25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
S.-FA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2002 SALI OLAYLAR VE GORUŞLERolay.gorus a cumhuriyet.com.tr EVET/HAYIR 3KTAY AKBAL • ••Vlaçları Dinlerken Radyoda dinlediğim ilk maç Fenerbahçe ile VienerSport arasında idi. Ünlü Taksim kışla- •nda... Yıl 1934... Kimcfi maçı anlatan. Sait Bey -liydı, EşrefŞefik mi, t>elkideMesutCemil? Philips radyonun s e s yükselticisini pence- =ye takmıştık. Tüm mahalle dinlesin diye! .«mşu Nebahat Hanım'dan öğrenmiştik bu a. 0 da alaturka şarkılanJjahçeye indirdiği yük- elticisi ileakşam sulârînda bizlere duyururdu. Azdı, sayılıydı, 30'lann Şehzadebaşısı'nda rad- 3su olanlar... Futbol rneraklısı da o kadarçok eğildi. Taksim Stadı ancak büyük maçlarda olardı. Zeki Bey'in, Nitıat Bey'in oynadığı o .•»asalsı Fenerbahçe - Galatasaray maçlann- <a!.. Şaşırdınız mı, besteci- müzik adamı Mesut (emil'in de maç anlatıc^sı olmasına!.. Yalnız maç egil,filmteride anlatırdiı radyoda... Ramon No- aro'nunoynadığı 'KecJİ ve Kenan'filmini sah- ra sahne, o duygulu sesiyle bizlere tanıtma- rış mıydı Mesut Cem il Bey!.. Son Dünya Kupası rnaçlannı izlerken o gün- l<ri düşündüm... Kimi anılarolduğu gibi kalır tellekte... Ah derdik milli takımımız yabancı- lan yenecek duruma £>ir gelse! Fener - Gala- tsaray muhtelitiydi zaten Milli Takım! Beşik- fcşbelkı, birazdaVefa!.. Otuzlukırklıyıllarbiz- lee bir Milli Takım başarı sı tattırdı mıydı anım- sımıyorum. Geldikiki binlere, baktık Türk fut- tolu dünya takımlarını yeniyor, tur atlayabili- yor. Türk halkı da en büyük mutluluğu, ancak boyle yaşayabiliyor! Açlığını, işsizliğini, para- sclığını. yanna olan güvensizliğini herşeyi unu- tup attığımız gollerle gururlanıyor. Bir anda msydanlar. caddeler doluyor, bayraklar, kır- mzı beyaz renklerle yaşam bambaşka bir gü- zellik kazanıyor Philips radyoda maç dinlerken böyle bir coş- kı duyar mıydık? Şimdi bakanından bilmem kine kadar herkes bir golle hop oturup hop kalktı!. Işlerdurdu, her şey unutuldu. Boşuna m demiş. Portekiz'in kırk yıllıkdiktatörü Dr. Sa- lazar, "Ben bu ülkeyi kırk yıl üç 'F ile yönet- tin"... Üç 'Fnedir? Fut±>ol, Resta, Fado!... Bu- nı kendımize uydurursak, Türk halkını sevin- dirmek, dertlerinden koparmak için bizim TV'ler- de de akşam sabah Tatlıses'ler, Avşar'lar, Te- levoleler, futbol maçlannın heyecanlan, tartış- malan en büyük avuntu, kendini boşuna kan- dırma olmuyor mu? Eski bir Alman cumhurbaşkanı, Dr. Heuss, dCnya şampiyonu olan futbolculannı kutlarken ne demişti: Ülkemize ayakla kazanılan zafer- lerden çok kafayla, akı/la ulaşılan zaferler ge- reKİi..." Dünyada en büyük spor başarılannı kaza- nan ülkelere bakın; hepsi bilimin, kültürün en ileri aşamalanna ulaştığı toplumlar... Futbol iyi, hoş, her başarı bizi sevindiriyor. Ama ayakla değil, kafayla elde edilecek başa- nlar daha çok sevindirecektir. Karanlıktan Aydınlığa Felsefe Günleri... Prof. Dr. Bedia AKARSU 94O'lı yıllardı. O za- Özellikle gençlerin felsefeye il- 1manlann ünlü sosyolo- ğuProf.Dr.Z.F.Fındı- koğlu'nun bir yazısı şu başlıkla yayımlanmış- tı: "Sibirya'da Hurnıa = Türki- ye'de Febefe". O günden bu gü- ne Sibirya'da hurma yetiştınldı mi bümiyorum. ama Türk Ay- dınlanma Devrimi'nın açtığı ışıklı yolla Türkiyede artık fel- sefe yapılıyor. Kaldı ki, o gün- lerde de biz felsefe öğrencileri Alman ve Türk felsefe hocala- nmızdan aldığımız felsefe eği- timi ile en yeni felsefe akımla- nnı biliyor ve en yeni felsefe yapıtlannın. örneğin Sartre'ın Fransa'da daha yeni yayımlan- mış "VariıkveHiçlik'' kitabının seminerde ele alınmasını iste- yebiliyorduk ve vonAster hoca- mız bunu sevinçle kabul ediyor- du. Türkiye'de bilirnsel anJamıy- la felsefe, 1933 'te İstanbul Üni- versitesi'nin kurulmasıyla baş- lamıştır. İlk kuşaklar büyük öz- veriyle felsefenin ilk adımlan- nı attılar ve felsefe yapmanın ne olduğunu göstermek yanında felsefe yapmak için gerekli olan felsefe kavramlannı ve felsefe düi'ni geliştirdiler ve bugünle- re gelindi. Şu yaşadığımız son günlerin iki etkinliğini ele ala- rak bu gelişmenin somut örnek- lerini felsefeyle ilgilenenlere sunmak isitiyorum. Binncisi 16-17 Mayıs'ta Muğ- la Üniversitesi Felsefe Bölü- mü'nün hazırladığı Felsefe Gün- leri'nde yurdun her yanından katılan 28 felsefe öğretim üye- si "Bflgi ve Değer" konusunda bildiriler sundular ve bütün yön- leriyle değerleri, bilimi tartıştı- lar. Tam bir agırbaşlılıkla geçen tartışmalara katılım yüksekti. gısi göriilecek şeydi. Çevremi- zi saran gençlerin soru yağmu- ru altmdaydık. Akşamlan da hep birlikte oturuluyor. konuşmalar sürüyor, yakınlıklar artıyordu. Üçüncü günü yapılan Göko- va'daki tekne gezisinde bu ya- kınlaşmalar büsbütün arttı, fel- sefe tartışmalan sürdürüldü. Bu günlerin başansında Felsefe Bö- lümü Başkanı Prof. Dr.Doğan Özlem ve arkadaşlarının payı büyüktü. Muğla Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlah, başından sonuna kadar tartışmalan izleyerek, ka- tılarak. akşamlan konuklarla söyleşiyi sürdürerek ve herbiri- nıizle ayn ayn ilgilenerek büyük bir konukseverlik gösterdi. Ütinci etkinlik daha bir başkay- dı: Harran Üniversitesi Ulusla- rarası Felsefe Günleri, dünya- nın ilk üniversitesi olarak kabul edilen ve "dünyaya ışık saçan" biüm adamlannı yetiştıren bir yer olarak anılan ünlü "Harran Fel- sefe Oku]u"na ev sahipliğı yap- mış olan Antik Harran Ken- ti"nde gerçekleştinldi. UNES- CO tarafından Dünya Felsefe Günü olarak kabul edilen 4 Ha- ziran Felsefe Günü Lluslarara- sı Felsefe Dernekleri Federasyo- nu (FİSP) \e Türk Felsefe Ku- rumu Başkanı Prof. Dr. t. Ku- çuradi'nin önerisi ile dünyada ilk olarak uygarhğın doğduğu top- raklarda, Harran'da. Felsefe Gün- leri ile birlikte kutlandı. Ilginç yanı bu felsefe günlerinin tartış- macılanrun Kse öğrencileri ol- ması idi. Doğu ile Batı kültür- leri arasında köprü görevini yük- lenen Urfa'nın bir ilçesi olan Harran'ın kalesinde bugünkü Türkiye'nin doğu ve batısından gelen, yüzleri gibi kafalan da pınl pınl olan gençler felsefenin güncel konulannı büyük bir agır- başlıhkla tartışarak ve eğlenerek kaynaştılar. Türkiye genelinde 18 il ve 25 farklı liseden felsefe öğretmen- leri ile birilikte gelen öğreciler, 20 kadar Türk. Rus, Amerikalı, Japon, Azerbaycanlı öğretim üyesinin yönetiminde tartışa- caklardı oturumlarda. Etkinlik Harran Ören Yeri'nde Açılış'la başladı. Bir öğrecinin konuşma- sından sonra, Türk, Rus, Ame- rikalı, Japon öğretim üyesi ko- nuklar birerkonuşma yaptılar. Ja- pon konuşmacı Mika Shino'nun konuşmasından LTsTSCO'ya Dünya Felsefe Günü önerisinin Türk Felsefe Kurumu Başkanı İ. Kuçuradi'den geldiğini öğren- miş olduk. Shino böyle bir öne- riden dolayı T.F Kurumu'na ve Kuçuradi' ya teşekkür ediyordu. (Bu arada şunu da belirtmek is- terim. Dünya Felsefe Kongresi gelecek yıl istanbul'da yapdacak- tır. Bunu sağlamanın kolay ol- madığını biîen biri olarak, bu işi başaran, bu ugurda büyük bir öz\eri ile çalışan I. Kuçuradi'ye ben de teşekkür etmek istiyo- rum). Bu konuşmalann arduıdan Harran Kaymakamı Sayın Ha- 111 tbrahinı Akşit ve Şanhurfa Valisi Sayın MuzafferDflek çok anlamlı ve aydınlık birer konuş- ma yaptılar. Bütün etkinlikleri hazırlayan Felsefe Bölümü Baş- kanı Doç Dr. Zuhal Karahan Kara'nın sunuşu ile Şanhurfa De\et Korosu Sazlan eşliğınde Mehmet Ozbek' in müzik dinle- tisi törene katılanlan coşturdu ve daha ilk anda kaynaştırdı. Daha sonra Harran Kalesi'ndeki iç mekânda oturumlar başladı. Ba- nş ve Savaş , Felsefe ve Banş, Uygarlık ve Kültür, Küreselleş- me \e Kültür, Felsefenin Kav- ramlan, Etik ve Tıp, Bilim ve Fel- sefenin Islam Dünyasına Geçi- şi, Felsefe Eğitimi konulannda tartıştı liseli gençlerimiz; ger- çekten övünç verecek biçimde ve agırbaşlılıkla. Geceleri yapı- lan şenlikler de gençleri kay- naştırmak için özenle seçihniş- ti. ilk gece "Sıra Gecesi" dü- zenlenmişti ha\"uz başında; halk danslanna ve türkülerine genç- ler de katıldı, değişik yörelerin gençleri kaynaşıverdiler. Felse- fenin insanlan nasıl aydınlattı- ğı ve nasıl dost kıldığı gözle gö- rülüyordu sanki bilimsel otu- rumlarda ve eglencelerde. Otu- rumlar arası ve akşamlan Urfa- lı öğrencilerin verdiği kuartet dinletisi, Nietzsche Okuma Ti- yatrosu ve Klasik Yunan Tiyat- rosu'ndan Antigone Sahnesi gi- bi etkinlikler gerçekten kıvanç verici idi. Son gün yapılan Iise öğretmenleriyle üniversite öğre- tim üyeleri arasındaki tartışma- lı oturum da çok ilginçti; her iki yanın eksiklikJerinin ortaya çık- ması bakımından iyi de oldu. Her konuda çok iyi düşünüle- rek yapılmış bu etkinlikleri böy- lesine iyi düzenleyen Harran Üniversitesı öğretim üyesi Sa- yın Doç. Dr. Zuhal Karahan Ka- ra'yı yürekten kutluyorum. Ay- nca bu etkinliklere büyük kat- kıda bulunan Harran Kaymaka- mı Sayın Akşit'i ve büyük des- tek veren Sayın Vali M. Dilek'i ' de anmak isterim. Sayın kay- makamın Harran'da İaırduğu Halk Kitaphğı da, zevkle dö- şenmiş olrnası ve içindeki değer- li kitaplan ile öv^üye değer. Baş köşede Hasan An' Yücel'in, kı- zı Canan Yücel tarafından hazır- lanmış olan, bütün kitaplannın yer ahnası bile aydınlık bir yer- de olduğumuzun bir göstergesi. Bütün bu etkinliklerin tüm il ve ilçelerimize örnek olmasını di- lerim. Cumhuriyet miyiz5 Aşiret mi, Karar Verelim... A l MeKh BtRSEL snmar tatürk'ünbiravuç paratorluğun çöküşünden, arkadaşıyla baş- dipdiri genç bir Cumhuri- . lattığı Milli Mü- yetindoğuşunu birlikte ya- cadelenin son aşaması olan şadık. Atatürk, ebedi dün- Cumhuriyetiadevletinyö- yaya intikal ederken bu netimbiçimi olarak kabu- eserini Türk gençliğine lünden 78 yılı aşmış bulu- emanet ettı. Bizlere ver- nuyoruz. 500 yülık bir ım- diği güvenle, bumirası ko- rumayı ve sahip çıkma ge- reğini adeta unuttuk. Bü- tün ülkelerin gıpta ile iz- lediği inkılaplann da za- manla yıpraûlmasına seyir- ci kaldik. Sonunda bugün- lere gelerek ortaçağ ile. çağdaş yaşam değerleri or- "Bir Mozart ^alıd^ri, Tarihifflekandabir kez dak ünlü «oprano Eva IM ile sahneîeoijc İstanbul Büyükşehir Belediyesi CRR Opera Orkestrası ve Korosu Cemal Reşit Rey Müzik Dostları Derneği / Cemal Reşit Rey Friends of Music Association 22 Haziran 2002 Saat: 21.30 Yer: Yıldız Sarayı/Palace Genel Sanat Yönetmeni: Arda Aydoğan W. A. Mozart Saraydan Kız Kaçırma Die Entführung aus dem Serail" 'Opera 3 Perde CRR Opera Orkestrası ve Korosu / CRR Opera Orchestra and Chorus GtntralAr&ticDincUr./uûıKiDOĞAH Davetiye temini için i Cemal Reşit Rey Konser Salonu Gişesi 0212 232 9830 T.C UILTIİR RAKAM1Ğ1 BUYUK Sef Renglm GBkmen (Devlet Sanotçısı) Reiisör Aytaç Manlzade Kostüm Sevda Aksakoğtu Koro Şefl Çlçek Kurra Kanter Isık MOflt Özbek Korrepetitör ve Sef Yrd. Mahlr Cetlz Korrepetitör 601den G0kşen Prodüksiyon Sorumlusu Ferlde Akpınar Constame Eva Llnd Belmonte Levent GQndQz Osmin Attlta Manlzade (Oevlet Sanûtçıst) Bhndchen Aslı Ayan Pedrillo Arl Edlrne Selim Pasa Herbert Hanko AiSVİÇRE HASTANESİ ' * * "Gen^Sanm Cumhuriyet G L O B A L TRAVE.L SERVICES — - THE RlTZ-CARLTON' KÜLTÜR A 5. YAPIVKRED) SİGORTA KAYAOĞLU BAKIRCILIK SAN. VE TİC. A.Ş. tamında genç kuşaklan iki kutup arasında boşluğa bı- rakıverdik. Bir yönde, Cumhuriyet rejiminin ku- rum ve yasalannı hayata geçirirken, aynı zamanda onlan uygulayacak birey- leri çağdaş inanç ve dona- tımla yeterli miktarda ye- tiştiremedik. Zaman za- man bu yönde yapılan olumlu auhmlar ıse bir sü- re sonra, bilinen nedenler- le gündem dışı bırakıldı. Içine itildiğüniz bu or- tamda Cumhuriyet yöne- timini bir şekil olarak ka- bullenerek, soyut bir anlam vermekle yetüıdik. Ben- zer diğer mefhumlarda ol- duğu üzere, herkesin ken- dine göre bir Cumhuriyet anlayışı ortaya çıku. Her ne kadarlaikdemokratik Tür- kiye Cumhuriyeti, Müslü- man dinine bağlı ülkeler- de bir örnek teşkil ediyor- sa da, bu rejimin dayandı- ğı 3 temel ilkeyi ne oran- da uyguladığımızı gör- mekte yarar olabihr!.. Öz- gürlük (Libert'e): Devlet ve hükümetlerin başlıca var oluş nedeni, vatanda- şın yaşamını en özgür ko- şullarda sürdürmesini sağ- layacak bırumlar oluştur- mak, yasalan çıkartmak ve uygulamasını denetle- mektir. Bunun öncelikle, top- lum ve birey olarak eko- nomik bağımsızlıkla sağ- lanmasını, Istiklal Müca- delesinin ardından Lozan Antlaşması'ndan sonra Atatürk aynen açıklamış ve yaşamı süresince top- lum olarak, ekonomik öz- gürlüğünü korumuştur. Bugün yaşadığımız or- tamda, bu açıdan çok iler- lediğimiz kanısında deği- üm. Toplum olarak "aşiret düzenT ortamında yaşa- yan milyonlarca vatanda- şımızın ne ekonomik, ne fikirsel, ne de fiziksel bir özgürlüğe sahip olduğu- nu sanmıyorum. Bu yetmi- yormuş gibi Cumhuriyeti koruyacak Yüce Mechs'e de bu "aşiret reislerini" beni temsilen TBMM'ye göndererek vatandaşhk gö- revini yapmış oluyorum! Bu nedenle yıllardan be- ri, gündeme gelmeyen top- rak reformu gibi yapısal değışıklikler, bu aşiret dü- zenini rahatsız edici yasa- lan, boşuna beklemeyi sür- dürüyoruz. Eşitük (Egalit'e): Yasa önünde bütün vatandaşlar eşittir fıkri, ancak sözde kalıyor. ne sağhk, ne eği- tim, ne de sosyal hizmet- ler açısından bu eşıtlıkten bahsetmek bugünkü uy- gulamada söz konusu de- ğil. Vatandaşımız, kendi- sine bakımla yükümlü SSK hastanelerınde bir randevu için 6 ay bekler- ken, çok değerli temsilci- lerimiz için özel hastane- lerde ailece bakım ve te- da\i faturalanna milyar- lar ödeniyor. Bu da 6 ay kuyrukta bekleyen, onu seçen vatandaşın geliri ile karşılanıyor. Eğitimde ise bu eşıtlik tam tersine işliyor. Devlet ilköğretimden başlayarak üniversite aşamasına ka- dar kurduğu birimlerle ta- lebi karşılayamadığından, her düzeyde öz?el okul ve vakıf üniversitelenne fi- nans sağlamakla çözüm buluyor.! Bu koşullarda yetiştirdiğimız öğrenciler ne nitelik ne de nicelik açı- sından günümüzün gerek- sinmelerini karşılamaya yeterli oluyor. Birfik(Fratenıit'e): Za- man zaman sözü edilen iş ve siyaset dünyasının vaz- geçemediği "bu biriik''üı maalesef genelde belli amaçlara hızmet etmek- ten ötede bir yaran ohnu- yor. Toplumun yaşam ko- şullannı olumsuz etkile- yen "şer güçleri" devam- lı olarak uyum halinde bu birliği gerçekleştirirken, her ne hikmetse, topluma olumlu katkılan olabile- cek düşünürler, bilim ve kültür sahibi bireyler bir araya gelmekte zorlanı- yorlar. Bu nedenle de çok başanlı etkinlikler göste- ren bazı sivil toplum ku- ruluşlan da, kendi sınırla- n içinde kalmakla yetine- rek, böylehkle destek sağ- layabiliyorlar. Sonuç: Baü'nın ortaçağ- larda yaşadığı feodal dü- zeni, 0 dönemde yaşama- mış olmanın tesellisiyle a\r unurken bunun en ilkel örneklerini 21. yy'da yaşa- mayı sürdüriiyoruz. tçinde bocaladığımız "aşiret düzenTni layık ol- duğu yere oturtmakla, Ay- ıhnlanma Çağl'ru başlat- manın başka yolu yoktur. Bunu gerçekleştiremedi- ğimiz sürece, her düzeyde Ozgürlük ve Eşitük sağla- dıktan sonra Birlik'ten söz etmeye hakkımız olacak- tır. PENCERE Köşeye Sıkışan MHP'nin Durumu.. MHP'nin aldığı son kararlar gündeme bomba gibi düştü; parti üç aylı bayrağını açmıştı; AB'nin dayatmalanna 'e^ef' demeyecekti; bu yüzden hü- kümet bozulursa bozulsundu... Erken seçim mi?... MHP hazırdı.. Apo'nun idamına, Kıbns'ın Yunana verilmesıne, Türkiye'nin elden çıkanlmasına karşı çıkan parti, se- çim sandığında barajı kolaylıkla aşardı... MHP hesabını yapmıştı. • MHP çoktan berı köşeye sıkışmıştı... Parti 'Türkçü' idi.. 'Soğuk Savaş' döneminde dayandığı siyaset üç ayaklıydı: "Allahsız Komünizm"e karşıydı.. "Esir Türkler" kurtarılacaktı.. "Türk-lslam Sentezi" uygulanacaktı.. Bugün durum ne? Sovyetleryıkıldı, "Komünizm Tehlikesi" kalma- dı; Orta Asya'daki "Esir Türkler" bağımsız devlet- lere dönüştüler, "Turan Ülküsü" gerçekleştı; "So- ğuk Savaş" sona erince Amerika'nın "YeşilKuşak" siyaseti bitti, "11 Eylül"den sonra bu politika ter- sine döndü; Türkiye'de '28 Şubat' Turk-lslam Sen- tezi'nin köküne kibrit suyu ekti, MHP'nin dinciler- le yolu ayrıldı. Genye ne kalıyordu?.. Anadolu'da PKK'nin kanlı terörii, MHP'nin ka- nadına kuvvet verdi... Kürtçülük Türkçülüğü körüklemişti. MHP iktidara tırmandı. • Ancak şimdi MHP'ye diyorlar ki: AB'ye gırmek mi istiyorsun?.. 1) Kıbrıs'ı vereceksin!., 2) Kürtlere haklar sağlayacaksın!.. 3) Apo'yu asmayacaksın!.. Pekı, partinin sebeb-ı hikmeti için geriye ne ka- lıyor?.. Üçlü koalisyonda ekonomi tam birfiyasko oldu; Türkiye IMF'ye kayıtsız şartsız teslim edildi; bir de üstüne AB koşulları bindirdi mi, buyrun cenaze na- mazına.. Devtet Bahçeli'nin son tutumu bir "nefis mü- dafaası"n\n zorunluğundan başka şey değil... • "Atatürk milliyetçiliği" ile "Türkçülük" arasında- ki farkı anlamakta, saymakla bitmez yararlar var.. Millet (ulus) "Aydınlanma Devrimi"n\n ürünüdür; 'ümmet'i aşıyor insan, inancın yerine aklı koyuyor, 'kul' iken bireyleşip 'yurttaş' oluyor; 'demokrasi' ve "insan hakları'na yöneliyor; bu sürecın içeriğinde ırkçılık'yok; milliyetçilik uyanışı var, "ulus devlet" böyle kuruluyor... Atatürk milliyetçiliği Türkiye Cumhuriyeti'nin özünü oluşturan "Aydınlanma Devnmi"yie özdeş- tir; kulu yurttaşa dönüşmüştür; Anadolu'da yaşa- yan herkes hangi soydan olursaolsun -Çerkez, Lİz, Arap, Kürt, Rum, Ermeni, Yahudi, Boşnak, vb...- üst kimliğinde Türk'tür... Günümüzde insanlığın büyük belası "etnik mil- hyetçilik"\\r, bu siyaseti emperyalizm körüklüyor; aynı toprakta ve devlette yaşayan insanlar, de- mokrasinin emek-sermaye tartışmasına dayanan sınıfsal içerığinden kopuyorlar; birbirlerine soyca duşmanlaşıp kan döküyorlar... Ne Türkçülük!.. Ne Kürtçülük!.. Bu kapsamda MHP'ye düşen büyük bir görev var; parti Soğuk Savaş'ı geride bırakan dünyada, geçerli yeni koşulların ayırdına varmalıdır; Anado- lu halkının sağduyusuna koşut bir yola girilmelidir; Atatürk'ün "ulusalcılık" potasında insanlarımızın kaynaşması gerek... Ne var ki AB'nin Türkiye'ye dayattığı koşullarda önceliklerı ve sonralıkları amaçlı olarak birbirine kanştırması, MHP'yi köşeye sıkıştırdı... Parti tabanında yukarıya doğru bir baskı olma- saydı, Devlet Bahçeli, koalisyonu bozabilecek bir siyaseti göze alır mıydı!.. ENGLISH CENTRE L a n g u a g s S c h o o l Gene) Ingılızce Programlan Şırfcetler ve Kuruluşlar için Ûzel Programlar İş IngiNzcesı Programlan TOEFL-IELTS-FCE Smavfanna Haartık Progrsmlan Çoculdara Ûzel Hafta IÇJ Gündüz Yaz Programlan Bıre-bir fngilızce Eğıtımlen Ev Hammlarm Özel Programlar Ûğrencilerimıze Ücretsiz Aktivtteler Rum.ll C<d. No:92 W220 O m n t e y btantoul T.l: (0212| 225 »1 72-247HSS• 241 M S4 www mudafaai-hukuk.com.tr ATATÜRKÇÜ AYLIK DERGİ Tel: (0 312) 432 24 34 Faks: 432 2818
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear