınyoruz? Ben bu tür izlencelere tiyatrocu göz- lükleriyle bakarak dinlenir ya da eğ- lenirim. Teatral bir özellik göreme- dim mi hemen zaplanm. 'Eş duru- mu'nedeniyle futbol maçlanna da ta- kıldığımdan, CoDJna'yı, sahada baş- rolü kimseye bırakmayan hakem gö- rüntûsü ve performansı nedeniyle çok- tan favorilerim arasına katmıştım. (Oy&a 'ofcayt'tan bıle anlamam.) Ha- san Şaş, kazinmış kafası, belirli durum- lardâki muzip gülüşü ve çocuksu bir direnci sergileyen didişkenliğiyle baş- hbaşına seyirlik birolaydır benim için. Ya da televolelerdeki 'kimin şık Id- min rüküş' olduğu konusundaki akıl- lara durgunluk veren v görüntülu' sap- tamalar, ağdalı bir Brezilya dizisınden ye çok daha teatral -üstelik tiyatroda bi- le raslanmayacak kadar 'grotesk'- ol- duğu için öncelikli seçeneklerim ara- sında yer alır. 3. BBG'yi izlemek 3. BBG'ye de bu nedenle takıldım. tlk ikisınden farklıydı. Çünkü zıt ya- radılışlı ve yanşmada iddialı, biri er- kek biri dişi iki kişinin varlığı daha ilk haftalarda gerilimi tırmandırmıştı. Olay tiyatro boyutundaydı, ama ger- çekten yaşanıyordu. Takılış o takılış... Bir anlamda, yanşmacılann kamera- lar karşısındaki yaşamını ödünç al- dım ve onların oyununa katıldım. Oyundu oynanan, çünkü henüz tanış- tığı insanlarla biriikte yaşamak duru- munda olan herkes. hem 'ovuncuhık' yapma durumundadır hem de zaman içinde rol yapmaktan yorulur. Yanşma boyunca onİan doğal msan ve oynayan insan konumlanyla tanı- maya çalıştım. Ancak, durmadan. 'her şey ortada' diyerek birini alkış ve ya da ötekini eleştiri yağmuruna tutan. iz- leyici ve puan verici kamuoyunun ter- sine, onlann ancak görünürdeki kişi- lik özellikJerini öğrenebildim. Kimi- nin kimi halleri hoşuma gittı, kımıne kıl oldum; ama zaman içinde hepsıni olduklan gibi kabul ettim. Müthiş bir seyırlikti. Güzel gözlerinin, düzgün Türkçe- sinin ve diksiyonunun değerini, sal- dırgan davranışlanyla gölgeleyen 'esas kız' öfkeyle kalktığı için zararla otur- du. Yarattığı sözlü şıddetın benzerini tiyatroda bile yakalamak zordur. 'Esas oğlan' ise tahrik edilmedigi' zaman- li Poyrazoğlu "Tiyatronun benim için en çekici yanı ...izleyici ile olan suç ortaklığı... Seyirciyle bizi birbirimize bağlayan giz, ödünç yaşamJara biriikte yaptığımız yolculuklarda saklı..." diyor. Ya BBGUe ödünç yaşamlara endekslenmeyi nasıl açıklamah? Renksiz yaşamımızı doldurmak için başkalannın yaşamım ödünç mü alıyoruz? larda yumuşak başlı, fazlaca alıngan ve biraz da sıkıcıydı. Ama maçolar- dan yaka silktiği belli olan dişi nüru- sumuz tarafindan 'beyazatiıprens', ge- nel halkınnz tarafindan da MdealTürk genci' ilan edildi ve büyük ödüle de- ğer bulundu. Istanbul etabından Bodrum etabına geçildiğinde ıse işler iyice çığnndan, oyun da oyun olmaktan çıkmıştı. 'RoJ yapma' ile 'doğalhk' birbirine kanş- tı. Herkesin sinir katsayısı yüksekti. Kimse kameralan takmaz oldu. Puan- lamada yıne önde gıden "beyazath' bi- le bu etapta ödül olarak sunulan ara- baya boşverip 'esas kız'ın koruyucu- su, saldırgan yaradılışlı gence sille to- kat girişiverdi. Böylece 'idealTürkgend', 'çefikgi- bi kolla tunçtan ayaklı' olduğunu da cıhana gösterdi. Esas kız, esas oğlan ve kötü adamın diskalifıye edilmesiy- le gerilım bitmedi. Son günler başka olaylara da gebeydi. 2. etap yanşmam- da iddialı olan genç kızlanmızdan bi- rinın de, 'beyazath'ya -dışardaki pek çok hemcinsi gibi- \Tiruldugu kame- ralar marifetiyle anlaşıhnca ve her- kese ilan edilince, olay 'vurdulu kır- thh'dan 'pembe cöa'ye dönüştü. Çoğu yanşmacının ağzından, söy- lediğine pışman olacağı sözler çıktı ve işin tiyatro tadı kaçtı. Artık başka ya- şamlan ödünç almıyorduk. Genç bir insanın gizleyemediğı gerçek duygu- lann ve özel yaşamının aynntılannın yargılayıcısı olmuşruk. Öyle hırpa- landı ki kazandığı araba da avutama- dı genç yanşmacıyı. 0nun gerçekten acı çektiğini gör- müş ohnak istemezdim. Buna hak- lom yoktu. Yakaladığı ceylanı parça- layan aslan belgeselini izlemiş kadar kötü hisserfim kendimı... Nertand-upçı ne de meddah Ali Poyrazoğlu, kendi yaşam ve sa- nat deneyimınden süzdüğü güldürü- cü ya da duygusal'düşünsel anlan ve tanıdığımız tiyatrocularla ilgili arula- n dile getirirken BBG yanşmacılan- nın ve yapımcılannın yanlışına düş- müyor. Oyun ile gerçeği tam dozun- da buluşturuyor. Unlü sanat insanla- nnı deşifre etmek gibi biramacı da yok, benim ızlediğün biçimiyle. Onlan se- yirciyle sürdürdüğü tek taraflı söyle- şiyi çekici kılma yolunda değerlendi- riyor. Tanıdığı ünlülerin yaşamlannı merak eden seyirciye ilettikJeriyle bir şaka örüntüsü oluşturuyor. Tiyatrocu Ali Poyrazoğlu'nu da kendine belki ya- kın. ama yine de oyuncu biçemi için- de dile getiriyor. Ne 'stand-up'çı ne de geleneksel 'meddah' yaklaşımına yaslanıyor bütünüyle. Tiyatro tadını, oyun tadını koruyor gösterisinin. Bu nedenle de bir tiyatrocu olarak kendi duyarhlıklannı ödünç veriyor size. Tiyatroculardünyasında sereserpe bir yolculuğa çıkarhyor sizi. Zamanın ge- çişini fark ettirmeden. Hem sizinle sohbet ediyormuşçasına doğal hem de gerektiğince oyuncu... 'Odünç Vaşanılar' biraz da 'jübfle' oyunu dokusu taşıdığı için hüzünlen- dirdı beni. Poyrazoğlu, eleştirmenle- ri etkilemek için göstennm dokunak- lı bölümlerini fazlaca art arda getir- miş olmasın? ARİFDAMAR Haziran ayında çıkan aylık ve mayıs-hazi- ran olarak çıkan ıki aylık dergilerden: Adam Sanat, Agora, Akatalpa, Ay, Bahçe, Çıkın, Damar, Dize, E, Edebiyat ve Eleştin, Evren- sel Kültür, Gösteri, Güney, Güzel Yazılar, Is- lık, insancıJ, Kaşgar, Kıtaplık, Kum, Kül, Sa- nat \e Hayat, Simge, Varhk, Yaba, Yenibin- yıl Şiir'de yer alan şiirler arasından \ecmi\ r e Alpay ve Adalet Bilginie biriikte Adam Sa- nat dergısinde yayımlanan TtorgayFlşekçinin ALNIN adlı şiiri ayın şiiri olarak değerlendi- rilmiştir. Alın imgesi çe\Tesinde çeşitli gön- dermelerle oluşturulmuş az rastlanan türden bir sevda şiiridir. ALNIN Gün inerken Assos yamaçlannda, kuzu çıngıraklanyla çoban kavallannın turuncu zamana dağıttığı bir müzikti alnın. Aristoteles, Politika kitabına yazacaklarını düşüne düşüne, Bilge ayaklarıyja çıkarken yokuştan Yanında yeni bir Akademi kurduğu arkadaşlan Khalkedonlu Ksenokrates, Eresoslu Theophrastos... Düşüncelere dalmışken binlerce yıl öncesi, sonrası diye Işte buldum sonunda, beni yıllardır buraya çeken şeyi: Alnında dolaşıyorum burada, alnına uzanıyorum, Dokunduğum toprak alnın. Bu yüzden bende burda bu erinç. Sonra baktım, nerede uzansam toprağa, alnındayım ister elma bahçelerinde olayım, ister üzürrt bağlannda ister dağ başında bir çamın altında, ister kumsalda Aynı erirtç: Alnını okşuyor avuçlanm. Dokunabildikleri için, kutsadım avuçlanmı. Sonra yeniden yeniden baktım: Kavimler kapısı sanki alnın, insanlar oradan dağılmış yeryuzüne Bense kalmışım o kapıda, binlerce yıldır geleni geçeni saymaya. Şairlik budur belki de, insan yaşar, sen yazarsın Sen yaşarsın, insanlık da bir gün yaşasın diye. Işte sayarken geçenleri, bir de baktım yurdum olmuş alnın, Yeıieşmişim, ev kurmayı düşünüyorum oraya. Yüksek bir gök her zaman, kumral çocuklarla dolu bir bahçe Aviusu, odalan hep ışığın, her köşesinde saran san bir sıcaklık. Bir insan ömrü yetmez çoğu zaman, bir dilek tutmak için bile Bir kez olsun gökkuşağının altından geçmeye. Bu yüzden olmali bende bu bitmeyen talih , _ Altında yaşamaktan sürekli alnını saran gökkuşağının Kumral gökkuşağı, kumral ormanlar, kumral yokoluş Alnın, kendi toprağını kazacağım kumral ülke. - TURGAYFİŞEKÇİ Altın Kıyı Kısa Film Festivali KlM KİMDİR? / TURGAY FİŞEKÇİ Balıkesir'de doğdu. Istanbul Üniversıtesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdı. Yayıncılığı meslek edindi. Kimileri bestelenen şıırleri üç tatapta toplandı: \ltik Bahar, Dip Sevgi, Sevgi Bağla- n. Şiirleri nedeniyle Akademi Kitabevi, Beh- çet Aysan, Halkevlen ve Behçet Necatıgil şı- ir ödüllenni kazandı. 1996'dan bu yana Cum- huriyet gazetesi yazan. Bu yazılanndan bır bölümü An Bakış adıyla kıtaplaştı. 2000 yı- lında katıldığı Edebiyat Ekspresı adlı etkinlık- le ilgili anılannı Raylar Üzerinde Avnıpa ad- lı kitabında anlattı. Yayıncılık uğraşını Adam YayuJan'nda sürdürüyor. Aylık Adam Sanat dergisinin yayın yönet- menliğini yapıyor. îlk kitabı yayırnlandjğm- da, AzizNesin kendisini Türk şiirinde uzun yıl- lardır rastlanmayan "Hikmet söyleyen bilge şair" olarak tarumlamıştı. Duyarlı iç dünya- sıyla dış dünyanın sorunlannı ustalıkla bir- leştırmesı ve bu dünyanın kapılannı okurlara açabilmesı şiınnin başta gelen özelliği. Kültür Servisi - 2. Kuşadası AJün Kıyı Kısa FUm Festivali, yann Kuşadası'nda başlıyor. İs- tanbul Kısa Filmciler Derneği ile Kuşadası Bele- diyesi Çevre ve Kültür Hizmederini Geliştirme Derneği tarafindan düzenlenen festival. 30 Hazi- ran 'a deksürecek. Festival çerçevesınde 'Çevre, Kültür vıeKaybo- lan Değerler' konulu '4. ITusal Çesre Kültür Kı- sa FUm ve Öykü YanşmasT adlı bır yanşma dü- zerdenecek. Yanşmanın seçicı kuruJu, kısa film dalında Ali Hakan. Agâh Ozgüç, BinnurKıbnçkayıa. MehmetAçar. Hüh^a Koç- viğit Okta> Güzek^lu, Sd- çukÖzer, Uğur YüceL öy- kü dalında ise Dr.Ayşe Şe- rifoğlu. Gül .41tan, Hatice Meryem. MuzafferHiçdur- maz," Prof. Dr Oğuz Makal Prof Dr. Konca Yîım- lu,MehmetGüleryüz, mızah yazan Metin Üstün- dağ, Vural Çavnşoğlu ve Yücel Ünlüden oluşu- yor. Festıval, yann saat 20.00'de 'Nâzım Hikmet 106. Yıl Paneli' ile başlıyor. Ataol Behramoğlu, Emin Karaca, Prof. Dr. Oğuz Makal ve Haşmet Zey- bek'in katılacağı panelde, Nâzım Hikmet'in şi- iri, sineması. siyaseti ve tiyatrosu ele alınacak. Ediz Hun, Uğur \ ücel ve Özcan Çetin'ın mi- • Festival boyunca her akşam saat 21.30'da bir kısa film gösterilecek. Ulusal kısa filmJerin yanı sıra çevre konulu kısa filmler de görülebilecek. safir olarak katılacağı 'Sokak Çocuklan ve Sine- ma' konulu panel, 27 Haziran'da saat 20.00"de ya- pılacak. Umut Çocuklan Derneği Başkanı Yusuf Kuka. Oktarv (rfizdoghı. Dev let Bakanı HasanGe- mici ve Metin Üstündağ" ın konuşmacı olarak ka- tılacağı panel, îstanbul Kısa Filmciler Demeği'nin 'SokakÇoculdanveSinema' konulu '2. Ulusal Kı- sa FBm Yanşmas'nın bırön çalışması. HülyaKoç- jiğit. Cülsen Tuncer. AKn Taşçn'an ve Prof. Dr. Konca Yiıınnı'nun konuşmacı olarak katılacağı • — — — — — "Kadın ve Sinema' konulu panel ise 28 Haziran'da. 29 Hazıran'da saat 19.00'da Muzafferİzgünün 'Nasred- din Hocave Biz' konulu söy- leşisinın ardından "4. Ulu- sal ÇevTe Kültür Kısa Film ———^—— ve Öykü Yanşması'nda ödül alan kısa filmcilerin katılacağı panel yer alacak. Festival, 30 Haziran saat 20.00'de Murathan Mungan'ın 'Sinema veEdebhat' üzerine söyle- şisiyle sona erecek. A>Tica, festival boyunca her akşam saat21.30'da birkısa film gösterilecek Ulu- sal kısa filrrüerin yanı sıra çevre konulu İran, ts- panya ve Fransa İasa filmlerinın de görülebile- ceği festivalin açılış filmi uzun metrajlı bir çev- re filmi olacak. Festi\ alde ödül alan filmler ise 30 Haziran "daödül töreninden sonra gösterilecek. Sanal Müze'de Süleyman Seyyid Kültür Servisi - Eczacıbaşı Sanal Müzesi, 20 Haziran "dan ben iik ressamlanmızdan Süleyman Seyyid'in retrospektif sergisine ev sahipliği ya- pıyor.wmv.sanalmiize.org adresinde bulunan ser- gide, Süleyman Seyyid Bey"in farldı yıllanna ve temalara ait ulaşılabilinen imgelen yer ahyor. İzleyicilerden gelecek yenı yapıt imgeleri ve bil- giler sayesinde serginin güncellenmesi ve eser- lerin eksiksiz olarak yansıtılması hedefleniyor. Eczacıbaşı Sanal Müzesi danışmanı Haşûn Nnr Gürel,u Seyvid Bey'in Baü resim sanatının görmebiçimlerivetekniğivie Osmanhgörsel bel- leğînin/kültürünün uyumlu bir biçimde bileşimj- ni başarabildiği için önemsendiğini ve yapıûan- nın günümüze değin «ecerliliğini koruduğunu*" söylüyor. Gürel, Süleyman Seyyıd'in özellikle yaşamının son 15 yılında bir araya getirdiğı mey- veler, çiçekler, bıçaklar ve bardaklar ile titizlik- le kurguladığı natürmortlannda duyarlı bir an- latıma ve teknik yetkinliğe eşzamanlı ulaştığını belirtiyor. Seyyid 'den günümüze kalan yapıtla- nn büyük çoğunluğu natürmort olmasına karşın sanatçırun farklı yıllanna ve temalaruıa ait resim- ler sunmaya çalıştıklannı sözlenne ekliyor. Natürmortlan Şeker .\hmet Paşa, Zekai Paşa ve Hoca Ali Rıza'ya göre daha canlı ve kuvvet- li bulunan Süleyman Seyyid, Türk resminde bır erken dönem izlenimcisı olarak, kendinden son- ra gelen kuşaklan etkiledi v e klasik resim gele- neğinin katı kuralcılığını aşmakta başanlı oldu. YAZIODASI SELİM tLERİ Deli Aşk' Deli Aşk'\ geç edinebildim. Okura ulaştığından haberim yoktu. Oysa bu yapıtın yazılış serüveni- ne az buçuk tanıklık etmiştim. Deli Aşk'ı özlemle bekliyordum. Peride Celal benim ustam. Roman yazma tut- kusunu bana aşılayan yazarlardan biri o. Gecenin Ucundakı Işık, Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilirken söze dökülemeyecek bircoşku duyardım. Gecenin Ucundaki Işık'aözenerekKaranM Yüz- lü Günün Aydınlığı'ru yazmaya koyulmuştum. Bir koca san defterdi... Peride Celal benim dostum. 1970'lerde tanış- tık. Bebek'tekı evine gitmiştim. Heyecandan titri- yordum. Bır akşam yemeğı bu dostluk için baş- langıç oldu ve dostluğumuz hep sürdü. Kurtlar'da roman kahramanı bile oldum. Bir ro- manda sizden yola çıkılarak yazılmış bir kışiyi oku- mak bambaşka bir duygu. Peride Hanım, 'genç romancı' diyordu bana. Sayfalarca iz sürüyordum genç romancının ardın- da. Sonra bir saptayım, beni ürküten birsaptayım: Kurtlar'ın baş kişisi, genç romancının gözlerin- dekı yalanı okuyordu: Genç romancının ikide bir- de şaklabanlıklar yapmasının arkasındaki gizli acı! Çarpılıp kalmıştım. Istediğıniz kadar saklanmaya çalışın, usta bir romancı sizi ergeç yakalar. Peride Celal'ın Ada, Her Yalnızlık Gibi'ye, o yi- tik kitabıma anlatı kişisj olarak girmesı Kurtlar'dan sonra, eskilerin deyişiyle, Kurtlar'a nazire. Kurtlar'da bazan 'genç romancı', bazan 'genç yazar'dım. Şu satırlardı beni vuran: "Genç yazar, içki masasında mutsuzluğunu giz- lemeye yarayan şakaları, gevezelikleri ile gözleri- nin dennlerinde saklar acılannı." Ada, Her Yalnızlık Gibi arada kaynadı gitti. Ama iyi ki yazdım Peride Hanım'ı diyorum bugün de... Şimdi Deli Aşk'ı okuyorum. Her zamanki Peri- de Celal ustalığıyla başlıyor. Ama birdenbire, Elif ortaya büsbütün çıkar çıkmaz, roman çok başka bir anlam ediniyor. Kurtlar da acı bır eserdı. Gel- gelelim Deli Aşk'taki acı, Kurtlar'ın acısını aşıyor. Peride Hanım, Deli Aşk'a dört yıl önce başlamış- tı. Kimileyin telefonda, kimileyin yüz yüze görüş- melenmizde anlatırdı. "Aşktan hasta olan birka- dınıyazmak ıstiyorum" demışti. Ben de hemen not etmiştim: 'Aşktan hasta olan...' Deli Aşk'ta Elif söylüyor: "Benim sana olan aşkım bir hastalık... Geçecek bir gün, bilmiyorum." Hangi aşk hastalık degıldır? Ve bu hastalık geçer mi bir gün, hasta iyileşebi- lirmi? Deli Aşk'ı henüz bıtirmedim. Ama hastanın iyi- leşemeyeceğini duyumsuyorum... Peride Celal. Türkçenın ustası. Yeni sözcükler onun kaleminde uçuşup duruyoriar. Şu sözcük oturmamış, keşke yazar şu sözcüğü kullansaydı diye yerinmiyorsunuz. Tam tersine, duru Türkçe- nin yetkin bir roman diline evrilmesinden tat alı- yorsunuz. Peride Celal, anlatma ustası, tahkiye ustası. Cem Soner'in -romanın erkek kişisi- yeni evinde- ki ilk günu anlatan bölüm, anlatma sanatı açısın- dan inanılmaz güzellikte. Peride Celal aynntı us- tası. Geçen cumartesıydi, Attilâ llhan'laoturuyorduk. Deli Aşk'ı söyledim. Attilâ Bey, Peride Hanım için, "Birduayen..." dedi. Deli Aşk'ta da Attilâ llhan için "usta" deniyor. Çetin Altan ve Attilâ Bey için. Peride Hanım sizi çok özledim. Yazdageldi; ni- çın buluşmuyoruz? Takvımde iz Bırakan: "Çantam omuzuma asılı, ellerim yağmurluğu- mun ceplerinde, hızlı hızlı yürürken ona yüreğimi açıyor, küfrediyorum sırasında öfkeyle. Beniiste- diğim gibi sevmediği, benim onu sevdiğim gibi sevmediği için." Peride Celal Can Yayınlan, 2002. Mine Bahadır'ın başarısı • XEW YORK (AA) - Mıne Bahadır, 'My Endless Obsession - Sonsuz Saplantım' adlı şiiriyle 'Uluslararası ŞiirKütüphanesi'ne kabul edildi. Bılkent Üniversitesi Ingiliz Dili ve Edebiyah mezunu olan Mine Bahadır'ın şiiri, kürüphane tarafindan yayımlanacak olan ikinci antolojide yer alacak. 'More Letters frorn the Soul' adlı antolojinin ilk bölümü ise bu yaz yayımlanacak. Uluslararası Şiir Kütüphanesi'nde daha önce Aziz Doğdu'nun şiiri yer almıştı. Uluslararası Şiir Kütüphanesi'nin yöneticısi Hovvard Ely. "genç Türk şairlerinin başanlannı şaşırtıcı bulmadığım, yaratıcılıklannın sınırlannı zorlayarak, edebiyat dünyasının yaratıcı ruhlara olan açlığını giderdikleri için kendilerine müteşekkir olduklannı' belirtti. Bahadır. aynca kütüphanenin düzenlediği yanşmanm 2003 ayağında finale kalan 100 şairden biri oldu. BUGÜN • HARBİYE AÇIKHA\A TİYATROSU'nda 21.00'de Sultans of The Dance'ın gösterisi. (0 212 352 18 18) • RAHMİ M. KOÇ MÜZESİ'nde 'Latin Müzik Günleri' kapsamında 21 OO'de Barrio Chino konseri. (0 212 274 77 77) M ENKA AÇIKHAVA TİYATROSU'nda 21.15'te 'Kadınlar Devleti' adlı oyun. (0 212 276 22 14) • BEKSAV'da 'Michael Haneke fıhnleri' kapsammda 15.00'te 'Piyanist', 17.30'da 'BUinmeyenKod', 19 30da'TesadüfıBir Kronolojinin 71 ParçasT filmlerinın gösterimi. (0216454 15 55) • ASPENDOS'ta '9. Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali' kapsamında 21.30'da Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü'nün 'Kamervalı Kadın' adlı bale gösterisi. (0 242 735 73 37) MÜZİK FESTtVALİ'NDE BUGÜN • AYA tRİNİ MÜZESİ nde 19.30'da 'Arditti Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nün konseri. (Biletix: 0 216 464 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear