01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
JAZİRAN 2002 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER tetm Kaplan'a tlilîye yok İBERLİN (AA) - Ananya'da faalıyetleri ysaklanan Islami (miyet ve Cemaatleri Erliği'nin (İCCB) c*:aevinde bulunan yneticisi Metin hplan'ın erken taliye taiebi üsseldorfYüksek Ealet Mahkemesi trafından reddedildi. tetin Kaplan. czasının 3'te 2'lik k»mını çektiği için eıcen tahliye talebinde bhınmuşru. IVum paketine iltal davası • ANKARA (Cunıhuriyet Bürosu) - 'tkinci uyum paketi" oarak adlandınlan yısanın "partilerin kıpatılması ve dernek kırma hakkındaki ksıtlamalarla" ilgili hikümlerinin iptal edilmesi için Anayasa N.ahkemesi'ne dava acıldı. SP Kahramanmaraş Milletvekili Mustafa Kamalak, 111 rr.illetvekili adına açılan davanın dlekçesini Anayasa Mahkemesi'ne dün sundu. Taşıt vergismde af hazırlığı _ • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Maliye Bakanhğf nın hazırlığını sürdürdüğü stok affı düzenlemesinin, taşıt vergisinin faizlerini de kapsayacağı belırtilıyor. Yasa taslağıyla, ödenmeyen motorlu taşıt vergilerinin gecikme fazizinden muaf tutulacağı kaydedildi. Mükelleflere, yasanın yürürlüğe girmesinin ardından ödeme kolaylığı sağlanacağı bildirildi. Örnek dayamşma • ORDU (AA) - Beledıye-tş Sendikasf na üye işçiler, bir süre önce yaşamını yitiren arkadaşlan Salih Özkan'ın ailesine, aralannda topladıklan paralarla yaptırdıklan daireyi armağan ettiler. Dairenin tapusunu düzenlenen törende aileye veren Belediye- Iş Sendikası Genel Başkanı Nihat Yurdakul, sendika üyelerine teşekkür etti. Çîller: Türkiye sandığa gidiyop • İstanbul Haber Servisi - Yeniköy'deki taksi durağını ziyaret ederek esnafın sorunlannı dinleyen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Türkiye'nirLciddi yönetim boşluğuyla karşı karşıya olduğunu belirtti. Hangi karar alınırsa alınsın, uygulayacak ekip olmadığını vurgulan Çiller, "Bu ne vekâletle gider. Vekâletle gider de bir hafta, 10 gün gider. Türkiye artık sandığa gidiyor" diye konuştu. Parti yöneticileri: Başbakan nekahet döneminde. Görevini daha etkili biçimde sürdürecek DSP: ÇekilmeyecekANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Muhalefetin yanı sıra hükümet ortaklarından da Başbakan Bülent Ecevit'e "çekü" baskısı artıyor. ANAP Grup Başkanvekili Nihat Gök- bulut. Ecevit'in "görevi yü- rütüp yürütmeyeceğine aci- len karar vermesi gerektiği- ni" söyledi. DSP Grup Başkan- vekili Emrehan Halıcı "Baş- bakan'ın nekahet dönemin- de olduğunu, en kısa süre içinde sağuklı günlerine tek- rar kavuşacağını ve görevi- ni daha etkili biçimde sürdü- receğini" ileri sürdü. Başbakan Ecevit'in çekilme- si yönündeld beklentiler dün de gün boyu çeşitli spekülasyon- • ANAP Grup Başkanvekili Gökbulut "Görevi yürütüp yürütemeyeceğine kendisi ve partisi acil bir karar vermelidir" açıklamasını yaaparken, MHP Ece- vit'in çekilmesi durumunda Bahçeli'nin başbakanlığında 3 partinin hükümete devam edebileceğini düşünüyor. lara neden oldu. ANAP Grup Başkanvekili Gökbulut, dün parlamentoda düzenlediği ba- sın toplantısında, çekilip çekil- memenin Başbakan Ecevit ve partisi DSP'nin sorunu oldu- ğunu söyledi. Gökbulut, "Baş- bakanhk gibi ağır bir görevi yürütüp yürütemeyeceğine kendisi ve partisi acil bir ka- rar vermelidir" açıklamasını yaptı. Bu toplantının ardından DSP Grup Başkanvekili Emre- han Halıcı, Genel Başkan Yar- dımcısı Tayfun İçli. Genel Say- man Mecit Şekercioğlu ile Ge- nel Sekreter Yardımcısı Süley- man Yağız bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıyı düzenle- yenlerin Rahşan Ecevit'e ya- kın kadro olması ve diğer Grup Başkanvekili Aydın Tümen'in toplantıya katıfmaması dikka- tiçekti. Halıcı, "Başbakan Ecevit için yakışıksız sözler sarfedi- lerek bir gözü dönmüşlüğün ilkelliği içinde hareket edil- diğini" söyledi. Halıcı, "Bun- ların bir kısmı kendilerini doktor yerine koyarak gerçe- ğe dayanmayan sağlık yorum- lan yapmakta, bir kısmı ken- dilerini partimizin yetkili or- ganları yerine koyarak ah- kâm kesmekte. bir kısmı da başbakanımızın görevini bı- rakmasını ve kendisine vekil tavin etmesini isteyerek ken- di gizü emellerine ulaşmanın planını uygulamaya çaİışmak- tadır. DSP'liler olarak bunla- rı şiddetle kınıyoruz" dedi. Halıcı, Gökbulut'un açıklama- lan konusunda ise yorum yap- mayacağını söyledi. Hükümetin küçük ortağı ANAP da Ecevit'in çekilme- sinden sonrakı gelişmeler için hazırlanmaya başladı. ANAP kurmaylan. Ecevit'in çekilme- si nedeniyle 2003 'ten önce bir seçime gıdılmesinin AB-Türki- ye ilışkilerini sıkıntıya sokaca- ğını, düzenlemelerin geç kal- ması nedeniyle bunun pahalıya mal olacağını savundu. MHP ise Ecevit'in çekilmesi duru- munda Deviet Bahçeli'nin baş- bakanlığında olmak koşuluyla 3 partinin hükümete devam ede- bileceğini düşünüyor. Ecevit sonrası senaryolar ANAP Ozk an'a sıcak ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Başba- kan Bülent Ecevit'in çe- kilmesi beklentisi "hü- kümette ve DSP'de Ece- vit sonrasrna ilişkin spe- külasyonlan yoğunlaştır- dı. Ecevit'in hem başba- kanlığı, hem de DSP ge- nel başkanlığını bırakma- sı durumunda iki koltu- ğun birden boşalacağı; bunun da yeni hükümet arayışları sürecinde DSP'de kimin muhatap alınacağı sorusunu gün- deme getireceğine dikkat çekildi. ANAP'hlar ise, Başbakan'ım çekilmesi durumunda vekaletin Hü- samettin Özkan'a bıra- kılmasını istiiyor. DSP yöneticilerinin ak- sı yöndeki açıklamalan- na karşm, Başbakan Ece- vit'in çekileceğine iliş- kin senaryolar bitmiyor. Başbakan Ecevit'in bı- rakma karan alması du- rumunda, "vekalet" me- kanizmasınnı işletilmesi kolay aörünmüyor. ANAP'hlar vekaletin Hü- samettin Özkan'a bıra- kılmasını isterken, MHP'liler"VekaletBah- çeli'ye bırakılmalı" di- yor. DSP kulislerinde ise, "Vekâlet bırakılmaz. Başbakan çekilme ka- ran alırsa istifasını Cumhurbaşkam'na su- nar" görüşü dile getiri- liyor. Ecevit'in hem başba- kanhğı, hem DSP genel başkanlığını bırakması durumunda, yeni görev- lendirme sürecinde DSP yönetiminde boşluk gö- rüntüsü olacak. DSP'de tüzük gereği, genel baş- kanlığa genel sekreter ve- kâlet ediyor. Ecevit'in is- tifasını sunması duru- munda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin DSP'den yeni bir ismi, ya da MHP lideri Devlet Bahçeli'yi görevlendir- mesi gündeme gelecek. Bu süreçte, DSP yöneti- mindekı boşluk görüntü- sünün sıkmtı yaratabile- ceği kaydediliyor. AB sü- recinde de kesinti yarat- mamak için, Ecevit'in başbakanlığı bir süre da- ha sürdürüp yaz tatili sü- recinde kurultayı topla- yarak DSP'de yönetim değişikliğini gerçekleşri- rebileceği kaydediliyor. Bazı DSP'liler ise "Baş- bakanhk daha yorucu bir görev. Başbakanlığı bırakıp, kongreye ka- dar genel başkanlığı sürdürebilir" görüşünü dile getiriyor. CtZMEDEN YUKARI MUSA KART ARAMIZA VEJOI m.kart« superonline.com Parkinson olduğu iddia edilen Başbakan'ın omurgasının da kınldığı öne sürüldü Ecevit'in doktorları susuyor ÜĞÜ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Sinir sistemi rahatsızlığı olarak tanımlanan Parkinson has- talığı ile kaburgalanndan sonra omurgasında da kınk olduğu or- taya çıkan Başbakan Bülent Ece- vit'in sağlığına ilişkin spekülas- yonlar da yoğunlaşıyor. Başkent Üniversitesi Hastanesı'nden Baş- bakan'ın sağlığına ve uygulanan tedaviye ilişkin hiçbir açıklama yapılmazken Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin (GATA), Ecevit'in sağlık dosyasını incelemeye al- dığı öne sürüldü. Ecevit, Başkent Hastanesi Nö- roloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turgut Zileli başkanlığındaki ekip tarafindan dün yeniden kont- rolden geçirildi. 1 saat Ecevit'in evinde kalan doktorlar, hiçbir açıklama yapmadan konuttan ay- nldılar. Her gün yeni rahatsızhk- lan ortaya çıkan Ecevit'in 3 yıl- dır Parkinson rahatsızlığı olduğu ve bu yönde tedavi gördügü de be- lirtildi. Hükümetin 3 yılını de- ğerlendirdiği Başbakanlık Konu- tu'ndaki basın toplanbsında "nö- rolojik rahatsızlığını ilk kez di- le getiren ve 1 saat sonra çok kö- tü de olabileceğini" itiraf eden Ecevit'in dil sürçmeleri başta ol- mak üzere konuşma ve yürüme güçlüğünün de bu hastalıktan kaynaklandığı ifade edildi. Geçen yıl kas zayıflığı hasta- hğı teşhisi konulan Ecevit'in gör- düğü kortizon tedavisi nedeniy- le kemiklerinin kınlganlığının arttığı, kaburgalanndan sonra omurgasının da kınldığı, evinde çelik korseyle tedavi edilmeye çalışıldığıöğrenildi. Doktorlan- nın, gazetelerde çıkan haberlere karşın Başbakan'ınsağlığıyla il- gili açıklamalaryapmaktan kaçın- ması da tepki görmeye başladı. Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer, dün Moğolistan'a git- meden önce Esenboğa Havaala- nı'nda gazetecilerin Ecevit ile il- gili sorusu üzerine, "Kendisiy- le ben öğleden sonra (dün) gö- rüstünı. Bir sıkıntısı olmadığı- nı, ağnsı sancısı olmadığını söy- ledi. Ancak doktorları omurga- sındaki rahatsızlık nedeniyle kaygı içerisinde bulunduklan- nı söyledi" diye konuştu. IRMIKI AYDIN ENGtN [email protected] Yazı saati geldı de geçiyor bile. Ama ekranın başına çakıl- dım kaldım. Kore'den canlı ya- yın. Dünya Kupası açılış töre- nı. Baştan birkaç dakikasını ka- çırdım. ilk bölüm "hoş geldi- niz"m\ş. Hoş bulduk. Sahiden "hoş" bulduk. Dünyanın en büyük fut- bol sirki başlarken Koreliler akıl, emek, yaratıcılık, teknoloji gibi insan hünerlerini kaynaştırıp göz okşayan, gönüller açan bir gösteri hazırlamışlar. İlk bölümü- ne ''hoş geldıniz" demişler. "Hoş bulduk'demeye kalma- dı ikinci bölüme geçıldi: lleti- şim!.. lletişim deyince aklımıza ya medya ya cep telefonu gelir ol- du ya... Kameralar yeşıl çimle- rin üstüne göz alabildiğine ser- pilmiş çocuklardan üçüne yak- laştığında çağnşım "iletişim" olmadı. Üç çocuktular. Çevre- lerindekı yüzlerce çocuk gibi üç çocuk. Biri çekik gözlü. Uzak- doğu'dan bir oğlan. Bir oğlan çocuğu daha. Sarışın. Belki bir Iskandinav ya da Hollandah, yani bir kuzeyli. Bir de kız. Ka- raderili. Iri karagözleri ve sık lletişim - Barış - Paylaşım örülmüş saçlarıyla Afrika'yı Uzakdoğu'ya taşımış gibi. Ellerindeki futbol toplarıyla oynayıp, kendilerine önceden belletilen dans adımlarını atar- ken kıkır kıkır gülüşüp konuş- tular... Evet konuştular. Hangi dilden? Bilemem. Duyduğum, stadyumun dev ses yükselticilerinden bıze ka- dar ulaşan etkileyici bir müzik- ten ibaretti. Ama gördüm: Ko- nuştular. Cep telefonsuz ve ekransız konuştular. Karşılıklı. Koca bir stadyu- mun ortasında. yüzlerce çocu- ğun arasında ve on binlerce se- yircinin gözleri önünde ve mil- yonlarca TV izleyicisinin tanık- lığında konuştular... Biri çekik gözlü, biri sanşın, biri kara derili üç çocuğun ko- nuştuğuna, kameranın onlara yöneldiği birkaç saniye boyun- catanıkolmasaydım "Gösteri- nin bu bölümünün adı niye ile- tişim konmuş" diye sorabilir- dim. Bu küçük ama anlamlı ve önemli ayrıntı ile oyalanır, "ile- tişim" kavramının günümüzde zenginleştiğini mi yoksa saptı- ğını, özünü yitirdiğini mi vurgu- lamalı gibisinden felsefi(!) düşün- celer büyütürken yeni bir bölü- me geçildi: Banş!.. Oyun alanının ortasında, ala- nı boydan boya kaplayan, iazer ışıkiannın bin bir renge boyadı- ğı tiril tiril örtülerin altından bir "Kore çanı" yükseliverdi. Yıllar öncesine, Almanya'da Frankfurt kentinde 1989'un kar- lı bir kış gününe döndüm. Elin- de eksık yazılmış bir adres pu- sulası tutan ve oraya mutlaka ulaşması gereken bir Koreli tek- nisyen, canını dişine takıp, o adresi bulup kendisini toplan- tıya yetiştiren taksi şoförüne, geleneklerinde bahşiş vermek olmadığından ama ille de bir armağan vermek istediğinden, çantasını kanştırdı, kanştırdı ve ahşaptan oyulmuş küçük bir "Kore çanı" bulup çıkardı. Ber- bat bir Almanca ile ve Uzak- doğulularda pek az rastlanan taşkın bir "teşekkür"\e konuş- tu: - Bu banş çanı'cf/r. Deherki üç bin yıl önce savaş/n bittığini bütün köylere duyurmak için büyük tapınaktaki rahipler bü- yük bir çan yapmışlar. Sesi Ko- re 'nin her yehnden, belki de dünyanın heryennden duyulan bir çan. Sadece savaş bittiğin- de, savaşın bittığini insanlara muştulamakiçin çalınır. Kore'nin heryennden, belki de dünyanın her yehnden duyulur. Buyrun busizin... Kore başkentinde, Seul'de stadyumun ortasında kocaman bir barış çanı yükseldi. Sarı, ka- ra, beyaz dünya çocukları el ele tutuşup. dans edip barış çanının çevresinde koşuştur- dular. Barış'ın o stadyumun çimle- riyle sınırlı kaldığını bile bile duy- gulandık. Insanlığın kendi kadar eski bir düşünün, banş ın hiç ol- mazsa bir stadyumda, bir oyu- nun alanının çızgileri arasında da olsa adeta ete kemiğe bü- rünmesi kımi kıvandırmaz ki? Pakistan'la Hindistan nükle- er bombalan ellerine almışlar kapıştı kapışacaklar... Filistin'de Cenin, Beytüllahim hâlâ kanı- yor... Irak'ta masallar kenti Bağ- dat'ta her yaştan Arap gitgide daha sık gökyüzüne bakıp, yü- reklerinde derin bir korkuyla In- cirlik'ten havalanıp üstlerine yö- nelen bombardıman uçaklarını beklerken... Kolombiya'da, Fi- lıpinler'de "ölüm çanlan" dur- maksızın çalarken Seul'de stad- yumun çimleri üstünde yükse- len "banş çanı" bir gerçegi de- ğil ama bir umudu yeşertmıyor mu? Açılış gösterısinin son bö- lü mü "paylaşım"d\. Paylaşım bölümü bugünün dünyasını tam yansıttı. Ço- cuklar koşuştular. Bana san- ki şaşkın şaşkın koşuştular gibi geldi. "Banş bu kadar uzaktayken adil bir paylaşı- mın düşünü bile kurmak zor. Işte böyle şaşkın sepelek ko- şuşturulur..." deyip, çakılıp kaîdığım ekran başından ay- rıldım. Yazıyı teslim saati geçti ge- çiyor... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA EUPO Pahalılığı... MÜNİH - Almanya'da eylül ayında yapılacak se- çimlerde iktidardakı Sosyaldemokrat-Yeşil ko- alisyonunu bir tehlıke bekliyor mu? Şimdilik durum pek iç açıcı değil!.. Almanya'da ciddi bir ekonomik sıkmtı söz ko- nusu... Euro yürürlüğe girdiğinden beri halk tükettiği kimi ürünlerdeki değer artışının farkında... Halk çok sık tükettiği temel gıda maddelerin- de artışlar olduğunu, bu nedenle geçim sıkıntı- sı çektiğıni, hükümetin vurgun yapan firmalara yap- tırımda bulunmadığını öne sürüyor... Örneğın, ekmek çeşitlerinde yüzde 7.3, süt ürünlerinde yüzde 11.8, domateste yüzde 64, patateste yüzde 53, ampulde yüzde 13, tekstil ürünlerinde yüzde 11, ayakkabıda yüzde 10 ar- tışlar var... Aynı durum Euro'ya geçen Hollanda, Italya için de geçer li... Almanya'da tüm bu gelişmeler yaşanırken ni- san ayı ıtibarıyla yıllık enflasyon oranı yüzde 1.6... Yanı son derece düşük... Ancak Almanlar şöyle diyor: "Euro değil Teuro..." Teuro kavramı çok yeni... Aslında 'Teuer' pahalı anlamına geliyor. Teuer ve Euro sözcüklerinden esinlenilip Teuro' sözcü- ğü üretiliyor... Kısaca halk sıkıntısını böyle dile getiriyor. "Euro pahalılığı.." Bu olup bıtenlerı iktidarın büyük ortağı SPD, "önümüzde yaz aylan var" deyip eylülde yapıla- cak seçimlere getirıyorlar: "Ekonomide bir sıkmtı olduğu gerçek. Ama üç- dört ay içinde Euro pahalılığının önüne geçece- ğiz. Maliye Bakanlığımız harekete geçti. Keyfizam yapanlan bir bir saptadı..." • • • Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, 1998 yılında iktidara gelırken şöyle demişti: "Işsız sayısını hızla indireceğız..." Şu anda Almanya'da işsizlik oranı yüzde 10... Kamuoyu araştırmaları, bugün seçim olsa SPD'nın oy oranının yüzde 30'a gerilediğini gös- terıyor... SPD'nin oy yitirmesinin nedeni halkın geçim sıkintısı... Almanya'da işsiz sayısı ise 4 milyon... Başbakan Schröder, "Bu bizim suçumuzdeğil" deyip ekliyor: "Her şeye karştn ışler iyi gidiyor, yeni yasalarla bu sayıyı 3.5 milyona indireceğiz..." Birkaç hafta önce Alman Başbakanı Gerhard Schröder'ın 'Stern 1 dergısinin kapağında çıplak resmi çıkmıştı... Bu ne demekti? Almanya'nın içine düştüğü ekonomik sıkmtı... Başbakan Schröder, 'Stern' dergisine verdiği demeçte, 1 Ocak2000deyürürlüğegiren 'Job- Agtiv-Gesetz' yasasıyla, işsizlikle mücadelekap- samında bellı teşvikler uyguladığını, böylece iş- siz sayısını Kohl dönemine göre 400 bin azalttık- larını, 1.2 milyon kişiye iş bulduklarını açıklıyor- du... Başbakan üç gün önce de şöyle diyordu: "Tamam, 4 milyon işsiz var ama işyerterinin de 1 milyon açığı var... • • • Öger Turizm Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Balkaner'le konuşurken tüm dünyada ekonomik sıkmtı olduğunu, Italya, Ispanya, Yunanistan, Portekiz gibi ülkelerin bu yıl damping yaptık- larını söyledi... Bu ülkelerde beş yıldızlı otellerde bir haftalık ta- til (uçak dahil) 199 Euro'ya kadar düşmüş... Peki Türkiye'ye ilgi nasıl? Türkiye ılgı görüyor şu anda... Bir haftalık turlar 400 Euro'nun üzerinde... Hüseyin Balkaner diyor ki: "Bizım şansımız güvenilir olmamızdan kaynak- lanıyor..." Alman halkı Euro pahalılığı yaşıyor ama tatilden vazgeçmiyor... Münih caddelennde, kafelerde, lokantalarda, top- lantılarda karşılaştığımız Türkler de Euro pahalı- hğından şıkâyetçi... Diyorlar ki: "Temel gıda maddelehndeki fiyat artışı korku- tucu..." Sendikalarageiince!.. Hükümetten yüzde 6.5 zam istemleri var!.. Baş- bakan Schröder bu nedenle sıkıntılı... Çalışma Bakanı Riester eskı bir sendikacı, uz- laşma arıyor... Bakalım nasıl bir sonuç çıkacak? hikmet.cetinkaya(fl cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Ecevit'in hostolığı dış basında Dış Haberler Servi- si - Başbakan Bülent Ecevit'in Milli Güven- lik Kurulu (MGK) top- lantısına katılamaması, yurtdışmda da büyük yankı uyandırdı. Financial Times gaze- tesi, Başbakan Ecevit'in hastaneden çıkarken "Çok iyiyim ve görevi- min başındayım" de- mesinden üç gün sonra, " askeri ve sivil liderle- rin çok önemli bir top- lantısını kaçırdığı"na dikkat çekti. Olayın üze- rine, borsanın yaklaşık yüzde 3 düştüğünü kay- deden gazete, Ecevit'in katılmadığı toplantıda Türkiye'nin AB adaylık sürecinde ilerleme sağ- lanmasına ilişkin reform- lann ele alındığını kay- detti. Financial Times, Türk Silahlı Kuv\'etle- ri'nin reformlara nitelik- li bir desteği ifade etme- sine karşın kah milliyet- çi oylara göz koyan MHP'nin direnişinin art- üğını belirtirken "Sayın Ecevit'in arabuluculuk yapma kapasitesi, 10 gün hastanede kalma- sından sonra zayıfla- mış görülüyor" dedi. Ingiliz Independent gazetesi de Ecevit'in MGK toplantısı gibi çok önemli birtoplantıya ka- tılamayacak kadar has- ta olduğunu belirtirken Türkiye'nin yeni bir kri- ze doğru gittiğini öne sürdü. Ekonominin çöküşü- ne neden olan krizden bu yana Türkiye'nin sü- rekli şoktan şoka girdi- ğini öne süren gazetede, "EMF'nin destekledi- ği ekonomiyi kurtar- ma planının istikran- niD, birbiriyle çatışan siyasi partilerden olu- şan gevşek koalisyonu bir arada tutan Sayın Ecevit'in liderliğine bağlıdır" yorumunu yaptı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear