25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 MAYIS 2002 ÇARŞAMBA HABERLER 'Yasakçı zümiyet internete el attf • tstanbul Haber Servisi - Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras, yasakçı zihniyetin intemete de elini attığını belirterek elektronik oylamayı bile beceremeyen milletvekiJlerinin internet yasaklan ile uğraştığını savundu. Uras, milletvekillerine internet kursu açılmasını istedi. Uras, yaptığı açıklamada, internetin kitle iletişimde çok önemli bir adım olduğunu söyleyerek intemet yayıncılığının en önemli yanının düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü olduğunu belirtti. 6811er bduşuyor • tstanbul Haber Servisi - 68'lilerBirlığıVakfi, 1 Mayıs nedeniyle bu akşam saat]8.00'delstildal Caddesi'ndeki Italyan Opera Salonu'nda aydınlann, sendikacılann, bilim adamlannın katılımıyla bir toplantı düzenleyecek. Yasa dışı grev ve lokavtlar • ANKARA (AA)-" 12 Eylül döneminde çıkanlan yasalann anayasaya aykınlığının öne sürülemeyeceğini" öngören anayasa maddesinin yürürlükten kaldınlması üzerine, kanun ya da kararlara karşı, kanun dışı grev ve lokavt karan alan ve bu karan uygulayanlara hapis cezası öngören düzenlemenin iptali istendi. Anayasa Mahkemesi, bugün söz konusu başvuruda ilk incelemeyi yapacak. Gökalp'in hormon savunması • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm ve Köyışlen Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp, bazı sebzelerde çiçeklenme sırasında meyve tutumunun olabilmesi için belirli oranda hormon kullanılabileceğini, bunun herhangi bir sakıncasının olmadığını söyledi. Türkiye'nin en az hormon kullanan ülkeler arasında yer aldığım kaydeden Gökalp, Türk ürünlerine karşı lobi oluşturulmak istendigini savundu. 1 fiüten f m krtabı satılryop' • ANTÂLYA (AA) - Türk Üniversiteli Kadınlar Demeği Antalya Şubesi, Antalya Özel Toros Üköğretim Okulu'nda, öğrencilere mistik, kaderci ve farklı düşünceleri benimseten ve içindeki yazılann pek çoğu Fethullah Gülen'e ait olan bir kitabın öğrencilere satıldığı iddiasıyla II Milli Eğitim Müdürlüğû'ne başvurdu. Ayla Yüksel, Milli Eğitim Müdürlüğû'ne verdiği dilekçede, öğrencilere Ibrahim Refık tarafindan hazırlanan, "Hadiselerin Ibret Dili" isimli bir kitap satıldığını öne sürdü. Okul Müdürü Kasım Taştemel ise iddialann gerçeği yansıtmadığını belirtti. Düzettme I Pazartesi günkü gazetemizin "Parlamento Kulisi" köşesindeki 'By- pass olan vekil' başlıklı yazıda fotoğraf altı yanlışlıkla Armağan Tuzcu olarak yazılmışhr. Şadan Tuzcu olarak değiştirir, okurlanmızdan özür dileriz. AKP Grup Başkanı Bülent Annç'ın 'takıyyesiz' yeni kaseti laiklere kin kusuyor: BütünputlaryıkılacakSERTAÇ EŞ ANKARA - Adalet ve Kalkınma Par- tisi (AKP) ile ilgili araştırma yapan ya- zar Ergün Pöyraz, siyasal îslamcı kad- ronun devlet üzerindeki sinsi hedefleri- ni takıyyesiz sunduklan yeni kasetlerle suç duyurusunda bulunmaya hazırlanı- yor. AKP Grup Başkanı Bülent Annç, Milli Gençlik Vakfı (MGV) üyelerine verdiği konferansta, "bütün dünyadaüs- tün bir nizam kurulacağun, Türkrve'de rejimin ayakta kalanıayacağınr söyler- BÜIetit ArmÇ: Kucağına çocuk almayan kadın, yatağına köpek almaya başlıyor. Sokaklarda insanlar köpeklerini gezdiriyor, çocuğunu gezdireceği yerde. Böyle bir toplum köpekleşmiş bir toplumdur. ken "Dünyada hangi devlet ilerlemesi- nin ölçüsünü ickiye, kadına ve şampan- yaya bağlamışür? Böyle bir deviet ayak- ta kahrmı?" dıyor. Çağdaş toplumsal ya- şamı da hedef alan Annç. "Kucağına ço- cuk almayan kadın,vatağma köpek alnıa- ya başlıyor. Böyle bir toplum, köpekleş- miş bir toplumdur" dıye konuşuyor. Araştırmacı Poyraz, AKP'nin kurucu yöneticileri hakkındakı kıtap çalışması- na bırçok kaseti delil olarak eklemeye ha- zırlamyor. Annç'ın 1990 yılında Milli Gençlik Vakfı Ankara Şubesi'nce dü- zenlenen konferansta yaptığı konuşma, bu araştırma ıçinde yer alıyor. Bülent Annç'ın o dönem dile getirdığı görüş- lerden bazılan şöyle: • Inanıyorum kı istikbalde en yüksek Tayyip Erdoğan 'ın serbest bırakılması Savcı Yüksel itiraz etti ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel. hakkında "anayasal düzeni bozmaya kaUaşmak" suçlamasıyla sonışturma yürüttüğü AKP lideri RecepTayyipErdoğan'myedekhâ- kimlikte serbest bırakılmasına itiraz etti. Yüksel'in, itiraz başvurusun- da, suçun sabit olduğu ve yurtdışı- na çıkış yasağı olmadığına işaret et- tiği öğrenildi. Savcı Yüksel, Rize'de yaptığı ko- nuşmada TSK'yi "intihar ceUath- ğıyla" suçlayan, geçen hafta ifade- sini aldıktan sonra tutuklama iste- miyle yedek hâkimliğe sevk etü'ği Er- doğan'ın serbest bırakılması kara- nna dün itiraz etti. Yüksel'in itiraz dilekçesinde, "anayasal düzeni boz- maya kaUaşma" suçunun sabıt ol- duğu ve Erdoğan'ın gıyaben tutuk- lanması gerektiği belirtildi. Itirazı 2 No'lu DGM karara bağlayacak. Erdoğan, ifadesinde, konuşma- sında Atatürk ü hedef almadığmı savunarak "Atatürk bu devtetin ku- rucusudur ve komutanıdır. Bizinı içinputdeğUdir" demışti. AKP'nin dini eksenli parti olmayacağını be- lirten Erdoğan, konuşmasında TSK'yi hedef almadığım, dönemin siyasilerini eleştirdiğini söylemişti. Cüneyt Canver Meclis'teki törenin ardından Karşıyaka Mezarhğfnda toprağa verildL (AA) TBMM'de düzenlenen törene çok sayıda siyasi katıldı Canver uğurlandı ANKARA(Cumhuriy«tBürosu)-Eski mil- letvekillerinden, gazeteci CüneytCanver, dün TBMM'de düzenlenen törenin ardından Kar- şıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi. Canver için Meclis'te düzenlenen törene eski milletvekili arkadaşlan ile çeşitli parti- lerden çok sayıda politikacı katıldı. Törende, TBMM Başkanı ÖmerIzgl MHP lideri ve Baş- bakan Yardımcısı Devlet BahçeH, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal SHP'nin eski genel başkanlan Erdal tnönü ve Murat Karayalçm, Halkçı Parti genel başkanlanndan Aydm Gü- ven Gürkan ve eski Maliye Bakanı Zekeriya Tenıizel ile Esenyurt Belediye Başkanı Gür- büz Çapan da hazır bulundu. Törene Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğhı. Devlet Bakanı FarukBal Kül- tür Bakanı İstenıihan Talay da katıldı. Can- ver'in eski milletvekili arkadaşlan FlkriSağ- lar ve Ercan Karakaş'ın da aralannda bulun- duğu çok sayıda eski milletvekili de törene ka- nlarak Canver'in eşi Oya Canver, annesi Muh- terem ve çocuklan Cevdet ve Mitnat'a baş- sağlığı dileklerini ilettiler. Törenin ardmdan Cüneyt Canver Karşıya- ka Mezarlığı'nda toprağa verildi. 'DEĞtŞTtM' AÇIKLAMASINI ELEŞTİRDt Kutan: Erdoğan'a kimse inanımyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - SP Genel Başkanı Recai Kutan, rejim karşıtı konuşma- lan nedeniyle hakkında soruş- turma açılan AKP Genel Baş- kanı Recep Tayyip Er- doğan'ı bir yandan sa- vunurken diğer yandan "Zaten 'Vallahi değiş- tim, tövbe ettim' dSyen- lerede kimseinanmıyor" sözleriyle eleştirdi. Kutan, partisinin grup toplanhsuıda, ortalığın yeniden toz bulut olduğunu söyleyerek "Kimin öne çıkanldığu görü- nürde Idmin davakyediğiönem- BdefiP dedı. Başbakan'ın "Idr- H çamaşır deposuna girerek sa- ğa sola sataşmaya başladığuıı" sa\ıınan Kutan, "Bazı siyaset- çiler bu kaset savaşlannın için- dedir. Ecevit bu savaşta tarafol- duğunu ortaya koymuş- tur. Olaym içine parti- mizi de sokmaya çahşı- yorlar. Böyleçirİdn oyun- lann içinde olmadık, ol- mayız" diye konuştu. Recai Kutan, AKP'lı kadrolan eleştirirken de "Yanhş olarıa benzemekde çıkış değildir. Nitekim şimdi ber şey neüeşiyor. Biz eğip bükmüyo- ruz, açık konuşuyoruz" görüşü- nü dile getırdi. YARIN İZMİT'TE TOPRAĞA VERİLECEK DSP'li İsmail Aydmh yaşaımııı yîtirdi ANKARA (Cumhuri>et Bü- rosu)-DSP Istanbul Milletveki- li tsnıail Aydmh, dün tedavi gör- düğü Hacettepe Üniversitesi Hastanesi"nde yaşamını yitirdi. Sıvas'ın Zara ilçesin- de 1950 yılında doğan Aydınlı, Ankara Üniver- sitesi Hukuk Fakültesi'nı bitirdikten sonra serbest avukat olarak görev yap- mıştı. Bu dönem DSP Istanbul Milletvekili ola- rak parlamentoya giren Aydın- lı, ölüm oruçlan sırasında 11 ki- şinin öldüğü operasyonun ar- dından Ulucanlar Cezae\i'ne gitti. Demokratik açılımlar ge- tiren birçok konuda büyük çaba gösteren Aydınlı, RTÜK ve tah- kım gibi bazı düzenlemelerde de parti yönetimiyle ters düş- meyi göze alarak "hayu-" oyu kullanmıştı. Aydınlı bu- gün TBMM'de yapılacak törenden sonra yann tz- mır'de toprağa verilecek. Sandalye sayısı Aydınlı'nın ölümüy- le, DSP'nin sandalye sa- yısı 127'ye düşerek MHP ile eşitlendi. MHP lehine bir deği- şiklikgerçekleşmesi durumun- daMHPnin "başbakanlık is- teyebileceğj" kaydedildı. sada Hakk'ın sadası olacaktır ve bu gür sesi hep berabergöreceğiz. Yürüyen bi- ziz, ayakta duran bizız ve Hakk daima galip gelecektir. • Başörtüsü gayet masumane bir olay olmasına rağmen ortalığı velveleye ve- riyorlar. Soroptimistler Derneği'nden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği mensuplanna vanncaya kadar bir kısım e\r de kalmışlar veya birkısım konken par- tilerinin müdavimleri sokakta fılana bağ- lılık fılana saygı yürüyüşü yapıyorlar. • Kefen bezinin bile görmeyeceği şey. Nedir o, insanlann kol- tuİc altlan. Ama sokağa çı- kın bakalım, yanm metre aşağıdan kesilen koltuk alt- lanylal0'luk20'likkız ço- cuklan 30'luk 40'hk er- kekler sokaklarda gezmi- yor mu? Lanet olsun böy- le çağ atlamaya. • Bir avuç kravatlı soy- tannın istediği şey değil la- iklik... Vicdan hürriyeti. Bu vicdan hüniyeti neyi geti- riyorsa hepsini alacağız, bir hakkımızı bile bırakmaya- cağız bunlara. • Her şey aslına döne- cektir. Meclislerin de Hakk'ın, hakikatin ifade edildigi o güzel yerler ola- cağı uzaklarda değil. Rüz- gâr arkamızdan esiyor. • "Demokrasi ve cum- huriyet rejimi en fazileaı re- jimdir işte 70. \ılını kudu- yoruz" böyle söyledikleri için ifade ediyorum... Tür- kiye 70 yıla yaklaşan cum- huriyet rejimi içerisinde hangi noktaya geldi? Bu içinde bulunduğumuz nok- ta gençlerimizle, sokakla- nmızla, fuhuş yuvalanmız- la, uyuşturucu bağımlılan- mızla hangi se\'iyededir? • Biz öylesine bir siste- min peşinde ve arkasında- yız kı, bunu sadece Anka- ra, sadece Istanbul, sadece Türkiye için değil, abı ha- yat gibi susamış bütün bir insanlığın da önüne getir- mek istiyoruz. • Sadece komünist rejim çökmedi, dünyada pek çok şahlar, krallar, despotlar git- ti. Şimdı ufkumuzu biraz genişletelim. İşte mesela, doğu komşumuz Iran'da böyle bir olay yaşandı. O da bir imparator sevdasınday- dı ama Iran'da bir halk ha- reketiyle ezilen sınıf, Şah' ı ülkeler ötesine kaçırdı. • Irkçılık mülahazasıyla mücadele edenlere cenabı Hakk güç vermez, muzaf- fer de kılmaz. Kim Allah'ın dinine yardım ediyorsa, Al- Iah onu muzaffer yapar. Şöyle bir hadisi şerif var: Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. • Bir çağ yeni baştan açı- lıyor, dünyada îslam bir güç olarak yerleşiyor. Müslü- manlar kendi meselelerini halletmek zorundadırlar. • Bütün dünyada örnek ve üstün bir nizamı biz ku- racağız. Bunun iddıasının peşindeyiz. Bütün şahlar, putlar, zulüm doktrinleri yıkılacak, inşallah dansı başka ülkelerdeki başka put- lann başına. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Sağcılar af kapsamı dışında tutulurken solcuların af kapsa- mı içine ahndığına ilişkin son dönemde bir tez ortaya atıldı. Gerçek böyle mi bir bakalım: 'Solcular'm yargılandığı madde- ier, Türk Ceza Kanunu'nda "Devlete Karşı Suçlar" içinde yer alıyor. Bunlar arasında pankart asmak da var, yazı yazmak da var, bildin dağıtmak da var, bom- balama eylemine katılmak da. Anayasanın 14. maddesi "Devlete Karşı Suçlar"\ açıklı- yor. Anayasanın 87. maddesi ise bu suçlardan hüküm giyen- lerin özel veya genel hiçbir af- tan yararlanamayacağını hük- me bağlıyor. Şimdi gelelim söz konusu tartışmaya: Ülkücü ka- tiller, "DeWete Karşı Suçlar" bö- lümündeki bir maddeden yar- gılanmadıkları için her fiillerin- den ayn ceza alıyorlar. örneğin Kırcı olayında olduğu gibi 7 ki- şiyi taammüden öldürmek su- çundan ayn ayn 7 kere ölüm cezası veriliyor. Bu maddelerin hukuk dilindeki adı "adli suç." "Solcular" ise adam öldür- sün ya da öldürmesin, bomba Solcular Bırakılıyor da Sağcılar Tutuluyor mu? atsın ya da atmasın Türk Ceza Yasası'nın devlete karşı suçlar maddesinden yargılanıyorlar. örneğin "örgüt lideri" olarak kabul edilenler TCK'nin 146. maddesinden yargılanıyor, bü- tün eylemleri bir madde etrafın- da, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmakamacıyla kalkışmada bulunmak" hükmünde toplanı- yor ve eylemlerin olup olmadı- ğına bakılmaksızın tümüne idam veriliyor. ••• Hükümler böyle kesilince, sağcılann işledikleri cinayetler veeylemler, "devlete karşı suç- lar" içinde sayılmadığı için bü- tün af ve benzeri yasalardan yararlanabiliyor. Solcular ise her türlü erteleme ve affın dışında tutuluyorlar. Kırcı'ya neden 7 kez ölüm ce- zası verildiği tartışılıyor. Eğer Kırcı'nın eylemi adi cinayet sa- yılmayıp örgütlü bir suç sayılsay- dı bir kez ölüm cezasına çarp- tırılacaktı. Tabii bunun o zaman "devlete karşı suçlar" madde- sinde, ya da örgütlü suçlar için- de yer alması gerekirdi. O za- man da aynen solcular gibi er- teleme ve af yasasından yarar- lanamayacağı için içeride kala- caktı. Ortada bir adeletsızlik varsa, "solcular"\n durumunda var. Örneğin çıkanlan bütün af ve er- teleme yasalarından Haluk Kır- cı yararianırken pankart asan, bildiri dağıtan ya da Kürtçe di- lekçesi veren üniversite öğren- cisi yararlanamıyor. Onlar infaz yasasındaki eşitsiz hükümler nedeniyle hem cezalarının da- ha fazlasını çekiyorlar hem de hiçbir indirimden yararlanamı- yorlar. Yedi kezi değil de bir kez ölüm cezası almaları onları da- ha kârlı hale getiımıyor kı! ••• Eren Keskin'e yönelik Fatih Altaylı'nın yaptığı "taciz" ko- nuşmalarınagelince. Eren Kes- kin'in görüşlerine katılırsınız, ka- tılmazsınız. Onun söyledıkleri- ni eleştirebilirsiniz de. Zaten bu konuşma görüldüğü kadarıyla yargıya da intikal etti. Ama, "Ben de ona cinsel tacizde buluna- cağım" diyerek radyo yayının- da konuşamazsınız. Buna kim- senın hakkı yoktur. Böyle bir konuşmayı savunanlan da doğ- rusu anlamakta güçluk çekiyo- rum. Eren Keskin'in yurtdışındaki toplantıda yaptığı konuşmaya temel teşkil edenin taciz üzeri- ne bir rapor olduğunu öğrendim. Bu raporun bazı bölümlerini da- ha önce köşemde de yayımla- mıştım. Neydi bu rapor? "Gö- zaltında Cinsel Taciz ve Teca- vüz'e Karşı Hukuki Yardım Pro- jesi" başlıklı değerlendirme. Bu projeye gözaltında cinsel taciz ve tecavüze uğradığını söyleyen 150 kadın başvuruda bulunu- yor. Başvuruda bulanan kadın- lar şikâyetçi olduklan taciz ve te- cavüzün 111 'inin polislerden, 32'sının jandarma ve askerden, 3'unün özel Tim'den, 6'sının koruculardan, 9'unun infaz me- murlanndan. 2'sinin itirafçılardan kaynaklandığını söylüyoriar. Taciz ve tecavüze uğrayanlar, başlanna gelenlerı ayrıntılı bir şekilde anlatıyorlar. Rapor da bu ayrıntıları veriyor. Örneğin bu kadınlardan ikisi intiharedi- yor. 14 yaşındaki bir kız, teca- vüze uğradıktan sonra akraba- ları tarafindan "namus temizle- me" gerekçesiyle öldürülüyor. Bir kadın ise işkencenin uzun va- deli etkisi sonucu Aralık 1999'da yaşamını yitiriyor. Bu kadınlar yalan mı söylü- yor? Bu rapor uydurma mı? Ga- zeteci bunu araştırabilir, araş- tırmalıdır. "Askere, tecavüz et- ti, diyemezsiniz" şeklinde bir tutum olabilir mi? Bu orduyu savunmak mı oluyor? Gözal- tındatecavüz, bir insanlık suçu. Böyle bir iddia varsa bunun üze- rine gidilmesi gerekir. Diyelim ki bütün bu kadınlar iftiracı, yi- ne de hiç bir gazeteci elindeki imkânlarla bu raporu sunan ka- dına "seni taciz ederim" diye- mez. Bunu nasıl savunuyorlar anlamıyorum... G L O B A L P O L İ T İ K Ü L T Ü R ERGİN YILDIZOĞLU Vadis' Küreselleşme? ABD'nin demir-çelik ithalatına getirdıği korumacı ön- lemlere Avrupa Birliği'nin ve Japonya'nın misilleme yapma karan almasına kızan ABD Ticaret Temsilcisi Jo- sette Shiner'in şu sözleri ABD'nin dünya ekonomisi içindeki konumuna ve ABD'nin bu konumu algılayış tar- zına ışık tutuyor: "Daha büyük resme bakmakgerekir. Biz dünyadan, onlann bızden aldığından daha fazla malsatın alıyoruz. Dünya ekonomisi toparlanmak için ABD piyasasına bağımlı olmaya devam ediyor" (The VVashington Post 27/04). Gerçekten de 1990'lar bo- yuncadünya ekonomtsinin büyüme motoaınuABD eko- nomisinden gelen talep oluşturuyordu. Bu yazının "Quo Vadis Amerika" başlıklı ılk bölumünde ABD ekonomi- sinin büyüme kaynaklannın kurumaya başladığına, bu- radan hareketle de ABD'nin dünya ekonomisi içinde- ki konumunda, dolayısıyla da dünya ekonomisinde yeni bir dönüşüm döneminin başlamakta olduğunu düşündüğümü belirtmiştım. IMF'nin nisan ayındaya- yımlanan World Economic Outlook raporunda bu de- ğişıme ilışkın ılgınç veriler vardı. Dünya ekonomisinin yeni can simidi Wor1d Economic Outlook raporuna göre dünya eko- nomisi geçen yıl bir resesyonun kenanna kadar gel- miş, ama yüzde 2.5 bir büyüme gerçekleştirmeyi ba- şararak bu noktadan gen dönmüş. Ancak bu nokta, dünya ekonomisinin gerçekten resesyonu atlatıp at- latmadığı o kadar önemli değil. önemli olan, IMF'nin yaptığı bir başka saptama: IMF'ye göre dünya ekono- misinin resesyona düşmesini engelleyen etken, ABD ekonomisinin lokomotif olma kapasitesinden çok, Çin ve Hindistan'ın katkılan. llginç ve yeni olan da bu! Hındıstan ve Çin dunya nüfusunun toplam yüzde 38'ıni oluşturuyortar Geçen 18 yıl boyunca bu iki ülke, sıra- sıyla yılda ortalama yüzde 5.6 ve yüzde 9.8 büyüme hızı sergilediler. Halbuki aynı dönemde gelışmış ulke- lerde ortalama büyüme hızı yüzde 3.1 'i geçmiyordu. Bu sürecin sonunda Çin ve Hindistan geçen sene kü- resel ekonomik büyüme hızına 1.1 puan katkıda bu- lunmuşlar. Diğer bir deyişle, küresel büyümenin yüz- de 44'ü bu iki ülkeden kaynaklanmış. Bu oran ABD'nin 1990'lar boyunca dünya ekonomik büyumesine yap- tığı katkıya neredeyse eşdeğer. Morgan Stanley De- an VVrtter'ın başekonomıstı Stephen Roach a göre Hindistan ve Çin'in ekonomıleri artık dünya ekonomi- si üzerinde gerçek bir etki yapacak boyuta ulaştılar. Bu iki ülkenin bölgesel ölçekteki önemi ise neredeyse be- lirleyicilik düzeyine ulaşmaya başlamış. Çin ve Hindis- tan'ın toplam üretimi, Asya'nın gelişmekte olan ülke- lerinin toplam üretimınin yüzde 76'sını oluşturuyor. As- ya Kaplanlannı katsak ve Japonya'yı da dışanda bı- raksak bile bu oran yüzde 66'ya ulaşıyor. Japonya he- saba dahil edildiğinde bile oran yüzde 50'nın üzerin- de kalmaya devam ediyor (Global Economic Forum, 19/04). Ve balığın kafası Balığın kafasını yiyerek akıllanmaya başlayan ada- mın hikâyesini bilirsiniz. Azgelişmış ülkelerde de ben- zer bir süreç yaşanıyor. Yıllardır. IMF, Dünya Banka- sı, daha sonra da Dünya Ticaret Örgütü (kimilerine göre gerçek "şerekseni") azgelişmış ülkelere "DeWe- ti küçültün, bütçeyı denkleştirin, kamu harcamalannı kısın, ticareti serbestleştinn, piyasalan açın, açıldık- ça, özelleştikçe kalkınacaksınız"diyor. Ancak 1999'dan bu yana ilgınç bir süreç gelişiyor. Özelleştirme süreci beklenen ekonomik katkıyı yapmamış, ömeğin geliş- mekte olan ülkelerın altyapı yatırımlarına yabancı ser- maye girişi 1993'te, özelleştirme furyasından önce, 4.5 milyar dolardan 2000 yılında 2.5 milyar dolara ge- rilemiş. Devietin boşalttığı yer boş kalmış! Asya kri- zinde yaşananlar, Arjantin'in ve Türkiye'nin durumu malum. Gerçek sürdürülebilir büyüme ise IMF-Dünya Bankası reçetelerini uygulayan değil, uygulamayan ül- kelerde, örneğin (DİKKAT! DİKKAT!) Çin'de ve Hindis- tan'da gözlenmiş (The Guardıan, "IMF's one size fits fevv", 28/04/02). 15 yıldır balığın kafasını yiyenler de galiba artık uyanmaya başladılar. Bu politikaların uy- gulandıkça daha çok istikrarsızlığa yol açtığı neredey- se "veriligerçekleransıklopedisine" gkecek kadar or- taya çıktı. Geçen sene 23 ülkede IMF. Dünya Banka- sı, DTÖ karşıtı büyük kitlesel gösteriler olmuş. Arjan- tin'e değinmıyorum bile! Bu madalyonun öbüryüzünde, balığın kafasını öne- ren ABD'de de ilginç bir durum var: Tüm dünyaya neo- liberalizm önerenler, krizle karşı karşıya kalınca, bu önerileri boşverip Prof. John Gray'in vurguladığı gibi hiper-Keynesgil politikalara yöneldiler. ABD'de vergi indirimleri yapılır, kamu harcamalan, silahlanma har- camaları hızla artarken parasal mali disıplin camdan dışarı atılıyor, hem de küresel serbest piyasa doktri- niyle ve küreselleşme dogmasıyla bırlıkte: Korumacı- lık devreye gıriyor, küresel serbest piyasa. hızla em- peryaJ siyasi çıkarlara tabi kılınmaya başlanıyor. Hat- ta VVashington kendi ekonomik modelini diğer ülkele- re de dayatma projesine ilgisini kaybetmeye başlıyor ("7?7e Decay ofthe free market". The New Statesmen, 25/03/02). Nihayet ABD'nin ekonomik önemi artarken büyüme- nin belli bir-iki noktada odaklaşmaması, yeni hegemon- yacı yükselmelere zemin oluşmaması, ABD tarafin- dan siyasi olarak denetlenebilecek ve ABD şirketleri- nin mallanna talep oluşturabilecek alanlara yayılması, böylece de gelişmekte olan ülkelerde iç talebin mut- laka arttınlmaya başlanması gereğine ilişkin yaklaşım- lar gündeme geliyor Tüm bu gelişmeleri bir araya koyar, bu trendlerin de böyle devam edeceğini varsayarsak, bugün hâlâ ge- çerli gibi görünen uluslararası jeopolitik coğrafyanın, önümüzdeki dönemde biçim değiştirmeye, küreselleş- me söyleminin de yerini bir başka söyleme bırakma- ya başlayacağını düşünebiliriz. Bahcelievler katliamı davası Cezaevi yönetimi için suç duyurusu ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)-Af yasasın- dan yararlanıp yararlan- mayacağı tartışılan ülkü- cü katil Haluk Kıra'nın da 7 kez ölüm cezasına çarptınldığı Bahceliev- ler katliamı davasında, mahkeme, tutuklu sanığı duruşmaya getirmeyen görevliler hakkında suç duyurusundabulunulma- sına karar \erdi. Duruş- maya getirilmeyen tutuk- lu sanık Malunut Kork- maz geçenayErzurum'da yakalanmıştı. Duruşmada, Kork- maz'ın avukatı Mehmet Öztürk'ün "müvekkili- nin duruşmadabaar edi- mesi için yazüan müzek- kerenin cezae^ine ulaş- mad^mı" söylemesı üze- rine, mahkeme başkanı Hakkı Elvan, "Kork- maz'm hangi cezaevinde olduğunu herkes biUj'or. UlaşörsalardT dedı. El- van, Korkmaz'ın getiril- memesinden sorumlu gö- revli memurlar hakkında Ankara Cumhunyet Baş- savcılığı'na suç duyuru- sunda bulunulmasına ka- rar verip oturumu erteledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear