Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
I2MAYIS 2002 PAZAR •••• CUMHURİYET SAYFA
HABERLERtN DEVAMI 19
«UNCEL CUNEYT ARCAYUREK
I tuştarafı 1. Sayfada
w Han m'dan çok, yıllardan beri Başbakan Ece-
r'e "yakıniığı" ile tanınıyor.
"ftahşan" kitabının yazan Mehmet Çetinguleç ise
Eiaşsakan'dan çok, Rahşan Hanım'ın yakını biliniyor.
Eeevrt'tn görevden ayrılıp ayrılmayacağını veya ne
z ^ r r a n aynlacağını irdeleyen demeçlere, bilgilere bu
TaTpnmnlnnn ışığında eğilmek gerekiyor.
Bıa'nınki düz bir haber. Ecevit'in Elbette koşullar
Lrygen olsa 'bırakmayf düşünürüm" dediğıni yazıyor.
Ç«tingüleç ise Ecevit'in satır aralarında verdıği me-
"analiz" ederken "Çekilmem sorun yaratmasa
ş koşa bırakınm" sözündeki anlamı "Bir dahakı
çinlere katılmama olasılığı güçlü" diye ozetliyor.
Âralize esinti kimden geldi; Ecevit'ten mı yoksa
eçinden mi, kestimnek zorlaşıyor!
Hasan Cemal dün Güncel'dekı kaygıyı paylaşarak;
"(Baîbakan'ın) Iradesı dışındaki sağlık nedenleriyle
safıneden çekilebilir" diyor.
Ne yazık kı; ne Başbakan, ne eşi ne de iş çevrele-
rû ne siyaset adamları, ne de medya, böylesine güç-
lü bir olasılığa kurumlannı da partilerini de hazırlamı-
yor. Kaderciliğe teslim olanlara özgü ruhsal hava içın-
d e Ecevit'in görevı bırakmasındaki -tabii kendilerine
uygırı- sakıncalan yineleyıp duruyorlar.
Oysa, Ecevit'in sağlığı her an kırmızı alarm verebi-
lir Şayetçağdaş demokrasilere özenıyorsak; bir Baş-
bakai'ın "ıradesı dışında" görevi bırakması olasılığı
öoceikle göz önünde tutulmalı ve Ecevit sonrası "yu-
muş&kbirgeçişle" hazırlanmalı, değil mi? Ama:
Efendilerimiz nerede, gerçekçi böylesı bir görüş
nerede?
Eski Derviş, yeni Derviş
Siyasal alanda Ecevit'in demeçlen kadar, hatta da-
ha da fazla ilgi çeken Kemal Derviş oldu.
Derviş; son aylara kadar (IMF ile koşut) verdıği de-
meçlerde "seçımin ağza alınmasına tahammül ede-
nrûyordu.
N e zaman ki "Artık seçimi çok fazla ertelemek doğ-
nı değil" dedi; seçim tarıhinın belırlenmesinden söz
etti. Aman efendim aman, siyasettanrılannın şimşek-
lerinı üzerine çekti.
Üstelik Bay Derviş'in "makul birgerekçesi" de var-
dı.
IMF'nin olurunu almadan hıçbir konuda konuşma-
yan Derviş, "Seçim tarihinin belli olması, belirsızliği
azaltan birolaydır" dedi, dınleyen yok!
Düne kadar el bebek gül bebek muamelesi gören
(kurtar bizi baba) Derviş'e bir ikı gündür vuran vura-
na.
Ecevit bile DSP'ye çağırdığı Derviş'i gözden çıkar-
mış. öyle görünüyor.
Asıl karşı çıkış, Başbakan Ecevit'in görevden aynl-
mak için gerekçe gösterdiği, iktıdar partilerinin, (ya-
kın günlere kadar erken seçim ısteyen) TÜSlAD'ın sa-
nldığı aynı koşuttaki bir neden yine sahne aldı: Erken
seçim ekonomiyi yeniden krizlere sürükler!
Ne var ki bu tartışmada nedense uzerinde fazla du-
rulmayan bir "nokta" dikkat çekiyor:
Başbakan, erken seçimi reddederken görevden
aynlmamasındaki hikmeti, hukümet değişiklığindeki
oianaksızlığı ekonomınin bozulma olasılığına bağlıyor.
Yakın günlere kadar erken seçimin hatta seçımin
ağza alınmasını tehlike sayan Kemal Derviş ise Ece-
vit'e şu sözlerle karşı çıkıyor:
"Seçim de olur, değişiklikler de olur. Ama bu eko-
nomiyi rahatsız etmez. Seçimi ekonomiyi yıkabilecek
bir tehlike görmüyorum. Türkıye'de dengeler oturdu
artık."
Derviş, ekonomik dengelerın oturduğunu söyleye-
rek, sanınz erken seçimi yadsıyanların (ya da seçim-
den korkanlann) elinden önemli bir kozu aldı.
Görevini tamamladığını öne sürerek istifa edeceği
söylenıyor.
CHP mi, AMAP mı, yoksa üniversite mi? Bakalım!
Zenginin parası
züğürdün çenesiniyorar
• Baştarafı Arka Sayfada
hangı kuluyum. Ben kapı-
kuluyum kapıkulu!
Kımse Şakir Bey'e yanıt
vermedi, sadece çaycının
çırağı önüne taze bir çay bı-
raktı.
- Müessesenin hediyesi.
Kimya mühendisi Erdal'ı
personel müdürii çağırmış-
tı. Sabah sabah yapılan bu
çağrmın pek hayra alamet
olmadığını sezen çiçeği
bumunda mühendıs Erdal
yüreği çarparak ofisten çık-
tı. uzun koridoru geçti ve
personel müdürünün odası-
na girdi.
Personel müdürii orta
yaşlı babacan bir adamdı.
Sıkıntılı olduğu belliydi.
Erdal'a yer gösterdi ve çay
söyledi. Erdal avuçlan ter
içinde bekliyordu. Çay ge-
lir gelmez personel müdü-
rü söze başladı ve "talep
azüğından ötürü firetim
yıpamadıklarını. bu ne-
dtnle işi küçültmek zo-
ruda kaldıklanm" söy-
ledi. Erdal kapının önüne
kooduğunu anlamıştı. Bir
an gözleri karardı, kendini
loparlamaya çalışırken. per-
sonel müdürünün önünde
dıran gazetenin manşetine
gczü takıldı. Ve bir anda
kmdini. her şeyi unutmuş,
sadece manşeti tekrarlarken
buldu:
•*Fatih Terim her yıl
için iki milyon dolar ala-
ak! Fatih Terim her yıl
İÇD iki milyon dolar ala-
c*T
Personel müdürii sürekli
aynı sözleri tekrarlayan Er-
dal'm bir an aklını kaçırdı-
ğını sandı. genç adama "sa-
kin olmasını, hayatın her
zaman beklenmeyen
sürprizlerle dolu olduğu-
nu"
1
söyledi. amacı bir an
önce odasından çıkmasını
istediği Erdal'ı biraz olsun
yatıştırmaktı.
Mühendis Erdal onun bu
sözlerini duymadı bile, her
şeyi unutmuş gibiydi. göz-
lerinin önünde sadece tek
bir görüntü vardı; göriin-
tüde babası ders çalışmayıp
futbol oynadığı için onu
cezalandınyor ve çok sev-
diği topunu bıçakla param-
parça ediyordu.
Ve Erdal hiç durmadan
tekrarlıyordu:
"İki müyon dolar, iki
milyon dolar...*'
Sonunda genç mühendis
odadan çıktı ve personel
müdürü derin bir nefes aldı.
Aynı saatlerde biri film
yönetmeni, diğeri müzikçi
iki arkadaş konuşuyorlardı:
"İki milyon dolara iki
film yapılır", " O da bir
şey mi, dünyanın en iyi or-
kestrası kunılur".
Hayal kurmak iyiydi,
sonunda sinema yönetmeni
olan "Zenginin parası
züğürdün çenesini yorar-
mış" diye çok bilgece bir
laf etti ve konuşmaya nok-
ta koydu.
Herkes işine gitti, gün
bitti.
seyreyleisil@yahoo.com
Otfrac şeref tribününü terk etti
• PARİS (Cumhuriyet) - Fransa'da dün gece yapılan
kupa maçı finalinde tribünleri dolduran bir grup
styircinin Fransa Ulusal Marşı'nı yuhalaması üzerine
Fnnsa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac şeref tribününü
tak etti. Fransa Futbol Federasyonu Başkanı Claude
Siaıone, seyircilerden tepkilerine son vermesini istedi.
Sinone seyircilere, "tezahüratlar sona ermezse
mıçın başlamay
r
acağr" uyansında bulundu.
Ddia sonra izleyicilerin tezahüratlan kesmelerinin
artndan Chirac yeniden şeref tribünündeki yerini
alıken fuıal maçı gecikmeli olarak başladı.
Rauf Denktaş'a tam destek• Baştarafı 1. Sayfada
ye'nin daha aktif, Denktaş'ın uz-
laşmacı olması gerek" yönündekı
sözlen. Ece\ it ve Cem"in tepkısini
çekti. Başbakan Ecevit. KKTC
Cumhurbaşkanı Denktaş'ı Oran Sı-
tesi'ndeki evinde kabul ettikten
sonra hükümetin Denktaş'ın arka-
sında olduğunu \urgulayan bir
açıklama yaptı.
Ecevıt. Basın Müşaviri Cem A> -
cı aracılığıyla kendi el yazısıyla
yaptığı açıklamada "Sayın. Denk-
taş, Kıbns Türklerinin haklı da-
vasını büyük bir dirayetle anlatı-
yor. Fakat, Sayın Denktaş'ın iyi
niyetle başlattığı yüz yüze görüş-
me sürecine şinıdiye kadar Rum
tarafından herhangi bir olumlu
katkı gelmedi*" dedi. Rum tarafı-
nın bu tutumuna devam etmesı ha-
linde kaçınılmaz olarak Rumlaruı
ve Türklerin kendi yollanna gide-
cekleri uyansında bulunan Ecevit.
şu görüşlere yer verdı: "Herhalde
KıbrısTürk'ünün bağımsızüğın-
dan ve özgürlüğünden herhangi
bir ödiin bekJenmemelidir. Kıb-
rısTürk'ünün kaybı,Türkiye'nin
kaybıy la eşanlamlıdır.Türkiye de
elbette bunun bilinci ile hareket
edecektir."
Denktaş da göriişmenin ardından
gazetecilerin sonılarını yanıtladı.
Kendisinin Rum tarafına sunduğu
29 Nisan tarihlı belgenin Yılmaz ta-
rafından okunmadığının anlaşıldı-
ğını söyleyen Denktaş. ''SayınYıl-
maz bizimle temas etmiş olsaydı
değerlendirmesinin gerçekçi ol-
madığını görecekti" eleştirisinde
bulundu BM Genel Sekreten Ko-
fi Annan'ın adada iki eşit tarafa da-
yalı bir ortaklıktan söz ettiğıne işa-
ret eden Denktaş, "Biz, biri diğe-
rine tahakküm etmeyecek, iki eşit
taraf olarak yeni bir ortakbk
kurmaya hazırız ve bunu söyle-
Ankara 'çözüm'dedi
AYHA.N ŞÎMŞEK
ANKAR.\ - Kıbns görüşmelerinde Rum yöne-
timinin takmdığı olumsuz tutuma karşınTürk tara-
fı masadan kalkmıyor. KKTC Cumhurbaşkanı Ra-
uf Denktaş'ın Ankara temaslannda göriişmelerin
"kararlılıkla" sürdürülmesi kararlaştınldı. Denk-
taş, 29 Nisan'da sunduğu çözüm belgesi temelinde
önerilerine devarn edecek. AB üyesi ülkeler de.
Rum yönetimini çözüme yöneltmek için öneriler
konusunda aydınlatılacak.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın 14 Mayıs'ta
adaya yapacağı ziyaret öncesinde Türk tarafı kap-
samlı bir durum değerlendirmesi yaptı. KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Bülent
Ecevit ile görüşmesinin ardından, Dışişleri Bakanı
tsmail Cem ve üst düzey bürokratlar ile Kıbns gö-
rüşmelerinde gelinen aşamayı masaya yatırdı. Yak-
laşık 3 saat süren toplantıda, gelecek dönemde iz-
lenecek politika da belirlendi. Diplomatik kaynak-
lardan edinılen bilgilere göre toplantıda öne çıkan
değerlendirmeler şöyle:
GÖrİİ$melere devam: Rum yönetımine ile-
tilen 29 Nisan belgesiyle görüşmelerde Türk tara-
fınuı eli daha da güçlendi. Bu belge, gönderildiği
çoğu Avrupa başkentinde de olumlu karşılandı. Türk
tarafı çözüm anlayışıyla hareket ediyor. Belge teme-
linde ortak bir vizyon oluşturmak için kararlılıkla
görüşmelere de\>am edilmeli. Rum tarafı çözüme
yaklaştınlmava çalışılmalı.
Avrupaya ikna: Çözüm için AB'nin yakla-
şımını değiştirmesi gerekiyor. Rum tarafı çözüm
olmadan da üye olacağı yönünde teş\ik edildiği için
adım atmamakta direniyor. AB üyesi ülkeleri bu
konuda aydınlatmak için her türlü olanak kullanıl-
malı. AB, Rum yönetimine otomatiküyeliğin olma-
yacağı yönünde mesaj vermeli, çözüm için adım at-
maya teş%'ik etmeli.
Denktaş'a destek: Ankara. Denktaş'ın doğ-
ru yolda ılerledığinı düşünüyor. Türkiye'nin tutu-
munda herhangi bir sapma olmayacak. Denktaş'a
verilen güçlü desteği sürdürecek.
Annan'a mesaj: BM Genel Sekreteri'ne ada-
ya yapacağı ziyarette, 29 Nisan belgesi aynnulı ola-
rak anlatılaeak Annan'a, Türk tarafının çözüm öne-
risinin. kendisinin 12 Eylül 2000 yılmda yaptığı ve
çözümün parametrelerini ortaya koyan açıklama
çerçevesinde olduğu anlatılaeak. Annan'dan ortak
bir vizyon ve zemin oluşturulabilmesi için Rum
tarafı uzerinde etkide bulunması istenecek.
mek suretiyie büyük bir açılım
yaptık. Rumlar bu açıhmı değer-
lendirmiyorlar" dedi. AB'nin Gü-
ney Kıbns Rum Yönetımi'ne uz-
laşma olsa da olmasa da "Biz sizi
AB'ye alırız" yönünde garanti ver-
diğinı. bunun da adadaki uzlaşma-
yı engellediğıni söyleyen Denktaş.
kendisinin sunduğu 29 Nisan tarih-
li belgenin yabancı diplomatlarca
bile uygulanabilir ve gerçekçi bu-
lunduğuna işaret etti. Denktaş.
"Sayın Yılmaz, yabancı diplo-
matların 'Bundan daha ilerisini
Türklerden beklemek olmaz" de-
diklerini ya duymamış, ya bu bel-
gemizi okumamış olacak ki, bu
beyanatı yapmıştır. Kendisine biz
gerekli izahatı vermeye hazınz.
Kendisiyle daima iyi münasebet-
lerimiz vardır, kendisine saygıla-
rımı sunarım" dedi
Ismaıl Cem de. Denktaş ve üst
düzey bürokratlar ile yaptıklan gö-
rüşme öncesinde gazetecilerin so-
rulan üzerine. "Hükünıetimiz, ba-
kanlığımız ve benim şahsi düşün-
cem açıktır. Denktaş'ın, hele böy-
le bir müzakere ortamında tam
olarak desteklenmesi gereğini bi-
liriz ve Denktaş'ı gerçekten de
başanlı bulmaktayız. Kendisine
verdiğimiz desteğin aslında Tür-
kiye'nin geleceğine verdiğimiz
destek olduğu bilinciyle birlikte
çalışmaktayız" diye konuştu.
Denktaş'ın iki tarafca kabul edi-
lebilir bir çözüm için müzakerele-
re katıldığını ve "büyük bir dira-
yet ve maharetle" müzakerelere
devam ettığıni kaydeden Cem,
"Türk hükümeti ve Türkiye ola-
rak Denktaş'ı tam olarak destek-
lemekte ve hangi katkıda bulu-
nabileceksek bunu yapmaya ça-
lışmaktayız. Denktaş, bu müza-
kerelerde tüm Türkiye'yi temsil
etmektedir" dedi.
Karabiırun^da
4
kaos
9
tarbsılacak
• Baştarafı 1. Sayfada
siz. Her şey bu boşluğun sarma-
lındaydı.
Kaos... Her şey ya da hıçbir şey.
Talboth'un dediği gibi ne olduğu
tam bilinmeyen, ancak her şeyi
saran. Bir yanıyla da anlamı kav-
ranıldığı anda sırla kaplanıp, başka-
laşan. Bir yüze, bir bakışa, aşka,
nesnelere \ e tüm dünyaya böylesi-
ne sinmışken, bir an kaybolup, yok
olan aynı zamanda. Yakalayamadı-
ğımız anlamlar gibi, anlamsızlıkla
da eşit. Yitikliğin. olmayışın kaydı.
Bazen sözcüklerinde ve tavırlann-
da insanlann. Şiddet yüklü drama-
tik ilişkilerde olduğu kadar, mutlu-
luktan uçulan en yüksek zirvede de
algılanan kimi zaman. Var ya da
yok arasındaki ilişki. Carl Sa-
gan'ın gözüyle olmuş veya olan ya
da olacak her şey...
Evreni oluşturan tüm varlıklann
birbirleriyle derinden uyumlu bağ-
lannı içeren, bu karmaşık ama gi-
zemli bir incelikle işlenmiş bağla-
ra karşı, hayranlık ifade eden bir
sözcük, bir kavram o.
Kimileri de "düzen" ya da ter-
sinin de aslında bir iktidar oluştur-
masından yola çıkarak, bu gücü
parçalamak için insanlığm elinde-
ki tek yaklaşım olarak tanımlıyor
kaosu. Bu yanıyla hayatı olduğu
kadar, ölümü de tersyüz ediyor.
E\Tenin tümüne kafa tutma hali bir
nevi...
Kaos, mitoloji ve kutsal kitaplar-
da cevap olarak tasarlanan varolu-
şun temel sorusundan, bazılan için
bir kaçış, bazılan içinse asıl bir ya-
nıt.Yaşamın kendi içinde düzenden
düzensizliğe ya da bunun tam ter-
sine akışına kaos diyenlerin pence-
resinden bakılırsa, teslimiyet, en
azından bir kabullenme de var işin
içinde. Sahip olduklannı söyledik-
leri olağanüstü hayatlara, ucuz tüc-
car mantığıyla hükmetmeye çahşıp,
çuvallayanlann halini anlatırken de
kullanabiliriz onu.
Kaos her şey ise hem ışık hem
karanlık gibi, yaşam kadar ölümü
de kapsar. Dolayısıyla sanatın ve
sanatçının da sonsuz ilham kazanı-
dır. Taşıdığı bilınmezlik en şehvet-
li yanıysa hayatın. yine de iktidar
heveslileri için "karmaşanın dü-
zeni" tarifiyle çıkar karşımıza ka-
os. Birkurtuluş kıvılcımının ateşle-
diği yangın yeridir çünkü... Bilgi-
sizliğimiz, çaresizliğimiz, kaybo-
luşlanmız. hatalanmız, arayışlan-
mız ya da aramayışlanmızın kurta-
ncısı olduğu zamanlar. kurgulayıp
ortaya çıkardığımız bir ka\Tamdır
kimi zaman. Savaş yıkımı ortamın-
da Bulgar oyun yazannm kaleme
aldığıAlbay Kuş'ta olduğu gibi tıp-
kı; DevletTiyatrolan'ndabu oyunu
yöneten Gürol Tombul, manastır-
da buluşan delilerin penceresinden
anlatır savaştaki akıllı insanlann ya-
rattıklan çılgınlıklan. Kaosu kaos-
la çarpıştınr yani. Son nokta. her ı-
ki halin dışında, yeni üretilen bir
kaostur artık...
Sonuç olarak, onun kadar hiçbir
şeyi ya da her şeyi anlatan bir du-
rum. sözcük yoktur evrende. Bir ka-
rabasan olduğu kadar kurtancıdır
da. "Kaosta hiçbir kural geçerli
değüdir" demek, aslında bu kura-
lın da geçerli olmadığını söylemek-
tir. Yine de. "Kaos yaşam, düşler
tek ülkedir sığınılaDUecek" deyıp.
bizler de ütopyalanmızla bir yerin-
den tutunalım hayatın. Karanlığın
kaosunu iplemeden. bir gece vakti
yelkenlerimizi rüzgâra açalım.
Karaburun'da 30 Mayıs'ta bulu-
şalım: Kâmil Masaracı'nın çizgi-
leriyle, "Biz Kaosun Torunlan-
yız" diyen Prof. Dr. Tolga\'arman,
"Bir Kaos Ütopyası: Balıkçıymış
Gibi Balıkçı Oİma" bıldınsınde
Prof. Dr. GedizAkdeniz. Savaş E-
mek ve diğerleriyle, kaos kazanını
kaynatmak için. Üstelik kamp ate-
şinde çadır kurmak da serbest...
w w
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
ler beyin gücümüzü de doğrudan etkiliyor. Gazeteler
tiraj telaşına girince ilk başvurdukları dizi konularından
bazıları şunlar olur:
"Yurtdışında eğitim fırsatlan..."
"Niteiikli göçmen arayan ülkelere gidiş yollan..."
"Hangi ülkede ne yapılır?"
Osmangazi Üniversitesı öğretim üyelerinden Prof.
Muammer Kaya'nın, DİE, DPT, TÜBİTAK, OECD, YÖK
ve benzer kurumların verilere dayanarak hazıriadığı
"Beyın Göçü" konulu rapordan bazı satırbaşlan akta-
ralım:
- Gelişmemiş ya da azgelişmiş ülkelerden gelişmiş
ülkelere yönelik beyin göçü giderek artıyor. Türkiye,
beyin göçünden etkilenen ilk 34 ülke arasında 24. sı-
rada.
- Türkiye, her 100 eğitimli kişiden 59'unu kaybedi-
yor.
- Yurtdışında en çok öğrenci okutan ülkeler sıralama-
sında 11'ınciyiz.
- ABD'de öğrencisi bulunan ülkeler sıralamasında
9'uncuyuz.
- Beyın göçünün başlıca nedenleri; düşük ücret, ge-
lecek endişesi, işsizlik, yetişmış kişilerin istediği bilim-
sel araştırma ortamını bulamaması.
- Teknoloji ve araştırma gelıştirmeye (AR-GE) Türki-
ye gayri safi mılli hasılasından yüzde 0.6 pay ayınrken
Almanya yüzde 2.5, ABD 2.6, Japonya 3 pay ayırryor.
Rakamlar uzayıp gidıyor... Özellikle son dönemde
yaşadığımız bırbirinı çoğaltan krızler, kısıtlı olanaklaria
yetişmiş gençlerin gözünü dışa çevirmesine neden olu-
yor.
Kızmak yerine
YOK verilerine göre, Türkiye'nin ABD'de 15 bin, Al-
manya'da 25 bın dolayında öğrencisi var. Son döne-
me kadar Türk aile yapısının geleneksel tavrı şuydu:
"Aman çocuğum eğitimini tamamla, yurda dön!"
Şimdiaıleleryurtdışındakiçocuklannaçoğunluklaşu
tür uyarılar yapıyorlar:
"Aman çocuğum, ne yap et, oralarda biriş bul. Mem-
leketin hayn kalmadü"
Bu konuda sağlıklı ıstatistik yok ama, yurda dönen-
lerin çoğunun da bir süre sonra yeniden yurtdışına dön-
düğü izlenımi ağıriıklı.
Cumhuriyetın ilk yıllarında yurtdışına eğitim için gi-
denlerın ortak amacı şuydu:
Binm zamanda olabılecek en sağlıklı eğitimi almak.
Sonra yurda dönüp bunları Turkiye'deki öğrencilere
aktarmak. Çağın gereğı eğitim kurumlannın oiuşması-
na katkıda bulunmak...
İlk bölümde aktardığımız veriler, bugün böylesi he-
deflenn olmadığını. gençlerımizin ülke yöneticilerinin
yönlendirıci politikalar üretememesinin de etkisiyle, ÖP-
celikle kendisinı kurtarmayı düşündüğünü gösteriyor.
Konunun bir başka boyutu daha var:
Türkiye, yurtdışındaki Türkler politikasını oluştura-
madı.
Dünyanın değışık coğrafyalarında 4.5 milyonu aşkın
Türk var. Bunların da önemli bir dilimi, bulunduğu ül-
kede tutunmuş, orta düzeyı yakalamış insanlar... Yurt-
severlığin ölçeği olmaz. Adamı alete takıp, kaç doz
yurtsever olduğunu saptayamazsınız. Ne var ki, yurt-
dışında sivrılmiş kışılenn Türkıye'ye bakışlarını dikkate
aldığımızda lyimser olmak zor. Türkiye'ye yönelik plan
yapan ülkelerin yer yer bu planlarında Türkleri de kul-
landığını görüyoruz. Beyın göçünün yanı sıra beyin
erozyonunun da yaşandığı, deyim yerindeyse göçle
erozyonun biıieşıp "göçezyon" gibi birtanımın ortaya
çıktığı söylenebilır ama, hemen o kişilere kızmak yeri-
ne, şu soruyu sormak gerekiyor:
- Yurtdışında bir Türk dıasporası yaratmak için Tür-
kiye ne yaptı?
Yurtdışında yaşamayı seçip, sağlıklı arayış içinde
olan pek çok ınsanımızın da bunu büyük ölçüde kendi
çabalanyla ve el yordamıyla yaptığını görüyoruz!
ankcum@ttnet.net.tr
SAYISALI İKİ KISİ TUTTURDU
Haber Merkezi - Sayısal Loto'nun bu haftaki şanslı
numaralan 1,13,16,42,44 ve47'yi bilen 2 kişi, 302 mil-
yar 811 mih/on 450 biner liranın sahibi oldu. Çekilişte,
5 bilen 315 kişi 1 miryar 796 mıh/on 750 biner, 4 bilen
19 bin 961 kişi 14 milyon 200 biner, 3 bilen 417 bin 527
kişi ise 1 milyon 350 biner lira ikramiye kazandı.
KUPA KAPSAMA ALANIMIZDA!
# • '
KORE'DE TURKCELL HATLI TELEFONLAR ÇALACAK.
Turkcell. Miili Takım taraftarlarını Kore'de de yalnız bırakmıyor.
taraftarın desteğine destek katıyor!.. Turkcell'in yaşatacağı bir ilkle daha.
heyecanınızı ve mutluluğunuzu sevdiklerinizle paylaşabileceksiniz.
I
Her zaman. her yerde. HEP BERABER.
TURKCELL