Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 2002 ÇARŞAMBA
HABERLER
'Yasakçı zümiyet
internete el attf
• tstanbul Haber Servisi -
Özgürlük ve Dayanışma
Partisi (ÖDP) Genel
Başkanı Ufuk Uras,
yasakçı zihniyetin
intemete de elini attığını
belirterek elektronik
oylamayı bile
beceremeyen
milletvekiJlerinin internet
yasaklan ile uğraştığını
savundu. Uras,
milletvekillerine internet
kursu açılmasını istedi.
Uras, yaptığı açıklamada,
internetin kitle iletişimde
çok önemli bir adım
olduğunu söyleyerek
intemet yayıncılığının en
önemli yanının düşünceyi
açıklama ve yayma
özgürlüğü olduğunu
belirtti.
6811er
bduşuyor
• tstanbul Haber Servisi -
68'lilerBirlığıVakfi, 1
Mayıs nedeniyle bu akşam
saat]8.00'delstildal
Caddesi'ndeki Italyan
Opera Salonu'nda
aydınlann, sendikacılann,
bilim adamlannın
katılımıyla bir toplantı
düzenleyecek.
Yasa dışı grev ve
lokavtlar
• ANKARA (AA)-" 12
Eylül döneminde çıkanlan
yasalann anayasaya
aykınlığının öne
sürülemeyeceğini"
öngören anayasa
maddesinin yürürlükten
kaldınlması üzerine,
kanun ya da kararlara
karşı, kanun dışı grev ve
lokavt karan alan ve bu
karan uygulayanlara hapis
cezası öngören
düzenlemenin iptali
istendi. Anayasa
Mahkemesi, bugün söz
konusu başvuruda ilk
incelemeyi yapacak.
Gökalp'in hormon
savunması
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Tanm ve Köyışlen Bakanı
Hüsnü Yusuf Gökalp, bazı
sebzelerde çiçeklenme
sırasında meyve
tutumunun olabilmesi için
belirli oranda hormon
kullanılabileceğini, bunun
herhangi bir sakıncasının
olmadığını söyledi.
Türkiye'nin en az hormon
kullanan ülkeler arasında
yer aldığım kaydeden
Gökalp, Türk ürünlerine
karşı lobi oluşturulmak
istendigini savundu.
1
fiüten
f
m krtabı
satılryop'
• ANTÂLYA (AA) - Türk
Üniversiteli Kadınlar
Demeği Antalya Şubesi,
Antalya Özel Toros
Üköğretim Okulu'nda,
öğrencilere mistik, kaderci
ve farklı düşünceleri
benimseten ve içindeki
yazılann pek çoğu
Fethullah Gülen'e ait olan
bir kitabın öğrencilere
satıldığı iddiasıyla II Milli
Eğitim Müdürlüğû'ne
başvurdu. Ayla Yüksel,
Milli Eğitim
Müdürlüğû'ne verdiği
dilekçede, öğrencilere
Ibrahim Refık tarafindan
hazırlanan, "Hadiselerin
Ibret Dili" isimli bir kitap
satıldığını öne sürdü. Okul
Müdürü Kasım Taştemel
ise iddialann gerçeği
yansıtmadığını belirtti.
Düzettme
I Pazartesi günkü
gazetemizin "Parlamento
Kulisi" köşesindeki 'By-
pass olan vekil' başlıklı
yazıda fotoğraf altı
yanlışlıkla Armağan Tuzcu
olarak yazılmışhr. Şadan
Tuzcu olarak değiştirir,
okurlanmızdan özür dileriz.
AKP Grup Başkanı Bülent Annç'ın 'takıyyesiz' yeni kaseti laiklere kin kusuyor:
BütünputlaryıkılacakSERTAÇ EŞ
ANKARA - Adalet ve Kalkınma Par-
tisi (AKP) ile ilgili araştırma yapan ya-
zar Ergün Pöyraz, siyasal îslamcı kad-
ronun devlet üzerindeki sinsi hedefleri-
ni takıyyesiz sunduklan yeni kasetlerle
suç duyurusunda bulunmaya hazırlanı-
yor. AKP Grup Başkanı Bülent Annç,
Milli Gençlik Vakfı (MGV) üyelerine
verdiği konferansta, "bütün dünyadaüs-
tün bir nizam kurulacağun, Türkrve'de
rejimin ayakta kalanıayacağınr söyler-
BÜIetit ArmÇ: Kucağına çocuk almayan kadın, yatağına köpek
almaya başlıyor. Sokaklarda insanlar köpeklerini gezdiriyor, çocuğunu
gezdireceği yerde. Böyle bir toplum köpekleşmiş bir toplumdur.
ken "Dünyada hangi devlet ilerlemesi-
nin ölçüsünü ickiye, kadına ve şampan-
yaya bağlamışür? Böyle bir deviet ayak-
ta kahrmı?" dıyor. Çağdaş toplumsal ya-
şamı da hedef alan Annç. "Kucağına ço-
cuk almayan kadın,vatağma köpek alnıa-
ya başlıyor. Böyle bir toplum, köpekleş-
miş bir toplumdur" dıye konuşuyor.
Araştırmacı Poyraz, AKP'nin kurucu
yöneticileri hakkındakı kıtap çalışması-
na bırçok kaseti delil olarak eklemeye ha-
zırlamyor. Annç'ın 1990 yılında Milli
Gençlik Vakfı Ankara Şubesi'nce dü-
zenlenen konferansta yaptığı konuşma,
bu araştırma ıçinde yer alıyor. Bülent
Annç'ın o dönem dile getirdığı görüş-
lerden bazılan şöyle:
• Inanıyorum kı istikbalde en yüksek
Tayyip Erdoğan 'ın
serbest bırakılması
Savcı
Yüksel
itiraz etti
ANKARA (Cumhurryet Bürosu)
- Ankara DGM Savcısı Nuh Mete
Yüksel. hakkında "anayasal düzeni
bozmaya kaUaşmak" suçlamasıyla
sonışturma yürüttüğü AKP lideri
RecepTayyipErdoğan'myedekhâ-
kimlikte serbest bırakılmasına itiraz
etti. Yüksel'in, itiraz başvurusun-
da, suçun sabit olduğu ve yurtdışı-
na çıkış yasağı olmadığına işaret et-
tiği öğrenildi.
Savcı Yüksel, Rize'de yaptığı ko-
nuşmada TSK'yi "intihar ceUath-
ğıyla" suçlayan, geçen hafta ifade-
sini aldıktan sonra tutuklama iste-
miyle yedek hâkimliğe sevk etü'ği Er-
doğan'ın serbest bırakılması kara-
nna dün itiraz etti. Yüksel'in itiraz
dilekçesinde, "anayasal düzeni boz-
maya kaUaşma" suçunun sabıt ol-
duğu ve Erdoğan'ın gıyaben tutuk-
lanması gerektiği belirtildi. Itirazı
2 No'lu DGM karara bağlayacak.
Erdoğan, ifadesinde, konuşma-
sında Atatürk ü hedef almadığmı
savunarak "Atatürk bu devtetin ku-
rucusudur ve komutanıdır. Bizinı
içinputdeğUdir" demışti. AKP'nin
dini eksenli parti olmayacağını be-
lirten Erdoğan, konuşmasında
TSK'yi hedef almadığım, dönemin
siyasilerini eleştirdiğini söylemişti.
Cüneyt Canver Meclis'teki törenin ardından Karşıyaka Mezarhğfnda toprağa verildL (AA)
TBMM'de düzenlenen törene çok sayıda siyasi katıldı
Canver uğurlandı
ANKARA(Cumhuriy«tBürosu)-Eski mil-
letvekillerinden, gazeteci CüneytCanver, dün
TBMM'de düzenlenen törenin ardından Kar-
şıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Canver için Meclis'te düzenlenen törene
eski milletvekili arkadaşlan ile çeşitli parti-
lerden çok sayıda politikacı katıldı. Törende,
TBMM Başkanı ÖmerIzgl MHP lideri ve Baş-
bakan Yardımcısı Devlet BahçeH, CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal SHP'nin eski genel
başkanlan Erdal tnönü ve Murat Karayalçm,
Halkçı Parti genel başkanlanndan Aydm Gü-
ven Gürkan ve eski Maliye Bakanı Zekeriya
Tenıizel ile Esenyurt Belediye Başkanı Gür-
büz Çapan da hazır bulundu.
Törene Milli Savunma Bakanı Sabahattin
Çakmakoğhı. Devlet Bakanı FarukBal Kül-
tür Bakanı İstenıihan Talay da katıldı. Can-
ver'in eski milletvekili arkadaşlan FlkriSağ-
lar ve Ercan Karakaş'ın da aralannda bulun-
duğu çok sayıda eski milletvekili de törene ka-
nlarak Canver'in eşi Oya Canver, annesi Muh-
terem ve çocuklan Cevdet ve Mitnat'a baş-
sağlığı dileklerini ilettiler.
Törenin ardmdan Cüneyt Canver Karşıya-
ka Mezarlığı'nda toprağa verildi.
'DEĞtŞTtM' AÇIKLAMASINI ELEŞTİRDt
Kutan: Erdoğan'a
kimse inanımyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - SP Genel Başkanı Recai
Kutan, rejim karşıtı konuşma-
lan nedeniyle hakkında soruş-
turma açılan AKP Genel Baş-
kanı Recep Tayyip Er-
doğan'ı bir yandan sa-
vunurken diğer yandan
"Zaten 'Vallahi değiş-
tim, tövbe ettim' dSyen-
lerede kimseinanmıyor"
sözleriyle eleştirdi.
Kutan, partisinin grup
toplanhsuıda, ortalığın yeniden
toz bulut olduğunu söyleyerek
"Kimin öne çıkanldığu görü-
nürde Idmin davakyediğiönem-
BdefiP dedı. Başbakan'ın "Idr-
H çamaşır deposuna girerek sa-
ğa sola sataşmaya başladığuıı"
sa\ıınan Kutan, "Bazı siyaset-
çiler bu kaset savaşlannın için-
dedir. Ecevit bu savaşta tarafol-
duğunu ortaya koymuş-
tur. Olaym içine parti-
mizi de sokmaya çahşı-
yorlar. Böyleçirİdn oyun-
lann içinde olmadık, ol-
mayız" diye konuştu.
Recai Kutan, AKP'lı
kadrolan eleştirirken de
"Yanhş olarıa benzemekde çıkış
değildir. Nitekim şimdi ber şey
neüeşiyor. Biz eğip bükmüyo-
ruz, açık konuşuyoruz" görüşü-
nü dile getırdi.
YARIN İZMİT'TE TOPRAĞA VERİLECEK
DSP'li İsmail Aydmh
yaşaımııı yîtirdi
ANKARA (Cumhuri>et Bü-
rosu)-DSP Istanbul Milletveki-
li tsnıail Aydmh, dün tedavi gör-
düğü Hacettepe Üniversitesi
Hastanesi"nde yaşamını yitirdi.
Sıvas'ın Zara ilçesin-
de 1950 yılında doğan
Aydınlı, Ankara Üniver-
sitesi Hukuk Fakültesi'nı
bitirdikten sonra serbest
avukat olarak görev yap-
mıştı. Bu dönem DSP
Istanbul Milletvekili ola-
rak parlamentoya giren Aydın-
lı, ölüm oruçlan sırasında 11 ki-
şinin öldüğü operasyonun ar-
dından Ulucanlar Cezae\i'ne
gitti. Demokratik açılımlar ge-
tiren birçok konuda büyük çaba
gösteren Aydınlı, RTÜK ve tah-
kım gibi bazı düzenlemelerde
de parti yönetimiyle ters düş-
meyi göze alarak "hayu-" oyu
kullanmıştı. Aydınlı bu-
gün TBMM'de yapılacak
törenden sonra yann tz-
mır'de toprağa verilecek.
Sandalye sayısı
Aydınlı'nın ölümüy-
le, DSP'nin sandalye sa-
yısı 127'ye düşerek MHP ile
eşitlendi. MHP lehine bir deği-
şiklikgerçekleşmesi durumun-
daMHPnin "başbakanlık is-
teyebileceğj" kaydedildı.
sada Hakk'ın sadası olacaktır ve bu gür
sesi hep berabergöreceğiz. Yürüyen bi-
ziz, ayakta duran bizız ve Hakk daima
galip gelecektir.
• Başörtüsü gayet masumane bir olay
olmasına rağmen ortalığı velveleye ve-
riyorlar. Soroptimistler Derneği'nden
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
mensuplanna vanncaya kadar bir kısım
e\r
de kalmışlar veya birkısım konken par-
tilerinin müdavimleri sokakta fılana bağ-
lılık fılana saygı yürüyüşü yapıyorlar.
• Kefen bezinin bile görmeyeceği
şey. Nedir o, insanlann kol-
tuİc altlan. Ama sokağa çı-
kın bakalım, yanm metre
aşağıdan kesilen koltuk alt-
lanylal0'luk20'likkız ço-
cuklan 30'luk 40'hk er-
kekler sokaklarda gezmi-
yor mu? Lanet olsun böy-
le çağ atlamaya.
• Bir avuç kravatlı soy-
tannın istediği şey değil la-
iklik... Vicdan hürriyeti. Bu
vicdan hüniyeti neyi geti-
riyorsa hepsini alacağız, bir
hakkımızı bile bırakmaya-
cağız bunlara.
• Her şey aslına döne-
cektir. Meclislerin de
Hakk'ın, hakikatin ifade
edildigi o güzel yerler ola-
cağı uzaklarda değil. Rüz-
gâr arkamızdan esiyor.
• "Demokrasi ve cum-
huriyet rejimi en fazileaı re-
jimdir işte 70. \ılını kudu-
yoruz" böyle söyledikleri
için ifade ediyorum... Tür-
kiye 70 yıla yaklaşan cum-
huriyet rejimi içerisinde
hangi noktaya geldi? Bu
içinde bulunduğumuz nok-
ta gençlerimizle, sokakla-
nmızla, fuhuş yuvalanmız-
la, uyuşturucu bağımlılan-
mızla hangi se\'iyededir?
• Biz öylesine bir siste-
min peşinde ve arkasında-
yız kı, bunu sadece Anka-
ra, sadece Istanbul, sadece
Türkiye için değil, abı ha-
yat gibi susamış bütün bir
insanlığın da önüne getir-
mek istiyoruz.
• Sadece komünist rejim
çökmedi, dünyada pek çok
şahlar, krallar, despotlar git-
ti. Şimdı ufkumuzu biraz
genişletelim. İşte mesela,
doğu komşumuz Iran'da
böyle bir olay yaşandı. O da
bir imparator sevdasınday-
dı ama Iran'da bir halk ha-
reketiyle ezilen sınıf, Şah' ı
ülkeler ötesine kaçırdı.
• Irkçılık mülahazasıyla
mücadele edenlere cenabı
Hakk güç vermez, muzaf-
fer de kılmaz. Kim Allah'ın
dinine yardım ediyorsa, Al-
Iah onu muzaffer yapar.
Şöyle bir hadisi şerif var:
Müslümanlarla Yahudiler
harp etmedikçe kıyamet
kopmayacaktır.
• Bir çağ yeni baştan açı-
lıyor, dünyada îslam bir güç
olarak yerleşiyor. Müslü-
manlar kendi meselelerini
halletmek zorundadırlar.
• Bütün dünyada örnek
ve üstün bir nizamı biz ku-
racağız. Bunun iddıasının
peşindeyiz. Bütün şahlar,
putlar, zulüm doktrinleri
yıkılacak, inşallah dansı
başka ülkelerdeki başka put-
lann başına.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Sağcılar af kapsamı dışında
tutulurken solcuların af kapsa-
mı içine ahndığına ilişkin son
dönemde bir tez ortaya atıldı.
Gerçek böyle mi bir bakalım:
'Solcular'm yargılandığı madde-
ier, Türk Ceza Kanunu'nda
"Devlete Karşı Suçlar" içinde yer
alıyor. Bunlar arasında pankart
asmak da var, yazı yazmak da
var, bildin dağıtmak da var, bom-
balama eylemine katılmak da.
Anayasanın 14. maddesi
"Devlete Karşı Suçlar"\ açıklı-
yor. Anayasanın 87. maddesi
ise bu suçlardan hüküm giyen-
lerin özel veya genel hiçbir af-
tan yararlanamayacağını hük-
me bağlıyor. Şimdi gelelim söz
konusu tartışmaya: Ülkücü ka-
tiller, "DeWete Karşı Suçlar" bö-
lümündeki bir maddeden yar-
gılanmadıkları için her fiillerin-
den ayn ceza alıyorlar. örneğin
Kırcı olayında olduğu gibi 7 ki-
şiyi taammüden öldürmek su-
çundan ayn ayn 7 kere ölüm
cezası veriliyor. Bu maddelerin
hukuk dilindeki adı "adli suç."
"Solcular" ise adam öldür-
sün ya da öldürmesin, bomba
Solcular Bırakılıyor da Sağcılar Tutuluyor mu?
atsın ya da atmasın Türk Ceza
Yasası'nın devlete karşı suçlar
maddesinden yargılanıyorlar.
örneğin "örgüt lideri" olarak
kabul edilenler TCK'nin 146.
maddesinden yargılanıyor, bü-
tün eylemleri bir madde etrafın-
da, "Anayasal düzeni ortadan
kaldırmakamacıyla kalkışmada
bulunmak" hükmünde toplanı-
yor ve eylemlerin olup olmadı-
ğına bakılmaksızın tümüne idam
veriliyor.
•••
Hükümler böyle kesilince,
sağcılann işledikleri cinayetler
veeylemler, "devlete karşı suç-
lar" içinde sayılmadığı için bü-
tün af ve benzeri yasalardan
yararlanabiliyor. Solcular ise her
türlü erteleme ve affın dışında
tutuluyorlar.
Kırcı'ya neden 7 kez ölüm ce-
zası verildiği tartışılıyor. Eğer
Kırcı'nın eylemi adi cinayet sa-
yılmayıp örgütlü bir suç sayılsay-
dı bir kez ölüm cezasına çarp-
tırılacaktı. Tabii bunun o zaman
"devlete karşı suçlar" madde-
sinde, ya da örgütlü suçlar için-
de yer alması gerekirdi. O za-
man da aynen solcular gibi er-
teleme ve af yasasından yarar-
lanamayacağı için içeride kala-
caktı.
Ortada bir adeletsızlik varsa,
"solcular"\n durumunda var.
Örneğin çıkanlan bütün af ve er-
teleme yasalarından Haluk Kır-
cı yararianırken pankart asan,
bildiri dağıtan ya da Kürtçe di-
lekçesi veren üniversite öğren-
cisi yararlanamıyor. Onlar infaz
yasasındaki eşitsiz hükümler
nedeniyle hem cezalarının da-
ha fazlasını çekiyorlar hem de
hiçbir indirimden yararlanamı-
yorlar. Yedi kezi değil de bir kez
ölüm cezası almaları onları da-
ha kârlı hale getiımıyor kı!
•••
Eren Keskin'e yönelik Fatih
Altaylı'nın yaptığı "taciz" ko-
nuşmalarınagelince. Eren Kes-
kin'in görüşlerine katılırsınız, ka-
tılmazsınız. Onun söyledıkleri-
ni eleştirebilirsiniz de. Zaten bu
konuşma görüldüğü kadarıyla
yargıya da intikal etti. Ama, "Ben
de ona cinsel tacizde buluna-
cağım" diyerek radyo yayının-
da konuşamazsınız. Buna kim-
senın hakkı yoktur. Böyle bir
konuşmayı savunanlan da doğ-
rusu anlamakta güçluk çekiyo-
rum.
Eren Keskin'in yurtdışındaki
toplantıda yaptığı konuşmaya
temel teşkil edenin taciz üzeri-
ne bir rapor olduğunu öğrendim.
Bu raporun bazı bölümlerini da-
ha önce köşemde de yayımla-
mıştım. Neydi bu rapor? "Gö-
zaltında Cinsel Taciz ve Teca-
vüz'e Karşı Hukuki Yardım Pro-
jesi" başlıklı değerlendirme. Bu
projeye gözaltında cinsel taciz
ve tecavüze uğradığını söyleyen
150 kadın başvuruda bulunu-
yor. Başvuruda bulanan kadın-
lar şikâyetçi olduklan taciz ve te-
cavüzün 111 'inin polislerden,
32'sının jandarma ve askerden,
3'unün özel Tim'den, 6'sının
koruculardan, 9'unun infaz me-
murlanndan. 2'sinin itirafçılardan
kaynaklandığını söylüyoriar.
Taciz ve tecavüze uğrayanlar,
başlanna gelenlerı ayrıntılı bir
şekilde anlatıyorlar. Rapor da
bu ayrıntıları veriyor. Örneğin
bu kadınlardan ikisi intiharedi-
yor. 14 yaşındaki bir kız, teca-
vüze uğradıktan sonra akraba-
ları tarafindan "namus temizle-
me" gerekçesiyle öldürülüyor.
Bir kadın ise işkencenin uzun va-
deli etkisi sonucu Aralık 1999'da
yaşamını yitiriyor.
Bu kadınlar yalan mı söylü-
yor? Bu rapor uydurma mı? Ga-
zeteci bunu araştırabilir, araş-
tırmalıdır. "Askere, tecavüz et-
ti, diyemezsiniz" şeklinde bir
tutum olabilir mi? Bu orduyu
savunmak mı oluyor? Gözal-
tındatecavüz, bir insanlık suçu.
Böyle bir iddia varsa bunun üze-
rine gidilmesi gerekir. Diyelim
ki bütün bu kadınlar iftiracı, yi-
ne de hiç bir gazeteci elindeki
imkânlarla bu raporu sunan ka-
dına "seni taciz ederim" diye-
mez. Bunu nasıl savunuyorlar
anlamıyorum...
G L O B A L P O L İ T İ K Ü L T Ü R
ERGİN YILDIZOĞLU
Vadis' Küreselleşme?
ABD'nin demir-çelik ithalatına getirdıği korumacı ön-
lemlere Avrupa Birliği'nin ve Japonya'nın misilleme
yapma karan almasına kızan ABD Ticaret Temsilcisi Jo-
sette Shiner'in şu sözleri ABD'nin dünya ekonomisi
içindeki konumuna ve ABD'nin bu konumu algılayış tar-
zına ışık tutuyor: "Daha büyük resme bakmakgerekir.
Biz dünyadan, onlann bızden aldığından daha fazla
malsatın alıyoruz. Dünya ekonomisi toparlanmak için
ABD piyasasına bağımlı olmaya devam ediyor" (The
VVashington Post 27/04). Gerçekten de 1990'lar bo-
yuncadünya ekonomtsinin büyüme motoaınuABD eko-
nomisinden gelen talep oluşturuyordu. Bu yazının "Quo
Vadis Amerika" başlıklı ılk bölumünde ABD ekonomi-
sinin büyüme kaynaklannın kurumaya başladığına, bu-
radan hareketle de ABD'nin dünya ekonomisi içinde-
ki konumunda, dolayısıyla da dünya ekonomisinde
yeni bir dönüşüm döneminin başlamakta olduğunu
düşündüğümü belirtmiştım. IMF'nin nisan ayındaya-
yımlanan World Economic Outlook raporunda bu de-
ğişıme ilışkın ılgınç veriler vardı.
Dünya ekonomisinin yeni can simidi
Wor1d Economic Outlook raporuna göre dünya eko-
nomisi geçen yıl bir resesyonun kenanna kadar gel-
miş, ama yüzde 2.5 bir büyüme gerçekleştirmeyi ba-
şararak bu noktadan gen dönmüş. Ancak bu nokta,
dünya ekonomisinin gerçekten resesyonu atlatıp at-
latmadığı o kadar önemli değil. önemli olan, IMF'nin
yaptığı bir başka saptama: IMF'ye göre dünya ekono-
misinin resesyona düşmesini engelleyen etken, ABD
ekonomisinin lokomotif olma kapasitesinden çok, Çin
ve Hindistan'ın katkılan. llginç ve yeni olan da bu!
Hındıstan ve Çin dunya nüfusunun toplam yüzde 38'ıni
oluşturuyortar Geçen 18 yıl boyunca bu iki ülke, sıra-
sıyla yılda ortalama yüzde 5.6 ve yüzde 9.8 büyüme
hızı sergilediler. Halbuki aynı dönemde gelışmış ulke-
lerde ortalama büyüme hızı yüzde 3.1 'i geçmiyordu.
Bu sürecin sonunda Çin ve Hindistan geçen sene kü-
resel ekonomik büyüme hızına 1.1 puan katkıda bu-
lunmuşlar. Diğer bir deyişle, küresel büyümenin yüz-
de 44'ü bu iki ülkeden kaynaklanmış. Bu oran ABD'nin
1990'lar boyunca dünya ekonomik büyumesine yap-
tığı katkıya neredeyse eşdeğer. Morgan Stanley De-
an VVrtter'ın başekonomıstı Stephen Roach a göre
Hindistan ve Çin'in ekonomıleri artık dünya ekonomi-
si üzerinde gerçek bir etki yapacak boyuta ulaştılar. Bu
iki ülkenin bölgesel ölçekteki önemi ise neredeyse be-
lirleyicilik düzeyine ulaşmaya başlamış. Çin ve Hindis-
tan'ın toplam üretimi, Asya'nın gelişmekte olan ülke-
lerinin toplam üretimınin yüzde 76'sını oluşturuyor. As-
ya Kaplanlannı katsak ve Japonya'yı da dışanda bı-
raksak bile bu oran yüzde 66'ya ulaşıyor. Japonya he-
saba dahil edildiğinde bile oran yüzde 50'nın üzerin-
de kalmaya devam ediyor (Global Economic Forum,
19/04).
Ve balığın kafası
Balığın kafasını yiyerek akıllanmaya başlayan ada-
mın hikâyesini bilirsiniz. Azgelişmış ülkelerde de ben-
zer bir süreç yaşanıyor. Yıllardır. IMF, Dünya Banka-
sı, daha sonra da Dünya Ticaret Örgütü (kimilerine
göre gerçek "şerekseni") azgelişmış ülkelere "DeWe-
ti küçültün, bütçeyı denkleştirin, kamu harcamalannı
kısın, ticareti serbestleştinn, piyasalan açın, açıldık-
ça, özelleştikçe kalkınacaksınız"diyor. Ancak 1999'dan
bu yana ilgınç bir süreç gelişiyor. Özelleştirme süreci
beklenen ekonomik katkıyı yapmamış, ömeğin geliş-
mekte olan ülkelerın altyapı yatırımlarına yabancı ser-
maye girişi 1993'te, özelleştirme furyasından önce,
4.5 milyar dolardan 2000 yılında 2.5 milyar dolara ge-
rilemiş. Devietin boşalttığı yer boş kalmış! Asya kri-
zinde yaşananlar, Arjantin'in ve Türkiye'nin durumu
malum. Gerçek sürdürülebilir büyüme ise IMF-Dünya
Bankası reçetelerini uygulayan değil, uygulamayan ül-
kelerde, örneğin (DİKKAT! DİKKAT!) Çin'de ve Hindis-
tan'da gözlenmiş (The Guardıan, "IMF's one size fits
fevv", 28/04/02). 15 yıldır balığın kafasını yiyenler de
galiba artık uyanmaya başladılar. Bu politikaların uy-
gulandıkça daha çok istikrarsızlığa yol açtığı neredey-
se "veriligerçekleransıklopedisine" gkecek kadar or-
taya çıktı. Geçen sene 23 ülkede IMF. Dünya Banka-
sı, DTÖ karşıtı büyük kitlesel gösteriler olmuş. Arjan-
tin'e değinmıyorum bile!
Bu madalyonun öbüryüzünde, balığın kafasını öne-
ren ABD'de de ilginç bir durum var: Tüm dünyaya neo-
liberalizm önerenler, krizle karşı karşıya kalınca, bu
önerileri boşverip Prof. John Gray'in vurguladığı gibi
hiper-Keynesgil politikalara yöneldiler. ABD'de vergi
indirimleri yapılır, kamu harcamalan, silahlanma har-
camaları hızla artarken parasal mali disıplin camdan
dışarı atılıyor, hem de küresel serbest piyasa doktri-
niyle ve küreselleşme dogmasıyla bırlıkte: Korumacı-
lık devreye gıriyor, küresel serbest piyasa. hızla em-
peryaJ siyasi çıkarlara tabi kılınmaya başlanıyor. Hat-
ta VVashington kendi ekonomik modelini diğer ülkele-
re de dayatma projesine ilgisini kaybetmeye başlıyor
("7?7e Decay ofthe free market". The New Statesmen,
25/03/02).
Nihayet ABD'nin ekonomik önemi artarken büyüme-
nin belli bir-iki noktada odaklaşmaması, yeni hegemon-
yacı yükselmelere zemin oluşmaması, ABD tarafin-
dan siyasi olarak denetlenebilecek ve ABD şirketleri-
nin mallanna talep oluşturabilecek alanlara yayılması,
böylece de gelişmekte olan ülkelerde iç talebin mut-
laka arttınlmaya başlanması gereğine ilişkin yaklaşım-
lar gündeme geliyor
Tüm bu gelişmeleri bir araya koyar, bu trendlerin de
böyle devam edeceğini varsayarsak, bugün hâlâ ge-
çerli gibi görünen uluslararası jeopolitik coğrafyanın,
önümüzdeki dönemde biçim değiştirmeye, küreselleş-
me söyleminin de yerini bir başka söyleme bırakma-
ya başlayacağını düşünebiliriz.
Bahcelievler katliamı davası
Cezaevi yönetimi
için suç duyurusu
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Af yasasın-
dan yararlanıp yararlan-
mayacağı tartışılan ülkü-
cü katil Haluk Kıra'nın
da 7 kez ölüm cezasına
çarptınldığı Bahceliev-
ler katliamı davasında,
mahkeme, tutuklu sanığı
duruşmaya getirmeyen
görevliler hakkında suç
duyurusundabulunulma-
sına karar \erdi. Duruş-
maya getirilmeyen tutuk-
lu sanık Malunut Kork-
maz geçenayErzurum'da
yakalanmıştı.
Duruşmada, Kork-
maz'ın avukatı Mehmet
Öztürk'ün "müvekkili-
nin duruşmadabaar edi-
mesi için yazüan müzek-
kerenin cezae^ine ulaş-
mad^mı" söylemesı üze-
rine, mahkeme başkanı
Hakkı Elvan, "Kork-
maz'm hangi cezaevinde
olduğunu herkes biUj'or.
UlaşörsalardT dedı. El-
van, Korkmaz'ın getiril-
memesinden sorumlu gö-
revli memurlar hakkında
Ankara Cumhunyet Baş-
savcılığı'na suç duyuru-
sunda bulunulmasına ka-
rar verip oturumu erteledi.