23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12MAYIS2002PAZAR 14 KULTUR kurtur(S cumhuriyet.com.tr Ergüder Yoldaş'm 14 parçadan oluşacak yeni albümü Ww 'de yine 'aşk' teması baskın Bir yenidendoğuş öyküsüC4MZE AKDEMİR Cmuzlannda dolu dolu bir yışamın yükü, hücrelerinde mizik yetisi, radikal bir kararla kmdinı özgürlüğün kollanna aörsa sıradışı bir adam, bir mizik adamı. ne olur? Uzun yllar süren bu ınzivanın sonunda gen dönüş, bir yeniden doğuş olır elbet. Tıpkı, usta sanatçı Eıgüder Yoldaş." uı hepsi yeni bötelennden oluşan bir albüm ve mijdesinı verdiği konserler zirciriyle dönüşü gibi. Ilk sözleri "Çok muthıyum. Çakşmak, üretmek bambaş.ka" olan Ergüder Yoldaş. kımilerince o hç anlaşılamayan inzıvada -ki kendisı bunu özgurlük olarak nitelıyor- her anırıı üretimle deferlendırmış. Önceden yaphğı yüzlerce bestesınin arasında hazır durumda 70'e yakın yeni ve özgün bestesi de olan Yoldaş, yeni albümü 'Nü'yü temmuz sonunda çıkarmayı planlıyor. Yeni albüm yeni orkestra Yayını ıçın birkaç plak şirketiyle görûşmeleri süren albümde, besteleri kendıne ait 10 yeni ve özgün parçanın yaru sıra 'Kadınlar Zeybeği' ve 'Çökertme' adlı ıki türkü ile Dede Efendi \ e Asun Arsoy'dan birer klasık Türk müziği eseri de bulunacak. Ve aşk... Ergüder Yoldaş yapıtlannın vazgeçılmez teması 'aşk" bu albümde de baskın. Söyledıği gibı, ne bir üslup, ne de bir içerik değişıkliği söz konusu Yoldaş'ın yapıtlannda. 'Aşk'ı bir insanın başka bir insanı anlaması, onu diğer canlılardan ayn tutması, insanı yücelten bir duygu olarak yorumJuyor sanatçı. Tıpkı Mevlana ya da Karacaoğlan gibi. Albümün ardından gerçekleşecek konserler serisi konusunda çok heyecanlı. 8 kişilik yeni kurduğu bir orkestrası var. Konserlerde 24 kişilik yaylı çalgı desteği alacak olan ve şefliğıni kendisinin yapacağı bu orkestrayla, Cemal Reşit Rey Orkestrasrnın da eşliğınde ekımde aynca bir konser vermeyi planlıyor. Sanatçı albüm ve konser çahşmalannın ardından önümüzdeki yıl daha önce hiç ortaya çıkarmadığı 'Atatürk Senfonisi'ni yeniden ele alarak son biçiminı verecek. Aynca bir gitar konçertosu ve bir piyano konçertosu yazmaya karar vermiş. Tıpkı eskı günlennde olduğu gibi durmaksızın çalışmaktan şikâyetçi değil. Biliyor ki buna değecek. Ve sevenlenyle yeniden buluşacağı, ayakta alİaşlanacağı o konserler içın gün sayıyor. üzikten aynyken de üretimden vazgeçmeyen sanatçının yüzlerce bestesi var. Önümüzdeki yıl, daha önce hiç ortaya çıkarmadığı 'Atatürk Senfonisi'ni yeniden ele alacak olan Yoldaş, bir gitar ve bir piyano konçertosu yazmayı da planlıyor. Sansürün her türüne karşıGeri dönüşün, yeni üretımlerin yarattığı heye- canı yaşayan Ergüder Yoldaş'ın, son dönemde "arabesk" konusundaki tartışmalarla bir hayli ca- nı sıkılmış. Tüm yasaklara karşı olduğunu üstüne basa basa söyleyen sanatçı, bu bağlamda arabes- ke devlet televizyonunda konulan sansüre de tep- kilı. "Kişisel haklar ve özgürlüklere teca\üz bu. İn- sanlann cahşmalan, fikir ve sanat eserierinin ya- yımlanması özgür bırakılmau, sanatüzerinde san- sür uygulanamaz" diyen Yoldaş, soruyu ve soru- nu ortaya koyarken öncelikle 'Türkrye'de de ara- besk' sözünü iyice anlamak gerektiğı kanısında. Çünkü arabesk yalnız Türkıye'nin sorunu değil. Fransızlann da, Almanlann da, Italyanlann da, tngilizlerin de arabeski var. Araplarla da hiç ilgi- si olmayan ve türlerin farklılaşması anlamına ge- len bir Fransızca terirn. Bu noktada düşüncesı ara- beskin genelde bir müzik sorunu değil, başlı ba- şına bir toplumsal sağlık bozukluğunun gösterge- si olduğu ve asıl engellemeye kalkışanlann arabesk davrandığı yönünde. 'İyi niyetle de olsa kötü işler yapılabilir.J "Olayın başlangKi olan çahşma 1934'te yapü- mış. O zaman arabesk terimi filan yok. 68 yıl son- ra, arabeskin bunca yaygaraya neden olabilme- sinden anlaşılacağı üzere, iyi niyetle de olsa kötü işler yapılabilir. Yaptıklanna gelince... 1934'te Macaristan'dan kompozitör Bela Bartok'u ça- ğınyorlar. Türkiye'den Adnan Saygun, daha son- ra Muzaffer Sansözen ve benzeri isimler türkü- leri toplayıp notaya dökfiyorlar. Türküler plastik şeylerdir, esnektir. îkinci özel- Hkieri de bir nıektup niteliğinde obnalandır. Ana- dolu insanının kendisini ifade ediş biçimi, eskilerin 'aşk' dedikleri şeydir. Türküler saptamacı yöntemk toparlandığında, radyo repertuvanna girdiğinde, bir tek sözü alıyor- lar. ona odaklanryorlar. Türkü bu nedenie içerik- ten yoksun kabyor. Halkuı tara, sesi kayboluyor. İşte o boşluğu dolduran da arabesk oluyor. Halkuı tarzmı dikkate almayanlar neden oluyor buna." Çoğu ınsanda kendını ifade edememe yetersiz- lığının olduğuna değinen sanatçı. "Bu insanlanken- dilerini ifade etme araçlarmdan yoksun bırakmak yanhştır. Bir yandan demokrasi. kişisel haklar var- dır diyor ve savunuyoruz, öte yandan da yasak ko- yuyoruz. Saçmasapan bir şey. Beğenirsin, beğen- mezsin araa bu var bir kere. Bunu reddedemezsin. Bütün radyo sanatçılan kaset yapıyorlar, o kaset- te arabesk de söylüyorlar. Şimdi bu ne perhiz, ne lahana nırşusu. Radyonun olayı bu" dıyor. Çok eleştırilen arabesk olayının temellerinin atılmasında, radyodan kaynaklanan 'saptamacı- hk'ın yattığını özellikle vurguluyor Yoldaş: ^Top- landıktan sonra Azerbaycan'a giden türküler var. Sanatçı Aziza Mustafa Zadeh'in babası buradan çok yüklü bir repertuvaria gjdiyor. Ve Aziza bun- lan kendi bestelerinde kullanryor. Azerbaycan'a giden türküler orada kalmıyor. İsveç, Norveç, Füı- landiya'daki cazcılann arabeski olarak ortaya çı- kıyor. Açıkça görülüyor ki saptamacüık yolııyla yük- lendiklerimisyanu(!)ellerine\iizkrinebulaşnnnış^ lar, hizmette kusur etnüşler. Burada efli, yüz değil, en azmdan 3 bin eser söz konusu. Yapsınlar, onla- ra bir şey dediğimiz yok da, sonra çıkıp Doğu mü- ziğini inceliyoruz demiyorlar mı inanılır gibi değiL Dansın Sultanlan' gösteriyapıncaGreklerdenmi aldınız, diye de soruyorlar." *Sanat eseri bir bütündûr' Ergüder Yoldaş, bu görevi bu kadar yanlış an- layıp yorumlayanlann sanat eserlerini tahrip ettik- lerine ınanıyor. "Sanat eseri bir bütündûr. Bunun beürli bir bö- lünıünü, herhangi popüler bir bölümünü ahp kul- lanamazsuıız. Bu görevini yapnıamış olanlar a>nı zamanda Türk sanat müziğine musallat ohnuşlar. Dede'lerin, Itn'lerin büyükeserlerinden parça ahp, bir başka yapıttan ya da yapırJardan aldıklan bö- lümlereyerleştirip takım' yapıyonızdiyorlar.Oy- sa o popüler kısım. bütünün içinde fonksrvonu olan bir böiüm. Bu ahşkanhk nedeniyie birçok sanat eseri kay- bohnuş durumda. Takım yapıyorlarnuş. Kaynak sabit kalnınor. Bu sosyoloji kanunudur. Şimdi bu- rada kaynak Türkrye'de sanat müzigi besteîemis olan bestecilerin müzüderi. Bunun sabit rurulması. par- çalara aynlarak takım yapıbnaması gerekir. Şim- di bütün bunlan yapanlar kendileri değilmiş gibi turup kişisel hakİarına salduırcasuıa arabeskin önünü kesmeye çalışıyorlar. Ne olacak, hiçbir şey olacağı yok. Bu yolunu okamakla halledilebilecek bir sorun değU." Anne Kafamda Bit Va Ş0.000 okurla buluştu KÜLTÜR • SANAT (021 a) 293 89 7t Tank Akan'ın kitabına kendini kaptınp gidiyorsun! Bir film seyreder gibisin. Bir kez yaşanan, bir gerçek film. Oktay Akbal, Cumhuriyet Tutukluluk günlerindeki olaylan, kişileri, başma gelenleri bir rutanak kadar gerçek, bir anı kadar da yazının tadını düşünerek yazmış Tank Akan. Doğan Hızlan, Hürriyet Anne Kafamda Bit Var, iyi bir Türkçe ile kaleme alınmış, okunmaya değer bir anı kitabı olması kadar, bizi geri dönüp yakın tarihimize bir kez daha bakmaya, üzerinde düşünmeye, bu tarih içinde kendimizi sorgulamaya zorlayan bir çağn da ayru zamanda... Deniz Kavukçuoğlu, Cumhuriyet Anne Kafamda Bit Var, içtenlikle yazılmış, kolay okunan, öykü kıvamında birbelge kitap. Tüm bunlan 28 Şubat'ı destekleyen ve doğru tahmin eden bir aydının kaleminden okumak da aynca önemli kuşkusuz. Aydmlık Dergisi Bitip rükenmek bilmeyen AB tartışmalan içinde, havalarda uçuşan özgurlük ve insan haklan kavramlannın, siyaset köşeye sıkıştığında hangi inanılmaz dûzeylerde kaybolduğunu, böylesi dönemleri yaşamamış ya da unutmuş olanlara çok canlı bir biçimde hatırlatıyor. Bir kez daha unutulmasın diye... Lale Tayla, Radikal 53 YAYINLARI i canyayinlari.com e-posta: yayinevi@canyayinlan.com • a ANKARA DEVLET TİYATROSU VOLOS SANAT TİYATROSU -ERINEOS OtMITRI PSATHAS ; MAYIS ATİNA KESARIANI BEIEDİYE TITATROSUTUNCERCUC&NOGLU MAYİS SELAN1K B£LEOfYE TfYATROSU DEVLET 1 TİYATROSU AHI TEL +90.212.249.69.44 OKUMALAMBASI ENİS BATUR Gerçeküstücü Devrim Beaubourg Kültür Merkezi'nin hazırlayıp sunduğu, başta dev kataloğu olmak üzere pek çok yan yayın- la desteklediğı "Gerçeküstücü Devrim" sergisinin, akımla yeni tanışan genç kuşak üyeleri üzerindeki et- kılerinin ne olacağını kestırmek kolay olmasa gerek. Benim kuşağımın, benden bırönceki kuşağın Sa- nat ve Edebiyat'la yakından ilgili üyeleri açısından ala- bildiğinefan/d;/f birhareket. Gerçeküstücülük. 1920- 45 arası dünya kültür ortamını derinden sarsmış son önemli kolektif etkinlik. 1940 kuşağı (Orhan Veli ve arkadaşları), 1950 ku- şağı (başta Ferit Edgü) içınden tanımışlardı Gerçe- küstücü Devrimı; buna karşılık, ne denli ilgilenmiş olur- sak olalım, bizim kuşağın üzerinde birinci el bir dam- gası okunamaz akımın. Kişisel olarak, Gergedan der- gisi için 1987'de düzenledığım ozel sayıdan bu ya- na ılgi alanımın dışında kalmıştı akım, zaman zaman bazı odak noktalarında konafclamış olsam da. Beaubourg'daki sergiden, belki de bu uzunca ara nedeniyie, yarı yanya sersemlemiş biçimde çıktığı- mı ıtiraf etmeliyim: Tanışıkhk duygusu, insanın bakış açısını olumsuz yönde etkıliyor bazen, neredeyse hafifseyıci bir tavır almasına yol açabiliyor: Işin açı- ğı, öylesine gittım "Gerçeküstücü Devrim"sergisini gönmeye, afallayarak 'ders 'ımi aldım. Her şeyden önce, Sanat-Edebıyat köprüsünde toplu üretımin heyecanlandıncı, hatta uçurucu bir bo- yutu var: Yan yana, iç içe yapılmış çalışmalar, ortak kılınabilmiş coşkular, peşı sıra gelmiş ölümcül kav- galar ve küskünlükler büyük bir dinamizmin işareti. Imeceyle yazılmış şiırlere, yapılmış resımlere, kota- rılmış kitaplara baktıkça huzünleniyor olmalı bugü- nün kolektif yaratıcılıktan enıkonu uzaklaşmış. yal- nızhğına gömülmüş insanı. Gerçeküstucülüğün, 1920'lerden başlayarak, el degmemış alanlara açıldığı bılınen gerçek: Duş, düş- sellık, düşlem evrenının uçlanna yolcu çıkılrruş, Oyun'un fiziğinden metafiziğıne sıçranmış, bılinçaltı dehlizle- rıne uzanılmıştır. Bunlar ve benzeri coğrafyalar keş- fedilirken, 'a/açlardabasbayağızorlanmıştır: Resim, Yontu, Fotoğraf, ilk enstalasyonlar, Şiir ve Nesir, Si- nema ve Tıyatro gibi farklı alanlarda Gerçeküstucü- lüğün yakası açılmadık deneyimler yarattığını görü- yoruz. "Gerçeküstücü Devnm" sergisinin kendisı bir sa- nat yapıtı boyutuna ulaşmış: Sergi düzenlemenın bir başma yaratıcılık olduğunu kanıtlayan bu örnek ça- lışma da kolektif üretımin utkusunu getirip koyuyor izleyicinin önüne. XX. yuzyılın görsel sanatlar tarihi- ne mührünü vurmuş ünlü yapıtlar (Dali'nın, Magrit- te'ın en popüler tablolan, Bunuel'ın filmleri) dar bir çevrenin bugüne dek görebildiğı yapıtlarla (Picas- so'nun "Kum Tablolan" gibi) iç içe geçirilmiş. Max Ernst'in "to/a/"lanndan büyük bir seçme yer alıyor Beaubourg'da: Neredeyse sergi içinde bağım- sız bir sergi. Bellmer'in tekinsiz "bebek"\en. hem yon- tu, hem de fotoğraf alanında o ayrıksı ustanın tuttu- ğu yerı anımsatıyor. Breton'un atölyesinın tıka basa Afrika totemlerı. özel yapıtlar ve objeler ile donatıl- mış duvarı olduğu gibı kurulmuş müzede. Sanat tut- kununu salondan salona geçtikçe linç eden bir do- luluk. Dört bir yana dağıtılmış, daha doğrusu geçış vrt- rinlerine toplanmış yayınlar apayrı bir koridor açıyor zihinlerde: Akımın bellı başlı dergıleri, kapaklannı Pi- casso'nun ya da Tanguy'in hazırladığı dönemseller, çılgın kataloglar, Dah'nin resimlediğı Rene Char, Masson'un resimledıği Aragon, Lorca ve Miro, peş peşe geldıkçe izleyicinin toparlanması olanaksızla- şıyor. Bu genel tabloyu, özel sayılabilecek düşünme ke- sitleri tamamlıyor. Ben. örneğin, bugüne dek farkına varamadıklarımın farkına vardım, sergide. Magrit- te'in basbayağı kötü resimler yaptığı, yapıtına röp- roduksiyonlann çok şey kazandırdığı, Dali'nin resmi- ne. tam tersine. röprodüksıyonun çok şey yitirttiği be- nı de şaşırtan bir gözlemim oldu: Teknik çoğaltım, bi- rinın zayıflıklannı örtüyor, öbürünün hünerıni gizliyor- du. Herkesin, hepimizin iyi-kötü bildiği bir sorun, bam- başka bir katsayı kazandı aklımda: Gerçeküstücü akımın, Freud'a ve 1917 Ekım'ine borçları, sergide çok daha net biçimde one çıkıyordu. "Gerçeküstücü Devrim", sahiden de bir devrim: Şiir (Char, Aragon, Eluard), Anlatı (Breton), görsel sa- natlar, sinema ve fotoğraf gibı ağırlığını özellikle du- yurduğu alanlarda açtığı yollann, 1945 sonrasında da dönüştürücü etkısi sürüp gıtmiş. Bu sergınin onda bırinın Türkıye'ye gelmesi için elim- den bir şey gelsın çok ısterdim. BUGUN • BURGAZADASI'nda 12.00 de TSY,PEN Vazarlar Derneği, Darüşşafaka Cemiyeti ve Ada Dostlan Derneği tarafından düzenlenen 'Sait Faik Abasıyanık'ı Anma Günü\ (02163519788) • TtVATRO PERA da 'Pera Sanat Günleri' kapsamında 12.00'de Aman Aman' adlı çocuk oyunu. (0 212 245 44 60) • BEKSAV'da 15.00"te Derviş Zaim ile söyleşi, 17.00de Derviş Zaim in 'Fillerve Çimen', 19.30da TheoAngelopoulosun 'Leyieğin Geciken Adum' filmlerinin gösterimı. (0 216 349 91 55) • BOĞAZİÇt ÜNTN'ERSfTESİ MURAT DtKMEN SALONU'nda 19.00'da 'The Straight Story\ 21.00 de 'Lost Highway' adlı filmlerin gösterimi. (0 212 263 15 40) • AKM SİNEMA SALONU'nda 13.00, 15.30 ve 19.00daKarolyMakk'ın Kumarbaz' fılminin gösterimı. (0 212 251 56 00) • KOÇ LTNtVERSİTESİ'nde 'Tîyatro Günleri' kapsammda 13.00"te Derja Alabora ile söyleşi, 16.00'da 'Farkındahk ve Dışavurum' adlı atölye çalışması, 19.00'da İstanbul Teknik Ünrversitesi Tiyatro Topluluğu'nun 'Tahta Kurusu" adlı oyunu. (0 212 338 10 00) • BİLGİ ÜNtVERSİTESİ'nde 'Alain Delon Toplu Gösterisi' kapsamında 14.00 te Rene Clementm 'Kızgnı Güneş' filminin gösterimi. (0 212 293 50 10) ANKARA MÜZİK FESTİVALİ'NOE BUGÜN • MEB ŞÜRA SALONU'nda 20.30'da Şef Ebiara Kerimova yönetimindeki Orfeon Oda Korosu'nun konseri dinlenebilir. (0 312J27 08 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear